12| Galiba kaçırılıyoruz 🤭

41.5K 1.8K 230
                                    

iyi okumalar ♡

tehlikeli escort: şu kayıt şeklimi değiştirir misin artık.

Siz: Hayır.

tehlikeli escort: kızım bu nedir ya? manyak mısın sen?

Siz: Sana sormak lazım

Siz: Ayrıca ben seni böyle tanıdım ne yapalım yiğidim.

tehlikeli escort: kdbskxbs tamam tamam.

tehlikeli escort: hadi bana şu mükemmel iltifatlarından yapta öyle gideyim.

Siz: yaparım bak.

tehlikeli escort: yap bakalım piremses.

Siz: düzgün yaz şunu gözüm seyriyor.

Siz: neyse.

Siz:

Siz: İnsülin gel oğlum buraya

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Siz: İnsülin gel oğlum buraya

Siz: Kusura bakma her gördüğü şekere düşüyor da.

tehlikeli escort: engelleyebilir miyim?

Siz: hayır.

bu kişiyi engellediniz.

Siz: ben yapabilirim ama.

Kuzey'i engelledikten sonra çalışma masamdan kalkarak duruşma salonuna ilerledim. Sude sabahın köründe bizi uyandırarak davamı izleyeceksiniz diye tutturduğundan Kübra ile şuan duruşma salonuna oturmuş bekliyorduk.

"Ne diye tutturdu? Sanki ilk defa birini savunacak." diyen Kübra'ya, "Karşıdaki avukatı görelim diye getirtti bizi, anlasana." dedim.

Karşı taraftaki avukat Sude'nin yeni avıydı. Esmer, uzun boylu 28-29 yaşlarındaydı. Adı Mert'di. Adı gibi Mert'miydi orası bilinmez, pek bir meymenetsiz duruyordu gerçi de neyse. Çocuğumuz böyle olur.

"Bu kızın konuştuğu erkek sayısı Arka sokaklar bölüm sayısını geçti."
"Abartma demek isterdim Kübra ama bu biraz az kaldı bence." Hakim'in tokmağa vurmasıyla önümüze döndük.

Sude bize dönerek sırıttı ardından Mert'e bakarak saçlarını kulağının arkasına attı. Mert'de ona göz kırpınca hafif bir ıslık çaldım.

...
Dik durmaktan ağrıyan boynundan dolayı yüzünü buruşturmuştu Sude. Kübra çoktan uyuyakalmış, benimde gözlerim yavaştan gidiyordu. Sude'nin bakışları benimle buluşunca dudaklarını oynatarak,

Çalınan altınları bir şey olsa bari, dedi.

Evet Sude'ciğim, bencede.

Yaklaşık iki saattir abinin çalınan altınlarını tartışıyorlardı. Bir tane yüzüğü çalınmıştı altınları dediğimize bakmayın. Beyefendi öyle anlatıyordu.

"Bakın Hakim Beyfendi, müvekkilim hırsız değil. Yapsa yaptım der. Yaptın mı Akif?" bakışlarımı Akif'e döndürdüm.

Kafasını iki yana salladı Akif, "Yapsam yaptım derim efendim. Yalan mı söyleyeceğim."

İyiki bizim tayfa Akif gibilerle uğraşmıyordu, yoksa ciddili kanserden giderdim.

Hakim'in yüz ifadesi ikna olacağını belirtir tipe geldiğinde Sude tam devralacaktı ki karşı tarafın avukatı konuşmaya başlayınca bizim kızda devreler yandı.

Adama ağzından sular akarak bakıyor, hakim ne dese "he" diyordu. Sinyaller durmuştu. "Pişt" diye seslendiğimde kendine gelir gibi olmuştu ama kayış kopunca dava yatmıştı.
...

"Kanka zaten gününün 25 saati uyuyorsun, orası daha rahat gelir sana." dedi Sude kolunu müvekkilinin üzerine atarak.

"Müebbet de yiyebilirdin." dedi Kübra Sude'yi destekleyerek.

Akif elini Sude'nin yumruk yaptığı eline tokuşturarak, "Sıkıntı yok ya, tatil yaparız biraz. İşten izin vermiyorlardı. İyi oldu." dedi. Ortama göz devirerek jandarmaların Akif'i alıp götürmelerini izledim.

"E hadi bizde çıkalım artık geç oldu."

"Çıkalım tabii, ama önce size tatlı ısmarlıyayım eski mahalleden." Sude diklenerek arabaya doğru yürürken arkasından güldük. Bu kaçıncı içeriye adam düşürmesiydi Allah bilir. Zoom'dan mezun olmuştu kolay mı?

Arabayı bizim eski mahallenin karanlık sokaklarında sürerken en ufak bir korku yoktu içimizde. Buraların eskileri buradan korkmazdı, korkulcak şey sokaklarda değildi çünkü. Korkulacak şey insanın ta kendisindeydi ve insan da her yerdeydi.

Halil Usta'nın minik dükkanının önünde durunca üçümüzde arabadan indik.

"Vay vay vay, kimler gelmiş. Siz buralara uğrar mıydınız? Muhteşem üçlü."
"Abi muhteşem üçlü demesek, aklıma matematik geliyor. Atlatamadığım travmalarım var." diyip kahkaha attı Sude. Biz Halil Usta'yla laflarken arabadan gelen seslerle kafamızı o yöne çevirdik.

Ani farkındalıkla gözlerimi kocaman açarak "EĞİLİN!" diye bağırmam üzerine araba havaya uçtu.

Dükkanın camı, kafamı korumak için önüme attığım kollarıma kesikler attı.

Kulağım çınlar vaziyette yavaşça ayağa kalkarak diğerlerine baktım.

Kübra yerde öylece yatıyor, alnından kan akıyordu. Sude , ayağa kalkmaya çalışırken inliyordu. Halil Usta ise baygın yerde yatıyordu.

Bu da yetmezmiş gibi dükkana ardı arkasına ateş edilmeye başlandı.

Omzuma saplanan keskin bir acı, beni kendime getirince belimdeki silahıma uzanıp hiç bir şey görmeden ateş etmeye başladım.

Elim deli gibi titriyor, kulağım çınlıyor, hiç bir şey düşünemiyordum.

Omzumdaki ılıklığı bacağımda da hissedince, bir ağrıyla dizlerimin üstüne çöktüm.

Birisi sırtıma sert bir tekme indirerek beni yüz üstü yere yapıştırdı, karşı gelemedim çünkü patlama beni etkilemişti. Şok geçiriyordum.

Gözlerim kapanmadan gördüğüm son şey kızların sürüklenen bedeniydi.

Mafya'ya Çattık  "Tamamlandı"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin