SELEME CENEMELERR YAZILI HAFTASI VAKTİ WOAAAA
Bölümü sırf bugünde bölümsüz kalmayın diye yazıyorum valla biraz özensiz kaldı kusura bakmayın asklar. Günde iki sınava birden çalışıyorum, umarım anlayış gösterirsiniz. 💓💓
Sınır 150 oy, yorum 100
keyifli okumalarrr
...
"Babaanne." dedim oflayarak.
"He, yavrum."
"Bunu giymek zorunda mıydım?" üzerimdeki çiçekli elbiseye baktım.
Ne olur ne olmaz lazım olur diye yanıma koymuştum ama yırtmacı sağolsun Allah katında olduğundan giyeceğimi düşünmemiştim. Ve babaannem beni zorla bununla düğüne götürüyordu.
"Safiye'yi çatlatacağız. Benim kızımın nelerini kaçırdığını bir görsün de safoloz oğluna baksın." diyip popoma vurdu.
"Oha babaanne. Ne yapıyorsun?" dedim hayretle.
"Yapmam gerekeni." diyip güldü. Vallahi korkuyordum bu kadından. "Aslan gibi damadımı bulmuşum, gül gibi kızımla , emanet ettiğim yiğidi herkes görsün."
Babaanneme tip tip baktığımda bana 'ne var' dercesine omuz silkti.
"Sabır."
...
"Kuzey!" dedim dişlerimin arasından.
Sırıtması büyürken çayından bir yudum aldı. Babaannemin bakışları üzerimize döndüğünde yalandan gülümseyerek ekmeğimden bir lokma aldım.
"Bizde düğüne gelebilir miyiz Selvi teyzeciğim?" dedi Sude içli içli.
"Gelin tabi, güzel kızım. Eğlenirsiniz hem biraz. Şehir düğünlerine benzemez." Sude neşeyle güldüğünde Emir'in kafası masaya düştü.
"ALLAH!"
"Salak uyuyakaldı." dediğimde herkes gülerken hissettiğim sıcak elin üst bacağımı kavramasıyla yerimde dikleştim.
(ARKADAŞLAR ELLEŞME SAHNESİ KFBWXJBSJDBSJ YARI +18 🥰🦍💨)
Bakışlarım Kuzey'e döndüğünde sanki kendisi değilmiş gibi yemeye devam ediyordu.
Bacağımdaki eli yırtmaçtan yavaş yavaş yukarı doğru çıkarken masadaki elimi ani bir hızla çekip durması adına elini tuttum.
Baş parmağı ile elimi okşamaya başladığında ona ters bi bakış atıp elimi çektim. Kafasını hafif eğerek saçlarının yüzüne düşmesini sağlarken alttan alttan piç gülüşü yaptı.
Öyle gülme zalımın oğlu.
Valla bende isterim ama malum.
Çayıma uzanıp Kuzey'i umursamayarak içmeye çalıştığımda eli rahat durmayarak ilerlemeye devam etti.
İç çamaşırımın ipini çekiştirerek elinin tersini sürtüyordu. Derin bir nefes almaya çalıştığımda boğazıma takılan çayla öksürmeye başladım.
"İyi misin Eylül?" diyen Sude'ye başımı sallarken daha çok öksürdüm.
"Genzime kaçtı." derken alttan da sert bir şekilde Kuzey'in ayağına bastım.
Kuzey parmaklarını iç çamaşırımın içinden geçirip malum yerle buluşturduğuna tenime değen sıcak parmaklar yerimde kasılmama sebep oldu.
Gözlerim babaannemi bulduğunda iştahla yemeğini yiyor, bize bakmıyordu bile. Bakışlarım Kuzey'e dönünce onunda benimle aynı durumda olduğunu farkettim. Boynuna kadar kırmızı kesilmişti.
Umut Kuzey'i dürterek, "Hayırdır?" diye sorduğunda "Bir şey yok dön önüne." dedi ters ters. Umut sırıtıp önüne döndüğünde anlamaması için dua ediyordum ama... Sanırım anlamıştı.
