0.6

29.7K 1.2K 259
                                    

[bade]

Tuğra'nın beni çağırmasıyla birlikte adımlarım okulun bahçesine ulaştığında onu köşede bir yerde sigarasını içerken gördüm. Daha fazla oyalanmadan adımlarımı hızlandırdım ve saniyeler içersinde onun tam karşısında durdum.

Onun beni buraya neden çağırdığını bilsem de heyecanlanmadan edemiyordum. Dakikalar sonra karşımda sus pus olup iki kelimeyi bir araya dahi getiremeyeceğini düşünüyordum çünkü.

"Sanırım bana çıkma teklifi edeceğin o kısımdayız?"

Başıyla onayladı.

"Pekala, öncelikle şu sigaranın dumanını benden uzak tutmakla işe başlayabilirsin."

Kendi kendisine bir şeyler mırıldandığına şahit oldum ama ne söylediğini anlamamıştım. Belki de içinden küfrediyordu. Lakin yine de elindeki sigarasını yere atarak sözümü dinlediğini göstermişti. Bu da yüzümde keyifli bir ifade oluşmasına neden oldu.

Sigarasını ayağıyla birlikte ezerken bir yandan da beni baştan aşağı süzdüğünü fark ettim. Ben de onu izlemekten kendimi alamamıştım. Oyunumuz için gayet güzel bir başlangıçtı bence.

"Bir süre konuşuyormuş gibi yapalım. Sonra da o klasik şaşkına uğramış kız tepkilerinden birisini yap işte. İnsanların dikkatini çekmiş oluruz."

Güldüm.

Düzgünce soramayacağını hepimiz biliyorduk zaten, öyle değil mi?

"Tatlım, oradan bakınca sence insanların dikkatini çekmeye ihtiyacım varmış gibi mi duruyor? Bahçeye çıktığım anda zaten herkesin gözleri bana çevrildi bile."

Söylediklerimi kanıtlamak amacıyla gözlerimi bahçede gezdirdiğimde birtakım öğrenci topluluğunun odağına çoktan girdiğimizi fark ettim. Büyük ihtimalle okulun en zengin kızlarından birisinin okulun burslu öğrencisiyle ne alakası olduğunu sorguluyorlardı.

Açıkçası dikkatlerin üzerimizde olması da hoşuma gitmedi değildi hani.

"Büyük başarı amına koyayım."

Ona gözlerimle uyarıcı bir bakış attım lakin yüzümdeki gülümsemeyi bozmadım. Dışarıdan oldukça normal bir şekilde göründüğümüzden emin olsam da çaktırmadan "Bir şeyler anlat. Ama uzun olsun," dedim. Maksat konuşuyormuş gibi gözükmekti yani.

"Ne anlatayım kızım?"

"Bilmiyorum işte. Konuşuyormuş gibi yapalım. Sonra inandırıcı olması için olaya ben el atacağım zaten. Senin gibi beceriksizle olmayacağı belliydi. Halbuki sabahki mesajlaşmamızdan sonra iyi rol yapabileceğini düşünmüştüm."

"Merak etmeyin majesteleri, sahte sevgililik oyunumuzu açığa çıkaracak bir harekette bulunmam. Ne de olsa parana ihtiyacım var, öyle değil mi? Her fırsatta bunu yüzüme vuruyorsun zaten."

"Maddeleri belirlerken öyle demiyordun ama. Baya memnundun hâlinden."

"Kızım bir siktir git işine ya."

"Benimle böyle konuşamazsın yalnız."

"Nedenmiş? Prensesimiz kötü mü etkilenir yoksa?"

Yüzümdeki yapmacık gülümsemeyi bozmadan derin bir nefes aldım. Dışarıdan sakince konuşan insanlar gibi gözüküyor olabilirdik ama şu an gerçekten onun üzerine çıkıp yüzüne tırnaklarımı geçirmeme ramak kalmıştı. O yüzden bu saçma atışmamıza bir an önce son vermem gerekiyordu.

Ellerimi kalbimin üzerine götürüp "İzle de azıcık rol öğren, örnek al," diye mırıldandım. Yüzümdeki ifade anında değişip yerini şaşırmış bir ifadeye bırakırken ufak çaplı bir çığlık attım. Bu da bahçedeki insanların dikkatini tamamen bize çekmek için yaptığım bir hamleydi.

"Korkulur senden yemin ediyorum."

Sanki o bana çıkma teklifi etmiş gibi hem heyecanlı hem de neredeyse mutluluktan ağlayacak bir ifadeyle ona bakarken kollarımı birden ona doğru uzattım ve hızla boynuna doladım. Sonrasında da sadece onun duyabileceği bir şekilde "Ellerini belime koy yoksa sıçarım ağzına," dedim.

Ben normalde bu şekilde tehdit edecek bir kız asla olmamıştım. Lakin sevgilimin, sahte sevgilimin, ağzı bir tık bozuk olunca ondan nem kapmış olmam büyük bir ihtimaldi.

Çok geçmeden o da ellerini iki yanımdan belime sardığında bir süre öylece sarılı kaldık. İkimizden de başka bir ses çıkmazken yeterli olduğunu düşünerekten geri çekildim. Yüzümdeki geniş gülümsemeyle "Evet! Sevgilin olmayı kabul ediyorum," dedim çok az yükselttiğim sesimle.

"Sanki evlilik teklifi ettik."

O bana nazaran belli belirsiz gülümserken kendi kendisine homurdanmasına tehditvari bakışlarımla karşılık verdim. İki dakika düzgün dursa ne olurdu sanki?

Arkamdaki birkaç kişinin şaşkınlık dolu nidaları ve bir grup insanın alkışlamalarıyla utangaç masum kız triplerine girerek kafamı Tuğra'nın göğsüne gömdüm. Sanırım sergilediğimiz bu tiyatro sevgili olduğumuz haberinin birkaç gün içinde okula yayılmasına yeterli olurdu.

"Ay başardık. İnandılar galiba."

Onun göğsünde boğukça konuştuğumda Tuğra'dan da cevap gecikmemişti. "Senin gibi şeytanın başaramayacağı bir şey yok."

O görmese de gözlerimi devirdim ve keyifli bir ifadeyle cevap verdim ona. "Ben de seni çok seviyorum sahte sevgilim!"

bunları yazarken çok eğleniyorum he sşwödwşödwşsöwş

fezoşlardan sonra burda baya bi aktif olacak gibiyim bakalım bakalım neler olacak🤭🤭

socialiteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin