Konser +18

By ecemziyagil

4M 65.7K 31.7K

Eğlencesine gidilen konserde bir insanın hayatı değişebilir mi? Unutulan anılar adına nasıl birine aşık olabi... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
Soru Cevap!!
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
Soru Cevap 2
52
Özel Bölüm /1
Özel Bölüm/ 2
Özel Bölüm/ 3
Açıklama

30

21.1K 772 633
By ecemziyagil

 Media: Çağrı Oyban

Denk Geliş isimli çok tatlı bir kitap var. Okumanızı öneriyorum! Kitabı bulmanız için yazar bu satıra yorum yapacak, yorumdan hesabını bulup okuyabilirsiniz <33

İyi okumalar ziyagailler <3

Annemle konuştuktan sonra eve dönmek için uçak bileti almıştım. En erken uçak sabahın beşine vardı ve aktarmalıydı. Uçağa binmeden önce Derin benimle gelmek istedi ama onu da  Cehennem'e sokmak istemedim.

Uçağa bindiğimde yanımda yaşlı bir kadın oturdu. Horlayarak bütün modumu kaçırdı, zaten çok da bir modum yoktu ama her neyse.

Aktarmalı olduğu için indiğimde yaklaşık beş saat bekledim. Beş saatin hepsini Derin ile sesli konuşarak bitirmiştim. Sadece yarım saat Ceylin ile konuşup Atlas hakkında bilgi almıştım. Atlas'ın kötü olduğunu ve evden çıktığını söylemişti. Nereye gittiği bilmediği için Ceylin ile daha fazla konuşmadım.

Uçağa tekrar bindim. Evime geldiğimde ise yorgunluktan ölmek üzereydim. Kendi evimde duş almak istedim ama geldiğimden beri odamdan çıkmıyordum. Kapımı kilitleyip üstümü değiştim. Annem salona yatıyordu, bildiğimden dolayı salona ilerledim.

Annemin yüzü bembeyaz olmuş ve put gibi olduğu yerde duruyordu. Beyaz duvara bakıp içli içli ağlıyordu. İçim cız ediyordu ama o adamdan çocuğu olmadığı için bir yandan mutlu olmuştum. Tabi bunu anneme belli etmemeye çalışıyordum. 

"Çocuğun ismini bile düşünmüştük." Dedi annem sessiz bir tonda. Bana baktı ve cümlesine devam etti: "Aland."

Ülkede yeterince Suriyeli yokmuş gibi bir de Türk olan ailem annem yüzünden Suriyeli'ye dönüyor. Bu Suriyeli'ler ülkeden gidince annem de gider mi? Eğer giderse ben etrafta 'Bu kadın ile bir bağım yok.' diye bağırırım. 

Derin bir nefes verdim dışarıya. "İstersen babamın mezarına gidelim, iyi gelir." 

Konuşmamla arkamdan bir ses geldi. "Gerek var mı sence buna?" Kafamı çevirdiğimde Musavaf'ı gördüm. Titreyen elimi gizlemeye çalışırken "Anlamadım." Diye söyledim. Musavaf bana doğru bir adım attı. "Anlatırım."

Oturduğum yerden kalkıp annemin dizinin dibine oturdum. "Anne ne dersin?" Diye sordum. Annem kafasını onaylarcasına salladı. "Sonra gideriz Öykü." 

Musavaf bundan rahatsız olmuş olacak ki yalandan öksürerek konuya girdi. "Ne sıfatla onun mezarına gideceksin?" Annem zaten kendinde değildi, onunla tartışacak polemikte dahi değildi. Dolu gözlerle bir ona baktı bir de bana. 

"Benim annem sıfatı ile gidecek, bir sorun mu var Musavaf?" 

Kaşlarını çatıp bana baktı. O esmer yüzünün altında pis bir sırıtma vardı tahminimce. "Bu akşam uyu, yarın sabah gidersiniz o zaman Öykü'cüm." Bana karşı sırıttı. Ardından karşımdaki koltuğa oturup bacaklarını araladı.

Musavaf'ı görmezden gelmeye devam ederek epey bir zaman öldürmüştüm. Saat su gibi aktı geçti demek istesem de saatin geçtiği her bir dakika beni ölüp ölüp diriltmeye yetmişti. Her fırsatta alttan alttan bir imada bulunuyor ve beni korkutuyordu. 

