Konser +18

By ecemziyagil

4M 65.7K 31.7K

Eğlencesine gidilen konserde bir insanın hayatı değişebilir mi? Unutulan anılar adına nasıl birine aşık olabi... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
Soru Cevap!!
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
Soru Cevap 2
52
Özel Bölüm /1
Özel Bölüm/ 2
Özel Bölüm/ 3
Açıklama

31

19.5K 749 390
By ecemziyagil

Media: Ceylin ve Devrim

İyi okumalar ziyagillleeeerrr 

<3

İçimde bir burkukluk vardı. Neye inanıp hareket edeceğimi bilmiyorum. Beni aldattığını düşünüp kafayı yerken aldatmadığını düşünüp kendimi suçluyorum. Tuhaf bir karamsarlık beni içine hapsetmişti, işin içinden çıkamıyordum.

Atlas bana baktığında hafifçe tebessüm ettim. "Tek kal." Dedi. Tebessümüm benden habersiz yavaşça solmaya başladı. "Gel." Dedim net çıkan sesimle. Atlas bana baktığında bakışlarından kendini kötü hissettiğini anladım.

Konuşmak için ağzını açtı fakat tekrardan konuştum: "Sensiz uyumak istemiyorum." diye, mırıldandım güçsüz çıkan sesimle. Onsuz kalmak istemiyordum ama onu suçlamaktan da kendimi alıkoyamıyordum.

Bir şey diyemeden öylece bana baktı. Ona karşı elimi uzattım, uzattığım eli tutunca yalandan bana bakarak gülümsedi. Beraber eve geçtik.

Eve geldiğimizde sanki bu evi kendisi tutmamış gibi davranmaya başladı. Misafir gibi davranıyordu, en kötüsü beni de evin sahibi gibi görüyordu. Beni rahatsız etmemek için benden uzakta duruyordu ama bu beni daha çok rahatsız etti.

"Atlas."

Gözlerini bana çevirdi. "Efendim?" Titrek bir nefes verdim. "Yatalım mı?" Atlas sırıtmaya başladığında bi nebze de olsa rahatladım, yine de bunun zamanı değil. Koltuktaki yastığı alıp kafasına attım. "Uyuyalım manasında söyledim." Alay edercesine kafasını aşağıya yukarıya salladı. "Tabi, ben de öyle anladım zaten." dedi alayla gülerek. Dalga geçiyordu benimle!

Diğer yastığı elime alıp Atlas'ın yüzüne atmıştım ama Atlas yastığı havada kapınca göz devirip odaya doğru yürüdüm. Atlas'ın arkamdan geldiğini hissettiğim için arkama bakma zahmetinde bulunmadım. Odaya gelince yatağa oturdum.

Gözlerim Atlas'ı bulamayınca "Atlas!" Diye seslendim, nerede bu çocuğun eski hali? Eskiden, 'beraber uyuyalım' desem benden önce gelirdi odaya.

Atlas odaya gelip, bana baktı. Yüzünde aynı alaylı tavır vardı. Tabi ona da eğlence çıkmıştı. "Yanımda yatacaksın." Dedim. Atlas sırıtmasını gizlerken elini ağzına götürüp kaşıyor gibi yaptı. "Neden? Beni çok mu özledin?" Elini ağzından çekerken göz devirdim.

"Aksine, uyurken seni boğma hayalim var."

"Boğmazsan hatırım kalır Öykü'cüğüm."

Atlas pişkin pişkin yanıma gelirken alt dudağımı yaladım. Bu çocuğun ani ruh değişimleri beni çok sinir ediyor. Arada bu ruh halleri işime yarasa da şuan tek yaptığı şey beni sinir etmek.

Atlas yatağa yattığında onun yanına yattım. "Lütfen uzak dur Öykü, biz sevgili değiliz." Dedi. Elleriyle tişörtün üstünden göğüslerini kapattı. Ona bomboş bir ifade ile baktığımda ellerini çekti. Atlas'ı umursamadan başımı onun göğsüne koydum. Atlas başımı okşarken aklıma Lal'in attığı o fotoğraf geldi. "Lal yatsın koynuna." Diyerek Atlas'dan uzaklaştım. Ona sırtımı dönüp, dizlerimi kendime çektim.

"Şuan ne alaka?" Derken bir şey demeden gözlerimi kapattım. Atlas arkamdan karnıma doğru sarılınca sırıtmama engel olamadım. "Sen de gerçekleri biliyorsun, neden uğraştırıyorsun ki beni?"

Atlas'a cevap vermek yerine sırıtmamı yok etmeye çalıştım. Atlas yanağımı öpüp bana sıkıca sarıldı.

- SABAH -

Gözlerimi açınca Atlas ile burun buruna olduğumu fark ettim. Gözlerimi tekrar kapatıp açtım. Canlı, kanlı yanımda duruyor iki gözümün çiçeği. Dudağına bir buse kondurdum. Atlas'ın yüzünde sırıtma oluşunca kendimi yatağa atıp uyuyor numarası yapmaya başladım.

Atlas'ın kahkaha sesi üzerine gözlerimi açıp ona baktım. "Ayrıldığımızı unutmuşum." Dedim kısık sesle. Atlas elini yanağıma koyup yavaşça okşadı. "Belki de ayrılmak istemediğin içindir." Yalandan bir gülümsemeyle dudak büzdüm.

"Acıdık da aldık seni eve, fazla şımarma."

Atlas yataktan kalkarken "Doğru, acıdın da aldın beni yatağa." Diye konuştu sessiz ama benim duyabileceğim bir biçimde.

Kafamın altında olan yastığı elime alıp yataktan kalktım. Yastığı havaya kaldırıp gözlerimi Atlas'a diktim. "Şimdi mi ölmek istersin? Yoksa sonra mı?" Atlas korkmuş gibi davranıp ellerini teslim olurcasına havaya kaldırdı. "Sözde gece de beni boğuyordun."

Yastık ile Atlas'ın kafasına vurdum. Atlas bana doğru bir adım atıp havaya kaldırdığı elleri hızla belime sardı. Onun gözlerinin içine bakarken bir elini belimden çekip elimde duran yastığı aldı. Yatığı yatağa atıp elini geri belime koydu.

"Sence de çok uzamadı mı bu kavgamız?" Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Beni aldatma kavgandan mı bahsediyoruz?" Atlas derin bir nefes alıp verdi. "Seni aldatmadım, aldatmam Öykü." Dedi.

Gözlerimi kaçırdım. "Bana gösterdiğin fotoğrafı çok düşündüm." Gözlerine baktığımda dudaklarıma gözlerini indirdi. "Fotoğrafta uyuduğum çok belli. Sence de Lal ben uyurken sana fotoğraf atmış olamaz mı?" Gözlerime baktığında bir şey diyemedim.

Lal'den her şeyi bekliyorum ama bu kadarı da çok fazla. Yalanla bizi ayırıp o yalanın üzerine kendisine ilişki yapmaya çalışıyordu. Aptal olmak için sertifika mı aldı acaba? Yoksa bu kadar aptallık tek başına olunmaz.

"Bilmiyorum Atlas." Elimi göğsüne koyup yavaşça geriye çekildim. Atlas belimde duran elini çekmiş, beni bırakmıştı. "Neyi bilmiyorsun?" Diye sordu. Atlas'a güveniyorum ama güveniyorum diye yaptıklarını unutacak değilim. Kaç gündür Lal ile aynı evde yaşadığımın farkında değil mi? Ya da Batuhan geldiğinde bana dedikler?

"Bana güvenmiyor musun?"

Sustum.

Cevabım belli ama emin olmadan nasıl cevap verebilirim bu duruma? "Ben, sadece... " Konuşmaya devam edemedim. Atlas geriye doğru bir adım attı. "Haklısın, daha fazla bu konuyu tartışmamıza gerek yok." Dedi. Yine onu kırmıştım ve şimdi bu durumdan dolayı kendimi suçlu hissedeceğim.

Atlas yanımdan geçip odadan çıkınca olduğum yerde durdum. Ben ne yapıyorum ya? Bir gün onu yanımda istiyorum, bir gün ondan tamamen uzağım. Ben neden kendim gibi davranamıyorum?

