Selamlarrr
Sınır 240 oy
Keyifli okumalarrr
💫💫💫
"Söylesene Eylül, bize ne zaman haber verecektin?" abim delici bakışları ile beni süzerken bacaklarıma sıkıca yapışmış olan İnci'yi kucakladım. "Evlendiğinde mi?"
"Abi-"
"Şimdi mi aklına geldi?" durdu resmen fısıldarcasına, acı çekercesine ekledi. "Abin olduğum şimdi mi aklına geldi?"
"Ejder." diye onu uyaran Deniz yengeme baktım.
"Söyleyecektim." dedim ama utançla bakışlarımı kaçırdım.
"Halaşığımm," bakışlarımı saçlarımla oynayan İnci'ye çevirdim.
"Ne zaman söyleyecektin Eylül?" dedi abim kırgınlıkla karışık öfkeyle.
"Bağıyma halama." sinirle babasına bakan İnci'de takılı kaldı bakışlarım. Ne kadar da büyümüştü böyle? Üç yaşındaydı...
"Bağırıyorum güzelim."
"İçeriye geçelim, hadi Ejder." Deniz , abimin koluna girerken kapıdan içeriye adımladı.
"E bir hoşgeldin yok mu ya? Görümce kesildin iyice başımıza aaa." Deniz her zamanki neşesiyle ortamı yumuşatmaya çalışırken sıkıca bana sarıldı.
"Hoşgeldiniz." dedim ağzımın içinden, abimle bakıştığımızı anlayan yengem kaşlarını çattı.
"Ejder, delirtme beni."
Abim resmen göz devirerek karşıma geçtiğinde yutkundum. Bir süre birbirimize bakarken kucağımdaki İnci , abimin omuzlarının zorladığı beyaz gömleğinden tutup çekince el mecbur birbirimize sarıldık.
Yüzünü boynuma gömerken derin bir nefes aldı. "Çok güzel olmuşsun."
Yutkundum, gözlerim dolarken kirpiklerimin bir kaç kez kırpıştırdım.
Deniz, abimin koluna bir sille çaktığında İnci'de bende kıkırdayarak birbirimize baktık.
"Ağlatacaksın kızı, makyajı akacak sonra. Maymun gibi çıkacak çocuğun karşısına."
"Aşk olsun yenge " dedim kaşlarımı yalandan çatarak.
Güldü ama hâlâ abime laf anlatmaya devam ediyordu. "Baksana çocuk da gelmiş bile, ses geliyor içerden. "
Abimin bakışları bana döndü. "İçeride mi?"
Usulca başımı salladığımda boğazını temizleyerek komutan moduna geçiş yapıp dikleşti.
Omuzlarını gere gere içeriye girdiği esnada Deniz, ben ve İnci arasında bir bakışma yaşanırken Deniz dudaklarını gerginlikle ısırarak başını iki yana salladı.
"Bu gece bir ceset çıkmasa iyidir."
"Eyvah." dedi İnci elini ağzına kapatıp kıkırdayarak.
"Eyvah ki ne eyvah halacığım." dedim dehşetle salona bakarken.
...
"Eylül kahveler kızım."
"Anne." dedim mırıldanarak birbirine ters ters bakan abimi ve Kuzey'i gösterirken. "Sence şuan iki aslanı yan yana bırakabilir miyim?"
"Aranızda çok yaş farkı var." abim delici bakışlarını bana çevirdiğinde tam dudaklarımı araladım ki yengoşum olaya el attı.
"Çocukların aralarında iki yaş var Ejder. Sen benden 5 yaş büyüksün, konuşturma beni."
"Konuştuyma anamı." İnci kucağından atlayarak bu seferde Kuzey'in kucağına doğru koştu.
Beş dakikada her kucağı gezmişti, kendine sağlam yer arıyordu. Akıllı çocuk olacak ki halası kılıklı, Kuzey'imde karar kıldı.
Kuzey, İnci'yi kucakladığında küçük şey kollarını sevgilimin boynuna dolayarak yüzünü göğsüne yaslayıp bana dil çıkardı.
Dudaklarımı oynatarak şaşırma taklidi yaparken ellerini göğsüne sürterek Kuzey'i yanağından öptü.
"Şen benim enişteym mişin artıt?"
Kuzey gülümseyerek İnci'nin saçlarını okşamaya başladığında dudaklarım hayretle aralandı. "Öyle gibi prenses."
Küçük şeytana da bak, manitamı saniyesinde dızlamıştı benden. Aynı ben ya, kimin yeğeni maşallah.
