PATRONİÇEM

By _dilruba

79.5K 3.6K 143

İkinci kez serüvene hazır mısınız? Güzeller güzeli üstelik güçlü bir kızdır Carmine Eldon! Onun karşısına idd... More

PATRONİÇEM. 1 BÖLÜM..
....PATRONÇEM ........2 BÖLÜM...
........PATRONİÇEM..............3 BÖLÜM......
....PATRONİÇEM......4 BÖLÜM...
...PATRONİÇEM .........5 BÖLÜM......
..PATRONİÇEM......6 BÖLÜM......
....PATRONİÇEM ......7 BÖLÜM...
...PATRONİÇEM.......8 BÖLÜM...
.......PATRONİÇEM....9 BÖLÜM...
..PATRONİÇEM.........10 BÖLÜM.........
....PATRONİÇEM.....11 BÖLÜM......
...........PATRONİÇEM...........12 BÖLÜM ...
......PATRONİÇEM...13 BÖLÜM...
.........PATRONİÇEM..........14 BÖLÜM.........
.....PATRONİÇEM.......15 BÖLÜM...
.......PATRONİÇEM............16 BÖLÜM......
......PATRONİÇEM.... 17 BÖLÜM.....
....PATRONİÇEM..........18 BÖLÜM...................AŞK ŞANSI HAK EDER Mİ?
.........PATRONİÇEM ............19 BÖLÜM...
...PATRONİÇEM.........21 BÖLÜM...
.....PATRONİÇEM............22 BÖLÜM...
......PATRONİÇEM....23 BÖLÜM FİNAL...
duyuru . DEMİR ATTIM YALNIZLIĞA

..............PATRONİÇEM......20 BÖLÜM......

2.3K 112 2
By _dilruba

..............PATRONİÇEM......20 BÖLÜM......

Carmine, şüphesiz ki, mutlulukların en büyüğünü tadarak yaşıyordu. Bir taraftan biricik kızıyla günlerini harmanlayarak adım adım düğüne yaklaşırken, öte yandan sevdiği adamın yanında huzuru, içine ilmek gibi işlenen mutluluğu ruhen hissedebiliyordu.

Etrafı çitlerle kapatılmış tek katlı evin bahçesinde, ahşaptan bir masa yerleştirilmiş ve her sabah erken saatte uyanan ikili, çadır altında kahvaltılarını bu masada yapıyorlar akşamları ise mutfaktan ayrı bölüme dizayn edilen kış bahçesinde yemeklerini yiyordular.

Evin işlerini çekip çevirecek ve Carmine'ye yardım edecek bir hizmetli kadın vardı. Alonzo, otuzlu yaşlarda, saçları küt kesilmiş ve yanağında gamzesiyle gülücük dağıtan oldukça kilolu ve tombul görünümlü bu zenci kadını, yardımcı olarak görevlendirmişti. Adı Claire'idi.

Claire, gün boyu evin işleriyle meşgul oluyor Carmine'de tüm gününü kızıyla geçirirken bir taraftan da kusursuz olmasını istedikleri düğün için terziye gidip gelinliğin dikimiyle ilgileniyordu. Kilisenin bahçesinde olmasını istedikleri düğün için koşuşturmalara başlamıştılar bile. Düğün pastasından bahçe dizaynına, çiçeklerden hangi renk güle kadar en ince detaylar karşılıklı tartışılıp onay veriliyor, bir yandan davetli listesi hazırlanıyordu.

Bir hafta boyunca antreman yapmayan genç adam Kevin'i aradığı halde telefonları açılmadı. Anlaşılan kırgınlıkları uzu süreli olacaktı. Kargaşadan uzak hayatına yeni katılan Tess'le, oyun oynayarak küçük parmaklarından öperek vakit geçiren Alonzo, arada güzelinin kıskançlığına maruz kalıyordu. Tess, kadar yakınlaşamadığı güzeli, kendini düğün gecesine sır gibi saklıyor öpüşleri hep bir yerde sınırlı kalıyordu.

Alonzo, bu tavrı karşısında ona saygı duyup, utangaçlığını tatlı bulduğu kadar onu daha fazla sevip arzu duymasına neden oluyordu. Bir sabah Carmine, mutfakta peynir keserken, sevdiği adam tarafından öpücüklerle saldırıya uğramıştı. Uslu durmayan dudaklarıyla ellerini üzerinden zorla atarken, gece geç vakitlerde aynı yatakta yatmalarına rağmen sınırı elinden bırakmamaya niyetliydi.

Tatlı düşlerin gerçekleşmesi, bir haftayı alacak ve bir haftanın sonunda genç kadın sevdiği adama huzurla teslim olacaktı. O anın hayaliyle yanıp tutuşan Alonzo, bazen kandırmaya niyetlendiği halde planları tutmuyordu. Güzeli kendini aşamadığı gibi masum gülücüğüyle delirtmeye devam etti. Bazen iltifatlar niteliğinde kıskançlığı Tess'e her baktığında gördüğü tebessümü her şeyiyle şimdiden bir aile olmuştular bile.

**********************

Taş duvarlarla kaplanmış salonun bir köşesinde, beyaz örtüyü üzerine geçiren Carmine, yanında duran iki kadına tacı uzattı. Omuzlarına salınan altın sarısı saçların üstüne tacı, itinayla yerleştiren zenci kadın, gelinliğin arka fermuarını çekip şöyle bir süzdü gelini.

Yerleri sürüyen gelinliğin etekleri, kabartılan tülden yapılmış ve dantellerle işlenmiş duvağıyla bütünleşiyordu. Derin dekoltesinin dantelleri taşlarla işlenmiş ve yanık tenin bronzluğunu gözler önüne sermişti. Göğüslerin altından Carmine'yi sıkıca saran beyaz örtüyü, gerdanına takılan ve ucunda kelebek figürlü pırlanta tamamlıyordu. Elini boynuna götüren genç kadın duvarla yeri kaplayan aynanın karşısında, kendini alıcı gözle süzdü. '' Nasıl oldum?''diye sordu heyecanla. '' Sizce beni beğenir mi? Güzel oldum mu?''

'' Bayılır,'' diyerek öne çıkan beyaz giysiler içinde ki zenci kadın inci dişleriyle gülümsedi. '' Hayatıma gördüğüm en güzel gelinsiniz.''

''Teşekkür ederim!'' diyerek derin nefes veren Carmine, elini kalbinin üstüne götürüp heyecanla atışını dinledi. Yerinden çıkacak kadar hızlı atıyor, duyduğu heyecanla elleri titreyerek birbirine dolanıyordu. Duyduğu mutlulukla sarsılırken birden aklına kızı geldi. Claire, ona aldığı beyaz gelinliği giydirmiş saçına da bir taç takmış olması gerekliydi.

Telaş içinde kadınların toparlanışını izledi düşüncelere dalarken ve tam odadan çıkacakları sırada '' Bahçeye indiğinizde kızım Claire'nin yanındaysa bana getirebilir misiniz?'' diye ricada bulundu.

Başını olumlu yönde sallayan zenci kadın bir süre sonra gözden kayboldu. Giden kadınlardan sonra yeniden aynaya dönüp bir kez daha baktı kendine. Midesinde uçan kelebekleri hissedebiliyor ve kutsal bulduğu bu günü, annesiz ve de babasız geçireceği için kalben burukluk duyuyordu.

Alonzo'dan habersiz onlara davet göndermiş olmasına rağmen nikaha on beş dakika kala gelmediklerini görmek üzücüydü. Aralarında çıkan tatsızlığa inat yine de yanında olmalarını istiyordu. Sevdiği adamla dünya evine girerken yüzlerinde beliren tebessümü görmek, boyunlarına sarılarak dualarını işitmeyi diliyordu.

Hayal ettiği hiçbir anın gerçekleşmeyeceğini iyi bilen Carmine, o anda açılan kapıyla başını geriye çevirdi. Kucağında kızıyla ilerleyen Alonzo'ya dikti yeşil gözlerini. '' Ah Tess, seninle miydi sevgilim?' Bir an endişelendim. Çok şükür ki her şey planladığımız gibi kusursuz gidiyor!''

Baştan aşağı siyaha bürünen damadın gelişini süzdü hayranlıkla. Parlak siyah ayakkabılardan pantolonuna ve üzerine geçirdiği siyah ceketin içinde kar beyazı gömleğine bakıp taktığı kırmızı kavatın duruşunu izledi.

Siyah çerçevelerin içinde, parlayan vadileriyle uzun uzun bakışıp sert biçimli dudaklardan aldığı tutkulu öpücükle heyecanı katlanarak arttı. Beyazların içinde küçük prenses olan Tess'in, saçından kayan tacını düzelterek, sevdiği adamın ellerinden tuttu yeniden. ''Dünyanın en yakışıklı, en kaslı ve kalbi şefkatle atan adamı benim kocam mı olacak?''

