Mafya'ya Çattık "Tamamlandı"

By theorka

1.7M 73.2K 23.6K

Yanlış bir numaradan doğan biraz alevli, biraz tatlı, birazda mizah dolu bir aşk... *************************... More

1| Bir lahmacun meselesi
2| Pipili Bayan (505 🦍👈🤭)
3| Bi boydan gelir mi? 🙈😽
4| Cafer sıçtık bez 😫💩
5| Askim valla ilkim sensin 🥰😇(😈)
6| At ağızlı emir 🐴🐎
7| Watty boy'la İlk Karşılaşma 👁👅👁
8| Caner git basimdan be 😡😡(!)
9| Basıldık 🙉🙉
10| Eve erko attık 😋🔥
11| 😭😭 (bölüm ismi bulamadim)
12| Galiba kaçırılıyoruz 🤭
13| Cibilliyetsiz Atilla 💩 (bok kaka, pis iy)
14| Sevdiği kız işkence odalarına varmış 😔😔
15| Çok şükür yarabbim 😭💅
16| Düştük hastane damlarına öğüt veren çok olur 💩📿
17| Beynim aciyo 😔
18| Müstakbel kocişkomizla krem date 🧕
19.Bölüm| Tezgah kırıyoruz şaka şaka Börek yakıyoruz 😇
20.Bölüm| Penkeyk
21.Bölüm| Gavurlarla tanışma 🇹🇷😼
22.Bölüm| Ava giderken Avlandık 😌
İnstagram Bölümü
23.Bölüm| Ben imam değilim gülebilirim.
24.Bölüm| Emir siktir git artık 😫🥲
25.Bölüm| Gavur dövme sanatı 🥳🙊
26.Bölüm| Kuzey'i yemişke 👅🔥😇
27.Bölüm| Türk uyudu sandınız lakin overthinkliyor 🐺🇹🇷
28.Bölüm| Emir eve kız atıyor 🙊🙊
29.Bölüm| HADİ BİR DUDAK BİR YANAK YOLLA 😼💋
30.Bölüm| KURBAN VERENE 🐏🥰💋
31.Bölüm| Aşk-ı Hüzün 🤭😭
32.Bölüm| Aşkın tuzu biberi 🌶🧂😇
33.Bölüm| Kalbim vuruyor tiki tak tak 💋💅
34.Bölüm| Allah da benim belamı verdi 🥰🥰
35.Bölüm| Kocişkomla tartışmaca
36.Bölüm| Adam dövmece slaaayy 🥵💅
37.Bölüm| Barıştık Elhamdülillah 🤭💋😫
38.Bölüm| Yananı görür Allah 🤌🤌
39|Manitle tantuni date
40| Görevimiz Tehlike 🤭💅😽
41| SAVAŞA GİDENZİ⚔💩😭🐺🤙
42| Fanfinifon 🤭🦍👈🤌🔥
İnstagram Bölümü
43| Wolf bakışlımın father'ıyla ilk tanışma 🤙😽🐺😇⚔
44| Eylül vs Türkish Kedy 🦍⚔😾
45| TEKLİF EDİYORUUUM, BENİMLE EVLENİR MİSİİİİİĞN?? 😋💏🦍👈
46|Bakma bana öyle kırgın kırgın, sende bana hastasın nenesi çılgın 🤭😋💅
47| Boku yemişke 💩😋🤌
48| YENDİK ŞİŞİRDİK AKŞAMA DOLMA PİŞİRDİK 💅🦍💨💪
49| Emir'in ay parçası 😋👅😉🔥
50| Deccal Babaanne 👵🗡🔫
51| Nahçıvanda doğdum ben köylüyüm 😫😽🦍💨
52| Gül Ahmed'im 🌹😁🧔🏿💨
53| Orman (ayıp) 🤭🤙🏿🗿🦍💨🔥
54| Basıldık vol: bilmem kaç 🤭😔💞🥵😫💩🦍💨
55| Damat alımları başlamıştır 💅🤼🔫🤙🦍💨
56| Şeytana yenildik 😈(jellat)😈
57 | Evli mutlu (henüz çocuksuz) 🥰😫😭🦍💨
İnstagram Bölümü
58 | EV-LE-NE-CEM VERMEZLERSE GAÇACAM 😔😋👰‍♀️🦍
59 | Girl isteme 🤭😫💩🗡
60 | Manitle uyku date 🤘🥵😻💞🙉
61 | Yar ben belanın ta kendisiyem 🦍💨👳‍♂️📿
62 | İŞTE GELİYOR ÖZEL HAREKAT 😭🤭🦍💗
63 | Göklerde kartal gibiydim 😔🦅🤭
64 | Ağlamak yoook yüreğiiiimm 😭🦍
65 | Queen babaanne geri geldi 👵🗡😻
66| Kocamızı geri getirme çelınç 💅🥰🦍🗡
67| Kahru Bela
68| Bitirim üçlü 🗿🤙🏿
İnstagram Bölümü
70 | Duj alıyoruz asko 💅🙌😫
Final| Kurtlar vadisi operasyonu sona ermiştir
🌧| Özel Bölüm
🌧| Özel Bölüm

69 | Ben daha önce evlendim. -NE? 🦍💍👈👨‍❤️‍💋‍👨

4.7K 305 121
By theorka

SELEME CENEMELER (resmi giriş)

Ekşın sahnelerini atlayıp artık yeter be amk Sude'si dediğiniz icin artık bir TÜRKİYE'ye AUUU dönelim dedik. Ama tabi ileride isteyen olursa özel bölüm olarak olayları yüzeysel değil daha derinden işlerim. <3

Şimdiliiiiikk Kaçoooww

yorum yapmayanın gece rüyasına sızacağım sevgiler 😽

keyifli okumalarr

💫💫💫

Sırtımda hissettiğim silahla gözlerim ardına kadar aralanırken Kuzey elindeki silahı bırakarak tam karşımda gözlerimin içine baktı.

"Hiçbir şey göründüğü gibi değil."

...

Göz ucuyla arkama bakmaya çalıştıysam da silahın ucu belime daha sert battı. Kuzey'e baktığımda yüzünde rahat bir ifade olması beni daha da gererken yavaşça arkama doğru dönmemle gözlerim kocaman açıldı.

Kuzey'e bakarken vazoyu tutan elim gerginlikten daha da sıkılaşmıştı. Dudaklarımı ısırarak fısıltıyla sevgilimin gözlerinin içine baktım. "Polisler, polisler, polisler!"

"Bırakın!"

Diablo denen adam her ne dediyse belimdeki silah geri çekilirken polislerle bir şeyler daha konuştu. Reina ellerine kelepçeler takıldı, adamları etkisiz hale getirildi ve elimdeki vazo artık bende değildi

Polisler ve az önce neredeyse defalarca kez canımızdan olmamıza sebep olan adamlar giderken çatıda artık sadece bizim ekip artı bir de Diablo ve -muhtemelen sevgilisi kalmıştı.

Uzun süren sessizliği bozan Deniz olurken hepimizi bir irkilme bastı. "Bir şeyler anladıysam Arap olayım."

"Al benden de o kadar."

Burak'ı onaylar nitelikte başımı omzuma doğru eğerken parmaklarım hâlâ tetiğin üzerindeydi. Kuzey'le göz göze geldiğimizde bir kaşı sorgular nitelikte havaya kalktı.

Gözlerimi kısarak öfkenin bedenimi kavurmasına izin verirken üzerine doğru isabet etmeyecek bir ateş açtım. "Sana o bacaklarını delik deşik edeceğim demiştim."

Ayaklarının tam ortasına bir kurşun isabet ettiğinde bir an olsun bile gözlerini benden ayırmadan hareketsiz kaldı. "Beni terk etmek?" dudaklarımdan öfkeli bir kahkaha dökülürken yeniden ayaklarını hedef aldım.

"Gidelim." Burak diğerlerine bir işaret verirken herkes çıkarken Diablo bir an duraksasa da Kuzey'e doğru sırıttıktan sonra o da gitti.

Gecenin rüzgarı saçlarımızı yalayıp geçerken aramızda üç adımlık bir mesafe bırakacak kadar yakınına yanaşmıştım. "Benden kaçmak öyle mi?" diz kapaklarına ateş ettikten sonra namlunun ucunda artık alnı vardı. "Hemde en berbat anımda," üzerine doğru bir adım attığımda bu sefer kaçmadı. "Ben bebeğimizi kaybettiğim haberini almışken," bir adım daha attım. "Ben," dedim bastırarak, "acılar içinde kıvranıp karnımdaki canın yokluğunun farkındalığı ile yanıp tutuşurken," bir adım daha attığımda silahın soğuk ucu alnıyla temas halindeydi. "Sen gittin," derken sesim düşündüğümden cılız çıkmıştı. "Sen gittin Kuzey!" diye bağırırken gözlerimden damlayan yaşlara engel olamadım.

"Mecburdum." diye fısıldadı.

"Hayır," diye hırladım, "Hayır mecbur falan değildin . Sen kaçtın! Sen kaçtın ve bu," boşta kalan elimle önümüzde koca şehri işaret ettim. "Lanet olası yere geldin."

"NEDEN BURADAYIZ ŞUAN KUZEY!" derin bir nefes alarak gözlerimi sıkıca kapatıp yeniden açtım. "Biz şuan, neden buradayız?" fısıltım aramızdaki bir çığlık gibiydi.

"Acıyor Kuzey," dudaklarımdan bir hıçkırık kaçarken elim karnıma gitti. "Çok acıyor."

Kuzey'in sol eli aramızdaki boşluğu kesip silahı tutarken titreyen bedenime engel olamadım. Sıcacık elleri buz gibi tenimi yakarken omuzlarımın düşmesine engel olamadım.

Gözlerimden akan yaşlardan kurtulmak için başımı iki yana salladığımda elimdeki silahı usulca elimden çekip aldı, bir kenara kaldırıp fırlattığında gözlerim silahın üzerindeydi. Eli çenemi kavrayıp kendisine bakmamı sağlarken dudaklarımın üzerine akan gözyaşlarımı sildi.

"Her şeyi anlatmazsan seni gerçekten gebertirim pislik herif." dudaklarımdan çıkan hırlamayla gülümserken diğer elini nazikçe belime atıp beni kendine çekti.

"Her şey senin içindi."

Uzunca bir sessizliğin ardından başımı göğsüne yaslayarak derin, gerçek bir nefes aldım. "Beni o yüzden hapsettin zaten," göz devirdiğimi görmeden göğsünden bir hırıltı geçti.

"Gülme Kuzey, sen gülme. O güzel, mükemmel, ten ısıran seksi dişlerini de söküp atacağım ama sonra."

Göz göze geldiğimizde yanaklarımdan akan gözyaşlarıma minik bir öpücük kondurdu, gülümsedi. "Öncesinde?"

"Öncesinde," dedim, "NİKAHA YETİŞMEMİZ LAZIM! Nikahımda dişsiz bir adam istemiyorum."

"Hmm," kulak mememi dişlediğinde beklemediğimden dudaklarımdan bir çığlık döküldü. "Öyle mi hanımefendi?"

"KUZEY!" diye bağırsamda dişlerini işkence edercesine bana sürterek kulağıma üfleyince belim yaylanarak ona doğru büküldüm.

"Emrindeyim, güzelim."

"Sana , bana yaşattıklarını burnundan fitil fitil getirmezsem bende ne olayım."

"Öyleyse ne duruyoruz?" saçlarıma bir öpücük kondurduğunda elimi yüzüne koyup onu itekledim.

"Sana küsüm,"

"Ne kadar?"

Gözümün ucuyla ona bakarken karnımın üzerinde kavuşan ellerinin sıcaklığına kendimi bırakıp iç çektim. "Biraz."

"Hmm," burnunu boynuma sürterken gözlerimi kapattım. "Eve gidelim." fısıltısı boynumu yakarken "Gidelim." diye mırıldandım.

...

Kuzey'in nereden dızladığı belli olmayan jetindeydik. Nikaha ise sadece bir saat kalmıştı ve biz hâlâ havadaydık.

Yeni uyanmış, uyanır uyanmaz ayna karşısına geçip hazırda yanımda getirdiğim beyaz elbisemi giymeye çalışıyordum.

Üst vücudumu tamamen saran beyaz elbise kalçalarımdan sonra genişliyor ve dökümlü bir şekilde yerleri süpürüyordu. İnce askıları, köprücük kemiklerimin üzerinden arkada birleşiyor sırtım açıkta kalıyordu.

(zihnimdeki modele uyan en çok buydu ama siz kendi kafanızdaki modelle devam edin bence 😽)

Muhtemelen koşacak olduğumuzu düşündüğümden zaten ayakkabım görünmüyor kafasıyla beyaz sporlarımı çıkartarak elbisemi hafif yukarı çektim.

"Yardım lazım mı birtanem?"
Kaşlarımı çatarak ayakkabıların iplerini sıkarken kapıyı tıklatan Kuzey'e kenardaki topuklu ayakkabımı fırlattım.

"Sakallarını tıraş et Kuzey!"

Bir pofurdama duymamla görmeyeceğini bile bile kapıya karşı dil çıkarttım.

"N'aptığını biliyorum!"

"Hayır," dedim bağırarak "Bilmiyorsun!"

Aynaya doğru ilerleyip Deniz'in yapmış olduğu sözde 'Clean girl' makyajını süzerek lipglossumu çıkardım.

Tam karşımdaki afetül cihan fıstığa göz kırparak glossu dudaklarıma sürdüm. "Ne demişler aşkim," açık saçlarımı sağ omzuma atarak sırt dekoltemi süzüp kendime bir öpücük fırlattım. "Lip gloss sürmeyi ve erkoların daimi geri zekalılar olduğunu unutma."

