Kiss Thief ~ Taekook

By mytaebeauty

256K 24.5K 21.5K

Jungkook Seni pis hırsız Sen benim first kiss'imi çaldın! Semetae! Ukekook! More

"hey!"
"ilk öpücük"
"pamuk şeker ve ırz düşmanı"
"Yoonmin sorunsalı"
"kookjin?"
"kafe"
"kamp"
"beyaz t-shirt"
"aşık olmak"
"bir daha gülsene?"
"iki kız bir erkek torun"
"sarı kuşak"
"bazı pişmanlıklar"
"kalp kırığı"
"ikinci öpücük"
"utangaçlık"
"kabul"
"lana del rey"
"konser ve dudaklar"
"bazı itiraflar"
"yılbaşı"
"kucak meselesi"
"sigara"
"grup sorunsalı"
"dünyalar benim olur"
"huzurun kolları"
"son tur"
Final
Özel bölüm
Özel Bölüm

"Yardı(m)"

8.8K 568 1.1K
By mytaebeauty


Selam Ayşegül geldii

Smut başlıyor

Medyayı dinlemeyi unutmayınnn


++++++

"Sana yardım edeceğim Taehyung."

Evet, bu hareketi benden asla beklemiyordu ki ben de kendimden beklediğimi söyleyemezdim. Fakat içimdeki bu lanet his herneyse durduramıyordum. Vücudumun ona ihtiyacı vardı. Her yönden. Bu yüzden engel olmayacaktım içimdeki bu yana. Kendimi ona bırakacaktım.

Kalçamda iliklerime kadar hissettiğim varlığını duymazdan gelmeye çalışarak ellerimi boynuna doladım ve arkasıma birleştirdim.

Olduğum yerde sürtündüm biraz. Bu ikimizin de inlemesine sebep oldu.

"B-bebeğim. Olmaz. Hadi in kucağımdan." Dişlerini birbirine saplayarak kurduğu cümlede aslında isteğinin tam tersi olduğuna adım kadar emindim. Bu yüzden hayır, onu dinlemeyecektim.

"Hayır sevgilim. Bunun sebebi benim ve benim halletmem gerekir. Ve zor durumda olan tek sen değilsin gibi hissediyorum." Yutkunarak iç çamaşırıma baktığımda bir şişlik olduğu barizdi. Ben ıslanmıştım. Ah bunu şimdiden hissedebiliyordum.

"Ben de seni hissetmek istiyorum. Şimdi."

Taehyung'un elleri tişortümden iyice açılmış çıplak bacaklarıma gittiğinde üzerinde biraz daha sürtündüm.

"Ahh!"

Kendi inlememi içime saklamaya çalıştım. Çünkü altımda hissettiğim şey bağırmama neden olabilecek kadar büyüktü. Ve çok ses çıkarmak istemiyordum. Bu çok zordu.

"Jungkook, lütfen. Tanrım, in. Hadi in."

"Sana inmek istemediğimi söyledim Taehyung." O bu sefer de dudaklarına işkence ederken gözleri kapalıydı. Bacakları kasılırken erkekliği seğiriyordu. O kadar net hissediyordum ki

"Jungkook hayır olmaz dedim ya sana. İniyorsun şimdi." Sesi... İlk defa bu kadar sert çıkmıştı. Belimden tuttuğu gibi beni koltuğun kenarına yavaşça bıraktığında direnemedim. O yavaşça doğrulmaya çalıştığında utancı iliklerime kadar hissettim.

Beni istemiyor muydu?

Ah bu çok... Kötü hissettirdi.

O doğrulup ayağa kalktığında kendi başıma kaldım öylece. İçimdeki çaresiz ve utanma hissi öyle derinden etkiledi ki beni. Kalbim paramparça olmuş gibi sızladı. Yumruklarımı sıktım.

"Beni istemiyorsun."

O tam merdivene yönelecekken kurduğum cümleyle durdu. Hemen arkasını döndü. Dolu gözlerimi farketti. Dudakları aralandığında ona fırsat vermeden ayağa kalktım. Gözlerimin hep bu kadar hızlı dolmasından, sürekli ağlamaktan nefret ediyorum. Bu benim en zayıf yanımdı.

