Serçe

By karpuzzcekirdegi

82.3K 3.5K 2.4K

"Efsun." "Nefesin bile beni tahrik ediyorken, üvey kardeşim olmanı umursayacağımı mı sanıyorsun?" Yayım tarih... More

bilgilendirme
1• Yeni Okul
2• Yarış
3• Değer mi?
4• Bu gece yanalım
5• Sakın arkana dönme
6• Piton
8• Özür Dilerim
9• Tek yaptığın kaçmak
10• Kaynanan seviyormuş oğlum
11• Grup yapalım
12• Kings cup oynayalım mı?
13• Seni bekliyor olacağım
14• Ulan güvendim ben sana
15• Biyolojik olarak öylesin
16• Kalbimi kapatmak istiyorum
17• İçimde fırtınam kopuyor
18• Yazlık
19• Rubik küpü
20• Benim oldun

7• Serçe

3.6K 169 28
By karpuzzcekirdegi




"Efsun hadi kalk." Kulağıma dolan uğultular gözlerimi açmaya zorlasa da beni, uykunun tatlı kollarından çıkmak istemiyordum. "Kızım kahvaltı soğuyor, en sevdiğin akıtmayı yaptım bak hadi." Bir hışımla yataktan fırladım. Akıtma mı? Canını severim kadın. Aniden yataktan kalktığım için başımın dönmesiyle, annemin beni tutması bir olmuştu.

"Kız yavaş düşeceksin şimdi." Düşmek kimin umurunda? Akıtma beni bekler. "Elimi yüzümü yıkayıp geliyorum." Hızlıca banyoya girdiğimde annem odadan çıkmıştı. Dişlerimi fırçaladıktan sonra yüzümü de yıkayarak havluyla kuruladım. Bugün makyaj yapmayacaktım.

Okul kıyafetlerimi giyerek telefonumu aldığım gibi aşağı indim. Etrafı saran o mis gibi akıtmanın kokusunu içime çektikten sonra mutfağa girdim."Heh geldin mi?" Masaya oturduğumda şaşkınca anneme baktım. "Yok anne gelmedim bak banyodayım şu an." Çayları alıp masaya koyarak karşıma oturdu. "Anneyle dalga geçilmez küçük hanım." Estağfurullah sultanım ne haddime.

Akıtmayı dürüm gibi sararak koca bir ısırık aldım. Enfes! "Ellerine sağlık anne kıvamı tam istediğim gibi olmuş." Annem çayından bir yudum alarak gülümsedi. "Afiyet olsun güzelim. Ee nasıl geçiyor günlerin alıştın mı bakalım? Hiç konuşmuyoruz."
Alıştık alıştık. Yılanlar, pitonlar yuvarlanıp gidiyoruz. "İyi geçiyor anne, yeni arkadaşlar edindim. Bana hiç yabancılık çektirmiyorlar sağolsunlar."

Yüzü bundan memnun olmuş bir ifadeye büründü. "Çok sevindim, alışacağını biliyordum." Annem de sanki bir tuhaflık var gibiydi. Durgun bir hali vardı. "Ee anne senin nasıl geçiyor? Sen de arkadaşlar edinmişsin hemen bakıyorum da." Annem gözlerini kaçırdığında kaşlarım havalandı. Hadi bakalım Sedef Karaca çıkar ağzındaki baklayı. "Kızım seninle bir şey konuşmak istiyorum."

Evet başlıyorduk. Yarısına kadar yediğim akıtmayı tabağa bıraktım. "Tabii konuşalım." Elleriyle oynamaya başladığında yüzüme bakmıyordu. "Efsun hani hayatım da kimse yok ya," Duraksadı. "Evet anne?" Anne birine aşık mı oldun ne yaptın be kadın. "Hani 17 yıldan beri yalnızım ya ben." Sonu nereye varacak çok merak ediyordum.

"Evet anne 17 yıldan beri yalnızsın, söyle artık." Sabırsızlanmaya başlamıştım. "Yani sende büyüdün artık 20 yaşındasın. Acaba hayatımda biri olması seni rahatsız eder mi?" Annemin kendinden önce benim ne düşündüğümü önemsemesi yüzümde tebessüm oluşturmuştu. Hayatımdaki en büyük şansım onun gibi bir anneye sahip olmaktı. Masadan kalkarak ona kocaman sarıldığımda aynı şekilde karşılık verdi.

