Kiss Thief ~ Taekook

By mytaebeauty

247K 23.7K 20.8K

Jungkook Seni pis hırsız Sen benim first kiss'imi çaldın! Semetae! Ukekook! More

"hey!"
"ilk öpücük"
"pamuk şeker ve ırz düşmanı"
"Yoonmin sorunsalı"
"kookjin?"
"kafe"
"kamp"
"beyaz t-shirt"
"aşık olmak"
"bir daha gülsene?"
"iki kız bir erkek torun"
"sarı kuşak"
"bazı pişmanlıklar"
"kalp kırığı"
"ikinci öpücük"
"utangaçlık"
"kabul"
"lana del rey"
"konser ve dudaklar"
"bazı itiraflar"
"yılbaşı"
"kucak meselesi"
"sigara"
"grup sorunsalı"
"dünyalar benim olur"
"Yardı(m)"
"son tur"
Final
Özel bölüm
Özel Bölüm

"huzurun kolları"

6.5K 575 858
By mytaebeauty


"Çıktım anne!"

Ayakkabılarımı giyerken kapının önünden anneme seslendim. Bağcıklarımı bağladıktan hemen sonra ayağa kalktım. Annemden cevap aldım.

"Tamam oğlum, dikkat et! Bir şey olursa beni ara."

Kapıyı çekip merdivenlere yöneldiğimde içimde yine küçük bir heyecan gizliydi. Gülümsemesi tutamazken bir yandna dişlerimi lip balm sürdüğüm dudaklarıma geçiriyordum. Merdivenlerden sekerek indim. Çapraz taktığım küçük çantamı almıştım sadece. Kıyafet değiştirme zahmetinw girmemek için ise rahat kıyafetler giymiştim. Üstümde çok kalın olmayan beyaz bir sweat, altımda ise oldukça salaş gri bir eşofman vardı. Sweatim kalçalarımın hemen altında bitiyordu. Yani oldukça rahattım.

Ana kapıdan dışarı çıktığımda havanın kararmak üzere olduğunu farkettim. Gözlerim direkt Taehyung'un arabasını ve sırtını arabaya yaslayıp bana doğru gülümseyerek bakan Taehyung'u buldu. Evet, simdi daha çok heyecanlanmıştım.

Hızlı adımlarla ona doğru ilerlerken kollarını iki yana açtı. Ah evet sarılmayı unutacaksın Kook!

Bir adım önüne geldiğimde hemen boynuna doğru atıldım. O ellerini belime sararken ben ise boynunu sarmaladım. Kokusunu içime çektim.

"Oh, özlemişim bebeğim." Fısıldayarak söyledikleri içimi titretti. Ben ise gülümsemekle yetindim ve geri çekildim. Elleri belimdeyken bana heykelden farksız güzelliğiyle bakıyordu.

Ah sanırım... Şimdi yapmalıydım.

Belli olan boy farkından kaynaklı parmak uçlarıma yükseldiğimde yanağına kaçamak bir öpücük bıraktım. Hemen geri çekildim. Yüzünde oluşan o tatlı şaşkınlık komikti.

"Ben de özledim seni."

"Hassikt- Bebeğim, bir an önce gidelim eve." Elimden tutup beni çekiştirdi arabanın kapısının önüne. Şoför koltuğunun yanındaki koltuğun kapısını açtı ve eliyle içeri işaret etti. Bu centilmen hareket aslında dışarıdan bakıldığında hiç Taehyung'luk değildi.

Koltuğa yerleştiğimde önce çantamı çıkardım ve kucağımda tuttum. Hemen ardından Taehyung şoför koltuğuna yerleşti. Bir telaş vardı üzerinde. Sanırım onu öpmem onu heyecanlandırmıştı.

Ya da daha farklı bir şey neden olmuştu. Bilemiyordum.

Anahtarla arabayı çalıştırdığı gibi evin önünden ayrıldık. Evine ilk defa girecektim. Şimdiden kalbim deli gibi atmaya başlamıştı. Sessizce ilerledik.

**

"Gel sevgilim."

Taehyung bir yandan elimi sıkıca kavramış diğer yandan ise anahtarıyla evinin kapısını açmıştı. Müstakil, iki katlı bir evi vardı. Dışarıdan oldukça mütevazi duruyordu.

