Bir Hayli

Bởi __K-A-O__

1.2M 86.6K 13.9K

Klişe ama orjinal karışan bebekler klasiği... İlk yayımlanma tarihi: 19.11.2022 Final yayımlanma tarihi: 29.0... Xem Thêm

1.bölüm
2.bölüm
3.bölüm
4.bölüm
5.bölüm
6.bölüm
7.bölüm
8.bölüm
9.bölüm
10.bölüm
11.bölüm
12.bölüm
13.bölüm
14.bölüm
15.bölüm
16.bölüm
17.bölüm
18.bölüm
19.bölüm
20.bölüm
21.bölüm
22.bölüm
23.bölüm
24.bölüm
25.bölüm
26.bölüm
Yılbaşı Özel Bölüm
27.bölüm
ÖZEL BÖLÜM
28.bölüm
29.bölüm
30.bölüm
31.bölüm
32. bölüm
33.bölüm
34.bölüm
35.bölüm
36.bölüm
37.bölüm
Karakterlerle Soru-Cevap
38.bölüm
39.bölüm
40.Bölüm
41.bölüm
42.bölüm
43.bölüm
44.bölüm
45.bölüm
46.Bölüm
47.bölüm
48.bölüm
49.bölüm
50.bölüm
51.bölüm
52.bölüm
53.bölüm
54.bölüm
55.bölüm
57.bölüm
58.Bölüm
59.bölüm
60.Bölüm:Final
Düş Kapanı

56.bölüm

9.2K 1K 168
Bởi __K-A-O__

Herkese merhaba ve iyi bayramlar...

Umarım ki güzel geçer ve geçiyordur da bayramınız.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

İyi okumalar...

*

İçeri girdiğimizde kahve içiyorlardı.

"Hah, kızımız da geldi..." dediğinde adını unuttuğum kadın anlam verememiş ve kendimi ister istemez biraz daha Eren'e yanaşırken bulmuştum.

Herkes kısaca selamlaşırken geçip Eren'in peşinden hemen yanına oturdum. Doğu abi de çok bir yer olmadığı için gelip yanıma oturmuştu.

Eren bir fırsatını bulup en önce yukarı kaçacaktı ve ben de peşine takılmayı planlıyordum.

"Kaçarken beni de al..." diye fısıldadım Eren'in kulağına doğru üzerimdeki bakışlardan rahatsız olarak.

Eren beni başıyla onayladı.

"Merak etme, gerekirse kendimi senin için feda ederim..." dediğinde kıkırdadım.

Bu sırada karşıdaki genç adamla göz göze gelmiştim ve rahatsız olarak çok yer varmış gibi koltukta geriye gitme ihtiyacı hissettim.

Bu sırada bakışlarım ablamı buldu. Gayet rahat bir şekilde insanlarla tanışmış ve hatta sohbete dahil olmuştu. Ablamın rahatlığının %1'inin bende olması için her şeyimi verebilirdim.

"Ee..." dedi yaşlı adam elini dizlerine vurarak. Sanırım adı Celil'di.

"Gelelim sebebi ziyaretimize..." dediğinde devamında ne diyeceğinin merakıyla gözlerimi adama diktim.

Tüm bakışlar yaşlı adamı bulmuştu.

"Allah'ın emri peygamberin kavliyle kızınızı oğlumuz Taha'ya istiyoruz..."

Salonda adeta ölüm sessizliği olurken şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım.

Sanırım yeterince uyuyamamıştım ve beynim bana oyun oynuyordu.

"Komik şaka!" dedi Güney abi dişlerini sıkarken bir yandan da kendini gülmeye zorlamıştı.

"Şaka değil, canım..." dedi yaşlı kadın ve Eren'i geçerek elini dizime koydu. Yüzüne tuhaf tuhaf bakmama engel olamıyordum.

"Bu güzel kızımızı, düğünde gördük beğendik. Allah'ın em-"

"Yeterli!" dedi Zeynep hanım kadının sözünü sertçe keserek.

"Kızımız daha reşit bile değil, kaldı ki böyle bir evlilik değil sevdiği biriyle evlen-"

Kuzey abi de annemin sözünü kesti.

"Hiç evlenmemesini isteriz."

"Aman canım..." dedi kadın durmayarak. Kuzey abiyi değil, Zeynep hanımı muhattap almıştı.

"Reşit değilse ne olmuş? Hem evlenince severler..."

Şu an bunların koca bir rüya olmasını istiyordum.

"Reşit değilse ne mi olmuş?" dedi ablam da en nihayetinde gülmeyi bırakıp ciddileşerek.

Ardından da ayaklandı.

"Hadi, misafirliğin kısası makbul..." dedi ardından da sinirli bir nefes vererek.

Biraz önce göz göze geldiğim adam ayaklandı.

"Ben kızınızı seviyorum..."dediğinde bütün abi tayfası da ayaklanmıştı ve hatta Eren bile. Sanırım şu an sadece ben oturuyordum.

Doğu abi ve Eren eş zamanlı birbirlerine yaklaşarak önümü kapatmışlardı ve doğrusu bundan oldukça memnundum. Şu an tam istediğim gibi görünmez gibi bir şeydim.

Görünmemenin verdiği rahatlıkla bacaklarımı koltuğa çektim ve bağdaş kurdum.

"Hadi elimden bir kaza çıkmadan evine..." dedi Batı abi, Eren ve Doğu abinin arasından görebildiğim minik boşluktan çocuğu ittiğini de anlamıştım.

"Aa! Canınızı değil ya, kızınızı istedik!" dedi kadın bir kez daha. Sesinde ciddi bir hayret vardı. Ayıplama vardı.

"Canımı verir, kızımı vermem..." diyen Metin beyi duyduğumda utanmıştım ama neyse ki görünmüyordum ve böyle çok rahattı.

"Daha fazla uzatmadan evinize gidin, lütfen..." dedi Metin bey tüm kibarlığıyla ancak Güney abi pek de kibar bir şekilde devam ettirmemişti.

"Yoksa gelin alayım derken oğlunuzdan olacaksınız..." Buradan tam olarak nerede olduğunu göremiyordum ama sol taraftan geliyordu sesi.

Ardından bir iki kütleme sesi geldi.

"Ayıp bu yaptığınız ayıp..." diyen kadının sesini duydum.

Bir de sabah bu akşam Luka'yı çağırmam için bana baskı yapmışlardı. Luka'nın da şu ortamda olduğunu düşünemiyordum.

Edis koltukta emekleyerek yanıma geldi ve hatta kucağıma oturdu.

"Abyacım, bunlay seni niye istiyoy ki?"

Bilmem dercesine dudaklarımı büzdüm ve hemen ardından da sessiz olması için işaret parmağımı yavaşça dudaklarına bastırdım.

"Hadi oğlum gidelim..." dedi kadın bu sırada.

Edis ise beni başıyla onaylamış ve başını göğsüme yaslamıştı.

"Lara'yı almadan gitmem ben!" diyen sesi duyduğumda ağzım şaşkınlıkla açılmıştı. Beni ne ara görmüştü de ne ara bu seviyeye gelmişti?

Aradaki boşluktan birinin çocuğa yumruk attığını görmüştüm ancak buradan kim olduğunu ayırt edememiştim.

Eş zamanlı bir şekilde kadının çığlığını da duymuştum.

"Batı!" diye gelen uyarıyla da çok şaşırmamıştım. Hızla Edis'e baktım. Dünya umrunda değildi ve yalnızca boynumdaki mavi boncukla oynuyordu.

Sanki benim çok umrumdaymış gibi...

"Yürü!" diyen Kartal abinin çocuğu dışarı doğru ittirdiğini ancak seçebilmiştim.

Peşinden tahminimce söylene söylene çocuğun annesi ve babası da çıkmıştı.

Çok geçmeden de önümdeki perde aralanmış tekrar Eren ve Doğu abi iki yanıma oturmuştu.

