Poseidon

By sunrisevant

3.7K 634 639

Taehyung, okyanusta yaşayan bir deniz erkeğiydi. Babasının zoruyla başkası ile evlenmemek için evden kaçan ve... More

1
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16 (M)
17
18

2

328 70 108
By sunrisevant


Selamlarr

Ficin böyle sevileceğini düşünmemiştim bu durum mutlu etti

Umarım bölümü beğenirsiniz

Keyifli okumalar 🌊

Yavaşça aralanan gözlerim duvardaki saate kayması ile hızla açılmış ve hışımla üzerimdeki yorganı kenara fırlatmıştım. Geç kalmak üzereydim ve maalesef ki babam çok dakik bir adamdı. Her geç kaldığımda sorumsuz birisi olduğumu zırvalayıp duruyordu halbuki şirkette gerçekten çok çalışan biriydim.

Yeteri kadar uyku çekemediğim için kendimi çok yorgun ve çok uykulu hissediyordum bu da beni sabah sabah sinirlendirmeye yeten bir nedendi. Neden sabahın bu saatinde şirkete gitmek zorundaydım ki? Erken kalmak ve uykusuz kalmak beni gerçekten sinirlendiriyordu.

Kendime gelebilmek için hızlı bir duş almam ve giyinmem gerekiyordu. Büyük ihtimalle kahvaltı yapacak vaktim olmayacaktı.

Odamdaki banyoya ilerlemiş ve suyu ayarlayabilmek için musluğun hafifçe sıcak tarafına çevirerek açarım. Akan su ile bir süre duraksamış ve gece olanların aklıma dolması ile hızla suyu kapatıp koşar adımlarla odadan çıkmıştım. Rüya mı görmüştüm yoksa gece yaşananlar gerçekten yaşanmış mıydı emin olmam gerekiyordu.

Mutfağa indiğimde çalışanların kahvaltıyı hazırladığını görsemde umursamadan hızla bahçe kapısından çıkıp arka tarafa doğru adımlamıştım.
Bahçe hala kötü durumdaydı, yerlerde hala büyük su birikintileri yer alıyordu.

Görüş açıma havuzun girmesi ile adımlarımı yavaşlatmış ve gözlerimi etrafta gezdirmiştim. Görünürlerde Taehyung yoktu. Tek başına buradan çıkıp gitmesinin imkanı da yoktu. Anlamayarak kaşlarımı çatmış ve havuza biraz daha yaklaşmıştım. Ne yani olanlar gerçek değil miydi?

Havuzun dibine yaklaşmam ile bileğime sarılan eller bir olmuştu. Afallayarak biraz geriye çekilmiş ve kafasını sudan çıkaran çocuğa bakmıştım.

"Sonunda geldin, çok korktum tuhaf giyimli adamlar bahçede geziniyordu."

Sarı saçlı çocuğun korku dolu surat ifadesi ve endişeli sesiyle konuşması beni hafifçe gülümsetmişti. Zararsız biri gibi duruyordu.

Dizlerimin üstüne çökerek bana bakan mavi gözlere yaklamış ve sakinleşmesi için bir elimi omzuna koyup hafifçe okşamıştım. Gerçekten baya korkmuşa benziyordu.

"Korkma sana bir şey yapmazlar hem tuhafta giyinmiyorlar, iş kıyafetleri."

Gülümseyerek önümdeki çocuğun hala korku dolu olan gözlerine bakarken arkadan gelen sesle Taehyung'un omzundaki elimle hızla onu aşağıya ittirmiş ve ayağa kalkarak arkamdan bana seslenen korumaya dönmüştüm. Şu an tek umudum Taehyung'un kuyruğunun görünmemesiydi.

"Bay Jeon"

Karşımdaki korumanın benimle konuşmak için bana adımladığını görmem ile hızla havuzun başından ayrılmış ve karşımdaki bedene yaklaşmıştım. Şu an havuza yaklaşması çok tehlikeli olurdu.

"Efendim, bahçeyle ilgilenmesi için bir ekip çağıracaktım da haber vermek istedim."

