socialite

By lilostsea

1.6M 79.2K 16.6K

[texting] bade: sevgilim olman karşılığında haftalık 4.000₺? tuğra: güzel şakaymış :d (❕bazı bölümler argo, k... More

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3
4.4
4.5
4.6
4.7
4.8
4.9
5.0
5.1
5.2
5.3
5.4
5.5
5.6
5.7
5.8
5.9
6.0
6.1
6.2
6.3
6.4
6.5
6.6
6.7
6.8
6.9
7.0
7.1
7.2
7.3
7.4
7.5
7.6
7.7
7.8

7.9

5.7K 436 58
By lilostsea

Güneşin ilk ışıklarıyla birlikte Fransa'ya inmiş, otelimize yerleşmiştik. Kısa bir kahvaltı faslının ardından ise yorgun olmadığımız kanısına vararak Tuğra ile birlikte biraz dolaşmıştık. Daha doğrusu onu benim daha önceden gezip beğendiğim yerlere götürmüştüm.

Otel odamızın balkon manzarası zaten Eyfel Kulesi'ne baktığı için Tuğra çok da bir olayı olmadığını, orayı yakından görme gereğini duymadığını söylemişti. Ben de ona uyum sağlayıp müzeler ile güzelce kruvasanımızı yiyip üzerine kahvemizi içebileceğimiz yerlere götürmüştüm sevgilimi. Akşam da otelin alt katındaki restoranda birlikte yemek yemiştik.

Her ne kadar otelde kaldığımız için restorandaki harcamalarımızdan ailemin sorumlu olduğunu, defile için tutulan tüm modellerin bile buradaki tüm giderlerini annemin karşıladığını söylesem de Tuğra'nın rahat hissetmediğini biliyordum.

O yüzden gün içinde oturup bir şeyler yiyip içtiğimiz yerlerdeki yaptığımız harcamaları onun karşılamasına izin vermiştim. Kendisini bu şekilde daha rahat hissettiğini bildiğim için ben de ona karışmıyordum.

Zaten Tuğra düzenli olarak aldığı siparişler olsun, kendi çizip satışa çıkardığı çalışmalarından olsun güzel bir gelir kazanıyordu. Bunu bilmek içimi biraz olsun rahatlatıyordu.

Tuğra ile birlikte ne kadar olabilirse o kadar romantik geçen yemeğimizin ardından asansörde odaya çıkmaya çalışırken ben yemekte biraz fazla kaçırdığım şarap yüzünden olur olmadık şeylere bile kahkaha atmakla meşguldüm. O da benim gülüşümden olsa gerek aynı şekilde gülümsemesiyle eşlik ediyordu bana.

"Öyle mi olmuş?"

"Öyle! Kadının bana bakışını görmediğin için şu an beni anlaman çok zor maalesef, aşkım."

Ona sabah müzedeyken fotoğrafımı çekmesini istediğimde asla güzel açıyı yakalayamadığı için 'kamerayı aşağıdan tutma' diye çığırışımı ve o esnada arkamızdaki heykele bakmaya çalışan kadının benim bağırışımla yerinden sıçramasını anlatıyordum. Sabah da aynı şeyi anlatmıştım ama Tuğra yine de ilk defa duyuyormuş gibi beni ilgiyle dinliyor, o anları canlandırışımı izliyordu.

Ben onun kolları arasında ayakta durmaya çalışırken kapanan kapıyla etrafıma bir bakış attım. Asansörde yalnızdık. Üstüne üstlük yirminci kattaydık. Bu da demek oluyordu ki bu anı en iyi şekilde değerlendirmemiz gerekiyordu.

"Öp beni."

Tuğra bir an bakışlarını dudaklarıma indirip tekrar gözlerime çıkardığında hâlâ daha neyi beklediğini anlayamıyordum. Bakışları kısa bir an asansörün tuşlarında gezindiğinde kimsenin asansörü çağırmasının anlamış olacak ki belimdeki elleri biraz daha sıkılaştı. Ardından dudaklarını ait olduğu yerlere, dudaklarımın üzerine bastırdı.

Asla doyamadığım dudakları çok geçmeden tutkulu bir vaziyet alıp öpücüğümüzü iyice yoğunlaştırdığında ben de aynı tutkuyla olabildiğince karşılık vermeye çalışıyordum ona.

