TUTSAK

By Estellaes

1M 31.9K 17.9K

"Benden seni özgür bırakıp gitmeni isteyeceksin ama bu mümkün değil" "Neden? Polise ihbar etmeyeceğim benden... More

1-✴Siyah Gökyüzü✴
2-✴KARANLIK SOKAK✴
3-✴TUTSAK✴
4-✴HAYAL✴
5-✴Mavi ve Gri✴
6-✴MAVİ GÖKYÜZÜ✴
7- ✴HUZUR✴
8-✴ACI✴
9-✴KORKU✴
10-✴OYUN✴
11-✴SOĞUK✴
12-✴KURTAR BENİ✴
13-✴İYİ GÜN✴
14-✴KALP KIRIKLIĞI✴
15-✴TANIŞMA✴
16-✴KAPALI KAPI✴
17-✴ÖLÜM✴
18-✴RÜYA✴
19-✴Yeni Ev✴
20-✴KISKANÇLIK✴
21-✴ÖPÜCÜK✴
22-✴YENİ ARKADAŞ✴
23-✴AŞK✴
24-✴Beklenmedik Soru✴
25-✴Seni Seviyorum✴
26-✴KİLİTLİ KAPI✴
27✴AVCI✴
28-✴GURUR✴
29-✴ÖZLEM✴
30-✴BİR UMUT✴
31-✴OKUL ÖZLEMİ✴
32-✴BASKIN✴
33-✴Okul Alışverişi✴
34-✴ENDİŞE✴
35-✴OKUL✴
36-✴ŞÜPHE✴
37-✴Kulak Misafiri✴
38-✴GEÇMİŞ✴
39-✴İHANET✴
40-✴HATA✴
41-✴YOKLUK✴
42-✴UYANIŞ✴
43-✴Efsun'lu Gece✴
44-✴SÜRPRİZ TEKLİF✴
45-✴KARAR✴
46-✴YÜZLEŞME✴
47-✴Mutlu bir gün✴
48-✴DÖVMECİ✴
49-✴Yeni Başlangıç✴
50-✴Final✴
51-Özel Bölüm Part-1 🦋Kaybetmek🦋
52-Özel Bölüm Part- 2 🦋-Özgürlük-🦋
53-Özel Bölüm Part-3🦋Masumiyet🦋
54-Özel Bölüm Part-4 🦋Solan Çiçek🦋
💮Yeni kitap duyurusu💮

55-Özel Bölüm Part-5 🦋 Belirliliğin belirsizliği 🦋

2.4K 99 14
By Estellaes


Kalbim senin için sonsuza kadar tutkuyla atıyor.

~Hidden Love~

Aylar, yıllar birbirini kovalıyordu...

İlk kez Anne olma duygusunu tatmamın üzerinden biraz zaman geçmişti. Ama hislerim hala aynı şekilde devam ediyordu. Mutluydum. Annelik duygusu, çocuğuma bakabilmek, onu çok sevmek, her güne yeni bir umut ve sevinçle uyanmamı sağlıyordu. Oğlumun büyümesiyle zamanın ne kadar hızlı olduğunu daha iyi anlamıştım.

Gözlerimin önünde, zamana karşı her gün büyüyor, yüzü değişiyordu. İlk zamanlar bana benzerken şimdi ise Babasının kopyası olmuştu. Dokuz ay boyunca benim karnımda büyümesine rağmen ona benzemesine biraz içerlemiştim.

Bana benzemesi gerekiyordu. Ali'ye değil. Ama olan olmuştu. Bunu kabullenmem gerekiyordu. Bu durumu Ali'ye söylemekten de geri kalmıyordum. O ise bunu dert etmeme gerek olmadığını yeniden hamile kaldığında bu kez de bir kız çocuğu olursa kesinlikle bana benzeyeceğini söyleyerek, tekrardan hamile kalmam için beni kışkırtıyordu.

Onun sözlerine kanmamaya çalışıyordum. Ama etkisine kolayca kapılan biri olduğum için bu pekte mümkün görünmüyordu. Bu düşüncelerim arasında yüzüme küçük bir tebessüm koyarken, kapı pervazına yaslandım. Gökyüzü güneşin yavaş yavaş batmasıyla kararırken Ali peşinden koştuğu Yağız'ı yakalamaya çalışıyordu. İstese iki saniyede onu yakalayabilirdi. Ama oğlunun kahkalarını duymaya devam etmek istercesine bu oyunu devam ettiriyordu.

