Küçük Prenses (Aşkım)

By balhnm

272K 17.6K 3.9K

Ege kapıyı kapatıcakken yerde duran puseti fark etti. Kaşları havalanırken şaşkınca pusetin içinde uyuyan beb... More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
🎗
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18. Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23. Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27. Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36.Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43.Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
!Deli Bal |R~S Tanıtım!
46. Bölüm
🇹🇷
47. Bölüm
48.Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm (1. Yarı)
50. Bölüm (2. Yarı)
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm
56. Bölüm
57. Bölüm
58. Bölüm
59. Bölüm
DUYURUU
61. Bölüm
62. Bölüm
63. Bölüm
64. Bölüm
65. Bölüm
66. Bölüm
67. Bölüm
68. Bölüm
69. Bölüm
70. Bölüm
71. Bölüm
72. Bölüm

60. Bölüm

2.6K 263 112
By balhnm

Selam ballarımm🍯🍯

60. Bölüme geldikkk. Hepinize çok çok teşekkür ederim destekleriniz için iyi ki varsınızz🤍🤍

Bol bol yorum bekliyorum bebeklerim🤍🤍

Saat olarak biraz beklettim ama uzunnn bir bölüm oldu.

🤍

2 gün sonra....

22 günün sonunda Onur'un kesilen saçları neredeyse eski hali kadar uzamıştı.

Hilal Onur'un yüzüne düşen saçlarını geriye itip eliyle geriye doğru taradı. Onur'un yüzü açılırken Hilal konuştu.

-Aç artık o maviş gözlerini.

2 gün bilinçsiz uyku ardından Onur uzaklardan bir ses algıladı. Bu her olduğunda heyecanlanıyor ve nabzı hızlanıyordu. Bulunduğu döngünün farkına vardığından dolayı her bilinci açıldığında kendini zorluyordu. Hilal makinede hızlanan sesi duyunca çığlık atıp zıplamaya başladı.

-AYY DUYUYOR MUSUN? Geri uyursan çarparım bir tane.

Herkes odaya toplaşırken Onur konuşanın kim olduğunu anlamaya çalışıyordu. Boğuk gelen sesi kızlardan hangisi diye ayırt etmek çok zordu. Tam o sırada göğüsünde bir ağırlık hissetti.

-Baabam. (Aşkım)

İşte bu sesi ayırt edebiliyordu. Ne kadar uzaktan gelirse gelsin. Kendini zorladı uyanmaya, hareket etmeye en azından bir tepki vermeye. Hareket etmek istedi ama sanki bedeni onun kontrolünde değildi. Aşkım'ın minik ayağı elinin üstüne geldiğinde bunu hissetti. Normalde vücudundaki hisleri bu kadar algılayamıyordu.

O sırada içeri birileri girdi. Kim olduklarını anlamaya çalışırken vücuduna dokunan bir kaç kişi belirdi. Aşkım'ın ağırlığı üstünden kalkacakken buna engel olmak için minik ayağını tutmaya çalıştı. Tüm gücüyle sıktı elini ama tutuşu Aşkım'ın bile hissedemeyeceği kadar hafif olmuştu. Aşkım'ı tekrar kucağında istediği için tepki vermeye çalışıyordu.

-Onur bizi duyabiliyor musun?

Tanımadığı erkek sesine karşılık nasıl tepki vereceğini düşündü. Duyabiliyordu ama bunu nasıl söyleyebilirdi ki hareket dahi edemiyordu. Doktor Onur'un elini tuttu ve hafifçe sıktı.

-Eğer bunu hissettiysen kendini zorlayıp aynısını yapmanı istiyorum. Bilincin hala açık bunun farkındayım. Nabız ve diğer etkenlere göre de dışarıyı algılayabildiğini biliyorum. Hadi tüm gücünle dene.

Onur doktorun dediğini yapmaya çalıştı. Tüm gücüyle sıkmaya çalıştı. O güç uygulamaya çalıştıkça eli uyuşuyor ve hissizleşiyordu. Gücü tükenip yorulmaya başladığında pes etmedi ve oldu. Parmaklarını hareket ettirdi. Sıkma asla değildi. Sadece çok az hareket etmişlerdi ama bu bile yeterliydi doktor için.

-İşte böylee. Tamam artık kendini kasmana gerek yok.

Diğerleri anlamazken doktor gülümsedi.

-Sizi kesin olarak duyuyor ve algılıyor. Parmaklarını oynatmayı başardı ama bu onun için çok zor. Bu sebepten tekrar söylüyorum tamamen uyanması ön göremediğim bir kaç gün süreceği.

Hepsi parmaklarının hareket etmesine sevinirken devamını dinlememişlerdi. Aşkım tekrar babasının kucağına gitmek isteyince Esra hanım onu Onur'un üstüne bırakıp kendisi de Onur'un başucuna yanaştı.

-Oğlum.

Esra hanım Onur'un saçlarından öpüp saçlarını okşadı. Onur bu dokunuşları artık daha hızlı algılayabiliyordu. Aşkım ise babasının göğüsüne yatmış kollarını iki yana açmış sarılıyordu.

Doktor gittikten sonra hepsi yatağı çevreledi ve Onur'a bakmaya başladı.

