bir rus bir türk

shingeku0 द्वारा

606 10 14

ruslarla pek içli dışlı olmak istemeyen baha'nın, yeni rus kapı komşusuyla birlikte yaşadığı nsfw içerikli hi... अधिक

gece misafiri
habersizlik
kim ulan bu adam ?
maç günü
sadece nsfw
süpriz

yeni komşu

139 3 0
shingeku0 द्वारा

antalyanın ruslarla dolu olduğu bi dönemde, antalyada özel bi okulda öğretmenliğe başladım.

hal böyle olunca kazandığım para da "ruslardan uzak, türklerle dolu bi sitede ev tutmaya yeter" düşüncesiyle türklerin oturduğunu düşündüğüm bi sitede ev kiralamıştım.

her şey çok iyi gidiyordu, mutluydum ama şöyle bi şey vardı ki öğretmenlik yaptığım okuldaki çocukların nerdeyse tamamı rustu.

hepsinin türkçesi biraz garip ve zor anlaşılırdı ama bi şekilde anlaşabiliyorduk.

sabahın erken saatlerinde kalkıp okula gidiyordum. okuldan öğlen üç gibi çıkıyordum.

yine okuldan çıktığım, açlıktan öldüğüm, eve gidince kendime ziyafet çekmek için markete uğradığım bi gündü. marketten şimdiki ve akşamki yemeğim için malzemeler alıp çıktım.

yol boyunca nasıl bi şey hazırlasam diye düşünüyodum ama bu düşünce birden yok oluverdi. çünkü siteye biri taşınıyo gibiydi ve plakası türkiye plakası değildi.

aç midemi ve "acaba ne pişirsem" düşünceleri yerini "kim acaba, nereye taşınıyo" düşüncelerine bıraktı.

evime doğru yürürken araba da benim evime doğru yöneldi, aynı sırada mı oturucaktık.

evimi karşıma almamla birlikte "aynı sırada mı oturucaktık" düşüncesi "ne aynı sırası amk, yan yana oturucaz" vurumuna döndü.

sitede ilk yabancı olduğunu düşündüğüm insan, benim evimin yanına taşınıyordu.

kafaya çok takmamaya çalıştım ama tüm açlığım gitmişti.

eve girince poşetleri masanın üstüne bırakıp merakla "kim acaba" diye hemen balkona koştum.

üstümü başımı bile değiştirmemiştim, dedikoducu kadınlar gibi balkondan yeni taşınan kapı komşuma bakıyordum.

açık açık arabaya bakıyodum, hiç utanmıyordum bile.

arabası arkası kutularla dolu pick-up tarzı büyük bi arabaydı.

arabasını evine geri geri park edip indi.

hala daha göremiyodum kim olduğunu.

kutularını taşımak için arabanın arkasını açtı.

o sırada siyah saçlı, buğday tenli, 160 boylarında, daha uzun da olabilir bi kız indi.

muhtemelen benim yaşlarımda biriydi.

kutuları taşımaya başlamıştı ama zorlanıyo gibi bi hali vardı.

ilk başlarda çok fazla oralı olmamaya çalıştım, hatta "taşısın banane" dedim ama sonra gönlüm el vermedi.

sitenin sokağına çıktım. yanına gitmeye biraz çekiniyodum ama yine de çekine çekine yaklaştım.

dik dik kıza bakıyodum ama o daha beni fark etmemişti. göz göze gelince somurtan yüz ifadem birden çok neşeli bi yüz ifadesine dönüşüp yüksek sesle "merhaba komşu" diye seslendim.

"merhaba komşu" mu ? daha kötü bi giriş olamazdı. türk olmadığını belli eden konuşmasıyla "meraba" dedi.

bu konuşmayı, aksanı bilirim. kapı komşum rustu. ama türkçesi konuştuğum diğer ruslara göre daha düzgün bi türkçeydi.

"yardım ediyim mi" dedim. o sırada kutuyu almış içeri taşıyodu. sırtı bana dönüktü. kafasını omzunun üstünden çevirip "çok iyi olur" dedi.

arabanın arkasına geçip bi tane kutuyu yüklendim. cidden ağırdı.

kutuyu içeri götürdüğümde eliyle diğer kutuların yanını gösterip "buraya" dedi ama sanki bi şeyler daha söylemek istiyomuş da söyleyemiyomuş gibiydi.

çok zarif biriydi, bi o kadar da çekiciydi. her yaklaştığımda, içimde tarif edilemicek garip bi his oluşuyordu.

tekrar beraber arabaya kadar gittik. bu esnada "adın ne komşu" dedim. sade sade "adın ne" demek çok kaba olur diye düşünüp sonuna "komşu" eklemiştim ama böyle de çok garip olmuştu.

ismini söylerken tam aksanıyla "zamsha" dedi. şaşırmış gibi "zamsha" dedim. bu sefer de "deniz" dedi. "deniz" demesini duymamış gibi zamsha'ya takılmıştım. "zamsha ne demek" dedim. güldü.

o sırada kutuları yüklendik. ikimizin de sesi kısılmış gibiydi. "zamsha" dedi. bölmemek için devam etmesini bekliyodum ama kutunun ağırlığı buna engel gibiydi.

kutuları bıraktığımızda, kendine gelmiş bi şekilde "mutluluğa ermek, saadeti bulmak kişi" dedi. türkçesi düzgündü ama kelimeleri tam olarak bilmiyodu. tatlıydı. "heee" dedim. "evet" dedi. "güzel bi isimin var" dedim. imalı bi şekilde "teşekkürler komşu" dedi. güldük.

içeri tekrar kutu taşırken "seninki ne" dedi. "baha" dedim. "aa ben bunu biliyorum; güzellik, iyilik demek" dedi. "nerden biliyosun" diye sordum. "abimin adı" dedi. bi de abisiyle adaş çıkmıştım. "ne güzel" dedim.

bu kutulardan sonra son iki kutuyu taşımak için son kez arabaya gittik.

son kutuları da içeri taşıdık ama evde daha eşya yoktu. sadece kutular vardı.

"e, eşyaların nerde" dedim. bu sefer alaycı bi güşüşle güldü. "daha gelmedi" dedi. ben ayaktaydım, o kutuların üstünde oturuyordu.

ben de yanına oturdum. "e napıcaksın" dedim. "yere bi şey sererim, öyle zaman geçiririm" dedi. "öyle olmaz" dedim. "neden" dedi. "olmaz işte" dedim. "başka napıcam" dedi. "bana gel" dedim. "yok" dedi. "böyle de ben yok" dedim. "aç değil misin" dedim. "biraz" dedi. "e, tamam işte, hadi" dedim. "şimdi mi" dedi. "evet" dedim.

bi şey demedi, kalktık. evini de kilitledikten sonra benim eve doğru yürümeye başladık.

"türkçen yabancı olmana rağmen iyi" dedim. "benim anne türk, baba rus" dedi. ilgileniyomuş gibi "öyle mi" dedim. "evet, önceden 6 ay rusya 6 ay türkiye ama şimdi hep türkiye" dedi. şaşırmıştım. "neden şimdi hep türkiye" dedim. "çünkü türkiye daha güzel, orası hep soğuk, buz" dedi.

milliyetçilik duygularım kabarmıştı. "burası da çok sıcak olur ama" dedim. "sıcak iyidir ya, ben severim" dedi. "o zaman hoş geldin" dedim. "ya nashel eto milym" dedi. refleks olarak "he" dedim. kahkaha atarmışçasına güldü. "pardon pardon, hoş buldum" dedi.

evime gelmiştik. "kendi evindeymişsin gibi rahat ol" dedim. kendini koltuğa atıp "im tired" dedim. "ben de" dedim. zamsha'nın yanına kendimi saldım. "aç mısın" dedim. "acıktım" dedi. "sen burda takıl kafana göre, ben yemek hazırlayıp geliyom" dedim. "yardım ediyim gerekiyo mu" dedi. "sen misafirsin, otur" dedim.

masanın üstündeki poşetleri alıp mutfağa geçtim.

bakalım "neyimiz var neyimiz var" diyip poşeti açtım. biraz tavuk, soğan, biber falan vardı. anlaşılan tavuk sote yapacaktım.

sebzeleri birazcık yağla kavurup üstüne de tavuğu ekledim. sonra da pişmesi için kendi haline bıraktım.

salona geçerken "deniiz" diye seslendim ama ses vermiyordu. bi daha seslendim ama yine ses yoktu.

salona girince gördüm ki koltukta uzanmış uyuyordu. önünde dikildim. zamsha'ya bakıyordum. çok güzel görünüyordu.

yemeğin altını kısıp geri gelmiştim.

deniz'in karşısına oturmuştum.