"Tam tersi bu beni mutlu eder anne. Benim ne düşündüğümün bir önemi yok. Önemli olan senin mutluluğun. Yıllardır her şeyi tek başına sırtlıyorsun. Yükünü hafifletebilecek ve seni gerçekten sevebilecek biri varsa sonuna kadar yanındayım." Omuzumda bir ıslaklık hissettiğimde geri çekildim. Ağlıyordu.

Gözlerim istemsizce dolduğunda yanaklarını avuçladım. "Sen benim meleğimsin. Sen mutluysan ben zaten mutluyum. Ama ağlarsan bende ağlarım bak ucunda duruyor." Annem gülmeye başladığında gözyaşlarını sildi. "Tamam tamam ağlamak yok. Teşekkür ederim güzel kızım." Yüzünde ki o mutluluk her şeye değerdi. Masadan telefonumu alarak saate baktım. 08:15. "Anne geç kalacağım. Ben şimdi çıkıyorum bunu sonra uzun uzadıya konuşuruz." Onaylarcasına kafasını salladığında mutfaktan çıktım.

Annemin dürüstçe bana açılması kendimi iyi hissettirmişti. Güne başlama puanım 10. Ceketimi ve anahtarı aldığım gibi evden çıktım. Kara şimşeğimin yanına geldiğimde biraz kafasını okşadım. "Özledin mi beni?" Biri motorla konuştuğumu görse deli ihbarında bulunurdu herhalde. Kafamı iki yana salladım ve motoruma bindim.

Garajdan çıktığımda okulun yolunu tuttum. Yaklaşık 10 dakika süren motor yolculuğunun sonunda okulun sokağına girebilmiştim. Tam okulun önüne yaklaştığım sırada yerden küçük bir şey uçtuğunu görmüştüm ki, olayı idrak edemeden motorun önüne çarpması bir olmuştu. Siktir! Bir şeye çarpmıştım. Aniden fren yaptığımda dengemi kaybederek yeri boyladım.

Motor bacağımın üstüne devrildiğinde acıyla bağırdım. "Biri yardım etsin!" Neye çarptığımı görmeye çalışırken üzerime doğru koşan Civan'ı farkettim. Saniyeler içerisinde yanımda biten Civan, bir hışımla motoru kaldırarak ayaklığı açtı. Motoru bırakıp aceleyle yanımda dizlerinin üstüne çöktü.

"Efsun iyi misin? Ağrın var mı? Seni hastaneye götüreyim." Kafamı acıyla iki yana salladım. "Civan bir şeye çarptım. Lütfen onu bul!" Neredeyse ağlamak üzereydim. Civan söylediklerime karşılık çenesini sıktığında etrafa bakındı. Gözlerini kısarak ileriye odaklandığını fark edince bakışlarımı oraya çevirdim.

Yerde küçük bir şey kıpırdıyordu. "Allah belamı versin benim neye çarpmışım ben?" Gözlerim dolmuştu. Alelacele yerden kalkmaya çalışırken Civan kollarını belime sardı. "Efsun dur sakin ol, bak ciddi bir şeyin olabilir." Onu umursamadan yerde kıpırdayan o şeye bakıyordum. Civan vazgeçmeyeceğimi anlamış olacak ki, bana destek olarak yürümeme yardım etti. Birkaç adım sonrasında yerde kıpırdayan şeyi gördüğümde bir hıçkırık firar etti dudaklarımın arasından.

"Serçe." Fısıltıyla çıkan sesimle beraber kendimi yere bıraktım. Dizlerimin üstüne çöktüğümde Civan da yanıma çömelmişti. "O çok minik Civan ben ne yaptım?" Tuttuğum gözyaşlarım yanaklarımdan dökülürken yerde hareket etmeye çalışan serçeden gözlerimi ayıramıyordum. Civan elini bana doğru uzattığında baş parmağını nazikçe yanağımda gezdirdi. Yanağıma düşen göz yaşımı silmişti. "Efsun isteyerek yapmadın."