-Lan duyuyorsun dimi? Kalk artık be. (Kaan)

Bir kaç gün önceki konuşmaya vurgu yapıp Sarp konuştu.

-Keyfinden yatıyor sanki. (Sarp)

Kaan ona gözlerini kısarak baktı.

-Kes. (Kaan)

Ege Onur'un elini tutup beklemeye başladı.

-Doktorun elini sıktın benim elimi sıkmazsan küserim. Aşkım da küser, Ece de küser. Hemen elimi sıkıyorsun. Hemen olmasına gerek yok beklerim de sık yani. (Ege)

Onur Ege'ye gülmek istedi ama yapamıyordu. Sesler netleşmişti. Doktorun söylediğine göre tamamen ayılması uzun sürecekti ama o bu belirtileri bile erken vermişti. Onur tüm gücünü tekrar kullandı ve yaptı, parmakları hafifçe hareket etti.

Ege çığlık atıp kırık kokunu umursamadan Onur'a sarıldı.

-VALLAHİ YAPTI, YAPTI İŞTEEE. MAVİ BONCUĞUM YAAA SENİ ÇOK SEVİYORUM.

Herkes anında Onur'un elini tutmuştu herkes hissetmek istiyordu ama Onur yavaş yavaş onlardan uzaklaşmaya başlamıştı. İlk dokunuşları hissetmemeye sonrasında sesleri algılayamamaya başladı ve kısa süre sonra derin uykusuna geri döndü.

Nabzı uyurkenki stabil haline döndüğünde herkes tekrar uyuduğunu anlamıştı. Uyandığındaki sabit nabzı daha hızlıyken uyurkenki nabzı daha yavaştı. Uyurken 45-50 arası olan nabzı uyanık olduğu sürede hep 60-70'in üstündeydi.

Onur derin uykusuna dönünce bile yüzlerindeki gülümseme solmamıştı. Herkes odadan çıkıp odayı havalandırırken içeride Esra hanım ve Aşkım kalmıştı.

Bir sonraki gün sabahı...

Güneş yeni yeni doğarken Aşkım babasının üstünde Sarp onların bulunduğu odadaki koltukta yatıyordu. Artık Onur'a bağlı olan cihazın bip bip sesine o kadar alışmışlardı ki ritmi ezberlemişlerdi ve o ritim değişmediği sürece fark etmiyorlardı. Sarp o yüzden rahat bir şekilde uyuyabiliyordu artık tekrar eden bip bip sesi rahatsız etmiyordu.

Bip bip sesinin ritmi değişmeye başlamıştı. Yavaş yavaş artıyordu. Aşkım gözlerini açıp makineye baktı. Anlamasa da baktı. Ses artıyordu.

-Baabamm.

Onur uzaklardan Aşkım'ın sesini duydu. Bilcinin açıldığını ilk algılayamamıştı sonra Aşkım'ın sesi sayesinde fark etti. Artık kızına dokunmak, sarılmak istiyordu.

Sarp değişen nabzı uykusunda algılayıp hızla uyandı. Bir süre nefesini tutup nabzı dinledi kesinlikle ritim hızlanmıştı. Cihaza bakıp sayıyı kontrol etti.

-Onur.

Yattığı yerden kalkıp Onur'un yanına ilerledi. Aşkım babasının göğüsüne oturmuş ellerini babasının yanaklarına koymuştu.

-Duyuyorsun bizi dimi? Tepki verip kendini yormana gerek yok duyduğuna inanacağım.

Onur'un bilinci tekrar kapanmasın diye konuşması gerekiyordu. Bu yüzden yandaki sandalyeyi Onur'un yanına çekti.

-23. Günün içerisindeyiz saat sabah 7 falan. Bu 23 gün içinde neler olduğunu merak edersin diye Ece ve Ege her günü vlogladı ilk bir kaç gün hariç. O zamanlar psikolojik olarak pek iyi değildik sonradan sonradan toparladık. Şimdi ise herkes çok mutlu. Bir parmağını hareket ettirmen bile hepimizi dünyanın en mutlu insanı yaptı.

Sarp Onur'un eline masaj yapmaya başlayıp hisleri canlandırdı.

-Doktor düzenli masaj yapın dedi. Bu şekilde his duyun daha çabuk düzelir ve uyandığında daha rahat hareket edermişsin.

Aşkım Sarp'ın yaptığına bakıp babasının üstünde emekleyerek bacaklarına indi ve bel hizasındaki elini tuttu. Sarp'ın yaptığını yapmaya çalışıyordu. Sarp bunu anladığında güldü.

-Aşkım hep senin üstünde duruyor. Merak etme senden hiç ayrılmıyor ve uslu duruyor. Arada bi ağlama krizlerine giriyor ama senin yanına koyunca o da geçiyor. Sırf senden ayrılmıyor diye Ceylin hemşire ona bebek yatağı getirdi. Senin yatağın ile birleşik. Aşkım orada uyusun diye konmuştu ama Aşkım orada oyun oynayıp senin üstünde uyuyor.

Onur duyduklarını algılayabiliyordu. İçten içe Sarp'a teşekkür etmek istedi. Bunları bilmeye ihtiyacı vardı. Uyurken asla 23 günü fark etmemişti. Bunu duyunca inanmak istemedi ama doğruydu.

Sarp'ın eline yaptığı masaj işe yarıyordu. Onur artık elini daha net hissedebiliyordu. Buna güvenerek hareket ettirmeye çalıştı ve zorlayınca başardı. Sarp eline bakıp duraksadı ardından gözlerinden birer damla yaş düştü.

-Aslanım ya. Kızının elini de sık onun da bunu hissetmeye ihtiyacı var.

Masaj yapan elini daha rahat hareket ettirebildiği için Sarp Aşkım'ı kendine çekip elini Onur'un parmaklarına değdirdi. Onur bunu hissedip parmaklarını oynatınca Aşkım'ın dudakları büzüldü ve gözlerinden damlalar düştü. Onur avucuna düşen ıslaklıkları hissederken Aşkım hıçkırdı.

-Baaabam.

Onur Aşkım'ın titreyen sesine karşılık elini daha sıktı. Ağlamasın istiyordu ona sarılmak istiyordu. Aşkım babasının üstüne emeklerken göğüsüne yattı ve tekrar sarıldı. Sarp Onur'un parmaklarını hala hareket ettirdiğini görünce kolunu tutup kaldırdı ve yavaşça Aşkım'a sarılmasını sağladı. Kolunun ağırlığı Aşkım'a yüklenmesin diye Sarp dikkatli bir şekilde duruyordu.

Fizyoterapistin verdiği hareketlerde de Onur'un kolunu tamamen kaldırıp hareket ettirdiklerinden bu şekilde zarar görmeyeceğini biliyordu.

Onur uyandığında Sarp'a teşekkür edeceğini beynine kodlayıp kızını hissetmeye çalıştı.

3 saat sonra...

Onur'un bilinci Aşkım'a sarıldıktan sonra kapanmış ve tekrar açılmamıştı. Sarp ve Aşkım o sırada tekrar uyumuşlardı.

Kaan elinde kremlerle odaya girip Onur'un yanındaki sandalyeye oturdu. Sarp Kaan'ın sesine uyandı ve gerinip koltuktan doğruldu. Kaan omzunun ardından ona baktı ve mırıldandı.

-Günaydın.

Sarp ağzının içinde bişeler mırıldanıp karşılık verirken Aşkım da gözlerini aralamıştı. Minik ellerini babasının göğüsüne koyup kendini kaldırdı ve kısık gözlerle etrafına bakındı. Saçları darmadağın olmuşken üstüne yattığı yanağı kızarmıştı. Kaan onun bu haline gülümserken Aşkım mırıldanarak esnedi.

-Uyku bitti mi miniğim? (Kaan)

Aşkım bir kaç saniye cevap vermedi ve öylece Kaan'a baktı. Kısık,şişmiş gözleri, öne büzülmüş pembe dudakları, kızarmış tombik yanağı ve darmadağınık saçları. Kaan bu haline gülmemek için dudaklarını birbirine bastırırken Aşkım konuştu.

-Vo.

Kendini babasının üstüne tekrar bırakıp gözlerini kapatınca Kaan dayanamayıp gülmüştü. Yanağı babasının göğüsüne yaslıyken dudakları büzüşmüş ve öne çıkmıştı. Saçları darma dağınık ve kabarıktı.

Kaan gülümsemeye devam ederken elindeki kremi Onur'un eline sürdü ve masaj yapmaya başladı. Onur elinde hissettiği baskıyla derin uykusundan uyanmaya çalıştı. Hissediyordu. Göğüsündeki Aşkım'ın varlığına alıştığından onu yadırgamıyordu ama elindeki farklı baskıyı bariz şekilde hissediyordu. Kendini ayıltmaya çalışıp Aşkım'ın varlığını hissetmeye çalıştı. O bunları yapmaya çalışırken nabzı hızlanmaya başlamıştı. Kaan bunu görüp heyecanla konuştu.

-Lan. Uyandın mı? Kalk artık it. Duyuyorsun biliyorum.

Onur kelimeleri seçebilecek kadar kendinde olmadığından Kaan'ın söylediklerini anlayamamıştı. Sesin Kaan'a ait olduğunu anlasa da ne dediği seçilmiyordu. Ardından Sarp'ın sesini duydu ama onu da anlamadı.

Sarp gece olanları Kaan'a anlatınca ikiside Onur'un bir kaç saat arayla tekrar uyanmasına sevinmiş ve heyecanlanmışlardı. Aşkım kaldığı yerden uykusuna devam ederken odaya doktorlar geldi. Aşkım tatlı uykusundan uyanıp kaşlarını çattı ve doktorlara baktı. Oda çok kalabalıklaşmıştı. Aşkım babasının göğüsü ve karnı arasına oturup ayaklarını babasının omuzlarına doğru uzattı. Doktor Onur'a yaklaşınca Aşkım kaşlarını çatıp ona baktı. Yeni uyandığı her halinden belliyken bu sinirli halleri görüntüyü daha sevimli yapıyordu.

-Babayı kontrol edebilir miyim?