Gözlerim Kuzey'e kaydığında yan tarafında ona sert bakışlar atan abimi umursamayarak İnci'yle ilgileniyordu. Sen benim kocam ol da senden nasıl da on çocuk peydahlarım ben gör. İnci'ye bakarken ne düşünüyordu acaba? Gözlerinin içi öyle güzel gülüyordu ki...
"Değil!" diye atıldı abim ortaya. "Enişte falan değil, yok öyle bir şey."
Ağzıma bir piskevit atarak bacak bacağa üste attım. "Henüz değil."
"Eylül." dedi abim beni uyararak.
Sırıttım. "Enişteni," dedim bastırarak Kuzey'e vantuz gibi yapışmış İnci'ye baktım. "Sevdin mi halacığım?"
"Heye." derken hızlıca başını salladı.
"Gördün mü?" dedim abime nispet yapar gibi bakarak.
"Baba," abim babama baktığında babam ellerini göbeğinin üzerinde birleştirmiş uyku moduna geçmişti.
Ejder iç çekerek anneme baktığında annem sadece gülümsemekle yetindi.
"Gençler birbirlerini sevmişler işte oğlum, ne kuruntu yapıyorsun?"
"Keşke bunu bizde bilseydik." diye mırıldandı abim.
"Herkese söylemek istemedik." dedi Kuzey sert bir şekilde.
"Neden?" Ejder'in bakışları Kuzey'e dönerken iç çektim. "Kız kardeşimden mi utanıyordun yoksa?"
Derin bir nefes alarak ayaklandım. "Gerçekten yeter ama ya! Sevgilim oldu diye yedi düvele duyuracak değildim. Sen desen zaten askerdeydin. Ne deseydim? Arayıp seni, Kuzey'i mi anlatsaydım? Bana ne tepki verebilirdin ki orada?"
"Eylül haklı Ejder, askersin sen. Rahatsız etmek istememiştir." dedi yengem durumu yatıştırmaya çalışarak.
"Yine de bir arayıp abiciğim nasılsın diye sorabilirdi."
Ellerimi sıkarak arkama aldım. "Sen bizi aradın mı? Ben, üniversitede etimle tırnağımla hem okuyup hem çalışırken sen bir kere bile arayıp benim kardeşlerim, ailem nasıl dedin mi?"
Bakışları yoğunlaşırken dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Eylül," dedi annem yumruk yaptığım ellerimden tutarak. "Nolur yapma kızım."
Emir sonunda sessizliğini bozarken dikleşip abime baktı. "Ablam haklı, abi..."
Abimin dudakları aralanırken sinirle gülüp ellerini saçlarından geçirdi.
"Tek sorun bende zaten değil mi? Tek sorun bende zaten!!" Öfkeyle yerinden kalkarak karşıma dikildiğinde Kuzey'de İnci'yi babama teslim edip onunla beraber ayaklanarak sertçe kolundan tuttu.
"Sevdiğim kadına karşı bir daha sesini yükseltirsen, bir sonraki sefere o dilini yerinde bulamazsın komutan." Kuzey'in öfkeli sesi farkındalıkla gözlerimi aralatırken uzanıp omzundan tutarak fısıldadım.
"Kuzey... Abartma."
"Sen," dedi abim aynı ürkütücü tonla gülümseyerek ona bakarken. "Kimi tehdit ettiğinin farkında mısın?"
"Aah," dedi Kuzey omzunu yana yatırıp bana kısa bir bakış atarken, "Elbette farkındayım. Ya sen?"
"Buralar karışır." Sude ıslık çaldığında dehşetle ona baktım, o ise omuz silkmekle yetindi.
Abim çıldırmış gibi gülerek Kuzey'e baktı. Karşımda tam olarak sinirden gözü dönmüş iki adam vardı.
"Ben mi?"
Deniz, İnci'yi kucağına alarak "Yeter artık!" diye bağırdıysa da dikkate alınmadı, ayni biz gibi.
"Sen kendini tam olarak ne sanıyorsun acaba Kuzey Kurt?" dedi abim boynunu kütleterek.
Kuzey'in dudağının kenarı kıvrılırken beni belimden kavrayıp kendine çekmesiyle dudaklarımdan bir çığlık kaçtı, o ise bu duruma güldü.