"Hayır, hayır bugün gelemezler söyle yarın gelsinler." Elimde olmadan endişeli çıkan sesim ile karşımdaki beden anlamayarak kaşlarını çatmış ama çokta üstünde durmayarak onaylayıp hızla yanımdan uzaklaşmıştı. Rahatladığımı hissederek derin bir nefes vermiş ve tekrar arkamı dönerek havuzun yanına gelmiştim. Taehyung'un havuzun en köşesinde, kuyruğunu hafifçe büküp saklamaya çalışması ile hafifçe kıkırdamıştım.

Alttan kaşık çatları ile bana bakan çocuk yavaşça suda yükselip kafasını sudan çıkarmıştı.

"Taehyung burada kalamazsın seni görürler."

Söylediklerim ile yüzü asılmış ve kafasını eğmişti. Bir kaç saniyelik sessizliğin ardından kısık ve üzgün çıkan sesiyle konuşmuştu.

"Lütfen beni denize götürme babam beni suyla kendine çeker ve istemediğim bir şeye mecbur bırakılırım."

Sıkıntılı bir nefes verip kafamı evin çok yakınlarındaki denizde gezdiririm. Gerçekten üzgün ve çaresiz görünüyordu. Her an ağlayacak gibi olan suratı ile onu tekrar denize bırakabileceğimden bende emin değildim. Ama onu evimde tutamazdım, mutlaka birileri görürdü. Görmese bile Taehyung buraya ait değildi.

Bakışlarımı tekrardan önümde olan sarı saçlı çocuğa çevirmiş ve hafifçe gülümsemiştim.

"Tamam ne yapacağına karar verene kadar benimle kalabilirsin ama bahçede kalamazsın, seni burada birisi görür. Eve götüreceğim seni"

Taehyung, kafasını yan taraftaki evime çevirmiş ve bir süre inceledikten sonra bakışlarını tekrar bana çevirmişti.

"Ama ben orada yaşayamam ki?"

"Evin içerisinde de havuz var orada kalacaksın oraya kimse giremez"

Taehyung gülümsemiş ve kendini suda biraz yukarıya çıkararak kollarını sıkıca bedenime sarmıştı. Bir anda sarılması ile afalladığım için bir şey yapamasamda sonradan ellerimi hafifçe bedenine koyup sarılışına karşılık vermiştim.

Taehyung'un bedenimden uzaklaşıp kendini tekrar suya bırakması ile bende bir iki adım gerilemiştim. Tamam yardım edecektim ama bu kadar yakınlığa da gerek yoktu, arkadaş olacak değildim.

Ortamdaki bu sinir bozucu olan sessizliği bozmak için hafifçe boğazımı temizlemiş ve konuşmaya başlamıştım.

"Seni eve sokmak için çalışanları uzaklaştırmam gerekiyor ben gelene kadar saklan"

Taehyung bir şey demeden kafasıyla beni onaylamış ve tekrardan suyun içine girmişti. Bende yavaşça doğrulmuş ve etrafta gözlerimi gezdirmiştim. İlk olarak korumaları uzaklaştırıp sonrada evin içindeki çalışanları oyalamam gerekiyordu.

Yavaş adımlarla havuzun oradan uzaklamış ve dış kapının önünde biriken korumalara doğru adımlamıştım. Evde çok fazla çalışan olmadığı için bunu yapmak çokta zor olmayacaktı. Onlara yaklaşmam ile içlerinden her şeyimi yapan, sağ kolum diyebileceğim hoseok hızla yanıma gelmişti.

Hoseok, son derece güvenilir bir adamdı, bazense dostumdu. Her ne kadar güvensem de olayları ona anlatamazdım ama yinede ondan yardım isteyebilirdim.

"Hoseok, bahçedeki tüm korumaları mutfağa götür kahvaltı yapsınlar, kahvaltı hazır değilse bile sakın oradan çıkmasınlar. Aynı şekilde evin içindeki çalışanlarda benden haber gelene kadar sakın mutfak dışında bir yere çıkmasınlar."

Hoseok, beni dikkatle dinlemiş ve bir şey demeden hızla başıyla beni onaylamış ve arkasını dönerek bütün korumalara kahvaltı için mutfağa gitmeleri gerektiğini söylemişti. Bu yüzden sağ kolum diyebileceğim biriydi. Bir şey istediğimde genelde sorgulamaz ve yapardı. Eğer çok şüpheli bir durum varsa sorgulamak amacı ile değil de yardım etmek amacıyla gelip olayları sorardı.