Dip not: Benimki hariç.

"Seni bu güzellikten mahrum bırakayım da azıcık kendine gel." Avuç içlerimi kıvrımlarımda gezdirip aynada kendimi incelerken açılan kapıyı farketmemiştim bile. "Ağzına sıçmasını ben iyi bilirim Kuzey Bey."

Saçlarımı yeniden arkama doğru savurarak aynaya eğildiğimde gördüğüm görüntü ile hem o hem de ben donakalmıştık.

Kuzey elleri iki yanına düşmüş bir şekilde adeta açık ağızla beni izlerken bedenimi usulca ona doğru çevirdim.

"Çok..." gülümsedim.

Kekele bakalım.

"Çok güzelsin, birtanem."

Operasyon başlasın bakalım. Hadi Eylül!

Göster ama elletme.

Kendi etrafımda dönerek gülümsediğimde sadece beni izlemekle yetindi. "Tanrım."

"Biliyorum," uzanıp onu delirtmek adına dudaklarına minik bir öpücük kondurup geri çekildim. "Mükemmelim."

Hâlâ aralık dudakları ile bana bakan Kuzey kendine gelmek istercesine başını iki yana salladı. "Seni daha önce de elbiseler içerisinde gördüm ama bu..."

Ellerimi yüzünün iki yanına koyarak kocaman gülümsedi. "Çünkü bu sadece ikimiz için sevgilim."

Ademelması hareketlenirken kıkırdamadan edemedim. "Hadi ama Kuzey! Seninle uğraşacaktım ama bu halinden sonra cidden vazgeçmek üzereyim."

"Ben..."

Bedenimi ona doğru sürttüğümde gözleri faltaşı kadar açıldı. "Ee?" diye fısıldadım dudaklarına, ardından minik bir öpücük daha çaldım. "Başka," bir daha öptüm. "Bir şeyler," dudak kenarından da minikçe öpüp çekildim. "Daha," bu seferki öpücüğüm diğerlerinden uzun olurken "Demeyecek misin?" diye sordum dudaklarım hâlâ dudaklarının üzerindeyken.

"Siktir." dudaklarından mırıldandığı küfürle gülümsedim. "Diğerlerini jetten fırlatmamı istemiyorsan," Kuzey'in sözlerini bölen kendimi yeniden ona sürtmemdi. Dişlerini dudaklarına sertçe geçirip elini belime atarken kendimi ondan bir iki adım uzağa çektim.

"Eylül," diyen erkeksi sesi adeta bir hırlama gibiydi.

Sırıttım, "Sen kendin dedin," arkamı ona döndüm, inadına kıvırarak aynaya doğru ilerlerken "Arkadaşlarımın bu yükseklikten yere çakılmasını istemem." diye mırladım.

Adım sesleri bana doğru yönelirken arkama dönüp ona bakmama gerek yoktu. El aynamı kapıp masanın üzerine doğru kadınsı bir şekilde eğildiğimde pür dikkat gözlerinin bende olduğunu biliyordum.

"Aah," dedi iç çekercesine. Serçe parmağımı dudağımdan taşan bir ruj varmışcasına dudaklarımda gezdirdim. "Beni delirtmeye çalışıyorsun, anlıyorum."

Göz ucuyla ona baktım; vahşi bir aslan gibi sırıtan sivri dişleri, alevli kahve gözleri bedenimin her yerinde geziniyordu. Gözleri sırt dekolteme geldiğinde duraksadı.

"Bir şey yapmaya çalışmıyorum."

Bana doğru bir adım daha atarken onu inceledim. Sakallarını traş etmişti, öperken dudaklarımı boyayan losyonundanda anlaşılıyordu. Pürüzsüz sivri yüz hatları dokunsam tenimi kesecek kadar mükemmeldi. Takım elbisesini zorlayan bedeni ise dudakları yalatan cinstendi.

Benimle birlikte hemen yanıma, kalçamı yaslamakta olduğum masaya yaslanırken iri elleri belime kaydı. Kalçalarıma kadar olan bir çıplaklığım vardı.

Parmaklarının tersi omurgamda ileri geri hareket ederken gözlerimi bir an olsun ondan ayırmadım, aynı şekilde o da benim bedenimden.

"Ya sen?" derken dudaklarımı birbirine bastırdım. "Bence asıl bir şeyler yapmaya çalışan sensin."

Erkeksi bir mırıldanmayla gözleri benimle kesişirken eli hâlâ çıplak belimde geziniyordu. "Ben?"

"Evet," diye fısıldadım ona daha da yaklaşırken.

