KURU GÜL

maerdddd द्वारा

65.1K 5.7K 1.4K

Laçin'i yatağına bırakırken gözlerini açmış babasının elini tutmuştu."Baba beraber uyuyalım mı? Hem kitapta o... अधिक

GİRİŞ
1.GERİ DÖNÜŞ
2. YENİ BAŞLANGIÇ
3.Kötü Başlangıç
5. GÖZLERİN GÖRMEDİĞİ
6.BUZLARIN ÇATIRTISI
7.YENİDEN TANIŞMA
8.YEMEK
9.SAMİMİYETEN UZAK

4.MESAFE

6.3K 588 183
maerdddd द्वारा

                                               

Yorum yapmayı ve yıldıza basmayı unutmayın lütfen, emeğimin karşılığını almak beni daha motive eder.

Evdeki Saat,Uzunlar
Sena Şener,Ölsem

                                                4.MESAFE

Cengiz ile beraber askeriye etrafında attığımız doksan üçüncü turdu. Terden sırılsıklam olmuştuk. Cengiz ellinci turdan sonra tişörtünü çıkarmış, koşmaya öyle devam etmişti. Bende ne kadar çıkarmak istesem de sütyenle koşacak halim yoktu. Boynumdan akan terler tişörtüm göğüs arama kadar ıslanmıştı. Altay Yüzbaşı biz Askeriye etrafında doksan üç tur atarken bir banka oturmuş bizi izliyordu. Yerinden hiç kıpırdamamıştı.

Ayaklarım artık kendi kendilerine hareket ediyor, koşmaya ayarlanmış gibi hareket ediyorlardı. Sanki onları yöneten ben değildim. Hem bir uyuşukluk hissi hem de ağrı vardı. Nefes nefes koşmaya devam ederken hemen yanımdaki Cengiz homurdanarak birşeyler söylüyordu.

"Elim kopsaydı da çekmeseydim saçını. Ya sağır kalırsam? Ya bir daha hiç bir şey duyamazsam?"

"Abartma istersen. Hiçbir şey olmaz sana."dedim gözlerimi devirerek.Koşmaya devam ederken kafasını çevirip bana baktı.

"Siz nerden bilebilirsiniz benim canımın acısını? Sonuçta kulakları vahşice ısırılan siz değilsiniz?"dedi gıcık bir tavırla.

"Tabi ki bilemem. Sende saçı çekilen birinin acısını bilemezsin."dedim bende onu gıcık etmek için.

"Bana sen diye hitap etmeyin lütfen. Sadece yakın çevrem ve samimi olduklarım bana sen diyebilir."dedi oldukça ciddi bir şekilde. Koşmayı bırakarak ona doğru döndüm. Ben koşmayı bıraktığım için o da durmuştu. Yüzüne baktığım da hala ciddi bir şekilde bana bakıyordu.

"Peki siz nasıl isterseniz o şekilde hitap ederim."dedim. Ardından tekrar koşmaya başladım. Biraz sonra o da tekrar koşarak bana yetişti. Ayrı ayrı koşamıyorduk çünkü Altay Yüzbaşı yan yana koşmamızi emretmişti. Hızlı bir şekilde kalan turlarımı bitirmek için daha hızlı koşmaya başladım. Cengizde benimle yan yana koşmak için hızlanmıştı. Nefes nefese koşarken daha da hızlandım. Şimdiden iki tur bitirmiştik. Son beş tur kalmıştı. Ben hızlandıkça Cengiz de bana yetişmek için hızlanıyordu.

Son beş turuda bitirip başladığımız yere geldik. Altay Yüzbaşı bankta oturmuş, okuduğu kitaptan başını kaldırmıyordu.Cengiz boğazını temizleyip dikkatini bizim üzerimize çekmeye çalıştı. Altay Yüzbaşı kitaptan kafasını kaldırmadan "Ne var Cengiz?"dedi.Cengiz konuşmadan önce ben araya girdim.
"Verdiğiniz ceza bitti Komutanım? Biz artık gidebilir miyiz?"dedim. Sesimi duyunca kafasını okuduğu kitaptan kaldırıp uzun sayılabilecek süre bana baktı. Ardından tekrar bakışları kitabına çevirdi.