'' Dünyanın en güzel patroniçesi, benim güzelim sadece bana ait mi olacak?'' diye soruya soruyla karşılık veren Alonzo, hayran gözlerle bakmaya devam ederek ''Tanrım nefesimi kesiyorsun. Dünya üzerinde benden daha mutlu adam olamaz. Bir yanımda kızım, diğer yanımda aşık olduğum kadınım var.'' dedi tekrar alnına öpücük kondururken.

'' Çok heyecanlıyım. ''

'' Bende sevgilim bende ama daha çok mutluyum.'' dedi Alonzo, sevdiği kadının ellerinden tutup kucağında kızıyla beraber odadan çıktılar. Kilisenin kırmızı taş duvarlarla örülmüş koridorundan geçerek, önlerine çıkan, kırmızı halıyla kaplanan merdivenlere yöneldiler. Gözlerinin alabildiği her yer rengarenk balonlarla süslenmiş, beyaz örtülerle giydirilen masalarda oturan yüzlerce insanlar ayağa kalkmışlar, aynı anda ritim tutarak alkışlamaya başlamıştılar.



'' Nereden buldun bu kadar insanı?''diye soran Carmine, şaşkınlık içinde sevdiği adamın kollarında, usulca merdivenleri iniyordu. Bahçede yüzlerce insan vardı ve ilerledikçe önlerine çiçek atan küçük kızlar, rahibe doğru dans ederek ilerliyordular.


Kızına sıkıca sarılan Alonzo, başını çevirmeden direk önüne bakıyordu. '' Çok kolay oldu sevgilim. Onlara adımızı söylemek yetti.'' diyerek yaklaşık beş yüze yakın davetliye gülümsedi. ''Yalnız değiliz.''

Sıkıca devin kollarına sarıldı genç kadın rahibe doğru yürüdükçe bacaklarının bağı çözülüyordu. O anda havadan atılan onlarca gülün ve çiçeklerle dolu süslerin içinden yürümeye devam ederken, kendini pamuk prensesin prensine kavuşan masal kahramanı gibi hissetti. İçten taşan gülümsemeyle davetlilere selam veriyor, yeşil gözleri etrafında tanıdık yüzler arıyordu.

Şık giyimli yüzlerce insanın içinde, umut ederek baktığı iki çift yüze denk gelemeyince kalbi derinden sızladı. Kazandığı aşkına sıkıca sarıldı ve devin yüzünde beliren sevinci gördü. Her şeye değerdi. Ailesini karşısına almaya değecek kadar çok seviyordu bu adamı ve uğruna bir şeyler feda etmesi gerekseydi göz kırpmadan yeniden ederdi.

Rahibin önüne dikildiklerinde çığlıklar atan gençler alkış tutmaya devam ediyorlar Tess'in şaşkınlıkla açılan gözleri, olan bitenden habersiz babasının boynuna sarılmış, yüzünü saklıyordu. Tess, masanın ortasına yerleştirilen kırmızı güllerin yanına gelin bebeği gibi bırakıldı. Ellilerde görünen yaşlı rahip, çiftin karşısında haç çıkartıp önce alınlarına ardından sağ ve sol taraflarına haç tutarak dua etti.

Alyansları, parmaklarına geçirmeden önce kutsal soruyu yüreklilikle sordu ikisine. İki gençten de- evet- yanıtlarıyla karşılık verirlerken, havada esen ılık rüzgar, geçmişte yaşanan kırık düşleri, gereksizce yapılmış hakaret dolu hırsları bir bir yok edip siliyordu.

Davetliler tarafından alkışlar kuvvetle koptuğu gibi kilisenin dışından duyuruldu. Gökyüzünden yağmur gibi yağan gül yaprakları içinde kalan Carmine, sevdiği adamın dudaklarından tutkulu bir öpücük aldı. Sonra sıkıca ellerini birleştirip başlarını yukarı kaldırdılar. Sonu gelmeyen kırmızı gül yaprakları, üzerlerine sicim gibi yağmaya devam ederken o sırada çalan dans müziğiyle birbirlerine sarıldılar.

Güçlü omuzlara ellerini koydu genç kadın ve belini sıkıca kavrayan devine gülümseyerek baktı. '' Rüya değil tüm bunlar. Seninle gerçekten evlendim. Sen gerçeksin! Seni hissedebiliyorum, tanrım dokunabiliyorum!''

'' Seni öpebilecek kadar gerçeğim. Seni seviyorum diyecek kadar konuşabiliyorum. Seni kucağımda taşıyacak kadar aşığım.'' diye cevap veren Alonzo, bir kez daha kaçamak öpücük aldı dudaklarından ve tutkuyla öpmeye devam etti.

