Fate [JİKOOK]

By uno_magnolia

11.4K 1.9K 3.6K

Jeon Jungkook,Park Jimin'in kaderini kendi elleriyle yazmıştı,acımasızca. "Harelerimdeki yıldızlar,yanaklarım... More

I
II
IV
V
VI
VII
VIII
IX

III

1.1K 231 137
By uno_magnolia

"Yürü." kararını söyleyen omeganın bileğini boştaki eliyle tutarak emir verdi Jungkook.Diğer eli silahını kemerine sıkıştırmakla meşguldü.Çıkışa doğru adım atmaya yeltendiğinde arkasından sürüklenen omeganın elini,elinin üstünde hissetti.Lanet kurdu içinde kıpır kıpırdı.

"Lütfen.." aciz bir mırıltı dudaklarından çıktı.Jimin,zayıf bileğini kavramış geniş ele elini koyduğunda heyecanla mırıldayan kurduna anlam verememişti ama derdi bu değildi.Başını hışımla ona çeviren alfayla gözlerini yere indirdi,yutkunarak burnunu çekti.

"..bana biraz zaman verebilir misiniz?Lütfen.." rica ederek yalvarışta bulundu.Özellikle konuşma üslubuna dikkat etti,alfaya emir verecek gibi çıkacak en ufak kelimeden sakındı çünkü karşısındaki kişi tüm ülkeye hükmedebilecek ayarsız biriydi.

Jungkook,gözlerini indirmiş kısık sesiyle ona dilenen omegaya tek kaşını kaldırarak baktı.Tam istediği gibi davranmıştı,itaatkar.Zayıf bileği,savururcasına bıraktı.İrkilen kısa bedenin dudaklarından firar eden korku dolu soluğu umursamadı.

"Bir saat sonra seni almaya geleceğim." tıslayarak konuştu.Kızıl harelerinde uyarı patlamaları oluşuyordu.Vücudunu yan döndürerek omegaya üstten baktı.

"Saklanmayı veya kaçmayı o küçük aklının ucundan bile geçirme.." kısa bedeni katı sesiyle tehdit etti.

Jimin,eğdiği başını hızlıca sağa sola sallarken hıçkırıklarını yuttuğundan omuzları sarsılıyor yanaklarını aşan inci taneleri parkelere düşüyordu.

Eniştesi memnun bir şekilde sahneyi izlerken teyzesi suçlulukla elini ağzına kapatmış bastıramadığı sesiyle ağlıyordu.Yoongi,abisine ve ailesine lanet ederken Seokjin bulundukları duruma çaresizce Tanrı'dan yardım istiyordu.Ama ne çare..

"..gerçi benden saklanacağın tek yer mezar,kaçabileceğin mekan cehennemin dibiyken." işini sağlamak almak istercesine gözdağı vermeye devam ettiğinden omeganın korkuyla kasıldığını gördü.Kabaran gururuyla arkasına döndü.Bay Kim'e alev alev yanan irisleriyle baktı.

"Bunun için.." basit bir malmış gibi erkek kardeşini parmağıyla göstererek söze girdi,Bay Kim yutkunarak Yoongi'ye bakmıştı.

"..hiçbir şey yapılmayacak.Ne bir nişan ne bir düğün.Hakkettiği muameleyi vereceksiniz." kinle konuştu,erkek kardeşinin hayallerini yerle bir ederek.Omegalar için düğün günlerinin ne kadar özel olduğunu biliyordu bunu kullanmaktan çekinmeyecek kadar gaddardı.

Bay Kim,gerginlikle boğazını temizledi.Bu konuda kararsız kalmıştı.Taehyung,omegasına böyle bir muamele yapılmasına izin vermezdi.

"Bununla ilgili kulağıma bir bilgi gelirse.." karşısındaki adamın kararsızlığını anlamışçasına tehdide geçti.Sinirle tıslıyordu.

