moonborn | taekook

By hopesjin

586K 68.1K 26.3K

"eğer yapabilseydim kendimi senin ceplerine sığdırabilmek isterdim" texting + düzyazı 22.11.2022 More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
final

53

3.5K 598 107
By hopesjin

uzun bir ayrılığın ardından bayan kim ve taehyung karşılıklı oturuyordu. taehyung'un yüzünde huzursuz bir ifade vardı, eve dönmek istemediğini belli etmek ister gibi jungkook'un koluna sıkıca sarılmış, sevgilisinin geniş gövdesine sinebildiği kadar sinmişti.

diğer yandan bayan kim ise taehyung'un, jungkook'un koluna yaslanmış yanağına bakıyordu. taehyung kaç kilo almıştı?

"nasılsın taehyung?" dedi bayan kim nihayet sessizliği bozarak. o kadar uzun zamandır sessizlik içinde oturuyorlardı ki artık rahatsız hissetmeye başlamıştı.

"gayet iyi."

jungkook koluyla taehyung'u dürttü.

"sen nasılsın anne?"

"iyi olmaya çalışıyorum." dedi bayan kim gülümseyerek "ev çok sessiz."

"hmm." taehyung umursamazca konuştu "tam da senin istediğin gibi."

"hayır taehyung." bayan kim yerinden hafifçe doğruldu "hiçbir zaman senin gitmeni istemedim."

taehyung rahatsızca kıpırdandı. jungkook'a sıkıca tutunmaya devam ediyordu.

"ben de gitmek istemezdim anne." dedi "ama sen beni mecbur bıraktın."

"sana ne isteditsen verdim. para sıkıntısı çekmedin, sana hizmet eden onlarca insan oldu ve ben seni yine de gitmeye mi mecbur bıraktım? bu nankörlük."

jungkook'un ağzı hayretle aralanırken taehyung sinirle kendini sıkmıştı. hala nasıl kendini haklı görebilirdi? ve hala kendini haklı görüyorsa neden buraya gelmişti?

"sence benim istediğim şey birilerinin bana hizmet etmesi miydi?"

"ne istedin de vermedim söyle o zaman."

"sen- dalga mı geçiyorsun?"

"cevap veremiyorsun bak." bayan kim kollarını kavuşturdu ve tek kaşını kaldırarak taehyung'a baktı. oğlu için yıllarını vermişti, gençliğini harcamıştı ve bütün hayatını ona göre şekillendirmişti. bu nankörlüğe tahammül edemezdi.

"beni sevmedin, bundan dahası mı var?" dedi taehyung şaşkınlıkla "beni nefretinle büyüttün, gözünde hep senin gençliğini çalan kişi olarak kaldım ve bu gençliğini boşa harcamış olmak istemediğin için beni mükemmel birine dönüştürmeye çalıştın. küçük yaşımda baleye başladım, okul okumadım, yemek yemedim, dış görünüşümü her şeyden önce tuttum ki sen bana tiksinerek bakmsyasın."

taehyung'un artık gözleri dolmuştu. jungkook'un kolundaki tutuşu iyice sertleşmişti, artık tırnaklarını geçiriyor ve kendini sakinleştirmeye çalışıyordu.

"ben senin aksine seni çok sevdim. sana rağmen seni çok sevdim. beni sevmen için çabaladım ve bunun için yavaş yavaş kendimi mahvettim. senin gençliğini çaldığımı düşündüğün için benim gençliğimi mahvetmene izin verdim. yani eğer hala beni nankör olarak görüyorsan gidebilirsin. eve hiçbir şekilde dönmeyeceğim."

"taehyung." dedi bayan kim yutkunarak "böyle olsun istemezdim."

"ama oldu."

"seni sevmediğimi düşünme." diyerek yerinen kalktı bayan kim. taehyung'un yanına oturmak istediğini anladığında jungkook kalkmış ve mutfağa gitmişti. baş başa konuşmaları daha iyiydi. en başında gitmesi gerekiyordu ancak taehyung'un tutuşundan kurtaramamıştı kendini.

"taehyung ben seni nasıl sevmeyeyim? iu hayatta tek sevdiğim, değer verdiğim kişi sensin."

annesi yanağını okşarken taehyung başını olumsuz anlamda salladı. ona inanmıyordu. sevdiğin birini bu kadar incitmezdin, eğer annesi onu sevseydi bu kadar incitmezdi.

"ben senin nefretinle büyüdüm anne, beni sevsen böyle hisseder miydim?"

"bu senden nefret ettiğim için değil, sevmeyi bilmediğim için taehyung."

"bahane. 23 yılda öğrenemedin mi sevmeyi?"

"tanrım." dedi bayan kim iç çekerek "23 yaşına girdin ve göremedim. nasıl geçti doğum günün?"

"iyi."

"neler yaptınız?"

"jungkook iş yerime pasta getirdi, çocuklarla yedik. sonra da bu eve getirdi beni. doğum günü hediyesi olarak bize ev tutmuş."

"biraz küçük bir ev." dedi bayan kim gülümseyerek.

"parası buna yetmiş."

"babandan aldığın para?"