Bir eli boynumu kavrayıp usul usul baş parmağıyla ovarken diğer eli de belimden aşağıya kaydı ve tek bacağımı kavradığı gibi beline doladı. Sırtım da saniyeler içersinde asansörün duvarlarına yaslanmış, bir elimle ensesinden destek alırken diğer elimle de üzerindeki beyaz keten gömleğinin kumaşını avuçlarımın içine hapsetmiştim.

Nefesimin son kırıntılarına kadar onu öpmeye devam ederken asansörün çoktan bizim olduğumuz katta durduğunu işitmiş, ikimiz de oralı olmamayı tercih etmiştik. Ta ki asansörün ışıkları sönene kadar.

İkimiz de geriye çekilip karanlıkta birbirimizi görmeye çalışırken Tuğra alnını alnıma yaslayarak bir süre öylece soluklandı. Benim de ondan farkım olduğu söylenemezdi. Her seferinde sanki ilk defa dudaklarını tadıyormuşum gibi heyecanlanmam ve kalbimin delicesine atışı ona olan aşkımın her geçen gün daha da fazla kanıtıydı resmen.

Dudaklarımı ıslatıp kendimde konuşma şevkini bulduğumda "Seni seviyorum, biliyorsun değil mi?" diye mırıldandım. Ardından elimi hafifçe aşağı kaydırıp onun kalbinin olduğu yerde durdurdum. Tuğra'nın da en az benim kadar hızlı atan kalbi her şeyi açıklarken yine de sesli bir şekilde "Biliyorum. Ben de seni seviyorum bebeğim, sen de bunu bil," diye konuşmasıyla gülümsedim.

"Biliyorum."

Bacağımı serbest bırakarak ayağımın yere temas etmesini sağladığında asansörün kapısının açılma düğmesine bastı ve içerisi anında aydınlandı. Tuğra da beni belimden yönlendirip asansörden çıkarmak amacıyla hareketlenmişti.

Onun beline sardığım kollarımla birlikte beni odamıza götürmesine izin verdim. Kısa süre içerisinde Tuğra cebinden çıkardığı kartı okutup odanın kapısını açarken ben de onu bekledim.

İçeriye girer girmez ışıkları açıp görüş açımızı netleştirdiğinde gözlerimi kısıp "Işıkları kapatır mısın?" diye bir ricada bulundum. Koridordaki loş ışıktan sonra buradaki ışık gözlerimi almıştı. Zaten dışarıdan vuran gerek Eyfel Kulesi'nin ışığı gerekse sokaklardan yayılan ışıklar içeriyi yeterince aydınlatacak derecedeydi.

Tuğra beni onaylayıp geri ışıkları kapattığında beni kucakladığı gibi yatağımıza doğru ilerletti. Ardından beni fazlasıyla geniş olan yatağın üzerine bırakarak ayağımdaki topuklu ayakkabılara uzandı. Bileğime bağladığım iplerini çözerek usulca topukluları çıkardığında bacağıma ufak bir öpücük bırakıp doğruldu eğildiği yerden. Ben de öylece onu izlemeye devam ediyordum.

"Elbiseni de çıkarmamı ister misin?"

Üzerimdeki saten elbise beni hiç de rahatsız eden türde değildi lakin yine de Tuğra'nın bu teklifini reddedecek değildim. Onu başımla onayladım. Tuğra da hemencecik harekete geçmişti zaten.

Önce ince askılarını kollarımdan sıyırdı. Sonrasında da beni hafifçe doğrultarak elbiseyi belime kadar indirmeyi başardı. Kalçalarımdan da indireceği sırada kollarımı onun boynuna doladım ve onu üzerime çektim. Böylece onun işine engel olmuştum.

Karşısında straplez sütyenimle kaldığımda Tuğra'nın ısrarla gözlerini gözlerimden kaçırmaması beni gülümsetmişti. Bilerek bakmıyordu çünkü kendisini dizginlemeye çalışıyordu. Lakin ben tabii ki de bu kadar sakin kalmasını sağlayacak değildim.

"Onu da çıkarır mısın? Çok baskı yaptı."

Onun derince soluduğuna şahit oldum. Yine de beni ikiletmeden ellerini harekete geçirmişti. Ben de ona kolaylık olsun diye hafifçe doğruldum uzandığım koltuktan.

Tuğra sütyenimin kopçasını çözüp üzerimden çıkardığında yatağın bir köşesine bırakarak bakışlarını kaçırdı. Ardından boynundaki kollarımı çözerek "Ben sana giyecek bir şeyler getireyim," dedi. Ben de onu onaylamakla yetinmiştim.

"Küçük olan bavuldalar."