Doktor Aşkım'a nazik bir şekilde sorunca Aşkım tam ne dediği anlamasa da sesini çıkarmayıp babasına döndü. Hala minik bir bebek olduğundan bazı söylenenleri anlayamıyordu. Babası söylese hemen anlardı ama.

Doktor Onur da bazı kontrolleri yaparken Onur'ın bilinci tamamen açılmıştı. Bedeni hala aynı tepkisizlikteyken zihni açıktı. Tek yapabildiği parmaklarını ara ara oynatmak oluyordu. Doktor felçlik ihtimalinden korktuğundan dolayı Onur'un elini kaldırdı ve elinin üstüne elinde tuttu çubuğu sürttü. Onur elini hafifçe oynattığında doktor rahat bir nefes aldı.

-Onur gözlerini açabilir misin?

Doktor dikkatlice Onur'u izlemeye başlarken Onur gözlerini açmaya çalıştı ama yüzünü neredeyse hiç hissetmiyordu. Hissetmeyi enedi, gözlerini açmayı denedi. O denemeye devam ederken yüzüne iki minik el dokundu.

-Baaabam. Uyu ibitti.

Onur hissetmediğini sandığı yüzünde minik elleri hissetmişti. Aşkım minik ellerini hareket ettirirken Onur yüz kaslarını daha net hissediyordu. Sanki Aşkım'ın dokunmadığı yerler derin uykudaydı, Aşkım dokunduğu an hepsi kendine geliyordu. Onur titrekçe gözlerini araladığında oda da gülme, ağlama gibi bir sürü ses yankılandı. Onur'un gözleri çok kısık açıkken etraf oldukça bulanıktı.

-Baabaam.

Onur sesin geldiği yere odaklandığında görüntü çok bulanıktı ama prensesinin üstünde oturmuş olduğunu algılayabiliyordu. Aşkım'ın yüzünü netleyebilmek için kendini zorladı ama o sırada doktor görüş açısına girdi. Ona sorular soruyordu ama Onur tüm gücünü gözlerini açmak için kullandığından bilinci yavaş yavaş ondan uzaklaşıyordu. Göz kapaklarına tonlarca ağırlık aniden bindiğinde kısık olan görüşü tamamen karanlığa gömüldü. Biraz daha uyanık kalmak istiyordu ama bilinci buna izin vermeden onu ıssız karanlığa bıraktı.

Onur'un nabzı tekrardan düşüp sabitlense de herkes gülüşüp birbirlerine sarılmaya devam ediyordu. Bir kaç saate tekrar uyanacağına inandıklarından tekrar uyuması artık onları korkutmuyordu.

2 gün sonra.. 25. Gün

Onur bu iki gün boyunca sık sık uyanmış ama gözlerini çok az aralamıştı. Bedeni çok çabuk yorulup direnç kaybediyordu ama yine de her uyanışında daha fazla uyanık kalabiliyordu.

Saat öğlen ikiydi ve Aşkım babasının üstünde öğle uykusunu uyuyordu. Onur'un bilinci kendiliğinden açılınca ilk sessizliği algılamaya çalıştı uyanık olup olmadığını anlamak için herhangi bir ses duymayı bekledi. Tam o sırada Aşkım uykusunda mırıldandı. Onur bilincinin açık olduğunu anlayınca kendini uyandırmaya çalıştı. Aşkım'ın düzenli nefeslerini boynunda hissedebiliyordu. Gözlerini açmaya zorladı kendini. İlk başta çok kısık aralandı. Aydınlık oda da gözlerini gezdirdi. Karşısı tamamen camdı. Dışarıya baktı. Görüntü yavaş yavaş netleşiyordu ama tam net olmuyordu. Tekrar uyumamak için büyük bir çaba sarf etmiyordu bu sefer bedeni o kadar da zorlamıyordu. Dikkatlice başını oynattı. Bunu yapabildiği için kendisine şaşırdı. Zorlanmamıştı. Hareket edebilmenin verdiği mutlulukla ellerine baktı ve parmaklarını oynattı. Hareket ediyorlardı. Hem de hiç zorlamadan. Ne kadarını yapabileceğini görmek için kolunu kaldırmaya çalıştı ama bu onu baya zorlamıştı. Kolu çok hafif havaya kalksa da moralini bozmadı. Gözlerini açık tutabiliyordu sonuçta. Bakışları kucağında yatan kızına döndü. Üstüne giydiği sarı uzun kollu badiyi ardından dağılmış saçlarını gördü.

Kızının uyanmasını istiyordu. O sevimli minik yüzünü görmek istiyordu ama Aşkım yüzünü babasının boynuna saklamıştı. Onur dudaklarını araladı ve zorda olsa sesini çıkardı.

-Aş..kım

25 günün sonunda sesi fısıltı gibi çıkmış olsa bile Aşkım aniden gözlerini açtı. Ellerini babasının göğüsüne koyup doğruldu ve kocaman açılmış gözlerle babasına baktı. Onur sonunda istediği görüntüye kavuşunca özlemle kızına baktı.

