KURT AĞINA DÜŞKÜN+18

Por madamenur

504K 28.8K 13.5K

Yıllardır peşindeydi genç kızın... Sonunda onu bulmuştu ama o daha küçük bir kızdı. Bırakmak zorundaydı gen... Mais

•RÜYA
•MUM
•İZ
•UYKU
•DEMİRİN EVİ
•YENİ YAŞAM
•KIRMIZI
•TÜKENMEYEN ÇIĞLIKLAR
•ÇARESİZLİK İÇİNDE CELLADINI BEKLEMEK
•TEHLİKENİN KOLLARINDA UYUMAK
•GRİ GÖZLER ETKİSİ
•DUŞ
•EFSANE
•DANS
•ENGEL OLUNAMAYAN HİSLER
•NOEL
•DEMİR'İN GERÇEK YÜZÜ
•DİŞLER
•AİTLİK
•GÖL
•YASAK BÖLGEDEKİ YABANCILAR
•SOĞUK VARLIKLAR VE DİĞERLERİ
•BİRAZDA GERÇEKLER
•KESİLEN ELEKTRİKLER
DUYURU
•DÖKÜLEN YUMURTALAR
•BÖLGEDEN KAÇIŞ
•EMİR
•TUHAFLIKLAR
•MASKELİ BALODAKİ GRİ GÖZLER
•SARHOŞ SAFİR
•SİLİK İZLER
•AHU'NUN ÇIĞLIKLARI
•BİTMEK BİLMEYEN KANLI AY KABUSU
•ATEŞ KURDU TEHDİTİ
•ATEŞ KURDUNUN BİTMEZ ÖFKESİ
•ŞEYTAN KARTI
KRİSTAL SARMAŞIĞI
•KURDUN BEBEĞİ

•RÜYADAKİ KURT

12K 709 135
Por madamenur



   Heyecanla karşımdaki ağaca baktım.

Kocamandı! Resmen evin çoğu yerini kaplamıştı.

Yanındaki kutuda süslemeleri görmemle daha fazla heyecanlandım!

Hızla merdivenlere yöneldim üzerimi değiştirmek için.

Yukarı çıkıp kalın taytlarımdan birini giydim. Üzerimdeki pijamamı çıkarıp sütyen ve noel temalı kırmızı kazığımı giydim, uzun beyaz çoraplarımıda giyerek hazırlandım artık.  

Hava çok soğuktu ve Demir uyanıp henüz şömineyi yakmamıştı...

Aşağı indim süslemelere yaklaşıp toplardan bir kaç tanesini elime aldım. Tam takacağım zaman aklıma gelen şeyle durdum. Önce ledleri takmam gerekiyordu!

Ledi elime alarak ağacın çevresinde dönerek, dolamaya başladım.

Bir süre sonra kendi boyum yetmeyince tabureye çıkıp doladım ama hâlâ üstte yarım metrelik yer kalmıştı...

Bunun için Demir yardım ederdi bana!

Demir'in odasına ilerleyerek yavaşça kapıyı araladım.

Demir hâlâ bıraktığım gibi sırt üstü yatıyordu. Üzerine çektiğim yorgan kalçasının üzerine inmiş, iki kolu yastığına sarılı, düzenli nefesler halinde uyuyordu.

Bu yaptığımdan daha sonra utanç duyacağım bir şey yaparak hızla Demir'in yanına koşup sırtına oturdum.

Bu yaptığımla hızla gözleri açıldı. Şaşkın ve sorgular gibi bana bakmaya çalışıyordu. Tanrım bunu yaparken ne düşünüyordum.

"Yavrum ne güzel günaydın bu böyle." Dedi uykulu boğuk sesiyle.

"Demir... Ben çok üzgünüm aklımda ne vardı bilmiyorum..." dedim üzgün bir sesle ve sırtından kalkmak için hareketlendim.

"Sakın kalkma bundan daha iyi bir sabah olamazdı. Ama neden yanımda değilsin?" Dedi. Sesi kızgın gibi çıkmıştı.

