KOYU LÂCİVERT SEVDA

De Asli_Han1453

9M 523K 292K

Bir asker ve yârinin hikâyesi... "Bu sevda Bende bittiğinde Sende başlarsa, Seni asla affetmem." "Akif Karan... Mais

LÂCİVERT | TANITIM
LÂCİVERT | GİRİŞ
LÂCİVERT | BİRİNCİ BÖLÜM ♤ ZEMHERİ
LÂCİVERT | İKİNCİ BÖLÜM ♤ MÂVERA
LÂCİVERT | ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ♤ LÂL
LÂCİVERT | DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ♤ AFİTAP
LÂCİVERT | BEŞİNCİ BÖLÜM ♤ EFGAN
LÂCİVERT | ALTINCI BÖLÜM ♤ MÜPHEM
LÂCİVERT | YEDİNCİ BÖLÜM ♤ KAR ÇİÇEĞİNİN MÂTEMİ
LÂCİVERT | SEKİZİNCİ BÖLÜM ♤ YARA BANDI
LÂCİVERT | DOKUZUNCU BÖLÜM ♤ LÂCİVERT SEVDAYA DÜŞEN İLK CEMRE
LÂCİVERT | ONUNCU BÖLÜM ♤ PENCERE DEMİRLERİNDE AÇAN GÜLLER
LÂCİVERT | ON BİRİNCİ BÖLÜM ♤ ACIYA BOĞULAN LÂCİVERTLER
LÂCİVERT | ON İKİNCİ BÖLÜM ♤ DİZ KAPAKLARINDAN ÖPÜLEN KADIN
LÂCİVERT | ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ♤ YAPRAKLARINI DÖKEN ÇINAR AĞACI
LÂCİVERT | ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ♤ YANIMDA KAL, ÇOK GEÇ RASTLADIM SANA
LÂCİVERT | ON BEŞİNCİ BÖLÜM ♤ SENDEN ÖNCESİ HARDI SONRASI YANGIN
LÂCİVERT | ON ALTINCI BÖLÜM ♤ LÂCİVERT GÖKYÜZÜNDEN DÜŞEN KAR ÇIÇEKLERİ
LÂCİVERT | ON YEDİNCİ BÖLÜM ♤ EVVELİM SEN OLDUN, AHİRİM SENSİN
LÂCİVERT | ON SEKİZİNCİ BÖLÜM ♤ LÂCİVERT GÖZ ÇEMBERİNDE ÇİÇEKLER AÇTIRAN KADIN
LÂCİVERT | ON DOKUZUNCU BÖLÜM ♤ KURT VE ATEŞE UÇAN USLANMAZ KELEBEK
LÂCİVERT | YİRMİNCİ BÖLÜM ♤ BİR GÖNLE İKİ SEVDA SIĞDIRAN KADIN
LÂCİVERT | YİRMİ BİRİNCİ BÖLÜM ♤ DARGIN
LÂCİVERT | YİRMİ İKİNCİ BÖLÜM ♤ EVİM ŞU GÖĞSÜNDÜR
LÂCİVERT | YİRMİ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ♤ KARAYEL FIRTINASINA TUTULAN MOR MENEKŞELER
LÂCİVERT | YİRMİ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ♤ DİŞİ KURT
LÂCİVERT | YİRMİ BEŞİNCİ BÖLÜM ♤ DÜŞ KUYTUSU
LÂCİVERT | YİRMİ ALTINCI BÖLÜM ♤ ÇAKALIN PENÇESİNE HAPSOLAN YARALI ANKA
LÂCİVERT | YİRMİ YEDİNCİ BÖLÜM ♤ ASKER YOLU
LÂCİVERT | YİRMİ SEKİZİNCİ BÖLÜM ♤ VEDA BUSESİ
LÂCİVERT | YİRMİ DOKUZUNCU BÖLÜM ♤ GECEYE SIĞINMA TALEBİ
LÂCİVERT | OTUZUNCU BÖLÜM ♤ GÖNLÜMDE TÜTÜYORSUN, ASKERİM
LÂCİVERT | OTUZ BİRİNCİ BÖLÜM ♤ SERDENGEÇTİ
LÂCİVERT | OTUZ İKİNCİ BÖLÜM ♤ HASBELKADER