Aşkım gözlerini kırpıştırıp babasına bakmaya devam etti. Babasının gözlerinin açık olduğuna inanamamıştı. Hala şaşkın şaşkın babasına bakarken Onur zor da olsa gülümsedi. Minik kızını çok özlemişti. Her ne kadar üstünden hiç inmediğini bilse de onu görmeyi özlemişti.

-Baabamm.

Onur kendini zorlayıp mırıldandı.

-Bebeğim.

Sesi kesik kesik olsa da çıkmıştı. Aşkım alt dudağını büküp aniden ağlamaya başladı. Boncuk gözlerinden yaşlar birer birer düşerken sesli şekilde ağlamaya başladı.

Ege içeriden onu duyunca yerinden fırladı.

-Prensesimm geliyorum ağlamaaa.

Herkes koltuklardayken Ege kapıya gelmişti. Ege kapıyı açıp Aşkım'a baktı tam ona adımlıcakken Onur'un açık gözlerini gördü.

-LAAANN.

-Ne bağırıyorsun it? (Kaan)

-Çok ayıp oğlum kardeşine ne diyorsun öyle? (Esra hanım)

-Özür dilerim anne anlık ağzımdan kaçtı.

Ege onları dinlemeyip bağırdı.

-Şizofreni oldum herhalde. Halüsinasyon görüyorum. Rüya da olabilir. LAN MAVİ BONCUĞUN GÖZLERİ AÇIKKKK

Ege emin olmak için Onur'a yaklaşırken Onur zor olsa da güldü.

-GÜLÜYO BUUUU. GELSENİZEEEEEE.

Başta Ege'nin onları kandırdığını düşündüklerinden kimse gelmemişti ama son dediği ile herkes aynı anda odaya girmişti. Onur görüş açısına giren ailesine özlemle bakarken Esra hanım ağlayarak oğluna koştu. Aşkım da babasının kucağından inmeden sessiz sessiz ağlıyordu.

Herkes birbirine sarılıp gülüp ağlarken doktorlar gelmişti. Onur artık kendini ayık tutabiliyor ve daha net görebiliyordu.

Doktor gülümseyip Onur'u kontrol ederken kısa bir özet geçmişti neler olduğu hakkında. Omur ilk doktorun kontrolü ile parmaklarını ardından ellerini oynattı. Vücudu tamamen uyanıyordu. Sesi daha net çıkarken zorlamsa bile cümle kurabiliyordu. Son olarak kolunu da tamamen kaldırmayı başarınca doktor gülümsedi ardından fark ettiği şeyle gözleri kısıldı. Onur farkında değildi ama üst bedenini tamamen hareket ettirebilirken alt bedeni hareket etmiyordu. Doktor bunu kontrol etmek için elindeki çubuğu Onur'a gösterdi.

-Şimdi his tesi yapacağız. Sen gözlerini kaptacaksın bende çubuğu vücudununun belirli yerlerine bastıracağım nerede hissediyorsan söyleyeceksin.

Onur onaylarken Ceylin içerinin çok kalabalık olduğuyla ilgili bişeyler söyleyip bizimkileri odadan çıkarmaya çalışıyordu. Sonuç olarak oda da Esra hanım ve Sarp kalmıştı. Diğerleri kapının dibinde bekliyorlardı.

Onur gözlerini kapatınca doktor elindeki çubuğu ilk Onur'un omzuna değdirdi.

-Sağ omzum.

Doktor onayladı ve sol bileğine dokundurdu. Onur bunu da doğru bildiğinde doktor çubuğu Onur'un sağ bacağına değdirdi. Onur tepki vermeyince doktorun kaşları çatıldı. Esra hanım ve Sarp korkuyla doktora baktıklarında doktor tepki vermemeleri için bakışlarıyla onları uyardı. Doktor elini Onur'un karnının bir tık altına bastırdığında Onur cevapladı.

-Elinizle karnımın altına bastırdınız.

Doktor onayladı ardından iki elini Onur'un belinin yanlarına yerleştirdi.

-Hissediyor musun?

Onur onayladığında doktor elini bir tık aşağı indirdi. Onur tekrar onayladığında doktor elini kasıkları hizasına indirdi. Onur'un kaşları hafifçe çatıldı. Doktorun elini aşağı indirdiğini biliyordu. Daha demin de aynısını yapmıştı ve bir tık indirmişti. Onur doktorun ellerini kasıklarının hizasında hissetmeye çalıştı ama hissetmiyordu.

-Onur. Hissediyor musun?

Onur hissizlik karşısında kaşlarını çatıp gözlerini açtı ve doktorun ellerine baktı. Doktorun elleri tahmin etti yerdeydi ama hissetmiyordu. Doktor bakışlarından bunu anladığında ellerini çekti ve Onur'u korkutmamak için sakin bir ses tonuyla konuştu.

-Yeni uyandın vücudunun bazı bölgelerini hissetmemen normal. Geçici bir his kaybı olabilir ama bazı testler yapılması gerek.

Onur onu dinlemeyip bacaklarına bakıyordu. Şimdiye kadar hiç bacaklarını hareket ettirmeyi denememişti. Bilinci kaplıyken ellerine yapılan masajı ara ara hissediyordu ama bacaklarına yapılanları hiç hissetmemişti. Kaşları çatıldı.