"Ağacı süslemek istedim. Teşekkür ederim." Dedim hâlâ Demir'in sırtında oturmak utanç verici oluyordu...

"Rica ederim. Istedim derken? Neden süslemedin?" Dedi.

"Boyum yetişmedi..." dedim. Bu söylediğin onun küçük bir kahkaha atmasına sebep oldu. Gülüşünün üzerimdeki etkisini biliyor muydu?

Sonra ben ne olduğunu kavrayamadan hızla, sırtımı yatakla buluşturdu ve kendisi üzerimde yerini aldı!

"Boyunun kısa olması çok tatlı..." diye fısıldadı üstten.

Bense hâlâ olduğumuz pozisyonun şokundaydım. Bu ne hızdı!

"Saçmalama neresi güzel?" Diye sordum sahte bir öfkeyle.

"Her şeyin küçücük kalmış ama hatların gayet büyümüş?" Dedi sorar gibi. Aman tanrım! Ne sapık bir adam bu böyle!

"Demir sapık mısın?" Dedim bariz bir öfkeyle. Bu söylediğimle yüksek sesli bir kahkaha attı ve üzerime doğru eğildi.

Dizlerini bacaklarımın iki yanından yatağa bastırmış, kollarıda iki yanımdan yatağa bastırmıştı.

Eğildiği için ferah nefesi yüzüme vuruyordu.

"Bak şimdi bu sapık sana neler yapacak?" Dedi. Hızla elini karnıma getirerek, karnımı gıdıklamaya başlamasıyla artık her yer benim kahkaha ve çığlık sesimle doldu.

"Demir a-ah bırak!" Hem konuşmaya çalışıp hem de Demir'i engellemeye çalışmak çok zordu.

Bir kaç dakikanın sonunda bırakınca yatakta doğrulmaya çalıştım.

"Bu yaptığın adilikti!" Dedim ama içime bir şeyler olmuştu hâlâ ağzımdan istemsiz kıkırtılar dökülüyordu.

"Yeniden gıdıklayacağım şimdi seni!" Dedi uyarıyla.

Yüzüne bakınca gri gözleri keyifle parıldıyordu!

"Hayır bu kez buna izin vermeyeceğim!" Diyerek Demir'in karnını gıdıklamaya çalıştım. Elim sert ve belirgin karın kaslarının üzerinde dolaştı. Ama o kasıldı sadece.

Yüzüne bakınca gri gözleri farklı bir şekilde bana bakıyordu. Dudakları düz bir çizgi hâlini almış, kaşları çatılmıştı!

Yeniden parmaklarımı karnına uzatacağım zaman hızla ince parmaklarımı tuttu!

"Safir! Beni zorlama!" Dedi sert boğuk sesiyle.

"Sen beni gıdıklarken iyi ama. Biraz gıdıklandın diye bu kadar kızman adil değil!" Dedim ben de kızgınlıkla.

"Gıdıklanmıyorum ben!" Dedi yine aynı sesle.

"Saçmalama herkes gıdıklanır." Dedim şaşkınlıkla.

"Ben gıdıklanmıyorum bu yaptığın seni arzulamama neden oluyor." Dedi açıkça.

Aman tanrım ne yapmıştım böyle?

Utançla yanından kalktım.

"Hadi bana yardım et!" Dedim. O ise sırtını yatak başlığına yaslamış gülerek bana bakıyordu!

"Tamam yavrum sen yeter ki iste." Dedi. Ama sesi alay ediyor gibiydi.

Yavaşça yataktan kalktı ve odanın içinde bulunan başka bir kapıdan içeri girdi.

Ben de dışarı çıktım o sırada.

Acıktığımı hissettim.

Mutfağa adımlayarak etrafta demlik aradım. Sonunda bulunca çay suyu koydum.

Krep yapabilirdim.

Hızla krep hamurunu yapmaya başladım. Bulduğum bir tavayla krep hamurunu döküp çevirdim. Çay suyu kaynayınca, demliyerek köşeye aldım.

