DİCLE

By -Freya_8-

243K 12.5K 2.9K

Siz: Bir dakika... Siz: Ben Zehra olmadığıma göre siz kimsiniz? 0588*******: Ne demek Zehra değilsin? Benim t... More

🌸1🌸
🌸2🌸
🌸3🌸
🌸4🌸
🌸5🌸
🌸6🌸
🌸7🌸
🌸8🌸
🌸9🌸
🌸10🌸
🌸11🌸
🌸12🌸
🌸13🌸
🌸14🌸
🌸15🌸
🌸16🌸
🌸17🌸
🌸18🌸
🌸19🌸
🌸21🌸
🌸22🌸
🌸23🌸
🌸24🌸
🌸25🌸
🌸26🌸
🌸27🌸
🌸28🌸
🌸29🌸
🌸30🌸
🌸31🌸
🌸32🌸
🌸33🌸
🌸34🌸
🌸35🌸
🌸36🌸
🌸37🌸

🌸20🌸

6.8K 338 68
By -Freya_8-

Selamın aleyküm.
Aşağıda bir duyuru var okuyun lütfen. Yazım hataları da olabilir. Düzeltmedim
Keyifli okumalar.
✨️

İçimden gelen değişik değişik hareketleri yapmamaya çalışarak sakince yürümeye devam ettim. Bu gün evde sıkılmıştım ve tek başıma biraz yürümek gezmek istemiştim. Biraz da kendi alemime dalmak...

Kulaklarımda çalan müziğin sakin ritmi bu gün oldukça heyecanlı ve hareketli olan beni hiç de sakinleştirmiyordu. Zıplayarak yürüyesim vardı. Böyle şalımın ucunu da savurup ama olmaz.

Başımı çevremdeki insanlardan hareket eden ayaklarıma indirdim. Yürümek güzeldi.

Yürüken sağ tarafımdan gelen güzel kokular ile bakışlarımı ayaklarımdan oraya çevirdim. Burada bir fırın vardı ve içeriden fazla güzel kokular geliyordu. Midem ısrarcı olunca içeri girdim ve mis gibi kokan poaçalar ve börekler ile göz göze geldik. Simit yemezdim pek. Açma da sevmiyordum ama kesinlikle börek yerdim. Tezgahta duran adam ile göz göze gelince hemen gülümsedi.

"Hoş geldiniz buyurun," gayet iyi bir müşteri hizmetleriydi.

"Börekler neyli acaba?" Eliyle soldakileri gösterdi

"Bunlar peynirli, yanındakiler patatesli onunyanındakiler de ıspanaklı." Açıkçası ıspanak böreği severdim ama canı şu an peynirli yemek istiyordu.

"Bir tane peynirli börek alabilir miyim?" Adam hemen kenardan bir poşet aldıve eline giydiği poşet eldiven ile böreğimi poşete koydu. Bana verdiğinde ben de parayı uzattım. Para üstünü alınca da dükkandan çıktım ve böreğimi yiyebileceğim güzel bir yer aradım. Bira ilerde bir okul ve okulun karşısında da pek ıssız görünen bir park vardı. Ama yine de orada yiyecektim. Adımlarımı oraya yömeltip parka ulaştım.

Böreğimi yerken bir yandan da telefonuma gelen mesajları kontrol ediyordum.

Psikolojisi Bozuk Psikologlar

Su Damlası💧; Hellö millet!
Su Damlası💧; Sabahı şerifleriniz hayır olsun inşallah(:

Esra Güzeli🩵; Seninde canım.
Esra Güzeli🩵; Her yerlerim ağrıyor. Normal mi acaba?

Su Damlası💧; Dicle hep misafir geliyor yardım lazım ayaklarıyla tüm işi bize yaptırıyor. Toz bezi tutmaktan tozlu bez oldum ya!

Su Damlası💧; Yani hep ben olmam yanında annem, biraz da sen öğren bu işleri yapmayı çocuğum.

Esra Güzeli🩵; Ne bu anne tripleri, sanki kendininkini bize yaptırmayacak *gözdevirenemoji*

Su Damlası💧; Tabii ki size yaptırmayacağım siz sadece bana yardım edeceksiniz *kötükadıngülüşü*

Esra Güzeli🩵; Sen onu bunu geç de dünün bomba sahnesinin kritiğini yapmadık daha

Esra Güzeli🩵; Onu da unutmadan bir aradan çıkaralım

Bahsettiği kritik, abimin ve Yavuz abimin Fırat Tuna'yı da alıp hava alma bahanesiyle aşağı indirmesiydi. Ne havası diye sorgularken aklıma dank eden gerçekler onların 'erkek erkeğe' konuşacakları olmasıydı.

