amour aléatoire

Від golosmysley

364 32 1

poyrazbilkay: mesajlarıma bakar mısın bilmiyorum ama seni seviyorum umay: ben teşekkür ederim ama beni sev... Більше

seni seviyorum
tatlı rüyalar
altın günü
sevgini seçtim
güzelim dedi
yağmuruna deniz
gariban elçi
konser daveti
kız kardeş
değerli parça
tut elimi
mutluluğun mimarı

geçmişten bir kapı

10 2 0
Від golosmysley

Fikrim değişmek üzereydi.

Hazır değildim.

O cennetten esintiler taşıyan sesiyle dinleyenlerin yüreğindeki melekleri okşarken, ışıldayan gözlerinin tek odağı olmaya hazır değildim.

Ama mutluluğumu inkar edemezdim. Her kalp atışımda göğüs kafesimdeki kemikler derime batıyordu, canım acıyordu. Aynı zamanda bu acı, çektiğim acıların en güzeliydi. Aşk dedikleri, bu muydu? Tezatlıkların mükemmel uyumu muydu? Değilse şayet benim hislerimin sözlükte karşılığı neydi, bilmiyordum. Elim ayağım titriyordu ama bir yandan güvende hissediyordum. Ona bağlandığımın farkındaydım ve bu beni korkutuyordu. Buna rağmen kendime engel olmak istemiyordum. Küle döneceğimi bilerek ateşe yürüyordum. Düşünceler aleminden ruhumu yakasından tutarak çektim, kendimi anın tadını çıkarmaya odakladım.

Konserin gidişatı ilk önce grubun şarkı listesine göre ilerlemiş, sonrasında dinleyenlerin isteği doğrultusunda devam etmişti. Arada interaktif sohbetleri ayrı bir renk katıyordu konsere. Bu süreçte elinden düşmeyen, sımsıkı tuttuğu mini gitarının; boynundan geçirdiği gitarla yakaladığı uyum gülümseme sebebimdi. Tesadüfen miydi yoksa bir fotoğrafında görüp de hafızama mı yerleşti bilmiyordum ama maket gitarı şu an çaldığıyla tıpatıp benziyordu. Tesadüftür, diye geçirdim içimden.

Okan'ın baterideki son vuruşlarından ve ardından kopan alkış tufanından bir şarkının daha sonuna geldiğimizi anlıyordum. Alkışlara eşlik eden ellerim kıpkırmızı kesilmişti gecenin sonunda. Gerçekten performanslarının böylesine iyi olacağını tahmin edememiştim. Okyanusun derinliklerinde kaybolmuş, keşfedilmeyi bekleyen inci taneleri gibilerdi sahnede. Yaptıkları şeyden keyif alıyorlardı ve bu keyfi paylaşmaktan çekinmiyorlardı. İşini severek yapan bu grubun alkışlar karşısında eğilerek verdiği selamı kocaman sırıtmamla izliyordum. Konser bitmişti. İnsanlar biraz daha takıldıktan sonra dağılmaya başlamışlardı. Bu sırada Poyraz ve arkadaşları sahnenin arka çaprazındaki merdivenlerden çıkmaya başlamışlardı.

Ben onları izlerken, başka bir değişe Poyraz'ın ensesini süzerken, yanıma gelen beden irkilmeme neden oldu. Yerimden sıçrayarak döndüğümde gördüğüm mahcup ifadenin sahibi sesini bahşetti kulaklarıma.

"Sizi korkutmak istememiştim, çok özür dilerim."

Elini uzatmış sıkmamı bekleyen kişiye dair bir bilgi için hafızamı yokluyordum ama sonuç sıfırdı. Neden yanıma gelmişti ki? Dışarıdan bakınca nasıl göründüğünü bilmediğim ifademi düzeltmeye çalışarak elini sıktım.

"Ben Koray. Konser başından beri yanınıza gelmek istedim ama cesaretimi ancak toplayabildim. Sizin için de mahsuru yoksa bir şeyler içebilir miyiz?"

Rahatsız olmuştum ama belli etmemeye çalışıyordum. Olabildiğince kibar bir şekilde teklifini reddetmek istiyordum ama aklıma gelen her cümle çok kaba geliyordu.