"Bir daha böyle çocukça hareketler istemiyorum. Siz kimsiniz, ne için çalışıyorsunuz, kim için savaşıyorsunuz? Bunu unutmayın. Bir Üsteğmen ve Teğmen saç baş kavgamı eder. Bir daha böyle bir ciddiyetsizlik istemiyorum. ANLAŞILDI MI?"dedi sondaki gür sesi herkesin içini korkudan titretirdi.

"ANLAŞILDI KOMUTANIM!"dedik Cengiz ile aynı anda gür bir şekilde.

"Güzel, gidebilirsiniz."dedi. Rahatlayarak arkamı dönüp gitmeye başladım. Cengiz'de arkamdan geliyordu. Hızlı adımlarla askeriyenin içine girdim. Odamın bulunduğu kata geldim. Hızlı adımlarla ilerlerken dün bana odamın yerini gösteren Sude Üsteğmeni gördüm. Bakışları benim üzerimdeydi. Kendisinden bir atak gelmeyince ben küçük bir baş selamı verdim. O da bana aynı şekilde karşılık verdi. Kendi odama gelince hızla içeri girip kapıyı kapadım. Üzerimdeki tişörtü çıkarıp yatağın üzerine fırlattım.

İçinde bulunduğum odanın kapısı açılınca bakışlarım oraya gitti. Altay Yüzbaşı karşımda durmuş bana büyük bir şokla bana bakıyordu. Üzerimde sadece sütyenle öylece duruyordum.Aynı şaşkınlıkla bende ona baktım.

"Komutanım?"dedim.

"Laçin?"dedi o da şaşkınlıkla. Sonra gözlerini benden çekip arkasına döndü. Boğazını temizleyip konuşmaya başladı.

"Afedersin. Ben düşünmeden, pat diye girdim. Özür dilerim."dedi arkası dönük bir şekilde. Bende mal gibi yerimde donmuş kalmıştım.

"Sorun değil."dedim kendimi toparlayıp.

"Kusuru bakma. Kapıyı çalmam gerekirdi. Dalgınlıkla birden girdim."dedi mahçup bie sesle.

"Sorun değil. Siz neden gelmiştiniz?"dedim üzerime çıkardığım tişörtü tekrar giyerken. "Dönebilirsiniz artık."

Bana dönerek konuşmaya başladı. "Öğleden sonra eğitim yok. İstersen çıkabilirsin demek için gelmiştim."dedi.

"Aslı Hanım'la seasnsım var bugün ondan sonra çıkarım."dedim.

Kaşları çatıldı ama birşey demedi. Başını salladı. Ardından arkasını dönüp odadan çıktı.

O çıktıktan sonra ben duş almıştım. Aslı Hanım'ın odasına gitmek üzere odadan çıktım.

Odanın önüne gelince kapıda asılı olan rahatsız etmeyiniz tabelasını görünce içeride seans olduğunu anladım. Kapının yanındaki koltuklardan birine oturup beklemeye başladım.

Bir süre sonra odanın kapısı açıldı. Bakışlarımı oraya çevirince Sadri'yle göz göze geldim. Çatık kaşlarıyla bana bakıyordu. Muhtemelen neden burda beklediğimi, benim de seans alıp almadığımı düşünüyordu. Burnunun üzerinde bir bant vardı. Sabahki dövüşte attığım kafadan olmalıydı.

Birkaç saniye bakışlarını üzerimde tuttuktan sonra koridorda ilerlemeye başladı. Aslı Hanım odadan çıkıp beni görünce "Laçin Hanım erken gelmişsiniz. Buyurun içeriye geçelim."dedi.

Yerimden kalkıp odaya girdim.Arkadamdan Aslı Hanım'da gelip kapıyı kapadı. Masanın başına geçip koltuğuna oturdu. Masanın karşısındaki koltuğu işaret etti oturmam için. Gösterdiği yere oturdum.

"Nasılsınız?"diye girdi söze.

"İyiyim. Teşekkür ederim. Siz nasılsınız?"dedim bende.

"Bende iyiyim."dedi ve önüne bir defter ve kalem alarak devam etti."Öncelikle kendinizi rahat hissetmeniz gerekiyor ki bana daha açık olabilesiniz. Kendiniz sıkmayın. Zorlandığını hissettiğinizde seansı bitiririz."dedi.

"Peki. Aslında ben pek anlatmayı sevmem. Siz bana sorun ben cevaplayayım."dedim. İnsanlara kendimi anlatmayı sevmezdim. Sorulara cevap vermek benim için daha kolaydı.