Parmaklarını önce yavaş bir şekilde sonrasında ise beni zor durumda bırakmak için hızlandırırken inlememek adına zor duruyor. Bir elim masadayken diğer elimi yumruk yapmış dudaklarımı aralamamaya çalışıyordum.
Ve sonra olan oldu. Parmağını birden bire el verdiğince içime sokmasıyla dişlerimi dudaklarıma geçirdim. Kasıntıyla kendimi sıktığımda kulağıma eğilerek, "Biraz gergin gibisin güzelim." diye mırıldandı.
"Çek şu elini." dedim dişlerimi sıkarak.
Genişçe sırıtarak parmağını içimde oynattığında yumruk yaptığım elimle Kuzey'in üst bacağını sıkarken dudaklarımdan bir inleme kaçırdım.
Herkesin bakışları bana dönerken kıpkırmızı olmuştum bile.
"Dilimi ısırdım." Aferin Eylül, yürüyen yalan makinesi. Dilini ısıranlar inliyor mu gerizekalı?
Ama inanmış görünüyorlardı ki herkes kendi haline geri döndü. Babaannem hariç...
"Gevşe." nefesi boynuma değdiğinde içimdeki azgın Eylül kendini daha da sıkmaya başlarken Kuzey'in bir nefes verdiğini işittim.
Kolaysa sen yap be adam!
BABAANNEM HÂLÂ BİZE BAKIYORDU VE KUZEY DUDAKLARINI RESMEN BOYNUMA KADAR DEĞDİRİYORDU.
Hızlı ama minik nefesler alarak diğerlerine belli etmeden rahatlamaya çalıştım ama nafile.
"Eylül." bakışlarım babaannemi bulurken yutkundum.
"Efendim valide sultanım." dedim abartılı bir şekilde gülerek.
"Sen gel bakayım benim yanıma." bakışlarım istemsiz Kuzey'le kesişince hemen geri önüme dönüp ayaklandım.
Kadın her şeyi görüyor diyorum size.
Kuzey bana çocuksu bakışlar atarken neredeyse, az önce beni herkesin ortasında inleten adam olduğunu unutacaktım. Öyle bir bakıyordu ki nımussuz.
(Ayp sahne bitiş 😔😔🧕🥵)
...
"Ayaklarım koptu, gitsek mi artık?"
"Hayır. Safiyeyi görmedim daha." babaannemin bakışları Kuzey'e yönelirken kaşlarını çattı. "Yaklaş bakayım kızıma."
"Ne?" dedik Kuzey'le aynı anda şaşkınlıkla.
"Safiye Ahmet'i de kapmış geliyor. Karşı tepeye bakın. Yakınlaşın bakem."
Kuzey'le hayretle karşıdaki tepeye baktık ama sadece karartıdan ibaret iki insan vardı. "Babaanne sen onu nasıl gördün..."
"Ne dedim ben size?" dedi sinirle.
Kuzey'in eli belimi bulurken beni yavaşça kendine çekti. "Şahsen ben babaanneni bugün çok sevdim bebeğim." kulağıma fısıldadığı şeyle kıkırdadım.
"Evet, bende." dediğimde çapkınca gülerek üzerime eğildi. Elimi dudaklarına koyup ittirdiğimde arkadan bize bakan gençlerle kaşlarımı çattım.
"İyi misin güzelim?" Kuzey'e başımı sallayıp gençlere 'ne baküyon la?' dercesine elimi salladığımda birisi göz devirirken sabır çekerek kucacığıma baktım.
"Selvi, hep beraber mi geldiniz?"
Lan bunlar ne ara inmişti o tepeden.
Uhud savaşında tepeyi terkeden okçularda bile bu hız yok reis.
Safiye teyze babaanneme musallat olurken Gül Ahmed'im bize doğru yanaşıyordu.
