Querencia~Olivia Black

By regina_potter_

27.7K 1.7K 1.3K

Olivia Black'in, Slytherin'e seçilmesiyle babası Sirius ile aralarında bir gerginlik oluşur. Ayrıca babasının... More

Tanıtım Bölümü
1. Bölüm: Hogwarts Mektubu
2. Bölüm:Sarışın Çocuk
3. Bölüm:Kan Statüsü
4. Bölüm:Slytherin mi?
5. Bölüm:Ağlama Lütfen
6. Bölüm: Kalbin Varmış...
7.Bölüm:Hipogrif ve Draco Malfoy
8.Bölüm:Animagus
9. Bölüm: Oselo
10. Bölüm: Beklenmedik Aşk İtirafı
11.Bölüm:Şans
12.Bölüm: İlk deneme
14. Bölüm: Karanlık Oda
15. Bölüm: Özür Dilerim?
16. Bölüm: AY VE GÜNEŞ
17.Bölüm: Slytherin Partisi (part 1)
18.Bölüm: Slytherin Partisi (part 2)
19.Bölüm: Yin ve Yang
20.Bölüm: Kutsal 29
21. Bölüm: Mektup
22. Bölüm: Ortak Salonda Gerginlik
23. Bölüm: Bayan Malfoy
24. Bölüm: İlk Dans

13. Bölüm: Kabusa Dönüş

1K 72 45
By regina_potter_

  Yarın hayatımın en güzel günlerini yaşadığım yerden;korkularımın, kabuslarımın, travmalarımın doğduğu yere dönecektim...yani evime. İnsan eve gitmekten korkar mıydı? Zaten en güvende hissettiği yer evi değil midir? 

Eğer o dört duvarın içinde insan kendini güvende hissetmiyorsa , oranın kendi evi olmadığını anlıyordu. Ev bazen bir okul olur, bazen bir eşya olur, bazen de bir insan olur. Benim için ev annemdi... Hani ev sizi yağmurdan ,kardan , tehlikelerden korur ya, benim annem de beni babamdan koruyordu. Babam beni dövmezdi ama çok ağır lafları vardı.

Kabusuma yani evime gitmeye son 9 saat

Her şeyimi toplayıp odaya bir göz attım. Sonra gözüm Draco'nun olduğu tarafa kaydı, yatağı toplanmıştı ama onu bugün hiç görmemiştim. Yavaş adımlarla onun tarafına geçtim. Birbirimizin alanlarına pek girmezdik. Aynı odada kalıyorduk, uyumadan önce bile onun yüzünü görüyordum ama çok konuşmuyorduk, yabancıydık birbirimize. Birkaç kere bana yardım etti ve ben de ona yardım ettim, aramızdaki tek şey buydu. Pansy ortak arkadaşımız diye bir araya geliyorduk.

Yatağına oturdum, elma ve traş losyonu kokusu her tarafı sarmıştı. Sonra elim komodinin üstündeki resme gitti. Güzel, asil bir kadın ve sarışın, yanındaki kadın kadın kadar asil bir oğlan; Narcissa Malfoy ve onun oğlu Draco Malfoy. Muhtemelen Hogwarts'a gelmeden önce çekilen bir fotoğraf, Draco daha mutlu. Lucius Malfoy'un bu fotoğrafta olmamasının nedenini merak ediyordum. Mutlu aile tablosunda yer alması lazımdı.

Elimdeki fotoğrafı tekrar komodinin üzerine bıraktım. Kapı sert bir şekilde açıldı, Draco gelmişti. 

"Ne yapıyorsun orada?" Dedi, tek kaşı havaya kalkmıştı. Ne diyeceğimi bilemedim, sahiden ben ne yapıyordum?

"Oturuyorum." Dedim. Her ne kadar tedirginliğimi gizlemeye çalışsam da sesime yansımıştı.

"Görüyorum," dedi sakinlikle " benim yatağımda neden oturuyorsun?"

"Bir şey yapmıyorum, fotoğraf düşmüştü yere onu kaldırdım." Dedim, ne de güzel yalan söylüyorum.

"İyi " dedi , dolabına yönelmişti. Kıyafetlerini çıkarıp yatağın üzerine koydu. Bana bakmamaya çalışıyordu fakat dayanamayıp bana döndü. "Hâlâ oturmaya devam edecek misin?"

"Hayır" dedim yataktan kalkarken. 

***

"Seni özleyeceğim" dedi Pansy ."Ben de" dedim. Trende vedaşlaştık, artık yaklaşmıştık. Eve gidecek olmak beni geriyordu, şimdiden karnıma kramplar girmişti. Sakin olmaya çalışıyordum ama nafile. 