Kafamı sinirle iki yana salladım. "Daha dikkatli olabilirdim Civan anlıyor musun? O minicik bedeniyle koca bir motora çarptı. Ölmesin ne olur. Lütfen yardım et ölmesin." Sesim titriyordu. Civan'ın bedeninin kasıldığını hissettiğimde sulu gözlerimi ona çevirdim. Ondan bir yardım bekliyordum. Gözlerime dikkatlice bakarken kaşları çatılmıştı.

"Ağlama." Dudakları ağır bir şekilde hareket ettiğinde yutkundum. "Ölmesine izin vermeyeceğim." Gözlerim hızla parıldadı. "Söz mü?" Yüzümün her bir çevresinde gezindi gözleri. "Söz." Bakışlarımı yerde duran serçeye çevirdiğimde yavaşça avucumun içine aldım. Ellerim titriyordu.

Avucumun içinde korkudan kalbi çıkacakmış gibi atan serçeyi yavaşça yüzüme doğru yaklaştırdım. "Bak duydun mu? Korkma Civan seni iyileştirecekmiş, bana söz verdi." Usulca yaklaşıp minik kafasına bir öpücük kondurdum. "Şimdi Mert'i arıyorum seni hastaneye götürsün. Bende bu serçeyi veterinere yetiştireyim." Kafamı hızla iki yana salladım. "Hayır hastaneye gitmeyeceğim, bende seninle geleyim."

Derin bir nefes aldı. "Olmaz Efsun, bu halde hiçbir yere gelemezsin." Ama serçenin yanında olmak istiyordum. "O zaman eve gideyim, hastanelik bir şeyim yok. Evde dinlenirim geçer." Bunu istemiyordu. "Efsun," Lafını kestim. "Lütfen."
Zoraki bir kabullenişin ifadesi vardı yüzünde. Cebinden telefonunu çıkarıp Mert'i aradı. "Çabuk okulun önüne gel. Soru sorma amınakoyayım gel işte." Telefonu kapattığında birkaç kişi de yanımıza toplanmıştı.

Herkes ilk önce bize ve sonra avucumun içindeki serçeye bakıyordu. Civan ayağa kalktığında, kolunu belime sararak beni de kaldırmıştı. Acıyla yüzümü buruşturdum. "İyi misin?" Kafamı salladım. "İyiyim iyiyim." Meraklı gözleri etrafa bakınırken bizi fark edip üzerimize doğru koşan Mert'i gördüğümde sabırsızca bekledim.

"Abi noldu iyi misiniz?" İkimize de dikkatlice baktı. "Efsun motordan düştü. Onu eve götür benim işim var." Mert'in kaşları havalandığında hızlı adımlarla yanımızdan ayrıldı. Arabasını alacaktı herhalde. "Ver bakalım şu kazazedeyi." Avucunu açtığında elimdeki serçeyi yavaşça ellerine bıraktım. Onu nazikçe tutuyordu. "O sana emanet." Burukça gülümsedim. "Merak etme, gözüm gibi bakacağım."

O sırada Mert siyah bir arabayla yanımıza gelmişti.
Hızlıca arabadan inip yanımda bitti. "Hadi tutun bana gidelim." Kolumu omzuna attığımda o da belimden tutmuştu. Canım çok yanmıyordu artık. Ama yinede biraz tökezliyordum. Ciddi bir şeyimin olmadığının farkındaydım. Olsa da umurumda değildi. Tek isteğim serçenin yaşamasıydı. Belki altı üstü bir serçe diye düşünenler vardır ama o da bir candı. Ve ben ne olursa olsun benim yüzümden bir canın ölmesine dayanamazdım.

Mert beni yavaşça koltuğa oturtturduktan sonra oyalanmadan arabaya bindi. "İyi misin? Hastaneye gidelim istersen." Arabayı çalıştırdığında okulun ordan ayrılmamız birkaç saniye sürmüştü. "İstemiyorum eve götür lütfen." Kafasını salladı. "Mahalle ve sokak söyler misin?" Kuruyan boğazımı yutkunarak tazeledim. "Kızıltoprak mahallesi, vatan sokak."