Bu çocuğu her gördüğümde kafamda Gül Ahmed'im çalması şaka falan olmalıydı.
YAPAYALNIZ GECELERDEEE
ANLAMAZ Kİ BENİ KİMSE
OLACAK SENSİN TEK ÇARE
DERTLERİME GÜL AHMED'İM
"Merhaba Eylül, bayadır görüşemiyorduk."
Ayıp olmasın gülüşü yaparken Kuzey'in belimdeki eli sıklaştı. "Öyle cidden."
Adam erko sinek görse yumruk atacak kıvama geliyordu ya. Kaç Gül Ahmed'im kaç. Kuzey seni yer.
"Sahi en son ne zaman geldin köye?"
"Üniversite zamanlarıydı. İş güç derken baya zaman geçti tabi."
"Bende mühendis oldum biliyor musun?"
Ahmet bir siktir git ya. NAPABİLİRSİN EDA, NAPABİLİRSİN? DELİKANLILIK MI YAPMAYA GELDİN BURAYA??
Kuzey'in belimi tutmayan eli, yırtmacımın üzerini kapatırken gözlerim gözlerini buldu. Kirpiklerini ok misali kalbime sapladığım, kocam yaaa.
Ah Kuzey'im ah. Beni ne mühendisler ne duktorlar istedi, ben ne yaptım senin gibi bir belalıya gaçtım.
"Yaaa." dedim Ahmet'in varlığını hatırlayıp elimi omzuna atarak. "Çok sevindim. Zeki çocuktun zaten." Aklıma gelen anıyla güldüm.
"Küçükken Kuran kursuna gittiğimizde ben ağlayarak suphanekeyi ezberlemeye çalışırken sen Kuran'a geçmiştin bile."
"Abin sana duayı yanlış öğretmişti," Ahmet'de güldü. "Sen de doğrusu o bikerem diyip hocayla kavga etmiştin de annenle görüşmüştü." (yaşandı ;))
"Of, evet." burada yolunan saçlarım aklıma geldi. "Cami hocasına 'Ağzına sıçarım' senin demiştim."
"Ne kadar komik?" Kuzey'in ağzının içinden mırıldanmasını duyarak ona döndüm.
"Efendim hayatım?"
"Güzelmiş, dedim bebeğim." dedi bakışları Ahmet'in üzerindeyken.
Ahmet'in yüzündeki gülümsemenin yerini ifadesizlik alırken gözleri Kuzey'e değdi.
"Sen hep aynıydın gerçi. Aynı fevri, inatçı kadın. Baksana koskoca savcı olmuşsun. Ve sanırım..."
"Evet." dedim gülümseyerek. "Sevgilim."
"Anladım." dedi zoraki gülümseyerek. "Ciddi olmasa babaannenle tanıştırmazdın sanırım?"
Net bir şekilde "Ciddiyiz." diyen Kuzey'e döndüm.
"Evet," dedim gülümseyerek "ciddiyiz." BU DA SANA GAPPAK OLSUN. KÖYÜNE DÖN ŞİMDİ.
(hiçbir köylüye laf atmadim asklar simdi bir şey yazanlar falan olur. Bende köylüyüm kxbsjdjsjdbd)
"Eylül'ü pek erkeklerle görmediğimizden garip geliyor. Genelde çocukken camide yaptığı vukuatlar sebebiyle yaz aylarında Eylül köye geldiğinde bizim çocuklar kaçacak yer arıyordu." Kuzey yalandan gülerken ben gerçekten güldüm.
"Az daha abart istersen."
"Yalan mı?" dediğinde daha çok gülüp başımı iki yana salladım.
Ahmet elini Kuzey'e uzatarak gülümsedi. "Memnun oldum bu arada."
"Sağol." Kuzey samimiyetsizce Ahmet'in elini sıktığında "Kuzey!" diye mırıldansam da omuz silkti.
