Konser +18

By ecemziyagil

4M 65.7K 31.7K

Eğlencesine gidilen konserde bir insanın hayatı değişebilir mi? Unutulan anılar adına nasıl birine aşık olabi... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
Soru Cevap!!
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
Soru Cevap 2
52
Özel Bölüm /1
Özel Bölüm/ 2
Özel Bölüm/ 3
Açıklama

39

13.9K 513 314
By ecemziyagil

Media: Ceylin Akın 

Hello Ziyagillerrr 

İyi Okumalar Ziyagillerrr <3

---

Sürpriz her zaman merak duygumu havalara kaldırıyor ve nedensizce neşelenmeme sebep oluyor.

Sanki tüm dünya benimle ilgileniyor gibi sevildiğimi hissediyordum.

Sakin kalmak isterken ayaklarımı hareket ettirmeden duramadım. Çağrı'nın dediği üzerine yaklaşık üç saattir yoldaydık. Çağrı'nın arabasını alacaktık fakat arabası bozulduğunda yeni bir araba kiralamışlardı.

Kiraladıkları arabanın ismini yanlış bilmiyorsam ismi karavandı. Ön tarafı normal bir şekildeyken arka tarafında karşılıklı iki koltuk vardı. Dolaplar, ışıklandırmalar hatta mini bir mutfak bile vardı.

Atlas arabayı kullandığından ben önde oturuyordum. Taa ki Atlas araba kullanmaktan sıkılana kadar. Yaklaşık yarım saat önce Devrim'e bıraktı arabayı. Ben ise Ceylin'le yer değiştim.

Karşılıklı olan ikili koltukların birine oturduk. Arkamı dolaplara yasladım. Atlas'ın kucağına bacaklarımı uzattığımda bana sarıldı. Atlas omzumda yatarken sessiz bir biçimde "Öykü." Diye mırıldandı. Yüzü boynuma dönük olduğundan nefesini boynumda hissediyordum. 

"Efendim?" Dedim normal bir ses tonuyla. "Sessiz ol." Dedi, benim aksime fısıldayarak.

Kaşlarımı çattım. "Midem bulanıyor." Dedi. Kafamı çevirip karşı koltukta oturan Çağrı ve Derin'e baktım. Çağrı uyuyor, Derin ise telefona bakıyordu. "Söyleme kimseye." Diye tembihledi beni Atlas. 

"Biraz hava almak için arabayı durdurayım mı?" Diye sordum. 

"Hayır, ayağa kalkacak halim yok." Diye konuştu. 

Bir an afalladım, ne yapacağımı bilemedim. Elimi Atlas'ın başına götürüp yavaşça okşadım. "İyi misin?" Diye sordum. Bana cevap vermeyince istemsizce endişelenmeye başladım. "Atlas." Diye sordum endişeli çıkan sesimle. Atlas ise derin bir nefes alıp verdi. Ardından "İyiyim, sadece halsizim." Diye cevap verdi.

Dediğine inanmamış olsam da inanmayı tercih ettim. Atlas'ın başını okşarken içimde tarif edilmez bir duygu meydana geldi.

Korku, endişe, panik.

Hepsi bir arada.

Atlas'ın kalp atışlarını hissediyordum. Fazla yavaş atıyordu. Canı yanıyor ve bunu biliyordum ama elimden bir şey gelmemesi fazlası ile üzücü.

"Durdursana arabayı." Dedi kısık ve zorlanan bir ses tonuyla.

"Devrim! Kusacağım galiba! Sağa çeker misin arabayı!?"

Yüksek çıkan sesime karşılık daha iki dakika geçmeden Devrim arabayı sağa çekti. "İyi misin?" Diye sordu Derin. Kafamı onaylarcasına salladım. "Siz bekleyin, ben Atlas ile çıkayım." Dedim. Derin ayağa kalkacaktı ki Çağrı uyku sersemi Derin'e sarılınca, Derin ayağa kalkamadı.

Atlas'ın elinden tutup yavaşça kaldırdım. Dolabın içinden birkaç adet peçete aldım. Beraber arabadan indiğimizde Ceylin de arabanın dışındaydı. Ceyline bakıp "Sen gir içeriye, ben Atlas ile hallederim." Dedim. Ceylin elindeki poşeti bana verip "Bir şey olursa arabadayım." Dedi.