Bir daha yol boyu hiç konuşmamıştık. Kısa bir süre sonra bizim sokağa girdiğimizde tarif ettiğim evin önünde durdu. Hemen arabadan inerek benimde inmeme yardımcı oldu. Her ne kadar kendim gidebileceğimi söylesem de bana dairenin kapısına kadar destek olmuştu. Evin kapısını açtığımda ona döndüm. "Çok teşekkür ederim, sana da zahmet verdim."

"Ne zahmeti Efsun, çok geçmiş olsun. Bir şey lazım olursa haber edersin." Gülümseyerek kafamı salladım. Kapıyı kapatarak yavaş adımlarla odama çıktım. Yine okula gidememiştim. Motor da okulun önünde kalmıştı. Bir şekilde onu almalıydım. Hep bir aksilik olmasına küfür savururken, anneme ne diyeceğimi bilmiyordum. Motordan düştüğümü söylersem telaş yapıp eve gelirdi. Ama tökezlediğimi elbet görecekti. Derin bir nefes alarak yatağıma oturdum.

Telefonumdan annemi çaldırdım. "Alo anne napıyorsun?" Birkaç saniye sonra cevap vermişti. "Toplantıdayım kızım bir şey mi oldu?" Dudaklarımı dişledim. "Annecim okulda ayağımı burktum ama merak etme valla ciddi bir şey yok. Arkadaşım bıraktı beni eve." Telaşlanmıştı. "İyi misin kızım? Geleyim seni hastaneye götüreyim hemen izin alırım." Hay yapacağım işe ya! "Anne hayır lütfen sen işine bak. Yemin ederim iyiyim uzanacağım zaten kötü olursam ararım."

"Tamam kızım çok dikkat et buz koy ayağına. Ben akşam geldiğimde ilgilenirim prensesimle." Gülümsedim. "Tamam annecim merak etme öpüyorum seni." Telefonu bırakıp kendimi sırt üstü yatağa bıraktım. Aklım serçedeydi. Bugün nasıl başlamıştı ve nasıl devam ediyordu şansıma tüküreyim. Telefonum titrediğinde hızlıca doğrulup elime aldım.

Whatsapp 5 yeni bildirim

0535 978 11 ..:

Efsun ablam iyi mi diye soruyor
Benim ciddi bir şeyim yokmuş tedavi oldum
beni merak etmesin
Civan abim yanımda diyor
10:30

Siz: ya Civan
ağlattın beni
o kadar mutlu oldum ki
ablası kurban olsun ona
iyi ki yanındasın onu bırakma
10:30

0535 978  11 ..: Bırakmam
Ağlama artık
10:31

Siz: ağlamam
10:31

0535 978 11 ..: Efsun ablam niye soruma cevap vermedi diyor
10:32

Siz: hangi soruya?
10:32

0535 978 11 ..: İyi mi diye sormuştum dedi
10:33

Siz: bunu o mu sordu yoksa
sen mi?
10:33

0535 978 11 ..: O sordu
Hatta şu an bana kızıyor neden hala iyi olduğunu söylemiyor diye
10:34

Siz: hımmm
kızdırmayayım onu o zaman
iyiyim merak etmesin :)
10:34

0535 978 11 ..: İyi olduğuna sevindim
Hay amk klavye düzeltti
İyi olduğuna sevinmiş
10:35

Siz: civan
10:35

0535 978 11 ..: Efsun
10:35

Siz: aynı anda yazdık
ilk önce sen söyle
10:36

0535 978 11 ..: Nasıl böyle olabilirsin?
10:36

Siz: anlamadım nasıl?
10:37

0535 978 11 ..: İyi
Fazla iyi
Bugün o serçe için ağladığında anladım
Senin gibi birine ilk defa rastladığımı
10:37

Siz: bende anladım
10:38

0535 978 11 ..: Neyi?
10:38

Siz: tanımak istemediğimi söylediğim kişinin
aslında tanısam bambaşka biri olduğunu
10:39