Bacaklarını hareket ettirmeyi denedi ama olmuyordu. Bu his kaybı değildi. Onur teması değil, direkt alt gövdesini hissetmiyordu.

-Hayır. (Onur)

Onur korkuyla bacaklarına bakmaya devam etti. Hareket etmek istiyordu. Kalkmak istiyordu. Kaşları daha çok çatılırken üst bedenini kollarından destek alıp kaldırdı. Yeni uyandığında bunu yapması mümkün değilken yaşadığı korkuyla kalkmıştı. Sarp anında yanında bitip omuzlarına dokundu.

-Dur. (Sarp)

Doktor Onur'u yavaşça tekrar uzandırırken Onur şoktaymış gibi bacaklarına bakmaya devam ediyordu.

-Sarp.

Onur çaresizce Sarp'a baktı. Sarp'ın bişe yapamayacağını biliyordu ama ondan yardım istedi. Sarp dolan gözleriyle Onur'a bakarken omzunu ovdu.

-Sakin ol, yeni uyandın. Geçici bir şeydir.

Onur tekrar bacaklarına bakarken doktor olayı algılayabilmesi için Onur'a verdiği sürenin sonuna gelince konuştu.

-Onur beni dinlemeni istiyorum. 

Onur ona baktığında vücudu artık yorulmaya başlamıştı. Tekrar uykusu geliyordu ama yaşadığı korkudan buna direniyordu.

-Sakin olmasılısın. Yaşadığın korku ve endişe çok normal ama kendini sakinleştirmen gerek. Yapacağım testler için uyanık olmalısın. Bedenini daha fazla kasma ve sakinleş.

Doktor için bunu demek kolaydı tabi. Onur tekrar bacaklarına baktı ve hissizlik bir kere daha yüzüne vurdu. Bakışları oda da gezindiğinde annesini gördü. Elini ağzına bastırmış sessizce ağlıyordu.

-Anne.

Esra hanım Onur'un sesiyle daha çok ağlayıp ona yaklaştı. Sakinleşmek için derin nefes alıp oğlunun saçını okşadı. Şuan Onur'u sakinleştirmesi gerektiğinin bilincinde olup zor olsa da ağlamayı bıraktı.

-Bir şey yok oğlum. Geçecek hepsi. Korkma bir tanem.

Onur'un saçlarını okşarken Onur bir nebze daha sakinleşmişti.

-Yav ne oluyor içerde niye hala çıkmadılar? Nerdeyse kırk dakika oldu. Mavi boncuğum kırk dakikadır uyanık bu rekorrr. (Ege)

Sarp Ege'nin sesiyle kapıya yöneldi. Birinin onlara durumu anlatması gerekiyordu.

Doktor Onur'un üstündeki örtüyü tamamen kaldırdı. Onur'un üst bedeni tamamen çıplakken altında siyah bir eşofman vardı. Bunu ona çocuklar giydirmişlerdi. Hastane önlüğü ile Onur rahat edemez diyip bin takla atıp onu giydirmişlerdi.

Doktor eşofmanın üstünden Onur'un bacağına elini koydu. Baskıyı hissetmediğini bilse de Onur'a baktı. Onur başını iki yana sallarken gözlerinden birer damla yaş düştü. Esra hanım sessizce ağlarken Onur'un göz yaşlarını silip saçlarından öptü.

Doktor Onur'un bacaklarına baskı uyguladı. Onur tekrar başını iki yana salladı. Doktor ellerini çektikten sonra Onur'a baktı. Daha detaylı testler gerekiyordu.

-Tomografi ve MRI istiyorum.

Doktor Ceylin'e yönelik konuştuğunda Ceylin başını salladı.

-Dış muayeneden kesin bir şey söyleyemem Onur. Bu yüzden bu testlerin yapılması gerek. Unutma yaşadığın şey kolay değildi. 25 gün komadaydın ve tahmin edilenden çok daha kısa sürede uyandın. Yaşaman bile büyük bir mucizeyken şuanki durum seni korkutmasın. Gözlerini açabildiğin için sevinmelisin. Bebeğin kucağından inmeden senin uyanmamı bekledi. Eminim sana sarılmaya ihtiyacı vardır.

(Burda bir bitirsem mi dedim ama bitirmiyorum)

Doktor odadan çıktıktan sonra dışarıdakilerle konuşmuştu. Bu olasılığın ve daha kötülerinin varlığını bildiklerinden hiç biri büyük bir yıkım yaşamadı. Onur daha büyük tehlikeleri atlatmıştı, bunu da atlatacağına emindiler. Bu yüzden odaya girdiklerinde hepsi gülümsüyordu. Onur yıkılmış bakışlarla etrafına bakındığında Kaan onunla konuşmak istediğini söyleyip herkesi kovmuştu. Baş başa kaldıklarında Kaan Onur'un yanındaki sandalyeye oturdu.

-Bacaklarımı hissetmiyorum. Düzelmezlerse ne olucak?

Onur titreyen sesiyle sorduğunda Kaan derin nefes aldı.

-Düzelirler. Eğer ki düzelmezlerse de öyle yaşamayı öğreniriz.