"Umay. Teklifiniz için çok teşekkür ederim ama yalnız değilim. Arkadaşım birazdan burada olacak. O yüzden, üzgünüm."

Arkadaşım? Birazdan? Burada?

Koray'ın reddedilen her insanda görebileceğim ifadesi beni kötü hissettirmişti. Neden yalan söylemiştim ki? Direkt 'istemiyorum' demek neden bu kadar zordu? Rahatsız edici sessizliğin ardından tekrar sesini duydum.

"Anlıyorum. Peki, en azından arkadaşınız gelene kadar yanınızda kalmam da bir sorun var mı?"

Evet, var.

"Hayır, bir sorun yok."

Ben ne yapıyordum? Hem yalanım ortaya çıkacaktı hem de yanımda istemediğim birine ne kadar süreceğini bilmediğim kadar katlanmak zorunda bırakıyordum kendimi.

"Teşekkür ederim. Dışarıdan seni rahatsız etmeye çalışan bir sapık gibi göründüğümün farkındayım ama gerçekten amacım asla o değil. Konser başlangıcından itibaren farkında olmadan kendimi sana bakarken buluyorum. Farklı bir auran var ve bu çok ilgi çekici. Sadece bu auranın sahibiyle arkadaş olmak istiyorum. "

Uzun soluklu bu konuşmanın beni nasıl hissettirmesi gerektiğini bilmiyordum. Aslında benim için pek bir anlam ifade etmeyen cümlelerdi bunlar. Samimi gelmemişti, rahatsız hissetmiştim aksine. Bir an önce kendimi şurada kurtarmak istiyordum. Zoraki gülümsememi kondurdum yüzüme.

"Anlıyorum. Aslına bakarsan kendi halimde, köşemde takılıyordum. Dikkatini nasıl çektim anlamış değilim."

Normalde duysam hoşlanacağım ama bulunduğum durumun şartlarından dolayı kulak tırmalayıcı gelen kahkahasını işittim. Çene kaslarım kasılmaktan ağrımaya başlamıştı.

" Yıldızlar da kendi hallerinde gökyüzünde süzülüyorlar ama bu onların göz alıcı olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Sen ışıltının farkında olmayabilirsin ama emin ol benim dışımda çoğu kişinin odağı arada sana kayıyordu."

Rahatsız olmaya başlamıştım. Kelimeleri kulağımı tırmalıyor, yüz ifadesi gözlerimi acıtıyordu. Cevap vermek için dudaklarımı aralamışken masamıza yanaşan üçüncü bedenin kahramanım olmasını umuyordum.

"Koray, n'aber? Uzun zaman oldu görüşmeyeli."

Tanıdığım sesin bu kadar rahat hissettireceğini tahmin edemezdim. Elini Koray'a uzatmış, anlam veremediğim ama çok da içten olmadığını düşündüğüm ifadesiyle Koray'ı selamlıyordu.

"Evet, uzun zaman oldu Gülbin. Halbuki ben hep buralardaydım. İnsan görmek istemeyince gözlerine perde iniyor demek ki."

Neler oluyordu?

"Şu an zamanı değil Koray, baş başayken konuşalım."

"Konuşacak bir şey kaldığını sanmıyorum. Görmeye bile katlanamadığın biriyle oturup muhabbet mi edeceksin, Gülbin? Güldürme beni."

Koray'ın histerik sırıtışının arkasında içini yakan bir acı sezmiştim. Aralarında geçen her neyse beni ilgilendirmiyordu ama merak etmekten de kendimi alıkoyamıyordum. İçimdeki meraklı dürtüyü bastırmaya çalışarak Gülbin'e döndüm.

"Poyraz müsait mi?"

Yanımıza geldiğinden beri gözlerinde dolaşan gri bulutlar dağılmış, kahveleri ortaya çıkmıştı. Yanağında oluşan belli belirsiz gamzesi nedensizce mutlu hissettirmişti.

"Senin için müsait. Ben de seni çağırmaya gelmiştim aslında, Poyraz rica etmişti. Kuliste seni bekliyor."

Seni bekliyor.