(nsfw part)

karşısına oturunca fark ettim. yan yatmasından dolayı kocaman memeleri tişörtünün üstünden belli oluyordu.

pek fazla bakmamaya çalışıyordum ama gözüm tişörtünün yaka kısmından taşıcakmış gibi duran kocaman memelerine kayıp duruyordu. sikim yavaş yavaş kalkmaya başlamıştı. belli olmasın diye elimle tutup aşağıya bastırıyordum ama nafile, kalkmaya başlamıştı bile. daha fazla dayanamadım. zamsha'nın önünde diz çöktüm. memelerini incelemek istiyodum ama uyandırmaktan da korkuyodum. elimi vücuduna temas etmicek şekilde tişörtünün içine attım. elim memesine yaklaştıkça hem heyecanım artıyo hem de sikim giderek sertleşiyodu. elim memesine ulaşmıştı. sütyeni vardı. çok sarsmadan parmak uçlarımla memesini sütyenine sıkıştırdım. sonra da yukarı çekebildiğim kadar tişörtünü yukarı çektim. memeleri tahmin ettiğimden daha büyüktü. çok güzel görünüyolardı. pantolonumun vaçe baksırımın arasından sikimi çıkarttım. semsertti. elime alıp, okşamaya başladım. memesini emmek, öpmek istiyodum ama uyanır korkusuyla yapamıyodum. memesini yukarı kaldırdım. sıcacıktı. memelerine bakınca ortasının çok boşluk olmadığını düşüdüm. memesinin bikaç yerinde ben vardı. meme ucu ve memesinin dairesi çok büyük değildi. memeleri hem kocaman hem de çok güzellerdi. elimle altından tutup sıkmaya başladım. sikim ıslanmıştı. elimle ıslaklığımı yayıp, okşamaya devam ettim. sikimin kafası memelerine gelicek kadar ayağa kalktım. elimle memesini destekleyip kafasını ucuna sürtmeye başladım. sikimden giderek daha fazla ıslaklık gelmeye başlamıştı. memeleri çok güzel görünüyodu. üstlerine boşalıp daha da güzelleştirmek istiyodum. sikimi okşamayı bırakmıştım. hemen boşalmak istemiyodum. zamsha'yla biraz oynamak istiyodum. memelerini kapatmadan elimi amına attım. atmamla birlikte yumuşaklığını hissetmem bir oldu. büyük dudakları şişmiş gibiydi. -acaba uyumuyo muydu- bu düşünce bi anlık dikkatimi dağıtmış da olsa tekrar amına odaklandım. amı, memelerinden daha hassastı. daha çok dikkat etmem gerekiyodu. dört parmağımın altıyla amına hafif hafif vurup, deliğinin olduğunu düşündüğüm kısmı okşamaya başladım. zamsha'nın karnı hızlı hızlı gömülmeye başladı. elimle çok bastırmadan ama hızlı hızlı amını okşuyodum. bazen de üst ve alt kısımlarından tutup sıkıştırıyomuşum gibi baatırıyodum. sikimden o kadar fazla ıslaklık gelmişti ki birazı zamsha'nın memelerine akmıştı. ıslaklıkların hepsini alıp sikime yaydım. sikimi memelerini arasına koymak istiyodum ama bunu yapmak için koltuğa çıkmam gerekiyodu. çok riskliydi. ben de öyle yapmak yerine sanki amına giriyomuşum gibi memelerinin önünde eğilip, sikimin kafasını ve gövdesinin birazını memelerinin önünden arasına sokup kendimi ileri geri oynatmaya başladım. memelerinin arası altından daha sıcaktı. memeleriyle sikimi tost yapmıştım. memelerini bastırıp sikimin hareket etmesini zorlaştırmak istiyodum ama çok kayganlaşmıştı. amının kokusunu merak ettim. parmaklarımı kokladım. çok güzel kokuyodu. eski kız arkadaşımın sikilmekten derbeder olmuş ve kötü kokan amından sonra böylesine güzel kokulu bi am beni çok mutlu etmişti. bi elimi tekrar amına attım. bu sefer oynamak yerine kokusunun elime iyice geçmesini istiyodum. o yüzden iki parmağımla değil dört parmağımla birlikte okşuyodum. sikim giderek zevke geliyodu. memelerinin arasında olmasına rağmen sikimden gelen ıslaklıkların zamsha'nın memesine yayılmasını ve sikim yerine zamsa'nın memelerini ıslatmasını her ileri geri yapmam da daha iyi anlıyordum. boşalmak üzereydim. sessizce ve fısıldayarak "geliyorum zamsha, memelerine gelicem. kocaman memelerine akıtıcam şimdi" diye sayıklıyodum. kendimden geçiyodum resmen. döllerim yaklaştıkça memelerini istemsizce sıkıyodum. konuşmaya devam ettim; "şu an senin sikilmeni görmek isterdim, amına koyulmasını, inim inim inletimeni. ben de senin sikilmeni izleyerek yine memelernin arasına boşalırdım" dedim. sikim çok sertleşmişti. tamamını görmüyodum ama sikimin kafasının daha da büyüdüğünü tahmin edebiliyordum. "biliyo musun zamsha ben şimdi senin memelerine boşalıcam, sonra da temizlicem ama senin hiç haberin olmicak" dedim. iyice hızlanmıştım. artık boşalmak istiyodum. taşaklarım alt kısımda kalan memesine çarpıyodu. ucuna kadar gelmişti. artık sadece tutmuyo, memeleriyle oynuyodum da. o beklediğim an gelmişti. iyice kendimi kasmıştım. bacaklarım titreme seviyesine gelmişti. gücüm tükeniyodu ama bırakamazdım. en sonunda sikimden sanki döl değil şelale akıyomuşçasına çok fazla boşaldım. boşaldıktan sonra memeleri ellerimde hareketsiz kalmıştım. memelerinin arasından akan döllerimin yere -pıt pıt- düşmesini duyabiliyodum. memelerinin arasında biraz hareketsiz bekledikten sonra kendimi çektim. kendimi çekince tuttuğum memeleri serbest kalıp sallandılar. sallanmaları güzel bi görüntüydü.