Kapıdan içeri girdigimizde hemen ardından çekti kapıyı. Benim gözlerim ise hemen etrafı incelemeye başlamıştı. Giriş hemen salonla birleşiyor, salon ise mutfağa bağlıydı. Koyu tonların hakim olduğu evde bir o kadar da huzur vardı. Ve dikkatimi çeken diger şey ise ev oldukça temiz ve topluydu.

"Woah, evin çok güzelmiş Taehyung."

Taehyung, benim beğenime karşın kıkırdadı. Fakat evi gerçekten güzeldi. Genişti. En azından tavanı biraz daha yüksekteydi, normale göre.

Taehyung ayakkabılarını çıkarıp iceri girmişken ayakkabılarımı çıkarmak yeni aklıma gelmişti. Çantamı yere koyup eğildim dizlerimin üzerine. Elim bağcıklarıma gitti. Ama lanet olsun ki açamıyordum. Bağcıklı ayakkabılardan hep nefret ederdim. Çünkü ne bağlamasını ne de çözmesini becerebiliyordum.

"Off." diye söylendim.

Gerçekten çok tuhaf bağlamıştım. Açılmıyordu. Aniden önüme eğilen bedenle geri çekildim.

"Ayağa kalk güzelim." Ellerimi bağcıklarımdan geri çektiğimde yutkundum. Zarif ellere bağcıklarımdayken yavaş yavaş ayağa kalktım. Şu an tam önümde diz çöküp bağcıklarımı çözüyordu. Kalbimde oluşan şiddetli depremin tüm vücuduma yayıldığını hissettim.

"Oldu." Hemen ardından o da benimle ayağa kalktı, ayakkabılarımı kenara koydum ve birlikte içeri ilerledik. Haki rengindeki koltuklarından birine kendimi bıraktığımda yüzünde oldukça rahatlamış bir ifade vardı.

Benden sonra seri bir hareketle bedenimi koltuğa yatırdığında ağırlığını vermeden üstüme uzandı. Gözlerim faltaşı gibi açıldı. Ellerini kafamın iki yanına koltuğa sabitledi.

"N-ne yapıyo-" dudaklarını dudaklarımla birleştirdiğinde elleri yanaklarıma gitti. Kalbimin patladığını hissediyordum. Alt dudağımı edercesine emdiğinde ben de aynısını üst dudağına yapmaya çalıştım. Bacaklarını bacaklarımın arasına aldığında gözlerini yummuş ve sadece beni öpmeye odaklanmış gibiydi.

"Mmh, çok özlemişim dudaklarını. Kirazlı... Tanrım çok güzel." Geri çekildiğinde o kadar emindim ki yanaklarımın kızardığında. Suspus olmuştum.

"Hey, hemen kızarmışsın pamuk şeker. Üzgünüm ama yol boyu zor dayandım zaten. Dudaklarının tadına varmam gerekiyordu bebeğim." Tanrım, bir de göz kırpmıştı. Hemen sonra hiçbir şey olmamış gibi üstümden kalktığında ben de doğruldum koltukta.

Bu tür hareketleri ani yapmaya devam ederse bir gün ölebilirdim.

"Ne seversin bilmiyorum ama pizza söyledim bize. Şimdi gelir zaten." Usulca kafamı sallamaktan başka bir şey yapamadım.

Birkaç dakikanın ardından kapı zili çaldığında Taehyung hızlı adımlarla gitti kapıya. Ve elinde pizza kutluları ve poşetlerle geri döndü. Hemen ayaklandım ona yardım etmek için.

"Otur sevgilim sen. Halletim ben." Üç kutuyu kanepenin önündeki ahşap sehpaya koyduğunda poşetten içecekleri çıkardı. Ben de kutluları açtım hazır olması için. Şimdiden mis gibi kokusu burnuma doluyordu.

"Taehyung, lavabo nerede? Ellerimi yıkayıp geleyim."

"Hemen üst katta. İlerle sağdaki kapı. Karşısında benim odam var." Kafamı sallayıp hemen ayağa kalktım. Merdivenlerden yukarı çıktım. Bir koridor karşıladı beni. Uzun bir koridordu. Ve ilk kısmında terasa açılan bir yer vardı. Akşamları gerçekten de huzur verici olmalıydı.