Oldukça büyük bahçede her iki yana doğu koşup duruyorlardı. Ali, 6 yaşını bitirmesine az kalan Yağız'ın gücünün tükenmeye başladığını fark ettiğinde yavaşça duraksadı. Ve kenarda, yerde duran topa ilerledi. Topu eline alırken, hala koşmakta olan Yağız'a baktı.

"Yağız!" Ali ona seslenirken elindeki topu ellerinde çevirip, onun dikkatini çekmeye çalıştı. Bunu gören Yağız olduğu yerde durup babasına baktı. Babasının elindeki topu gördüğü an bağırdı;

"Topu istiyorum. Baba onu bana at!"

"Gelip kendin almayı denemelisin." Ona hafifçe sırıtırken geri doğru ilerlemesiyle Yağız topu almak için ona koştu. İkisi beraber çok eğlenirken ben uzaktan keyifle onları izliyordum. Onların bu anlarını unutmamak istercesine zihnime kaydediyordum. Onları izlemeye dalmışken aniden omuzlarıma sarılan ellerle irkildim.

"Yenge burada ne yapıyorsun?"

Barış'ın sesiyle yüzümü ona çevirdim.

"İki yaramaza bakıyorum." Barış bu dediğimle kıkırdarken tekrar konuştu;

"Yukarıda neler olduğunu bir bilsen burada durmaz oraya koşarsın."

"Ne diyorsun Barış? Dökül artık."

Yönümü ona doğru çevirdim. Elleri omuzlarımdan ayrılırken sorgulu bakışlarımı ona diktim.

"Yavuz abim Yağız'ın yeni odasında bir şeyler yapıyor." Son söylediğiyle harekete geçtim. Kolumla onu yana ilerlerken hızlı adımlarla merdivenlere ilerledim. Yavuz'un odada ne yaptığını merak etmiştim. Defalarca kez odasını ben düzenleyeceğime dair ikaz da bulunmuştum. Kendi başına hareket etmekten geri kalmamıştı.

Merdivenlerden hızlıca çıkarken koridorda ilerlerken ona karşı söyleyeceğim sözleri aklımda dolandırıyordum. Yağız'ın odasına gelip hızla kapıyı açtığımda gördüklerimle olduğum yerde kalakaldım. Yerde yuvarlak kabın içerisinde, renkli boyalar koyulmuş malzemelerle doluydu. Kapıyı açmamla dikkati dağılan Yavuz'un bakışları beni buldu.

"Efsun neden geldin?"

Yarı açık, kapı kenarında durmuş ona kaşlarım çatık şekilde baktım.

"Benimle dalga mı geçiyorsun? Sana bu odaya dokunmamanı kaç kere söyledim?"

"İçeri gel." Sorumu yanıtsız bırakıp alakasızca beni çağırdığında sinirim daha çok bozulmuştu.

"Yavuz beni neden dinlemiyorsun!?"

Aniden sesim yüksek çıkarken, içeriye adımladım. O an gözlerim duvardaki şekillere takıldı. Duvarda boyaya batırılmış ellerin şekilleri ve birçok hayvan figürlerinin boya ile yapılmış resimleri vardı. Gözlerim Yavuz'u bulurken ellerinin tamamına bulaşmış yeşil boyayı gördüm. Gözlerim etrafta dolandığında odanın her yerinin bunlarla kaplı olduğunu gördüm.

Odanın güzelliğine hayran kalmıştım. Her ne kadar onun yapmasını istemesem de gerçekten hakkını vermiş olduğunu kabul etmeliydim. Odayı öyle güzel süslemişti ki hayran hayran duvarlardaki resimlere bakıyordum. Duvarın bir tarafında iki farklı el izi vardı. Bunlardan birinin Yavuz'un diğerinin ise Barış'ın olduğunu tahmin ettim.