"..hepinizin canını alırım." psikopatça konuştu.Bunu yapmış gibi irisleri zevkle parıldamıştı.

Bay Kim,hızlıca başını sağa sola sallayarak onu reddetti.Ailesini kurtarmak için bir omega verirken tekrar bu tehlikeye düşemezlerdi.Çünkü bu sefer kurtulma gibi bir şansları yoktu.

"Nasıl isterseniz Bay Jeon." boyun eğerek kabullendi.Yoongi'nin gözlerini üzerinde hissediyordu,hüsran dolu harelerini.

"Güzel." tatminlikle fısıldayıp karşısındaki adama göz devirdi.

Elini havaya kaldırıp yüzük ve serçe parmağını kapatarak işaret ve orta parmağıyla birkaç daire çizdi.Bu adamlarına toplanmaları ve onu takip etmeleri için verdiği bir işaretti.

"Gidelim." uygun ve baskılı adımlarla evin çıkışına doğru ilerledi.Arkasından gelen hazeneleriyle kırık kapıdan çıkmadan önce yerinde durdu ve ürkütücü bir yavaşlıkla arkasına döndü.

Adamları anında sağa sola çekilerek ona etten bir koridor yaptığında görüş açısına giren görüntüyle dudakları yana kıvrıldı.Kim ailesi darmadağandı.

Ezikleyici bakışları erkek kardeşinde durdu.Yoongi,ona hayal kırıklığıyla bakıyordu.Gözlerini kardeşinin irislerine sabitleyerek nefretle konuştu.Paramparça ettiği kardeşini arkasında bırakıp evi terk etti.

"Senin artık Jeon adıyla bir bağlantın kalmadı,malikanenin önüne bağladığımız köpek bile senden daha üstün.Hayatın boyunca mutlu olma,ailene sürdüğün lekenin laneti üzerinden hiç gitmesin.İşe yaramaz,oruspu."

-

Jimin,çelimsiz bacaklarını hareket ettirerek ruhsuzca küçük ahşap dolabı ve küçük yatağının üzerindeki sırt çantası arasında mekik dokurken gözleri bomboştu.Yanaklarını aşan gözyaşlarını bile hissetmiyordu.Yaşananlar,yaşadıkları,alınan kararlar,ulaşılan sonuçlar..onu hissizleştirmişti.

Felaketi gerçekleşmişti.

Birkaç eski pantolon ve kazağı katlayarak çantasına koydu ve fermuarını kapattı.Pek eşyası olduğu söylenemezdi,Seokjin'in eskileri,Taehyung'un kullanmadıkları..kof bedeni fütursuzca yatağa düştü.Taehyung'un eski yatağı.

Yaşlı gözlerini duvara dikti.Nefes almak için burnunu çekti,boğazına dizilmiş dikenli düğümleri yuttu.Gözlerini kapattı ve bir araya gelen göz kapaklarından biriken yaşlar yanaklarına yağdı.

Her şeyin bir kabus olmasını diledi.Gözlerini açtığında yumuşak uykusundan kalkacağına güvendi.İki yana yatağa bastırdığı avuçlarını toplayıp yumruk yaptı ve derin bir nefes aldı.Gözlerini açtı.

Kabus değil gerçekti,Jeon Jungkook kabustan beterdi.

Dayanamadı,yüzü yavaş yavaş buruştu,çenesi titredi dudakları birbirine çarptı ve sesi çıktığı kadar ağlamaya başladı.Yumruklarını açarak ellerini yüzüne kapatıp hıçkırıklara boğuldu.Sesi,küçük odasının duvarlarına yankı yaparak kulaklarına ulaştıkça arttı.Acı doluydu,korku,endişe.

Saliseler,saniyeleri itiyor,saniyeler dakikaları kovalayarak saatlere ulaşmaya çalışıyordu.Jimin'e düşman olmuşlardı,akrep ve yelkovan gaddarca dönüyordu.