Annem salonda uyuyakaldığında ben de odama çıktım. Kapıyı kilitlemeye çalıştım ama bu sefer kilitlenmedi. Kilidi mi bozmuş bu ruh hastası olan sapık? Kapının ön kısmına açılmaması için şifonyeri ittim. Korkuyla yatağa oturdum. 

Derin'i aramak için telefonumu elime aldım ki Atlas'tan bir mesaj geldi. 

Atlas: Kapıdayım, dışarıya gelir misin?

Beni Derin'in yanında sanıyor. Buna nasıl bu durumu anlatacağım?

Öykü: Derin'in yanında değilim. Bordum'a geldim.

Mesajımı gördü. Yazıyor...

Atlas: Biliyorum, kapıdayım.

Mesajı tekrar okudum. Nasıl? Ne? Kapıma ilerledim. Şifonyeri geri yerine doğru ittim. Dış kapıya doğru hızlı bir şekilde adım attım. Kapıya gelince ayakkabımı giyip dışarıya çıktım. Beyaz bir araba ile karşılaştım. Arabanın şoför koltuğunda Atlas oturuyor ve korna çalıyordu. Bu çocuğun burada ne işi var? 

Arabanın yanına doğru ilerledim. "Hadi bin." Kaşlarımı sorgularcasına çattım. Ayaklarım benden habersiz bir şekilde şoför koltuğunun yanına doğru ilerliyordu. Arabaya geçtiğimde Atlas bana yaklaşıp emniyet kemerimi taktı. 

"Aramızda ne sorun olursa olsun, seni burada tek bırakamam."

--

Atlas beni sahil kenarına götürmüştü. Yerde oturup sahili izliyorduk. Biz geldiğimizde güneş çoktan batmıştı. İkimiz de sessizce oturmuş ve birbirimizin konuşmasını bekliyorduk. 

"İyi misin?" 

Sorusunun üzerine ona döndüm. "Hayır." Diye cevap verdim. Atlas kafasını bana çevirdi. Ona dönerek "Sen iyi misin?" Diye sordum. "Hayır." 

Tekrardan bir sessizlik oluştu. 

Kafam karışmıştı. Duygularım birbirine lego gibi girerken ben aklımdaki soruyu sesli bir şekilde söylemeye karar verdim: "Neden yaptın?"

Bana bakıp "Bir şey yapmadım." Diye söyledi. Kafamı hafifçe salladım. "Ceylin beraber içtiğinizi söyledi." Dedim.

"Sen gittikten sonra eve Lal geldi. İçkileri masaya koydu, Ceylin bunu görünce bağırdı ve evden çıktı."

Derin bir nefes verdi dışarıya. Ardından konuşmasına devam etti: "Odama çekildim. Yanıma geldi ama onu istemediğimi söyledim. Zaten sonra uyudum taa ki Çağrı gelip beni uyandırana kadar."

Atlas bana inandırıcı gelirken Lal'in bana attığı fotoğraf gözlerimde ayrılmıyordu. Atlas'a inanmak istiyordum ama yapamıyordum. Kalbim onun için deli gibi atarken benim ondan uzak durmam canımı sıkıyordu. 

"Bilmiyorum." Dedim kafamı öne çevirirken. "Farkındayım, bu korkunç bir his." Dedi. 

Ayağa kalktım. "Ben eve gideyim artık." Dedim. Atlas oturulduğu yerden kafasını kaldırıp bana baktı. "O eve seni götürmemi mi bekliyorsun?" Kafamı onaylarcasına salladım. Atlas ayağa kalkınca gözlerimi onun gözleriyle birleştirdim. 

"Biliyorum şuan bana güvenmiyorsun ama seni o eve götürmem. Benimle kalsan olmaz mı?" 

Annemin yanında olmak istesem de o evde daha fazla durmak istemiyorum. Aslında bir daha o eve girmek istemiyorum ama şuan Atlas ile beraber gitmek de istemiyorum. Aslında tek başıma kafamı dinleyecek bir yerim olsaydı çok güzel olurdu. 

Atlas elini bana uzattı. Kafamı sağa çevirdim. "İstemiyorum Atlas." 

Ona geri baktığımda elini çekmişti. Bana bakıp kafasını onaylarcasına salladı. "Sen benim tuttuğum evde kal, ben arabada yatarım." Bir şey diyemedim. Tam tersini teklif etmesi gerekmiyor muydu? 

"Bunu yapmana gerek yok." Dedim. "Bırak bari bunu yapayım." Dedi. 