LÂCİVERT | OTUZ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ♤ ŞAİRİN MÜREKKEBİ TÜKENDİ, KALEM KIRILDI
LÂCİVERT | OTUZ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ♡ KAN KOKAN KIZIL GONCA
LÂCİVERT | OTUZ BEŞİNCİ BÖLÜM ♤ GÜZ DÖNÜMÜNDE AÇAN SARDUNYALAR
LÂCİVERT | OTUZ ALTINCI BÖLÜM ♤ HARABE
LÂCİVERT | OTUZ YEDİNCİ BÖLÜM ♤ LÂCİVERT GÖĞÜN KOYNUNDA
LÂCİVERT | OTUZ SEKİZİNCİ BÖLÜM ♤ ALTIN KAFESE HAPSOLAN SERÇE
LÂCİVERT | OTUZ DOKUZUNCU BÖLÜM ♤ GİRİFT
LÂCİVERT | KIRKINCI BÖLÜM ♤ KANADI KIRK YERDEN KIRILMIŞ GÜVERCİN
LÂCİVERT | KIRK BİRİNCİ BÖLÜM ♤ LÂCİVERT HAYALLER
LÂCİVERT | KIRK İKİNCİ BÖLÜM ♤ EFSUN
LÂCİVERT | KIRK ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ♤ SİYAH BEYAZ GÜLLER PART I
LÂCİVERT | KIRK DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ♤ LÂCİVERT BİR GECE PART II
LÂCİVERT | KIRK BEŞİNCİ BÖLÜM ♤ GÜNEŞE TUTULAN KARANLIK
LÂCİVERT | KIRK ALTINCI BÖLÜM ♤ MUTLULUĞA DÜŞEN GÖLGELER VE İZLERİ
LÂCİVERT | KIRK YEDİNCİ BÖLÜM ♤ HÜZÜN YÜKLÜ BULUTLAR
LÂCİVERT | KIRK SEKİZİNCİ BÖLÜM ♤ GELMEMEYE GİDİŞLER & BAZI KAVUŞMALAR
LÂCİVERT | KIRK DOKUZUNCU BÖLÜM ♤SICAK BİR YUVA & KIRILAN BİR KALP
LÂCİVERT | ELLİNCİ BÖLÜM ♤ GÖLGELER & KARANLIĞIN İZLERİ
LÂCİVERT | ELLİ BİRİNCİ BÖLÜM ♤ SESSİZLİĞE GÖMÜLEN VEDALAR
LÂCİVERT | ELLİ İKİNCİ BÖLÜM ♤ SAKLI ARZULAR
LÂCİVERT | ELLİ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ♤ AŞKA TUTSAK EDİLEN DÜŞLER
LÂCİVERT | ELLİ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ♤ BİR KURŞUNA SIĞDIRILAN HAYATLAR
LÂCİVERT | ELLİ BEŞİNCİ BÖLÜM ♤ ACIYI SEVMEK
LÂCİVERT | ELLİ ALTINCI BÖLÜM ♤ ATEŞTE AÇAN ÇİÇEKLER
LÂCİVERT | ELLİ YEDİNCİ BÖLÜM ♤ KAHRAMAN
LÂCİVERT | ELLİ SEKİZİNCİ BÖLÜM ♤ YÜREĞE İŞLENEN KORKU
LÂCİVERT | ELLİ DOKUZUNCU BÖLÜM ♤ GERİ SAYIM; TİK TAK TİK TAK
LÂCİVERT | ALTMIŞINCI BÖLÜM ♤ BİZİMKİSİ BİR AŞK HİKÂYESİ
LÂCİVERT | ALTMIŞ BİRİNCİ BÖLÜM ♤ SAVRULAN KÜLLER
LÂCİVERT | ALTMIŞ İKİNCİ BÖLÜM ♤ GECESİ ZEHROLAN BİR GÜNE UYANIŞ
LÂCİVERT | FİNAL ♤ KOYU LÂCİVERT BİR GECE & AY TUTULMASI
Özel Bölüm | Duha & Göktürk I
Özel Bölüm | Akif Karan & Berceste I
Özel Bölüm | Duha & Göktürk II

Özel Bölüm | Akif Karan & Berceste II

55.5K 4.4K 553
De Asli_Han1453

Selamlar, nasılsınız?

