DİCLE

Von -Freya_8-

243K 12.5K 2.9K

Siz: Bir dakika... Siz: Ben Zehra olmadığıma göre siz kimsiniz? 0588*******: Ne demek Zehra değilsin? Benim t... Mehr

🌸1🌸
🌸2🌸
🌸3🌸
🌸4🌸
🌸5🌸
🌸6🌸
🌸7🌸
🌸8🌸
🌸9🌸
🌸10🌸
🌸11🌸
🌸12🌸
🌸13🌸
🌸14🌸
🌸15🌸
🌸17🌸
🌸18🌸
🌸19🌸
🌸20🌸
🌸21🌸
🌸22🌸
🌸23🌸
🌸24🌸
🌸25🌸
🌸26🌸
🌸27🌸
🌸28🌸
🌸29🌸
🌸30🌸
🌸31🌸
🌸32🌸
🌸33🌸
🌸34🌸
🌸35🌸
🌸36🌸
🌸37🌸

🌸16🌸

7.5K 378 82
Von -Freya_8-

Selamın aleyküm✨️
Size selam vermek çok hoşuma gidiyor.
Bölüm hazır ve yazım hataları varsa şimdiden özür dilerim. Düzenlemeye biraz üşendim.
Oylarınız ve yorumlarınız benim için çok değerli o yüzden desteklemeyi unutmayalım.
Sizi yeni bölümle baş başa bırakıyorum.
İyi okumalar!
💫

Çantamın içinden yazmamı alacaktım ama bir türlü elimi içine girdiremiyordum.

Ya içinde örümcek varsa?

Son bir gazla kendimi gazladım ve hızla örtümü alıp sertçe çırptım.
Hiç bir böcek türünün olmadığından emin olunca örtümü örttüm ve çantamın fermuarını da kapattım.

Odadan çıkıp evin büyük ve geniş balkonuna çıktım. Annemlerin hazırladığı kahvaltı sofrasına oturdum. Bu gün kimse beni uyandırmamıştı ve ben 11'e kadar uyumuştum. Abimle babam sabahın 6'sında gitmişlerdi tarlaya ve ben onu bile duymamıştım.

Kahvaltımı ederken bir yandan da bildirimlerimi kontrol ediyordum.

Psikolojisi Bozuk Psikologlar

Su Damlası💧;Hello millet! Uyanın hepiniz!

Su Damlası💧; Good morninggg!

Su Damlası💧; Doğru mu yazdım? Neyse kime diyorum aloo! Kalkın be!

Esra Güzeli🩵; Ne derdin var be sabah sabah

Esra Güzeli🩵;Aaa! Daha sabah 7.00 ya!

Harbiden sabah tam 7.00 da yazmıştı. Nasıl bu kadar iyi bir zamanlaması olabilirdi ki?

Su Damlası💧; Bu nehir bozuntusu ne zaman uyanıyor!

Esra Güzeli🩵; Kızı sal Yağmur

Bundan sonra mesaj yoktu.

Siz; Uyandım benn!
Siz; Tünaydın.

Ve ondan da mesaj vardı.

Yoldaş Bey; Hayırlı sabahlar.
Yoldaş Bey; Uyandın mı?

Heyecanla mesaj yazdım.

Siz; Uyandım kahvaltı yapıyordum.
Siz; Annem babama nikah meselesini söylemiş. O da nişandan sonra olmasını söyledi.

Babam ve özellikle de abim ısrarla erken olmasına karşı çıkmışlardı. Babam nişan sonrası olabileceğini söylemişti. Biz de kabul etmiştik. Babamla konuşurken bir daha düşünmüştüm Fırat Tuna ile konuşmanın heyecanı üzerimde olmadan. İsteme iki hafta sonra olacaktı ve yüzükler de o zaman takılacaktı. Ama iki hafta sonra bence isteme için olmasa da nikah için biraz erken gelmişti.

O yüzden nişan sonrasına ertelemiştik.

Yoldaş Bey; Pekala, siz nasıl isterseniz öyle yapalım.

Konunun burda kapanmasına sevinmiştim. Israrcı insanlar gibi ısrar etmesinden korkuyordum.

