DÖNÜŞ

ayskrkss

34.5K 1.3K 490

"Biz büyüdük Rüzgar. Değiştik. Artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz." "Biz senelere meydan okuduk Eylül. 3 sen... Еще

Dönüş
1-Anne♣️
2-Geri Dönüş♣️
3-Efe♣️
4-Telefon♣️
5-Alışveriş♣️
6-Lunapark♣️
7-Sevgili♣️
8-Şenlik♣️
9-Emir♣️
10-İlk Öpücük♣️
11-Buluşma♣️
12-Mutluluk♣️
13-Dönüm Noktası♣️
14-Yeniden♣️
15-Biz♣️
16-Şişe Çevirmece♣️
17-İhanet♣️
18-Futbol Maçı♣️
19-Eğlence♣️
20-İzmir♣️
21-Anne-Kız♣️
22-Sedef♣️
23-Abi♣️
24-Hastalık♣️
DUYURU-1
25-Tekne Turu♣️
26-Kandırılmak♣️
27- Çocuk♣️
28- Pınar♣️
29-Bela♣️
30-Doğrular♣️
31-Aptal Aşık♣️
32-Kist♣️
33-Yer ve Duvar♣️
34-Kokteyl♣️
35-Kız Kardeş♣️
36-Doğum Günü♣️
38-Eğlence♣️
39-Nişan♣️
40-İntikam♣️
41-Sarhoş♣️
42-Kavga♣️
43-Parti♣️
44-Sarhoş ♣️
45-Düğün♣️
46-Umut♣️
47-Kaçırma♣️
48-Acı♣️
49-Çöküntü♣️
50-Savaş♣️
51-Hisler♣️
♣️Final♣️
TEŞEKKÜR!
❤️Özel Bölüm❤️

37-Doruk♣️

263 17 13
ayskrkss

Arkadaşlar yeni kapağa ihtiyacım var yardımcı olabilirim diyenler var mı? :)

Bölüm Parçası- Bruno Mars/Mirror

37. Bölüm

"Hadi artık ya!"

"Tamam geliyorum!" Son kontrollerimi de yaptım. Bugün okulun ilk günüydü. Üniversite hayatımızın ilk günü. Rüzgar'da beni almaya gelmişti ve aşağıya inmem için bir saattir sesleniyordu. Ayakkabılarımı da giydikten sonra aşağıya indim.

Kahvaltımızı yapıp babam ve abime öpücük bıraktıktan sonra Rüzgar ile beraber evden çıktık.Telefonumun mesaj sesiyle elime alıp mesaja baktım.

'Okuldayım bekliyorum  ufaklık.' Ona geldiğimize dair mesaj attıktan sonra Rüzgar'a döndüm.

"Enesmiş. Okula gelmiş bizi bekliyor."

"Neden bizi bekliyor ki?" Oflayarak önüme döndüm. Ne kadar anlatırsam anlatayım Enes'e olan kıskançlığı geçmemişti. Artık ona sinir olmuyordu hatta muhabbetleri falan çok iyiydi ama kıskançlık konusunu çözememiştik.

"Bak sevgilim. İlk defa bilmediğimiz bir ortama gireceğiz ve Enes de bize yardım etmek için bizi bekliyor. Bu yani başka bir şey yok!" diyerek önüme döndüm tekrar.

"İyi birisi." Şaşkınlıkla Rüzgar'a döndüm. Enes'e mi demişti?

"Ne dedin?" diye sordum heyecanla. Öyle düşündüğünü biliyordum ama sesli olarak duymak heyecanlandırmıştı.

"Hiçbir şey. Evrenden sesler mi duymaya başladın güzelim?" İnatçı! Dalgaya vuruyordu birde. Bu kadar gururlu olmasa ne olurdu sanki? Ona dil çıkarıp dışarıyı izlemeye başladım. Bir anda hissettiğim hareketlilik ve yanağımdaki baskıyla Rüzgar'a döndüm. Gülerek bir yandan arabayı sürüyor bir yandan da dışarıyı izliyordu. Ben de gülerek onun bana yaptığını yapıp aniden onu öptüm ve dışarıyı izlemeye başladım. Bana baktığını hissedebiliyordum. O da gülerek tekrar döndü.

"Hadi bakalım üniversite hayatımız hayırlı olsun!"

..

"Derse gidiyorum çıkışta bekle beraber gideriz." Rüzgar bana öpücük, Enes'e de selam gönderip dersine gitti. Benim dersim bir saat sonra başlayacaktı.