"Bu nedir ya?" diye söyleniyordu Kuzey abi.

"Rahat mı öyle abisi?" diyen Güney abiyle hafifçe gülümsedim ve başımla onayladım onu.

Bunun üzerine Güney abi bir kaç adımla yanıma gelmiş ve saçlarımı karıştırmıştı.

"Ee..." dedi Kartal abi de tekrar içeri girerek.

"Bu kadar abi boşa yok..." dediğinde ister istemez kıkırdadım.

"Kısmetin de bir açıldı pir açıldı be! Önce Luka, şimdi de bu..." diyen Eren bir yandan da beni dirseğiyle dürtmüştü.

Bu sırada ablamın yanına oturan Kartal abi Zeynep hanıma döndü.

"Eliz hâlâ uyuyor mu?"

"Ay!" dedi Zeynep hanım. Eliz aklına yeni gelmiş olmalıydı.

"Misafirdi falan derken uyandırmayı unuttum. Uyutmayacak gece şimdi seni..."

Kartal abi başını sorun yok dercesine iki yana salladı.

"Bir şey olmaz, uyusun..."

Ardından hepimizde göz gezdirdi tek tek.

"Yarın akşam üstü sosyal hizmetten gelecekler... Tüm ev halkı olursa iyi olur. Geç kalmayın ve saçma saçma davranmayın lütfen..."

Son cümlesini daha çok Eren ve Batı abiye bakarak söylemişti.

*
Sabah uyandığımda hiç mutlu değildim. Kar tatili olmuştu. Kar yağıyordu ve ben karı hiç sevmiyordum.

Ancak Edis kahvaltıdan sonra dışarı çıkmak için oldukça ısrarcı olmuştu.

"Sen niye gelmiyorsun?" dedi Batı abi bıkmadan, usanmadan cevapsız kalacağını bile bile milyonuncu sorusuydu bu.

Diğer sorularına da cevap vermemiştim ama buna hiç vermezdim.

Eren, Ege, Edis ve Eliz bahçede karla oynuyorlardı.

"Karda oynamak zorunda değiliz. Yürüyüş de yapabiliriz?" dedi sorarcasına.

Bıkkınlıkla camın önünden çekildim ve hatta salondan da çıkarak odama ilerledim.

Yarı yolda Zeynep hanım karşılamıştı beni. Kalın kıyafetlerine bakılırsa dışarı çıkmayı planlıyordu.

"Bebeğim? Sen neden çıkmadın kardeşlerinle? Ben de yanınıza geliyordum."

Omuzlarımı indirip kaldırdım yavaşça.

"Sevmiyorum..."

"Karda oynamak istemiyorsan beraber karda yürüyüş yapabiliriz. Karda çıkan ayak izlerine bayılıyorum."

Bir kez daha başımı iki yana salladım.

"Genel olarak karı sevmiyorum... Siz inin diğerlerinin yanına. Ben kitap okuycam biraz..."

"Aa!" dedi Zeynep hanım şaşkınlıkla.

"Bana tam böyle karda müzik dinleyerek yürümeyi seversin gibi gelmişti..."

Karda yürümekten nefret ediyordum. Dışarda kar varken dışarı çıkmaktan bile nefret ediyordum.

Zeynep hanımın beni salmayacağını anladığımda çok da yalan olmayan yalana baş vurmaya karar verdim.

"Sanırın regl olucam, soğuğa çıkınca daha ağrılı geçiyor..."

Bunun üzerine Zeynep hanım gülümsedi.

"Peki o zaman... Kardeşlerinin yanına inmeden sana sıcak içecek bir şeyler getirmemi ister misin? Kar, kitap ve sıcak bir içecek..."

Kar kısmı beni cezbetmese de tebessüm ettim.

"Ben kendim alırım..." diyerek tekrar aşağı yönelmiştim ki Zeynep hanım da peşimden gelmeye başladı.

"O zaman beraber yapalım. Hem dışardakilerde üşümüştür, biraz ısınsınlar..."