Belki de ona rahatsızlık veriyordum.

Belki de daha fazla burada kalmamalıydım. Buna yüzüm yoktu.

O tek kelime dahi edemeden yanından rüzgar gibi geçtim ve merdivenlerden hızla çıktım. Arkamdan gelen sesi duymazdan geldim.

Odasından içeri girdiğim gibi kendi kirlenen kıyafetlerimi elime aldım. Önce üstündeki tişörtü çıkardım. Ve üzerine kahve dökülen sweatimi boynumdan geçirmeye çalıştım. Fakat titreyen ellerim buna engel oluyordu. Burnumun sızladığını hissettim.

"Jungkook!" Bana doğru gelen bedenini ve sesini umursamadan tireyen ellerimden yere düşürdüğüm sweatimi elime almak için eğildiğim gibi aldım ayaklandım. Fakat Taehyung'un elimdeki kıyafeti alıp kenara fırlatmasını beklemiyordum.

Dolu gözlerimi ona çevirmemeye çalışarak yere eğilecektim ki bileklerimden tutup sert bir hareketle sırtımın duvarla buluşmasını sağladı. Sırtım acımamıştı. Fakat beni daha çok tuhaf hissettiren şey şu an önünde boxerım dışında çıplak olmamdı.

"Ne yaptığını sanıyorsun?" Diye tedirgince sordum. Yüz hatları o kadar sertti ki... Bakmak korktumuştu beni ilk defa.

"Sikeyim... Asıl sen ne yapıyorsun Jungkook? Kafandan ne geçiyor? Gidecek miydin gerçekten?" Kaşlarını kaldırıp sorduğunda gerçekten de gözleri olabildiğince koyu bir hal almıştı. Bileklerimi sıkmasa da kurtulamayacağım kadar sağlam tutuyordu.

"Evet, evet gideceğim. Beni istemiyorsan seni zorlayamam Taehyung." Dediklerimden yaklaşık birkaç saniye sonra yüzündeki alaylı sırıtış neye işaretti bilmiyordum. Fakat dolu gözlerimdeki yaşlar akmak için can atıyordu.

Alaycı gülüşünün hemen ardından yüzünü sert bir ifade bürüdü. Ve içime doğan cesaretle şunu da ekledim.

"Demek ki içimizdeki arzu da tek tarflıymı-" dediklerimi tamamlama izin vermeden dudaklarını ağzımda o kadar sert bir şekilde hissetmiştim ki. Aniden nutkum tutulmuştu. Ellerimi duvara daha da sert biçimde yasladı. Alt dudağımı resmen dişleri arasında ısırdı. Dayanamayarak inledim ağzına doğru.

Ağzımla kendi dudakları arasında bir ıslaklık köprüsü oluşturarak geri çekildi. Sessiz ama bir o kadar soğuk bir şekilde konuştu.

"Sakın. Sakın Jungkook. İçim sana olan arzumla alev alev yanarken bunu bir daha söyleyeyim deme." O kadar sert yutkundum ki boğazımdan bir yumru aşağı indi.

"O zaman kanıtlasana Taehyung. Madem beni arzuluyorsun. Kanıtla." Sadece bir gün sonra bu konuşmayı hatırlayıp utançtan kıvranacağımı biliyordum. Ama şu an umrumda bile değildi.

Elleri, bileklerimden ayrılıp belimin hizasından kalçalarımı buldu. O kadar sert bir şekilde kavradı ki inlememi tutmak için zor durdum. Parmakları sadece incecik bir kumaş üstünden dolgunluklarımı okşuyordu.

"Sen insana kafayı yedirtirsin Jungkook. Şu incecik belin, sıcacık ağzın, bembeyaz tenin, dolgun kalçaların... Siktir, ulaşılması en zor olan şeysin. Fakat şanslıyım. Çünkü benimsin. Her şeyinle benimsin." Kendini bana daha çok yasladığında alt taraflarımdaki sızı arttı. Onu tekrar kalçamın altında hissetmek istiyordum.

Bu sefer elleri ani bir hareketle uyluklarıma uzandı ve beni kucağına aldı. Refleks olarak bacaklarımı beline doladım. Erkekliğim, o ve vücudumun arasında sıkışıyordu.