"Pek de eski olmayan devlete bağlı bir mafya," dilini kuruyan dudaklarının üzerinde gezdirip gülümsedi, "bir katil," gözleri beni bulduğunda sadece o ürkütücü koyu gözlerine odaklandım. "gözü dönmüş bir manyak ve," dudakları saçlarımı bulurken yutkundum. "genç, güzel, korkutucu ve ateşli bir kadının sevgilisi?"
Abimin bakışları normale döndüğünde yüzündeki ürkütücü bakışların yerini gurur aldı.
Elini Kuzey'e doğru uzattığında Kuzey'in belimdeki eli sıklaşırken diğer elini uzatıp uzunca el sıkıştılar.
Abim gülerek iki defa Kuzey'in omzuna vurduğunda babamda sonunda oturduğu yerden ayaklandı. "Doğrusunu söylemek gerekirse bu kadarını beklemiyordum."
Herkesten aynı şaşkınlık nidaları yükselirken ortamda şaşırmayan bir tek Umut, Burak ve babam vardı. "Neler oluyor?"
Kuzey gülümseyerek bana baktığında bakışlarım onu buldu.
"Minik bir şaka yapalım istedik sevgilim?"
Sinirle güldüğümde bu sefer deli damgası yiyen bendim. "Şaka?" öfkeyle bağırdım. "Lan siz bana kafayı mı yedirteceksiniz!? Ne demek şaka?"
"Siz birbirinizi nereden buldunuz da-" Deniz'in dudakları aralanırken İnci'den bir kıkırdama duyuldu.
"Ben biliyoydumkine."
"Nasıl?" dedim hayretle.
"Dünya küçük bir yer," dedi abim gülümseyerek omuz silkerken.
"İkimizde birbirimizi araştırırken eski tanıdıklar çıktık." Kuzey oldukça normal bir şeymiş gibi bana bakarken bacaklarımın tutmadığını hissederek kollarımı boynuna doladım.
"Ay yok, ben... Ben." konuşamaz duruma geldiğimde Kuzey bir kolunu bacağımın altından geçirerek beni kucakladı.
"Daha iyi mi?" dudaklarını herkesin içinde boynuma sürttüğünde boğazımı temizleyerek bakışlarımı kaçırsamda abimle denk geldik.
"Abartmayalım istersen Kuzey?" abimin sert ama gülümseyen bakışları Kuzey'i bulurken Kuzey genişçe sırıtarak kucağındaki beni koltuğa oturtarak elini de çıplak bacağımın üzerine koydu.
Herkes yerine geçtiğinde ortamda sorgulayıcı bir sessizlik hakimdi.
"Kuzey," diye fısıldadım bacağımda daireler çizen elini ittirerek, "Çek elini, ayıp."
"Dağ evinde ayıp yoktu." nefesini kulağımda hissettiğimde huylanarak yerimde hareketlendim.
"Aile arasındayız şuan."
"Aile arasında," dudaklarını omzuma sürttüğünde abim boğazını temizlerken ben derin bir iç çektim. "Aile arasında sevgilime dokunamam mı?"
"Bu denli hayır." işaret parmağı yırtmacımdan yukarıya doğru hareketlenirken abimin tüm bakışları üzerimizdeydi ama bunu bile bile inatla onun karşısında bana dokunuyordu.
"Utanıyor musun güzelim?"
Bakışlarımı ona çevirdiğimde dudaklarımız arasında bir saç teli kadar mesafe belki var belki yoktu.
"Ya sen?" dediğimde dudaklarında bir gülümseme belirdi.
"Aşkımdan asla..."
Yanaklarımın ve tenimin geri kalanının alev aldığını hissederek önüme döndüğümde gülüşünü hissettim.
"Ben anlamadım şimdi." diyen emir'in sesi odayı doldururken bakışlarımız ondan yana döndü. "Abimle Kuzey abi cidden kavga mı etti az önce?"
"Şen şalak mışın amca?" Deniz, İnci'nin saçını hafiften çekerek onu uyardığında İnci'nin sarı kaşları çatıldı. "Ne vağ be?"
"Öyle denmez amcaya."
"Daha cocuk o, deniy." dedi omuz silkerek. Ay valla idolum bu kız ya.
"Annesi gibi inat işte." abimin mırıltısı gereğinden fazla çıkarken Deniz tam azar için ağzını açmıştı ki kına müziği ile kapımıza dayanan bir ses duyana kadar.
"Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar!"
"Bu kim be?" ayaklanarak kapıya ilerlediğim esnada Tolga'nın sesini duyulurken kapıyı aralayıp gül cemaliyle karşılaştım.