Birden önüme geçerek ellerini iki yanımdan masaya yaslarken yutkunmadan edemedim. Başımı dikleştirirken burunlarımız birbirine değiyordu. Bir eli masaya yaslı durmaya devam ederken diğer elini yeniden belime atıp yakıcı parmaklarını tenimde gezdirmeye devam etti. "Sırt dekoltelerini seviyorsun değil mi?"

Bir kaşım havaya kalkarken belimdeki eli aniden kalçama inip sıkıverince inlememek adına dişlerimi birbirine geçirdim. "Bunun şu an ile ne ilgisi var?"

"Hiç," diye fısıldadı dudaklarıma. "Sana çok yakışıyor." Kalçamdaki elleri kumaşın üzerinden kayarak üst bacağıma oradan da iç bacağıma yönelince, elbisenin alt taraflarında bir yırtmaç olmayışına ve aramızdaki kumaşa şükrettim. "Bence daha sık giymelisin." Eli daha yukarıya ilerlerken kasılarak bacaklarımı birbirine bastırdım. Dudaklarında hınzır bir gülümseme oluşurken planlarım suya düşmüştü.

"Göster ama elletme," gözlerini vahşi bir hayvan gibi kısarak beni incelerken yerin dibine girmemek adına ellerimi masaya geçirdim. "Plan suya düştü sanırım."

Aynen Eylül, aynen! Göster ama elletme, aynen kızım. Bir siktirmediğimiz kaldı kendimizi.

Ama, ama, amaaa!

Zihnimdeki zırlamaya bir son verirken karşımdaki adamı görmezden gelemedim. "Şeytanın tekisin," gülümsemesi büyürken devam ettim. "Biliyorsun değil mi?"

"Bunu senden her duyduğumda öyle bir zevkleniyorum ki,"

Kaşlarımı çattım. "Farkındayım."

Dudaklarından bir kıkırdama duyulurken geri çekilerek derin bir nefes almamı sağladı. "Kalbin çıkmaz öyle değil mi?"

Kaşlarım havalanırken az önce fırlattığım topuklunun tekini alarak üzerine sıçradım. "Sana sormak lazım!" Topukluyu Kuzey'in omzuna geçirirken kahkaha atmaya devam ediyordu.

"Adama topuklu da işlemiyor!"

Bekle!

Zihnimden yanan pırıltılarla (farkındaysanız ampul demedim) vuruşlarımın hızını arttırırken aniden kendimi yere attım. Sazanlandın dostum!

Kuzey beni havada yakalayıp endişeden kafayı yemeden gözlerimi hızlıca açıp elimi kalbine koydum. Gözleri kocaman açılırken dehşetle bana baktı, bu sefer kahkahanın dibini vuran benken büsbütün bir hızla atan kalbinin şiddetini görmezden gelemedim.

"Kalbi yerinden çıkan şimdi kimmiş sevgilim?"

"Sen varya," kahkahalarım kıkırtıya dönerken beni gıdıklamaya çalıştıysa da üzerimden atarak ayaklandım.

"Makyajım bozulur."

"Benden önemli mi?" göz ucuyla Kuzey'e baktım.

"Erkekler terkeder, makyajlar değil."

Derin bir nefes aldığını işittiğimde saçımı savurarak yanından geçtim. Period, north.

"Ha bu arada, erteleyemediğin şu nikahtan kaçmaya ya da nikahta hayır falan demeye cesaret edeceksen şimdiden jetten atlayabilirsin aşkım." yanağından bir öpücük çalarak kapıyı açtım. "Daha acı verici olur."

Arkamdan mırıldandığını duyarken dudaklarıma bir gülümseme kondurdum.

"Benim deli kadınım."

...

Son on dakikamız kalmıştı ve biz İstanbul trafiğindeydik. Sude ve Kübra dakika başı arayıp nikah memurunu tutmaya çalıştıklarını söylerken yerimde duramıyordum.

"Yürüyerek gitsek varmıştık!" arka koltuktan ön koltuğa bir yumruk geçirdiğimde Mustafa sarsılarak bir yerlere tutundu.

"Bana ne vuruyon ya?"

"Dua et vuruyorum Mustafa, dua et vuruyorum!"

"Güzelim sence de," öfkeli bakışlarımın hedefi Kuzey olurken carladım. "Hayır, gergin falan değilim. Kırkıncı defa söylüyorum."

"Bana pek öyle gelmedi." gözlerim direksiyondaki Tolga'ya kayınca bakışlarını kaçırıp yutkundu. "Ben bir şey demedim sayın."

"Yandaki kedi bizi mi geçti?" Umut dışarıda koşan tekiri gösterirken elimi şap diye alnıma geçirdim.