Elleri tekrar kalçama ulaştığında yavaşça okşaması vücudumu baştan sona titretti. Beni huylandırmış, bir o kadar da zevk vermişti.

"Ahmm" ağzımdan ufak bir inleme çıkardım dayanamayıp.

"Ve şimdi Jungkook, tıpkı senin de istediğin gibi doruklara çıkartacağım seni. Fakat emin ol ki bundan geri dönmeyeceğim. Kendimi durduramam. O yüzden şimdi soruyorum. Bunu istiyor musun, benimle bir ilişki yaşamak istiyor musun?" O kalçalarımı okşarken kendimde bile değildim. Başımı hızla sallamakla yetindim.

"E-evet. Lütfen. İstiyorum bunu. Çok istiyorum." Dememle tekrar dudaklarıma yapışması bir oldu. Ben kucağındayken yönünü değiştirip yatağa ilerledi. Ve bedenimi yatağa uzandırdı. Çarşafın soğukluğu çıplak sırtımda buz etkisi yaratmıştı. Bedenimdeki elektriklenmeyi hissettim.

Bileklerimi tıpkı az önce duvara yaptığı gibi bu sefer yatağa kafamın üstünden sabitlediğinde ellerimi oynatma şansım kalmamıştı bile. Oldukça savunmasızdım.

Yüzünü köprücük kemiklerime doğru yaklaştırdığında üzerime yükünü vermeden uzanmış ve kokumu içine çekiyordu. Tenime sadece değip geçen dudakları delirmeme sebep oluyordu.

"Siktir... Şu siktiğimin teni- Tanrım, bir sütten daha beyazsın. Mis gibi kokuyorsun." Dediklerinin hemen ardından boynuma ve pazularıma küçük ama yakıcı öpücükler bırakmaya başladı. İçim titredi.

İster istemez bacaklarımı birbirine bastırdım. Bacak aram o kadar sızlıyordu ki bunu bastırma ihtiyacı duyuyordum. Ve Taehyung bunu anlamış olacaktı ki pazularıma olan odağını yavaş yavaş bacaklarıma indirdi. Daha da kasıldım istemsizce. Bir yandan ise çamaşırımda oluştuğunu bildiğim ıslaklığı görmesinden utanıyordum.

Aniden dizkapağımda hissettiğim yumuşak doku beni öylesine rahatlatmıştı ki... Bir eli ise baldırımı baştan aşağı sıvazlıyordu. Öpücükleri uyluğumdan boxer'ıma kadar uzanıyordu. Boxer'ım biraz kısaydı. Hatta kasık seviyemin biraz altındaydı.

"Rahat ol bebeğim, kasma kendini." Hırıltılı sesi arasından söyledikleriyle başımı ağır ağır sallamakla yetindim. Elleri büktüğüm bacaklarımın içinden tuttu. Ve yavaş yavaş ayırdı delicesine birbirine bastırdığım bacaklarımı.

Vücudumu baştan aşağı süzdüğünde gözleri alt tarafımda takılı kaldı.

"Benim yerimde olsaydın güzelliğinden kafayı yerdin Jungkook. Ne kadar ıslandığına da bir bak." Sözleri bende utanç etkisi yaratırken o oldukça rahat gözüküyordu. Ah evet... Bir ara gerçekten beni istemediğini düşünmüştüm. Tanrım bu mümkün olmazdı ki.

"Tae, üstünü çıkarır mısın? Tenine dokunmak istiyorum." Açıkça itirafımdan sonra dudaklarını dişledi. Ve bir saniye beklemeden çıkarıp bir kenara attı tişörtünü. İri denebilecek vücudu gözlerimin önündeydi. Kendini belli eden karın kasları bedeninde bile zarif duruyordu.

"Bedenim senin, Jungkook."

Üç kelime. Yalnızca üç kelime, içimin cayır cayır yanmasına sebep olabiliyordu. Taehyung bunu pekâlâ başarıyordu.

Üstüme eğildiği gibi ellerimi hemen sırtında doladım. Önce dudaklarıma öpücük bıraktı. Olabildiğince ona karşılık vermeye çalıştım.