"Siz nasıl rahat edecekseniz öyle yapalım. Önceki psikoloğunuzdan gelen raporları okudum. Olaydan kendinizi sorumlu tutuyormuşsunuz. Bu doğru mu?"dedi.

Aslında kendimi sorumlu tutmak değildi benimkisi. Geç kalmıştım. Biraz daha erken gelseydim belki hepsi kurtulurdu.
"Kendimi suçlamıyorum. Geç kaldığım için kızgınım kendime."dedim.

"O halde geriye dönme şansınız olsa önce çocukları mı kurtarırdınız arkadaşlarınızı mı?"diye sordu.

"Yine çocukları kurtarırdım. Önceliğim onlardı."dedim.

"Çocukları kurtardığınız için pişman değilsiniz o halde?"dedi. Sorusuyla kaşlarım çatıldı.

"Asla. Onlarıda kurtaramasaydım muhtemelen mesleği bırakırdım."dedim kendimden emin bir şekilde.

"Peki aynı olay tekrar yaşansa ne yaparsınız?"dedi. Benim için en zor soru bu soruydu sanırım.

"Herkesin kurtulması için herşeyi yaparım."dedim. Ölüme gitmem gerekirse bile.

Defterine birkaç birşey not ettikten sonra bakışlarını benimkilere çevirdi." Bugünlük bu kadar yeterli. İlk günden sizi sıkmak istemiyorum. Diğer seans gününü ve saatini size bildiririm."dedi.

"Peki."dedim yerimden kalkarken. Oda benimle beraber yerinden kalktı.

"İyi günler."dedi.

"Size de iyi günler."dedim.

&

Cengiz Tahtacı

Revirde kulağıma baktırmış, daha sonra askeriyeden ayrılmıştım. Adnan'ın evine doğru ilerliyordum. Bizim ekiple beraber akşam maç izleyecektik. Öncesinde hep beraber yemek yiyecektik. Uzun zamandır böyle birşey yapmıyorduk. Hepimize iyi geleceğini düşündük. Telefonumdan bir bildirim sesi gelince ceketimin cebinden çıkardım. Adnan mesaj atmıştı.

Adnan:Cengizciğim gelirken birşeyler al evimin direği.

Ardından bir mesaj daha geldi.

Adnan:Gerçi sen tam bir kolonsun.

Yakınlarda markete uğrayıp cips, kola gibi atıştırmalık birşeyler aldım. Marketten çıktığımda karşı kaldırımda ilerleyen Sadri Abi'yi gördüm.Adnan'ın evine gidiyor olmalıydı.Yolun karşısına geçip arkasından yetişmeye çalıştım.

"Sadri Abi!"diye seslendim.

Sesimi duyunca omzunun üzerimden arkasına baktı. Beni görünce adımlarını durdurup beni bekledi. Yanınına yetiştimde birlikte ilerlemeye başladık.

"İyi oldu bu toplanma işi. Ne zamandır yapmıyorduk böyle bir şey."dedim.

"Öyle. İyi oldu."dedi oda bana katılarak.

Yolun geri kalanını  akşamki maç hakkında konuşarak geçirmiştik. Adnanın oturduğu apartmana girip, asansör beklemeye başladık. Çok geçmeden asansör geldi. İçine girip beşince kata bastım. Kapılar kapanmaya başlamıştı ki bir el kapıları durdurdu. Kapılar tekrar açılırken onu gördüm. Laçin sakince içeri girip altıncı katı tuşladı. Sadri Abi birden bana dönüp "Bunu kim çağırdı?"diye sordu sinirle.

"Abi sakin ol. Bence o başka bir yer-"dememe kalmadan Sadri Abi hışımla Laçin'in koluna yapıştı."Seni kim çağırdı?"dedi.

Laçin bir anda koluna yapışan ele baktı. Daha sonra "Anlamadım."dedi.

"Seni kim çağırdı diyorum? Adnan mı? Sen gelemezsin! Sen bizden değilsin."dedi bağırarak."Seni hiçbir zaman aramıza almayacağız. Bunu bil, ona göre davran."