İlk başta oldukça saçma gelen Kübra Ablamın aşağı inip onları dinleyelim fikri onlar aşağı indikten on saniye sonra çok aşırı mantıklı gelmişti ve inmiştim.

Dün Akşam

Fırat kendisini aşağı indiren Yavuz ve Kutay'ın niyetlerinin ne olduğunu anlamıştı. Zaten o ortamdaki herkesin dae anladığına emindi. Aşırı heyecanlı hissediyordu. Ama bu heyecan kesinlikle aşağı Kutay ve Yavuz tarafından indirilmesi değildi. Heyecanının sebebi alışık olmadığı gümüş yüzüğün parmağındaki hafif ağırlığı ve parmağını saran baskısıydı. O artık nişanlısıydı ve çok da uzun bir süre geçmeden eşi, yoldaşı olacaktı. Ona mesaj yazarken kendinden çok emindi, onun kaderi olduğundan... Ama ona bu kadar çabuk yaklaşmak tahmin edebileceği bir şey değildi. Ama asla halinden de şikayetçi değildi.

Aşağı inip biraz ilerlediler ve kapının önünde durdular. Fırat üzerindeki delici bakışların sahibi Kutay'a gözlerini dikmiş ve oldukça sakin ve rahat bir şekilde duruyordu. Çünkü burada olma sebebi ile biliyordu ve asla bir endişeye mahal bile vermeyeceğini bilmelerini istiyordu. O ona asla kıyamaz onu üzecek bir harekette bulunmayı asla istemez ve yapamazdı da.

"Fırat sen iyi, dürüst, Allah'ı peygamberini bilen bir adamsın. Bu güne kadar asla bir kötülüğünü ne gördüm ne de duydum.  Sana güvenim sonsuz. Ama Dicle benim tek kardeşim. Benim için herkesten önce gelir. Onun üzülmesine asla dayanamam bu yüzden üzme kardeşimi. Sana emanet ediyorum. Her evlilikte her zaman ufak tefek sıkıntılar çıkar ama ben ufak meseleleri dağ haline getirip kardeşimi de kendini de üzmeni istemiyorum. O yüzden emanetime güzel davran." Kutay t3k seferde ne diyecekse demişti. Asla kardeşinin üzülmesine izin vermezdi. Ama kardeşim, arkadaşım dediği adamın da üzülmesini asla iatemezdi. Bu yüzden aynı konuşmayı kardeşiyle de yapacaktı.

"Ben Kutay kadar kibar değilim Fırat. Dicle benim de kardeşim onu asla Yağmurdan ayırmadım. Üzüldüğünü duymayayım. Sana emanet." Yavuz odun kişiliği ile en fazla bu kadar konuşabilirdi. O lafı dolandırmadan direkt söylemeyi severdi. Boşa konuşmaya gerek yoktu.

Fırat ise her ne kadar biri Zehra'yı istese böyle davranacağını bilse de böyle kendisine davranılmasından hoşlanmamıştı. Kim hoşlanırdı ki zaten?

"Emin olun, onu üzmek ve zarar vermek benim Allah'tan korkarak yapmayacağım bir olay. Dicle evlendiğimizde sizden önce Allah'ın emaneti olacak bana. Bu yüzden içiniz rahat olsun." Fırat bunları oldukça rahat ve kendinden emin bir şekilde söylemişti. Öyleydi de zaten. Bu konun burada kapanmasını ve bir daha önüne gelmemesini istiyordu.

O sırada konuşmalarının her şeyine tanık olan Dicle  apartmanın giriş kapısının arkasında bedenini iyice sakladı. Arkasında duran Kübra ablası ve Yağmur çoktan emin olmuşlardı tamamen. Fırat kesinlikle doğru adamdı. Dicle ise duyduklarının verdiği güven ve heyecan hissiyle elini kalbine koyup atışları sakinleşene kadar bir süre elini orada tuttu. Fakat abileri ve Fırat'ın geldiğini görünce hemen apartmanın  merdiven boşluğuna karanlık olan yere doğru gittiler. Karanlık olduğu için onları görmeyeceklerini umuyordu. Abisi ve Yavuz abisi sakince merdivenler çıkıp gitti ve onları görmediler. Fırat Tuna da merdivenlerden çıkarken nefesini tutmuş onun da geçmesini bekliyordu Dicle. Fakat bir anda karanlığa rağmen gözleri Fırat ile buluştu. Yakalanmanın verdiği panik duygusu her tarafını sararken Fırat Tuna onu çok şaşırtacak bir şey yaptı.

Dicle'ye göz kırptı.