Daha önce hiç cinsel deneyimim olmamıştı. Tecrübesizdim. Taehyung'u memnun edememekten de bir o kadar korkuyordum. Fakat biliyordum ki bu söz konusu bile değildi. Onu seviyordum. O beni seviyordu. Bu imkansızdı.

Kendini benim vücuduma bastırdığınde erkekliği tam olarak benimkinin üzerine baskı uyguladı boxerımın üstünden. Tırnaklarımı sırtında geçirdim inlememi tutmak için. Panik içinde gözlerim açıldı.

Canını acıtmış olmalıydım!

"Tae- ah! Özür dilerim. Sırtı-"

"Bebeğim, özür dileme. Bu gece sırtım senin tuvalin. En güzel eserini bırak ve sana ait olduğumu daha çok hissettir bana." Bu durumdayken bile bu denk konuşması beni deli ediyordu. Kalbimi elinde sanki bir topmuşscasına oynatıyordu, farkında değildi.

Sanki sırtını daha çok çizmemi ister gibi penisini bana daha çok yasladı. Bir yere tutunmak isteyen tırnaklarım Taehyung'un sırtını çizdi. Tanrım bu... O kadar zevk veriyordu ki şimdidien. Gözlerim geriye kaymak istiyordu.

Yüzünü göğsüme doğru getirdiğinde yutkundum. Nefesi çıplak tenime değiyor beni daha fazla delirtiyordu. Gözlerimi sıkıca kapattığımda sağ göğüs ucumda dilini hissettim. Çığlık attım ve tırnaklarımı iyice geçirdim sırtına.

"Aghhh!"

"Aferin sevgilime, çiz böyle sırtımı güzelce. Dünyadaki en iyi tuval seninki olmalı."

Dedi ve kabarmış göğüs ucumy dudakları arasına aldı. Daha yüksek sesle inledim. Belim yay gibi havalandığında tek elini belime yönlendirdi kontrol etmek istercesine.

Durmuyor deli gibi emiyordu göğüs ucumu. Diğer göğsüme ise parmaklarını götürüp arasına almış kendimden geçmemi sağlamıştı. İnleyişlerim, adını sayıklamalarım asla durmuyordu.

"Taehyung... Taehyung sevgilim Aghh! D-devam et!" Bacak aram gittikçe daha da çok sızlıyordu. Güneylerimde de dokunuşlarına ihtiyacım vardı. Vücudum hepten onun için yanıyordu, onu istiyordu.

Sağ göğsüme canımı acıtmanın aksine deli gibi zevk veren bir ısırık bıraktı. Tek elim onun ensesine gitti ve kafasını daha da kendime yasladım. Lanet olsun ki yetmiyordu. Hep fazlasını istiyordum. İçime girmesini istiyordum.

İki göğsümü de tabiri caizse yiyip bitirdikten sonra geri çekildi. Ben bacaklarımı tekrar birbirine deli gibi bastırdım. Elimden başka bir şey gelmiyordu.

"Tanrım şu dağılmış halini bir görsen... Sikeyim seni."

Şimdiden terlemiştim. Nefes alışverişim hızlıydı. Onunla bir ilişki yaşıyor olmanın gerçekliğini kavramak bile benim için öldürücü bir silahtı.

Elleri yavaşça çıplak uyluklarıma gitti. Önce biraz okşadı ve daha çok kıvranmama neden oldu. Geri çekildiği için ellerimi sırtına atamıyordum. Elimden gelen tek şey çarşafı ellerim arasında sıkmaktı.

Bacaklarımı yavaşça iki yana ayırdığında gözlerimi yumdu. Islaklığımı görmesi beni utandırıyordu. Ama ıslanmıştım. Onun için ıslanmıştım.

"Çamarışını çıkaracağım sevgilim." Kafamı hızla salladım. Bunu bir an önce yapmasını istiyordum. Çünkü artık gerçekten rahatlamaya ihtiyacım vardı. Bakiriyetimi almasını istiyordum.

Çamaşırın lastiğinden tutup yavaş yavaş aşağı çekti. Parmaklarının değdiği her bir zerrem yandı. En son bileklerime kadar getirdi ve sıyırıp çamaşırıma baktı. Bu beni daha çok utandırıyordu. Ve sırıtıyordu! Lanet olsun bilerek yapıyordu.