Kafasında kırmızı bir kına tacı, ellerinde mumlar, arkasında bir hoparlör artı kına müziği.
"AŞRI AŞRIII MEMLEEEEKEETEEE KIZ VERMESİİNNLEEER."
"Tolga?"
"Sude de fotoğraf paylaşmasa bir şey bildiğimiz yok ha. Yazıklar olsun!" elimi tutarak önünü arkasını çevirirken onu izledim. "E hani kına?"
"Ne kınası?"
"Nasıl ne kınası?" kafasındaki tacı tutarak saçlarıma geçirdiğinde İnci içeriden koşarak geldi.
"OHA!"
"Bende taş iştiyooomm."
Tolga arka cebinden de bir taç çıkararak İnci'ye taktığında hâlâ olayı algılamaya çalışıyordum.
"Uçan da kuşlaraaa malum olsuuunn, ben annemi özleeediiiiiimm."
"Şimdi senin kınan yok mu?"
"Hayır," uzanıp hoparlörü dürtükleyerek "Kapat şunu ya, isteme var bugün. İs-te-me!" diye bastırdım.
"Haaa, desene ya." ellerindeki mumları çıkarıp ayakkabılarını fırlatarak içeri adımladı.
"E yuh yani."
Tolga'nın arkasından içeri girdiğimde herkesle selamlaşarak baş köşeye oturdu.
"Kınam var sanıyormuş da arkadaş." dedim alaylarcasına.
"Valla kızım, bu gidişle isteme bile olmayacak gibi ama-"
"Valla bencede öyle olacak gibi Melek Teyzeciğim nereden biliyorsun diye sorma." diyerek ayaklanıp mutfağı işaret etti Sude.
Kaşlarım havalanırken farkındalıkla yanlışlıkla "KAHVELER!" diye bağırarak bende ayağa fırladım.
Kuzey gülümseyerek bana baktığında bakışlarım onu buldu, aptal aşık triplerinde ona bakarak geri geri yürümeye başlayınca da olan oldu tabii. Şakkadanak kafam kapıyı bulurken inleyerek önüme dönüp kahvelere uçtum.
...
Kuzey'den;
Kahveleri getirirken baştan başlayarak herkese dağıttıktan sonra en son bana geldi.
Kahveyi uzatırken gülümseyerek hafiften kulağıma eğildiğinde kendine has olan o kokusunu iyice içime çektim.
"Tuz atmadım." dudaklarım aralandığında konuşmama fırsat tanımadan bana bakarak geri çekilip yerine geçti.
"Eveeett," dedi Umut neşeyle yerinde kıpraşarak. "Geldik fasulyenin faydalarına."
Burakla aynı anda boğazımızı uyarı amaçlı temizlediğimizde Umut sırıtarak kahvesinden bir yudum aldı.
"Gençler birbirlerini sevmiş," kahvemi dudaklarıma değdirip Eylül'e bakarken bir yudum aldım. "Görmüş, beğenmiş, sevişmişler."
Bir kaç kişi Umut'un dediği ile öksürürken ben; kahveye tuz atmadım diyip pekmeze çeviren Eylül yüzünden kendimden geçercesine öksürmüş araya kaynamıştım. Ama tabiki hatundan kaçar mıydı? Asla. Dudaklarında hınzır bir sırıtış oluşurken bana göz kırptı.
Umut elini omzuna atarak mahçupça gülümsedi.
"O öyle değil miydi ya?"
Eylül'ün babası gülerek lafı devraldığında herkes derin bir nefes alarak dikkatini ona verdi. "Gençler birbirilerini görmüş, beğenmiş, sevmişler. Bizlerden de onların yoluna çıkmamak, köstek değil destek olmak gerekir."
Umut elini bacağına vurarak dikleşip başını salladı.
"Velhasıl kelam," yalandan burnunu çekerek Eylül ile bana baktı. "Allah'ın emri, peygamberin kavliyle kızınız Eylül'ü panpam Kuzey'e istiyoruz."
Eylül'le bakışlarımız kesişirken büyükçe gülümseyerek birbirimize baktık.
"Kızım ne derse o?" Bekir, yani Eylül'ün babası ona bakınca şirin kız moduna girmesi beni güldürdü.
"Sen ne dersen babacığım?"
"E bir de abine soralım o zaman." Bekir abi gülümseyerek Ejder'e baktığında Ejder bana göz kırparak,
"Hayır." dedi düz bir şekilde.