"Dobarlanamıyorum, yeminlen dobarlanamıyorum."

"Kuzey?"

Kuzey derin bir nefes alırken saçlarımdaki elleri buklelerimi çekiştirdi. "Ne var Umut?"

Solumdaki Umut'un ürkek bakışlarını yüzümde hissedince çatık kaşlarım ona döndü. "Yol yakınken geri mi dönsen panpa?"

Kuzey'e dönerek masum masum gülümsedim. "Hele bir aklından geçir."

Saçlarımı nazikçe omzuma atarak çıplak omuzlarıma bir öpücük kondururken Umut'a göz kırptı. "Böyle bir güzelliği kaçıramazdım."

"Sen öyle diyorsan." Umut'a ters ters baktığımda ellerini havaya kaldırıp teslim oldu.

...

"İn Umut!"

"Ne?"

"İn ben dayanamıyorum."

Kuzey'in "Eylül." demesine kalmadan arabadan inerken Umut'u da ardımda rehin aldım.

Elimle diğerlerine dışarı derken "Hadisenize! Geç kalıyoruz." diye Kuzey'e baktım.

"Arabayı burada mı bırakıyoruz?"

"Evet," dedim çoktan yürümeye başlarken. "Aldırırız sonra."

Tolga arabaya duygu yüklü bakışlar atarken arka arabadaki bizimkilere de işaret verdik.

Yaklaşık iki dakika sonra sahil evine doğru koşuyorduk.

"Kaç dakika kaldı?" diye bağırdım soluklarımın arasından.

"ÜÇ!" diyen Emir en önde at gibi sekerken babaannem ve Deniz scooter ile bizi rahat rahat takip ediyorlardı.

Sahil evinin sokağına dönünce orman yoluna saptık. "Keşke yırtmaçlı bir şeyler giyseydim." boynumu geriye atarak bir iç çekerken yerleri süpüren uzun elbisemi diz kapaklarıma kadar çekip koşmaya devam ettim.

Kuzey yanımda belirirken arsızca gülümsedi. "Bu durumu halledebilirim."

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes çekerken, "Sabır," diye mırıldandım. "Şuan bir taşım olsaydı...Ah!"

Ev tam karşımızda belirdiğinde dudaklarımdan heyecan yüklü bir çığlık kopunca kollarımı Kuzey'e doladım. "Başardık, başardık, başardık!!" kıkırtılarım Kuzey'in kulaklarına dolarken en güzelinden bir kahkaha savurup beni hızla kucağına aldı.

"Henüz değil!" hızla eve doğru koşmaya başladığında gözlerimi ondan alamıyordum. Çenesini uzunca öperken kucağında sıkı sıkı tuttuğu halde zıplaya zıplaya kaderimize doğru gidiyordum.

Evin arka bahçesine geldiğimizde herkes duraksadı. Evin denize bakan tarafı bembeyaz dekorlarla süslenmişti. Kuzey beni usulca yere bırakırken sıkıca ellerimi tuttu.

O yöne doğru yürüdüğümüzde nikah memuru manzaraya karşı hazırlanan yere oturmuş bizi bekliyor, kızlar ise onu oyalıyordu. Ve abim... Gitmemişti.

İlk olarak abimle bakışlarımız kesiştiğinde gözleri her tarafımı taradı. Yara var mı diye. En son yeniden yüzüme baktığında ağzım neredeyse kulaklarımdaydı. Denizin savurduğu dalgaların sesi kulaklarımı uğuldatırken Kuzey'in elini daha sıkı tuttum. Kızlar bizden yana baktığında gözleri kocaman olurken Sude'nin derin bir nefes verdiğini görüp daha çok gülümsedim.

Kuzey'le birbirimize baktık. "Hazır mısın?" Yüzüme düşen saç tutamımı kulağımın arkasına atarken kahve gözleri ışıl ışıl, dopdoluydu. Nefes alamadığım hissediyordum, birazdan birbirimizin olucaktık! Bu koca hikaye yeniden yazılacaktı.

Gözlerim gözlerinde, dudaklarında, yanaklarında, minik bir yara almış alnında, hafif kemikli burnunda, keskin çenesinde gezindi. Sevgilim... Hayır, hayır. Biraz sonra nikahlı eşim.

Dudaklarım aralanırken ne diyeceğimi bilmiyordum. Buraya gelene, bu noktaya gelene kadar her şey çok kolaydı ama şimdi... "Seninle her şeye... Hazırım." Dudaklarımdan dökülenleri ben mi söylemiştim? Gülümsedi, öyle güzel gülümsedi ki düşüp bayılmamak adına koluna sımsıkı tutunmak zorunda kaldım.