"Yeni bir çamaşıra ihtiyacın olacak." Deyip göz kırptı. Fakat sonra gözleri güneylerimi buldu. Onda yarım ağız gülümseme yaratacak bir şey daha dank etti aklına.

"Pespembe olan tek şey saçların değilmiş." Dedikleriyle sertçe yutkunduğumda bana alayla sırıttığında sinir katsayım daha da arttı.

"Taehyung!" Gözlerini penisimden zar zor çekerek tekrar gözlerime dikti. Eski ifadesine geri büründü.

"Tamam bebeğim sakin. İlgileneceğim seninle güzelce." Kastığım bacaklarımı daha ani bir hareketle iki yana açtı. Tüm çıplaklığımla gözlerinin önündeydim. Kulaklarıma kadar kızarmış olmalıydım.

Arkamın kasılıp gevşediğinde emindim. Belim istemsizce havaya kalkarken tek eliyle belimi kontorl ediyordu. Yüzünü yavaşça bacak arama yaklaştırdı. Nefeslerini erkekliğimin üzerinde hissettiğim an derince inledim. Yüzü ile erkekliğim arasında santimler varken çarşafı tekrar sertçe sıktım.
Aynı anda gözlerimi de kapattım.

Fakat penisimin üstünde bastırdığını hissettiğim dudaklarıyla belim yay misali gerildi ve seslice çığlık attım. Erekte penisim sızdırmaya devam etti mümkünmüş gibi. Ve iyice karnıma yaslandı penisim.

Hemen ardından testislerime kadar her yerime dudaklarını bastırdı. Kendimi inatla onun yüzünü ittim.

"Taehyung, yapalım artık Lütf- AHMM!"

Penisimin başındaki yarığı diliyle dürttüğünda cümlem yarıda ve tükürüğüm boğazımda takılı kaldı. O dilini ustaca yarığın üzerinde gezdirirken sanki boşalmama ramak kalmıştı. Deliğim istekle kasılıyor, onu, büyüklüğünü içine almak istiyordu.

"Acele etmemeliyiz. Önce seni hazırlamalıyım. Bu ilkin Jungkook." Evet, dediğim gibi daha önce bir cinsel deneyimim olmamıştı. Bunu bırakın bir ilişkim bile yoktu. Bu yüzden kendimi tamamen ona bırkamıştım.

Nefesi yavaş yavaş testislerimden doğru deliğime ulaştı. Bir süre durdu. Nefesini hissedemedim. Ağzından şunlar döküldü.

"Jungkook, Tanrım sen... Sen her şeyinle pespembesin. Kafayı yiyeceğim." Deliğime nefesini üflediği gibi derin bir inleme daha bıraktım geceye. Nefesi içimi yararak ilerdi sanki. Çarşaflara terimin bulaştığına emindim. Saçlarım anlıma yapışmıştı.

Ve tıpkı erkekliğime yaptığı gibi deliğimin büzgüsüne de dudaklarını bastırdığında çığlığımı bastıramadım.

"AHH! T-Ta-" kelimelerimi asla tamamlayamıyordum aldığım deli zevkten. Kasılıp gevşeyen deliğimden sızan sıvıları hissediyordum. Taehyung onları diliyle temizleyip benim arşa çıkmama sebep olmuştu.

"Tadın, çok güzel. Doyamıyorum sana. Jungkook... Jungkook yüzüme otur." Dediklerinin gercekliğini algılayınca gözlerim faltaşı gibi açıldı. Ne diyordu bu!? Delirmiş olmalıydı hayır.

"N-ne diyorsun?"

"Yüzüme otur sevgilim. Hadi. Rimming yapalım. Doyamıyorum sana yemin ederim." Gözlerindeki o açlık penisimin neredeyse moraracak hale gelmesine sebepti açıkça. Yüzüne oturmamı istiyordu... Beni nasıl bir duruma soktuğundan haberi yoktu. Fakat, pekala bunun düşüncesi bile boşalmak istememe sebep oluyordu.

Ben bir şey demeden yanıma uzandığında belimden tutarak vücudumu doğrulttu kendine doğru. Yüzümü ona çevirdim. Yine benim bir hareket yapmamı beklemeden beni üstüne oturttu. Tanrım, şu an altımda aç gözlerle bana bakıyordu.