Sevinç dolu çığlıkların içinde güzelinden kopmak yerine biraz daha sarıp öpmeye devam etti Alonzo. '' Bir geceliğine değil bir ömür boyu sana dokunmak, bir günlük değil bir ömür boyu yanımda olmak, aynı sabaha beraber uyanmak gibisi olmayacak sevgilim. Benim, sadece benim güzelim olacaksın. '' diyerek bir kez daha öptü.

Gözleri dolu dolu öpüşüne karşılık veren genç kadın güçlü omuzlara başını gömerek erkeğin baharatlı kokusunu içine çekti. Düğün dansına eşlik eden başka çiftler ortama renk getirirken, kucaktan kucağa dolanan Tess'e yönelmişti hayran bakışlar. Sarışın toy bir genç kucağına almış kızı havada hoplatıyor '' Sen nasıl bir prensessin. Gözlerimi kamaştırıyorsun! '' diye iltifatlar ederek gülücükler sunarken Tess, ağız dolusu gencin üzerine kustu.

Birden etrafı gülme sesi aldı. Kusmuk içinde kalan gencin ütülenmiş siyah gömleği beyaza bulanmış, suratı adeta sirke satanlar gibi ekşimişti. Clarie, panikle gencin kucağından Tess'i aldı ve mahcup bakışlarla özür dileyip uzaklaşmaya başladı.

Birbirlerine bakarak kahkaha koparan evli çift sonra Tess'in, panikle içeri geçirilişini izledi. Öte yandan özenle hazırlanan, kat katlı düğün pastası garsonlar tarafından getirilerek tam önlerine kesilmesi için bırakıldı. Dansın sihrinden kurtulan ikili, ellerine tutuşturdukları bıçağı yukardan aşağı gülerek indirdiler. Ortama eşlik eden alkışlarla beraber birbirlerine yedirdikleri pastayla bir kez daha kimseyi umursamadan tutkuyla öpüştüler.

Şık giyimli davetliler orkestranın çaldığı müzikle coşuyor, düğüne sonradan dahil olan iki kişiyi fark edemiyordular. Gayet düzgün giyimli bu iki yabancı, kilisenin bahçesine bakarak dünya evine giren tazecik çifte gözlerini dikmişler, meraklı bakışlar eşliğinde mekanı süzüyordular. Devin kollarında dansla dönen ve gözlerinde yanan ışıltıyla mutluluk saçan Carmine'yi uzun uzun izlediler.

'' Muhteşem olmuş kızımız. Tanrım şunlara bir baksana ne kadar da mutlular! Gelinlik pek bir yakışmış adeta gerçek periler kadar güzel olmuş!'' diyerek önlerinde dans etmeye devam eden gençlerden gözünü ayıramayan Amelia, gururluydu. Yerlere saçılan güllerin üstüne basa basa piste doğru giderlerken siyah elbisesinin içinde asil duruyor ve kalabalık ortamın içinde dikkat çekiyordu.

Amelia'nın kolunda ağır adımlarla ilerleyen Calvin, siyah takımların içinde kasılmış yüzüyle beyaz sakalını ovdu. '' Heyecanını azcık içinden yaşasan! Etrafına bir baksana! Nerede serseri varsa hepsini buraya toplamış adi herif. Sende nasıl göz varsa sanki baloda yapılan düğüne bakar gibi bakıyorsun. Oysa ben, karşımda serseriyle evlenen aptal kızdan başkasını göremiyorum! '

Kocasından aldığı emrin aksine görüş mesafesine doğru ilerleyen Amelia '' Tanrım şu günde kapa şu lanet çeneni. Kızımızı tamamen kaybetmek istemiyorum.'' diye tersledi. '' Bu gün biraz susmayı dene. Azcık sivri dilini ısır. Meleğim çok mutlu görmüyor musun?''

Çiftin karşısında dikildi iki yabancı ve tereddütle gözlerini bu çifte doğru çevirmişler şimdi nasıl tepkiye maruz kalacaklarını merak ediyordular. Ailesinin varlığıyla şaşkına dönen Carmine, kocasının kolundan hemen çıkarak orkestrayı durdurdu. Ardından ısrarcı bakışlarını Alonzo'nun gergin yüzünde gezdirdi. Ateş saçan gözlerin sönmediği gördükçe -lütfen -dercesine ısrarlarına devam edince izin aldı ondan.