Ceylin arabaya geçtiğinde Atlas'la beraber biraz uzaklaştık. Bizi görmediklerine emin olduğumuzda Atlas poşeti umursamadan yere doğru kustu. Kanla beraber kustuğunda kaşlarımı çattım.

"İyi misin?" Diye sordum fakat Atlas'ın yüzü bembeyaz olmuştu. Bana cevap veremeden tekrardan kustu. Atlas geriye çekildiğinde peçeteyi ona uzattım. Atlas ağzını silerken "Bu böyle olmaz, hastaneye gidelim." Dedim.

Atlas bana bomboş bir yüz ifadesi ile bakarken "Hastaneye gidelim burada." Dedim. Atlas peçeteyi kenara atıp kaşlarını yukarıya kaldırdı. "Olmaz."

"Neden?"

"Bizimkilerin bilmesini istemiyorum hem de zaten özel hastaneye gideceğim buradan döndüğümüzde. Küçüklüğümden beri o doktora gittiğimden dolayı işler kolaylaşacak diye düşünüyorum."

Bir şey dememe fırsat vermeden yalandan bir tebessümle "Bizimkilere bir şey belli etmeyelim." Dedi.

Ne kadar Ceylin'e söylemek istesem de Atlas'ın bu bakışları üzerine susmak zorunda kaldım.

Arabaya geçtiğimizde bana sorular yöneltilmişti ama hepsini net bir şekilde cevap vermiştim. Atlas ise yol boyu uyumaya çalıştı. Aradan bir iki saat daha geçtikten sonra neredeyse gelmiştik ve Atlas daha iyiydi. En azından rahatlamıştı.

Devrim arabayı durdurduğunda geldiğimizi haber vermişti. Herkes arabadan inerken ben Atlas'ın elini sıkıcı tutuyordum. Atlas ise iyi oluğunu bana kanıtlamak için bana gülümsedi.

Bir adam yanımıza gelip "Çağrı Bey, öyle değil mi?" Diye sordu. Çağrı bir adım one çıkıp "Evet. Çağrı Oyban, memnun oldum." Dedi, elini adama uzatıp gülümsedi. Adam uzattığı eli sıkıp "Ben de bu tatil köyünün tek yetkilisi, Hakan Yıldırım. Memnun oldum." Dedi.

Adam bize yol tarif etmek için avuç içiyle bize yön gösterdi. Gezerken etrafını inceliyordum. Ormanın içine yapılmış tatil yeriydi. Bungalov evler ayrı ayrı ve küçüktü. Her dört bungalov evin yanında büyük bir havuz vardı. "Burayı kalacağınız evler. Üç bungalov ev diye anlaştım işte böyle değil mi?" Diye sordu adam. "Evet, öyle."

Biraz daha yürümeye devam ettiğimizde kafe gibi bir yer gördük. Kocaman bir göl manzarası vardı. "Bungalov evlerimizde ne yazık ki büyük mutfak araçları yok. Bu nedenle sabahtan akşama kadar olan açık kahvaltı ve yemeklerimiz var. Tamamen ücretsizdir istediğiniz zaman gelip yemek yiyebilirsiniz." Madem göl var. Neden bir daha havuz yapmışlar ki?

Göl kenarına geçtiğimizde adam tekrardan konuştu: "Burayı da bizim büyük gölümüz. Göl dediğime bakmayın, burada genellikle yüzülüyor ve ileriye gittiğinde derinleşiyor."

"İleride olan kayalığın arkasında ne var?" Atlas işaret parmağı ile golün ortasında duran büyük kayalığı gösterdi.

"Genellikle kayaya çıkıyorlar ve oradan atlıyorlar fakat çıkması zor olduğundan çoğu kişi kayalığın arkasına geçmiyor."

Atlas bana bakıp sırıttığında alt dudağımı yalayıp önüme döndüm.

Adam bizi bungalov evlere geri götürdüğünde arabadaki valizlerin evlerin önüne koyulduğunu gördüm. Adama teşekkür ederek kendi aramızda ev seçmeye başladık. Ceylin orta evde olmak isteyince Çağrı ile tartışmaya başladılar. İkisi tartışırken Atlas ile beraber valizlerimi alıp soldaki eve geçtik.