Özleyenler varmış Alphankara ailesini. Keyifli okumalar ❤

*

"Anneni seviyorsan alkışla!"

Şarkının sözlerini pür dikkat dinlemiş, sonlanır sonlanmaz lâcivert gözlerinin içi birer kuzey yıldızı gibi capcanlı parlıyorken küçük ellerini birbirine vurarak alkışladığında kameraya yansıyan görüntüsüne bakarak dişlerimi sıktım. Sevimliliği zaaf noktamdı can parçamın.

"Babanı seviyorsan alkışla!"

Minik ellerini kaldırıp yeniden heyecanla alkışladı. Tatlı bir pembeliğin yayıldığı yanakları, gerilerek iki yana açılan dudaklarındaki güzel gülümsemenin etkisiyle dolgunlaşıyor, badem gözleri iyice küçülüp kısılıyordu.

Dikiz aynasından arka koltuğa bakan Akif Karan, "Ben de seni seviyorum Ay parçam." dedi sevgi dolu bir sesle. Babasına tatlı tatlı gülümsedi.

Asfalt yol arabanın tekerleklerinin altından yağ gibi akıp gidiyordu. Yedi gün sürecek tatilimizin ilk durağı Akif'in anneannesi ve dedesinin yayla evi olmuştu. Baş başa gelmiştik. Zuhal anne Göktürk'ün yakın zamanda yapılacak olan düğün hazırlıklarıyla ilgilendiğinden bize eşlik etmemişti.

Adana'nın Pozantı ilçesinde ikâmet ediyorlardı. Merkezin kavurucu sıcağının bunaltıcılığına karşın yaylaya doğru yol aldıkça serinleyen havayla rahat bir nefes almıştık.

Uçakla gelmiş, araba kiralamıştık. Merkezde Akif'in amcalarının kebap dükkanları vardı. Önce oraya uğramış, yemek yemiş ve yeniden yola çıkmıştık. Aymira kebaba bayılmıştı. Babası evde de yaptığından seviyordu küçük kızım. Asıl mekanında yemek bambaşka oluyordu elbette.

Yemyeşil ağaçların arasında yer alan üç katlı evin karşısına Akif arabayı park ettiğinde emniyet kemerimi açtım. Arka koltuğa baktığımda yolculuktan yorulan kızımın mışıl mışıl uyuyor olduğunu gördüm. Akif Karan boynunu kütletti. "Uyuyor mu?" dedi kısık bir sesle. "Evet," dedim yönümü ona çevirerek. Sol elimle boynuna dokundum. "Çok yoruldun," dedim parmaklarımla boynunu ovmaya başlarken. Kasları son derece gerilmişti. Masaj yapıp gevşetmek lâzımdı. "Keşke biraz ben kullansaydım arabayı."

"Dinlenirsem geçer. Sen de yorgunsun, gece hiç uyutmadı ki küçük cadı."

Önceki gün Göktürk ve Duha dışarı çıkarmıştı Aymira'yı. Birlikte vakit geçirmeyi seviyorlardı. Dondurma yediğinden boğazı şişmişti hemen. Normalde ben pek yedirmiyordum. Israr edince dayanamayıp dondurma almış amcası. Aymira'nın istekleri konusunda pek reddedici olamıyorlardı maalesef. Ne isterse alıyorlardı. Bu durumdan pek hoşnut değildim. Yanlış anlamamaları için bir şey diyemiyordum.

Gece de rahatsızlanınca uykusuz bir gece geçirmiştik. O yorgunluğun üzerine yola çıkmıştık. İkimizde uykusuzluktan perişandık. Akif Karan bir de dört günlük görevden gelmişti bir gün önce. Onun yorgunluğu da üstündeydi.