Heyecan dolu gelin, annesinin boynuna sıkıca sarıldığı o anda Alonzo, öldürücü bakışlarla kadına bakıyordu. Calvin, gencin yüzünde ki nefreti gördüğü halde nispeten sessizliğini korumaya niyetlenmiş kuşku yüklü duruş sergiliyordu.

Amelia'nın kollarından çıkan genç kadın mahcup gözlerle babasına döndürdü başını. '' Teşekkür ederim. Beni anlayacağınızı biliyordum. Geleceğinizden şüpheliydim ama şimdi buradasınız.'' diyerek safça sarıldı Calvin'in boynuna. Derinden duyduğu sevgisiyle tüm kırıklıkları bir tarafa atmış en mutlu gününü yaşıyordu. Kurduğu tüm hayalleri gerçek olmuş, aklar düşmüş saçlarına dokunarak sevinçle sarılmaya devam etti. '' Teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim.''

Sevdiği kadının sevgi dolu sarılışına ve bir türlü yalanlarla yaşamasına katlanamayan Alonzo, dişlerini sinirle sıktı. Yalancı üstelik yaptıklarından pişman görünmeyen Amelia, kızının gözlerine bakarak gülebiliyor, sanki yalanların içinde acı çekmesine göz yummayan kendisi değilmiş gibi iyi bir anne rolü çiziyordu.

Mekanın bir kenarına çekilen Alonzo, gördüğü tabloya biraz daha bakarsa midesi kaldırmayabilir siniri tepesine çıkabilirdi. Elinde şarap kadehi, ağır ağır yudumlarken yeşil vadilerle adeta Calvin'i yiyordu. Bu adamı en başından beri pek sevmemiş ve ondan hep kötü enerji almıştı. Hala daha almaya devam ediyordu.

Birden duruşunu düzeltti. Bir koluna annesini diğerine de babasını geçiren Carmine, yanına doğru gelirken acıyarak baktı ona. Çektikleri onca acıya rağmen kızın saf duruşu hiç adilce gelmemişti.

Birbirlerinden ayrı kaldıkları onca günün ardında, aşkından vazgeçmeyişi, Tess'i ısrarla doğurmak isteyişi karşısında evlendiği kadına gurur duydu. Onu ilk gördüğü an sadece güzelliğine bir güneş gibi parlayan gizemli gözlerine kapılmıştı. Şimdi ise onun iç dünyasına, temiz kalan ruhuna, aşkla atan kabine büyüleniyordu.

Önüne uzanan iki ele baktı Alonzo. Dost gibi görünen aslında yılan kadar zehirli eli tutarak mecburen sıktı. '' Teşekkür ederiz. Bizi çok mutlu ettiğinizden emin olabilirsiniz. '

'' Arayı fazla açmayalım genç adam.'' dedi Calvin, bıyık altından gülerek. '' Seni her yönünle tanımak isterim. Sokakların içinden şu konuma erişmek, oldukça kötü deneyim kazandırmıştır. Kim bilir aç kaldığınız gecelerde hırsızlık yaptığınız bile olmuştur. Tanrı bilir bir ev soymuş belki başka işlere bulaşmışsınızdır.''

'' Memnuniyetle kendimi size tanıtabilirim.'' Diyerek duruşundan taviz bile vermeyen Alonzo, sevdiği kadının elinden tutarak dudaklarına götürdü. '' Sizin nasıl bir ahlaka ve konuma sahip olduğunuzu öğrenmek de benim için oldukça merak uyandırıcı olacak. Belki başka yönlerinizi de öğreniriz. Mesela nasıl yalanlarla sevgili kızınızı benden ayırdığınızı sormaya başlamak isterdim fakat şimdi bu ortamı mahvetmek istemiyorum. ''

İki adam sert atışlarla devreye girmişti bile. Ortamın soğuk havasını dağıtmak isteyen Amelia, Alonzo'nun, ateş saçan gözlerinde öfkeyi gördü. '' Kızımızın aşık olduğu insan elbette mükemmel biridir. Ben, bu genç adama güveniyorum. Görünüş itibariyle oldukça şık ve kibar biri olduğu kadar ürkütücü de olsa..! Şunu da belirtmem gerekir ki güçlü adamların kalbi, daima yumuşak ve merhametli olur. Bunu kızım hissetmiş olmalı.''

'' Anne!'' diye inledi Carmine, ortamı bozan soğuktan sıyrılırcasına başını salladı. '' Lütfen kesin şunu! Davetime mi yoksa düğünü mü berbat etmeye mi geldiniz? Ben, kocamın çocuk kalmış kalbine aşığım. Her yönüyle hayranım. Bunu bilin yeter!''