Bana bakmaya devam ederken pes ettim. Arabaya doğru ilerledim. Arabayı kiralamış olması lazımdı, evi de günlük tutmuşsa, buraya gelmek için ne kadar harcadı ki? 

Arabaya geçince Atlas önce benim sonra kendisinin emniyet kemerini taktı. "Evden eşya alacak mısın?" Diye sordu. "Evet." Diye cevap verdim. 

Yol boyu yine sessizlik oluştu. Eve gelince arabadan inip evime geçtim. Odama sessiz adımlar ile gidip getirdiğim valizimi elime aldım. Odamdan çıkacakken Musavaf'ı kapıda gördüm. Bana kaşlarını çatmış bakıyordu. "Nereye Öykü?" Korkudan elim titremeye başladı. Bana doğru bir adım atınca yutkundum. 

"Arkadaşımda kalacağım." Kaşlarını yukarıya kaldırıp alaylı bir tavırla "Kimden izin aldın?" Diye sordu. Omuzumun önünde olan saçımı arkaya doğru ittirdi. "Sen bana dokunmak için kimden izin aldın?" Hızla önünden çekildim. 

Odadan çıkacakken arkamdan bir kahkaha sesi geldi. "Sen benim kızımsın, sana istediğimi yaparım. Bunu er ya da geç kabul edeceksin Öykü." Arkama dönüp ona baktım. Çirkin yüzüyle bana sırıtıyordu. "Benim bir tek babam var o da öldü. Sen ise onun tırnağı bile edemezsin." 

Gözlerimin dolmaya başladığını bulanıklaşan görüntüden anladım. "Öyle mi?" Bana bir adım attığında geriye doğru bir adım attım. Hızla önüm geçip kolumu tuttu. Kolumu sıkarken "Bir gün benim olacaksın." Dedi. 

Kolumu hızla çekip ona tokat attım. "Bir gün senden kurtulacağım." Dedim. Kaşlarını çatmış bana bakarken valizimi alıp hızlı adımlarla evin çıkışına yöneldim. Dış kapıyı açmaya çalıştım ama kilitli olduğunu anlamam çok uzun sürmedi. 

Arkamdan tekrardan bir ses duydum: "Annenden de orospu çıktın sen." 

Valizimi yere bırakıp arkama döndüm. Bana sinirle bakıyordu. "Sen demin ne dedin?" Benim sinirlenmem ona zevk veriyor olmalıydı ki dudağının sağ tarafını yukarıya kaldırdı. "Öyle değil mi? Annen de sen de orospusun." 

Gözümden bir yaş aktı. Sinirden hızla nefes alıp vermeye başladım. "Bana bak piç kurusu." Normal çıkan sesimi kontrol altına alamadım. "Seni öldürürüm!"

Gözlerimin içine bakarak yüksek sesle kahkaha attı. "Sen kendini ne sanıyorsun? Küçük bir kız çocuğundan başka bir şey değilsin." Haklıydı. Onu öldürecek ne cesaret vardı ne de yürek. Gözümden yaş gelirken saçlarımda bir acı hissettim. Boşluğumdan faydalanmış ve saçlarımı yok etmek istercesine çekmeye başladı. "Bırak saçımı pezevenk!" 

Musavaf beni umursamadan saçımı çekerken ben bağırmaya devam ediyordum. "Öykü?" Kapının dışından Atlas'ın sesi geldi. Musavaf hızla saçımı bıraktı. Kafama elimi götürüp yavaşça ovaladım. "Öykü!" Atlas bu sefer bağırmıştı. 

Musavaf kapıyı açınca hızla Atlas'ın yanına geçip ona sarıldım. Kulağıma doğru "İyi misin?" Diye fısıldadı. "Hayır." Sesim titremişti. İliklerime kadar acıyı hissetmiştim. Kalbim korkudan ne yapacağını bilemiyordu ama avuçlarım terlemişti. "Kafam acıyor."

Atlas geri çekildiğinde ona baktım. Kapının yanında duran valizi kapının dışına koyup bana baktı. "Arabada bekle beni." Dedi. Ona bir şey dememe izin vermeden hızla içeriye girdi. Kapıyı kapattı.

Kapının dışında onu beklemeye başladım. İçeriden ne bir bağırma sesi geliyordu ne de çığlık sesi. Sessiz bir şekilde sessizliği dinledim. Çok bir zaman geçmeden cam kırılma sesi geldi. Valizimi elime alıp hızla arabaya geçtim. 