0535 978 11 ..: Tanı o zaman
10:39

Siz: insanlar tanıdıkça değişiyor
sende değişirsen?
10:40

0535 978 11 ..: Dene beni Efsun
10:40

Siz: denemek bazen riskli olabiliyor
10:41

0535 978 11 ..: Risk alamadığın şey yeterince istediğin şey değildir :)
Neyse
Bizim serçe ötmeye başladı
Şimdiden çenesi açıldı bücürün
10:41

Siz: yaaaa ölürümm
ay çok şükür kurtuldu
eğer bir şey olsaydı ne yapacaktım
10:42

0535 978 11 ..: Düşünme bunları
O iyi rahatla artık
10:42

Siz: sayende
sözünü tuttun
ölmesine izin vermedin
10:43

0535 978 11 ..: Kapıyı aç
10:43

Siz: anlamadım ne kapısı?
10:44

0535 978 11 ..: Evinin kapısı
Seni görmek isteyen biri var
10:44

Siz: şaka yapıyorsun

Çevrimdışı
10:45

Gözlerim büyüdüğünde hızlıca yataktan kalktım. Bacağımı unutup birden üzerine ağırlık verdiğim için acıyla inlemiştim. Umursamadan merdivenlerden yavaşça inmeye başladım. Bu çocuk gerçek olamazdı değil mi? Aşağı indiğimde adımlarımı kapıya yönelttim.

Kapının önüne geldiğimde duraksadım. Kalbim çoktan hızlanmaya başlamıştı. Derin bir nefes aldım ve kapıyı açtım. Karşımda saçları dağılmış, elinde tuttuğu serçe ile bekleyen Civan'ı gördüğümde ağzım açık kaldı. "Sen ciddi olamazsın!" Hemen elindeki serçeyi avucuma aldım. "Yaaa sen beni görmeye mi geldin minnoş seni yerim." Çocuk gibi sevindiğimde Civan'ı unuttuğumu fark ettim.

Gözlerim hızla onu bulduğunda zaten bana baktığı için gözlerimiz kesişti. "Veteriner birkaç gün güvende tutun, sonra kendiliğinden uçup gider dedi." Kafamı onaylarcasına salladım. Gidecek gibi duruyordu. "Ona bir yer ayarlamama yardım eder misin?" Kaşları havalandı. Böyle bir şey duymayı beklemiyor gibiydi. "Emin misin?" Gülümsedim.

"Eminim Civan gel." Yavaşça içeri girdiğinde kapıyı arkasından kapattı. Hemen dibimde olduğu için istemsizce kafamı kaldırarak ona baktım. Durgundu. İlk tanıdığım o yaramaz çocuk yoktu. Gözlerim dudaklarına kaydığında hızlıca kırpıştırarak geri çekildim. "Gel yukarı çıkalım, terasa yer yaparız."
Cevap vermemişti ama ne dersem yapacak gibiydi.

Yavaş adımlarla merdivenlere yöneldiğimde arkamdan geldiğini hissediyordum. Odama çıktıktan sonra serçeyi yatağımın üzerine koydum. Civan odaya girdiğinde kısa bir süre etrafı inceledi. "Şurda bir kutu olacaktı, ona koyalım." Kafasını salladı ve elleri cebinde beklemeye başladı. Dolabı açtığımda içinde birkaç resim olan kutuyu çıkardım. Resimleri yatağın üzerine fırlattığımda bir tanesi kayarak Civan'ın ayağının önüne düştü.

Civan ilk önce bana baktıktan sonra yerdeki resime baktı. İnşallah rezil bir halimin olduğu resim değildir. Civan'ın yüzünde tebessüm oluştuğunda eğilerek resmi eline alıp doğruldu.
"Bu sen misin?" İki parmağının arasında tuttuğu resmi bana doğru çevirdi. Benim küçüklük resmimdi. "Hı hı."

"Küçük Efsun Karaca çok tatlıymış." Dudaklarımı birbirine bastırdığımda tuttuğu resmî yatağın üzerine koydu. Bende kutuyu elime alarak odanın çıkışına doğru ilerledim. "Serçeyi alıp gelir misin?" Cevap vermeden odadan çıktım. Odamın sol tarafındaki terasa çıktığımda peşimden gelmişti. Duvarın köşesine doğru ilerledim.