Koridorda ilerlerken gözlerim duvarda asılı bir resme takıldı. Hemen duruverdim. İnceledim.

Taehyung olduğuna emin olduğum küçük bir çocuk ve yanında genç güzel bir kadın diğer yanında kendisine benzeyen bir adam vardı. Ebeveynleri olmalıydı. Babası olduğunu düşündüğüm kişiyle birebir aynıydı. Çok benziyorlardı.

Daha fazla oyalanmadan lavaboya girdim. Vay, burası gerçekten geniş ve iyi dekore edilmişti. Koyu renkler evde olduğu gibi burada da hakimdi. Duşakabinin fayansları bile siyahtı. Fakat çok soft duruyordu. Ayrıca hemen yanına bir küvet vardı. Hoştu.

Daha fazla ellerimi yıkadıktan sonra havluyla kurulayıp çıktım. Taehyung'u bekletmek istemiyordum. Merdivenlerden yavaşça indim. Sesime doğru döndü.

"Gel bebeğim, başlayalım." Gülümseyerek tekrar oturduğum koltuğa bıraktım. Kendimi. Hemen yanıma yerleşti. Kendine bir dilim alırken ben de uzandım ve nefis pizzadan bir dilim aldım. Ah, gerçekten de çok güzeldi.

"Hm çok lezzetli bu Taehyung." Ağzı doluyken gülümsedi. Pizza gerçekten lezzetliydi.

"Evet, güzelmiş." Koladan da bir yudum aldım. Ve sessizlik içinde yemeye başladım. Arada bir bilerek geri yaslanıp onu izliyordum. Arkadan bile yakışıklıydı, Tanrım... Kendimi ona bakmaktan alımoyamıyordum.

Elimdeki bir dilim pizza ve diger elimdeki bir bardak kola ile ona aval aval bakıyordum da diyebilirdim. Fakat asla bir anda dönüp bana bakmasını beklemiyordum. Gözleri bir anda beni bulunca afalladım.

Elimdeki kolayı kafama diktim tek seferde. Çok utanmıştım!

"Güzel mi öyle arkadan izlemek?" Umursamaz bir şekilde pizzasını yerken beni nasıl bir duruma soktuğunu bilmiyordu herhalde!

"Ne, neyi izliyormuşum ki?" Hiç anlamamışım gibi pizzamdan bir ısırık daha aldım. O kadar çok ısırmıştım ki üst üste yanaklarım şişmişti.

Tekrar arkasını döndüğünde gözleri dudaklarıma kaydı. Şişmiş yanaklarım açılmış gözlerimle ne yapacağını bekliyordum. Yüzünü bana yaklaştırmaya başladığında resmen kalakaldım. Her saniye daha da yaklaşıyordu.

En son nefeslerimiz birbirime değerken kalbimin sesi kulaklarımda çınladı. Ve dudaklarıyla dudağımın sağ alt kısmını emip geri çekildi. "Sos, sos bulaşmıştı." Hayır. Kulaklarıma kadar kızarmıştım. Buna daha fazla dayanamazdı bedenim.

"Siktir, şu an ne kadar tatlı durduğunu bikiyor musun? Ah ben seni yemeden lütfen şunları bitirelim. Hadi." Ağzımdakileri zorla çiğnemeye devam ederken yavaş yavaş yuttum. Beni gerçekten de öldürecekti.

**

Yemeği biraz da sohbetle bitirdikten sonra Taehyung'a yardım etmiştim ve yediklerimizi toplamıştık. Elimdeki çöp poşetini de doldurup çöpe attığımda Taehyung'a döndüm. Bardakları yerleştirmişti.

"Taehyung, eğer sen de istersen... Film izleyelim mi?" Taehyung bana döndüğünde gülümsedi. Hemen yanımda bitti ve kollarımın altından tutup bedenimi havaya kaldırdı. Mini bara oturttu. Evet, bunu da bekliyor değildim.

O bacaklarımın arasına girmişken elleri belime sarılmıştı. "Tabii ki sevgilim. Bize birer kahve yapayım. İzleriz istediğin her şeyi." Ben de ona karşılık gülümsedim genişçe. Burnumu öptü Taehyung. Bu hareketleri karşısında dudaklarımı dişledim.