Onur Kaan'ın bu kadar rahat konuşmasına sinirlenip kaşlarını çattı.

-Kaan dediğimi algılayamadın galiba.

Bu sefer kaşlarını çatan Kaan olmuştu.

-Ölebilirdin geri zekalı. Biz bunun korkusuyla senin uyanmanı bekledik. Doktor uyanmayabilir yıllarca komada kalabilir dedi, uyansa tamamen felç kalabilir gibi milyon tane şey dizdi. Biz senin uyanmanı bunların korkusunu yaşayarak bekledik. Bırakta uyanmana sevinelim. Yaşıyorsun sen buna şükretsene.

Kaan'ın dediklerinden sonra Onur bir süre sessizce bekledi. Kaan haklıydı. O uyurken bu korkuların hiç birini yaşamamıştı. Farkında bile değildi ama onalar 25 gün boyunca bu korkuyu yaşamıştı.

Testler yapıldıktan sonra (1 saat sonra)...

Onur Aşkım'a sarılırken gözleri kaplıydı ama uyumuyordu. Sadece bedeni çok çabuk yorulduğundan biraz dinleniyordu. Aşkım hiç susmadan babasıyla konuşurken Onur ara ara ona cevap veriyor sonra tekrar uyukluyordu.

-Kızım baba biraz uyusun mu? (Esra hanım)

Aşkım kollarını önünde birleştirip dudaklarını büzdü.

-Vo.

Onur baygın bakışlarla kızına baktı.

-Civcivim.

Onur yorgun sesiyle konuşunca Aşkım ona döndü.

-Biraz uyusam, sen üstümde oyun oynamaya devam etsen olur mu?

Aşkım babasının yogun gözlerine baktı sonra başını salladı. Onur gözlerini kapattığında kısa süre sonra uykuya dalmıştı.

3 saat sonra...

Hava kararmıştı, Onur uyumaya devam ederken diğerleri mutfakta yemek yiyordu. Esra hanım Aşkım'a yemeğini yedirirken içeriden Onur'un sesi geldi.

-YAVRUM NEDEN YANIMDA DEĞİL? BEN NİYE YANLIZIM?

Hepsi gülüşürken Ege onun odasına ilerledi.

-25 gündür uyumuyormuş gibi nasıl aniden kendine geldi bu? MAŞŞALLAHHHH. Nazar değmesin.

Odaya girdiğinde Onur gülüyordu. Ege elinde tabakla içeri girip Onur'un yanına ilerledi. Sağ eli alçılı olduğu için sol eliyle tutuyordu tepsiyi.

-Ben kendime yemek yediremiyorum sana nasıl yediricem?

Ege kaşlarını çatıp durumu sorgularken Onur tepsiyi aldı.

-Bacaklarımı hareket ettiremiyorum aptal. Kollarım eskisi kadar olmasa da hala kaslı ve güçlü.

Onur gülerek bunları söylerken Ege de güldü. Onur her zaman olduğu gibi bu durumda da psikolojisini hızlı toparladı. Hızlı bir şekilde bulunduğu durumu olumluya çevirebiliyordu. Aşkım'ı kabullenişi de hızlı olumlu olmuştu.

-BAAABAAAMM NÜÜÜNÜÜÜ.

Aşkım kapıyı itip içeri girdiğinde Ege ve Onur güldü.

-Nünü bebeğim.

Onur hastanenin onun için hazırladığı yemekten bir kaşık alıp yüzünü buruşturdu.

-Iyy bu ne? (Onur)

Ege ona güldü.

-Sus da yeee. Hadi afiyet. Ben içeriye gidiyorum kalan lahmacunum beni bekler. Tabi Ece yemediyse.

Onur lahmacunu duyunca masumca Ege'ye baktı.

-Egee bir tane.

Ege aniden arkasını döndü ve işaret parmağını havaya kaldırıp iki yana salladı.

-No, no, no. Doktorun döver beni. Ben dedim lahhmaacunn yesin daha hızlı iyileşir dedim kızdı bana. Sindirim sistemin uzun zamandır pasif olduğundan ilk yediğin gıdaların sindirimi kolay olması gerekiyormuymuş neymiş.

Onur dudaklarını büzüp Ege'ye bakarken Aşkım yatağın yanına gelip elinde minik dürüm şeklinde olan lahmacunu babasına uzattı. Onur kızına gülümseyip yanağından makas aldı.

-Ye bebeğim sen.

Aşkım lahmacunu ağzına götürüp kocaman bir ısırık aldığında yanakları şişmiş dudakları büzülmüştü. Ağzı kapalı lahmacunu çiğnemeye başladığında Onur onun sevimli hallerini izledi.

Onur Aşkım'ın saçlarını okşayıp mırıldandı.

-Saçların uzamış civcivim. Sanki birazcık da boyun uzamış.

Aşkım cevap vermese de babasına parıldayan gözlerle bakıyordu. Onur tepkisini kenara koyup Aşkım'ı kucağına almak için uzanacakken Hilal içeri girdi.

-Günaydın mavi boncuk.