Tek gözünü kırpıp güzel bir gülümsemeyi de sunarak merdivenlerden çıkmaya başladı.

Dicle ise utanmış, paniklemiş ve heyecanlanmıştı. Kalbi kulaklarında atıyor, yüzü yanıyordu.

Şimdi

Olayı tekrar düşününce bile yanaklarım kızarmıştı. Ama abimle olan konuşmalarını dinlediğim için içim rahattı. Ya duymayıp meraktan çatlasaydım.

Aynen ilk kez doğru bir şey dedin kız.

Elimdeki telefona bakıp kızların dün gecenin kritiğini yaşamasını izlerken telefonum çaldı. Arayan kişinin abim olduğunu görünce açtım.

"Efendim abi."

"Napıyorsun Dicle?" Etrafımda kısaca göz gezdirerek yanıtladım onu.

"Dışarı çıktım sıkılmıştım biraz, bir parkta oturuyorum. "

"Hangi parkta oturuyorsun?" Diyince hafiften bir gıcık oldum.

"Ay oturuyorum abi işte bir parkta! Sen neden aradın beni?" Gerçekten neden aramıştı beni?

"Hiç, gıcıklığına. İş yerinde öğle molasına girdik. Burada çok sıkılınca ben de dedim biricik kardeşimi arayayım da gıcık edeyim. En azından şu an sıkılmıyorum." Gözlerimi devirdim.

"Ne diyorsun abi ya! Kapatıyorum ben." Telefonu şak diye kapattım.

Şak diye?

Evet şak diye, ne var yani?

Böreğim bittiği için poşetini kalkıp çöpe attım ve adımlarımı parkın çıkışına yönelttim.

1 Hafta Sonra

"Tamam anne!" Annemin asla bitmek bilmeyen işleri beni de asla oturtmuyordu. Sadece biraz oturmak istiyordum.

Banyodaki çamaşır makinesini yıkamayı bitirdiği için kapattım ve çamaşır sepetine tüm kıyafetleri koydum. Sepeti kucaklayıp evimizin arka tarata kalan annemlerin odasındaki balkona girdim. Sonra aklım gelenle süratle balkondan çıktım. Bir an unutmuştum. Üzerime uzun bir kapişonlu, başıma da yazmamı örtüp yeniden çıktım balkona. Allah'tan kimse yoktu ama bu kimsenin ileride olmayacağı anlamına gelmiyordu.

Çamaşırları tek tek çırptım ve astım.

"Anne astım ben çamaşırları!" Anneme seslenip yeni iş başıma çıkmasın diye hızla odama daldım ve kapıyı da hemen kapattım. Başımdaki yazmayı ve üzerimdeki kapişonluyu çıkarıp sandalyenin üzerine attım. Ben de kendimi yatağımın üzerine attım. Bir süre öyle soluklandım. Daha sonra telefonumu almak istedim ama belimin altında kaldığı için bir türlü erişemiyorum telefona. Garip garip şekillere girip en sonunda telefonumu alabildim.

Mesaj geldiğini gördüm. Ondandı.

Yoldaş Bey; Ne yapıyorsun?

Siz; Öyle oturuyordum işte. Sen ne yapıyorsun?

Yoldaş Bey; Ben de işteyim, daha yeni bir davadan çıktım oturuyordum.

Yoldaş Bey; Ben aslında sana bir şey diyecektim.

Siz; Söyle bakalım.

Yoldaş Bey; Annemler bu akşam sizi yemeğe çağıracak. Ben de annem annene haber vermeden önce sana bir söyleyeyim dedim.

Siz; Anladım, ben annemlere söylerim. Ona göre şey yaparız.

Yoldaş Bey; Tamam sen annenlere şöyle annem de arar zaten şimdi. Ona göre şey yapın siz.

Siz; Tamam şey yaparız biz.

Yoldaş Bey; Tamam o zaman Allah'a emanet ol.

Siz; Sende.

Son yazdığım şeylerden sonra telefonumu kapatıp bıraktım. Annemin de içeriden sesi geliyordu. Telefonda biri ile konuşuyordu sanırım. Aysel Teyze olduğunu tahmin ediyordum.

Mutfağa su içmek adı altında annemi dinlemeye gittim.

Bir de bana laf edersin, sen de benden az cadı değilsin yani.

Sakin adımlarla mutfağa yöneldim ve orada annemi Mutfaktaki sandalyelerden birine oturmuş ve güler yüzle telefonda karşı tarafı dinlerken buldum.

"Ne olsun, iyiyiz elhamdülillah. Evdeki işler güçler işte. Siz ne yapıyorsunuz nasılsınız?"