Evin içi kış tatiline gittiğimiz evden daha küçüktü. Daha küçük bir salon ve adamın bahsettiği gibi küçük bir mutfak vardı. Küçük bir buzdolabı ve fırın vardı. Üst katta ise, iki kişilik bir yatak ve küçük bir oda vardı. O küçük oda da ise duşa kabin ve klozet vardı.

Valizi bir kenara koyup Atlas'a baktım. "Ne zaman hastaneye gideceğiz?" Diye sordum. İçimde kötü bir his vardı. Sanki kalbim hiç kırılmamış gibi paramparça olacaktı. Ruhum bedenimden ayrılacak ve mecburen hayata devam edecek gibi hissediyorum.

Atlas boynuma ufak bir öpücük kondurdu. "Buradan döndüğümüzde ilk iş hastaneye gitmek olacak." Dedikleri içimi bir nebze bile rahatlatmadı. Atlas bana bakıp hafifçe gülümsedi. "Ben şimdi doktor ile konuşacağım. Sen de moralini yüksek tut, tamam mı?" Kafamı onaylarcasına salladım ama "Duyamadım cevabını." Dediğinde mecburen sesli bir şekilde "Tamam." Diye cevap verdim.

Atlas yanağımdan makas alıp yanımdan ayrıldı. Telefonunu eline alıp bungalov evden çıktı. Üst kata çıkıp yatağa oturdum. 

Bunu Ceylin'e söylemem lazımdı ama Atlas'ın bana olan güveninin kırılmasını istemiyorum.

Bunun önemli ve ciddi bir konu olduğunun o da farkında. Neden kimseye söylemek istemiyor ki?

Belki de onları üzmek veya bizim için yaptıkları bu sürprizi bozmak istemiyordur fakat bu yine de çok acı verici bir durum. Herkesin bilmesi ve şuan burada değil hastanede olmamız lazım. 

Kararımı verdim, Ceylin'e durumu anlatacağım. 

Bungalov evden çıkıp etrafa bakındım. Sadece Atlas'ı görüyordum, o da havuz başında şezlonga oturmuş telefonla konuşuyordu. Bana sırtı dönük olduğundan beni görmemişti. Ortadaki bungalov eve geçip kapıyı çaldım. Gir demelerini beklemeden içeriye girildim.

Derin ve Çağrı ile karşılaşınca istemsizce afalladım. "Ceylin onlar burada değil mi?" Diye sordum. Çağrı kafasını olumsuz anlamda sallarken yüzünde nedensiz bir şekilde gurur vardı. "Hayır, onlar yan evde." Dedi. Derin bana kaşlarını çatarak "Ne oldu?" Diye sordu. 

"Hiçbir şey." 

Derin tek kaşını kaldırıp bana bakmaya devam ederken Çağrı'ya verdiği bildi dolayısıyla teşekkür ettim. Ardından hızlı adımlarla bungalov evden çıktım. Yanda duran bungalov eve geçip kapıyı çaldım. Tekrardan aynı şekilde kimsenin bana gir demesini beklemeden içeriye girdim. 

Sadece Devrim'i görünce kaşlarımı yukarıya kaldırdım. "Ceylin nerede?" Diye sordum. Devrim bana bomboş bir yüz ifadesiyle bakarken "Banyo yapıyor." Dedi. "Ne zaman çıkar?" Devrim hafifçe sırıttı. "Bakım falan yapacaktı galiba, bir saatten önce çıkmaz." 

Hay şansıma! "Peki, çıkınca Ceylin'e haber verir misin? Yanıma gelsin." Devrim "Tamam, bir şey mi oldu?" Dedi. Yalandan gülümseyerek "Hayır, bir şey danışacaktım." Dedim. Devrim bana bakıp güldü. 

Ceylin onların bungalov evinden çıkınca havuz başında Atlas'ı tekrardan gördüm. Telefonu kulağından uzak uzaklaştırıp eline aldı. Arkasını dönmesiyle beni gördü. Bana bakıp hafifçe sırıttı. Yavaş adımlar ile Atlas'ın yanına geçtim. "Ne konuştunuz?" Diye sordum. Atlas kolunu omzuma atınca bungalov eve doğru yürümeye başladık. 

"Hastaneyi şuan güncelleştiriyorlarmış, biz geri döndüğümüzde bitmiş olur. Benim yanıma gelirsin ben bir bakayım sana falan dedi." 

Derin bir nefes alıp verdim. Hastaneye gideceğimizi bilmek nedense beni hiç rahatlatmadı, aksine daha kötü bir his yarattı içimde. 

