Askerin Karısı +18

By MariaMio__

1.5M 50.8K 14K

"Zorla evlendik farkındasın değil mi?" dedim dehşetle. Umursamadı ve gözlerimin en derine bakıp, belimde olan... More

1 / Görücü
2 / Hazırım
3 / Alışveriş
5 / Evim
6 / Gelinlik
7 / Emir
8 / Hatun
9 / Yeni "Yuva"
10 / İlk Gece
11 / Kalp Hızı
12 / Askeriye
13 / Eğlenceye Hazırlık
14 / Haz Almak
15 / Boks
16 / Görev
17 / Mektup
18 / Kavuşmak
19 / Ateş
20 / Görüşürüz, Hoşçakalın
21 / Çiçek
22 / Temas
23 / Emanet
24 / Pasta

4 / Hazırlık

68.3K 2.1K 533
By MariaMio__

Alışveriş mağazalarında verilen listede yazan herşeyi almıştık. Batuhan her dakika "Kendi istediğini, kendi zevkine göre al." dediği için hep sade tonlarda almıştık. Normal, aşık, sevecen, heyecanlı bir çift gibi bütün mağazaları gezmiş beyaz eşyaları, mobilyaları, duvar süsleri ve duvar boyası almıştık.

Kıyafet konusunda yarın sadece annesiyle gitmemiz gerektiğini söylemişti. Utanmamam için kadınsal ürünleri ve iç çamaşırlarını annesiyle beraber alıp bizi yanlız bırakacağını söylemişti. Şuan beni kendi evime bırakmak için arabada sessiz bir yolculuk yapıyorduk.

Evimin mahallesine girince oturduğum koltukta dikleştim ve çantamı kucağımdan alarak koluma geçirdim. Evimizin önünde durunca araba Batuhan'a döndüm.

"Yarın hazır olduğunda yazarsan eğer seni almaya gelirim annemle, sonra sizde devam edersiniz alışverişe, istersen?" nazik olması içimde bir şeyleri hareket ettirmişti. Dudağımda istemsizce gülümseme oluştu, kafamı salladım.

"Olur." dedim ve sonra kapıma baktım, sonra yine ona baktım. "Ben gideyim." dediğimde kafasını salladı ağırca.

"Allah'a emanet ol." dedi. Kafamı ona çevirdim, kapıya bakmadan kapıyı açtım.

"Sende Allah'a emanet ol." dedim onun gibi. Gülümsedi, kafasını önce eğdi sonra geri kaldırdı.

"Eyvallah." bende kafamı onun gibi eğip kaldırdım ve açtığım kapıdan çıktım. Kapıyı yavaşça geri kapatım, mahalleye göz gezdirdim ve evin kapısına doğru yürümeye başladım.

"Kız Dolunay!" diye camdan bağırtı duyunca kaşlarımı çatarak sesin geldiği yöne doğru kafamı kaldırdım. Mobese Fadime..

"Buyur Fadime teyze." diye onun camına doğru kafamı kaldırdım. Camdan kafasını çıkartmış, düştü düşecek pozisyonda bana laf atıyordu. Kafasında perdesinin bir tutamını tutarak baş örtüsü gibi kafasında tutuyordu.

"Kız bu indiğin arabadaki kişi kim?" dediğinde hemen arkamı döndüm. Batuhan hâlâ arabanın içinde bana bakar şekilde koltuğuna yaslanmış bekliyordu. Karanlık camlar olmasına rağmen net görüyordum.

"Seni ne kadar ilgilendirir Fadime teyze?" diyerek kafamı ona çevirdim. Eliyle ağzını kapatıp abartı şaşırma imasını yapmıştı.

"Kız sen saygısız olmışan!" Karadenizli şivesiyle konuşması gittikçe sinir ediyordu. Sinir etmesi gereksiz yere bağırarak konuşmasıydı.