Çalan telefonun sesiyle irkilerek yerinden sıçradı omega.Telaşla yanaklarını silerken yataktaki eski telefonuna atıldı.Seokjin'in eskisiydi.

"Ah,alo.Jin?" kırık camlı telefona parmağını sürterek aramayı cevapladığı an panikle karşı tarafa konuştu.

Yarım saat önce Jeon Jungkook'un gidişinden sonra herkes Taehyung için seferber olmuştu.Onu hastaneye yetiştirmek için koşuşturmuşlardı.Eniştesi Jimin'i taksiye bindirmemek için bileğinden tutarak eve doğru ittiğinde,omega o an bir kere daha anlamıştı.Bu evde ona yer yoktu,dış kapının dış mandalından daha ucuz bir konumdaydı.

Giden taksinin ardından dakikalarca bakmış,yalnızlığına tekrar mahkum edilerek büyüdüğü eve girmişti.Jeon Jungkook'tan aldığı zamanı değerlendirmeliydi.

"Sesim geliyor mu?" karşılık alamadığı için tekrar konuştu.Islak boynunu üstündeki beyaz kazağın geniş koluyla sildi.

"Şimdi geliyor Jim,iyi misin?"

Telefonunun bozuk olması konuşmayı zorlaştırdığı için sıkıntıyla iç geçirdi.Hiçbir şeyi düzgün değildi ki,en başta kaderi..

"Şey-evet..ben iyiyim.Taehyung nasıl?Durumu iyi mi?" endişeyle sordu,kuzeni kötü bir halde hastaneye götürülmüştü.

"Evet,iyi.Kurşunu çıkarmışlar kemiğe gelmemiş ama...ağır darptan günlerce yatırılacak." duraksayarak konuştu Seokjin.Abisinin durumu pek iyi değildi ama Jimin'e kötü bir haber vermek istemiyordu.Zaten çok kötüydü,en kötü haldeydi.

"Tanrım.." tekrar yanaklarına düşen ıslaklıkla yutkundu.
"..lütfen ona merhamet et Tanrım.İyi olacak Jin,o güçlü bir alfa." kuzenini teselli ederek mırıldandı.

Ne yazık,yalnızlığı birkez daha tokat misali yüzüne çarptı,teselli edilmesi gereken kişi oydu ama o temiz kalbinin,saf niyetinin ışığında ilerliyordu.Kalbine kin veya nefret tohumları ekmezdi.Bu durumda olmasının sorumlusu Taehyung olsa bile ona dualar ediyordu.

"Ben-evet iyi olacak..Ji-Jimin sen..." sesi titriyordu omeganın.Kuzeni resmen cehennem ateşine düşmüştü.Ağlamaya başladı,omega yaşadıklarını asla hakketmiyordu.

Jimin,karşı taraftan gelen ağlayışa sessizce eşlik etti.Gözlerini sıkıca kapatarak yatağı sıktı.Omuzları sarsılıyordu,dişlerini sıkmaktan çenesi ağrıyordu.

"İyi-iyi olacağım-" ağzından kaçan hıçkırık yalanını kesti.Elini ağzına kapatarak boğukça ağladı.İyi olmayacaktı,biliyordu.

İki omega çaresizce ağladı,biçare.Döktükleri her gözyaşı saatlerce Jeon Jungkook'un intikam ateşine düşse bile söndüremezdi.O ateş herkesi,her şeyi yakardı.

"Özür-dileriz...öz-özür dileriz Jim,asla hakketiğini yaşamana izin vermedik.." babasına ithafen konuşsa bile annesiyle boyun eğdikleri zamanları unutmadı.En basidi Jimin'in ilkokuldan sonra biten eğitim hayatıydı,Bayan Kim eşinin maddiyatı bahane ederek yeğenini okuldan çıkarmasına boyun eğmişti.

Jimin,o görmese bile başını sağa sola salladı.Gerçekleri reddetti,hayallerinde yaşamayı seviyordu.