Ahmet'in yüzü düşerken son bir defa süzerek bana baktı. "Güzel olmuşsun, renkli şeyler sana yakışıyor. Bence hep giymelisin." göz kırptığı esnada "Eyvah" dedim çünkü gelecek hareketi anlamıştım.
"YETER LAN!" Ahmet'in tam sol elmacık kemiğine bir yumruk ve yamulan bir kafa.
"Kuzey!" dememe kalmadan gelen ikinci yumrukla Ahmet'de elini kaldırarak Kuzey'e saldırdı.
"Lan sen kimsin de benim kadınıma bakıyorsun, benim güzelimi süzüyorsun, BENİM GÜZELİME GÜZELSİN DİYORSUN LAN?" Kuzey , Ahmet'in toplara bir tekme geçirince Ahmet yere düşerken Kuzey'e üzerine çıktı.
Etrafta bir yaygara koparken düğünden silah sesleri gelmeye başladı.
"Birader manyak mısın amınakoyim?!" Ahmet dehşet içinde Kuzey'e bakarken yüzünün tam ortasına yediği yumrukla dehşet içinde Kuzey'e baktım.
"LAN SEN NİYE ELİN ADAMININ ÜZERİNE OTURUYORSUN??" Kuzey'in kollarını arkadan kavrayarak sinirle çekiştirdim.
Evet, taktığım nokta Kuzey'in adam dövmesi değil onu döverken üzerine -ÜZERİNE- oturmasıydı.
"KALK DEDİM!" Kuzey'i çekiştiriyordum ama dinleyen kim? Camış gibi adamdı vesselam. Benim incecik parmaklar kollarını çekiştirmede güçsüz kalıyordu.
"Bir daha seni Eylül'ün yaşadığı toprakların içinde görürsem seni gebertirim lan!" Kuzey Ahmet'i yakalarından tutup kaldırdı. "DUYDUN MU BENİ? SENİ GEBERTİRİM."
Adam bize dokunmayınca sinir kapasitesi artıyordu. İnşallah sikmezdi, amin.
...
"Beğendin mi yaptığını?" Kuzey'in yarılan alnına baktım.
Düğünden kovulmuştuk normal olarak ve şuan eve gitmeye çalışıyorduk.
"Nereye gidiyorsun sen?"
"Ormana gidiyorum, gelme peşimden git eve."
"Bende seninle geliyorum."
"Gelme Kuzey. Gerçekten o neydi öyle ya?" adımlarımı durdurup Kuzey'e döndüm. "Bir şey de yapmadı ki çocuk. Eskilerden konu açıldı beraber gülüp eğleniyorduk. Öldüresiye dövmek ne demek Kuzey?"
"Ne yaptığını görmedin tabi?" dedi mırıldanarak.
Derin bir nefes alıp elini saçlarından geçirdiğinde bende aynı şeyi yaptım.
"Ne yaptı Kuzey?" dedim bıkkınca.
"Sana güzelsin, dedi Eylül. Sana güzelsin dedi, sana dedi ya. Benim yanımda dedi, elim senin bedenindeyken dedi."
"Kuzey," durup iç çektim. "Sana sosyal medyada kaç kadın yakışıklı olduğunu, şöyle olduğunu böyle olduğunu yazıyor. En kötüsü ise her türlü cinsellik dolu mesajı atıyor... Hepsini ben nasıl döverim sence?"
"Aynı şey değil bebeğim."
"Hayır, aynı şey." sesimi yükseltirken yürümeye devam ettim. "Dağ başında mıyız biz ya?" ne dediğimin farkına vararak göz devirdiğimde Kuzey burnundan güldü.
"Bacaklarına bakıyordu Eylül."
"Efendim?" Kuzey'e hayretle döndüm.
"Bakışları oradaydı." yırtmacımı gösterdiğinde elim istemsiz oraya gitti. "Elimle kapatmaya çalıştım ama puştun gözleri kaymaya devam ediyordu. Bende-" omuz silkti. "dayanamadım."