Yoldaş Bey; Ne yapacaksın bu gün?

Siz; Anneannem bizde kaldığı için ev biraz tozlanmış temizlik yapacağız. Abimle Babam da ağaçlara bakmak için tarlaya gittiler.

Yoldaş Bey; İyi o zaman kolay gelsin.
Yoldaş Bey; Dikkat et kendine.

Siz; Teşekkürler, sen de kendine dikkat et.

Aşko yazsan ne yapar acaba.

Saçmalama iç ses!
《•》

"Zehra! Zehra!" Elindeki kutuya bakarken bir yandan da sürekli kardeşini çağırıp duruyordu.

Zehra kapıyı açıp içeri girdiğinde abisi şöyle bir baktı. Yazmasını iki ucunu tepesinden bağlamıştı, altında çiçekli basma etek kumaşından bir pijama üstünde de sade bir tişört vardı. Elinde ise bir tane sprey kutulu bir temizlik malzemesiyle sarı bir bez vardı. Abisinin odasına abisini hiç takmadan girdi. Abisinin camına ilerleyip elindeki temizlik malzemesini sıktı ve elindeki bezlerden biriyle silmeye başladı.

"Ne diyorsun abi? İşim bitmeden de bir daha dinleyemeyebilirim." Işığı başından aşkındı Zehra'nın çünkü annesi temizlik günü ilan etmişti bu günü. Misafirleri bu aralar olacaktı hep o yüzden onlar geldiğinde sadece yüzeysel temizlik yapabilmek için şimdi tüm ağır işleri yapmalıydılar.

"Sence nasıl?" Elindeki kutuya baktı Zehra. Çok güzeldi. İnce düşünülmüş olması onu daha güzel kılıyordu.

"Çok güzel abi. Yengeme mi aldın?" Işıl ışıl gözlerle abisine baktı. Annesi ve babası kesinlikle güzel yetiştirmişlerdi.

"Evet, beğenir mi sence?" Zehra Gülerek abisinin koluna vurdu.

"Tabii ki de beğenir. Bu çk güzel bence. Ben olsam çok beğenirim." Fırat Tuna özenle kutunun kapağını kapattı ve masasının çekmecesine özenle yerleştirdi. Çok isteyerek almıştı ve Dicle beğenmezse çok üzülürdü.

Zehra işini bitirip odadan çıkarken kendisi de odasından çıktı. 

Annesinin yanına geldiğinde annesinin özel misafirler için sakladığı bilmem kaç parçalık porselen yemek takımını yıkadığını fark etti.

"Anne yardım edecek bir şey var mı? Ben de yardım edeyim."  Annesi sanki bunu sormasını bekliyormuş gibi oğluna döndü.

" Oğlum perdeleri yıkamıştım. Onları salona tak hadi." Fırat Tuna annesinin direktifleri ile perdeleri aldı ve asmaya başladı. O esnada aşağıda elindeki bezle köşede duran vitrinin tozlarını alan babası oğluna baktı ve başını onaylarcasına salladı.

"Aferin oğlum, hep yardım et eşine. Onu sakın koca işlerin altında bırakma." Tozunu almayı bitirdiği vitrinin cam kapakları kapattı.

"Hanım! Başka yapılacak ne vardı?" Eşinin yanına giden babasını izledi arkasından. Babası hep öyledi. Annesine yardım etmekten gocunmayan ve oğlunu da hep annesine ve kardeşine yardım etmesini söyleyerek büyüten bir baba. Hem peygamber efendimizin sünneti değil miydi eşine yardım etmek? 

Perdeleri asınca ağrıyan omuzlarını elleriyle ovdu. Kafasını iki yana yatırarak hareket ettirdi.

"Abii! Geldi bana yardım ett!"

İnce sesiyle çığıran kız kardeşinin yanına hızlı adımlarla gitti.

《•》
"Dicle şunu çırp da bir tozu gitsin." Annemin elime tutuşturduğu yolluğu yüzümden olabildiğince uzakta tutup balkondan şöyle sertçe çırptım. Büyük bir toz dalgası kalkarken sadece bir kaç günde nasıl bu kadar tozlandığını sorguluyordum.