Sadri Abi Laçin'in kolunu öyle bir sıkıyordu ki biraz daha zorlarsa kıracaktı.Tam ona durması gerektiğini söylecekken Laçin kolunu hızla Sadri Abi'nin elinden kurtardı."Ben Adnan'ın evine gelmedim. Ben bu apartmanda oturuyorum."dedi yüksek sesle. Kolunu ovuşturup konuşmaya devam etti.

"Sizden beni aranıza almanızı istemedim. Hiçbir zaman da istemem. Ben buraya işimi, bana verilen görevleri yerine getirmeye geldim. Sanki sizin aranıza girmeye gönderilmişim gibi davranmayı bırakın."dedi.

Konuşurken nefes nefese kalmıştı. Biraz soluklanıp tekrar konuşmaya başladı."Bende sizin gibi buraya vatanımı korumaya geldim. Benimle konuşmak zorunda değilsiniz zaten, kimseden böyle bir beklentim yok. İş dışında birbirimizi yüzünü bile görmemize gerek yok. Ha oldu da gördük yolumuzu değiştiririz."dedi sinirle. Asansör durdu. Kapıları açılınca Laçin hızla kendini dışarı atıp merdivenlere ilerledi. Arkasından öylece bakakaldık.

"Abi?"dedim. Devam etmeme izin vermedi, hatasını anlamış olmalıydı.

"Sus Cengiz. Biliyorum."

&

Sinirle merdivenleri tırmandım. Kapıya varınca hırsla üç kez sertçe kapıyı çaldım. Kapıyı Ezgi açtı. Endişeli gözleri beni buldu.

"Ne bu kapıyı alacaklı gibi çalmalar?"dedi.

"Yok bir şey. Yemek yaptınız mı?"dedim hızla içeriye geçerken.

"Yok daha birşey yapmadık. Sen açmısın?"diye sordu.

"Yok ondan demedim. Yemekleri ben yapacağım o yüzden dedim."Salonu aşıp kendimi hızla mutfağa attım. Ezgi de arkamdan gelip beni izlemeye başladı.

"Kim seni kızdırdı kendini yemeğe veriyorsun?"dedi. Sinirlenince yemek yapma gibi bir huyum vardı. Yıllardır böyleydi. Ne zaman sinirlensem kendimi mutfağa atar, saatlerce yemek yapardım. Şuan o kadar sinirliydim ki alt kata gidip Sadri'nin kafasını duvarlara vurmak istiyordum.

"Kimsenin beni kızdırdı falan yok. Sadece yemek yapmak istedim o kadar."dedim hızla. Tabii Ezgi bunu yemedi.

"Aynen kapıyı  yumruklamadan belli."dedi inanmadığını göstererek.

"Boşver sen kapıyı falan akşama ne istersiniz onu söyle. Ara Sibel'i ne istermiş sor."dedim buzdolabının açıp içindekileri malzemeleri kontrol ederken. Ezgi birkaç saniye daha beni izlemiş, daha sonra dediğimi yapıp Sibel'i arayıp akşama ne yemek istediğini sormuştu. Sibel mantarlı kremalı makarna yemek istediğini söylemiş, Ezgi de aynısından yiyebileceğiniz söylemişti. Daha sonra mutfakta beni yalnız bırakmıştı.

Mantarları dolaptan çıkarıp kabuklarını soydum. Ardından hızlı bırşekilde doğrayıp tereyağlı tavanın içine attım. Mantarlar pişerken, makarnaları haşlanmaları için kaynayan suya attım. Mantarlara biraz baharat ekledim, piştiklerinden emin olunca içine kremayı ile ettim. Sosu bir süre pişmeye bırakıp hafif bir salata yaptım. Kesme tahtasının üzerindeki dere otunu doğrarken sakinleştiğimi hissediyordum. Biraz taze naneyi de salataya ekledikten sonra salata hazırdı. Makarnaları haşlanınca suyunu süzüp sosun içine ekledim. İyice sosla karıştırdıktan sonra altını kapadım. Ağzını kapayıp mutfaktan çıktım.

Ezgi salonda oturmuş, televizyonda saçma sapan bir romantik komedi filmi izliyordu. Kapı çalınca ben o yöne doğru gidince Ezgi filmini izlemeye devam etti. Kapıyı açınca Sibel'i gördüm. Hemşire üniforması üzerindeydi. Yorgun görünüyordu. İçeri geçince arkasında kapıyı kapadım.

Ayakkabılarını çıkartırken "Naber?"diye sordu.