İzlediğim ve hayranı olduğum karadeniz şivesini bende rahat bir şekilde biliyordum şükür elhamdülillah.

"He saygısız olmışam Fadime teyze. Git kendi oğlunla ilgilen beni dinden imandan çıkartma!" diye sinirden eve doğru adım atarken yine konuştu.

"Seni oğluma alacaktım ne ara evlenmeye ney başladın git boşan bu yiğitle!" son kelimesini derken kafasını bize doğru yavaş adımlarla gelen Batuhan'a demişti. Hay ebesini..

"Oğlun ilk önce adam olsun. Sende kadınlara bir eşya gibi davranmaktan vazgeç! Oğlun köşe başlarında kendi başına fışkı yerken sen neredeydin Fadime teyze?!" Batuhan'nın adımlarını duyuyordum,

"Sen benim oğlumu mu gözetliyorsun he kız? Hem oğlum yapmaz." kafamı ağırca salladım, alayla sırıtırım.

"Markete giderken oğlunu gördüm ve inanır mısın? İlk defa kanıtım olsun diye resmini çektim." gözleri pörtledi, "Yani benimle ve benim yaptığım her ne olursa olsun laf atmaktan vazgeç. De hayde!" sanırım kendi şivemi katmıştım sonda.

"Aboow." diyerek evin içeri girdi ve şiddetle camını kapattı. Arkamdan kıkırtımsı bir gülme sesini duymuştum. Kaşlarımı çatarak arkama döndüm ve aramızda sadece bir adım boşluk olacak şekilde duran Batuhan vardı. İstemsizce gülüyor hatta gülmemeye çalışıyordu.

Kafamı salladım sağa sola doğru, ne var dermiş gibi. Kafasını eğdi, geri kaldırdı, mimiklerini kontrol etmekte zorlanıyordu. Fadime teyzenin camına doğru baktı ve sonra kafasını geri bana çevirdi. Neyi çözmeye çalışıyordu?

"Sen," dedi ve işaret parmağıyla beni işaret etti. "Sen çok fena kadınsın Dolunay," öyle miyim der gibi kaşlarımı kaldırdım. Muzip bir şekilde gülümserken kollarımı göğüsümün altında birbirine geçirdim.

"Korkmuş gibisin?" dedim alayla. Bu sefer gülmüştü. Kafasını yere doğru eğdi ve sağa sola salladı. Binbaşı Batuhan Çelik'e denecek laf değildi aslında..

"Korktum." dedi gözlerini gözlerime kenetleyerek. "İlk defa bir kadından korktum." dedi sanki yemin edercesine. O kadar net demişti ki korktuğuna inanmıştım.

"Evleneceğin kadından korktuğuna göre, o zaman başlamadan bi-" sözümü elinin avucunu dudaklarımı örterek kesmiş, aramızda olan o bir adımlık küçücük boşluğu hemen kapatmıştı. Telaşla göz bebeklerim büyürken ne yapacağımı şaşırmıştım.

Yüzük takılı olan elini havaya, gözlerimin göreceği şekilde kaldırdı.

"Biz söz verdik hatırlatırım. Başlamadan bitecek şeye söz vermedik, Dolunay Çelik." yine ima etti. Yine soyadını adımın yanında andı. Bu hoşuna mı gidiyordu? Hoşuna gitmemesi lazımdı. Elini dudaklarımı kapatan yerden çekti. Yanağıma getirip baş parmağıyla tüy gibi hissettirecek şekilde dokundu. Gözleri bir ışıltı şekilde parlarken yüzümün her noktasında gezdirdi. Elini çekti benden uzaklaştı.

"Hadi geç, üşüme daha çok." diyerek kapıyı gösterdi. Kafamla sadece onayladım. Apartmanın kapısına doğru ilerledim, çantamdan anahtarı çıkartıp kapıyı açtım. Batuhan'a doğru döndüm. Kafasını eğdi ve kaldırdı. Bende onun gibi yaptım ve içeri girip kapıyı kapattım.