Zeynep hanımla mutfağa girdiğimizde bana "Salebe ne dersin?" dedi.

Gülümsedim ve başımla onayladım.

Kettlea su koyduğunda çekmeceden 6 paket salep çıkarmıştı.

Tek tek kupalar da çıkarttığında ben de yanına giderek paketleri bir bir açmış ve kupalara boşaltmıştım.

Bu sırada su da kaynamıştı. Zeynep hanım sularını doldururken ben de bir kupa kaşığı sayesinde karıştırmıştım.

Benim peşimden de Zeynep hanım üzerlerine tarçın serpiştirmeye başladı.

"Tarçın seversin değil mi?" dedi son kupaya geçmeden.

"Severim..." dedim Zeynep hanımı başımla da onaylayarak.

Tarçın serpiştirme işi bitince de kupaların beşini bir tepsiye doldurdu. Ardından bana döndü.

"Ev sıcak ama sen yine de ayağına sıcak tutacak bir şeyler giy olur mu annecim?" dedi çıplak ayaklarıma bakarak.

Zeynep hanımı başımla onayladım.

"Giyerim..." derken kupamı da elime almıştım.

Zeynep hanım bahçeye ilerlerken ben de tekrar yukarı ilerlemiştim.

Odama girdiğimde yerde yatan Hayalet'i gördüm ve salebimi kenara bırakarak Hayalet'in yanına oturdum ve onun tüylerini okşadım bir süre.

*
Hep beraber oturmuş, görevlilerin gelmesini bekliyorduk.

Herkes biraz gergindi ama en çok Kartal abi gergindi. Edis ve Eliz ise her şeyden bir haber bir şekilde kendi aralarında takılıyorlardı.

Kartal abi bininci kez salonu turlarken Zeynep hanım dayanamamış olacak ki çıkıştı.

"Kartal! Başım döndü, otur artık!"

Kartal abi durdu ve kısa bir an annesine baktı.

Ardından başını iki yana salladı.

Bu sırada Eliz paytak adımlarıyla yanıma gelmiş ve elindeki yarısı ısırılmış elmayı bana uzatmıştı.

"Biycik, al! Mama!"

"Mama senin..." dediğimde Eliz'i kucağıma çekip dizime otutturdum.

Kartal abi oturmayınca ablam da kalktı ve Kartal abinin kolunu tuttu.

"Biraz sakin olur musun? Bu kadar kasıntı durmaman gerekiyor."

"Şu an daha çok geriyorsun!" dedi Kartal abi kaşlarını çatarak.

Ablam göz devirirken Eliz elmadan bir ısırık daha almış ve bir kez daha bana uzatmıştı.

"Mama hâlâ senin..." dediğimde bir kez daha ağzına götürdü elmayı.

Ardından da yanımızdaki Güney abiye uzattı elmasını.

Güney abi hiç duraksamadan bütün elmayı ağzına attığında Eliz'in kaşları çatıldı. Bir boş eline bir Güney abinin ağzına baktı ve dudakları ağladı ağlayacak şekilde büzüldü.

"Ba!" diye bir çığlık kopardığında yüzümü buruşturdum. Bunu yapacağını ben bir kaç ayda anlamıştım da Güney abi hâlâ anlamamış mıydı gerçekten?

Kartal abi dönelemeyi bırakıp yanımıza ilerlerken Güney abiye de tersçe bakıyordu.

"Amca! Mama ye!" diye ağlamasının arasında bağırırken bir yandan da minik kollarını Kartal abiye uzatıyordu.

Kartal abi eğilip Eliz'i kucakladı ve hafif hafif kucağında zıplatmaya başladı.

"Aferim Güney!" demeyi de ihmal etmezken Eliz'le birlikte mutfağa ilerlemeye başladı.

"Gel sana başka bir mama bulalım kızım..."

Kartal abi ve Eliz mutfağa gidip gelmiş ve hatta üzerine yarım saat kadar süre de geçmişti ki en nihayetinde gergin bekleyiş bitmiş ve kapı çalmıştı.