"Jin..lütfen.Sa-sadece iyi olun bana yeter." mırıldanarak burnunu çekti.Karşı taraftan kuzeninin sıklaşan hıçkırıklarını duydu.Daha kötü hissediyordu.

"Bizim iyi olmamız için kendine feda ettin,bile bile ateşe atladın!" suçluluk sesini yükseltti,vicdan azabı zehirli bir yılan gibi boynunu sarmıştı.

"Ben,annem bunun vicdanıyla iyi olamayız.." sesi zayıfladı,kısıldı.Jimin,gözlerini aralayarak dudaklarını birbirine bastırdı.

"..yapma lütfen,başka bir yolu vardır.Gitme.." yalvardı.Hala yetersiz bir umut parçasına güveniyordu.

Jimin,yutkunarak ayaklandı.Gerçekliği kuzenine hatırlatmalıydı,Jeon Jungkook varsa umut yok.

"Başka bir yolu yok Jin,tek yol Jeon'un pençelerine uzanan ıssız bucaksız bir patika." boşluğa bakarak düz sesiyle konuştu.O pençeler onu,kalbini,ruhunu paramparça edecekti.Farkındaydı,tek nedeni ise omega olmasıydı.Jeonlar için yeterli bir etkendi.

"Jim.." ağlayarak sızlandı Seokjin.
"..böyle konuşma lütfen,kaç bir yere saklan." ellerinden gelemeyen yardımla mantıksızca konuşuyordu.İşe yaramaz hissediyordu,vasıfsız ve aciz.

Jimin,acı bir gülümsemeyle dudaklarını gerdi.Gülümseme olduğuna pek inanılmazdı amaç içindeki burukluğu dudaklarına dökmesiydi.

"Saklanayım mı?Cehennemin dibine mi?" ağlayarak konuştu,Jeon Jungkook'un sözleri beyninde yankı yapıyordu.Gerçekten,tüm ülke elinin altındayken kaçabileceği tek yer cehennemin dibi olurdu.

Kaçma girişiminde bulunsa bile Jeon Jungkook onu yakaladığı an sonu yine aynıydı,cehennemin dibi.

Seokjin,sessizleşti.Aldığı karşılık içine batmıştı.Ne söyleyeceği hakkında en küçük bir kelimesi yoktu.Kuzenini teselli edecek süslü cümleleri,iyi hissettirecek sözleri diline dökülmüyordu.Bu konuda kendini dar düşünceli gördü.Ama zaten Jimin için söylenecek her söz,cümle kafiyesiz kalırdı.

Karşı tarafın sessiz iç çekişlerini ve ağlayışını dinleyen omega derin bir nefes verdi.Bir karşılık beklemiyordu zaten,kimse Jeon Jungkook'un sözünün üstüne laf edemezdi.Bu yüzden boğazını temizleyip konuşarak kuzeninden ricada bulundu.Seokjin,onu reddetmezdi,seve seve yerine getirirdi.

"Senden bir isteğim olacak Jin.."

-

Odasının kapısını kapatarak eski tahta kapıya baktığında çökük omuzları iyice düştü.Kollarını tuttuğu sırt çantasını sıktı.Küçük,kirli,camı bile olmayan eski kilerlik olan odası onun için en huzurlu yerdi.Arkasını dönüp küçük adımlarla uzaklaşırken huzurun ona çok görüldüğü bir hayatta olduğunu anlamıştı.

Ayaklarını sürterek ilerliyordu,yürüyecek mecali yoktu.Telefonunu kaldırıp ekranını açarak saate baktığında pek bir zamanı olmadığını gördü.İçine yayılan boğucu his boğazını yumrular dizdi.Korku ve endişe bedenine ürperti dağıtarak uyuşturuyordu.

Başını kaldırıp etrafa baktığında salonda olduğunu gördü.Bir saat önceki sahne zihnine doldu.Jeon Jungkook'un hazeneleriyle birlikte yerle bir ettikleri evi boş harelerle izledi.Harabe olan ev değildi,kendisiydi.