Poyraz'ın beklediği bendim ama ben ne beklemem gerektiğini kestiremiyordu. Belki teşekkür ederdi, sanki yeterince etmemiş gibi. Acaba sarılır mıydı yine? Kokusunu bahşeder miydi? Koku hafızası her zaman ilgimi çeken bir konu olmuştu. Sadece birkaç kimyasal birleşimine beynimizin bu kadar anlam hapsetmesi akıl sınırlarımı zorluyordu. Tıpkı şu an olduğu gibi hafızama düşen ıtır, ruhumu peşinde kalbimle o ana götürmüştü. Ruhumda çiçekler açarken, kalbimin ritmini artırdığını duymamak mümkün değildi.

"Gidelim mi?"

Kulaklarıma ulaşan sesle kelebeklerim kanatlarını daha hızı çırpmaya başlamıştı. Elimi mideme bastırdım, heyecanımı onlarla paylaşırcasına. Ses tonumun nasıl çıkacağından emin olamadığım için başımı aşağı yukarı sallayarak onaylamakla yetindim. Birkaç saniye içinde Gülbin ile merdivenin başındaydık. Omzundaki soğuk parmakların dokunuşuyla yüzümü parmakların sahibine çevirdim.

"Benim bara dönmem gerek. Buradan sonrasını halledersin diye düşünüyorum."

Sırıtarak söylediği kelimelerin sonunda göz kırpmış beni iyice utandırmıştı. Tekrar kafamı salladım ama içim içimi kemiriyordu, soracaktım.

Biraz çekingen bir ifadeyle,

"Gülbin, o kimdi?" diye sordum.

Nefes alışlarının ritmi bozulmuştu. Biraz önce yanında olduğumuz her kimse Gülbin'e güzel hatıralar bırakmamıştı, bunu tüm somutluğuyla görebiliyordum.

"Geçmişten bir arkadaş, sen bunu düşünme Umay. Zamanı geldiğinde ben sana anlatırım zaten. Hadi şimdi sen git, ben de işimin başına geçeyim."

İçimi ona karşı merhamet duygusu doldurmuştu. Bu duygunun verdiği cesaret ve güvenle kollarımı boynuna doladım. Aldığım karşılık sırtımda hissettiğim soğuk ellerdi. Hep elleri böyle soğuk mu olurdu?

Daha fazla kelime israfı yapmadık ikimiz de, kalplerimizin atışları konuştu. Ben birazdan tekrar onu göreceğim için heyecanlıydım. Onun atışlarının nedenini bilsem de sebebini henüz bilmiyordum. Bir süre sonra ayrıldık. Sırtımdaki bir elinin varlığını hala hissediyordum. Sessiz bir gülümseyle sırtımdan itip merdivenlere yöneltti beni. İçimden gelen bir öpücüğü Gülbin'e yollayıp merdivenleri çıkmaya başladım.


「●」

merhabaa
bölüm hakkında düşüncelerini
duymayı çok isterim
biraz geçiş bölümü gibi oldu ama
umarım beğenmişsindir
seni seviyoruum
hoşça kal <3

Продовжити читання

Вам також сподобається

149K 6K 72
➽Just short love stories...❤ ⇝❤️. ⇝🖤. ⇝♥️. ⇝💙. ⇝🩷. ⇝🤍. ➽💛Going on. ➽🩵Coming up [Ignore grammatical mistakes. I will improve my writing gradual...
my dark souls Від ki

Короткі історії

102K 331 23
fetish ဖြစ်တာတွေ ချက်ဖြစ်ခဲ့တဲ့ roleplay တွေ တကယ်ဖြစ်ဖူးခဲ့တာလေးတွေ တချို့က ကိ စိတ်ကူးယဉ်တာဖြစ်သလို တချို့က ကိ တကယ်လုပ်ချင်တာ တချို့က ကိဖြစ်ခဲ့တာလ...
Ace Від Antonia

Романтика

191M 4.5M 100
[COMPLETE][EDITING] Ace Hernandez, the Mafia King, known as the Devil. Sofia Diaz, known as an angel. The two are arranged to be married, forced by...
4M 196K 101
✅ "We always long for the forbidden things." 𝐝𝐲𝐬𝐭𝐨𝐩𝐢𝐚𝐧 𝐧𝐨𝐯𝐞𝐥 ↯ ⚔︎ ʙᴏᴏᴋ ᴏɴᴇ ᴀɴᴅ ᴛᴡᴏ ᴄᴏᴍʙɪɴᴇᴅ ⚔︎ ...