Korumaların hepsinin mutfağa gitmelerini izlemiş ve cam olam kapıdan içeriye bakmıştım. Hoseok, içerideki mutfak kapısını da kapatmış ve bütün çalışanlara bir şeyler söylemişti. Büyük ihtimalle benim ona tembihlediğim gibi o da çalışanları dışarı çıkmaması için tembihliyordu.

Kimsenin çıkmayacağından emin olduğumda hızla geldiğim yöne geri yürümüştüm. Hoseok, olayları şu anlık sorgulamasa da emin ki diğer çalışanlar neler olduğunu kendi içlerinde düşünüyorlardı. Ama bu şu anlık düşünmek istemediğim bir şeydi. Şu an tek yapmam gereken Taehyung'u evin üst katındaki havuza götürmemdi.

Havuzun yanına gelmem ile suyun içine bakmış ve maviliklerle göz göze gelmem ile Taehyung tekrardan su yüzüne çıkmıştı.

"Kimse bizi görmeyecek, seni arka kapıdan içeriye taşıyacağım."

Taehyung, bir şey demeden elleriyle zeminden destek almış ve sudan çıkarak bedenini betona bırakmıştı. Sanırım onu kucağıma almam gereken noktaya gelmiştim.

Derin bir nefes almış ve hızla bir elimi hala tuhaf bulduğum kuyruğunun altına, bir elimide sırtına dolayarak hızla kucağıma alıp doğruldum. Birisi bana deniz erkeğini evine taşıyacaksın deseydi büyük ihtimalle karşımdakinin deli olduğunu falan düşünürdüm.

Etrafıma bakarak birinin olmadığından emin olduğumda kucağımdaki bedenle hızla arka kapıya doğru adımladım.
Elimin altındaki kuyruğuna dokunuyor olmak beni tuhaf hissettirse de bir şey dememiş ve hızla arka kapıdan girip koşar adımlarla merdivenlerden yukarıya çıktım. Sanki bir anda birisinin çıkıpta bizi böyle görücekmiş gibi hissediyordum.

Odamın olduğu kata gelmem ile biraz da olsa rahatladığımı hissederek hızlı adımlarla kapıya doğru yürümüştüm. dirseğimle yavaşça kapıyı açıp ayağımla biraz ittirdikten sonra içeriye girmiştim.
Buradaki havuz bahçedekine göre biraz daha küçüktü ama yapabilecek başka bir şeyim yoktu.

Yavaş adımlarla havuza yaklaşmış ve eğilerek dikkatle kucağımdaki bedeni suya bırakmıştım.

"Siz neden böyle kutucuklar içerisinde yaşıyorsunuz?"

Taehyung'un sorduğu şey ile kıkırdamış ve havuzun yakınında bulunan koltuğu kendime yaklaştırıp otururum.

"Sokakta mı yaşayalım?"

Taehyung, gözlerini bir süre odanın içinde gezdirdikten sonra bakışlarını tekrar yüzüme çıkarmıştı. Surat ifadesinden anladığım kadarıyla burayı pek sevmemişti.

"Sanırım beğenmedin? Benim sevdiğim bir yer aslında"

"Hayır beğenmemek değil anlarsın ya benim yaşadığım yer ile burası çok farklı"

Derin bir nefes almış ve hafifçe kaşlarımı çatarak bana mahçup gözlerle bakan çocuğa bakmıştım. Beğenmediyse durmasının bir anlamı yoktu ait olduğu yere gidebilirdi.

"Kocaman bir okyanustan böyle bir havuza gelmek kötü hissettirmiştir o yüzden bence de evine dönmelisin."

Önümdeki beden bir şey dememiş ve kafasını eğerek betonun üstündeki su birikintisinde parmağını gezdirmeye başlamıştı. Sanırım onu birazcık kırmıştım ama bende haklıydım, kim evinde bir deniz erkeği beslemek isterdi ki?

Ortamdaki bu gergin sessizliğe daha fazla dayanamadığım için oturduğum yerden ayaklandım. Aşağıya inip kahvaltı yapmam gerekiyordu ve sanırım Taehyung'a da bir şeyler getirmem gerekirdi.

"Açıkmışsındır bir şeyler getireyim sana"

Taehyung, yerde olan bakışlarını sevinçle bana çıkarmış ve parlayan gözleri ile gözlerime bakmıştı. Evet kesinlikle açıkmıştı.