Yerde Taehyung'un kanı vardı,burnunu çekerek hıçkırdı.Kuzeniyle arası pek iyi değildi ama eski yaşanmışlıkların ve dostlukların anısı vardı.Taehyung,onun diğer parçası gibiydi.Son yıllarda babasına benzemeye başlamıştı,bu Jimin'i ondan uzaklatıran bir etken olmuştu.Hatta babası gibi Jimin'i küçümsediği için omegayı kendinden iten oydu ama Jimin her zaman ki gibi suçu üstlendiği için,aralarının açılmasını kendi varlığına bağlıyordu.Ne de olsa onların ailesinden değildi..Taehyung bunu yüzüne vurabilirdi.

Kırık kapıdan gelen adım sesleriyle irkilerek başını çevirdi Jimin.Gördüğü sülietlerle rahat bir nefes verdi.Teyzesi ve kuzeni gelmişti..sessiz ağlayışı ses kazandı.

"Teyze.." zayıf bir fısıltı dudaklarından kurtuldu.

"Bitanem.." Bayan Kim,ağlayarak birkaç adımda yeğenini kollarına hapsetti.Sımsıkı sarılarak saçlarından öptü,özürlerini siyah tutamlara bıraktı.

"..affet beni..affet aciz teyzeni küçük çiçeğim.."

"Öyle sö-söyleme.." hıçkırıklarla teyzesinin sözünü engelledi.Kendini suçlamasını istemiyordu.Arkasında bir sıcaklıklık hissetti.Seokjin kollarını ona sararak küçük bedenini sarmaladı.Artık üşümüyordu,tek istediği sıcak bir aile sarılmasıydı.Hiç..

"Jim..bizi asla affetme." ağlayarak kuzeninin kulağına fısıldadı.Annesinin kişisel vicdanının aksine o genel bir yaklaşım sergiliyordu.Kim ailesi Park Jimin tarafından affedilmeyi hakketmiyordu.

Jimin,başını sağa sola sallayarak onu reddetti.Böyle konuşmasını istemiyordu.

Birkaç dakikalık sıcak sarılmayı sonlandıran Bayan Kim'in geri çekilmesi olmuştu.Elleriyle yeğeninin yüzünü avuçlayıp kızarmış,nemli,ıslak yanaklarını sildi.

"Hemen geleceğim." hızlı adımlarla arkasına dönüp salondan çıktı.Jimin,onun arkasından buruk bir gülümsemeyle baktı ardından aklına gelenle arkasına döndü.

"Aldın mı?" tedirgin bir tınıyla sordu.

Seokjin,anında onun bahsettiği konuyu anlayarak başını aşağı yukarı salladı ve elini montunun cebine atarak küçük poşeti çıkarıp iyice sararak Jimin'in fermuarını açtığı çantanın içine koydu ve kıyafetlerin içine yerleştirerek sakladı.

"Teşekkür ederim." minnetle mırıldanıp kolunu kuzenin boynuna sardı.Seokjin,önemsiz olduğunu belirmek için başını sağa sola sallayarak kollarını onun çelimsiz bedenine sardı ve burnunu omuzuna bastırarak sessizce ağladı.Jimin,affetse ya da affetmese umrunda değildi çünkü o kendini asla affetmeyecekti.

Bir müddet sonra geri çekilen kısa beden kırık bir tebessümle onun gözlerine baktı ve yüzüklü elini tutarak okşadı.

"Hep mutlu olmanı diliyorum,bana karşı hiç değişmedin.Tanrı seni,alfanla mesut etsin.Huzurla ve sağlıkla yaşa."

Omeganın içten dilekleriyle Seokjin daha kötü hissetti,elini ağzına kapatarak sesini bastırmaya çalıştı.Yetimin duasını almayı hakkettiğini düşünmüyordu.