'' Bunu biliyorum tatlım. Endişelenme lütfen. ''diyerek karşılık verdi Amelia, gözlerini devden çekerek. Daha fazla bakmaya cesaret bulamamış nedensizce kalbine korkular dolmuştu. '' Tess, nerede? Onu özledim. Beni Tess'e götürür müsün kızım?''

Annesiyle yanlarından ayrılan Carmine, kanlı bıçaklı iki düşmanı baş başa bıraktı. Gelinliğin içinde kuğu gibi süzülen kızdan başını deve çeviren Calvin, kibirle sırıttı. '' Kendine fazla güveniyorsun. Bir gün kalkan burnunu kıracaklar. İşte o gün burnun yere devrildiğinde elinde hiçbir değerin kalmayacak. İşte o gün sevgili kızım senin nasıl bir serseri olduğunu görecek. ''

Sinirden gülerek karşılık veren Alonzo, Calvin'in asılan suratına bir kahkaha daha kopartıp burnunu yokladı. '' Estetisyene gitmiyorum bayım. Yıllardır makul boyda ama siz isterseniz bir görünün derim. Çünkü oldukça kabarmış duruyor. Belki kaşınıyordur da.''

'' Kabalıktan daha fazlası bir küstaha kızım nasıl aşık oldu anlamıyorum. '' diyerek siniri tepesine çıkan Calvin, kötü bakış attı etrafa. '' Ayağını denk al. Seni zamanında uyardım ama sen, her seferinde inadına karşıma geçip aptallığına devam ettiğin sürece ayağını kaydıracağımdan emin ol! Kızım çocuğunu doğurmuş olabilir ama bu şu olmuyor ki asla Carmine'yi sana yedirtmem. Sana kızımı bırakmam anlıyor musun?''

'' Anlıyorum bayım. Bu oldukça haz mi kolay olmayan bir konu! Bende kızınızın kocası olarak her ne olursa olsun onu size veremeyeceğimi belirtmek isterim. Üstelik kalbi aşkla çarpan kızınız sizi değil beni seçtiğini gördüğünüz halde bu tavrınız çok ayıp lakin ben anlayışla karşılıyorum. Dediğim gibi hazim meselesi. '' diyerek dalgasını geçen Alonzo, yaşlı adamı yanından kaçırdı. Öfkeyle uzaklaşan Calvin, rahibe doğru ilerledikçe devin içinde fırtınalar kopuyordu.

'' Günahların içinde boğulan tek hücreli yılan gibisin. Rahibi de içine çekmese bari.'' diye homurdanan Alonzo, yaşlı adamdan resmen tiksindi. Giydiği temiz giysileri günahlarıyla kirlettiği düşündü. Carmine, böyle bir aileyi hiç mi hiç hak etmiyor, yalanların içinde büyüyüp de masum kalışı onu yüreklendiriyordu.

Gün akşama doğru ilerledi. Davetliler teker teker kiliseden ayrıldıklarında evli çift evlerine yol almışlar üstü açık aracın arkasına yerleştirilen Tess'in, sarı saçları, rüzgarda savruluyor dikiz aynasından tut arabanın her yanına asılan balonlar şirinlikle göz dolduruyordu. Üstü açık Mercedes, hızla caddelere karışırken, ayın gövdesi gökyüzüne yükselmiş bir gün daha gecenin yolcusu olmuştu.

Kulağa çalınan kuş sesleri, bahçenin kuytu köşelerinden yükselerek, serin bir eylül ayını yaşatıyordu. Araçtan inen Alonzo, arka koltuğa geçip uyuyan kızını kucağına aldı. Ön koltuktan kalkmaya hazırlanan genç kadın ineceği kapıyı açtığı sırada kızına sarılan kocasını gördü. '' Off Alonzo, neden beni değil de kızımızı taşıyorsun? Burada gelin olan benim Tess değil!''

'' Tess, çok küçük sevgilim. Sence eve kadar yürüyebilir mi? Eğer yürür dersen bırakırım burada.''

Kaşlarını çatarak dudakları yukarı kıvrıldı Carmine'nin bir gözü kızında diğer gözü sevdiği adamın kaslı kollarındaydı. Sessizce araçtan çıkıp usulca evin girişine söylene söylene yürüdü. '' Ah Tess ah. Neden zamansız geldin ki! İki yıl sonra aramıza katılsan hiç fena olmazdı yani.''