"evi tuttuktan sonra gönderid o parayı, zaten onu başka bir şey için kullanacağız."

"müzik şirketi mi kuracaktın?"

"evet." dedi taehyung mırıldanarak, annesinin kendisini takip ettirdiğini ve her adımından haberdar olduğunu unutmuştu. "beni takip ettirmeyi bırakır mısın?"

"iletişimimizi kesmezsen tabi ki."

"seninle iletişimde olmak zorunda mıyım?"

"taehyung lütfen." dedi bayan kim oğlunun elini tutarak "eve geri dönmek zorunda değilsin, ama bırak aramızı düzeltelim. normal bir anne ve oğul olalım."

"kilo aldığım gerçeğini kabullenecek misin? ya da jungkook ile olan ilişkimi? ah dur en kötüsü, artık bale yapmak yerine öğretmenlik yaptığımı?"

"sen nasıl mutluysan."

"sana inanmıyorum."

"pekala." dedi bayan kim iç çekerek "deneyebilirim. benim için fikirlerim ve inandığım şeyler önemli, bundan vazgeçemem ama sana bunları dayatmamayı öğrenebilirim. eğer bemi olduğum gibi kabullenirsen seni olduğun gibi kabullenebilirim."

"bilmiyorum anne." dedi taehyung bıkkınlıkla. kendisine yaşattığı onca şeye rağmen annesini reddetmek zordu. "işler bizim için yoluna girmeye başlamışken mahvetmeni istemiyorum."

"mahvetmeyeceğim. artık bana bağlı değilsiniz. istesem bile mahvedemem ki?"

"bilmiyorum. zamana ihtiyacım olacak."

"yemeğe gidelim beraber. jungkook'u da çağır.

"anne-"

"lütfen. ben ısmarlıyorum. biraz daha konuşuruz ve sonra sana istediğin zamanı veririm."

"tamam." dedi taehyung pes ederek. tek bir yemeğin zararı olmazdı. "jungkook'a söyleyeyim ve hazırlanalım."

"tamam, ben sizi aşağıda bekliyorum." bayan kim, gülümseyerek yerinden kalktı ve dış kapıya doğru ilerledi. kapının kapanma sesini duyan jungkook ise yavaşça mutfaktan gelmişti.

"ne oldu?"

"yemeğe gidiyoruz beraber."

"ikiniz mi?"

"üçümüz." dedi taehyung jungkook'un surat asmasına gülerek "pişman olmuş gibiydi bilmiyorum. biraz daha konuşacağız."

"tamam." jungkook başını salladı ve beraber yatak odasına ilerlediler.

"tanrım, bayan kim gelince o kadar hızlı giyindim ki üstümü tişörtümün ters olduğunu fark etmedim bile."

taehyung kıkırdadı ve jungkook'un çıplak kalan göğsüne yumuşak bir öpücük bıraktı. "en azından işimiz bittikten sonra geldi."

"evet..." jungkook iç çekti. eğer işlerinin ortasında kapı çalsaydı her şey daha tuhaf olabilirdi.

daha sonra hızla giyindiler, aşağı indiler ve bayan kim'in arabasıyla onun seçtiği restorana gittiler.

taehyung bir yasağı olmadığı halde annesinin önünde yemek yerken gerilmiş ve kendini tutmaya çalışmıştı. bu, sevgilisinin travmalarının farkında olan jungkook'u sinirlendirse de bir şey demedi. onun yerine eski zamanlardaki gibi yemeği taehyung'a kendi elleriyle yedirmeyi seçti. o sırada taehyung ve bayan kim ise sohbetlerine kaldıkları yerden devam ediyorlardı.

bir süreden sonra gerginlikleri azalmış ve hesaplaşmak yerine hayatlarında neler olduğunu anlatmaya başlamışlardı. taehyung büyük bir hevesle öğretmenlik yaptığı dans akademisini ve öğrencileri anlatırken bayan kim yeni erkek arkadaşından bahsetmişti.

araları bir günde düzelmeyecek olsa da işler yoluna girmeye başlamış ve o gün büyük bir adım atmışlardı.

-

bölüm sonu

kızlar ☹️ zaten açıkladım ama görmemiş olan vardır diye tekrar yazıtorum

wattpad'e ara vereceğimi söylemiştim ya 😔 iptal oldu o iş

erasmusa gidecektim ama ailemden kaynaklı gidemiyorum yani ara vermek için bir sebebim kalmadı 🥲


bunun şerefine yeni fic

bu arada diğer bölüm final artık 💌

Continue Reading

You'll Also Like

36.5K 2.9K 24
[ tamamlamdı ] 08.04.18 gözlerimin içine bakarak şarkımızı söyledin jungkook ve bu "seninleyken daha iyiyim" dediğin ilk andı
132K 15K 36
jeon jungkook en yakın arkadaşının amcasına aşık olmuştu.
426K 45.6K 23
ödevi yunan tanrılarını araştırmak olan jungkook konuyu biraz saptırmış ve bir yunan tanrısı olarak gördüğü kim taehyung hakkında araştırma yapmış, ü...
1.4M 148K 40
aşk zamanını harcamaksa bana harca • taekook, texting 240319