"Şey birazcık karides olsa çok iyi olurdu."

Hafifçe yüzümü ekşitmiş ve gülümsemiştim. Sabah sabah karides yemek gerçekten mide bulandırıcıydı. Ne sanmıştım ki deniz de yaşayan birinin benimle omlet yiyeceğini falan mı?

Bir şey demeden sessizce kafamla onaylamış ve odadan çıkıp hızla aşağı kattaki mutfağa giderim. Derin bir nefes alarak Kapalı olan kapıyı açıp içeride kahvaltı yapan çalışanlara gülümsemiştim.
Tezgahta kendine kahve katan bedeni görmem ile hızla onun yanına adımlarım.

"Hoseok, babamı ara bugün hastalandığımı, ateşim olduğunu ve evden çalışacağımı söyle"

Hoseok beni onaylamış ve tekrar kahvaltı masasına oturmuştu. Şirkete gitmemem babamı çok sinirlendirecekti ama yapabilecek bir şeyim yoktu daha ilk günden Taehyung'u evde yalnız bırakamazdım.

Benim gelmem ile masadan kalkıp beni bekleyen iki genç kıza dönmüş ve hafifçe gülümsemiştim.

"Bana peynirli bir omlet ve bir tabak çiğ karides getirebilir misiniz? Yukarıdaki havuzda olacağım."

Arkamdan bakılan garip bakışmaları umursamayarak Hızla arkamı dönmüş ve mutfak kapısını açarak çıkmıştım. Merdivenlerden yukarı çıkıp Taehyung'un bulunduğu odaya adımlamış ve kapıyı açarak içeriye girmiştim. Bu çocuk resmen başıma bela haline gelmişti.

Az önce kalktığım koltuğa tekrar oturmuş ve suyun dibinden çıkan mavi gözlü çocuğa bakmıştım. Bir kaç dakika sessizce etrafı incelemişti. Aydınlıkta ilk defa yüzünü inceleme fırsatı bulmuştum. Tatlı bir suratı vardı ve büyüleyici mavi gözleri. Normal değildi gözleri, gerçekten de okyanus gibiydi. Çok berrak, cam gibi insan bakınca gerçekten okyanusu görüyor gibiydi, sanki uzun süre bakarsan içine düşermişsin gibi görünüyordu. Sarı saçlarının aralarında çok hafif mavilikler vardı. Kuyruğunun dokusundan her ne kadar iğrensemde görünüşü ve renkleri gerçekten mükemmeldi.

Kapının tıklanma sesi ile daldığım düşüncelerden sıyrılmış ve oturduğum yerden kalkarak kapıyı açmıştım. Bir elinde omlet diğer elinde karides tabağını tutan kıza teşekkür etmiş ve iki tabağı da alarak kapıyı tekrar kapatmıştım.

Elimdeki tabaklar ile oturduğum koltuğa tekrar oturup sudan çıkan Taehyung'a bakmıştım. Bu çocuk gerçekten çok korkak bir tipti.

"Al bakalım yemeğin"

Karides tabağını betona, Taehyung'un önüne bırakıp bende omletten yemeğe başlamıştım.

"Teşekkür ederim."

Taehyung, eline bir karides alıp yarısını ağzına atıp çiğnemesiyle kafamı tabağımdan kaldırıp iğrenek ona bakmıştım. Çiğ yemesine mi midem bulanmalıydı yoksa kabuğu ve her şeyiyle birlikte ağzına attığına mı midem bulanmalıydı bilemiyordum.

Umursamamaya çalışarak bakışlarımı iştahla yemek yiyen çocuktan çekip kendi yemeğime çeviririm.

Sessiz geçen bir yemek yeme sürecinden sonra ikimizinde tabağını alıp bir kenara bırakmıştım. Anlaşılan o ki bugün bütün şirket işlerini bu odada geçirmek zorundaydım.

Taehyung, elleri ile zeminden destek alarak kendini yukarı çekmiş ve tam ayak ucuma oturarak parıldayan gözleri ile bana bakıyordu.

"Bir şey mi söyleyeceksin Taehyung?"

"Aslında biz deniz insanlarının arasında bir efsane var, eğer bu elimdeki yüzükle aklımdaki ayini yapabilirsem ayaklarım çıkabilir."