"Canım okulumuz hakkında ne düşünüyorsun bakalım?" Düşünürmüş gibi yaptım.

"İyi ya okuyup bitircez işte. 4 senemiz var." Enes 2 sene sonra mezun olacaktı. Direk şirkette babasının yanında işe başlayacaktı.

"Seninle işimiz var. Seni birisiyle tanıştırmam lazım." Kaşlarımı çatıp Enes' döndüm.

"Kiminle?" Gülümseyerek kafasını gökyüzüne çevirdi. Çok yakın arkadaşım, dostum dediğim Doruk varya onunla. Eslem için, benim gibi gördüğü abisiydi. Eminim sende çok seveceksin."  Eslem derken gözleri kapalı havaya doğruydu. Ama sesindeki belli etmemeye çalıştığı titremeyi hissetmiştim. 

"Ne zaman tanışıyoruz abicimle?" dedim gülerek. Bende sesimi üzgün çıkararak onun daha fazla üzülmesini istemiyordum. Gülerek konuşmuştum bu yüzden. Enes de kafasını indirip gözlerini açtı ve her zaman ki gülmeye başladı. Dışarıya ne kadar mutluyum izlenimi verse de içindeki acıyı hissedebiliyordum. Ne de olsa aynı acı bende de vardı. Onu benden başka kimse bu kadar iyi anlamazdı.

"Akşam için işin var mı?"

"Yok. Akşam tanışabiliriz." Benim cevabımla Enes telefonunu çıkarıp, Doruk olarak tahmin ettiğim kişiyi aradı.

"Dostum akşam boş musun?" Doruk dediği arkadaşını ne kadar çok sevdiği onunla konuşurken gözlerinin parlamasından belli oluyordu. Onu kardeşi olarak gördüğü ve o derecede değer verdiği çok belliydi.

"Beni bu araba yarışında yenen ufaklıkla tanıştırıcam." O an aklıma geldikçe gülme isteğimi zor bastırıyordum.

"Tamamdır akşam görüşürüz kardeşim." Telefonu kocaman gülümsemesiyle kapatıp bana döndü.

"Akşam sekizde alırım o zaman seni." 

"Tamamdır! Şimdi derse gitmem lazım. Akşam görüşürüz o zaman." Enes'e veda edip dersimin olduğu dersliğe doğru yola çıktım.

..

"Akşam ne yapıyoruz?" Rüzgar ile beraber dersten çıkmış eve doğru gidiyorduk. Akşam ne yapacağımızı soruyordu ve ben Enesler ile buluşacaktım. Yine Enes desem, bir şey diyeceğini sanmazdım ama yanında arkadaşı olacağı için kızacağına emindim. Eğer yalan atarsam daha kötü sonuçlar doğuracağı için doğruyu söylemeye karar verdim.

"Enes'e söz verdim." dedim mırıltı şeklinde çıkan sesimle.

"Enes mi?"

"Evet sevgilim. Arkadaşları ile tanışmak istedim o da bugün içi ayarlama yaptı." Ufacık bir yalandan da zarar gelmezdi herhalde. 

"Demek Enes'in arkadaşları. Tamam." Rüzgar, ifadesiz bir sesle konuşup araba sürmeye devam etti. Bizim eve de gelmiştik zaten.

"Teşekkür ederim sevgilim. Yarın görüşürüz." Yanağını öpeceğim sırada hiçbir tepki vermemesiyle kaldım. Ne yani küsmüş müydü?

"Sen bana kızdın mı?" diye sordum merakla. Cevap vermeyince, elimle yüzünü tutarak kendime doğru çevirdim. 

"Sana diyorum Rüzgar! Bana kızdın mı?" diye sordum üzüntü ve şaşkınlık arası çıkan sesimle.

"Sürekli Enes, Enes, Enes! Bıktım artık Eylül! Benimle mi sevgilisin, yoksa onunla mı anlayamıyorum artık! Beni kardeşi gibi görüyor dedin, tamam eyvallah dedim. Ama seni nasıl kardeşi gibi görüyor ya! Adam sürekli seninle beraber plan yapıyor! Sana kendisini abi gibi gösterip alttan sevgili gibi yapıyor! Kendin de görmüyor musun? Kör müsün kızım sen?" Şaşkınlıkla Rüzgar'a bakakaldım. Tamam sinirlenmiş, kıskanmış olabilirdi ama bu kadarı da fazlaydı! Olayı resmen farklı yönlere çekmişti. Ezgi Abla'ya kimseye anlatmayacağıma dair söz vermiştim ama sanırım bu seferlik o sözü tutamayacaktım.