Kapıda beni izleyen Barış'ın ellerine dikkat ettiğimde bu konuda haklı olduğumu görmüş oldum. Çünkü ellerinde kırmızı boyanın hafiften kalan, soluk rengi kendini ele vermişti. O an ben de yapmak istedim. Benimde elimin şekli duvarda olsun oğlum her baktığında beni hatırlasın istedim.

"Yavuz ben de yapabilir miyim?"

Yavuz'a gülümseyerek baktığımda başını onaylar anlamda sakladığında ona teşekkür edip yanına yaklaştım. Karşısında çömeldiğimde, siyah eteğime değen boyaları umursamadım. Ellerimi yavaşça mavi boyaya batırıp çıkardım. Elimdeki suyun akmasını saniyelerce bekleyerek ayağı kalktım. Diğer ikisinin elinin bulunduğu yere sıkıca bastırdım.

Beş saniye öyle bekledikten sonra ellerimi kaldırdığımda elimin şekli duvara basılmış durumdaydı. Bir adım geri çekilip bakmaya devam ettim.

"Anne!" Yağız'ın sesini duymamla arkamı döndüm. Ali'nin kucağında gülümseyerek bana bakıyordu. Kalbim onun küçük gülüşüyle mutlulukla dolarken gülümsedim. Ali'nin kucağından inip Yavuz'un önünde durdu.

"Yavuz amca ben de istiyorum."

"Gel bakalım." Yavuz'un yönlendirmesiyle diz çöküp ellerini hafifçe boyaya batırıp çıkardı. Yanıma geldiğinde onu kucağıma alıp kaldırdım. Ellerini usulca uzatıp duvara bastırmış ardından geri çekmişti. Onun minik elleri bizim ellerimizin yanında küçük durmasına gülerken aniden arkamdan ellerin duvara uzanmasıyla şaşırdım.

Ali de bizim yaptığımız gibi ellerini duvara bastırmıştı. Ellerini geri çektiğinde, mavi boya ellerini kaplamıştı. Ne olduğunu anlayamadan bir anda Yağız'ın, ellerini babasının yüzüne bastırmasıyla kahkahayı basmıştım. Ali'nin yüzünde mavi, küçük ellerin izi çıkmıştı. Yağız ile gülerken Ali'nin kendi ellerini de onun yüzüne bastırmasıyla daha çok gülmüştük. Ali, Yağız'ın yanaklarını avuçlarının arasına alıp alnından sıkıca öperken, anın güzelliğiyle sırıtarak gülümsedim.

*~~~~~*

10 Yıl sonra

"Efsun!"

"Efendim Berna."

"Acil de bir hasta var ısrarla seni istiyor. Hemen acile gidebilir misin?"

"Tamam giderim." Gülümseyerek arkasını dönüp giden arkadaşımın ardından ben de odadan çıktım. Hızlı adımlarla acil kısmına ilerlerken. Beni ısrarla isteyen kişinin kim olduğunu merak etmiştim. Acil kapısından içeri girip hemşirelerden hastanın kim olduğunu sorarken adımlarımı arka tarafta, perdesi çekili olan sedyeye ilerledim.

Perdeyi yavaşca kenara çektiğim anda gördüğüm yüzle şaşırdım. Endişeyle hemen yüzünü avuçlarımın arasına aldım.

"Noldu sana Yağız?" Oğlumun dudağının alt kısmında bir yara vardı. Endişeyle yarasının durumuna baktım. Çok ciddi değildi ama bunu nasıl becermişti?

"Anne ben iyiyim. Sadece arkadaşlarla küçük bir atışmamız oldu."

"Bu nasıl bir atışma!? Kaşının kenarı bile patlak!"

"Anne Büyütülecek bir şey yok."

Sinirlerime hakim olmaya çalışıyordum ama nafile. Arsızca hala küçük bir yara olduğundan bahsedip duruyordu.

"Beni sinirlendirme. Ne diye kavga ettin?

"Benden borç para almıştı. Geri ödemeyeceğini söyledi. Paraya ihtiyacım yok. Ama bana verdiği sözü tutmak zorundaydı. Ben de haddini bildirdim."

"Şiddetle karşılık vermene gerek yoktu. Bunu konuşarakta halledebilirdin!"

"Bu konuşarak çözülebilecek bir şey değildi Anne."