Bir müzik çalmaya başladı, sözsüz bir müzik. Ne olduğunu duyamıyordum, anlayamıyordum çünkü benim hayatım bir müzik yanımdaki adam ise o müziği oluşturan notalarımdı. Kuzey, bayılacağımı anlamış olmalı ki elini belime atarken "Nefes mi alsan?" diyerek sırıttı.

"Şuan o kadar zor ki." dudaklarını saçlarımda hissettiğimde gözlerimi kapattım. Rüzgarın uğultusu, dalgaların melodisi, ağaçların hışırtısı, kalbimde yanan alevin çıtırtısı, tenimde hissettiğim dudakların yakıcılığı...

Gözlerimi yeniden açtığımda tam yanımda Sude diğer tarafta ise Kübra vardı. İkisi de tos pembe saten elbiseler içinde hem o kadar şık hemde o kadar güzellerdi ki. Gözlerimden damlayan sıcak bir yaş yanaklarımı, oradan da boynumu yalarken Sude genişçe gülümsedi. Ağlamak üzereydi.

"Çok... Güzelsiniz." dediğinde yutkundum.

"Sende." diye fısıldadığımda dudaklarından minik bir kıkırtı döküldü.

Başımızdan aşağıya beyaz güller yağarken yeniden Kuzey'e baktım. "Kaçmak yok."

"Kaçmak yok." diye onayladı beni gülümseyerek.

Derin bir nefes alırken öne doğru bir adım atmamla eş zamanlı olarak kalbim bir gürültüyle göğsüme vurdu.

Kuzey'in nefesini tenimde hissedebiliyordum, kolunu tutan ürkek parmaklarımın üzerine diğer elini koymuş beni rahatlatmak istercesine baş parmağı ile tenimi okşuyordu.

Platformun önüne geldiğimizde duraksadım.

"Abla!" sesin geldiği yöne baktığımda Emir'den fırlayan bir çiçek vardı. Gülümseyerek çiçeği havada tuttuğumda yumruğunu havaya kaldırıp "Yes be!" diye bağırdı.

Dudaklarımdaki gülümseme daha da büyürken beynimdeki endişenin yerini kalbimdeki aşk aldı.

Ne ara o sandalyelere oturmuştuk bilmiyorum ne ara sorulara cevap vermiştik ve o çetrefilli sorulara denk gelmiştik bunu da bilmiyordum. Her şey hızlı bir rüya gibi akıp giderken üst bacağımdaki silahı usulca elbisenin altından çıkartmak için elbisemi havaya kaldırdım. Şanslıydım ki masanın önü kapalıydı. Ne yaptığımı Kuzey'den başkası görmezken bir kaşını kaldırarak bana baksa da memurun sorusuyla yeniden önüne döndü.

Silahı elime alıp elbisemi düzelterek dikleştiğimde dudaklarımdaki gülümseme daha vahşi bir hal aldı. İşte bu!

Tolga'ya bakışlarımız kesişirken ne yapacağımı anlamış gibi sırıtıp yanındaki Sude ile Kübra'ya bir şeyler fısıldadı.

"Siz, Bekir kızı Eylül Akar." Bakışlarım önce nikah memuruna sonra Kuzey'e en son da burada olmayan babamın yerini dolduran abime kaydı. "Hiçbir baskı altında kalmadan, kendi hür iradenizle,"

EVET
EVET
EVET

"Ömer oğlu," Ömer piçinin ismiyle suratımı ekşitmemek için zor durdum. "Kuzey'i eş olarak kabul ediyor musunuz?"

Hiç tereddütsüz Kuzey'e baktım. Gözleri alev alevdi. Dudaklarımı kımıldatarak "Seni seviyorum." dediğimde gülümseyerek başını bende dercesine eğdi.

"Etmiyorum!"

"EVLENDİLEEEERRR!" Sude elindeki konfetiyi patlatırken bir an duraksayıp yeniden bana baktı.

"NE?" hep bir ağızdan şaşkınlık nidaları çıkarken abim elindeki soda şişesini düşürdü,

Deniz sandalyesinde yere kapaklanırken "Şaka mı lan bu!" diye bağırdı.

"Yok artık." dedi Burak göğsüne bağlı kollarını iki yana açarken.

"Yengem be!" dedi olayı algılayamayan Umut.

"Hasiktir." diye fısıldadı Kübra.

Horlayan uykusunda uyandı babaannem.

Elindeki gelinlikli barbieleri yere düşürdü, "Haçittir." dedi İnci.

Emir zırlayarak İnci'nin üzerine atıldı. "Onlar benim tişörtümden mi?"