Görevliler beni ekstra ekstra gererken Batı abinin bana yaklaşma çabaları hiç mi hiç yardımcı olmuyordu.

Görevliler ve Kartal abi Eliz'in odasına bakmaya çıkarken Eliz burada Edis'le kalmıştı.

Eliz için Kartal abinin odasında bir beşik olsa da kendine ait bir odası da vardı ancak kullandıklarını pek görmemiştim.

Görevliler biraz Eliz'le konuşmaya çalışmışlardı ancak Eliz görevlileri takmadan Edis'le oynamaya devam etmişti. Edis'in ise bir gözü Eliz'le oyunlarında, diğer gözü görevlilerdeydi.

Henüz o da küçük olsa da bazı şeyleri anlıyordu.

Görevliler gittiğinde Kartal abi nispeten rahatlamış gibiydi ve bu beni de rahatlatmıştı.

*
"Şey..." dedim Zeynep hanımın yanına oturarak. Salonda Kuzey abinin de olması beni geriyordu.

Gerçi Eren ve Ege de vardı ancak Eren zaten bir şey demezdi, Ege'nin ise bir şey diyecek yüzü yoktu bence.

"Söyle annecim." dedi Zeynep hanım gülümseyerek ve önüne düşen saçlarımı kulağımın arkasına kıstırdı.

Eren'le uğraşan Kuzey abiye kaçamak bir bakış attıktan sonra Zeynep hanıma döndüm.

Luka benden haber bekliyordu ve sormalıydım.

"Luka'yla dışarı çıkabilir miyim?"

Zeynep hanım daha ağzını açamadan Kuzey abi Eren'le uğraşmayı bırakarak "Hayır!" diye atıldı hızla.

İster istemez kaşlarım çatılmışken Zeynep hanım da Kuzey abiye döndü.

"Sana sormadı Kuzey!"

Fazlaca uyarı barındıran bir bakış da attıktan sonra bana dönmüştü.

"Ne zaman çıkacaksınız bebeğim?"

Kuzey abiye gayri ihtiyarı bir bakış daha attım.

"Öğleden sonra..." Hafta sonuydu.

"Tabii, gidebilirsin annecim. Telefonun açık olsun ve geç kalacak olursan haber ver yeter..."

Gülümseyecekken Kuzey abi bir kez daha damladı konuşmamıza.

"Geç kalırsan mı? Nereye gideceklerini bile sormadın!"

Bayağı sitemliydi. Zeynep hanım derin bir nefes alarak Kuzey abiye döndü bir kez daha.

"Kuzey!" dedi bir kez daha uyararak.

"Lara da Luka da gayet aklı başında insanlar. Nereye gidip gitmeyeceklerine kendileri karar verebilecek yaştalar."

Luka yaşım tutmuyor diye şarkı söylediği yere bile götürmüyordu beni ve bu çok sinir bozucuydu.

"Aralarında 3 yaş var!" dedi Kuzey abi gözlerini iri iri açarak.

"Esra ablayla aranda 4 yaş var abi!"

Eren ağzına kraker tıkarken gözlerini televizyondan ayırmadan konuşmuştu.

İster istemez kıkırdarken Kuzey abi Eren'e yastık fırlattı.

"Aynı şey mi? Lara reşit bile değil! Harbi abim niye tutuklamıyor Luka'yı?" dedi aydınlanmış gibi ve telefonuna uzandı.

Hayretle ağzım açılırken havada bir terlik süzülerek Kuzey abinin omzuna çarpmıştı.

"Delirtme beni, Kuzey!" dedi ve ters bir hareket yapmış olacak ki bir eli karnına gitti.

"Ben hazırlanmaya çıkıyorum..." dedim Kuzey abi terliği gayet düzgün bir şekilde tekrar Zeynep hanımın önüne koyarken.

"Yardım lazım olursa seslen..." dedi annem gülümseyerek.

Kuzey abi ise ters ters bakmakla meşguldü.

