Konser +18

By ecemziyagil

4M 65.7K 31.7K

Eğlencesine gidilen konserde bir insanın hayatı değişebilir mi? Unutulan anılar adına nasıl birine aşık olabi... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
Soru Cevap!!
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
Soru Cevap 2
52
Özel Bölüm /1
Özel Bölüm/ 2
Özel Bölüm/ 3
Açıklama

29

19.6K 737 576
By ecemziyagil

Media: Derin Yılmaz

Denk Geliş isimli çok tatlı bir kitap var. Okumanızı öneriyorum! Kitabı bulmanız için yazar bu satıra yorum yapacak, yorumdan hesabını bulup okuyabilirsiniz <33

İyi okumalar ziyagiller <33

--

Okuduğum mesaj karşısında bir şey yazamadan öylece kalakaldım.

Mesajı tekrar ve tekrar okudum.

Bir süre sonra mesaj bulanıklaşmaya başladı. Telefonuma bir damla yaş düştü. Elimin içi ile yanağımdaki gözyaşımı sildim.

Atlas'ın gözleri kapalıydı, sadece saçı ve gözü gözüküyordu. Yine de o olduğu her halinde belliydi. Alt dudağımı yaladım. Ağlamamak için dudaklarımı içe doğru büzüp ısırdım ama nafile. Gözlerimden gelen aptal su damlaların karşı koyamıyordum.

Kafamı çevirip Derin'e baktım. Çoktan uyumuştu. Ses çıkartmadan yerimden sessizce kalkıp odama geçtim. Yatağa doğru geçip dizimi kendime çektim. Dizime sarılıp başımı eğdim.

Sessiz bir biçimde ağlamaya başladım. Gözlerimde yaşlar hızla akıyor ve yenisi geliyordu. Karnımda bir acı hissettim. Stresten oluşan acı yüzünden zaten ağlamıyormuşum gibi ağlamama güç verdim.

Aptalım ben.

O orada Lal'in kollarında uyurken ben onun için ağlıyorum.

Onun için acı çekecek kadar aptalım.

Nefes alışlarım derinleşti ve yavaşladı. Zorla nefes vermeye başladım. Sanki biri boğazımı sıkıyordu ve ben bundan kurtulmaya çalışıyor gibi hissediyordum. Boğazıma acı bir tat geldi. Yutkunamamaya başladım.

Kafamı kaldırıp karanlık olan odaya baktım. Hiçbir şey göremiyorum. Zaten ışıklar varken de yanımdaki insanların ne kadar şerefsiz olduğunu göremiyormuşum.

Karnımdaki ağırı giderek artıyordu. Bacaklarımı yatağa uzattım. Ağırı kasıklarıma doğru inerken bir akıntı hissettim. Harika ya! Her şeyin üst üstte gelmesi gerçekten harika (!)

Yavaşça yataktan kalkıp elime temiz bir külot aldım. Lavaboya doğru yol aldım. Dolaptan birer orkid alıp "Umarım olmamışımdır." Diyerek eşofmanımı sıyırdım. Klozete oturunca derin bir nefes verdim. Regl olmuşum! Çünkü bir bu eksikti!

Kanlı olan külot gözüme çarptı. Altımda olan her şeyi çıkarıp külotu kirli sepetine attım. Yenisini giyip orkidi yapıştırınca kendimi çok önemli bir iş yapmış gibi dâhi hissettim. Yerde olan eşofmanımı geri giydim. Ellerimi yıkadıktan sonra odama geri döndüm.

Işıkları açıp yatağıma doğru geçtim. Yatağımın üzerindeki kalpli kutu tekrar dikkatimi çekti. Yorganımın içine girip kalpli kutunun kapağını açtım. İçinde olan boş defteri bir kenara koyup not kağıdını elime aldım ve okumaya başladım:

Selam.

Aslında bunları yazmaya nasıl başlayacağım bilmiyorum. Bu nedenle "Selam." Diye bir giriş yaptım. Her neyse, çok saçmalamadan konuya giriyorum:

Öykü, bebeğim. Biliyorum bu aralar çok zor bir etaptan geçiyorsun ama ben inanıyorum ki hepsini geçip zaferi beraber kutlayacağız.

Batuhan, Atlas, Lal vs. hayatına birden çok insan girdi ve çıktı. Hâlâ güçlü durup bunca derdin önünde olabiliyorsun.

Biliyorum, bana anlatmıyorsun her şeyini. Şuan bunları okurken "Bu kız ne saçmalıyor?" Demiş olabilirsin ama anlatmasan da gözlerinin içinden derdinin olduğunu anlıyorum. "Bana her şeyini anlat." Demeyeceğim sana ama aldığım o deftere her şeyini yaz.

Birilerinden duymuştum: "Bazı insanlar anlatamaz ama yazarlar." Diye. Boşuna edebiyat okumuyorsun ya? Yaz işte bir tanem. Yeter ki içinde tutup kendini strese sokma.

Bu günlük sana iyi gelecek, ben buna inanıyorum.

Söylemek istediğim son bir şey var: Başına gelen her olayda kenara çekilme. Sonucunu düşünmeden hareket et biraz. Beni, onu, bunu düşünme. Kendini düşün ve nasıl mutlu olacaksan öyle yap. Benim tanıştığım Öykü zeki biri. Duyguların önüne geçse de zekanı unutma. Lütfen Öykü, seni senden başkası üzemez. Buna izin verme.