Koltuğa oturunca elimi tekrardan kafama götürdüm. Acıdan dokunamıyordum bile. Ben bunları yaşarken annem neredeydi? Beni ecelimle yalnız bırakmaya gönlü nasıl razı oldu ki? 

Nefes alışlarım bile korkudan titriyordu. Kafamı arkaya yaslayıp derin bir nefes alıp verdim. Arabanın kapısı açıldığında Atlas'ı gördüm. Şoför koltuğuna oturdu. Sinirle burnundan nefes verdi. "Ne oldu?" Diye sordun. Atlas bana baktı ama cevap vermeden önüne döndü. 

Arabayı çalıştırınca ona bakmaya devam ettim. "Atlas." Dedim merakla. Atlas yavaşça gözlerini kapatıp açtı. "Artık onun da kafası acıyor." Dedi. Önüme döndüm. Daha fazla soru sormak yerine yolu izlemeye başladım.

Musavaf'ın kafasında bir şey mi kırdı? Atlas'a baktım, kıyafetlerinde kan yoktu. Dizilerde direkt kan gelmiyor muydu? Yoksa o sadece dizilerde mi oluyor?

Peki ya ben bu akşam o evde kalsaydım benim başıma ne gelebilirdi?

Korku yerine stres vücudumu ele geçirmeye başladı. Stresten karnım ağırıyordu. Elimi karnıma götürüp yavaşça ovalamaya başladım. Atlas bana bakıp tekrar önüne döndü. "Karnına da mı vurdu?" Atlas'a baktığımda bana baktı. Tekrar yola döndüğünde "Hayır, sadece saçımı çekti." Dedim kısık sesle. 

Atlas kafasını bir sağa bir sola eğdi. Boynundan ses geldiğinde alt dudağını yaladı. "Annesini sikeceğim onun." Dedi kısık ama net çıkan sesiyle. Duymamazlıktan gelip önüme döndüm. 

Yol boyu ikimiz de konuşmadık. Zaten konuşmak istesem de yapamadım, sessiz bir şekilde yolu izlemekten başka çare yok gibi hissettim. 

Araba durduğunda ikimiz de arabadan çıktık. Atlas'ı takip ettiğimde bir apartmana giriş yaptık. İkinci kata çıktığımızda bana anahtarı verdi. "Takıl kafana göre." Dedi. Anahtarı elinden aldığımda merdivenden geri indi. Kapıyı açıp içeriye girdim. 

Evi incelemeye başladım. Amerikan mutfak, bir yatak odası vardı. Küçük bir hol vardı hatta holda lavabo ve banyoyu yaparak daha da küçültmüşlerdi. Valizi odaya koyup yatağa oturdum. Kafamı eğip olanları düşünmeye başladım.

Benim burada ne işim var ki? Benim hiçbir derdimde yanımda olmayan annem için onca yol geldim. Bana inanamayan bir kadın için katlandığım saçma olaylara bak ya! 

Titrek bir nefes verdim. "Sikerim böyle hayatı ya." Dedim kendi kendime. 

Yaşamak istediğim hiçbir şeyi yaşayamazken neden her şeye katlanmak zorundayım? Hem neden her şey üst üste geliyor ki? Allah'ım al canımı da kurtulayım, lütfen.

Yorganı sıktım. Karın ağırım şiddetlenirken akıma dağ evinde Atlas'ın karnın ağırması geldi. Onunla bile ilgilenemeyen aptalın tekiyim. 

Elime bir damla yaş düştü. Gözlerimi sıkıca kapatıp ağlamaya başladım. "Nefret ediyorum hayatımdan." Burnumu çekip zorlukla yutkundum. "Keşke hiç doğulmasaydım."

Telefonumun zil sesi kulağıma gelince gözlerimi sildim. Telefonumu valizin içinde aramaya başladım. Valizin hepsini yere boşalttım ama nafile, telefonu bulamadım. Telefondan gelen ses kesilince etrafa bakmaya başladım. Telefonun yatakta olduğunu görünce elime aldım. 

Ceylin aramış, onu geri arayacakken tekrardan arayınca açıp telefonu kulağıma götürdüm. "Benim ikiz geldi mi?" Diye sordu, kafamı onaylarcasına salladım ama beni görmediği aklıma gelince "Evet." Diye cevap verdim. "Senin sesin neden öyle geliyor?" Diye sordu. 