Bir şey söylemeden o valizi açmaya koyuldu. Ben de üzerimdeki elbiseyi tamamen çıkarıp yere atarken onu izliyordum. Özellikle tepkisini kaçırmak istemiyordum çünkü o valiz sadece geceliklerim ve aşırı kışkırtıcı iç çamaşırlarımla doluydu. O da bunu valizi açar açmaz fark etmişti zaten.

Gördükleri yüzünden kendi kendisine bir şeyler söylendiğinde bunun küfür olduğunu tahmin etmek benim için zor olmamıştı. Dudaklarımı dişleyip onun şaşkın şaşkın valizi izlemesine gülmemeye zorladım kendimi.

"Hangisini istersen seçebilirsin."

Tuğra yaklaşık olarak bir dakika kadar üstünkörü inceledikten sonra eline beyaz bir gecelik alarak yanıma geldi. Sırtı ip detaylı, göğüs kısmı tamamen dantelden oluşan ve karnımdan sonrası da saten olan bu gecelik benim de favorilerimden birisiydi. O yüzden elinde görür görmez tanımıştım.

Yatakta hâlihazırda oturur bir vaziyette olduğum için Tuğra da vakit kaybetmeden geceliği üzerime giydirerek yatağa oturmuştu. Ardından da sırtındaki ip detayları gelişigüzel bağlamıştı. İşi bittiğinde ayaklanıp kendi valizinin olduğu yere ilerledi. O da üzerini değiştirecek olmalıydı.

Yataktan ayaklanıp çıplak ayaklarımla birlikte ben de onun yanına ilerledim. Kolundan tuttuğum gibi bakışlarının bana dönmesini sağlarken "Ben de sana yardım edeyim," diye mırıldandım. Cevap vermesine kalmadan da elimi üzerindeki oversize gömleğin düğmelerine yerleştirdim.

Tırnaklarım yüzünden gereğinden daha uzun bir sürede düğmeleri çözmeyi başardığımda ise parmak uçlarımda yükselerek gömleği üzerinden sıyırdım. Görüş açıma giren vücudu bende derince bir iç çekmeye sebep olduğunda onun aksine bakışlarımı kaçırmadan izledim vücudunu.

Göğsüne yerleştirdiğim ellerimi yavaşça karın kaslarına ilerlettiğimde tırnaklarımı özellikle karnında baya bir gezdirmekten kendimi alamamıştım. Her şeyiyle fazla mükemmeldi.

Karnında yeterince oyalandığım kanısına vardıktan sonra elimin odağını pantolonunun kemerine çevirdim. Lakin o esnada bileğime dolanan eliyle duraksamak zorunda kalmıştım.

"Artık uyusan iyi olacak, bebeğim. Yarın yorucu bir gün bizi bekliyor."

Olumsuzca kafamı iki yana salladım.

"Uyumak istemiyorum."

Bileğimi ondan kurtarıp kemerini çözdüm. Kemeri rastgele yere bırakırken pantolonun düğmelerini çözmek yerine elimle sert kumaşın üzerinden erkekliğini kavradım. Lakin bunu yapmamla birlikte Tuğra'nın "Sikerler böyle işi!" diye inlercesine konuşmasıyla ben daha ne olduğunu anlayamadan boğazımdan kavradığı gibi dudaklarıma yapışması bir olmuştu.

Oysa ben ne durumda olduğunu merak etmiştim sadece...

Kıkırdayıp ona karşılık vermeye başladım ama bu bile ona yeterli gelmemiş olacak ki boğazımdaki elini göğüslerime indirerek sertçe okşayıp aldığım zevki iki katına çıkarmıştı.

Dudaklarımızın ayrıldığı saniyelik sürede "Beni tahrik etmek için elinden geleni yapıyorsun," diye azarlarcasına konuşmuştu. Bense tekrardan dudaklarıma kapandığı için cevap veremedim ve onaylayan bir mırıltı çıkardım.

Dudakları dudaklarımdan ayrılıp önce çeneme, oradan da boynuma öpücüklerini bırakmaya başladığında kafamı geriye doğru yatırarak ona daha fazla yer açtım. Lakin bu da ona yeterli gelmemiş olacak ki beni kalçalarımdan sıkıca kavrayıp beni kendisine tamamen yapıştırmıştı.

Hissettiğim sertlikle bir an dengemi kaybedeceğim sandım. Ellerimle omuzlarından destek alıp sıkıca ona tutunurken Tuğra geri çekilip zevkten koyulaşmış gözlerini yüzüme çevirmişti.