"Böyle bir şeyi bilmeden yargılama Rüzgar." diye başladım sakinlikle.

"Ne bilmem gerekiyor Allah aşkına! Çocuğun sana olan aşkını mı?" Ben sakindim ama onun sakinlikle alakası yoktu.

"Evet beni seviyor ve bende onu seviyorum. Ama abimi sevdiğim gibi, kardeşini sevdiği gibi."

"Bana hala kardeş sevgisinden bahsediyorsun. Bak güzelim tamam. Sen abin olarak görüyor olabilirsin ama o seni kardeşi olarak görmüyor!" Kafamı yavaşça iki yana doğru salladım. Eğer şimdi gerçekleri anlatmazsam ilişkimiz çıkmaza doğru ilerleyecekti ve ben böyle bir şey olmasını kesinlikle istemiyordum.

"Onun benden iki yaş küçük kız kardeşi var." Rüzgar kaşlarını çatarak bana doğru baktı.

"Onunla tanışmadık. Nerede?" Gülümseyerek, Enes'in kardeşini anlattığı zamanki gibi gökyüzüne baktım.

"Annemin yanında. Cennette." dedim gözlerimi kapayarak. Enes'in aksine sesimin nasıl çıktığını umursamamıştım. Sonuçta karşımdaki her şeyimi bilen insandı. Omuzlarımda hissettiğim baskıyla, bana sarılan sevgilime bende kollarımı ona sararak karşılık verdim. Ona küsmemi gerektiren bir durum yoktu. Her şeyi yanlış yorumlamıştı ve aslında biraz haklıydı. Şimdi de ona her şeyi anlattığım için hatasını anlamıştı. Yavaşça gözlerimi açarak Rüzgar'dan ayrıldım. Pişman olmuş bakışlarla bana bakıyordu. Gülümseyerek yanağına öpücük bırakıp arabadan indim.

"Sanırım artık akşam abimle buluşabilirim." Rüzgar'ın yavaşça başını sallamasıyla gülümseyerek el sallayıp eve doğru gittim. Bir yanlış anlaşılmalı olayın daha sonuna gelmiştik işte.

..

"İşte geldik!" Deniz kenarındaki, küçük, çok şirin görünen mekana baktım.

"Çok güzel." Enes, mekana bakarak gülümsedi. Sanırım burada güzel hatıraları vardı.

"Sürekli burada buluşuruz." Gülümseyerek mekana doğru ilerlemeye başladım. İçeriye girdiğimiz zaman, içerinin de dışarısı gibi ferah olduğunu fark ettim. Mutfak kasaya ait küçük bir alan ve 5-6 tane masa vardı o kadar. 

"Bizimkisi daha gelmemiş." Enes'in yönlendirmesiyle boş bir masaya oturduk. Bizden başka iki çift daha vardı. Telefonum titreyince teyzemin aradığını fark ettim.

"Ben telefon görüşmesi yapıp geliyorum." Dışarıya çıkıp telefonumu açtım.

"Efendim teyzoş." 

"Eylülcüm yarın sabah kahvaltıda bizdesiniz kuzucum. Haberin olsun. Öptüm hadi görüşürüz." Ve dıt dıt! Eminim şu anda başka birisini daha aramıştı bile. Teyzemin haline gülerek tekrar mekana girdim. Bizim masada sırtı bana dönük birisi oturuyordu. Sanırım Doruk dediği kişi gelmişti. Ben yanlarına yaklaşınca Enes ayağa kalktı.

"İşte benim yarışçı ufaklığım!" Ben gülerek ona bakarken, Doruk diye bildiğim kişi de ayağa kalktı. Arkasını dönünce bir anda ki heyecan ve şaşkınlıkla elimdeki telefonu yere düşürdüm.

"Do-Doruk?" dedim şaşkınlıkla. Karşımdaki Doruk, benim tanıdığım Doruktu. Aramızdaki bağın çok kuvvetli olmasına rağmen, 5 yıl önce beni bırakıp giden Doruktu.

"Eylül?" dedi o da aynı benim gibi şaşkın bakışlarla. Ama onunkisin de benimkisinden farklı mutluluk, bende de hayal kırıklığı vardı.