'' İki kadını idare etmek zor olacak ama ben şimdiden bu iki güzelin hayatımda olmasıyla o kadar çok mutluyum ki...! Biri beni sıkınca diğeri eğlendirecek. '' dedi Alonzo, gülerek ve karısının çatılan kaşlarına bakarak içeri girdi.

'' Sıkan taraf kesin ben oluyorum değil mi? Kızınla aşk yaşayacak benle de fantazilerini konuşturacaksın. Off ya ilk günden şu halime bir bak. Beni, değil kızımı kucağında taşıyan bir devle evliyim. '' diye söylenerek yatak odasına geçen Carmine, gelinliğin eteklerini tutmuş ayakkabılarını çıkarıyordu.

Pembe çiçek desenli duvar kâğıtların hakim olduğu odanın, beyaz demirden yatak başı vardı. Yerde serilen kiremit rengi kilimin gar dolabıyla uyumlu oluşu ve geniş camlarla bahçeye açılan pencerelerin pervazları ahşaptandı. Gelinliğin fermuarını açan genç kadın hemen üzerinden düşürdüğü gibi başından tacını hızlıca çıkartıp kapıyı kilitledi. Gece için hazırladığı siyah dantellerle işlenmiş geceliği, şifon yerinden çıkartıp heyecanını yenmeye çalıştı.

Dağılan saçına fırça sürdü ve tenine hoş kokular sıkarak geceliğini üzerine geçirdi. Kalbi yerinden çıkacak gibi hızlanmıştı. Derin nefesler vererek açıkta kalan yerlerini, sabahlıkla örten genç kadın kilitlediği kapıyı açtığı o anda devin yeşil gözleriyle buluştu. '' Aşk olsun sevgilim. Neden kapıyı kilitledin? ''

'' Şey- şey sen neden geldin ki? Kızınla geceyi geçirseydin ya? Belki gece yarısı aklına gelirdim.'' diye kırgınlıkla cevap verdi Carmine. ''Hadi gitsene. '' dediğinde arada ki boşluktan çıkmak için atılmıştı ki dev önüne geçti. '' Tess, derinden uyuyor. İkinizi aynı anda taşıyamazdım sevgilim. Gücüm yetmez demiyorum ama zarar vermekten korkarım. ''

'' Bana oyun oynama! Gerektiği yerde ne kadar dikkatli olduğunu gördüm.'' dedi Carmine, dudak büzerek.'' Ben, kızımla aynı odada yatacağım. Bu gece seninle bu odada kalmıyorum.''

'' Sen benden mi kaçıyorsun? Tanrı aşkına çocuk gibisin! Ben günlerdir bu anı beklerken sen oysa...'' Alonzo, kaşlarını kaldırmış omuzlarına dökülen saçlarına dokunuyordu. Belini sıkıca saran siyah sabahlığın üstünden ellerini geçirip odaya sürüdü. '' Kızımızın yanında değil, bu gece benim kollarımda yatacaksın. Az önce Tess'in yanındaydım ve bizi sabaha kadar rahat bırakacağına dair söz verdi. Bütün geceler bizim sevgilim. Bütün saatler, yarınsız günler, sonsuz yıllar her şey bizim için aşkımız için! Gitmiyorsun burada nefesine aç nefesimle uyuyacaksın!''

Yutkundu Carmine, yatağa doğru sürüklenirken belini saran elleri sıkı sıkı avuçladı. Kalbini delip geçen yeşil vadilerden sonra geriye kıvrılan dudaklarına gözleri kayınca tutkuyla yanan bakışları kalbini talan etti. '' Ah tanrım çok çekici gülüyorsun. Bana böyle bakıp da gülme. Sana karşı koyamıyorum.''

Parmak uçlarıyla nazikçe saçlarını okşayıp geriye atan Alonzo, boynunu sıkıca kavrayarak kendine çekti. ''Sende çok güzel bakıyorsun güzelim. Gözlerin, bana her baktığında içimde saklı kalan çocuğu yüreklendiriyor. Sana her bakışımda.'' diyerek elini kalbinin üstüne koydu. '' Buram sızlıyor. Delice çarpıyor. Kurallarımı yıkarak bana hüküm veriyor. Tahtıma geçip boyun eğdiriyor. ''

Kalbini okşayan sözler genç kadının göz pınarlarından taşarak mutlulukla süzüldü. Ona sahip olmak için çırpınan tenine bıraktı kendini. Tutkuyla kıvrılan dudaklar, kıvılcımla tutuşup aşkla yanarak hayat buldu. Arzuyla irkilen bedenler, kuş tüyü misali yatağın üzerine düşüp yere eğildi.