"Gittikçe Babana benziyorsun!"

Sinirle bağırırken, ona bir adım daha yaklaştım. İçime derin bir nefes çekerek sakin olmaya çalıştım. Çatık kaşlarımla ona bakarken, yüzünde herhangi bir utanç veya üzüntü belirtisi yoktu. Adeta Babasına benzediği için keyif alıyordu.

"Neden sözümü dinlemiyorsun? Sana kimseyle kavga etmemeni kaç defa söyledim. Uyarılarıma rağmen bunu bana neden yapıyorsun?"

"Anne..."

"Kes! Beni hiçbir zaman dinlemeyeceksen o zaman boşuna bana nefesimi tükettirme!"

"Efsun." Ali'nin sesini duyduğum anda arkamı döndüm.

"Seni kim çağırdı?"

"Haberimin olmadığı hiçbir şey yoktur Efsun."

Sinirle nefes verirken, gözlerim Ali ve ikisi arasında gidip geliyordu. Ali yanımdan geçip Yağız'ın çenesini hafifçe tutarak kaldırdı. Sağa yatırıp yarasına iyice bakarken, ben ona kızacağını sanmıştım ama aksine onu övmüştü.

"Afferin oğlum. Seni vurmalarına izin vermemişsin."

"Sağ ol Baba. Hepsi senin öğretilerin sayesinde." Yağız'ın söylediğiyle daha fazla sessiz kalamamıştım;

"Ali ona kızman gerekirken neden övüyorsun!?"

"Yanlış bir şey yapmadı. Oğlumun kötü bir davranışı yok."

"Nasıl yok ya? Kavga etmiş haline bak. Onu bir daha yapmaması için uyarmalıyken sen ona iltifat ediyorsun."

Babası ve kendisi bir olmuş gibi sabrımı zorluyorlardı. İkisiyle nasıl başa çıkacaktım gerçekten bilemiyorum. Oğlum büyüdükçe beni değil babasını dinlemeye başlamıştı. Ayakta durmakta zorlanırken elimi şişkin karnımın üzerine koydum. Bir tanesi ile zorlukla baş ederken şimdide karnımdakini nasıl büyüteceğim aklımı karıştırıyordu.

"Anne... Bazen çok abartıyorsun." Yağız elimi tutarak beni kendine çekerek yaklaştırdı. Oturduğum sedyede beni bacakları arasına alarak mesafeyi kapatırken ona bakıyordum. Boştaki elini karnımın üzerine koydu.

"Stres yapmanı gerektirecek kadar büyük bir şey değil bu. Hem daha göreceğin çok olaylar olacak. Şimdiden alışmalısın."

Yüzüne eklediği büyük sırıtışla elimi kaldırıp yanaklarını sertçe sıktım.

"Acıyor Anne ah..."

"Bir daha böyle bir olayla karşıma çıkarsan seni tedavi etmem."

"Olmaz bunu kabul etmiyorum. Tüm yaralarımı sen saracaksın."

"O zaman uslu dur!"

"Tamam. Senin istediğin gibi olsun. Birazcık uslu durabilirim."

"Yağız!" Ellerini belime dolayarak beni kendine çekti. Şişkin karnım aramızda engel oluştursada bu onu durdurmaya yetememişti. Başını karnıma yaslarken öylece durdu. Aniden arkamda hissettiğim bedenle ona döndüm. Ali'de kollarını bedenime sararken, bir eliyle de bana sarılan Yağız'ın başını okşuyordu. Gerginliğim giderek yok olurken Ali başıma öpücük kondurarak boynuma indiğinde elimin tersiyle onu geriye ittim.

"Yeter bu kadar. Eve gidin. İşim gücüm var benim."

Hızla başını karnımdan kaldıran Yağız, gözlerini bana dikti.

"Dudağıma bir şey sürmeyecek misin?"

"Yüzündeki yaralar çokta ciddi değil. Hemşirelerden birini yollayacağım."

"Ben senin yapmanı istiyorum."

"Şansını fazla zorlama. Senden daha ciddi durumda olan hastalarım var onlarla ilgilenmeliyim."

"Anne biliyorsun ki ben senin oğlunum..."