Son 1 saat

Çoktan varmıştık, zaman su gibi akmıştı. Trenden indim, babam yoktu bu sefer Remus amca oradaydı. Harry benden once trenden inmiş olacak ki Remus amcayla sarılıyordu. Yanlarına gittim ve Remus amca saçıma bir öpücük kondurdu. Bilirdi ,pek sarılmayı ya da yanaklarımdan öpülmeyi sevmezdim. Bir tek annem öperdi , bir tek annem sarılırdı başka kimseye izin vermezdim.

Son 10 dakika. 

Yol boyunca tek kelime etmedim. Bu sefer herkes bana ayak uydurmuş, sessizlik hakim olmuştu. 

Son 6 dakika

Evin önündeydik, küçük adımlarla ilerliyordum. Remus Amca kapıyı açtı ve içeri girdi, Harry de onun arkasından girdi. Bense hâlâ dışarıda bekliyordum, yutkundum. 

Son 2 dakika

Korkuyorum anne, gelir misin? 

Ve eve girdim. Yemek masasına baktım , yemekler hazırlanmıştı. Babam bizi bekliyordu, yani beni beklemiyordu ama. Harry koşup babama sarıldı, öyle sıkıca sarılmıştı ki hiçbir şey onları koparamazdı.

Ellerimi yumruk yapmıştım, ellerimi açtım. Ellerimde tırnak izleri vardı, derin izler. Harry'e sarıldıktan sonra beni de fark etsin diye yanına gitmeye çalıştım fakat o yüzüme bile bakmadan sandalyesini çekip oturdu.

Anne yapayalnızım, kimsem yok. Gelir misin?

 Madem o beni görmüyordu ben de onu görmezden gelirdim. Herkes masadaki yerini almıştı fakat Harry yerine oturmayı tercih etmeyip babamın karşısına ,yani annemin yerine oturmuştu. 

"Harry oraya kimse oturmaz." Dedim gözlerinin içine bakarak. Ellerimi masasının üzerinde birleştirip parmaklarımı kenetledim.

"Orası boş ama-" dedi fakat cümlesine devam etmesine izin vermedim.

"Bu kural herkes için geçerlidir. Kimse oraya oturamaz." Dedim son kelimeme vurgu yaparak. O ise beni takmayıp yemek yemeye başladı.

Ses tonumu yükselterek"Harry kalk oradan."  dedim. Bu sefer bana bakmak yerine babama bakmıştı. Sanki beni ona şikayet ediyordu.

Yumruğumu masaya vurup ayağa kalktım. Masadaki herkes irkildi hatta uzaktan bizi izleyen kreacher bile ürkmüştü. Tane tane konuşarak" Kalk oradan." dedim. Sanki görünmez biriymişim gibi davranıyorlardı bana.

"HARRY KALK O LANET SANDALYEDEN!" dedim bağırarak. Bu sefer babam ayaklanmıştı, parmağını havaya kaldırdı."Harry ile düzgün konuş" dedi bana. 

Beni savunmak yerine ona arka çıkmıştı. Ne beklenirdi ki zaten, benim babam değil Harry'nin babasıydı o.

Kafamı babama çevirip çenemi kaldırdım."Annemin sandalyesine kimse oturamaz." dedim."Hiç kimse! Ne Harry, ne bir başkası. Hiç kimse o sandalyeye oturmaz." 

"Ben oturmasına izin verdim." Dedi Sirius. Kulaklarım mı beni yanıltıyordu yoksa yalnış mı duyuyordum? 

"Anneme hiç saygınız yok değil mi?" Dedim , kendimden gecmiştim resmen. Sesim evde yankılanıyordu. Benim sesimden sonra evde başka bir ses daha duyuldu. Tokat atmıştı bana, sol yanağıma bir tokat atmıştı. Bir süre olduğum yerde kaldım, konuşmadım. Kafamı bile kaldırmadım, sonra elim yanağıma gitti. Acımıyordu artık ,lafları daha ağırdı. Masanın üzerine bir damla kan aktı, elimi burnuma sürdum. Ellerim de kan oldu.

Kafamı kaldırdım, çenem hâlâ dikti. Çünkü ben kimseye boyun eğmezdim .

Gözlerimi gözlerinde ayırmadan"Bu mu senin babalığın?" dedim. Hiçbir şey söylemedi ama sinirliydi. "Buraya kadarmış Sirius," dedim , bu sefer baba yoktu. Her şey çok netti bir daha ona asla baba demeyecektim.

"Hepinizin canı cehenneme!" Deyip eşyalarımı alıp evden çıktım. Remus amcanın arkamdan seslenmesine bile aldırış etmeden gittim. Kimseyi duymak ya da görmek istemiyordum. Beynin uyuşmuştu, hiçbir sey algılayamıyordum. Nereye gittiğimi bile bilmeden gidiyordum. Burnumdan akan kan kurumuştu, sevmezdim kan kokusunu. Şu an her yer kan kokuyordu.

Anne haykırıyorum , duymuyor musun sesimi? Lütfen gelir misin?

Yanaklarımdan süzülen yaşları silmeye tenezzül bile etmiyordum. Akmasınlar diye direndiğim o göz yaşlarını, kendi ellerimle serbest bırakmıştım. 