"Ne?" diye bağırdım. "BUNU BANA BAŞTA NİYE DEMEDİN?"
Kuzey garip garip bana baktı.
"Benim onu dövmem gerekiyordu!" dedim sinirle.
Kuzey'i bir gülme tutarken ona baktım. "Dağ başında mıyız güzelim?"
Sorduğu soruyla başta mal gibi dursam da sonradan bende kıkırdadım. "Hmm, evet?"
Bir süre daha güldükten sonra gülümsemem Kuzey'in yarılan kaşını görmemle soldu.
"Bakayım mı?" Kuzey başını yavaşça yukarı aşağı sallarken açtığım fenerimin ışığıyla ona yanaştım.
Yüzüne erişmek için parmak uçlarımda yükseldiğimde kıkırdadı.
"Ne var?" cıkladığımda dudaklarına hayali bir fermuar çekip bana odaklandı. Bu haline gülümseyip yumuşacık saçlarını hafifçe geriye atarak parmaklarımı kanayan kaşının üzerine koydum.
"Acıyor mu?" dedim çocuk gibi Kuzey'e bakarak. Bileğimin içinden öpüp gülümsedi.
"Senin dokunuşların değdi ya, acımaz." dediğinde gülümsedim.
Elim yaranın üzerinde dolaşırken "Çok kötü durmuyor ama çok kanıyor." dedim.
"Her yara gibi." bakışlarım Kuzey'in gözlerine kayarken yüzünde buruk bir gülümseme vardı.
"Kuzey." dedim ellerimi yüzünden çekip ensesindeki saçlarıyla oynamaya başlarken.
"Efendim birtanem." dedi dudaklarıma uzanarak.
"Sen bana hiç..." durdum ona baktım, söylemekle söylememek arasında gidip geliyordum. "Hiç ailenin geri kalanından bahsetmedin."
"Sonra güzelim, şuan... Şuan zamanı değil."
Derin bir nefes alıp kollarımı Kuzey'in boynuna gevşekçe doladım.
"Eve gitsek iyi olur."
"Nerede olduğumuzu biliyor musun?" başımı kaldırarak etrafa baktım.
Dudaklarımı ısırırken Kuzey'in kolları arasında kendi etrafımda döndüm.
Kuzey'le konuşurken epey bir yol almış görünüyorduk. Ormanın içinde...
"Şuradan gelmiştik sanki?" dedim bir yeri göstererek.
"Güzelim orası önümüz."
"Ya şurası."
"Orası dağa gidiyor sanırım."
"Şurası."
"Orası da."
İç çekip Kuzey'e baktım. "Yok yok yok yok. Köyde hayatta kaybolamam. Özellikle ormanda. Hayır, hayır." dedim başımı iki yana sallayarak ama o, bana umutsuzca bakıyordu.
Yiğidim bana biraz inancın olsun be.
"Şu ağaçlar evin oradaki ağaçlara benziyor sanki?"
"Bebeğim." Kuzey derin bir nefes aldı. "Ağaçların hepsi aynı tür."
Farkındalıkla etrafıma bakıp iç çekmemle köpeksi yaratıkların uluması eş zamanlı olduğunda irkilerek Kuzey'e sokuldum.
Kaybolmuştuk...
...
700BİN OKUNMAYI GEÇMİŞİZZZ 🥳🥳
kisacanazde ask sırf senin orman fantezini gerceklestirebilmek icin bunları kayıp da ettim kxbsjxbsndbdjbd. Yazacaktım ama sanırım uyumaya çalışacağım.
Yazım yanlışım varsa kusura bakmayın aşklar düzenlemeden attım da bi tık kdbsjdndnd
İstek sahneniz varda alayımm yoksa DERS ÇALIŞIN BE.
Hepinize sınavlarınızda başarılar dilerimm. BU DÖNEMİ DE SAĞ ATLATACAĞIZ EVELALLAH ASLANLARIM.
(insanlara sınav motivasyonu verdikten sonra ben)