"Hadi Jungkook. Hadi yüzüme otur. Otur ve seni yiyip bitireyim."

Kuruyan dudaklarıma dişlerimi sapladım ve kafamı sallamakla yetindim. Kalçamı yüzüne doğru hareket ettirdim. Tam yüzünün hizasına geldiğimde vücudum havadaydı. Oturup oturmama konusunda tedirgindim. Fakat belimde hissettiğim elleri beni aşağıya çektiği gibi deliğim ağzıyla buluştu.

Gecenin en yüksek inlemesini bıraktım, ses tellerimin yıpranmasına izin verdim.

Ani hareketi kendimden geçmeme sebep olmuştu. Tam ağrılığımı vermemek için hafifçe kaldırdım bedenimi temas etmeye dikkat ederek. Gözlerim geriye kaydığında odağı sadece deliğimdi. Öyle bir emmeye başlamıştı ki beynim pelte kıvamına gelmişti. Başımı geriye atmıştım.

Dilinin bir an içime kaydığını hissettiğimde erkekliğim titredi. Dokunuşa ihtiyacı vardı. Ben bu haldeyken onu düşünemiyordum bile.

"Jungkook sikeyim! Tüm ağırlığını ver bana. Sadece otur! Otur ve tadına varmama izin ver!"

Sert çıkan sesiyle ona itaat ettim. Ağırlığımın tamamını ona bıraktım. İstemsizce yüzünde sürtünmeye başladım. İçim öylesine kaşınıyordu ki...

Dilini tekrar içimde hissettiğimde bu sefer hemen ardından bir parmağını hissettim. Zaafım olan parmağı, bas bas bağırmama sebep oldu. Sesimi dizginlemek imkansızdı. Beni talan ediyordu.

Bir süre sonra bir parmağını daha içime ittiğinde hem dili hem de iki parmağı, üzerinde zevk içinde kıvranmama sebep oldu. Sarhoşluk gibu içime işleyen zevk daha fazlasını istememe sebep oluyordu. Sürtünürken testislerime değen burnundan bahsetmiyordum bile. İçinde olduğum zevk eşsizdi.

Belimden tutup hiddetle beni altına aldığında gerçekten bu ani hareketlerinin ölümüm olacağına emindim.

Patlamaya yüz tutmuş erkekliğimin ustaca dokunuşlarla boşalmaya ihtiyacı vardı.

"Güzelce genişlettim seni. Hazır ol. Uçma vakti." Dedikleri içimde heyecanın yanı sıra ufak bir korkuya da sebep olmuştu.

Geri çekilip dizkapakları üzerinde durdu. Eşofmanını ve iç çamaşırını aynı anda aşağı indirdiğinde gözlerim direkt... Ah,

Tanrım o...

O şey bir canavar olmalıydı.

Başka açıklaması olamazdı.

Erkekliği benimkinin aksine kalın ve damarlı, bir de üstüne erekteyken nutkum tutulmuştu. Sızdırmaya başlamıştı o da. Sertleştiği de belli oluyordu.

"Gözlerini alamıyorsun heralde. Dikkat et yemesin seni." Göz kırptı. Aklımı başıma getiren sözleriyle utançla başımı çevirdim başka yere.

Elleriyle tekrar birbirine bastırdığım bacaklarımı iki yana sağlamca açtı. Bedenimi baştan aşağı süzdü. Ağzından su akacak gibi bir ifadesi vardı. Gözlerini kısmış ve dişlerini birbirine bastırıyordu.

"Bacakların, omzuma." Diye emir şeklinde söylediğinde bacak armada duran Taehyung'un omzuna bacaklarımı yavaş yavaş yerleştirdim. Bunu neden benim yapmamı istiyor bilmiyordum. Fakat dediğini yaptığımda yüzünde bir zafer gülümsemesi vardı.

"Aferin bebeğime."

Kendini bacak arama iyice konumladığında elleri kalçalarıma gitti. Parmaklarıyla sardı. Penisime sanki bilerek dokunmuyordu. Öyle ki kendi penisi de benden beter durumdaydı. İkimiz de birbirimize muhtaçtık.