"Oğlum olman hiçbir şeyi değiştirmiyor. Herkese eşit davranıyorum. Kalk Babanla eve git."

Yağız söylediklerime karşılık somurtsada yapabileceğim bir şey yoktu. Yarası ciddi değildi. Zamanımı bana ihtiyacı olan insanlara harcamalıydım.

"Ali onu eve götürmeni istiyorum. Lütfen onu daha fazla şımartma."

Ali başını onaylarcasına sallarken arkamı döndüm. Hemen yan tarafta sedyede yatan hastaya ilerledim. Hemşire bölümünden birine yardım etmesi için seslenirken hastayı kontrol ettim. Ben buradaki hasta ile ilgilenirken diğer tarafta ise oğlumun pansumanı yapılıyordu. Kısa bir süre sonra ben hastamın tedavisini sürdürürken Yağız'ın acil kısmına ilerlediğini gördüm. Ali ondan önce çıkıp giderken o elindeki telefonuna bakarak ilerliyordu.

Yağız karşısına aniden bir kız çıktığını farkedemeyerek çarpışırken ikiside birbirine şaşkınca baktı. Kız bir eliyle alnını tutarak ona bakarken, Yağız usulca elini kaldırıp kızın başını tutmuş, alnına bakmak için yaklaşmıştı. Aralarında bir kaç söz geçerken, ben ne konuştuklarını duyamamıştım. Yağız elindeki telefonu kıza uzatmış, kız telefona birkaç şey yaparak ona geri vermişti. Önüme geçen biri ile dikkatimin dağıldığını farkederek hemen önüme döndüm. Hastanın pansumanına devam ettim.

****

Elimdeki çay ile hastanenin girişinden çıkarken etrafı izliyordum. Adımlarımı karşıdaki oturma sandalyesine ilerlettim. İnsanlar etrafta dolanırken ben yavaşça sandalyeye oturdum. Bir yandan çayımı içerken onları izliyordum. Temiz hava ciğerlerimi açarken kendimi daha iyi hissediyordum. Üzerimdeki yorgunluk etkisini azaltmıştı. Elimi karnıma koyup okşarken gülümsedim. Buraya gelebilmek için çabaladığım onca acıya ve kötü anılara rağmen pes etmeyerek hedefime ulaşmıştım.

Çayımı yudumladım. Gözlerim dolarken ağlamamak için kendimi zor tuttum. Ben yapmıştım. Sonunda istediğimi elde etmiş mutlu bir hayat sürdürüyordum. Güzel olana kolayca sahip olunmuyormuş. Bunun için çaba sarf etmek gerekiyordu. Binbir türlü acıyla baş etmek gerekiyordu. Eğer hepsine karşı göğüs gerebilirsek her şeyi yapabilirdik. Engeller bizi durduramaz. Aksine bize hatalarımızdan ders çıkarmamızı sağlardı.

Huzurla gökyüzüne bakarken, içime derin bir nefes çekip verdim. Başarmıştım istediğim mutlu hayata kavuştum. Artık mutluydum.

İnsanlar ellerinden gelen her şeyi yapsalar ve her zaman tüm güçleriyle çabalasalar bile, hayat pişmanlıklarla doludur. Kimse zorluklardan kaçamaz.

~Fireworks of My Heart~

SON

26.07.2023

Ben Estella

Kitabımı okuduğunuz ve destek verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Bir sonraki kitaplarımda da beni desteklersenizde onun içinde şimdiden teşekkür ediyorum. Başka hayat hikayelerinde görüşmek üzere sevgiyle, huzurla, sağlıkla kalın.💜

Yakında yeni bir kitap duyurusu yapılacaktır beklemede kalınız.

Continue Reading

You'll Also Like

15.9K 593 53
İntikam ve hırs, onu bir bataklık olan yeraltına girmeye zorlamıştı. Bir sınav onun kaderini belirledi ve o babasına layık bir evlat olmak için tüm s...
25.5M 907K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
903K 63.2K 37
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
540 85 4
Bir kelebek aşk için yanar... Aşk için söner en sonunda... Aşkı o kadar kuvvetlidir ki, o yücelikle etrafa ışık saçar... En zifiri karanlıkta bile ış...