Evin katına doğru çıktım, kendi evimizin kapısına anahtarla sessizce açıp içeri girdim. Evin içini gözlerimle yokladım, ne ses vardı nede ışık açıktı. Kapının yanında olan ışığı açtım, ayakkabılarımı çıkartıp yerine koydum. Montumu askılığa astım ve oturma odasına doğru ilerledim.

Odanın içine girer girmez duvardaki düğmeye basarak ışıkların açılmasını sağladım. Kimsecikler yoktu. Cöbümde olan telefonla annemin numarasını girerek aramaya başladım. İki çalışta açmıştı.

"Anne?" diye endişeyle konuştum.

"Söyle, noldu?" dedi umursamazca.

"Neredesin, evde yoksun?"

"Yukarıda, Sakine ablan çağırdı çaya bende geleyim dedim. Hayırdır?"

"Yok bir şey. Göremeyince meraklandım." konuşurken oturma odasının ve salonun ışığını kapatırken odama doğru geçiş yaptım.

"Tamam."

"Anahtarın var değil mi?"

"Var var." onayladım ve telefonu kapattım. Üstümdeki kıyafetleri çıkartıp rahat bir eşofman takımı giyerek mutfağa doğru ilerledim. Mutfakta ısıtıcının içine bir bardaklık su koyarak kaynaması için düğmesini açtım. Hem yorgun, hemde yorgun değildim. Neden böyle hissediyordum, bilmiyorum.

Subliminaleştim iyice..

Elimdeki telefonla sosyal medyada kaydırırken canım arkadaşım Doğal güzelliğim aramıştı. Aramayı kabul edip evde tek olduğum için hapörlere alıp mutfak tezgahına telefonu yerleştirdim.

"Yavrumm, iki gözümm, birtanem, eşeğimm, Dolunay'ımm!" diye bağırıp sevecen şekilde konuştu. Bana söylediği her iltifat da daha çok şaşırırken bir yandan gülüyordum.

"Doğal güzelliğim, ne bu şiddet bu celal!" diyerek onun gibi konuştum heyecanla.

"Kız Allah cezanı vermesin! Ne yaptınız bakayım bugün. Hemen bana dökül!" diyerek tam bir Müge Anlı gibi ses tonunu ciddiye almış haber sunanlar gibi konuşmuştu. Değişik vallahi bu kız.

"Öncelikle gülüm, gittik konuştuk ettik. Sonra Hatice ablanın evine gidip ordan liste aldık. O listede yazanları almak için merkezde dolandık. Böyle işte." bir yandan kaynayan suyu kapatmış, kupanın içine sıcak çikolata tozunu döküyordum.

"Kız bu kadar mı?" dedi, heyecanı düşmüş gibiydi. Kaynamış suyu kupanın içine döküp kaşıkla karıştırdıktan sonra kupayı elime alıp odama doğru ilerledim.

"Bu olaylarda heyecan yok tabii ama ben bugün kime laf soktum biliyor musun!?" diyerek heyecanını yerine getirmeye çalıştım.

"Ne? Bensiz? Bensiz laf soktun?" alıngan şekilde, kekelemeye çalışarak konuşmaya çalıştı. Kahkaha atmamak için dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Ama güzelliğim azıcık bir şey yani işte öyle.."

"Yazıklar olsun Doluş.. Verdiğim emeklere yazıklar olsun!" eğer yanımda olsaydı şuan kendini yere atmış, bayılmış taklidi yapıyordu. Ve bende ona "Birde bayıl istersen Feriha." diyeceğime emindim.

"Aman be! Anlatmam bak."

"Ay kız şaka dur! Anlat dinliyorum efenim." yatağımda bağdaç kurdum, bir yudum aldım sıcak çikolatadan.

"Öncelikle Bismillahirrahmanirrahim diyerekten imana gelelim." dedim net sesle.