"Geldim...Jimin.." nefes nefese yanlarına gelen kadın kapalı avucunu kalbine bastırarak soluklarını dengelemeye çalıştı.Jimin ona dönerek yanına yaklaştı.

"Teyze,neden kendini zorladın.." burnunu çekerek hayıflandı.Ama bu astım hastası olan kadının umursadığı bir detay değildi.Bayan Kim,başını sağa sola sallayınca Jimin iç çekerek endişeyle salondaki küçük komidine ilerledi,ilk çekmecesini açarak içindeki nefes vericiyi çıkarıp teyzenine koştu.Seokjin,başını çevirerek tek yapabildiği yaptı,suçlulukla ağladı.

Bayan Kim,dudaklarının arasına bırakılan gereçle inci tanelerini dökerken yeğenine minnetle baktı.Jimin,için aldığı nefes bile değerliyken o yeğeninin kurban olmasına eli kolu bağlı müsaade ediyordu.

Aldığı ek oksijenle birkaç dakika içerisinde sağlıkla soluduğunda elindeki nefes alıcıyı koltuğa bırakıp Jimin'in elini tutarak avucunu öptü.

"Teyze-" sızlanarak karşı çıkmak istedi ama avucuna bırakılan kolyeyle sustu.

"Bu senin."

Jimin,elindeki takıya hayranlıkla bakarken hareleri parlıyordu.Güneş ve Ay'ın en güzel birleşimi birkaç gram altın parçasıyla resmedilmişti.

"Ama bu-...çok güzel." gözlerini alamayarak fısıldadı.

"Annenden sana kalan bir hediye.." çekinerek konuştu kadın.Bu konuşmanın böyle şartlarda olacağını hayal etmemişti yoksa bu emaneti Jimin bir yıl önce reşit olduğu yaş gününde verirdi.

Jimin,hışımla başını kaldırıp aralanmış dudakları ve genişlemiş gözleriyle teyzesine baktı.İçinde küçük bir çocuğun heyecanı vardı.

"A-annem-..annem mi?" sevinçle kekeledi.Bir an..Tanrı şahit kısa bir an içerisinde olduğu cehennemi unuttu.

Bayan Kim,buğulu gözleriyle yeğeninin elini iki eliyle kavrayıp kapattı ve okşadı.

"Bana kızma lütfen..annen bunu sana en özel gününde vermemi-istedi bende zannettim ki..bu evleneceğin gün olur ama.." ağlayarak konuştuğunda devamı gelmedi,Jimin hızlıca ona ona sarıldı.

"Özür dilerim meleğim.." naçar bir mırıltı dudaklarından döküldü.
"..annen bu halde olduğunu görse beni asla affetmezdi,sen affet beni."

Kısa beden başıyla reddetti onu.Teyzesine minnettardı,ona olan saygısı sonsuzdu.Üstünde birçok emeği vardı.Bunları göz ardı etmeyecekti,nankör değildi.

"Hayır,hayır teyze böyle düşünme lütfen-"

"Tak..tak.Kimse neden kapıyı açmıyor."

Sözünü kesen aşağılayıcı bir tını ortamı doldurdu.Korkuyla genişleyen gözleri sesin sahibine döndüğünde celladını gördü.Jeon Jungkook,gevşekçe tuttuğu silahın namlusunu kapının pervazına vurarak tıklatıyordu.

"Gidelim."

Jimin,başını kısaca sallayarak onu onayladı.Gözlerini çekerek teyzesine gülümsemeye çalıştı,kendini zorladı.Dudaklarını geremeyecek kadar bitap düşmüştü.

Veda vaktiydi.

-

13 Aralık 2023..♡

Continue Reading

You'll Also Like

58.2K 4.2K 29
jungkook kendisine takıntılı eski kız arkadaşından kurtulmanın tek yolunu eşcinsel olduğunu ileri sürmekte görüyordu ve bunun için taehyung'tan yardı...
12.1M 587K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
861K 69.3K 14
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
382K 35K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...