Telefonum çalınca telefonumu elime alıp baktım. Annem arıyordu. Atlas ile mini tartışmamdan sonra arması, gerçekten her şey harika ilerliyor (!)

Telefonu açıp kulağıma götürdüm. "Efendim anne?" Dedim, bıkkın çıkan sesimle.

"Sen kimsin de benim kocamın kafasında vazo kırdırıyorsun!?"

Vazo mu? Bunca olayın üzerine annemin dediğine gülmemek için kendimi tuttum fakat nafile. Boşluğuma gelmiş olacak ki kahkaha attım. Gülme krizine girince kendimi tutmayı bıraktım. Kahkahaları artarda atmaya başladım. 

Annemin cümlesi üzerine kahkahalarım durdu. "Bundan sonra kendi başının çaresine bak Öykü, benim senin gibi bir kızım yok." Olayın ciddiyeti üzerine kendime gelmeye çalıştım ama ben kendime geldiğimde annem telefonu yüzüme kapatmıştı. 

Telefonu kulağımdan çekip ekrana baktım. Gözlerimi yavaşça kapatıp açtım. Demin bana ne demişti? Belki de ben yanlış duydum, olabilir değil mi? 

Annemi aradığımda meşgule attı. Tekrar aradım ama bu sefer ulaşamıyorum. Yatağa oturup bana dediklerini düşündüm. Benden elin adamı için vaz mı geçmişti? Kalbimde hissettiğim bir sızı üzerine elimi kalbime götürdüm. Benden vaz mı geçti?

Annem, benden vaz mı geçti?

"Tost yapacaktım ama dışarıda yeme- Ne oldu sana?" Kafamı kaldırıp kapıdan giren Atlas'ı gördüm. "Eve gitmemiz lazım." Ayağa kalktığımda Atlas önüme geçip kollarımdan tuttu. "Neden?" Geriye çekildiğimde ellerini geriye çekti. Ellerini havaya kaldırdı teslim olurcasına bana baktı. "Pekala, gidelim."

Atlas ile beraber evden çıktık. Arabaya geçtik ama ikimiz de hiçbir türlü konuşmadık. O bana soru sormak yerine arabayı hızlı bir şekilde kullanmayı seçti. Ben ise ona olayı anlatmak yerine annemle yüzleşince en konuşacağımı düşünüyordum. 

Eve geldiğimizde Atlas da benimle beraber arabadan çıktı. "Dışarıda bekleyeceğim ama ses duyarsam içeriye girerim." Dedi. Kafamı onaylarcasına salladım. Evin kapısına yürüdüm. Kibarca zile bastım. 

Kapıyı Musavaf açınca ona dik dik baktım. Bana sırıtarak bakıyordu. Onu umursamadan içeriye girdim. "Kim gelmiş?" Annemin sesini duyduğumda sesi takip ederek salona geçtim. 

Beni görünce oturduğu koltuktan hızla kalktı. "Sen kim olarak benim yanıma geliyorsun?" Dedi. "Kızın olarak." Diye cevap verdim. 

Musavaf'ın kahkaha sesi üzerine ona baktım. Kafasına sargı bezi sarmıştı. Büyük ihtimalle bilerek olayı abartmış. "Sen kes sesini piç!" Dedim sert çıkan sesimle. Anneme döndüğümde annemin bana tokat atması ile afalladım.

"Sen kimin kocasına piç diyorsun?! Sen kendine hiç baktın mı!?" 

Yanağımdaki acıyla yanağımı tuttum. Acı yavaşça artıyordu. Elimi yanağıma koydum, yanağımı yavaşça okşadım. Anneme baktığımda demin dediği cümle kulağımda yankılandı. 

Derin bir nefes alıp verdim. Sinir kanıma işlemişti bile. "O adam sana orospu dedi." Annem dediğime gülerken kocası olacak o adama bakıyordu. "Duyuyor musun sana attığı iftiraları? Ben böyle bir kızım olduğu için senden özür diliyorum." Bu cümleleri annem mi kurmuştu yoksa ben ayık halimle kabus mu görüyorum? Resmen annem beni silmişti. Madem beni sildin neden buraya kadar çağırdın ki? Boşu boşuna yol çektim.