Havalansın diye balkon demirliklerine astım yolluğu ve iki dakika kurtulmuş olmanın verdiği mutluluk ile biraz köyün manzarasını izledim. Görünen tarlalar ve onların arkasından yükselen dağlardı. Bulutların ve gökyüzünün güzelliğini seyredip bir kez daha Allah'ın sanatına hayran kaldım. Düzen ve uyum o kadar güzeldi ki...

Çok şükür sebebimiz vardı. Ama insanlar nankörlük yapmaktan çekinmiyorlardı. Çok şeye şükretmiyorduk.

"Dicle, Allah rızası için bir bardak buz gibi bir su getirir misin?" Abimin üstü başı terli ve toprak lekeleriyle balkona girişini izledim.

"Sakin öyle oturma sabahtan beri sildim burayı kirletirsen sana temizletirim" Abim iki elini teslim oluyormuş gibi kaldırdı.
"Git üstünü değiştir gel, ben de suyunu getireyim o zamana kadar." Abim başını sallayıp gitti. Ben de ona bir bardak buz gibi bir su hazırladım. Yanına da kahvaltıdan kalan anneannemin özel olarak pişirdiği böceklerden koydum.
Tekrardan balkona çıktığımda abimi göremedim. Bir 10 dakika kadar sonra saçları ıslak ve şampuan kokusuyla balkona giriş yaptı.

Yanıma oturdu ve yanımdaki tepsiyi kucağına alıp suyu tek dikişte bitirdi.

"Biraz ılımış olabilir." Elini boş ver dercesine salladı ve böreğinden kocaman bir ısırık aldı. Ben de dayanamayıp tabaktaki böreklerden birini aldım ve yemeye başladım.

"Abi çok yorgun musun?"

"Hayır yeni duş aldım ya, rahtladım."

"Yürüyüşe çıkalım mı akşam yemeğinden sonra? Biraz gezer geliriz." Abim biraz düşündü.

"Olur, gezeriz." Babam da içeri şampuan kokusuyla girince onun da duş aldığını anladım.

"Bana yok mu börek kızım? Abin bizden kıymetli herhalde..." Babam trip atar gibi önüne döndüğünde hemen abimin yanından kalktım ve babamın yanına gittim. Yanağına öpücük kondurdum ve sarıldım.

"Senin yerini kim doldurabilir baba? Hem zaten şimdi sofra sereceğiz. Sana daha güzellerini getiririm ben." Babamın yanından ayrıldım ve sofrayı kurmak için annemlere yardım etmeye gittim. Sofrayı balkona kurmuştuk açık havada yemek için. Herkes sofraya oturduğunda yemeğimize başladık.

Yemek yerken bir yandan da sohbet ediyorduk ve konu nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde Fırat Tuna'ya gelmişti.

"Pek de terbiyeli bir çocuk. Hem ailesi Allah'ı peygamberi bilen dindar insanlar. Ayrıca Fırat oğlumun eli yüzü de gayet düzgün. Hakim çocuk işinde gücünde." Nesibe Sultan Fırat'ı öyle bir övmüştü ki beni bile şu zamana kadar böyle övmedi herhalde.

"Ee o öyleyse ne olmuş. Benim kardeşim de gayet terbiyeli ve dinini bilen bir insan ayrıca gayet de becerikli ve iş bilir. Atanamadığına  ne bakıyorsunuz?" Abimin anlık beni savunmasını beni sevmesine mi Fırat Tuna'yı kıskanmasına mı bağlamalıydım bilememiştim.

"Tabii öyle. Sizi yetiştirmek kolay mıydı? Ne kadar emek verdik babanızla." Annem çok ayrı bir noktaya değindi.

"Benim evlatlarım altın gibi. Allah size de sizin gibi hayırlı evlatlar versin." Bu dua beni o kadar mutlu etmişti ki neşeyle yemeğime devam ettim.