Bungalov eve girdiğimizde daha ne olduğunu anlamadan Atlas hızla kapıyı kapatıp beni kapıya yasladı. İki koluyla duvar gibi beni hapis edince anlamsızca ona baktım. "Hasta olabilirim ama bu ödülü unuttuğum anlamına gelmiyor." 

Bu çocuğun aklı fikri bel altında. "Tek derdimiz bu mu şimdi?" Sesimdeki umutsuzluk üzerine Atlas dudağıma buse kondurdu. "Derdimiz var diye mutlu olmayalım mı?" Sorusuna cevap veremedim çünkü çok mantıklı geldi dediği. 

"Asma suratını, ben iyiyim." 

Gözlerinin içine baktım. Bana bir çocuk gibi bakıyordu. O da biliyor iyi olmadığını ama kendini kandırmak daha cazip geliyor. 

Onu izlemeye başladım. Gözleri, dudakları...

Benim için yaratılmış gibiydi. 

Her hali ayrı dikkat çekici. 

Gözlerim dolmaya başladı. Ya ona bir şey olursa, ne yapacaktım? "Ne oldu?" Diye sordu. Bir şey diyemeden sıkıca boynuna sarıldım. "Seni çok seviyorum." Dedim. Atlas ellerini belime koyup sıkıca bana sarıldı. 

Onun omzunda onun için ağlamaya başladım. 

"Sakin ol, ne oluyor?" Diye sordu. Konuşmadım ya da konuşamadım ağlamaktan. "Öykü." Bir eliyle saçımı okşamaya başladı. Ağlamalarım hıçkırığa dönüştü. Boynuna tüm gücümle sarıldım. "Balım, ne oldu birden bire?" Atlas konuşmayacağımı anlamış olacak ki bir süre sonra o da sustu. 

Benimle beraber sessiz şekilde durdu. Sessiz odalarda sadece benim ağlama sesim yankılanıyordu. 

Sakinleşmek için gözlerimi sıkıca yumdum. Burnumu çekerek geriye çekildim. Atlas bana baktığında gözlerimi onun gözlerine odakladım. "Ne oldu demin?" Diye sordu. Göz yaşlarımı silecektim fakat Atlas benden önce davrandı. Bana doğru hafifçe eğilip iki eliyle yüzümü avuçları içine aldı. Baş parmaklarını kullanarak gözlerimden akan yaşı sildi. 

"Sadece aklıma kötüm şeyler geliyor." 

Atlas bana bakıp hafifçe gülümsedi. "Şuan iyiyim ve şuana odaklanmaya ne dersin?" Gözlerimi kaçırdım. "Geçmişin gibi geleceğini de düşünmemen lazım. Bu gün sadece bu günde kalacak. Geçmişini veya geleceğini düşünerek bu günü öldürüyorsun."

Gözlerinin içine baktığımda ellerini yanağımdan çekti. Elini bana uzatıp "Hadi elini yüzünü yıkayalım." Dedi. Elinden tuttuğumda beraber lavaboya geçtik. Muslukta elimi yüzümü yıkarken Atlas bana havluyu uzattı. "Seni seviyorum." Dedim kısık sesle. 

"Duyamadım? Ne dedin?"

Atlas'ın alaylı çıkan sesine karşılık gülümsedim. "Seni seviyorum." 

"Şimdi oldu işte."

Lavabodan çıktığımızda yatağa oturdum. Bana bakıp gülümsedi. "Sen benim için mi ağladın?" Diye sordu, alay edecek biliyorum ama yine de kafamı onaylarcasına aşağıya yukarıya salladım. "Oy oy." Dedi Atlas alaylı bir tavırla. 

Bana sarılıp "Büyümüş de ağlıyor." Dedi. "Ya Atlas, ne alaka?" Dedim hafif sesimi yükselterek. 

Atlas geriye çekilip "Bir de sinirlendi.." Dedi yalandan bir edayla. Beni güldürmeye çalışması hoşuma gitse de olayın ciddiyetinin farkına varmaması benim sinirimi bozuyordu.

"Her neyse, bunları boş verip biraz eğlensek mi?" Diye sordu. Atlas'a baktığımda yavaşça beni kucağına aldı. Bu çocuk asla akıllanmayacak.

