(aşağı yukarı Eylül'ün kombini bu şekil aşklar, sade demeyin lütfen kfbsjdbsjx aile arasında sonuçta)
SELEME CENEMELER 1 MİLYON GİRİŞİ AYAYAYATYAYAYA
ŞAKA MAKA 2 BUÇUK AY BİLE OLMADAN BİR MİLYON OKUNMAYA ULAŞTIKKK.
Bu başarı hepimizin. Gururlu bir anne gibiyim şuan. Çocuklarım (Eylül ve Kuzey kdbwjdbe + Emir) gözlerimin önünde büyüdü yavrucaklar.
Ay neyse ben biraz mutluluktan ağlayacağım, o esnada size keyifli okumalarrr <3
💫💫💫
"Nasılım?" kendi etrafımda döndüm. "Güzelim, değil mi güzelim?" aynada kendime bakarak hanımlara suratımı astım.
"Yok olmadı, olmadı valla olmadı." ellerimi çiçekli elbisemin üzerinde gezdirdim. "Hem istemede çiçekli elbise mi olurmuş? Kuzey ya beğenmezse. Bu ne çocuk gibi olmuşsun, derse..."
Elbiseyi çıkarmaya uzandığımda annemin elleri ellerimin üzerine kapandı. Çıplak omuzlarımdan öptüğünde derin bir nefes aldım ama neredeyse heyecandan ağlayacak durumda olduğumdan dudaklarımdan bir hıçkırık kaçtı.
"Melek gibisin." çenemi kavrayan annem aynaya bakmamı sağladı. Gözleri doluydu, burukça gülümsedi. "Seni çok beğeniyor, çokta beğenecek."
"Ama-"
"Elbisen gayet iyi kızım." saçlarımdan öptüğünde gülümsedim. "Ayrıca daha isteme, bu ne heyecan." kıkırdadığında kıkırdadım.
"E hadi, bir poz vermeyelim mi?" Sude poposunu kıvıra kıvıra yatağımın üzerinden ayaklandığında Kübra'da ayaklanarak yanıma geldi.
"Çekiyoruuuumm."
"Ya olmadı bu," dedi Kübra oflayarak. "Melek Teyzeciğim aradan çekilir misin, fazla güzelsin bizi bozuyorsun."
Annemin dudakları hayretle açılırken Kübra güldü. "Şaka yapıyorum ya, ikinci anam beniiimm." Kübra ve Sude annemi aralarına alırken annemin hemen yanına da ben durdum.
"Siz varya, ne alemsiniz." annemin yanakları az önceki iltifattan kaynaklı kızarırken hepimiz içten bir şekilde kameraya gülümsedik.
"E artık içeriye geçelim." Sude fotoğrafı hemen story atarak kapıya yönelirken kolundan tuttum.
"Makyajım nasıl, akmış mı? Peki saçlarım?" ellerim dalgalandırdığımız saçlarıma gitti. "Güzel mi?"
Sude gülümseyerek yanaklarımı avuçlarının içine aldı.
"Ben hayatta evlenmem diyordun, hatırladın mı?" Bakışlarımı utançla kaçırdım. "Hatta tehlikeli işi olan biriyle hayatta olmaz, diyordun. Bir mafyayla evlenmek nasıl bir duygu güzelim?"
Kaşlarımı çattım. "O artık bir mafya değil, uğraşmıyor öyle işlerle."
"Ben evleniyorsun diyorum." Sude hemen yanımdaki Kübra'ya bakıp yeniden bana döndü. "Oysa sen ne diyorsun?"
Farkındalıkla gözlerim açılırken güldüm. "Ben evleniyorum." Sude'nin ellerinden kurtularak anneme döndüm. "Ben evleniyorum!" dedim heyecanla, fısıldayarak ekledim. "Sevdiğim adamla..."
"Bunu hiç beklemezdim işte." derken annem uzanıp ellerimden tuttu. "Küçüklükten beri erkeklere karşı bir nefretin vardı." sırıttığımda ellerimden öptü. "Şimdi şu haline bak. Her daim dizimin dibindeki o küçük kız olarak kalırsın sanıyordum."
"Yine de..." bu sefer ben onun ellerinden öptüm. "Hâlâ yanına gelirsem bana sarılarak uyur musun? Bana ninni okur musun? Saçlarımı örür müsün mesela? Ya da en sevdiğim yemekleri yapar mısın?"
Burukça güldü. "Elbette..." derken gözlerinden bir damla yaş düştü. "Sen benim biricik kızımsın."
"Annem..." hafifçe burnumu çektiğimde kapının ardına kadar açılmasıyla irkilerek yerimde zıpladım.
Birisi hönkürürcesine "ABLAAOOĞĞ!" diyerek üzerime atılıp sarıldığında ne olduğunu anlamazca ona baktım.
"Emir napıyorsun oğlum?"
"Ablam evleniyooooğ!" boynuma bir ıslaklık değdiğinde Emir'i itekledim.
"Sümüğünü mü sildin sen?" dedim sinirle.
"Hayır." burnunu çekerken dolu gözlerle bana baktı. "Ağlıyordum."
"Daha evlenmiyorum Emir. İsteme bu." dediğimde Emir'in düşük omuzları kalkarken gülümsedi. Ne fesatlıklar geçiyordu bezelye kadar beyninden acaba?
"Yani istemiyorum dersen evlenmeyebilirsin?"
"İstiyorum." dedim kaşlarımı çatarak.
"Ama ben vermiyorum." dedi kollarını göğsünde birleştirerek.
Uzanıp kafasına bir sille vurdum. "Sen vermiyorsun zaten salak. Büyüklerden çıkar söz."
"Abim olmadığına göre evin ikinci büyük erkeği benim!" göğsünü şişirdiginde mala bakar gibi Emir'e baktım.
"Hayır."
Oflarken koşarak odadan çıktı. "BENDE BABAMI İKNA EDERİM."
Elimi alnıma vururken anneme baktım. "Siz bunu yaparken cidden çalmışsınız bir yerden."
"Eylül." dedi annem beni uyararak. Omuz silktim.
...
"Yolda bir şey mi oldu ki? Niye gelmediler?"
"Daha gelmelerine bir saat var kızım." dedi babam gülerek.
"Eminiz değil mi?"
"Hayır, Emir'iz." Emir'e tersçe bakarak yanımdaki yastığı fırlattım.
"Komik mi gerizekalı?"
"Komok mo gorozokoloğ?"
"ANNE!" dedim sinirle.
"Emir!" annem Emir'i uyarınca Emir yerinde sinip ağzına ikramlıkları attı.
"Trafiğe takılmışlar. Umut diyor." Kübra'ya baktım.
Başımı babamın omzuna yasladığımda o da ben de iç çektik. Telefonuma uzanıp mesajlara girdim.
Kuzey: GELİYORUZ YENGEEEE
Kuzey:
Kuzey: seninki heyecandan yolu unuttu.
Kuzey: Daire çizip duruyoruz
Kuzey: Sana zahmet bir konum atsana ya.
Kıkırdayarak konumu yolladım.
Siz: konum*
Siz: Al Umut al.
Kuzey: Belki Burak'ım, nereden biliyorsun??
Siz: Konuşma şeklin ele veriyor. Telefonu Kuzey'e verir misin?
Kuzey: Konuşmayın zaten benimle. Arka koltuğa da atıldım zaten.
Kuzey: Neyse al, sevgiline veriyorum.
Siz: Allah razı olsun.
Kuzey: Sevgilim
Siz: KUZEEEYYY, ben heyecandan ölmek üzereyim. Nerede kaldınız?
Kuzey: Sakin ol güzelim, bende çok heyecanlıyım.