Ne uğruna?

Annemin beni evlatlıktan reddettiğini duyma uğruna.

Titrek bir nefes verdim dışarıya. Ne dediğin duymuştum ama kabullenmek istemiyordum. "Sen nasıl bir annesin ya?" Sorumun üzerine annem alay eşliğinde yüksek sesle bir kahkaha attı. "Ben." Işaret parmağını kalbimin üzerine koyup beni ittirdi. "Senin gibi bir çocuk doğurduğum için kendinden utanan bir anneyim."

Dolan gözlerimi görmezlikten gelmek istedim ama nafile. Gözlerim önünde annemin benden vazgeçtiğini görmek beni paramparça ediyordu. Hem ne bir hiç uğruna.

"Madem beni istemiyordun, beni niye buraya çağırdın?" Diye sordum.

"Belki Musavaf ile anlaşılırsın. Belki seni tekrardan kızım olarak görebilirim diye düşünmüştüm ama ben yanılmışım, sen hala aynı boksun Öykü."

Gözümden akan yaşa hakim olamadım. Sonuçta her ne olursa olsun aile diyebileceğim tek kişi annemdi. "Keşke." Dedim kırgın olduğu her halinden belli olan o ses tonumla. "Babam yerine sen ölseydin." Sesim titremişti. Annem kendi elleriyle beni Cehennem'e atarken ben küçük bir çocuk gibi ona bakıyordum.

Annem bana baktığında gözlerindeki hayal kırıklığını anlayabiliyordum ama o bakışların aynısını bende de vardı. "Biliyor musun anne? Buraya gelirken o kadar çok korkmuştum ki. Malum senin sapık kocan yine bana dokunmaya çalışır diye düşündüm." Gözyaşlarım akarken derin bir nefes aldım. "Ve yine aynısı oldu. O senin savunduğun kocan yine bana dokunmaya çalıştı."

Nefesimi dışarıya verdim. Artık kendimi tutamadım ve annemin karşısında ağlamaya başladım. "Ama sen o kadar körsün ki, senin namusun para olmuş." Elimle Musavaf'ı gösterdim. "Para için değer miydi kızını kaybetmeye?"

Annem bana anlamsız bir şekilde bakarken Musavaf'ı işaret ettiğim elimi çektim. Baş parmağımın altında olan gövde ile gözyaşımı sildim. "Kızım sen benim davranışlarını yanlış anlamış olabili-" Musavaf'ın konuşmasa bağırarak engel olmuştum. "Sen kes kesini piç!"

Benim bağırmam üzerine annem de bana bağırmıştı. "Öykü!"

"Ne var ya? Ne var!?" Kendimi sakinleştirmek için hızlı bir şekilde nefes alıp veriyordim ama bu beni sakinleştirmek yerine daha çok sinirlendirdi. "Annemsin sen benim! Senin canından kanından olan tek kişi benim!" Sesim yüksek çıkmıştı fakat bunu umursayacak bir seviyede değilim.

"Keşke senin gibi birinin annesi olmak yerine hiç anne olmasaydım."

Bana kurduğu cümleler üzerine daha fazla duygusal olmayacağım. O beni ezip geçerken ben onun karşısında ağlayarak daha fazla düşmek istemiyorum. "Öyle mi anne?" Diye sordum emin olmak için. Annem bana bakarak kafasını onaylarcasına salladı. "Evet Öykü! Şimdi hayatımdan siktir olup gidiyorsun!" Diye bağırdı, ardından cümlesine devam etti: "Bundan sonra benden para mara bekleme!"

"Ben zaten babam öldükten sonra senden sadece anne olmanı bekledim ama görüyorum ki sen annelik gibi kutsal bir şeye ait olamayacak kadar gurursuz bir insansın."