Sol yanağımı avuçladı. Yüzüme eğilerek yanağımdan öptü uzun uzun. "Geceye kadar bu beni ayakta tutar yavrum," deyişiyle kalbim eridi. "Karan," dedim yanağımı avcuna iyice yaslayıp gülümserken. "Sen çok başkasın canımın içi." Dudaklarında yüreğimi kıpır kıpır ettiren bir gülümseme peyda oldu. "Sen de Berceste'm, benim canımın içisin."

Arabadan indiğimizde ben Aymira'yı aldım. Akif Karan valiz ve bebek çantasını alarak arabayı kilitledi. İbrahim dede karşıladı bizi. Aymira'nın uyuduğunu görünce bana kalacağımız odayı göstermişti. Çift kişilik yatağın bulunduğu oda son derece temizdi. İçeriye girer girmez balkona doğru uzanan ağaçlardan gelen hoş koku sarmıştı odayı. Aymira'yı yatağın ortasına yatırarak çevresine düşmemesi için yastık koydum.

Akif valizleri odaya bıraktığında birlikte ayrıldık oradan. Kolunu omzuma dolayarak saçlarımdan öptü. "Koynunda uyut beni yavrum, yorgunluktan ölüyorum." Elimi sağ yanağına yaslayarak tenini okşadım. "Sen iste yeter ki,"

Salona yaklaşınca elimi yanıma indirdim ve sarmaş dolaş hâlimizden istemeye istemeye uzaklaşarak sesler gelen odaya girdik. Duvarlardaki büyük pencereler sebebiyle oldukça aydınlık ve ferah görünüyordu salon. Pencerelerin önünde duvardan duvara dekor edilen sedirde oturan dede ve ninenin ellerini öptük. Onlar da son derece misafirperver bir biçimde bizi karşılamışlardı. Hâl hatır sorma faslından sonra hemen yemek hazırlamak istediler ancak biz tok olduğumuzu söyleyerek reddettik. Çok cana yakın insanlardı. Başlangıçta biraz çekimser kalsamda sohbetlerine, özellikle İbrahim dede benimle konuşarak o histen kurtulmama sebep olmuştu.

"Akif," dedi anneannesi alçalttığı sesiyle. "Bu kız çok güzelmiş. Sana alalım, yuvanı kur oğlum."

İbrahim dede göbeğini hoplata hoplata güldü. "Akif'in zaten o kızla evli ya hatun,"

"Hay Allah," dedi anneanne mahcubiyetle. "Aklımdan çıkıvermiş."

Alzheimer olduğundan ara ara unutuyordu beni.

"Çocuğumuz bile var anneanne," dedi Akif Karan muzipçe.

"Öyle mi? Onu getirmediniz mi?"

"Uyuyor şimdi. Odaya yatırdım. Yol yordu biraz sanırım. Uyukaldı." dedim sorusuna cevaben.

"Akif'imin çocuğu oldu demek," dedi gözleri dolarken. "Allah sağlıklı ömür versin hepinize de."

"Amin," dedim.

"Bir görsen anneanne," dedi Akif. "Ufacık boyuyla nasıl beni etrafında pervane ediyor. Önce annesine yandık," deyip bana göz kırptığında yanmaya başlayan suratımla başımı eğdim utançla. "Şimdi de kızına."

"Aferin," dedi İbrahim dede. "Eşine, çocuğuna karşı hep böyle ol oğlum. Asker adamsın, ailenle geçirebildiğin vakitler hep kısıtlı. Yan yanayken sevginizi birbirinizden esirgemeyin. Hele o bebeğiniz var ya. Göz açıp kapayıncaya kadar büyümüş olacak. Her anınızın kıymetini bilin." hafif bir tebessümle bana baktı. "Var mı kızım benden bir isteğin? Bu haytanın bir yanlışı varsa söyle gitmeden kulağını çekeyim."

"Yok," dedim ben de küçük bir gülümseme ile.