"İyi işte. Sen?"dedim.

"Yorgunluk dışında gayet iyiyim."dedi dudaklarını büzerek.
"Ve çok açım."

"Makarnanız hazır bir şekilde sizi bekliyor Sibel Hanım."dedim.

"Ayy Laçin sen birtanesin."dedi bana sarılarak.Kollarımı ona dolayıp sarilışına karşilı verdim.

"Hadi üzerini değişte gel, yemek yiyelim."dedim. Kollarımın arasında çıkıp yanağıma bir öpücük bıraktı."Hemen geliyorum."dedi ve koşarak odasına gitti.

Ezgi filmi yarım bırakmak istemediği için yemeği salonda yemiştik. Sibel makarnayı çok beğenmiş, yemeği ben yaptığım için bulaşıkları kendisi halletmişti. Daha sonra hep beraber film izlemeye karar vermiş, mısır patlatıp bir dram filmi açmıştık. Film çok duygusal olduğu için epeyce ağlamıştık.
Filmin sonunda başrol erkek ölünce Ezgi hıçkırarak ağlamaya başladı.Saat daha erken olduğu için Sibel korku filmi de izlemek istedi. Ezgi de ağlamayı bırakıp Sibel'e katıldı. Bende onaylayınca filmi şeçtik. Ezgi salona yer yatağı sermek istediğini söyleyip içeriden yorgan getirdi. Sibel de tekrar mısır patlatmak için mutfağa gitmişti. Ortadaki sehpayı kaldırıp yere yorganı serdim. Ezgi elinde üç yastık ve büyük bir battaniye ile salona döndü. Yastıkları yerleştirdiğimiz sırada  Sibel elinde iki kase mısırla yanımıza geldi.

Filmi açıp izlemeye başladık. Film bir kadının bir kasabaya taşınmasıyla başından geçen tuhaflıkları anlatıyordu. Ev tutmak istiyor ama sadece eski bir ahşap evin boş olduğunu öğreniyor sonra başka çaresi olmadığı için evi tutuyor. İlk gece evde tuhaf sesler duyuyor ama umursamıyor daha sonra ise evde başka varlıkların olduğundan şüpheleniyor ama evi terk etmek yerine  kalıp o varlıklarla savaşıyor. Çok şaçma!

Filmin yarısında Ezgi çok korktuğu için kapatmıştık. Sibel ne kadar korkmadığını söylesede tişörtümden sıkıca tutmuş, bırakmamıştı. Filmi unutmak için bir hastasıyla bugün yaşadığı komik anıyı anlatmıştı. Saat artık epey geç olduğundan odama gitmek için yerimden kalktım.

Sibel ve Ezgi aynı anda "Nereye?"diye sordu.

"Odama gidiyorum, uyumaya."dedim.

Ezgi hemen kalkıp koluma yapıştı."Ya Laçin bu akşam salonda hep beraber uyuyalım. Kız gecesi. Nolur?"dedi.

"Olmaz ben dağınık yatıyorum, uykumda birinizi teklemelerim falan."dedim. Gerçekten de uyurken sürekli hareket halindeydim. Ayaklarımı oraya buraya savuruyor, asla gözlerimi kapattığım pozisyonda uyanmıyordum. Bir keresinde Ezgi ile uyurken diz kapağımı Ezgi'nin gözüne çarpmıştım.Bir hafta gözü mor dolaşmıştı etrafta.

"Ya birşey olmaz. Ben sana sıkıca sarılırım hareket etmene izin vermem."dedi başını omzuma koyarak.Bakışlarını Sibel'e çevirdi. "Hem Sibel'le ilk kız gecemiz ayrımı yatalım.Değil mi Sibel?"dedi.

Sibel hemen başını sallayarak Ezgi'ye destek çıktı. Kız gecesi tamamen bahaneydi.Korktukları için tek yatmak istemiyorlardı.

"Yok. Olmaz. Hem hatırlamıyor musun seninle yattığımda gözünü morartmıştım. Sibel'e de birşey yaparım. Canı yanar."dedim Ezgi'yi kolumdan ayırıp odama doğru ilerledim."Hadi size iyi geceler, ben yatıyorum."dedim ve odama girip kapıyı kapadım.