Annem benim önüme geçtiğinde ellerini göğsüme koyup beni ittirdi. "Utanmadan bir de onca şeye rağmen saygısızlık yapabiliyorsun ya Öykü, sana helal olsun!" Dedi. Kaşlarımı sorgularyasını havaya doğru kaldırdım. "Ben ne yapıyorum da neyden utanacağım?" Diye sordum. Annem cevap vermek için ağzını açacaktı ki konuşarak onu susturdum: "Hiç tanımadığım bir adama parası için gidip, hem kendimi hem de kızımı mahvetmiyorum. Ben neyden utanacağım?"

Annem zaten sinirliydi benim cümlelerim üzerine daha çok sinirlenmeye başladı. "Sen benimle yaşadığımı biliyor musun Öykü?" Burnundan nefes alıp veriyordu. "İnan ki bu saatten sonra senin yaşadığın hiçbir şeyi bilmek istemiyorum." Dedim.

"Sen hayatımda gördüğüm en korkak, en gurursuz kadınsın."

Annem tekrardan tokat atacaktı ki Atlas'ın sesini duydum. "Kendinizden bir parça olan birine güvenmek yerine, parası için evlendiği adama güvenmeniz de ayrı bir ironi." Annem Atlas'a baktı. Beni bir kenara bırakıp Atlas'ın önüne geçti. "Sendin dimi benim kocamın kafasını yaran terbiyesiz!?"

Atlas'ın yanına geçtim. Musavaf eliyle Atlas'ı gösterdi "Evet bu çocuk yaptı." Atlas kendinden emin bir şekilde Musavaf'a baktı. Ardından alayla "Baya iyi bir sanat çıkarmışım ortaya, ben bir sorun göremedim." Diye konuştu.

Annem burada diye Musavaf kendini adam yerine koyduğu için Atlas'ın üzerine doğru yürümeye başladı. "Sen ne sikine güvenip buraya gelebiliyorsun?" Dedi Musavaf. Atlas onu umursamadan anneme baktı. "Para makinene söyle ATM'ye az bassın."

Herkes birbirine gergin bir şekilde bakarken yalandan öksürerek dikkati üzerime çektim.

"Bundan sonra babam gibi annem de öldü." Tek fark annemin yaşıyor olması.

Kapıya doğru gittiğimde annem arkamdan "Parasız en fazla iki gün dayanabilirsin." Diye söylediğini duymuştum. Annemi umursamadan evden çıktım.

Evden çıkarken çocukluğumu bir kenara bırakmış gibi hissettim. Sanki annem bana ihanet etmemiş de ben çocukluğuma ihanet ediyormuşum gibi hissettim.

Bağırıp çağırmak istedim. Içimde olan acıyı bir nebze susturmak istedim ama nafile. Ben artık gerçekten kimsesiz kalmıştım.

Arabaya doğru yürürken belli etmemeye çalıştım ama artık gözyaşlarıma hiçbir şekilde hakim olamıyorum. 'Anne lütfen beni sev.' Diyerek ayaklarına kapanmak istedim ama yapamadım. O çoktan kendine göre bir yol çizmişti. Bana ise kendi yolundaki artıkları bırakmıştı.

Arabaya geçtiğimde hıçkırarak ağlamaya başladım. Bir gün beni terk edip gideceksen, ben bunca yıl neden seni kocana katlandım?

Neden beni acının içinde yalnız bıraktın ki?

Atlas arabaya gelince bana baktı. Önce elini yanağıma koydu. Baş parmağı ile gözyaşımı sildi. Ardından "Ben her zaman senin yanındayım." Diye konuştu. Galiba şu an duymak istediğim tek şey buydu. Ben ağlarken içimdeki çocuk ona gülümsedi.

"Nereye gitmek istersin?"

Sorusu üzerine telefonumu çıkarttım. Gitmek istediğim yerin ismini yazıp navigasyonu açtım. Atlas'a telefonu uzattığımda telefonu elimden alıp baktı. "Emin misin?" Diye sordu. Kafamı onaylarcasına salladım.

Atlas bana itiraz etmeden gitmek istediğim yere doğru arabayı sürdü. Yolda Atlas bir yandan bana bakıyordu, her fırsatta elimi tutuyor ve ağlamamı durdurmak için güzel sözler söylüyordu.