Akif Karan, "Çekinme Berceste," dedi güler gibi ses tonuyla. "Dedem benim babam gibidir. Varsa bir hatam, kusurum söyle."

"Biraz tez canlıdır. Bir de çabuk öfkelenir, bilirim ben torunumu. Seni üzerse haberim olsun, tamam mı kızım?"

"Tamam." dedim başımı sallayıp. Akif Karan beni bile isteye üzecek biri değildi. Benim ve bebeğimizin üstüne titriyordu.

***

"Pasaklı bir çocuğumuz var," Akif'in güler bir ses tonuyla söyledikleriyle yemyeşil çimlerin arasında emekleyerek kelebek kovalayan kızıma baktım.

Üzerindeki beyaz elbise çim lekesiyle bezenmişti. Birkaç santim ilerisine konan kelebeği yakalayabilmek için sağ elini kaldırıp baş ve işaret parmağıyla turuncu benekli kanatları olan kelebeğe uzandı. Ancak kelebek ondan hızlı davranarak uçmuştu. Pes etmeyerek kelebeği takip etmeye devam etti.

"Hayvan sevgisi bu kadar üst düzey olan bir çocuk görmedim daha önce," dedim sırtımı arkamdaki bedenine doğru yaslayıp. Belimi saran kollarını sıkılaştırdı.

Dudaklarının baskısını şakağımda hissettim. İçimi kıpır kıpır ettiren bir öpücük bıraktı. Burnunu saçlarımın dibine bastırıp derin bir nefes aldığında karnımdaki elini tuttum nazikçe. "Senin gibi sevgi dolu," dediğinde iç geçirip başımı geriye, omzuna yasladım.

"Bizim gibi Karan. Sen ikimizi de çok güzel seviyorsun. Senden, benden ne görüyorsa öyle davranıyor kızımız."

Alttan yüzüne bakmaya başladığımda keskin çene hattı odağımdaydı. Dışarıya çıkmadan önce sakal tıraşı olduğundan tıraş losyonunun kokusunu hâlâ alabiliyordum. Başımı hafifçe yükseltip gözüme kestirdiğim kısma dudaklarımı yaslayarak pürüzsüz tenini öptüm. Yeniden başımı omzuna koyduğumda çenesini alnıma bastırdı.

"Anne!" Aymira'nın bana seslenmesiyle gözlerimi Akif'ten çekerek kızıma çevirdim. Emekleyerek ayaklarımızın ucuna gelmişti. Ayaklarımı kendime çekerek ona alan oluşturduğumda hızla yanımıza geldi.

O an yerdeki ellerinden birinde tuttuğu papatyayı görebildim. Oturup çiçeği bana uzattığında gözlerim mutlulukla parladı. Benim minik bebeğim bana papatya getirmişti.

Papatyayı alarak, "Teşekkür ederim bir tanem," dedim. Küçük bedenini kucaklayarak sarıldım ve yanağından sevgiyle öptüm. "Bana yok mu?" diye sordu Akif, Aymira'nın omzumdaki başından öperken. "I-ıh," diyerek başını iki yana salladığında, Akif hayret ediyormuş gibi "Bir de reddediyorsun demek," dedi. Kolunu üst üste ısıran babasının başını iteklemeye çalışıyor bir yandan da, "Baba!" diye serzenişte bulunuyordu.

"Acıktın mı kızım?" diye sorduğumda elimdeki çilekler babasında olan tüm ilgisini buraya yönlendirmesine sebep olmuştu.

Sol elini babasının dizine bastırarak oradan destek alarak hemen önlerinde duran çilek kâsesine uzandı. Büyük cam kâsenin içinden küçük beyaz parmaklarıyla bir çilek alarak babasının ağzına doğru kaldırdı elini. Meyveyi yemesi için beklemeye başladı. Akif Karan bu esnada tamamen tüm odağıyla tek koluyla sardığı küçük bebeğimizi izliyordu. Dudaklarına uzatılan çileği gördüğünde gülümsedi.