Kuzey: Sana çiçeğini atayım mı? Merak ediyor musun?
Şuan bana çiçeği atmak için heyecandan çocuk gibi gülümsediğine emindim. Yüzünü aklıma getirerek tebessüm ettim. Mutluluktan ayak parmaklarım kıvrılırken hemen mesaj tuşladım.
Siz: Çooookk merak ettimmm.
Siz: ÇABUK ATT.
Kuzey:
Kuzey: Maviyi seversin diye aldım.
Kuzey: Pek çiçekten anlamam ama, bence sana çok yakışırdı.
Kuzey: Gözlerime ilk bu takıldı.
Dudaklarım aralanırken öylece çiçeğe baktım. Çok güzeldi...
Siz: KUZEY BU ÇOK GÜZEL GERÇEKTEN.
Siz: Rengi, şekli... BU NEDİR BÖYLE?
Kuzey: Beğenmene sevindim ;)
Gözlerim elbiseye takılırken dudaklarım aralandı.
Siz: Elbisemin çiçekleriyle aynı renkte!!!
Siz: doğruyu söyle evime kamera mı taktın?? 😫😫
Kuzey: Çiçekli elbise mi giydin?
Dudaklarımı birbirine bastırdım. Basit mi kaçmıştı? Sevmemiş miydi?
Siz: Evet ama değiştirebilirim.
Siz: Yani basit dersen değiştirebilirim.
Siz: Sevmez, beğenmezsen.
Kuzey: Hayır, içinde çok güzel görünüyorsun bebeğim.
Kuzey: Hoşuma gitti.
Dudaklarımı bir gülümseme kaplarken bir sonraki mesajı ekrana düştü.
Kuzey: Yırtmacı var mı?
Siz: Hayırdır?
Kuzey: Dokunması kolay olsun diye ;))
Siz: Yuh Kuzey.
Kuzey: Geldik geleli yakınlaşamıyoruz güzelim ne yapabilirim?
Siz: Daha yalnız olduğumuz bir ortam da yapabilirsin mesela?
Siz: Ailemizin ve arkadaşlarımızın olmadığı bir ortam... Nasıl fikir?
Kuzey: İmkansız bir fikir.
Kuzey: Bundan sonra evlenene kadar baş başa kalabileceğimizi düşünmüyorum.
Siz: Ben vazgeçtim.
Siz: Siz yoldan geri dönün.
Siz: Sen çok azgın bir insansın olmaz böyle.
Kuzey: ne
Siz:
Kuzey: Güzelim saçmalama istersen. Şaka yapıyorsun değil mi?
Kuzey: En güzel günlerimizden birinde de ayrılık şakası yapma, lütfen.
Kuzey: Hoş değil.
Siz:
Siz: Halamın oğluyla evlenecem ben.
Siz: git.
Kuzey: Senin halanın oğlu yok sevgilim.
Siz: Of doğru ya.
Zilin çalmasıyla başımı telefondan kaldırırken bana olan bakışları gördüm.
"Ne var?"
"Kızım misafirler geldi."
Kaşlarım havalanırken istemem olduğunu hatırlayarak ayağa fırladım. Elbisemin sağını solunu düzelterek babama döndüm.
"Erkek gözüyle baksana bi baba."
"Bokuma benziyorsun." Emir'in atılmasıyla dönüp yalandan bir şekilde tükürdüm.
"Erkek gözü demiştim." dediğimde dil çıkararak beni taklit etti.
"Fıstık gibisin prenses, hadi bekletme de aç kapıyı." babama gülümseyerek hep beraber kapıya yöneldik.
Boğazımı temizleyerek karakter değişikliğine giderken şirin kız modunda kapıyı açtım.
Ekip tam karşımdaydı. Takım elbiseli üç erkek. Kübra ve Umut hemen birbirlerine sarılırken Burak zoraki bir şekilde Sude'ye gülümseyerek babamla el sıkıştı.