"Beklediğim, tam tersiydi." dedi Tolga ağzına bir üzüm atarken.

Dudaklarımdan bir kahkaha çıkarken yanımdaki şaşkın bakışlı sevgilime baktım. "Beklemiyordun değil mi?" sırıttım. "Kabul et."

"Ben..." Kuzey'in yanağından minik bir öpücük alıp önüme dönerken sırıtışım büyüdü.

Mikrofonu tuttum, Kuzey'in gözlerinin içine baktım. "Kabul ediyorum, Kuzey'in eşi olmayı kabul ediyorum!"

Kuzey dudaklarından derin bir nefes salarken Emir platforma atıldı. "Bu da şaka di mi?"

Omuz silktim. "Yoo."

"Oh!"

Alkışlar eşliğinde gülümserken sıra Kuzey'e gelmişti. Silahı alttan alttan ona doğrulttuğumun farkında değildi.

"Siz, Ömer oğlu Kuzey Kurt. Hiçbir baskı altında kalmadan," silahı Kuzey'in kasıklarına bastırdığımda gözleri benimle kesişti. Masum masum gülümsedim.

"Baskı yok."

"Kendi hür iradenizle,"

Silahı daha sıkı bastırdım. Şimdi de kaç bakayım.

"Eylül Akar'ı,"

"Güzelim," Kuzey'e baktım, ademelması hareketlenirken elim tetiğe gitti. "Yapma."

"Eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?"

Başımı omzuma yatırarak Kuzey'e baktım. Gözleri benimle kesiştiğinde ne diyeceği kesinleşmişti. Silahı çekip masanın altına fırlatırken gözleri bir an olsun benimkilerden ayrılmadı. "Tüm kalbimle," eli elbisemin üzerinden bacaklarımı buldu, "Tüm benliğimle," bacaklarımı sıktığında hafifçe gözlerimi kısarak onu izledim. "Herşeyimle... Evet!"

Gülümsediğimizde hızla ayağına bastım. Silahtan sonra etkilenmemiş olacak ki, aile çüzdanımıza imza atarken kulağıma doğru "Senin gibi bir ateşten sonra bu ne ki?" diye fısıldadı. Nefesi tenimi yakarken dudaklarımı yalayarak ona baktım. "Ateşimde yanmaya hazır ol öyleyse Kuzey. Daha yeni başlıyoruz."

"Şahitler."

Şahit demeye gerçekten bin şahit isteyen tehdit yoluyla kendilerini zorla şahit yapan ikili -Kübra ve Umut imzalarını atarken gözlerim hâlâ Kuzey'deydi.

"Bunu geline veriyorum o halde." Cüzdanı elime alırken kalbim küt küt atıyordu. Eşimle bakışlarımız bu sefer daha güçlü çarpıştı.

"Kaldır havaya." Kuzey'e başımı sallayarak cüzdanımı havaya kaldırdım.

Eli belimi bulurken beni kendisine çekip sertçe dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Kameralar her anımızı çekerken cüzdanı tutan elim havada diğer elim kravatını kavramış bir haldeydi.

Sıkılan bir silahla birbirimizden ayrıldığımızda genişçe gülümsedik.

"Ayrılın!" diyen abimden başkası değildi.

Nikah memuru giderken biz fotoğraf çekmeye devam ediyorduk. Kızlar fotograf için yanımıza koşarken son bir kez Kuzey'i kravatından tutarak kendime çektim. Dudaklarından bir öpücük çalarken sırıttım. "Seni çok seviyorum,"

"Yıldızlar kadar çok..."

💫💫💫

(3bin kelime olunca bazı sahneleri yazmaya usenmiske neyse artık dugune kalmis period 💅)

iyi geceler asklarim

glosslarınızı sürmeyi ve kurgusal erkolar(bazı istisnalar var)haric tüm erkoların sizi yarı yolda bırakacağını unutmayın 💓

Continue Reading

You'll Also Like

10.3K 969 11
Alara canı sıkıldığını için bir numara sallar ve yazar ama bir sorun vardı. Salladığı numara seri katil olan barın kılıç atasoy'du...
4.5M 268K 83
Her şey; aslında bütün aile fertlerinin yapmak isteyip de yapamadığı, ailenin küçük oğlu Murat ve eşi Nalan'ın isyanıyla aile apartmanını terkedip, o...
12.8K 700 24
Götten salladığı bir numara?
369K 27K 88
Şuan sap gibi kalmıştım gerçekten. Neyse canım. Başa gelen çekilir. Yapacak bir şey yok, mecbur ıslanacağız. Gidebildiğim yere kadar kaldırımın yağm...