Daha sonra ise benden ayrılıp arkasını döndü. Kahve makinasıyla uğraşmaya başladı. Ve ben ise yine onu izlemeye daldım. İri bedeni gerçekten de orantılıydı. Üzerindeki ince tişört geniş omzunu ortaya çıkarıyordu. Hafif uzamış saçları ensesine dökülüyordu. Bir an ise gözlerim tezgahı tutan eline kaydı.

Aklımdan geçenler... Yanlıştı... Jungkook, kendine gelmelisin.

Kafamı hızla iki yana salladığımda bedenini incelemekten zar zor çektim gözlerimi. Parmaklarımla mini barın tezgahının üzerinde bir ritim tuttum bir yandan ise bacaklarımı sallıyordum havada.

Daha sonra Taehyung arkasını dönerek bir adım attı bana. Tekrar koltuk altımdan tutarak indirdi. Elindeki tek kupayı bana uzattı. "Teşekkür ederim." Kahvenin ayıltıcı kokusu bile beni rahatlatmaya yetmişti.

"Rica ederim." Birlikte mutfakla birleşik olan salona tekrar girdik. Ben koltuğa yerleştiğimde Taehyung elindeki kahveyi sehpaya bıraktı. Ardından konuştu.

"Hemen geliyorum." Şey dememe fırsat bırakmadan merdivenlere yöneldi ve hızlıca çıktı. Ve birkaç dakika sonra elinde battaniyeler ve iki yastıkla geri döndü. Bir kenara koydu ve konuştu.

"Sevgilim, bir saniye kalkar mısın. Koltuğu açayım." Onaylayıp hemen ayağa kalktığımda eğildi ve L şeklindeki koltuğun altındaki kısmını da yukarı çıkardı ve koltukta birleştirdi. Şimdi oldukça genişti.

"Woah, yatak gibi oldu."

"Evet, bir sürü sey yapabiliriz. Bayağı geniş." Bana dönüp göz kırptığında içimden küfür ettim. Evet, ben. Küfürden nefret eden ben istemsizce küfür ettim. Aklıma böyle şeylerin girmesi ne kadar doğruydu bilmiyordum.

"Atıştırmalık bir şeyler getireyim mi bebeğim?" Hızla kafamı iki yana salladım. Zaten oldukça zahmet etmişti. Tek isteğim onun kollarında olmaktı. Başka bir şey istemezdim.

"Gerek yok Tae." Tekrar koltuğa oturdum. Koltuğun kenarına önce kendi yastığımı sonra onunkini koydum. Üzerime ise battaniyeyi çektim. Kahveyi kucağımda tutuyordum. Televizyon tam karşımızdaydı. İzlemek için iyi bir yerdi.

Taehyung da hemen yanıma yerleşti ve battaniyeyi üstüne çekti. İster istemez ona sokuldum. Bunu farketmiş olacaktı ki kahvesini bir kenara koydu ve tek elini omzuma sardı, beni göğsüne çekti.

"Ne izlemek istersin?" Aslında aklımda bir şeyler vardı. Ama onun da ne istediği önemliydi. Böyle kendimi bencil hissediyordum.

"Ihm, bana farketmez Taehyung. Sen ne istersin?" Dediklerime karşın suskun kaldı. Kumandayla televizyondan netflixe girdi. Ne açacağını merak ediyordum. Önceden izledikleri listesinden How i met your mother'ı açtığında gözlerimi belerttim.

"Bence bunu ikimiz de seviyoruz bebeğim." Dediğinde kendimi dünyanın en şanslı kişisiymişim gibi hissettim. Şu an hissettiğim mutluluğun, huzurun tarifini başka kimse veremezdi bana.

(Benim de huzurum sizsiziniz taekook:)

İyice göğsüne yasladım kendimi. Oda battaniyenin altından belimi sarıyordu. İlk bölümden başlattığında içimdeki o küçük heyecanı bastıramadım. Onu sarıp sarmalamak istedim.

Saniyeler dakikaları, dakikalar saatleri kovaladı. Birkaç bölüm izlemiştik ve neredeyse gülmekten ağlayacak konuma gelmiştim. Bu diziyi çok seviyordum. Ve ne kadar izlesem de benim için komik ve muhteşem olacaktı.