Onur gülümserken Hilal yanına geldi. Hilal Onur için bazen abla bazen kız kardeş oluyordu. Ahenk ve Ece her zaman küçük kız kardeşken Hilal'in sahiplenici abla tarafı da vardı. Hilal Onur'un yanına gelip sarıldı.

-Ay içimden geldi. (Hilal)

Hilal sıkıca Onur'un boynuna sarılırken yatağın kenarına uzanıp Onur'un göğüsüne yaslanmıştı. Onur gülüp Hilal'in sarılışına karşılık verince Aşkım gülerek ikisine baktı ardından da Hilal'in bacağına başını yaslayıp kollarını sardı. Hilal bunu hissedip güldü ve Onur'a sarılmayı bırakıp Aşkım'ı kucağına aldı. Aşkım Hilal'in kucağına oturunca elindeki lahmacundan bir ısırık daha aldı. Onur Hilal'in yüzünü inceleyip mırıldandı.

-Kilo mu verdin sen?

Hilal hafifçe güldü.

-Son 25 gün çok iştah açıcı değildi.

Onur şakaya vurup mırıldandı.

-Sayemde fazlalıklarından kurtulmuşsun. Teşekkür etmen gerek.

Hilal'in dudakları şaşkınlıkla aralandı ardından da kaşlarını çatıldı. Elini Onur'a vurmak için kaldırdı sonra aniden duraksadı. Neresine vurda canı acımazdı?

Hilal vuracak yer ararken Onur gülüp eliyle Hilal'in eline çak yaptı. Hilal bu harekete istemsiz gülerken içeri Ece girdi.

-Onurrrr. (Ece)

Onur aynı sevecenlikle yanıtladı.

-Eceeee. (Onur)

Ece Hilal'i itekleyip onun yerine geçti ve Onur'un göğüsüne doğru uzanıp gövdesine sarıldı. Kollarını boynuna dolamaya yetişememişti. Onur gülüp Ece'ye de sarılırken Ahenk içeri girdi. İlk tanıştıkları Ahenk olsa kapıda gülerek onlara bakardı ama şuanki Ahenk kız kardeşlerden biri olduğundan hızla onların yanına ilerledi.

-Bendeeee. (Ahenk)

Ahenk Ece'yi çekmek için uzanacakken Ece ayağını kaldırdı.

-DEFOLL. Daha yeni geldim. (Ece)

Ege Onur'u bırakmazken Onur Ece'nin saçlarını okşadı. Ahenk Ece'yi takmayıp boş bir alan bulup Onur'a sarıldı. Artık Onur'un üstünde ikisi de vardı. Kaan içeri girip onlara baktı ardından kaşlarını çattı.

-Lan hasta çocuğu ezmişsiniz. Kalkın. (Kaan)

Kızlar kalkmazken Kaan yanlarına geldi.

-Kalksanızaa canı acısa da söylemez bu.

Canını acıtma korkusu ikisini de aniden yerlerinden kaldırmıştı.

-Acıdı mıı? (Ahenk)

-Ay iyi misin? (Ece)

Onur gülümseyip başını iki yana salladı. Ahenk ve Ece'nin de yüzleri zayıflamıştı. Anlaşılan Onur uyurken hepsi bir kaç kilo vermişti. Onur bunları fark edince yüzünü astı.

-Verdiğiniz kiloları bir hafta içinde geri almazsanız üçünüzün saçlarını keserim. Hemde dibinden. Ecoş kıvırcık saçlarını seviyorsan yemeklere gömül güzelim.

Ece dehşete düşmüş gibi saçlarına sarılırken ayağa kalktı.

-Seni Ege'ye söylicemmm. EGEEEEE ONUR BENİM SAÇLARIMI KESİCEKMİŞ HEMDEEE KÖKÜNDENNN.

Ece odadan çıkarken Onur arkasından güldü. Tam bir küçük kız kardeşti.

-KIVIRCIĞIMIN SAÇLARINA DOKUNURSAN SENİ.... DUR TEHDİT BULAMADIM. BULDUMMM KIZINI YERİM.

Devam edecek....

Uzunnn bir bölüm olduuu.

Bölüm hakkındaki yorumlarınızı alayım lütfenn.

Sonraki bölümde sizce ne olucak?

Onur alt bedenini hissetmese bile hemen bunu psikolojik olarak toparlaması ve gülmeye devam etmesi çok iyi değil miii? Diğerleri olmasa bunu yapmazdı tabi.

Biraz hızlı ayıldık gibi oldu ama artık uyanması gerekiyordu yani.

Continue Reading

You'll Also Like

Balın By Eflal

Teen Fiction

1.2M 73.6K 34
●abi kurgusudur● Dimòniu ismi ilk olarak bu kitapta kullanılmıştır! İblis anlamına gelir. Senelerce kız çocuk hasreti çeken Bade hanım ve eşi Eray b...
TAKINTI By 🌙

Teen Fiction

1.9M 34.2K 36
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
318K 25.9K 40
*Asker Kurgusu* Güneş Milan Aksu, annesinin günlüğünü okuyarak babası hakkında herhangi bir bilgiye ulaşarak onu bulmak ister. Fakat günlüğü okurken...
2.7M 87.5K 60
İtalya da başlayan bir hikaye...