Şaşırarak Taehyung'un parmağını kaldırarak gösterdiği yüzüğü inceledim. Hangi malzemeden yapıldığını bilmediğim bir yüzüktü, ortasında küçük mavi ve parıldayan yuvarlak bir taş vardı. Daha önce hiç görmediğim çok güzel bir taştı.

"Ayakların nasıl çıkacak?"

"Yani dönüşebilirim en azından efsanelere göre böyle oluyor. Hiç deneme cesaretinde bulunamadım deneme ihtiyacı da hissetmedim ama şu an deneyebiliriz bence ne dersin?"

Anlamayarak bir yüzüğe bir de Taehyung'un suratına bakıyordum. Bu çocuk tamamen saçmalıyordu kuyruğunun yerine bir anda ayaklarının gelmesinin imkanı yoktu.

"Bu dediğin saçmalıktan başka bir şey değil ama yine de istersen deneyebiliriz."

"Denememiz için beni sudan çıkarıp kuru bir zemine yatırman gerekiyor"

Derin bir nefes almış ve yapmam için yalvaran gözlerle bana bakan çocuğa bakmıştım. Tanrım bu söylediği saçmalık umarım doğru çıkardı çünkü artık ordan oraya balık taşımak istemiyordum.

Bir şey dememiş ve tekrardan elimi kuyruğunun ve sırtının altından geçirerek kucağıma almış, havuzun biraz ilerisindeki kuru zemine ilerleyip kucağımdaki bedeni yavaşça yere bırakmıştım.

Yerde yüz üstü bir şekilde yatan beden dirseklerinden destek alarak hafifçe doğrulmuştu.

"Bu yüzüğü tam benim karşıma, taşı yüzüme bakacak şekilde koyar mısın?"

Bir şey demeden onaylayan mırıltılar ile parmağından çıkarıp bana uzattığı yüzüğü almış ve onun dediği gibi tam karşına ve taş kısmı yüzüne gelecek şekilde yerleştirmiştim. Bir kaç adımda tekrar eski yerime yerleşmiş ve merakla ne yapacağını izlemeye başlamıştım.

"Beni izlersen konsantre olamam"

"Ah pekala"

Arkamı dönerek az önce oturduğum koltuğa oturmuş ve neler olacağını beklemeye başlamıştım. Bana göre tamamen saçmalıktan başka bir şey değildi. Mantıken düşünülünce de imkansızdı yani kuyruğu bir anda gidip ayakları nasıl gelebilirdi ki?

Bir kaç dakikalık beklemenin ardından hala bir şeyin olmaması ile sıkılmıştım. Taehyung istemediği için ona da bakmıyordum ama onunda sesi soluğu çıkmıyordu. Bu çocuk cidden benimle dalga geçiyor olmalıydı, Neden güvenip evime aldıysam.

Arkamdan gelen bağırışlar ile hızla kafamı arkama çevirmiş ve gördüklerim ile neye uğradığımı şaşırmıştım. Tanrım onun gerçekten bacakları ortaya çıkmıştı. Ama bu nasıl olurdu? Kuyruğu nereye gitmişti?

Şaşkınlıkla açılan ağzımı kapatmış ve oturduğum yerden hızla kalkıp koşar adımlarla bana gülümseyerek bakan çocuğun yanına yaklaşmıştım. Gerçekten de şu an kuyruğu yerine bacakları vardı.

Fakat tek bir sorun vardı, Taehyung dönüştüğü için tamamen çıplaktı.


Selamlarr

Bu bölüm çok fazla içime sinmedi ama umarım siz beğenmişsinizdir.

Ben bölümü kontrol ettim ama eğer bir hata varsa kusura bakmayın

Diğer bölümde görüşmek üzere 🤍

Continue Reading

You'll Also Like

166K 7.7K 103
In the vast and perilous world of One Piece, where the seas are teeming with pirates, marines, and untold mysteries, a young man is given a second ch...
23.6K 1.1K 5
A Taekook short story about one-sided love. Taehyung loved Jungkook but he knew he never stood out a chance to have him because Jungkook loves someon...
31.2M 1.2M 49
"Screw the rules. I want you, Kim Y/N." THIS FIC WAS MADE INTO CLICKBAIT FOR A YOUTUBE VIDEO COMPLAINING ABOUT KOREABOOS LOLLL ITS NOT THAT BAD GIVE...