Taehyung'un da benden ayrı kalır bir hali yoktu. O da çok seviyor olmalıydı ki benimle birlikte gülüp eglenmişti.

"Tanrım, su Barney... Gerçekten kafa adam." Dediğini kıkırdayarak onayladım.

Tam battaniyeyi üzerime çekecekken kupada kalan ve soğumuş olan kahve aniden üstüme döküldü. Taehyung hemen telaşlandı ve benimle birlikte doğruldu.

"Jungkook, iyi misin? Çok sıcak mı? Ah nasıl yaktın kendi-"

"Telaşlaa Tae. Kahve zaten soğumuştu. Ah... Ama kıyafetlerim mahvoldu. Gerçekten çok sakarım." Taehyung rahatlıkla nefes vererek elimdeki kahve bardağını bir kenara koydu ve filmi durdurdu.

"Oh, sıcak sandım. Ödüm koptu Jungkook." Kanepeden inerken elimden tuttu ve benle kalktı. Ardından ise oturduğum yere baktım. Ah hayır... Oraya da dökülmüştü.

"Taehyung, ben özür dilerim. Koltuğuna da dökülmüş. Sen dur hemen temizleyece-"

"Jungkook şimdi koltuğu siktir etsene. Kahve sıcak olsaydı... Tanrım, benle gel." Yine bir şey dememe zaman kalmadan elimden tutarak merdivenlere ilerledi. Teker teker çıktık ve koridorun sonundaki odasına geldik. Taehyung içeri girdi ve hemen peşinden ben de girdim. Elimi bırakıp kıyafet dolabına yöneldi.

Eliyle seri bir şekilde dolabından iki parça kıyafet çıkardı.

"Bunlar... Sana olur mu bilmiyorum ama önemi yok. Giy ben aşağıdayım." Bana uzattığında eşofmanı ve siyah tişörtü uzattı. Şu an çok mahcup ve her şeyi mahvetmiş gibi hissediyordum.

"T-Taehyung ben tekrar özür dilerim. Mahvettim koltuğ-" dudaklarıma kapanarak susturdu beni.

"Bir daha özür dilersen sadece öpmekle kalmam Jungkook. Şimdi üstünü giyin ve aşağı gel. İzlemeue devam edelim sevgilim." Kahveliklerine baktım. Onu gerçekten çok seviyordum.

"Peki sevgilim." Gülümseyerek çıktı odadan. Ben ise seri bir şekilde üstümü çıkardım. Üstüme siyah büyük tişörtü üstüme geçirdim. Kolları dirseğime kadar uzanmıştı. Boxerımın hizasının biraz daha altında bitmişti. Koyu renkte eşofmanı da üstüme geçirdim.

Ah bu çok rahatsızdı. Belimden düşüyordu sürekli. Zaten fazlasıyla genişti.

Sadece tişörtle dursam ne olurdu ki? Bence bir şey olmazdı.

Eşofmanı bacaklarımdan sıyırıp çıkardım ve katladım. Taehyung'un yatağının üzerine koydum. Ve dolabın boy aynasından kendime baktım. Bacaklarım tüm çıplaklığıyla ortadaydı. Ama tişört uyluklarıma geldiği için rahattım.

Odasından çıktım ve koridoru geçip merdivenlerden indim. Battaniyeleri düzelttiğinde merdivenlerin bitişinde durdum. Bir yandna konuştu.

"Heh, geldin mi bebeği-" konuşması bana dönen bakışları ile yarıda kesildi. Kasılan çene kasları ve bedenimde gezinen gözleri belliydi. Ardından adem elması sertçe oynadı.

"Sen... Eşofman noldu? Yani..." Gözleri çıplak bacaklarımda gezindi. Ne diyeceğimi bilemeyerek konuştum.

"Şey eşofman belimden düşüyordu da o yüzden çıkarttım. Bir sıkıntı olur mu?" O sırada o kadar derin bir nefes verdi ki. Gözlerini zorla gözlerimle birleştirdi.

"Yok. Bir şey olmaz. Gel." Gergin gibi duruyordu. Bunu önemsemeden ilerledim yanında. Koltuğun ıslanan tarafına küçük bir bez parçası örtmüştü. Yerime tekrar geçtim. Bu sefer battaniyeyi üstüme çekmedim. Ev çok sıcaktı. Bacaklarımı boylu boyuna uzattım.