"Telefondandır, bilmiyorum." 

Ceylin dediğime inanmayınca "Bir dakika, geleceğim hemen." Diyerek telefonu yatağa koydum. Lavaboya gidip musluğu açtım. Elimi yüzümü yıkadım. Aynada kendime bakıp derin bir nefes verdim. 

Yatak odasına geri dönüp telefonu yataktan aldım. "Geldim." Dedim sesimi normal tona getirerek. "Şimdi daha iyi geliyor." Dedi Ceylin ve devam etti: "Ne zaman dönüyorsunuz?" 

Bilmiyorum ama en kısa zamanda geri döneceğim. "Şuan belli değil." Ayağa kalkıp mutfağa geçtim. Birer poşet görünce onun içini açtım. İçinde kolalı jelibonların olduğunu görünce gülümsedim. Atlas ile alışverişe gittiğimizde sevdiğimi söylemiştim. Şimdi ise bir poşet dolusu almış. 

"Hemen dönün ya, ben Lal yüzünden Derin de kalıyorum." Dedi. 

Yine aklıma o fotoğraf geldi. Neden bu kızdan asla kurtulamıyorum ben? Nereye dönsem oradan çıkıyor. "Yine mi eve kedi getirdi?" Ceylin'in arkasından Derin'in sesi geldi. "Hayır bu sefer hayvan niyetine kendisi gelmiş." İstemsizce gülümsedim. 

Boğazımı temizleyip "Lal demişken, aklıma bir şey takıldı." Diyerek konuya giriş yaptım. "Neymiş aklına takılan şey?" Diye sordu Derin. Elimi çenem ve dudak arasındaki yere götürüp kaşıdım. "Atlas ve Lal'i içerken görmüştün ya, tam olarak nasıl gördün?" 

Merakla sorumun cevabını beklerken evde gezinmeye başladım. Cam kenarına gelince dışarıda Atlas'ı gördüm. Bana sırtı dönüktü, arabasına yaslanmış sigara içiyordu. Atlas sigara mı içiyordu? "Aslında Lal içkileri yeni çıkarıyordu, ben de içeceklerini anladım bağırdım." Dedi Ceylin. Atlas kafasını eğdi. Boşta kalan eliyle ensesini kaşıdı. 

"Yani onları içerken görmedin." Diye sordum. Atlas elindeki sigarayı çöpe atıp arabanın içine girdi. Şoför koltuğuna oturduğunda onu göremedim. "Evet ama içeceklerdi bence." Ceylin'in dediği üzerine "Peki." Dedim. 

Atlas kafasını direksiyona yaslayınca onu görebilmiştim. "Şimdi kapatmam lazım sonra ararım sizi." Dedim. Telefonu kapatıp Atlas'ı izlemeye başladım. 

Kapıya yönelip dışarıya çıktım. Arabaya doğru ilerledim. Şoför koltuğunun kapısına gelince camına yavaşça vurdum. Atlas kafasını çevirip bana baktı. Bir adım geriye atıp ona yol verdim. Atlas dışarıya çıkınca bana baktı. 

"Bence aynı eve kalabiliriz."  

---

Selam bebeklerim nasılsınz??

Kitap yorumlarında çok reklam görüyorum bu nedenle bu satır arası yorumuna herkes kendi kitabını yazsın isteyen okur <3

Sizce Atlas aldattı m yoksa aldatmadı mı?

Bir sonraki bölüm pazar günü <3 

Bir sonraki bölümde görüşelim olur mu?

Kocaman kocaman öptüm sizi <3

İnsta: ecemziyagl

Continue Reading

You'll Also Like

429K 14.1K 24
(Cinsel içerikli sahneler, yaş farkı ve daddy isuess içermektedir.) Ölü çocukluklar yaşamaya devam eden ölü insanlar doğurur... Kapak @-necirvan a ai...
28.8K 1.4K 20
Daha mantıklısı, daha komiği, daha az cringe olanı...
221K 2.4K 17
''Sen benim kocam değilsin.'' diye bağırmıştım. Alphan ise dibime kadar girmiş gözlerimin içine bakarak'' Ben senin kocanım gerçek bu artık kabullen...
835K 22.9K 79
Cinsel içerik, şiddet vb olaylar içeriyor çok sık olmamak kaydıyla lütfen bunu bilerek okuyun!! Kısa bir bilgilendirme daha arkadaşlar ana karakterle...