Saatlerce yürüdüm belki de ,bir göl kenarındaydım. Yıldızlar tüm çıplaklığıyla gökyüzünde sergileniyordu, ay ise ışığıyla göleti aydınlatıyordu. 

Eşyalarımı yere bıraktım sonra da yere oturdum. Berbat bir hâldeydim, kimsenin beni bulmasını istemiyordum. Kimse duyamazdı beni burada, haykırsam, bağırsam ,ağlasam kimsenin haberi olmazdı. Yaptım da zaten, ağladıyordum, hıçkırıklarım arasında boğuluyordum.

Bunca zaman annem için dayanmıştım. Şimde tutunacak bir dalım yok, neden ölmeyeyim ki? Olivia'nın varlığıyla yokluğu bir zaten. Kimin umurundayım? Kim beni düşünüyor?  Kim beni seviyor? Hepsinin cevabı ortaktı; hiç kimse...

Madem sen gelmiyorsun anne, ben gelirim.

Ayağa kalktım ,gölete daha da yaklaştım. Yüzme bilmezdim ben, korkardım sudan. Ölmekten de korkardım, o kadar korkaktım ki kendimi bile öldürmezdim. Bugün korkaklık yok, cesaret lazım. Ucunda duruyordum, atlarsam kesinlikle ölürdüm.

Suya atladım, çırpındım. Fayda etmezdi, kimse duymazdı beni. Çırpınışlar, haykırışlar... Yavaş yavaş su beni dibe çekiyordu. Artık nefes alamıyordum, kollarım gevşemişti. Ölmek bu kadar basit miydi? 

Ölürsem annem bana kızar mıydı? Belki de özlemiştir beni. 

Bir el tuttu ellerimi, çekti kendine. Sardı bütün bedenimi , sarıldı bana. "Olivia beni duyuyor musun?" Dedi , duyuyordum ama cevap veremiyordum. "Olivia gözlerini aç." Dedi tekrardan, yapamıyordum. Duyuyordum ama tepki veremiyordum. Sudan çıkarmıştı o sesin sahibi. 

Sonra dudaklarıma deydi dudakları, nefes aldım. Hayata döndürdü öpücüğü. 

Öksürdüm. Sonra gözlerimi açtım, bir çif mavi göz odağıma girdi. Draco Malfoy'un mavi gözleri , buz mavisi soğuk gözler. Bu sefer tedirgin bakıyordu.

Kollarımı boynuna sardım, o da ellerini belime sardı. Sıkı sıkı sarıldı, bırakmadı beni. "Neden bunu yaptın Olivia?" dedi , ismimle seslenmişti ilk defa. Yakışıyordu, adımı hep ondan duymak istiyordum.

"Neden beni kurtardın?" Dedim.

"Ölmene izin vermem Olivia." Dedi, tekrar ve tekrar ismimi söyledi. Bir göletin kenarında üsümüz ıslak bir şekilde Draco Malfoy ile sarılıyorduk. O kadar iyi gelmişti ki bu sarılma, sonsuza kadar kalırdım böyle.

"Draco" dedim. İlk defa ismiyle seslendim. Sesim zar zor çıkıyordu"Götür beni buradan." 

^_______^

İlk defa isimleriyle seslendiler birbirlerine agagagag Sevindiğim seye bak aq  Draco kızı öptü(hayat öpücüğü , başka bir şeye bağlamayalım.)

Draco gelmese Olivia boğuluyordu. Bu arada ben de yüzme bilmiyorum, yüzme bilmeyen herkese Draco lazım.

Olivia'nın iç sesi beni mahvediyor. Özellikle Anne haykırıyorum , duymuyor musun sesimi? Lütfen gelir misin?    ve  annesinde umudunu kesip Madem sen gelmiyorsun anne, ben gelirim. Dediğinde ben öldüm.

Bu arada mutlaka koyduğum şarkıları dinleyin bölümle ilgili bağlantısı oluyor.

Son satırları yazarken bu şarkı geldi aklıma. Resmen Olivia'yı anlatıyor.

Her şey şimdi başlıyor, daha neler neler yapacağım...




Continue Reading

You'll Also Like

52.1K 2.4K 45
Tom Riddle kendisinden bir nedenle 2 yaş küçük olmasına ramen Potter'ların prensesine göz koymuş onunla birlikte olmak ister amacı ise Potter'ları...
12.1K 478 8
↬19.11.2021 ↬tamamlandı Seni sadece sarhoşken arıyorum, çünkü o zaman farklı bakıyorum etrafa. ***** Mert Hakan Yandaş'ın bileğindeki tokanın hikaye...
30.1K 2.7K 12
Kim Taehyung öğrencisine fazla mı ayrıcalık tanıyordu? Daha ona sınav cevaplarını verdiği kısma gelmedik. Yaş farkı !
392K 36.1K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...