"Bana ne yaptığının farkında mısın?"

Gözlerimi yukarı dikip onun gözlerinin içine baktım ve dudaklarımı dişledim.

"Bana böyle bakma Bade."

"Nasıl?"

"Sanki hiçbir şey yapmamış gibi böyle masum masum bana bakıyor olman beni daha çok azdırıyor anasını satayım!"

Güldüm.

"Neyi bekliyorsun o zaman? Beni soymakla işe başlayabilirsin."

Kalçalarımın üzerindeki ellerini daha da sıkılaştırıp beni bir anda havaya kaldırdığında ben de refleksle bacaklarımı beline doladım.

"Hayır. Seni soymayacağım."

Adımlarını harekete geçirip ilerlemeye başladığında ben yatağa gitmeyi bekliyordum ama o beni şaşırtarak Eyfel Kulesi'ne bakan balkonumuzun kapısını araladı. Anında yüzüme vuran rüzgar saçlarımın uçuşmasına neden olurken kollarımı onun boynuna doladım ve beklemeye başladım.

"Üşüyor musun?"

Sorusuna "Aksine yanıyorum," diye karşılık verdim. Ondan da cevap gecikmemişti. "Ben de öyle düşünmüştüm."

Beni balkonun demir mermerine oturttuğunda sırtımı arkamdaki tırabzanlara yaslamış bulundum. En yüksek katlardan birinde olduğumuz için muhtemelen önlem amaçlıydı bu tırabzanlar. Hoş, şu an için çok da umrumda değildi şahsen.

Tuğra'nın beline sardığım bacaklarımı daha da sıkılaştırıcılar onu tekrardan hissetmek isterken o da bana yardımcı olarak elini geceliğimin altına sokmuştu. Kalçalarımın arasından kavradığı varla yok arası iç açmalarımı aşağıya çekiştirip saniyeler içersinde bacaklarımdan sıyırdığında ben de ister istemez sıkıca sardığım bacaklarımı gevşemiştim.

Tuğra çok geçmeden elindeki iç çamaşırımı yere bıraktığında tekrardan bacaklarımın arasında yerini aldı. Ben de pantolonunun düğmesini çözmeye başladım. Bu iş fazla uzamıştı.

O da bana yardımcı olup pantolonun düğmesini çözdü ve üzerinden çıkarmadan boxerını da hafifçe aşağı sıyırdı. Bu sayede açığa çıkan erkekliğiyle bunu bekliyormuşum gibi hızlıca parmaklarımın etrafına sardım. Yavaşça ileri geri sıvazlayıp onu iyice çıldırtırken Tuğra başını geriye atıp boğukça inlemiş, benim daha fazla devam etmeme imkan vermeden elimi kendisinden uzaklaştırmıştı.

"İçine girmeden boşalmak istemiyorum, bebeğim."

"O zaman daha fazla bekleme."

"Yeterince ıslak olduğundan emin olmam lazım. Canını yakmak istemiyorum."

"Fazlasıyla ıslağım Tuğra. Hadi ama artık!"

Tırnaklarımı sertçe göğsüne geçirip sabırsızlıkla bağırdım. Etkili olmuş olacak ki o da daha fazla oyalanmadan erkekliğini sıyrılmış geceliğimden kolayca ayırt ettiği girişime yaslamıştı. Birkaç kere ufak hareketlerle daha da fazla uyarılmama neden olduğunda kendimi ona doğru ittim ve yavaşça içimde kaymasına neden oldum.

İkimiz de hissettiğimiz zevkle inlediğimizde kollarımı onun boynuna sararak âdeta içimde hapsettim sertliğini. Resmen birkaç günde bile bu hissiyatı deli gibi özlemiştim.

Tuğra'nın içimden çıkmasına izin vermeden bir süre öylece alışmayı bekledikten sonra boynundaki kollarımı gevşettim. O da yavaşça geri çekilip saniyeler içersinde tekrar içimi doldurmuştu.

Aynı monotonlukla benimle sakince sevişirken dudakları da boynum ile kulak memem arasında mekik dokuyordu. Ara ara kulak mememi dişlemeyi de ihmal etmiyordu tabii.

Alnımı onun üzerime eğilmesinden dolayı dibimde biten omzuna yerleştirip her hareketinde kısık kısık inledim. Her zamanki sevişmelerimizin aksine bu sefer tamamen yavaş bir şekilde işine devam ediyordu ama yine de kendisini her defasında en derinlerime ittiği için aldığım zevk asla azalmıyordu. Onun da benden bir farkı olmadığını içimde iyice sertleşmiş olan erkekliğinden anlamak zor değildi.