Dudaklarını aralayarak çilekten büyük bir ısırık aldığında Aymira memnuniyetle gülümseyerek çileğin geri kalanını kendi ağzına götürüp yedi. Bizimle yemeğini paylaşmayı seviyordu. Çok cömertti bu konuda.

Akif yüzünü öne eğerek Aymira'nın çileğin şişirmiş olduğu tombul yanağından iştahla öptü. "Sen çilekten daha tatlısın babacım," öptüğü yeri nazikçe baş parmağıyla okşadı.

Aymira kâseden yeniden bir çilek alarak "Anne!" diyerek bana seslendiğinde gülümseyerek uzattığı çileği yedim. "Teşekkür ederim Aymira'm," dedim. Üstte ve ve altta ikişer tane olmak üzere dört dişiyle tatlı tatlı gülümsediğinde sevimliliğine dayanamayarak kolundan öptüm. Bazen ısırasım geliyordu böyle tatlılıkla yaptığında ama kıyamıyordum. Akif bu konuda benim kadar sabırlı olamayıp öperken bazen ısırıp Aymira'yı ağlatıyordu.

Kümesinden çıkan tavukları ve civcivleri gördüğünde bizdeki ilgisi anında onlara kaymıştı. Heyecanla ellerini birbirine vurup "Ci ci!" diye bağırdı. Ellerini yere bastırarak emekleme pozisyonuna geçtiğinde belinden tutup onu durdurmak zorunda kaldım. Tavuklar yavrularına dokundurmuyor demişti İbrahim dede. Küçükken gagalanmaya maruz kaldığımdan acısını bilirdim.

Benim civciv aşığı kızıma bunu anlatmak mümkün değildi tabii. Beline sarılan koluma ellerini koyup ittirmeye başladı. "Anne!" dedi asabice. Bir de böyle sinirlenmiyor muydu? Gel de ısırma o kızaran tombul yanakları...

"Civcivlerin annesi kızıyormuş fıstığım," dedi Akif. "Evimize gidince babaannenin civcivlerini severiz tamam mı?"

Yumruklarını sıkarak kaşlarını çattı. Akif sırıtarak kızımızın belinden tuttuğu gibi piknik örtüsüne devirdi iri bedenini. Aymira'yı da göğsüne yatırmıştı bu esnada. "Senin o sinirini yerim. Benim gibi çatıyor kaşlarını, öfkeli civcivim benim."

Belinden tuttuğu küçük gövdeyi havaya kaldırıp hızla indirdiğinde ve bunu birkaç kez üst üste yapmaya başladığında civcivleri unutan kızım kıkır kıkır gülüp neşeli kahkahalar atıyordu. Akif yüzlerini birbirine yaklaştırarak kızaran yanaklara öpücükler bıraktığındaysa "Baba," diyerek nazlanıyordu küçük hanım.

Karnımızı doyurduktan sonra ben etrafı toplarken Akif, Aymira'yla yürüme egzersizleri yapıyordu. Babasının ellerine sıkı sıkıya yapışmış, ayağındaki pembe süslü ayakkabılarıyla paytak adımlar atmaya çalışan bebeğimin birkaç fotoğrafını çektim. Adım attıkça heyecanlanıp dişlerini göstererek sevinç nidaları atıyordu.

"Aferin kızıma," dedi Akif Karan onu tebrik ederek. "Çok güzel babacım, böyle devam edelim." o ona teşvik edici sözler söyledikçe daha da heveslenip hızlanıyordu adımları.

Piknik sepetine boşalan kapları yerleştirdiğim sırada Akif'in gür sesini duydum. "Berceste, hemen sağına bak yavrum."

Başımı sağ omzuma çevirdiğimde gördüğüm manzarayla içim içime sığmadı. Babasının desteği olmadan adım atıyordu benim minik kızım. "Aymira," dedim heyecanla gülümserken. Ayaklarında olan pür dikkat bakışları seslenişimle başını kaldırarak bana bakmıştı. "Aferin güzelim," diyerek kollarımı öne doğru uzattım. Dizlerinin titrediğini görünce hemen birkaç santim uzağımdaki bedenini ellerimle tutup kucağıma aldım. "Yürüyorsun artık anneciğim," yüzünü boynuma saklayarak bana sokulduğunda saçlarını okşadım. "Anne," dedi nazlı nazlı. "Güzel kızım," şeklinde karşılık verdiğimde avuç içini yanağıma bastırıp dokunduğu yeri sevdi. Kollarını boynuma dolayarak daha sıkı sarıldı. Boynuma ılık ılık çarpan nefesinin verdiği hissin tadını çıkardım.