"Bismillahirrahmanirrahim, üstümüzde gözü olanın gözü bir yerlerine girer inşAllah." dedi oda net sesle.

"Amin, çok amin." dedim ve konuya başladım.

"Kız bu mobese varya hani." dedim fısıldayarak. Sanki evde biri vardı.

"Hangi mobese kız, devletin mi?"

"Allah'ta belanı vermesin emi. Kaç mobese var şu mahallede."

"Amin eşeğim. Dur kaç tane var sayayım. Ömür var, karıya erkek ismi koymuş annası. Sonra Sibel abla var, bunların başkanı gibi olan."

"Eee." dedim devam etmesi için.

"Dur, sus. Sonraa grup vardı. Zehra, Zübeyde ve Fadime sonra-" sözünü hemen kestim. Konunun sahibinin ismini bulmuştu.

"Heh dur!"

"Ay noldu!?"

"Fadime kız, Fadime."

"Ay sen buna mı laf soktun?" üzülmüş gibi ses çıkardı. Bir yandan sıcak çikolatayı yudumluyordum.

"Niye be üzüldün mü?"

"Yok, aksine benim yerime de laf atsaydın." kahkahamı bu sefer tutamamış gülmeye başlamıştım. Doğa da gülerken bir inleme ve düşme gibi ses gelmişti.

"Doğa! Kız noldu, öldün mü?"

"Gülmekten yanlışlıkla yataktan düştüm, elhamdülillah." dediğinde bu sefer bende gülmeye başlamıştım, hatta gülmekten boğazım gıcık tutmuş öksürmeye başlamıştım.

"Allah belanı vermesin, niye düşmeme anırıyoruz?!" konuşurken bile kendi dediği gibi anırıyordu. Kupayı masaya koyarken yatak başlığına dirseğimi çarpmıştım. Çığlık atmış, gülmekten ağlamamaya çalışıyordum.

"Kız sana noldu?" dedi o da.

"Yatak başlığına dirseğimi çarptım, elhamdülillah."

"Aboo, yatak başlığına bir şey olmuş mu?" gülmekten ölecektim. Nefes almayı unutuyordum. Bu yaşadıklarımı Doğa da yaşıyordu hatta daha kötüsünü.

"Ay geberip gidicem. Pembe atlı prensimi bulamadan, şu gencecik yaşımda." ağlıyor gibiydi.

Bir yandan gülüyor, bir yandan ağlıyorduk. Doğa ile konuşmak terapi gibiydi. Hep böyle gülerken bitirirdik konuşmayı. Konuşmayı gülmekten ölmemek için bitirmiş, yarının daha yorucu olacağını bildiğim için yatmaya karar vermiştim. Gülmekten çenem ağrımıştı.

Üstüme yorganı örtüp, telefonu şarza takıp uyumak için rahat pozisyonu bulana kadar canımı çıkartmış, gözlerimi kapatıp aklımdan senaryo kurarak uyumaya çalışmıştım.


Continue Reading

You'll Also Like

1.4M 54.7K 26
(18+ cinsellik ve şiddet içerir.) Başımızın üstünde ki elçilik binasının içinde bir ses yankılandı. "Şuandan itibaren; Onun tek bir saç teline zarar...
1.4M 51.7K 54
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Defne çocuk ruhlu biridir. Bir akşam canının sıkıntısı ile anonim bir uygul...
3.5K 887 40
"Yeter sus yağmur sus! Bunları niye söylediğini biliyorum!" diye bağıran yamaça yaklaştım ve kan olmuş elini tutup kaldırarak "Bak, sürekli kanım eli...
3.3M 136K 29
Şaşkınlık içerisinde karşımda tüm ihtişamıyla duran adama baktım. "Anlamadım?" "Anlamayacak bir şey yok. Kısa süreliğine oğlumun bakıcısı olmanızı is...