Gözlerim ondaydı, zaman mı yavaşlamıştı yoksa heyecandan kalbim mi durmuştu?
Çiçeği, çikolatayı bana uzatırken parlak gözlerle bedenimi süzdü.
Ne yapacağımı bilemeyerek kollarımı sıkıca boynuna doladığımda gülümseyerek dudaklarını boynuma bastırdı.
"Her zamanki gibi bugünde ışık sanıyorsunuz hanımefendi." derken saçlarımı kokladığını hissettim.
"Sizde amma fiyakalı görünüyorsunuz beyefendi." geri çekilerek birbirimize tebessüm ettiğimizde Burak'ın boğazını temizlemesiyle bakışlarımızı ayırarak salona geçtik.
...
"Ee, ne iş yaparsın oğul?"
Ayaklarım heyecandan koltukta sallanırken Kuzey'in dikkati oraya çevrildi. Gülümsedi.
"Ünlü bir şirkette hisse sahibiyim efendim."
Babam başını sallarken bana baktı. Dudaklarımı ısırdığımda zoraki olarak gülümseyerek elimi tuttu.
"Evin, araban var mı?"
"Baba adam şirkette müdür, müdürr!" dedi Emir bastıra bastıra. "Ev, araba koleksiyonu var bunun."
Kıkırdadığımda Kuzey'le bakışlarımız kesişti.
"Var efendim."
Oy benim terbiyeli aşkoluppom ya. Şunun tipine bak. Nasıl da süt dökmüş kedi gibi ama... Yaptığı arsızlıkları sanki bu değilde başkası yapmış sanki. Hay ağzını yüzünü yediğim.
"Askerliğini yaptın mı?"
"Sınırda." diye kısa bir yanıt verdi Kuzey.
"Zor olmalı."
"Pek çok arkadaşım yanımda şehit düştü."
Babam usulca başını salladı.
"İçki, sigara, alkol?"
Eveeettt. Geldik o soruya.
Voaallah hepsi vardır.
Kuzey duraksadığında babam gülerek ona baktı. "Şaka yapıyorum oğlum. Olsa ne yazar, olmasa ne yazar? Bağımlılık derecesinde içip kızıma ya da-"
Kuzey cümlenin devamını anlayıp kaşlarını çattı. "Asla efendim. Eylül'e zarar verecek bir hareket yapmam. Yapanı da affetmem."
Hemen yanımdaki annem güven verircesine bacağımı sıktı.
"Yaptığı bir takım şeyler var." dedi Umut sırıtarak. "Kuzey'in eline düşenin vay haline."
Ekipçe güldüğümüzde anne babam bize garip garip baktılar.
"Ailenden birileri-" babamı bölerek kolunu sıktım.
"Baba."
"Sorun değil, güzelim." Kuzey gülümsediğinde yorgun bakışlarını farkettim, burukça ona baktım. "Babam vefat etti, biliyorsunuz durumu zaten. Annem ve erkek kardeşim ise yurt dışındalar, görüşmüyoruz."
"Anladım." dedi babam çenesini ovarak.
Kübra'nın karşımda kaş göz yapmasıyla anneme baktım. 'Hadi' dercesine bana bakıyordu. Boğazımı temizleyerek ayaklanırken Kuzey'e göz kırparak gülümsedim.
Kızlarla mutfağa girdiğimizde üçümüzde aynı anda birbirimize baktık.
"Eylül."
"He."
"Ya çok şirinsiniz kızım yaaa." dedi Kübra cıvıyarak.
Kıkırdadım. "Öyleyiz değil mi?" dedim bende erirken.
Sude bu halimize güldü. "Ah ulan aşk, sen nelere kadirsin? Eylül bu hale gelecek adam mıydı?"
"Eylül adam mıydı?"
"Sikli bayan."
İkisinin de poposuna bir şaplak attım. "Hadi hadi, laklaklık etmeyin de kahveleri yapın."