"Hey bir dakika siz nasıl tanışıyorsunuz? Yoksa..?" Doruk, Enes'in cümlesini bitirmesine izin vermeden yavaşça kafasını salladı. Ben hala şaşkınlıkla ona bakıyordum. Bir anda yanıma gelip sıkıca sarılmasıyla gözlerimi kapatıp bekledim. Ama daha sonradan dayanamayıp, ben de yılların verdiği özlemle kollarımı sıkıca ona doladım. Benim ilk öpücüğümü çalmıştı ama benim için bir kahraman, abi, kardeş, dosttan farksızdı. Beni bırakıp gidince de ona kızıp, küsmüştüm. Ama en çokta üzülmüştüm gidişine.

"Meleğim" diyerek saçlarımı okşadı. Ben üzgünken de her zaman böyle yapardı. Saçlarımı okşardı ve bana her zaman melek ya da meleğim derdi. 

"Neden gittin?" diye sordum ondan ayrılıp. Enes, gülümseyerek bizi izliyordu ama bakışlarının arkasındaki siniri hissetmiştim. Enes'in oturmasıyla bizde sandalyelerimize oturduk.

"Gitmek zorundaydım melek. Hem eskiye dönmeyelim artık. Bak tekrar görüştük." Çaresizce kafamı salladım. Zaten kim eskiye dönmek isterdi ki?

"Hoş geldiniz yavrularım ne alırsınız?" Yanımıza gelen, kırklı yaşlarının sonunda görünen, kısa boylu tombul teyzeye baktım. Çok cana yakın ve güler yüzlü duruyordu.

"Balık ekmekleri mükemmel oluyor Eylül. Öneririz." Doruk'un da evet anlamında başını sallamasıyla hepimiz balık ekmek söyledik.

"Bu kadar geç kaldığım üzgünüm ama başın sağ olsun melek." Hafif bir gülümseme eşliğinde başımı salladım. Demek ki haberi vardı ama aramaya cesareti yoktu. 

"Ne kadar mükemmel bir insanım ya bakın uzun süredir görüşmeyen arkadaşları görüştürdüm!" Enes sanırım üzüldüğümü anlayınca hemen lafı değiştirmişti. Ona minnet dolu bir gülüş atıp söylediği şeye de kahkaha attım.

"Valla sen olmasan görüşemeyecektik ya sağol!" Doruk'un da alaylı cevabıyla keyfim iyice yerine gelmişti.

"He abicim he. Hem sen söyle bakıyım hangimiz daha yakınız sana?" Şaşkınlıkla Enes'e döndüm. Bu nasıl bir soruydu böyle! Doruk gülerek bakışlarını aramızda gezdirdi.

"O benim meleğim sen de kardeşimsin!" Pek açık bir cevap olmasa da Enes'in memnun gülüşüne bakılırsa bu cevabı beğenmişti.

"Sevgiline haber verdin de mi?" Kaşlarımı çatarak Enes'e döndüm. Şimdi neden durup dururken böyle bir soru sormuştu ki?

"Evet haberi var." dedim gülerek. Sanırım bir anda aklına gelmişti. Doruk'a dönünce öfkeden elini yumruk yapmış Enes'e doğru baktığını fark ettim. Benden habersiz bir şeyler dönüyordu ama aslında pekte umurumda sayılmazdı.

"Afiyet olsun çocuklar." Balık ekmeklerimizin gelmesiyle yemeye başladık. İlk ısırığımı almamla şaşkınlıkla Enes'e döndüm.

"İnanamıyorum bu mükemmel!" Enes ve Doruk''ta gülerek beni izliyordu.

..

Uzun sohbetin ardından artık eve dönme zamanı gelmişti. Doruk'un siniri sanırım geçmiş, eski haline dönmüştü. Enes zaten her zaman güler yüzlüydü ama fark ettiğim bir şey vardı. Enes, sanki Doruk'un yanında daha çok kendisiydi. Hiçbir konuda kendisini kasmıyor, rahatça konuşuyordu.

"Melek hadi gel ben seni bırakayım." 

"Yok kardeşim ben bırakırım. Babasına sözüm var onunla konuşcağız." Ne konuşacaklardı acaba? Babam hiç böyle bir şeyden bahsetmemişti.

Doruk ne kadar kaşlarını çatsa da karşı çıkmadı. Gelip bana sarıldıktan sonra iyi geceler diyerek arabasına bindi ve gitti.

"Hadi bakalım bizde gidelim." Bizde beraber arabaya binip eve doğru yola çıktık.

..

"Hadi gelmiyor musun?" diye sordum Enes'e. Evin önüne gelmiştik ama Enes arabadan inmiyordu.

"Yok ya yanlış hatırlamışım ben. O bugün değildi." Enes kesinlikle bir şeyler karıştırıyordu yoksa neden unutsun ki?