*

Cibinliğin içindeki yatağa uzanmış, serin havanın keyfini çıkarıyorduk. Sivrisinek ve böcek çok oluyormuş geceleri. Aymira da küçük olduğundan cibinlik kurmuştuk yatmadan önce. İkimizin ortasında yatmayı sevmiş olacak ki bir babasına bir bana dönüyordu neşeli gülüşlerinin arasından.

Akif Karan dirseğini yastığa koyup şakağını yumruk hâline getirdiği eline yaslayarak bizi seyretmeye başladı. Karnına çıkan ayaklara masaj yaparken yüzü benim boynumda gizlenen kızımıza, "Annenin yanaklarını mı ısırayım yoksa seninkileri mi Aymira'm?" diye sordu.

Yüzünü aniden boynumdan çekip kafasını kaldırıp babasına baktı. Saçları dağılmış ve alnına doğru düşmüştü. Gözleri uykulu bakıyor ancak o bizimle oyun oynamak için uykuya direniyordu. "Anne," dedi cevap olarak. Bu cevabı babasını güldürdü.

"Niye benimki ısırılıyormuş hanımefendi?" dedim merakla. "Sen daha tatlısın. Seni ısırsın baban,"

Avuçlarıyla yanaklarını kapatıp somurttuğunda sevimli suratını kendime çekerek yanaklarının üzerine koyduğu ellerinin üzerinden öptüm.

"Tamam ısırmasın, biz ısıralım bir kere de değil mi kızım? Hep baban bizi ısırıyor,"

Ellerini omuzlarıma bastırarak oturur pozisyona geçmiş ve kollarını iki yana açarak babasına doğru atılmıştı. Akif onu sağ koluyla karşılayarak sarıldığında başını babasının omzuna yaslayarak onun boynuna sokuldu. Genellikle başını boyun girintimize sokup orada uyuyakalıyordu.

"Uykun mu geldi kızım?" diye sorduğunda ağzından birkaç anlamsız mırıltı çıktı. Akif Karan rahat bir pozisyonda uyuması için başını yastığa koyup Aymira'yı da kolunun üzerine yatırdı.

Sol kolunu babasının boynuna dolayarak ona sokulduğunda Akif dudaklarındaki huzurlu gülümseme ile kızımızı seyrediyordu. Parmakları babasının saçlarının arasına yerleşti yavaşça. Onlarla oynamaya başladı.

"Baba," dedi kısık sesiyle. "Tatlı rüyalar güzel bebeğim." dedi Akif.

Bir süre sonra nefes alıp verişleri düzene girmiş ve uyuyakalmıştı. Arkamdaki küçük yatağa yatırdık onu. Aramızda yatması biraz tehlikeli oluyordu. Çocuğu ezeriz diye korkuyordum. Sessizce Akif beni kucağına çektiğinde sarıldım. Alnımdan öptü uzunca. Sonra dudaklarını yanağıma doğru ağır ağır ilerletti. "Güzelim," dedi kısık sesiyle. "Efendim," dedim aynı ses tonuyla. "Sevdin mi burayı?" Başımı salladım. "Evet. Çok güzel bir yer. Havası tertemiz. Kızımızda çok sevdi."

"Ona hayvan göstersen yeter," dedi gülümseyen sesiyle. "İçi gidiyor onları seveceğim diye."

Gülerek burnumu çenesine sürttüm. "Senin gibi çok tatlı,"

"Başladı benim mesai," deyip yüzünü bana doğru eğerek burnunu burnuma çarptırdı. "Asker adama tatlı denilmez demedim mi ben sana?"