Ellerini kalçama koyup beni kendisine çektiğinde dudaklarına baktım. Ellerini yavaşça yukarı doğru kaldırırken tişörtümü de kaldırıyordu. "Çıkarayım mı?" Daha demin ağlamamışım gibi ona kıramadığım için kafamı onaylarca sen aşağı yukarı salladım.

Atlas tişörtü çıkarttığında "Ah şu göğüslerin deli ediyor." Dedi. "Uslu dur." Dediğimde Atlas beni umursamadan sütyeni açtı. Gögüsüme yöneldi. Göğüsüme dudaklarını bastırıp emerken kafamı geriye yasladım. Atlas birden göğüsümü ısırınca inledim.

Emmeye devam ederken boşta kalan göğüsümü eline alıp sıktı. "Bebeğim olsa bu kadar emmez." Diye söyledim. Atlas dilini gögüsümde son kez gezdirdi. Ardından yavaşça geriye cekilip bana baktı.

"Hemen morardı."

Umursamadan diğer göğüsüme yöneldi. Ucunu ağzına alıp emmeye başladı. "Atlas..." Kesik kesik nefesler vermeye başladım. Daha fazla dayanamadığım için geriye çekildim.

Atlas afallayarak bana baktı. "Uslu dursana." Dedim net bir şekilde. "Usluyum zaten." Dedi. "Şuan altımda inliyor olabilirdin."

Kaşlarımı yukarıya kaldırdım.

Hayır Öykü, bir cümle ile Şah Mat yapamaz.

"Bunun için erken sanki?" Atlas baş parmağını göğüs ucumda gezdirdi. Yavaşça göğüslerimi okşamaya başladı.

Zorlukla yutkundum.

Diren Öykü.

Ben onu bu noktaya getireceğim, o beni getirmeyecek.

Tamam, atak yapma sırası bendeydi.

Atlas'ın dudaklarına doğru yaklaştım. "Ne oldu? Azdın mı?" Atlas dudaklarıma bakarak "Seni gördüğüm sen saniye azıyorum zaten." Dedi.

Dudağını öpecekken kapının çalmasıyla Atlas'ın kucağından kalktım. Yerdeki tişörtümü giydim. "Gel!" Diye seslendim. Atlas kendini yatağa atıp "Hay sikeyim ya!" Dedi sinirli bir ses tonuyla.

Alt kata inip kim gelmiş diye baktım. Ceylin kafasına havluyla buraya gelmişti. "Ay bakım yapmadan çıktım, ne önerisi? Ne olmuş?"

Atlas yanımıza gelince bir Ceylin'e bir Atlas'a baktım.

Şimdi tam olarak ne yapmam lazım?

Ceylin her şey söylemeli miyim? Yoksa Atlas'ın istediği gibi susmalı mıyım?

--

Ay tekrardan hellü ziyagillleeer

Biraz enerciiii

Şah ve Mat kitabında ki Şah kitabının tanıtımını yayınladım. Okumazsanız döverim siziii

Şah kitabının tanıtım şeysi:

Şah kitabından çok konuştuk, yeterliii

Yine size soru sormaya geldim ama bu sefer gelecek bölüm için değil, aklınızdakileri merak ediyorumm 

- Sizce Öykü Ceylin'e anlatacak mı?

- Atlas'ın ne hastalığı var??

- Lal sizce tamamen gitti mi?

Bir de sizden küçük bir ricam var: Bana yayınevi önerir misiniz?

Sorularım bu kadardıııı <3 

Kocaman kocaman öptüm sizi 

Bir sonraki bölümde görüşelim olur mu?

İnsta: ecemziyagl ve konserkitabi

Tiktok: EceZiyagil 



Continue Reading

You'll Also Like

831K 22.8K 79
Cinsel içerik, şiddet vb olaylar içeriyor çok sık olmamak kaydıyla lütfen bunu bilerek okuyun!! Kısa bir bilgilendirme daha arkadaşlar ana karakterle...
1M 46.5K 58
(Bu isimle yazılmış ilk kitaptır.) Girdiği depresyon sonucu gittiği bir barda birlikte olduğu adamdan hamile kalan Hira, hayatında bir çocuğa yer ver...
178K 11.3K 22
Açelya hiç hatırlamasa da henüz 5 yaşındayken ailesinin düşmanları tarafından kaçırılmış ve gözlerini bir yetimhanenin revirinde açmıştı. Ailesi sen...