Bacaklarımın yerini sabitlemek ister gibi bir de kendisi tuttu baldırlarımdan ve beni kendine iyice çekti. Şu an fazlasıyla ortadaydı her yerim. O ise bunu sevmişcesine sırıtıp vücudumu dikizliyordu.

"Rüyalarımdaki kadar varmışsın."

Ne...

Dediklerine şaşırmaya bile fırsat bırakmdan penisinin ucunu deliğimde hissettim. İnledim. Ucu bile sertti. Ucu deliğimi dürttükçe belim yay misali geriliyord, gözlerim geriye kayıyor ve parmak uçlarım kasılıyordu.

"Yap şunu T- Ahh!"

Yine cümlemi yarıda bırakarak penisinin başını içime soktuğunda duvarlardan geri bana sekecek biçimde yankılı bir çığlık bıraktım.

"Nasıl istersen güzelim." Penisini durmadan içime itti. Her saniye duvarlarım onu biraz daha içine çekiyordu. Aynı doğrultuda üstüme uzandığında tırnaklarımı fırsattan istifade sırtına geçirdim sertçe. Zevk ve acı karışınca bir yerden çıkarma gereği hissetmiştim.

Taehyung'un penisini fazlasıyla sıkıyor olmalıydım ki deli gibi inleyen sadece ben değilim.

"Siktiğimin daracık deliği!"

İçimde ilerlemeye devam ederken gözlerimin dolduğunu hissettim. Penisimin rengi mora dönmüş ve artık dokunmadan bile boşalabilecek bir hale gelmişti. Fakat kendimi tutuyordum. Duvarlarımın sertçe sıkıp bıraktığı penisi içimde daha da büyüyordu sanki. İçime hafifçe sızan menileri de kendini hissettiriyor , içimi paramparca ediyordu.

"Taehyung... A-aşkım NGHH! DEVAM ET!"

Taehyung içimdeki ilerliyişini ne dediğimi bilmediğim sözleriyle duraksattı.

"Siktir! Ne dedin sen?" Yatakta bu denli baskın olacağını asla tahmin etmezdim. Fakat ne kadar hoşuma gittiniği tarif bile edemezdim. Bu yüzden utanmalı mıydım bilmiyordum.

Belimi bayağı sert bir şekilde kavradı ve tüm penisi aniden içime çarpıttı.

"Ahh Aşkım!"

O benim darlığımla, ben onun büyüklüğüyle çığlık atarken gözlerimden yavaşça aşağı indi gözyaşlarım. Bu derin zevkin gözyaşlarıydı.

Onu en derinlerimde beni becerirken acizce ağlıyordum.

Bir süre içimdeki canavara alışmamaı bekledikten sonra içime sertçe çarpmaya başladı. Fakat öyle bir noktaya değdi ki beynimi akıtan... Nefesim kesildi. Ağzım bir karış kadar açıldı.

"Buldum. Buldum tatlı noktanı. Güzelce ağlamaya devam et altımda. Şimdi rahatlayacağız bebeğim. Sabret." Tam gaz içime çarparken yatak deli gibi sallanıyordu. Tenimizin birbirlerine çarpma sesi oldukça ıslaktı ve kulaklarımıza doluyordu.

Gözyaşlarım gözümde kuruyana kadar içimi kökledi. Ve en son o tatlı noktamı en sert şekilde ezdiğinde bir balon misali patlayıverdim. Dolu dolu boşaldım göğsüme.

Orgazm beynimde pelte kıvamına sebep olurken o hareketlerini asla durdurmuyor ve içimdeki sarsıntıyı daha hızlı hale getiriyordu. Gözlerimi açtığımda üstümde ne kadar güzel göründüğünü fark ettim. Vücutlarımız tek parça haline gelmişken daha güzeldik.

"Jungkook karnın, karnına bak buradayım."

Dedikleriyle yavaşça gözlerimi karnıma çevirdiğimde tükürüğüm boğazıma kaçacak gibi oldu.

Penisi karnımda bir bombe oluşturmuştu. İçime girip çıkarken kalkıp iniyordu. Bu çok arsızcaydı!