Kutuyu tam duvar bitimine koyduğum da, Civan'da serçeyi yavaşça içine koymuştu. Elini pantolonunun arka cebine soktu. Cebinden yem çıkarıp kutunun içine serpiştirdi. Bu kadar düşünceli olmak zorunda mısın? "Yem de almışsın!" Sevinçle konuştuğumda bana baktı. "Gidecek biliyorsun değil mi?" Üzerime bir hüzün çöktüğünde gözlerimi kaçırdım. Sanki şimdiden ona alışmış gibiydim. "Ne zaman gider?"

Omuz silkti. "Bilmiyorum belki bir gün belki iki gün belki de üç gün. Ama gidecek. Ona bağlanma." Gözlerim istemsizce dolduğunda kafamı salladım. "Hadi içeri girelim." İçeriye doğru yürümeye başladığım sırada, "Dikkat et yerde su var!" diye bağırmasıyla birlikte suya basıp kaymam bir olmuştu. Düşeceğimi zannederken beni bir hışımla yakalayan Civan sayesinde derin bir nefes aldım.

Doğrulduğumda ona doğru döndüm. Gözlerimin içine bakıyordu. Aramızdaki yakınlık kalbimi anında atağa geçirmişti. Gözlerim istemsizce dudaklarına kaydıktan hemen sonra gözlerine çıktı. Onun da gözleri dudaklarımı bulduğunda yutkundu. Adem elması yavaşça inip kalktığında sıcaklamaya başlamıştım. "Efsun," Dilini dudaklarının üzerinde gezdirdi. "Tam şu an beni bu evden göndermen gerekiyor." Fısıldayarak söyledikleri yüzünden kasıklarıma ince bir sızı yayılmıştı.

Derin bir nefes aldım. "Git dersem gidecek misin?" Siktir! Sesim mi titriyor benim? Kemikli parmakları çenemi kavradığında yüzüme yaklaştı. "Eğer gitmezsem kendimi tutamam." Sıcak nefesi yüzümü okşadığında gözlerim kapandı. "Tutma o zaman." Gözlerimi açtığımda koyulaşan harelerini fark etmek, nefes alışlarımı sıklaştırmıştı.

Elini belime koyarak beni yavaşça geriye doğru ilerletti. Sırtım duvara değdiğinde dudağımı dişledim. Bir elini boynumun arasından saçlarımın içine geçirdiğinde kendine hakim olmakta zorlanıyordu. Bedeni kasılmıştı. "Yapma." Omuz silktim. "Ne yapıyorum?" Elini boynumdan çekip baş parmağını dudaklarımın üzerine koydu. Parmağı dudaklarımda sert olduğu kadar nazik bir şekilde geziniyordu. "Beni zorluyorsun." Yutkundum.

Parmak uçları yüzümde keşfe çıktığında aldığım nefes acıtıyor gibiydi. Sanki yüzümün her bir köşesini ezberlemek istiyormuşçasına dolandı parmakları. "Efsun." Sesi sabırsızdı. Telaşlıydı, arzu doluydu. Dudakları dudaklarıma yaklaştığında duraksadı. "Şu an sana dayanmanın ne kadar zor olduğunu tahmin edemezsin." Sıcak nefesi dudaklarımla alev alırken o cümleyi kurdu. "Ama sen o riski almadan, beni perişan eden o dudaklarını öpmeyeceğim." Ve beni bir enkaz gibi bırakarak yanımdan gitmişti.



aay beni bir heyecan bastı :D
sizi çok bekletmek istemedim
umarım beğenirsiniz
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum serçeler <3

Continue Reading

You'll Also Like

607K 2.3K 63
lesbian oneshots !! includes smut and fluff, chapters near the beginning are AWFUL. enjoy!
8.9M 322K 70
a text sent to the wrong number. a conversation between two strangers. their lives changed forever, even if they don't know who's on the other si...
16.8M 648K 64
Bitmiş nefesi, biraz kırılgan sesi, Mavilikleri buz tutmuş, Elleri nasırlı, Gözleri gözlerime kenetli; "İyi ki girdin hayatıma." Diyor. Ellerim eller...
18.6M 691K 75
the text messages between a girl who doesn't care for labels and a boy who is labeled worldwide as the hottest male alive and it all started from a s...