Yemek bittikten sonra bulaşıkları hallettim ve abimle yürüyüşe gideceğimiz için üzerime rahat bir eteğimi ve tişörtümü giydim. Tişörtüm kısa kollu olduğu için de üstüne ince bir hırka giydim. Yazmamın da önünü düzeltip telefonumu hırkamın cebine koydum. Abim de hazır olunca beraber çıktı.

Abimle evin bahçesinden çıktık ve yol boyunca yürümeye başladık. Birlikte sohbet ediyor ve bir yandan da yürüyorduk.

"AA! Abi baksana kertenkele var!" Abime  ilk kez görmüş gibi tellerde yavaş hareketlerle gezen kertenkeleyi  gösterdim.

"Bu ilk görüşümüz değil Dicle..." Abim o kadar monoton bir şekilde cevap vermişti ki hayat enerjim sömürülerek abime baktım.

Dikkatle kertenkeleye bakıyordu.

"Aynı senin YOLDAŞ BEYE benziyor." Yoldaş Bey kısmını bastırarak söylemişti.

"Abi ne senin bu alıp veremediğin şey?" Durup elimi belime koydum ve ciddiyetle abime baktım.

"Sen. Seni nasıl vereyim ben?" Abim bana öyle bir baktı ki geçen seferki gibi evlenmekten neredeyse vazgeçiyordum.

"Bak canım kardeşim, hala geç değil. Bir telefona bakar." Abime derin bir nefes verip sinirle baktım.

"Abi neden böyle yapıyorsun. Sen böyle yapınca senin desteğin olmadığı için kendimi kötü hissediyorum." İçimi yiyen sitemimi abime direkt dolandırmadan söyledim.

O ise yanıma geldi ve bana sarıldı. Bana sarılırken birlikte yürümeye başladık onun hareketiyle.

"Seni her zaman destekliyorum. Hep arkandayım. Fırat Tuna iyi bir çocuk. Tanıyorum. Dinine düşkün, dürüst, bir kere bile kötü bir yolda görmeyi bırak düşündüğünü bile görmedim. Gerçekten iyi bir insan. Ama sen benim bir tanecik kardeşimsin ve kim olursa olsun seni onlara emanet etmek benim için zor. Seni incitirler, canını yakarlar, üzerler diye ödüm kopuyor. Öyle insanlar değiller. Ama ben de abiyim. Her şeyi düşünüyorum." Abim böyle konuşunca gözlerim dolmuştu. Aklıma bir anda saçma salak oyunlar oynadığımız zamanlar bir de şimdiki zamanlar düştü.

Abim iyi ki benim abimdi.

Allah'a binlerce kez şükrettim böyle bir aileye sahip olduğum için. Böyle bir ailede büyüdüğüm için.

26.08.2023

Bölüm sonu.

Geçen bölüme o kadar çok yorum geldi ki normal standartların yaklaşık olarak üç katı falandı. Güzel yorumlarınız için teşekkür ederim.

Yorumlarınız ve oylarınız benim için çok değerli o yüzden desteklerinizi esirgemeyin.

Bu bölüm biraz daha aile odaklıydı. Umarım beğenmişsinizdir.

Bölüm hakkındaki fikirleriniz?

Karakterler hakkındaki fikirleriniz?

Gidişat hakkındaki düşünceleriniz?

Hadi o zaman kendinize iyi bakmanız dileğiyle Allah'a emanet olun🩵✨️ 

Weiterlesen

Das wird dir gefallen

1.3M 91.6K 51
0526******: Hocam inşAllah bu evde kalma sorunsalım biterse nikahımı kıyar mısınız? Hoca Efendi: Ne? 0526******: Nikah diyorum hocam, kıyar mısınız? ...
5.7K 265 21
Kim bir yüzbaşı ya yumruk geçirecek kadar yürekli olabilir (tabiki ben):)
750 174 128
Bazı hisler, duygular yayılır. Bütün vücudumuzda hissederiz bunu. Ayaklarımızdan başımıza kadar bir kaygı, bir yaşanmışlık, bir geçmiş yayılır. Ne ya...
158K 8K 45
Tamamlandı √ "Ben onun için sadece komşunun kızıydım,daha ilerisi olamazdım." Rüya ile Çınar tanıştıklarından beri ya birbirlerinin boğazını yapışı...