Yatağa gireli bir saat olmuştu. Ezgi ve Sibel'den hiç ses çıkmıyordu. Muhtemelen birbirlerine sarılıp uyumuşlardır diye düşündüm. Gözlerim yavaş yavaş uykuya teslim olurken odamın kapısında bir hareketlilik sezdim. Biri kapını önünde durmuş, sessizce kapıyı açmaya çalışıyordu. Yataktan doğrulup çekmecemden silahımı elime aldım.Kapının yanındaki duvara yaslanıp dışarıdaki kişinin odaya girmesini bekledim. Önce kapı kolu hafifçe aşağı doğru büküldü. Daha sonra kapı hafif aralanacak şekilde açıldı. Birisi kafasını içeri uzatıp baktıktan sonra içeri girdi. Onun arkasından biri daha girdi. Ellerinde büyükçe birşey tutuyorlardı ama oda karanlık olduğu için ne olduğunu seçemiyorum.

Silahın emniyetini açtığımda ikiside irkildi ama bana doğru dönmediler. Onlara iyice yaklaşıp konuşmaya başladım."Ellerinizdekileri yere bırakın ve elleriniz havada bir şekilde bana dönün."dediğimi yapıp ellerindeki şeyleri yere attılar, daha sonra ellerini havaya kaldırıp bana doğru döndüler. Kapını yanındakı düğmeden ışıkları yakınca karşımda iki hırsız görmeyi bekliyordum ama karşımdakiler hırsız değildi. Ezgi ve Sibel ellerini havaya kaldırmış bana korkuyla bakıyorlardı.

Silahımı indirip "Siz napıyorsunuz?"dedim. Ezgi birden yere çöküp ağlamaya başladı. Sibel şaşkınlıkla bir bana bir Ezgi'ye baktı.Ezgi hıçkırarak ağlarken "İçine cin kaçtı, bizi öldüreceksin sandım."dedi.

"Sizi niye öldüreyim? Ben sizi hırsız sandım. Ne diye odaya sessiz sesiz giriyorsunuz."diye bağırdım. Bağırmamla Ezgi daha çok ağlamaya başladı. Sibel'de dolu gözlerle bana baktı."Biz korktuk. Uyuyamadık senin yanına gelelim dedik."dedi.

"Niye sessiz sessiz geliyorsunuz? Ya sizi vursaydım? O zaman ne olacaktı?"dedim bu kez bağırmadım ama sesimde kızgınlık baskında.

Ezgi ağlamayı bırakmış, burnunu çekerken"Uyuyorsun sandık o yüzden sessiz geldik."dedi. Derin bir nefes aldım silahımı çekmece geri koydum. Yatağa geçip ortaya kaydım. Ezgi ve Sibel hala aynı şekilde durmuş beni izliyorlardı. Yere attıkları yastıkları baktım sonra ise bakışlarımı ikisine çevirdim.

"Ee hadi yastıklarınızı alın da gelin, uyuyalım."deyince ikiside yaptıklarını alıp hızlıca iki yanıma yerleştiler. Ezgi bana sıkıca sarılırken Sibel biraz çekingen duruyordu. Ona bana doğru yanaşması için gözlerimle işaret verdim. Sibel de bana doğru sorulunca kollarımı onlara doladım. Ama bir şeyi unutmuştuk. Işık açık kalmıştı. "Ezgi bu onurlu görevi sana veriyorum."dedim.

"Ne görevi?"dedi gözleri kapalı bir şekilde. Işıktan rahatsız olduğun için kafasını boynuma saklamıştı.

"Işığı kapatma görevi."dedim.Ezgi kafasını boynuma daha çok saklayıp "Ben kapatamam ışığı. Sibel yada sen kapat."dedi.

"Ben sizi aranızda nasıl çıkıp tekrar aynı şekilde gireyim."dedim.

Ezgi başını Sibel'e çevirdi. "Sibel kapatsın o zaman."dedi. Ben tam Sibel'in uykuya daldığını söyleyecektim ki Sibel'den gelen güçlü bir horlama sesiyle Ezgi yerinden sıçradı.

"Oha! Uyumuş mu? Ve Sibel horluyor mu?"dedi yüksek sesle.

"Sessiz ol kızı uyandıracaksın."dedim. Ezgi susup tekrar yatmaya hazırlanıyordu ki onu durdurdum."Önce ışığı kapat, gel."dedim.

"Olmaz. Ya ben ışığı kapatırken arkamdan bir şey gelirse."dedi.

"Gece lambasını açık bırak birşey gelmez. Gelirse eğe-"Sibel'i uyandırmadan çekmeyeceye eğilip silahımı elime aldım."Gelirse eğer sana elini sürmesini izin vermeden alnının çatından vururum onu."dedim.

"Vurursun dimi?"dedi.

"Vururum"dedim.

Yerinden kalkıp ışığı kapatıp gece lambasını yaktı. Hızla yatağa gelip yerine kuruldu. Silahımı ona uzattım çekmeceye koyması için. Silahı yerine yerleştirip tekrar yanıma uzandı. Bana iyice sokuldu. Kollarımı ona sararak kendimi uykuya bıraktım.

Duyduğum alarm sesiyle gözlerimi araladım. Gün henüz yeni doğuyordu. Ezgi ve Sibel bana sıkıca sarılmış hareket etmeme izin veriyorlardı. Kendimi güç bela onlardan ayırıp yataktan çıktım. Ben aralarından çıktıktan sonra birbirlerine  sokulup uykuya devam ettiler.

Ben banyoya geçip kısa bir duş aldım. Hazırlanıp çabucak evden çıkıp askeriyenin yolunu tuttum.

Askeriyedeki odamda üzerimi değişip üniformamı giydim. Eğitim alanına geçip diğerlerini bekledim. Çok geçmeden diğerleride gelince eğitime başladık. Düne göre bugün baya sakin bir eğitim geçirdik.

Eğitimden sonra Yüzbaş'ı Albay'la görüşeceğini, bizimde askeriyede kalmamız dışında serbest olduğumuzu söyledi.

&

Sadri Özer

Dün Adnan'ın evine giderken yolda Cengiz'le karşılaşmış, laflayarak Adnan'ın evine gidiyorduk. Oturduğu apartmana girip asansöre binmiştik. Asansör kapanmadan başka biri daha  bindi. Onu görünce kan beynime sıçradı. Kardeşim Samet'in yerine atanan Üsteğmen. Laçin Öztürk. Onunla bir derdim yoktu. Sadece kardeşimin yerini doldurup aramıza girmesini istemiyordum. İşini yapsın yeterliydi.

Onu asansörde görünce Adnan'ın evine geldiğini düşündüm. Bir hışımla koluna yapışıp hesap sormaya başladım. Ağzıma geleni söyledim. Meğerse o da bu binada oturuyormuş. Farkında olmadan sıktığım kolunu bıraktım.Bunu duyunca yaptığım şeyin pişmanlığı içimi yaktı. Bizim aramıza girmek istemediğini, bizi görünce yolunu değiştireceğini, iş dışında birbirimizin yüzüne bakmayacağmızı söyleyip asansörden çıkıp gitmişti.

Cengiz de yaptığım şeyin fazla olduğunu söyleyecekti ki onu durdurdum. Hatamı fark etmiştim zaten ama geç olmuştu. Adnan'ın evine geçmiş, yemek yemiştik. Diğerleri Cengiz'le benim sessizliğimi sorgulamıştı ama geçiştirip durmuştuk. Maç biter bitmez kendimi evden sokağa atmıştım. Sigara yakıp saatlerce sokaklarda yürüdüm. İçimdeki pişmanlık artarak devam etti. Bir gram azalmadı.

Sabah askeriyeye geldiğimde onu gördüm. Herkesten önce gelmiş hazır bir şekilde eğitim alanında bekliyordu. Eğitim sırasında ne sesini bize duyurdu ne de yüzümüze baktı. Diğerleri bunu önemsemedi ama Cengiz ve ben nedenini bildiğimiz için daha çok fark ettik.

Eğitimden sonrada kimseye birşey demeden kendi odasına çekildi.

Aslı Hanım'la olan seansında olanları ona anlattım. Beni dikkatle dinlerken yorumda bulunmadı. Bitirmemi sabırla bekledi.

Defterine birşeyler not aldı. Daha sonra bakışlarını bana çevirdi.

"Laçin Hanım size göre nasıl biri?"diye sordu.

"Yani bilmem. İki gündür tanıyorum onu. İyi bir asker olduğunu söyleyebilirim. Timdeki en irimizi yere serdi. Ben yapamam ama o yaptı."dedim.

Aslı Hanım kıkırdayarak"Benim demek istediğim size göre iyi biri mi kötü biri mi?"dedi.