Elleri geceliğinin açıkta bıraktığı sırtımda usulca hareket ederken ikimizin de sona yaklaştığını hissediyor, lakin ağzımı açıp bir şey söyleyecek takati kendimde bulamıyordum. Yapabildiğim tek şey ensesine geçirdiğim tırnaklarımla ona kendimi ifade etmekti. Anlaşıldığımı da düşünüyordum.

Saniyeler geçmeden kendimi onunla birlikte bırakıp bacaklarım titreye titreye boşaldığımda Tuğra da içimden çıkmadan bana sarılarak kendisini bırakmıştı. Bir yandan da belimi okşayarak beni sakinleştirmeye çalışıyor, kulağıma ne kadar harika olduğuma dair bir sürü güzel sözler fısıldıyordu.

En nihayetinde kendimi toparlayıp onun göğsüne yasladığım kafamı kaldırdım ve gözlerimi onun yüzüne çevirdim. Hissettiğim tatmin olmuşlukla gözlerimin parladığına emindim.

Bu kesinlikle en duygu dolu sevişmemiz olabilirdi. Tutku, arzu, aşk, şefkat ve daha nice birçok duyguyu resmen iliklerime kadar hissettirmişti. Kendimi o kadar mutlu hissediyordum ki biraz daha bu şekilde kalırsak mutluluktan ağlayabilirdim.

Sadece zevke odaklı sevişmelere alışmış ruhum bugün ilk defa gerçekten aşık olduğum birisiyle birlikte olmanın ne kadar paha biçilemez bir duygu olduğunu bana göstermişti. Ve ben bir kez daha Tuğra'ya aşık olmuştum.

"Seni seviyorum... Seni feci çok seviyorum Tuğra."

Kısık bir sesle güldü.

Pantolonunu düzeltip kendisine üstünkörü çekidüzen verdikten sonra beni kucaklayıp geri otel odamıza ilerledi. Çok geçmeden sırtım yatakla buluştuğunda onun alnıma bıraktığı öpücüğü hissetmiş, gözlerimi kapatarak gülümsemiştim.

"Seni seviyorum ve sana deliler gibi aşığım, deli kadın."

Son söylediği kelimeler beni güldürürken "Ne deliliğimi gördün?" diye sormaktan kendimi alamamıştım.

"Ne deliliğini görmedim ki?"

Yani belki de biraz haklı olabilirdi. Ama birazcık.

Yataktaki ona ait olan çöküntü yok olduğunda gözlerimi araladım. Ne yaptığına anlam veremeyerek "Nereye?" diye sorduğumda anında cevaplamıştı beni.

"Jakuziyi ayarlayacağım, güzelim. Dışarısı biraz soğuktu, sıcak su vücuduna iyi gelir."

"Kucağında uyuklamama izin verirsen bunu düşünebilirim."

"Kabul edildi."

tuğrakandemir: şaheser

badearslan ve diğer 10.683 kişi beğendi

badearslan: 🤍 [tuğrakandemir ve diğer 117 kişi yorumu beğendi]

+119: Bade'ye mi diyo yoksa manzaraya mı bilemedim🤭

+738: adam eyfel'i görmüş hala sevgilisini paylaşmaya uğraşıyo

+540: Fotonun güzelliği beni binbir yerimden parçaladı...

+116: 🧿🧿🧿

+279: tam bi aşk adam ya

+904: sebepsiz bu çift bana çok tatlı geliyo

+334: Şöyle bi ilişki 777

+240: başlarda bu çifti yakışmıyorlar diye linçlemediğiniz kalmamışken şimdi nasıl övmeye başladınız amk sjkslksjsjsjs

+819: bade'nin güzelliği şaka mı😍😍 resmen sevilmek kızı her geçen gün daha da güzelleştiriyor

+529: Fazla mükemmelsiniz fav couple'ım

yorumlar sınırlandırıldı

Continue Reading

You'll Also Like

HATEM By mayleydim

Teen Fiction

2.1M 115K 38
*yaş farkı mevcuttur. *asker-köy kurgusudur. *+18 sahneler bulunacaktır ona göre okumanız önerilir. İnci & Hatem Bir iki saniye sonra şah damarımın y...
1.5M 90.1K 57
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
473K 21K 15
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...
434K 26.3K 17
Mafya ,arkadaşımın abisi, yaş farkı, aşk, erotizm,dram,aksiyon,romantizm...