Annemi başımla onaylayarak yukarı ilerledim.

Merdivenleri çıkarken yaşadığım farkındalıkla duraksadım.

İçimden de olsa Zeynep hanıma anne demiştim. Bu oldukça garip hissettirirken bu garipliğin iyi mi yoksa kötü mü olduğunu anlayamıyordum.

Dönüp arkama baktım ancak buradan salon gözükmüyordu.

Derin bir nefes verdim ve merdivenleri bir bir çıkmaya başladım yeniden.

Kartal abi benden nefret edecekti ama bu gece de ablamı esir almalıydım.

Luka'yla sinemaya gidecektik. Bunu baz alarak siyah bol paça bir kot, içine krem boğazlı bir kazak ve üzerine de siyah, beyaz, gri karolu bir süveter  giyindim.

Saçlarımı üstten yarım bir şekilde topladım ve kaküllerime maşa yardımıyla şekil verdim.

Saçımla işim bittiğinde hava kapalı olsa da güneş kremi sürdüm güzelce.

Üzerine kirpiklerimi kıvırmış ve çok az da rimel sürmüştüm. Zaten kirpiklerim normalde sarımsı olduğu için az sürsem bile hemen belli oluyordu.

Son olarak renkli dudak kremimi sürdüğümde de hazırdım.

Hazır bir şekilde aşağı indiğimde ağzım şaşkınlıkla aralandı.

İşte olması gereken herkes neden evdeydi?

"Biricik?" dedi Kartal abi beni gördüğünde ve gülümseyerek yanıma geldi.

"Bugün hep beraber evde bir film gecesi yapalım diyoruz ev yapımı pizza yiyerek?" dediğinde sorarcasına gülümsedim.

Zaten sinemaya gidiyordum ama film gecesine de hayır demezdim.

"Olur..." dediğimde Kartal abinin gülümsemesi büyüdü.

"O zaman siz gidip film seçin Eren'le..." dediğinde şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım.

"Şimdi mi? Film gecesi demedin mi?" dediğimde gülümsemesi anlık olarak silinir gibi oldu.

"Pizza yapmaktı, film seçmekti, bunları toplamaktı falan gece ederiz zaten..." dedi Güney abi.

Asıl niyetlerini anladığımda derin bir nefes aldım.

Gözüm etrafta dolaşarak önce ablamı aradı ancak yoktu.

Bu sefer Zeynep hanıma bakındım ama o da yoktu.

"Luka bekliyor..." dedim pes ederek.

"Aa!" dedi Kuzey abi kınarcasına.

"Bu kadar kişiyi..." derken işaret parmağıyla herkesi kapsayan bir daire çizmişti.

"Bir kişi için mi ekeceksin?"

Ekmek mi?

Gözlerimi ister istemez kıstım.

"Size söz vermedim ama Luka'ya verdim..." dediğimde Batı abi ağzını açacak gibi oldu ancak sonra vazgeçti.

Onun yerine Doğu abi söze girdi.

"O zaman o da gelsin buraya..." dediğinde sadece benim değil herkesin gözü onu bulmuştu.

Doğu abi diğerlerinde göz gezdirdi ve "Ne?" dedi anlam veremeyerek.

"Baş başa olmalarından iyidir."

Doğu abi bile mi yapıyordu?

"Biletleri aldık bile..." dedim kibarca reddetmek isteyerek ancak öyle bir şey yoktu. Orada o an canımız hangi filme girmek isterse ona girecektik.

"Ne bileti?" dedi Güney abi.

"Uçak bileti... Rusya'ya kaçacaklarmış! Allah aşkına ne bileti olabilir abi? Sinema ya da tiyatro biletidir! En uçuk konser!" dedi Eren oturduğu yerden rahatça burayı izleyerek.

Eren bazen beni şaşırtıyordu. Ya arada zekilik yükleniyordu ya da salağa yatmayı bayağı seviyordu.

Telefonumun titrediğini hissettiğimde Luka'nın geldiğini anladım.

"Luka gelmiştir..." diyerek kapıya ilerleyecekken önüm Kuzey abi tarafından kesildi.

"Ev yapımı pizza, bol bol kardeş, gece boyu eğlence... Gerçekten bunu ret mi ediyorsun?"

Kaşlarım çatıldı.

"Reddettiğim bir şey yok! Film gecesi diyorsunuz. Saat daha 12 bile değil!" dediğimde bu sefer Güney abi onaylamazcasına başını iki yana salladı.

"Zaten film izlemiş olacaksın, bizimle izlediğin filmden aynı zevki almazsın. Tokken yemek yemek gibi düşün."

Titrek bir nefes bırakırken kurtarıcı topuk seslerini duydum. Çok geçmeden de annem bir yanında Edis, bir yanında Eliz'le aşağı indi.

"Aa!" dedi abi tayfasında göz gezdirerek.

"Siz niye evdesiniz?"

Hepsi bir ağızdan bahane üretmeye başladığında aradan tek seçebildiğim şey Eren'in eğlenen kahkahasıydı.

"Kesin!" dedi Zeynep hanım en sonunda.

"Anladım..." dedi birden sustuklarında da ve gülümseyerek bana döndü.

"Camdan Luka'nın geldiğini gördüm, bir tanem. Sen çocuğu bekletme hadi..." dediğinde kapıya bir kez daha ilerleyecekken bu sefer Güney abi önümü kesti.

"Güney!" diyen Zeynep hanımla ise geri çekilmek zorunda kalmıştı.

Salondan çıkacakken Kartal abi kolumdan yakaladı.

Zeynep hanım ona da kızmak için ağzını aralamıştı ki Kartal abi bir dakika işareti yaptı.

"Tamam gitsin ama konuşalım önce."

Bunun üzerine hepsi birden etrafımı sarmıştı.

"Öpüşmek yok!" dedi Kartal abi, bununla alakalı bir travması varmış gibi.

"Sarılmak yok!" dedi Kuzey abi.

"Yan yana oturmak da yok!" dedi Güney abi.

"El ele tutuşmazsanız da çok güzel olur..." dedi Doğu abi ensesini kaşıyarak.

Bunların hepsini çoktan yaptığımızı söylesem ne olurdu acaba?

"Araya paravan çekip paravanın arkasından konuşmamızı da ister misiniz?" dedim sinir olarak.

Ancak Kuzey abi harika bir fikir bulmuş gibi elini şıklattı ve beni işaret etti.

"Benim aklıma nasıl gelmedi acaba? Çok mantıklı!" dediğinde ağlamak üzereydim.

"Ay, yeter!" dedi Zeynep hanım aralarından geçip yanıma gelerek ve elini belime yerleştirerek kendiyle beraber beni de kapıya ilerletti diğerlerini iterek.

Kapıyı benim için açtıktan sonra genişçe gülümsedi.

"İyi eğlenceler, bir tanem..."

"Teşekkür ederim..." dedim ben de içten bir şekilde gülümseyerek.

Đọc tiếp

Bạn Cũng Sẽ Thích

Anemoia Bởi B.G.

Teen Fiction

1.5M 78.2K 41
Kabul etmek istemiyordum. Ben yıllardır tek başımaydım. Bundan sonra bir aileyle yapamazdım. Fakat içimdeki bu hisse bir türlü anlam veremiyordum. Yü...
Balın Bởi Eflal

Teen Fiction

1.2M 73.5K 34
●abi kurgusudur● Dimòniu ismi ilk olarak bu kitapta kullanılmıştır! İblis anlamına gelir. Senelerce kız çocuk hasreti çeken Bade hanım ve eşi Eray b...
1.8M 164K 82
Gök Dalaman. Yüksek anksiyete ve epilepsinin mahvettiği hayatında, yeni umutlar ve yeni deneyimlerle hiç tatmadığı bir şefkati tadacaktı. Baba şefka...
2.7M 86.7K 60
İtalyan bir mafya... Başka açıklamaya gerek var mı?