Örtünün üzerinde birbirlerini delice öpen iki sevgili, nefesleri birbirine karışmış heyecanları git gide büyüyordu. Carmine, kendini öpen adamdan hızlıca geri çekildi. '' Şimdi ne olacak sevgilim? Ben çok endişeliyim.'' Ddiyerek gözlerine dikti vadilerini. '' Sana ait olmak istiyorum ama kalbimi delip geçen korkularım var. Yani ilkinde çok acı çektim ve şimdi de....''

'' Susstt.'' dedi Alonzo, karısının dudaklarına öpücük bırakarak. '' Özür dilerim. O gece tamamen bir pişmanlıktı. Şimdi yaşayacağımız anlar ise tutkuyla ve aşkla harman olmuş bedenlerimizle huzura erişeceğiz. Mutlu olacağız. Sana aşkımla, sevgimle, dokunup hayat bulacağım. Sakın korkma! Sadece seni sevdiğimi hatırla. Bana sadece güven. Bize inan!'' diye devam etti usulca öperken.

Kocasının sözleriyle eriyip giden Carmine, aşkla atan kalbine sığındı ve tutkuyla bakan gözlerinde pişti. Siyah kirpikleri yukarı kalkıp yeşil vadileri kısılıyor, saçlarına öpücük bırakırken bir eliyle de sıkıca sarıldığı sabahlığın ipini çözüyordu.

Devin omuzlarında kabolan genç kadın cesaretle gömleğin iliklerine gitti eli. Tek tek çözmeye başladığı anda önüne kaslı vücudu beliriyordu. Dokunmak için içindeki ses harekete geçmiş ısrarla onu istiyordu. '' Bana şimdi şiddet mi uygulayacaksın.'' diye sordu çelimsizce gülerek. '' Kasların bir maça girecek kadar şişkin ve sert. Hayran kalınacak kadar şekilli ve göz alıcı.''

Hınzırca dudakları kıvrıldı genç adamın ve gömleğini açan elleri, çıplak göğsünde tutarak ruhunda dokunuşunu hissetti. Gülleri andıran dolgulu dudaklarına, dudaklarını yaklaştırdı sonra ve '' Evet güzelim bol öpücüklü, sınırsız dokunmalı ve sonu havalarda uçuşan yumruklar eşliğinde, bu bedene mutluluk bırakarak stattan çekileceğim. '' dediğinde üstüne kapanmıştı.

Öpüşleri pamuk ipliği kadar yumuşak tenine dokunan elleri, naif bir eşyaya dokunurcasına hassastı. Carmine, kocasından aldığı şefkat dolu öpüşlerde kendini değerli, kollarında huzuru hissetti. İlk deneyiminden daha farklı şeyleri, güzel aşk dolu sözleri duydu ondan. Arzuyla yanan dokunuşları, tatmaya başladı zevk içinde inlerken. Nefes nefese kalan soluklarıyla, geri dönüşü olmayan girdaba girerlerken, birbirine karışarak bütünleşen kalpleriyle gerçek bir masal olmuştular.

************************

Tek kişilik koltuğun yanlarına elini yaslayan Calvin, purosunu sinirle üflüyordu. Elinde telefonu sabırsızca çalmasını bekler gibi gözünü ayırmıyordu ekrandan sonra cihaz titreyerek ellerinde oynadı. Ekranı hızlıca açan yaşlı adam kulağına tuttuğu telefonu, yeniden avuçlarına aldığında bir gülümseme belirdi yüzünde. Sadistçe ve keyifli bir gülüştü bu! '' Az kaldı Alonzo Hadvin! Ölümüne çok az kaldı! İki günün ardından küllerini bir tepeden savuruyor olacağım!''

Continue Reading

You'll Also Like

İBRAHİM By begulaybar

General Fiction

158K 24.5K 56
Nefsim; bu kadar takma herkes yapıyor " diyor. İnancım; Sen o İbrahim değilsin bu ateş seni yakar....
1.7M 47.9K 86
sse-sen uzak dur benden!! "Benden kaçışın yok" diyerek adamlarını üzerime saldı..
235K 9.7K 25
Bir komutana anonim olarak mesaj atarsak en fazla nolur? ‹ ·_· › Başlangıç: 04.03.2024
65.7K 2.7K 23
Teğmen Asya Öztürk'ün aylardır peşinde olduğu terörist sonunda kendi kendini mahv edecek bilgileri Asya'nın eline verir . Fakat işler Asyanın istediy...