Eylül oturduğu yerden bir hışımla ayaklanırken hepimizi bir kıkırdama tuttu.
"Ne demek hayır?! EVLENECEĞİM LAN BEN."
"Sen demedin mi siz nasıl isterseniz diye kızım?"
"Lafın gelişi o salak."
"Laf ağızdan bir kere çıkar, evlenemezsin."
"Kaçarım." dedi Eylül omuz silkerek. "Vermezseniz kaçarım!"
"Saçmalama Eylül." dedim gülerek.
"Tamam, yiğidim sen rahat ol." elini kaldırarak bana baktı, ardındansa sinirli bakışları yeniden Ejder'e döndü. "Kocamı da alır kaçarım."
"Ya kaçmak istemezse?"
"Ben kaçırırım, istemek zorunda." bakışları bana dönünde dudaklarımı ısırarak gülüşümü engellemeye çalıştım. "İstiyorsun değil mi aşkım?"
Usulca başımı salladığımda Eylül güldü. "Noldu lan ejderya? Bu da sana," İnci Ejder'e kapak yapınca Eylül'ün gülüşü büyüdü. "Böyleli GAPPAK olsun!"
Ejder birden yükselerek "Verdim lan! Evlenebilirsiniz hadi." diyince Eylül'ün şüpheli bakışları Bekir ile Ejder arasında gidip gelirken en son bana baktı.
"Aaayyy, gerçek oldu galiba."
"Oldu..." dedim gülümseyerek.
Seviye 1 geçildi. İsteme görevi başarıyla tamamlandı.
...
Eylül'den;
Siz: Kuzeeyy
Siz: Ben uyuyamıyorum
Kuzey: Neden güzelim?
Siz: Heyecandan ağladım ben.
Siz: Yüzüm ıslanınca da uykum kaçtı.
Siz: Mutluluktan kendimi ısıracağım artık, içim içime sığmıyor.
Kuzey: bende aynı şekildeyim bebeğim ama n'olur mutluluktan dahi olsa o gözyaşların dökülmesin lütfen.
Siz:
Kuzey: Hmm, pekala.
Kuzey: Uyuman için ne yapabilirim prenses?
Kuzey: Seni arayıp masal okumamı ister misin?
Siz: kdbsjdbsjd saçmalama.
Siz: Aslında
bu mesaj silindi
Siz: Neyse boşver.
Kuzey: Ne oldu?
Siz: Yanıma gelebilir misin diyecektim ama abim, babam herkes burada.
Siz: Biraz sorun çıkabilir.
Kuzey: Balkonlu oda senindi değil mi güzelim?
Siz: Evet?
Kuzey mesajımabakmış ancak yanıt vermemişti. Oflayarak yatağıma uzanarak uyumaya çalıştım.
Bir o yana bir bu yana döndüm ama bir türlü olmadı işte.
Duyduğum tıkırtı ile kulaklarım dikleşirken balkon kapısında gördüğüm siliüetle çığlık atmak için dudaklarımı araladım ama sonrasında Kuzey olduğunu farkederek ayaklandım.
"Senin burada ne işin var?" fısıldarcasına bağırdım, ama bir yandan da omuzlarından tutarak içeriye aldım.
"Sevgilim uyuyamıyorum dedi," bir çırpıda üzerindeki tişörtü çıkarırken kendini yatağa attı. "Bende görevimi yerine getirmeye geldim."
"Kuzey saçmalama, kalk yataktan." kolundan tutup çekiştirmemle beni de yatakta kendisinin yanına çekerek kollarını bedenime dolayıp üzerime yattı. "Kuzeey," dedim onu uyararak. "Sabah yakalanırız, bak valla utançtan yaşayamam ben. Hadi!"
"Sabaha giderim."
Yüzünü boynuma gömerek mırıldandığında ellerimi saçlarına attım. "Kuzey."
"Bebeğim..."
Oflasam da puflasam da kucağımdaki koca bebeğe kıyamayarak örtüyü üzerimize çekip gözlerimi sıkıca kapattım ve saniyesinde kendimi uykunun sıcak kollarına attım.
💫💫💫
SELEME CENEMELER VE İYİ GECELER JFBEKFBEJFHE
O kadar uykuluyum ki açıklama dahi yazmadan tüyüyorum.
İnstagram hesabını @mafyayacattik takip etmeyi unutmayınn.
AY DAHA ŞİMDİDEN PARODİ HESABI AÇANLARDA VAR KOCAMAN ÖPÜYORUM SİZİ OOOHHH