Navigasyondan gösterdiğim yere geldiğimizde ise arabayı durdurdu. Normal bir ses tonuyla "Geldik." Dedi. Arabadan inip içeriye doğru girdim. Atlas durunca ona baktım. "Sen tek konuş sonra ben gelirim." Dedi.

Ablasının dediğine karşılık kafamı onaylarcasına aşağı yukarıya salladım. Ilerlemeye devam ettiğimde etrafa baktım. Herkesin burada olduğunu görmek gerçekten çok üzücü. En sonunda ismini görünce yanına geçtim.

"Baba." Mezarına başında oturup toprağa baktım. Ağlamam daha yeni durmamış gibi tekrardan ağlamaya başladım. "Keşke yanımda olsaydın." Dedim.

Elimi toprağa sürtüp bir tutam toprak aldım elime. "Bunun altında ne işin var baba?" Burnumu çekip zorla yutkundum. "Annem beni hayatından istemiyor." Derin bir nefes verdim dışarıya.

"Ben artık kime sığınacağımı bilmiyorum. Kendi ayaklarım üzerinde durmaktan çok korkuyorum çünkü hep sen vardın yanımda. Ne zaman düşersem, sen kaldırırdın. Şimdi yapayalnızım ve en kötüsü ailemden artık kimse yok."

Kalbimdeki acıyı ona anlatmak istedim ama kelimeler kifayetsiz kalıyordu. "Baba lütfen geri dön." Nefesim kesiliyor gibi hissediyordum. Babam şu an benim bu halimi görseydi küçükken bana söylediği 'benim kızım çok güçlü.' bu cümle üzerine bana çok sinirlenirdi.

"Kendime engel olamıyorum baba, güçlü duramıyorum."

Titrek bir nefes verip kafamı eğdim. Yüksek sesle bir çığlık attım. "Niye yanımda değilsin ya!?" Titreyen alt dudam durdurmak için ısırdım ama nafile. Ne ağlamamı durdurabiliyordum ne de acıdan titreyen dudağımı.

Atlas yanıma gelip bana baktı. "İyi misin?' Kafamı olumsuz anlamda salladım. Yanıma oturup toprağa baktı. "Size söz veriyorum ki Öykü ile ilgileneceğim, bir daha bu kadar ağlamayacak."

Dolu gözlerle Atlas'a baktım. "Bir dahaki gelişimizde daha mutlu geleceğiz." Ayağa kalkıp bana elini uzattı. "Kalkalım mı?"

<3

Seelam aşkolarım, beklediğiniz için çok teşekkür ederimmm 

Çok tatlı bir mesaj aldım ve mesajda kitap parodisi diyordu. Bunu daha önce açmışlardı ama çoğu kişi kapatmış hesabını ve tekrar açmak isteyenler var. Bu nedenle karakterlere sayfa açacaksanız benimle iletişime geçebilirsiniz <3 

insta:ecemziyagl

Gelelim en sevdiğim konuyaaa 

Sizi çok ama çok özledim

Bi sonraki bölüm görüşelim olur mu?

Continue Reading

You'll Also Like

426K 14K 24
(Cinsel içerikli sahneler, yaş farkı ve daddy isuess içermektedir.) Ölü çocukluklar yaşamaya devam eden ölü insanlar doğurur... Kapak @-necirvan a ai...
178K 11.3K 22
Açelya hiç hatırlamasa da henüz 5 yaşındayken ailesinin düşmanları tarafından kaçırılmış ve gözlerini bir yetimhanenin revirinde açmıştı. Ailesi sen...
246 69 5
"Gerçeklerle yüzleşmek istediğinden emin misin? İnan, gerçekler düşündüğünden daha fazla korkutuyor beni. "Bu gerçekler canını hiç olmadığı kadar ya...
2.6K 85 15
yine oradaydı..bağdaş kurmuş bir şekilde denizi seyrediyordu, rüzgar saçlarını uçuyordu fakat bu durumdan rahatsız değildi. her zaman tek başına gitt...