"Hadi devam edelim." Dediğimde bakışlarını sanki yakalanmış gibi geri çekti. Yutkundu. Ağır ağır kafasını salladı. Yanıma tekrar yerleşti. O da bacaklarını uzattı.

"Niye bu kadar beyazsa artık. Sikeyim." Fısıldasıdıktan hemen sonra konuştum.

"Bir şey mi dedin?"

"Hayır. Yok. Bir şey demedim. Ne diyebilirim ki. Haha." Niye bu kadar gergin olduğunu anlayamıyordum. Tekrar kafamı onun göğsüne yasladım. Diziyi kaldığımız yerden devam ettirdi. Elleri tekrar belime sarıldı. Saçlarıma bir öpücük bıraktı.

Ben ise içimden dogru gelen onu sarmalama hissiyle bacaklarımı onunkinin üzerine attım. Anbean kasıldığını hissettim. Sanırım o farketmese de belimdeki eli sıkılaşmıştı.

"Taehyung, iyi misin?" Gözlerimi onunkine çevirdiğimde hiç de iyi gözükmüyordu. Dili iç yanaklarında geziniyordu. Ve sanki... Teni biraz sıcaklamıştı. Kafasını olumlu anlamda salladı. Fakat beni tatmin etmemişti.

"Taehyung emin misin iyi olduğunda." Bacağımı biraz hareket ettim doğrulurken.

İnledi. Dudaklarının arasından sesli bir inleme çıktı. Cayır cayır yandığımı hissettim. Zar zor konuştu. "Bebeğim, dizin çok yanlış yerlerde." Gözlerimi aşağı çevirdiğimde afalladım.

Bir saniye dizimde hissettiğim şey bacağı değil miydi? Lanet!

O çok sertti! Sertleşmişti!

"Taehyung b-ben f-farketmedim." Bacağımı hemen kendime çektiğimde hayalarımın titreştiğini hissettim. Ne yapmalıydım? Çok zor durumda olduğu belliydi. Dudaklarımı o kadar sert dişledim ki kanamış olabilirlerdi.

"Önemi yok bebeğim, sadece... Ben kendim hallederim. Sen izlemeye devam et. Geliyorum ben." Hayır. Onu bu halde bırakamazdım. Buna ben sebep olmuştum. Ve... İstiyordum. İnkar edemezdim. Bunu istiyordum.

O tam ayaklanacakken kolundan tuttum ve geri olduğu yere çektim. Bu hareketimi beklemezken ikimizin de çok şaşıracağı o şeyi yaptım. Omuzlarından destek alarak kucağına yerleştim. Çıplak bacaklarımı iki yanına koydum. Bana şaşkın gözlerle bakarken inledi.

Kalçamın altında hissettiğim sertlik hayalarımın titreşmesine sebep oldu.

"Sana yardım edeceğim Taehyung."











___________________________________________

TAM YERİNDE KESTİM KUDURUN.

şaka bi yana nasıl oldu bilmiyom. Bundan sonraki bölüm ya smut ua da yarı smut olur.

Benden başka bişey beklemeyin (rte sesiyle okuyun)

Neyse fikir kısmı burasııı

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere sizleri seviyoreeeeee

Sunun guzelligine bakinn



~yazar hanımcığınızzz

Continue Reading

You'll Also Like

2.9K 260 7
jjk-"ahahah hocanın fermuarı açık kalmış slxjsm" kth-"Gelip kapatsana, jeon" -Same tae -uke kook
4.1K 255 13
Jungkook ve aşık olduğu matematik öğretmeni taehyung. Semetae! Ukekook! (Texting+düz yazı) Cinsellik içerir! +18
41.6K 4.6K 20
Kim olduğu bilinmeyen bir adam Jungkook'u kaçırır ancak Jungkook bu olaya farklı bir yaklaşım sergiler. Taekook
118K 9.7K 40
Uyuşturucu bağımlısı Kim Taehyung gerçek aşkının bir uyuşturucu satıcısı olduğunu bilmiyordu. "Ağlarken güçlü görünmene gerek yok Çiçeğim...sen solar...