"Sen ne yapacaksın cano?"
"Kocişkomun kahvesini." dedim sırıtarak.
"Ay senin kocişkonu yesinler." kaşlarım çatılırken Kübra'ya baktım.
"Yemesinler. Ben yiyeceğim."
"Aklıma fena düşünceler geliyor." Sude dolaptan kahveyi indirirken yandan bir bakış attı.
"Sen zaten yemişsindir de," Kübra bana bakarak gülümsedi. "Neeeyseee." dedi uzatarak.
Yanaklarım alevlenirken onları görmezden gelerek Kuzey'in kahvesini ocağa koydum.
"Bak demekki doğru, görüldü yediğimize göre." Sude dirseğiyle kolumu dürtünce bakışlarımı kaçırdım.
"Ne yani olamaz mı?" omuz silktim ama onlara bakmıyor, kahveyle ilgileniyordum. "Boşluğumuza gelmiştir."
"Sevişmek mi?" Sude güldüğünde bakışlarımı ona çevirdim.
"Ben öyle demezdim."
"Sevmek artık sevmek eşittir yiyişmek mi?"
"Tek yiyişmekle kalmamıştır bunlar." dedi Kübra alttan alttan gülüp kahveleri fincanlara doldururken.
"Ya susun be abartmayın. Allah Allaaah." kahvemi kalpli fincanıma doldurarak kızlara döndüm.
"Ben tuz koyamam."
"Ne demek koyamam?" dedi Kübra, sanki birini öldürmüşüm gibi bir tepki verirken.
"Kıyamam ki."
"kızım saçmalama, nolacak tuzdan." dedi Sude tuza uzanarak.
Elinden tutarak onu durdurdum. "Midesi yanar."
"Vallahi aptal aşık bu kız ya." Kübra bana ters ters bakıp cıkladı. "Ben olacaktım varya, arap sabunu bile atardım o kahvenin içine."
"Umut..." dedim resmen fısıldayarak.
"Naparsın?" diyip gülümsedi Kübra. "O kendi kaderini kendi belirledi."
"Allah beni erkek yaratıp da sizin gibi insanlarla evlendirmediği icin bu gece bir şükür namazı kılayım ben en iyisi."
"Aşk olsun." dedi Sude dudak büzerek. "hadi bu deli neyse, ben niye arada kaynadım ya?"
Güldüm. "Kurunun yanında yaş da-" zil bir kez daha çalınca bakışlarımız kesişti.
"Komşudur herhalde." dedim omuz silkip koridora geçerken.
İçeriden annemin sesi geldi. "Eylül o kim?"
"Kapıyı açmadım daha." uzanıp delikten bakma zahmetine girmeden kapıyı araladığımda bacaklarıma yapışan bir cisimle dudaklarım hayretle aralandı.
"Halaaaa!!"
"Komutan?"
"Bu kadar çabuk mu unutulduk?"
💫💫💫
VEEE BÖLÜM SONU CANAVARI EHEHE (komutan diye abisine diyor bu arada) KFBEJFBWJFBEJD
Bölümlere kısa diyenler oluyor asklar, hergün bölüm atmaya çalıştığımdan ilham almak zor oluyor ve ancak 1500- 2000 kelime arası oluyor ve bence gayet de ideal lütfen (kendimi kandiriyorum kfbejdbejd)
Sizce abi olay çıkaracak mı yoksa sessiz sakin ilerler finishi verir miyiz?
instagramdan @mafyayacattik hesabini takip etmeyi unutmayınnn.
Bu arada parodi hesabı gibimsi bir şeyler yapmak isteyenler olur mu? ŞAHSEN BEN EMİR'İN İNSTAGRAM HESABINI YÖNETMEK İSTERUM IDBSJFBWJFHJE ama hesap acmaya useniyorum.
Neyse neyse siz tartışın buralarda, bende bombayı salıp uyumaya kaçayım.
İyi gecelerrr.