Biraz düşündüm. Bir kötülüğünü görmemiştim."Kötü biri olduğunu söyleyemem. Hatta ben ona bağırıp dururken, kolunu sıkarken bile bana karşılık vermedi. Yaptığım şeye rağmen gayet sakin kaldı."

"Peki Laçin Hanım'a böyle yaklaşmanızın sebebi kardeşinizin yerini gelmiş olması mı yoksa ona bağlanma korkunuz mu?"diye sordu.

Bilmiyorum. Neden böyle yaptığımı bilmiyorum. Sadece o kız değil, kim gelse aynı şekilde davranırdım. Benim derdim o kız değil, benim derdim kendimle. O yüzden bunları Aslı Hanıma anlattım. Birşeyleri düzeltmek için.

Cevap vermeyeceğim anladığında"Peki o halde siz bunu bir düşünün bu sırada ne Laçin Hanıma yakın davranın ne uzak, sadece iki iş arkadaşı olun. Bakalım böyle aranızdaki ilişki nasıl ilerliyor?"

"Denerim. Teşekkür ederim."dedim.

"Bir sonraki seansımızda görüşmek üzere."dedi. Başımı sallayarak oturduğum koltuktan kalktım. Adımlarımı kapıya yöneltip odadan çıktım. Koridorda ilerlerken nöbetçi bir askerin bana doğru ilerlediğini gördüm.

"Sadri Komutanım, Altay Yüzbaşı sizi timinizle beraber dışarda bekliyor."dedi.

Başımı sallamaktan başka birşey yapmadım. Adımlarımı bahçeye doğru attım.

&

Odamda yarım bıraktığım kitabı okurken nöbetçi askerlerden birinin gelip Altay Yüzbaşı'nın timdeki herkesi bahçede beklediğini söylemesiyle kitabı bırakıp bahçeye çıktım. Adnan, Atakan ve Taner dışında kimse yoktu bende onlar gibi diğerlerini beklemeye başladım. Cengiz ve Yavuz'da çok geçmeden geldi. Onların arkasından Altay Yüzbaş'ı da gelmişti. Herkese baktıktan sonra Cengiz'e "Sadri Abi nerede?"dedi.

"Seansı vardı birazdan burda olur."

Başını salladıktan sonra öylece bekledi. Sanırım Sadri'nin gelmesini bekleyecekti. Tabi bizde onunla bekleyecektik.

On dakikka sonra Sadri gelince herkes kendini yerini alıp Altay Yüzbaşı'nın karşısında dizildi.

"Hazırlanın. Göreve gidiyoruz. Birkaç hafta sürebilir. Yakınlarınıza haber verin."dedi. Ardından Arkasını dönüp askeriyeden içeri girdi.

...

Göreve gidiyoruz!

Bölüm hakkındaki yorumlarınızı buraya alayım.

Bölüm kısa ama diğer bölüm daha uzun olacak.

En sevdiğiniz kısım?

Laçin ve tim arasındaki ilişkinin nasıl ilerleyeceğini düşünüyorsunuz?

Yeni bölüm duyurusunu burdan yapıyorum. Beni takip edip haberdar olabilirsiniz.

Hepinizi kocaman öptüm. Yeni bölümde görüşmek üzere.
Tiktok,ma_erd
İnstagram,ma_erdd

पढ़ना जारी रखें

आपको ये भी पसंदे आएँगी

348K 19.4K 56
"Sakın, sakın Ala, aklının ucundan dâhi geçirme." Diye burnundan soludu. Sinirle bir adım attım. İşaret parmağımı doğrulttum. "Sakın Yüzbaşı, sakın o...
1.9M 98.4K 78
"Çocukken yanağıma kondurduğun öpücük sayesinde tüm acılarım geçmişti. Şimdi ben senin kalbinden öpsem geçer mi? Tüm acıların diner mi?" İlk görüşte...
870K 15.4K 27
🔞Türkiye'nin en büyük mafyası tarafından kaçırılmak ve onla ilişki yaşamak.🔞 🔞Bolca +18 vardır. 🔞
29.1K 2.5K 30
Gökçe Ayça Demir özel olarak kurulan TENGRİ timinin komutanıdır.Tengri timi onlara verilen bir görev için görev dönüşünde Bingöl'e gitmek zorunda kal...