Tüm kahvaltılıkları çıkarıp masaya dizdim. Bugün Demir, et yemese ölmezdi.

Ben son krep hamurunu çevirip arkama döneceğim sırada, kalın kollar tarafından hızla çekildim ve korkuyla çığlık attım.

Demir'in kaslı büyük bedenine tosladım.

"Demir ne yapıyorsun!?" Diye kızgınlıkla sordum. Korkudan kalbim ağzımda atıyordu!

Beyefendi sonunda gelebilmişti!

"Bu kadar korkak olma..." diye konuştu alayla.

"Aynen sen gel beni korkut gizli gizli yaklaş, sonra korkma Safir!" Dedim, alay etmesi öfkelendiriyordu.

"Sana ben dışında kim yaklaşabilir böyle!" Dedi.

"Bilmem başka kurtlar belki." Dedim alayla.

Arkamdaki bedeni kasıldı. Sinirli solukları saçlarıma doldu.

"Diğer kurtları sikeyim!" Dedi ve arkamdan çekildi.

Ettiği küfürleri çok gereksizdi.

"Hadi otur kahvaltıya çayı koyayım." Dedim.

Masaya baktı şok içinde. Sonra bana döndü ve aynı şokla elimdeki krep tabağına baktı.

"Güzelim sen ye bunları, ben de et yiyeyim..." dedi. Sesi çaresiz gibi çıkıyordu.

"Saçmalama Demir. Normal insanlar gibi kahvaltı yap artık, hadi otur." Dedim.

Büyük bedeni sandalyeyi çekip oturdu.

Ben de çayları koyup yerime geçtim. Demir öylece masaya bakıyordu.

"Yemeyecek misin Demir?" Dedim merakla.

Bunu söylememle eline bir krep aldı ve ağzına attı tek seferde.

Benim zorlamamla bir kaç reçel tadına bakmış, ve peynirden yemişti.

Ben de iştahla krepleri reçellere batırarak yerken, Demir hızla sandalyeden kalktı.

Şok içinde arkasına bakarken, hızla odasına girerek kapıyı kapattı.

Ben de arkasından ayağa kalktım ve o an duyduğum öğürme sesiyle tüm bedenim titremeye başladı.

Demir kusuyordu!

Ve bunun sebebi ben miydim?

Hâlâ öğürtü sesleri gelirken, yavaş yavaş adımlarla odaya girdim ve sabah Demir'in girdiği odaya girdim.

Demir kafasını klozette tutuyordu hâlâ.

"Gelme!" Diye bağırdı. Benim geldiğimi nasıl anlamıştı?

Kafasını yeniden klozete eğerek bir kere daha öğürdü.

Tüm bedeni aynı anda kasılıyordu bunu yaparken.

"D-Demir iyi misin?" Diye korkuyla sordum. Benim yüzümden bu hâle gelmişti.

Yavaşça ayağa kalktı ve lavaboda elini yüzünü yıkadı.

"Iyiyim güzelim..." dedi. Sesi çatallaşmıştı.

Elini yüzünü havluya silerek bana bakmaya başladı.

"Ben çok özür dilerim, seni yemeye zorlamamalıydım!"

Bana şevkatle baktı bu kez...

Yanıma yaklaştı bu kez.

"Sen bir şey yapmadın yavrum. Sorun yok iyiyim." Dedi bir kaç kez öksürdü.

Daha çok pişman oldum. Pişmanlık her yerime işledi...

"Hadi gel ağacını süsleyelim." Dedi ve kapıya yöneldik.

Tam ağcın yanına geldiğimizde kapı çaldı.

Demir'e bakınca kaşlarını çatmış kapıya bakıyordu.

Gidip kapıyı açtı ve görüş alanıma Mustafa denen adam girdi.

Düz bir ifadeyle bana ve Demir'e doğru baktı.

"Konuşmamız lazım Demir." Dedi ve arkasına döndü.

Demir bana dönüp;

"Ben geleceğim güzelim birazdan sen süslemeye çalış ağcı." Dedi ve adamın peşinden dış kapıya ilerledi.

Kapı hafif aralık kalmıştı.

Kapıya yaklaşarak yavaş adımlarla gidip onları dinlemek istedim.

Bu yaptığım ayıptı biliyordum ama adamın ne diyeceğini de çok merak ediyordum!

"Geldiğimi nasıl duymadın?" Dedi o adam.

"Kustum çünkü. Şu an algılarım kapalı." Dedi Demir.

"Sen kolay kolay kusmazsın noldu?" Dedi bu kez adam.

"Seni ilgilendirmez ne için geldin?" Diye sordu Demir öfkeyle.

"Ne zaman göndereceksin onu?" Diye konuştu adam.

Kimi? Benden mi bahsediyordu?

"O benimle kalacak. Bunu sana daha ne kadar söyleyeceğim?" Dedi Demir bariz bir öfkeli sesle.

"Sen normal bir insana mühürlenmiş olamazsın oğlum. Onu sevebilirsin ama mühür olmaz." Dedi yaşlı adam.

Ne mührü? Mühür neydi ki?

"Sen beni delirtmek mi istiyorsun? Ben anlamıyor muyum neyin ne olduğunu?" Dedi Demir alayla.

"Aymira seni bekliyor hâlâ..." Dedi. Aymira kimdi?

"Bana bak bunak! Senin o aptal kızına mühürlenmedim ve mühürlenmeyeceğim! Benim zaten bir mührüm var!" Dedi. Bu mühür olayı ne ya.

"Sen sadece kendini kandır evlat. O evdeki boşuna yanında tuttuğun hâlâ çocuk olan kız kurt adam olduğunu öğrenince yanında kalacak mı?" Dedi yaşlı adam.

Ve ben şok içinde bakakaldım. Bu yaşlı adam ne diyordu böyle. Demir nasıl kurt olsun?

O an beynime düşen şeylerle tüm bedenim transa girmiş gibi titremeye başladı.

Kurt gölgesi, rüyamdaki kurt.

Demir'le aynı göz rengine sahip kurt!

O gece orman da gördüğüm büyük gözler.

Yıllardır rüyamdaki şey... Demir miydi?

Saçmalama Safir! Saçmalama!

Böyle bir şey olur mu sence?

Safir olmaz öyle şey kızım olmaz!

Artık bedenim bu artçı şoklara dayanamadı. Son gördüğüm şey Demir'in endişeyle adımı seslenmesi olabilirdi!

Sanırım?








Arkadaşlar merhaba.

Öncelikle yeni bölüm geç geldi biraz üzgünüm. Uyari yapmaktan bıkmış olsamda yeniden uyarayım.

Benim kitabıma karışmayın.

Bu kitabı ben yazıyorum öyle değil mi? O zaman neden böyle yazsan daha iyi olur, burası saçma olmuş değiştir gibi şeyler yazıyorsunuz? Panoma ya da dm'ye?

Yani bu benim hayal gücüm ve ben nasıl istiyorsam öyle olmak zorunda. Sizin hayal gücünüz başka bir şey istiyorsa, buyrun yazın istediğiniz gibi ama buraya gelip benim hayal gücüme karışmaya çalışmayın. Bu saygısızlık.

Continuar a ler

Também vai Gostar

20K 1.2K 54
Cadı olduğumu belli etmeden yardım etmek zordu. Akıllı insanları doğa üstü güçlere inandırmak zor. Helede Simitçiyi! Bu imkansızı başarmalıyım.
5.4K 349 9
Hayat acımasızdı bir bataklık gibi içine bir kez battın mı gün ışığını görmek sadece hayal gibi gelirdi bana.Kalenin duvarlarının arasında kaybolmuş...
95.6K 7K 122
Birkaç parttan oluşan AzKar hikayeleri...
515K 23.5K 41
Eşini ilk kalp atışlarında bile hissetmişti Marcos Vidal. Peki mühür onları bir arada tutabilecek mi? Bunca zaman normal bir insan olduğunu düşünmüş...