"..."

" İyi iyi, Allah iyilik versin."

"..."

"Ben bir bizim beye sorayım, sana dönerim inşallah."

"..."

"Tamam canım anladım. Ben konuşurum beyle ararım sizi."

"..."

"Tamam. Hadi Allah'a emanet olun." Annem telefonu kapatırken ben de çaktırmadan elime aldığım bir bardak suyu içiyor bir yandan da mutfakta bulduğum ufak tefek atıştırmalıklardan tıkınıyordum.

"Aldın haberleri hemen damladın değil mi Dicle Hanım." Bir anda dünyanın en büyük iftirası üstüma atılmış gibi bir edayla anneme döndüm.

"Ne yani? Anlamadım." Annem iç sesim gibi gözünden asla bir şey kaçırmıyordu. Bir de hazır cevap olduğu için karşısında fazla saf ve savunmasız kalıyordum. Haksız bir savaş içerisindeydik şu an.

"Ay sanki anlamadık biz, aldıntani nişanlından haberleri damladın hemen yanıma. Sabahtan beri bin nazını çekerek sana iş yaptırabiliyorum Dicle." Annem uzatmadan tüm gerçekleri ortaya döktü. Masadan destek alıp yerinden kalkarken ona ne diyeceğimi bilememiş öylece kalmıştım.

"Orhan Bey!" Annem babamı çağırarak içeri giderken mutfakta ben öylece kalakaldım.

Ay şekerim, annen seni nefes alış verişinden tanıyor. Bunu anlamamasını beklemek çok gereksiz bir çabaydı. Artık sadece kazanacağın savaşlara girsen Dicle?  

Sadece omuzlarımı silkip boş verdim. Annem babam ile konuşurken ben de geri odama döndüm. Yatağıma otururken düşündüm.

Böyle şeyler benim için çok yeniydi ve ben uyum sağlarken biraz zorlanıyordum. Böyle şeyleri daha önce hiç yaşamadım o yüzden bir tecrübem yok. Bu da bana nerede nasıl davranacağımı şaşırtıyor. Onun bahsi geçse kalbim şiddetle çarpıyor ve mantıklı düşünemiyordum. Bu yüzden hata yapmaktan da çok korkuyordum. Bu iki aradaki gerilim beni çok sıkıyor, ama bir yandan da onunla yan yana geldiğimizde gerilimden kalırken kalbimin heyecanına da hakim olamıyordum.

Zor bir işti.

Ama Fırat'a güveniyordum ve Rabbim nasip ederse evlenecektik. Hata yapmamaya çalışıyor ama yaparsam da cahilliğime veriyordum artık.

Böyle işin içinden sıyrılamazsın hata yapma Dicle. İleride seni pişman edecek hiç bir hatayı yapma.

"Kızım, baban olur dedi akşama gideriz yemeğe."

"Tamam anne." Yatağın üzerinden kalktım ve odamdaki dolaba yöneldim. İçinden mavi bir elbiseyi çıkardım ve üzerine de şalımı ayarlayıp elbisei dolabının kapağındaki kulplara astım. 

Akşam olmasına çok bir şey kalmamıştı. Abim de geldikten sonra çıkardık.

Telefonumun çaldığını fark ettiğimde arayanın kim olduğuna baktım. Kübra ablaydı.
"Efendim abla."

"Selamın aleyküm Dicle."

"Aleyküm Selam abla."

"Ne yapıyorsun kız? "

"Oturuyorum abla." Bu cevaptan asla istediğini alamazdı ve ben de onu gıcık etmeye bayılırdım.

"Aman Allah'ım ne güzel bir iş edinmişsin kendine Dicle(!)" Alaylı sesine sadece güldüm.

"Neyse ben sana şey diyecektim." Dedi.

"Ne diyecektin Ablacığım. Söyle bakalım."

"Ben bir iki günlüğüne sizde kalacağım."

"Tabii gel kal abla. Beraber bakım da yapardık. Benim aylık bakımın da vakti gelmişti de Yağmur cadısı bir türlü benimle yapmadı." Aslında bu aramızda yaptığımız ufak bir etkinlikti. Genelde birbirimize dertlerimizi anlatırken bu yöntemi tercih ederdik. Veya gerçekten birlikte bakım yapmak istediğimizde.

"Olur kız. Hazırla sen bakım şeyslerini ben de abur cubur bir şeyler alırım. Yeriz beraber. "

"Olur. Bekliyorum yarın. "

Telefonu vedalaşıp kapattık. Ben de annemin yanına gittim.

O dolabını düzeltirken annemlerin yatağına oturdum.