zaten yorgundum ama daha çok yorulmuştum. kendimi tekrar karşısındaki koltuğa attım. sikim yarı kalkık yarı yumuşaktı. memelerinin arasından damlayan ve nerdeyse memelerinin her yerine bulaşan döllerime bakarak biraz sikimi okşadım.

kendime geldikten sonra deniz her an uyanabilir korkusuyla acele acele memelerini temizledim. hiçbi yerinde en ufak döl bırakmadığımdan emin olduktan sonra, sütyenine sıkıştırdığım memelerini tekrar sütyenine yerleştirdim. tişörtünü kapatmadan önce de memelerinin her yerini öptüm.

temizlendikten ve temizledikten sonra uyandırıp uyandırmama komusunda kararsız kaldım. yemek hazır bahanesiyle uyandırabilirdim ama anlar diye korkuyodum. en iyisi kendi haline bırakmaktı.

uyandırmamaya karar verdikten sonra karışısındaki koltukta uyudum.

पढ़ना जारी रखें

आपको ये भी पसंदे आएँगी

Sarı bukle ID द्वारा

सामान्य साहित्य

50K 6.6K 16
interseksüel birey içerir. .... "Ben ona ait değilim, insan sevdiğine ait olur." "Ya kime aitsin? Kiminsin?" İç çekti..." Senin..." .... 🤍
SERÇEYİ ÖLDÜRMEK Dilan द्वारा

सामान्य साहित्य

6.8M 454K 81
Efsun Zorlu; atandığı Urfa'da mecburi hizmetini yapan tıp fakültesinden yeni mezun, çiçeği burnunda bir hekimdir. Daha mesleğinin ilk günlerinde, hen...
SON AN | Texting ✓ M. Eslem Erva द्वारा

सामान्य साहित्य

348K 13.1K 62
Bir hastasına iyilik yapmak isteyen Ahu, hastane kayıtlarından aldığı numarayı yanlış girip bir komutana yazarsa ne olur? Nerden bilebilirdi ki bu ka...
Türk'ün Kızı (Gerçek Ailem) kubrokuyucu द्वारा

सामान्य साहित्य

86.1K 4.1K 38
Klâsik gerçek aile kurgusuna benzer ama daha olası bir kurgudur; Kızımız eski ailesinden gördüğü baskılar sonucu 18 yaşında ayrı bir eve taşınır ora...