"Eylül, Rüzgar'ı gerçekten seviyor musun?" Bu da nereden çıkmıştı şimdi? Ama daha fazla sorgulamadan direk cevap verdim.

"Sevgiyi de geçti artık. Ona bağlandım, aşık oldum." dedim gülümseyerek. Rüzgar, sevgilim, ilk aşkımdı.

"O çocuğu hele bir bırak sorarım ben sana!" Yaşlı mahalle kadın gibi konuşmasına gülüp arabadan indim.

"Bu soruların bittiyse gidiyorum artık. İyi geceler abicik!" Ve yine gözlerindeki o içten gülümseme. Ona arada abi diyordum ve gülümsemesi kalbine kadar ulaşıyordu.

"İyi geceler ufak kız kardeş."

-3. Kişi Ağzından-

Enes arabasına binip hemen Doruk'un evine doğru gaza bastı. Bu gece konuşup halletmeleri gereken konular vardı. Evin önüne gelince hemen arabadan inip Doruk'un evine gitti ve zile bastı. Zaten Doruk'ta kanepesine çökmüş arkadaşının gelmesini bekliyordu. Geleceğini biliyordu çünkü. Zilin çalmasıyla gidip kapıyı açtı. Enes hemen içeriye geçti.

"O kızın üzülmesine izin vermem Doruk!" Doruk iki yana kafasını salladı. Zaten meleğinin üzülmesini istemiyordu ki. Hayatından çıkıp onu üzerek zaten kendisinden nefret etmişti. Ama gitmek zorundaydı. Daha fazla meleğinin başkasını sevdiğini görmeye dayanamıyordu. O da hayatından çıkıp, kendisini düzeltmeye çalışmıştı ve bu neredeyse 5 yıl sürmüştü. Onu ilk gördüğü an kalbindeki hızlı atışı hissetmişti ama kendisini frenlemişti de. O artık onun meleği değildi çünkü. Arkadaşı da durumu fark etmişti ve dolaylı yoldan sevgilisi olduğunu ona hatırlatmıştı. Çıkışta Doruk, meleğiyle biraz daha vakit geçirmek için onu eve bırakmaya teklif etmişti ama arkadaşı hemen engellemişti. Ne kadar ona kızması gerekse de içten içe minnet duyuyordu arkadaşına. Çünkü onlar, birbirlerinin zor dönemlerinde karşılaşmışlar ve birbirlerine bağlanmışlardı. Enes kız kardeşi ölmüştü. Zaten şu anda da kız kardeşi yerine Eylül'ü koyduğunu anlayabilmişti.

"Onu üzmem." dedi Doruk. Ama bu Enes'e yetmiyordu. Böyle bir durumda hem Eylül, hem Doruk üzülecekti. Bu iki insan da Enes için çok önemliydi. Hiçbirisinin üzülmesini istemiyordu.

"Yapma kardeşim. İkinizi de üzme. Bak zaten ne de güzel unutmuştun onu! Yine eskiye dönmeyelim abi!" Enes tekrar eski şeyleri yaşamak istemiyordu. Doruk için de durum öyleydi. Zaten dediği gibi, meleğine karşı olan duyguları artık eskisi kadar yoğun değildi. Sadece birkaç duygu kırıntısı kalmıştı o kadar. 

♣️♣️♣️

Artık bizimle beraber olacak yeni karakterimiz Doruk ile bu bölümde tanıştık. İlerleyen bölümlerde Doruk'u daha çok öğreneceğizz.. :)

İyi ki Varsınız!




Продолжить чтение

Вам также понравится

MİHRİMAH feraye

Любовные романы

5K 212 5
Mecburiyetlerinin altında kalmış bir adam ile aşkı kendinden büyük kadının hikayesi. ... "Sen çıplak ayaklarınla koşa koşa bana geldin ama o yol kana...
1.1M 29.8K 83
Cinsel içerik, şiddet vb olaylar içeriyor çok sık olmamak kaydıyla lütfen bunu bilerek okuyun!! Kendini bulunduğu durumdan kurtarmakla beraber ona...
754K 35.8K 66
~ spiritüeller de 1.sıradayız.... Yavuz aşkı simgelesede aşka inanmayan ve evliliğe inanmayan bi adamdı. En büyük nedenide ablasının boşanmasıydı...
780K 35.5K 27
Not: Kitapta +18 unsurlar mevcuttur.. ........................................ ~ZS~....................................... Kına yakmak kendini adama...