Alt dudağımı ısırıp "Askeriyedeki otoriter adam bizim yanımızda kedi gibi oluyor hayatım. Bunu yalanlayamazsın." dedim. "Hem geçen gün kızın saçlarına toka bile taktı. Fotoğraflarınız galerimi şenlendiriyor."

"Onu silmedin mi sen hâlâ?"

Dilimi damağıma vurarak cıkladım. "Silemem, çok güzelsiniz ikinizde." elimi saçlarının arasına soktum. "Bu siyah saçlara mor tokalar çok yakışmıştı kocacığım."

"HasbinAllah," dedi boğuk sesiyle. "Minyatürün parmağında oynatıyor beni. Sen yapma bari kadın."

"Seni çok seviyoruz çünkü sevgilim. İnsan en çok sevdiğiyle uğraşırmış."

Dudaklarımı öptü ansızın. Alnını alnıma bastırıp "Dudakların dikkatimi dağıtıyor," deyip yeniden öptü. Aymira küçük bir sesle ağlamaya başladığında Akif Karan homurdanarak dudaklarımızı ayırdı.

"Akşama kadar senindi zaten kızım, gece bana bırak artık karımı."

Mızmızlanmaya devam eden kızımı kucağıma alarak sırtımı Akif'in göğsüne yaslamış ve Aymira'yı emzirmeye başlamıştım.

Akif başını omzuma koyarak dudaklarını boynuma bastırdı. "Beni hiç sevmiyor bu velet," dediğinde gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Çocuğuma velet deme," dedim. "O da seni sevmeme müsaade etsin." diye homurdandı.

Aymira sanki konuşmalarımızı anlıyormuş gibi emmeyi keserek çatık kaşlarıyla babasına bakmaya başladı. "Hayırdır kızım, ne bu sinir?" dedi Akif.

Elini kaldırıp yanağıma koyan Aymira, "Annem." dediğinde dudaklarım kıvrıldı. Anne benim demekti bu onun dilinde.

Babası, "Seni var ya o küçük suratını yerim." dediğinde somurtarak karnını doyurmaya devam etti. Akif onun bu hareketine karşın, "Şuna bak tınlamıyor beni." dedi gülerek.

Aymira'nın karnı doyunca uyuyakalmıştı. Tekrardan yerine yatırdım onu. Üzerini de örttüm. Hava serinlemişti saat ilerledikçe.

Akif Karan da yerine uzanmış, kolunu alnına koymuş tavana bakıyordu. Dizlerim üzerinde ilerleyerek gövdemi onun gövdesinin üzerine bıraktığım da tek kolunu belime sardı. "Bana kaldın," dediğinde nefeslenir gibi güldüm. "Kıskançlığı bize benziyor," göğüs geçirdi. "Konuşabilse bana neler diyecek de," Yüzümü boynuna yaslayıp dudaklarımı sıcak tenine bastırdım. "Gecen iyi olsun canımın içi." belimi okşadı büyük avcuyla. "Senin de yavrum." saçlarımdan öptü. "Bütün gecelerin iyi olsun."

Continue lendo

Você também vai gostar

44.8K 2.3K 10
Zemheri babası tarafından zorla evlendirilen bir kızdı. Akay ona yıllarca aşık bir adamdı. Zemheri Akay'ı sevecek mi?
1.6M 115K 28
Onların kaderi yıllar önce yaşanmış tek bir gece sayesinde birleşti. Bir anda karşısına çıkan ve peşini bırakmayan Atmanlı aşireti genç kızın bütün s...
DİLVAN De Helin

Ficção Geral

3.9M 190K 57
Tek davası okumak olan Avin Mirşad. Bin derdin dermanı olan Maran Mirşad. "Mardin şahidim Maran yüreğimin güneşisin. Dışımı aydınlatırken yüreğimi...
121K 867 46
Bengi ile Cem Can ile Nalan İki evli çift. Bengi ile Can iş arkadaşıdır, zamanla aralarında yakınlaşma başlar ama ikisi de evlidir. Hem aşklarını y...