İçimde birkaç hızlı hareketinden sonra sertliğinden ve içime sızdırmasından anladım boşalacağını. İçimdeki o gıdıklanma hala sona ermiş değildi. Son bir hamleye ihtiyacım vardı.

"G-geleceğim."

Hırıltılı ses ile konuştu. Fakat sonra içimden çıkmaya çalıştığını hissettiğimde kaşlarımın çatılmasına sebep oldu. Geri çekilmeye çalıştı. Fakat sırtından tutup tekrar kendime yasladım.

"İçime boşal Taehyung. Lütfen. Buna ihtiyacım var." Dediklerim ikimiz içinde son noktaydı. İçime son birkaç vuruş daha yapıp ıslak sesler bıraktıktan sonra kendini içime oluk oluk bıraktı.

İçime sızan sıvıları kafamı mayhoş bir hale getirdi. En uç noktalarını hissettim sıvısını. Sonunda, içimdeki kaşıntıyı tamamen alabilmişti.

O da orgazmın etkisinin geçmesini bekledikten hemen sonra içimden yavaş yavaş çıktı. Arkam şimdiden sızlıyordu. Fakat mükemmel cinsellik deneyimim sayesinde bunu tam anlamıyla umursamıyordum bile.

"Jungkook bu... Tanrım bu çok güzeldi. Vücudun çok güzeldi Jungkook, sikeyim. Sen fena güzeldin."

Odada sadece ikimizin nefesleri yankılanırken yavaş yavaş eğilir ve dudaklarımın üzerine sert sekse aykırı naif bir öpücük bıraktı. Kendini yanıma attığı gibi vücudumun kirli olmasın önemsemeden beni kendi göğsüne çekti.

"Taehyung, ilkimi bana bu kadar güzel yaşattığın için teşekkür ederim. Seni çok seviyorum." Nefes alırken kalkıp inen göğsüne yasladım kulaklarımı ve kalp atışını dinlemeye başladım. O ise bir yandan saçlarımı öpücük konduruyordu.

"Her şey senin mükemmelliğinden sevgilim. Teşekkür etme. Sadece anın tadını çıkar. Birazdan temizleniriz, seni yıkarım. Sonra da birlikte uyuruz birtanem." Sözlerinin ardından kokusunu içime çekerek saçlarıma daha büyük bir öpücük bıraktı.

Ve tekrar ne kadar şanslı olduğumu hissettim. Nereden nerelere geldiğimizi tekrar düşündüm. Hiçbir olayın beni bu geceye kadar getirebileceği aklıma bile gelmezdi.

Fakat günün sonunda buradaydım. Evet, aşık olduğum adamın kollarında bir sevişme sonrası mutluluğu yaşıyordum. Daha ne isterdim ki...

Bu kadar romantiklik ve hoş bir sessizlik sonrasında nefesini aldı. Konuştu. Fakat bu tür bir şey demesini beklemiyordum.

"Ee, canavarım seni yeterince yedi mi?"

"Taehyung!"















___________________________________________

ØHHH BØŠÄLDĮMMM

harbi güzel oldu la

Hiç beklemiyodunuz de mi heheheh

Beklenmedik yerden vurarım ben

Herneyse arkadaşlar umarım beğenmişsinizdir bir sonraki bölümde görüşmek üzere

Yorumlarınıza göre en yakın zamanda yb gelebilir.

Sizleri seviyoreeeeee

OY VERMEYİ UNUTMAYINNN


~yazar hanımcığınızzz

Continue Reading

You'll Also Like

33.5K 3.6K 12
'Mingyu, kim intihar etmiş?' 'Taehyung, Kim Taehyung...' 210319
140K 13.4K 26
(texting+düz yazı) Yeme bozukluğu ile savaşan Jeon Jungkook ve bunu öğrenen Edebiyat Öğretmeni Kim Taehyung Tüm hakları Jin'in kırılan aynasında sak...
3.7K 395 9
Konuşamayan bir Han jisung ve onun hasta olduğunu bile bile seven Lee Minho
1.7K 185 11
Kardeşi kendi gözü önünde öldürülen jungkook birkaç hafta sonra arkasında ona aşık bir katilin olduğunu öğrenir. Buna daha fazla dayanamayan jungkook...