"Anne yarın Kübra ablam geliyor." Annem elindeki kışlık kazağı katladı ve dolaba yerleştirdi.

"Gelsin kızım. Zaten uzun zamandır kalmıyordu. " Ben de başımı salladım.

"Ah Onur'um ne yapıyor acaba. O dağ başlarında terörist kovalıyordur şimdi. İnşallah iyidir. Yakalanınca da söylemiyor ki. Zaten bir ay olacak göreve gideli. Rabbim ayaklarına taş değdirmesin."

"Amin." Onur bizim ailede herkesin yüreğini hop oturtup hop kaldırıyor. Mesele yaralandığını o iyileştikten sonra öğrenmemizdi ve bu herkesi cinnete sokuyordu.

"Anne Allah aşkına bu kışlıkları ne yapıyorsun ya! Daha kışa girmedik ki!"

《•》

"Hoşgeldin abi. " Kapıdan abime bakarken abim de ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi.
"Ne oldu bir yere mi gidiyorsun?" Şalıma ve elbiseme baktı.

"Evet üstünü değiştir. Fırat'ın ailesi bizi yemeğe davet etti. Oraya gidiyoruz. " Abim anlamış gibi başını salladı ve odasına gitti. Üstüne değiştirip namazını kıldı ve yeniden geldi. Biz de hazır ve nazır bir şekilde onu bekliyorduk. Herkes hazır olduktan sonra evden çıktık. Babamın arabasına bindik. Ben şoför koltuğunun arkasında oturuyordum. Yanımda da annem vardı. Abim arabayı sürüyordu ve babam da onun yanındaydı.

Yavaşça yola çıktıktan sonra biraz ilerledik ve bir süre sonra abim hızlandı.

"Anne, işte yeni bir proje aldım." Abim oldukça mutlu bir şekilde yeni projesinden bahsediyordu anneme ve babama.

"Sen en son yeni bir proje almamış mıydın? Bitti mi o?" Ben tüm şaşkılığımla sorarken Abim kırmızı ışıkta durdurduğu arabayı hareketlendirdi. Biz geçerken birden kopan yüksek gürültü ve bedenimin hızla nereye olduğunu anlamadığım bir şekilde savrulmasıyla beynim durdu. Bir anda savrulmanın ardından canımın çok yandığını hissediyordum ama neremi yaraladığımı anlamıyordum.

Başım çok ağrıyordu ama. Sadece o kadarını anlayabildim.

02.10.2023

Merhabalar. Bölüm bitti.

Bölüm hakkımdaki fikirleriniz?

Karakterler hakkındaki fikirleriniz?

Beğendiğiniz veya beğenmediğiniz yerler?

Duyuruya gelecek olursak,

Bu benim bu tarzda ilk yazdığım ve ilk yayınladığım kitabım. Ve bölüm birikimim veya kitabın bir altyapısı yoktu. Ben tamamen doğaçlama yazıyorum. Ve illaki hata yaptığım yerler var. Ben tamamen doğrusu bu kalanı yanlış diyerek yazmıyorum. Bu bir kitap ve hatalar olabilir. Ama kitap yani ve o kadar ciddiye alıp yanlış bulduğunuz yerleri abartmaya gerek olduğundüşünmüyorum. Elbette bana eleştirilerinizi bildirebilirsiniz ama bunu bin kere söylemeye gerek olduğunu veya bir kitaptaki yanlış bulduğunuz bir yeri bu kadar abartmaya gerek yok bence. Ne demek istediğimi anladığınızı umuyorum.

Kitabımı okuyup oy veren yorum yapan herkese tekrardan teşekkür ediyorum.

Hayırlı günler.

Continue Reading

You'll Also Like

3.5K 368 31
Bir CEO'nun kızı değilsin,zorla ortağınlada evlendirilmiyorsun hayır hayır mafya ya da aşık değilsin ve de bir koleje burslu olarakta gitmiyorsun...
60.9K 3.3K 21
Açılan kapının ardından görülen iki bedende gezdirdim gözlerimi. Bir müzekkerin elini tutan ufak biz kız çocuğu vardı. Sorgular şekilde olan bakışlar...
462K 15.5K 56
7 genç. 7 hayat. 7 aşık ve ne yazık ki 3 aşk hikayesi... Kahramanlarımızın geçmişine ve geleceğiine uzanan bir masal. Anılar, acılar, yalanlar ve umu...
130K 7.6K 68
*Kitap Kapağı*-*@Rahimemine *Kafa dağıtmak için yazıyorum..! * Wattpadde 'Mahalleler Arası' adlı ilk kurgudur. #FİNAL -Esselamünaleyküm +Ve aleykümse...