- Kız kardeşin Derin

Okurken tüylerim diken diken olmuştu. Nedenini bilmiyorum ama benim için yazdıkları beni gaza getirmişti. Not kağıdını kutunun içine koyup elime telefonu aldım. Lal'in bana attığı mesaja baktım.

Öykü: Eğer sevgilisi varken senin yanında olabiliyorsa, al senin olsun. Bana öyle biri lazım değil.

Öykü: Ama dikkat et, baban bu fotoğrafı görmesin.

Gecenin bir yarısı gelen mesajı Derin'e anlatmıştım. Bana sinirle "Ona nasıl güvendik ki?" Diye söylenip durmuştu. Tek suçu bana atmak yerine benim için kendini de suçluyordu. O kadar konuşup başımın etini yemişti ki ister istemez gaza gelmiştim.

Şuan Atlas'ın evine doğru ilerliyordum. Galiba sonunu düşünmeden hareket etmek istediğim tek yol buydu.

İyi ya da kötü. Artık olan olsun ve bu çile bitsin.

Kapının önünde durdum. Derin bir nefes alıp verdim. Sinir bedenimi ele geçirmiş olacak ki zile basmak yerine hızla kapıya vuruyordum. Kapıyı Ceylin açınca bana bakıp gülümsedi. "Hoş geldin bebeğim." Ceylin'in masum sesi bile beni rahatlatamıyordu.

Evin içerisine girip Atlas'ın odasına yol aldım. Odasına gidince kapıyı kilitleyip yatakta uyuyan Atlas'a baktım. Etrafa bakınırken gözüme yarım su dolu bir bardak gördüm. Elime alıp Atlas'ın yüzüne döktüm.

"Ananı sikeyim! Böyle mi uyandırılır!?"

Bardağı masaya sertçe koyup Atlas'a bakındım. Atlas gözlerini hızla yumdu ve geri açtı. Bir yandan esnemeye çalışıyordu bir yandan sinirle bana bakıyordu. "Sen anca bunu hak ediyorsun." Atlas gözlerini vücudumda gezdirip tekrardan kapattı. Yataktan kalkıp gözlerini yavaşça açtı. Gözlerimin içine bakıp "Ne oluyor?" Diye sordu.

Gözlerinde pişmanlık yoktu aksine sinir vardı. Yaptığı o şerefsizlikten sonra bana mı sinirliydi?

"Sen nasıl beni aldatırsın!?" Atlas kaşlarını çattı. "Yine başlıyoruz, Ceylin'i sevgili-" Alaylı konuşmasına tokadım ile son verdim. "İlk fırsatta koştun dimi o orospunun kollarına!?" Atlas çenesini tutup hafifçe hareket ettirdi. Yalandan öksürüp bana baktı.

"Ne saçmalıyorsun?"

Saçmalıyorum öyle mi? Telefonumu açıp galeride kaydettiğim resmi büyüttüm. Telefonu Atlas'a döndürüp bakmasına izin verdim. Atlas kaşlarını çatarak telefona bakmaya başladı. "Ne alaka?" Diye sordu telefona bakarak. Telefonu çekip yatağa yavaşça attım. "Cidden Atlas, ne alaka?" 

Burnumdan nefes veriyordum adeta. Atlas bir şey demeden bana bakarken bir adım geriye attım. "O kadar aptalım ki, shop yaptı desen inanırdım." Atlas bana doğru bir adım atınca "Ama sen susacak kadar geri zekalısın!" Diye bağırdım. 

Atlas bir adım geriye atıp bana baktı. "Öyle bir şey olmadı Öykü." Ardından etrafa bakmaya başladı. Benimle göz teması kurmadan kapıya yöneldi. Yüzündeki şaşkınlık benim afallamam neden olmuştu ama fotoğraf ortada değil mi? Neyine şaşırıyor? Belki de benim öğrenmeme şaşırdı. 

Atlas kapının kilidini açıp odadan dışarıya çıktı. Ceylin kapının dışında bizi beklediği için ilk onu gördüm. "Lal nerede?" Diye sordu Atlas. Ceylin bir bana bir Atlas'a baktı. "Ceylin! Lal nerede!?" Atlas'ın sesi bu sefer yüksek çıkmıştı. Ceylin mırıldanır bir biçimde "Odasında." Diye cevap verdi. 

Yatağa attığım telefonu elime alıp Atlas'ın yanına gittim. Atlas önden Lal'in odasına girince ben de arkasından girdim. Lal yatakta oturmuş telefona bakıyordu, biz gelince telefonu yatağa koyup kafasını kaldırdı. "Ne oluyor?" Lal bana hiç bakmadan gözlerini Atlas'a dikmişti. 

Atlas bana dönüp "Fotoğrafı gösterir misin?" Diye sordu. Telefonumu açıp galeride olan fotoğrafı tekrar büyülttüm. Telefonu Atlas'a uzattım. Atlas telefonu alınca Lal'e gösterdi. "Bu ne Lal?" Sesi normal tonda çıkıyordu ama yüz halinden sinirli olduğu belliydi. 

"Fotoğrafımız işte Atlas." 

Atlas telefonu bana uzatınca telefonu elinden aldım. Arkamdaki duvara yaslanıp dizi izler gibi ikisini izlemeye başladım. 

Atlas Lal'e doğru bir adım attı. "Sen benim yanıma geldiğinde ben seni kovmadım mı?" Lal gözlerini hızla kırpıp açıyordu. Oturduğu yerden kalkıp Atlas'ın karşısında dikildi. "Evet, kovdun ama sonra sen çağırdın beni." Atlas kaşlarını çattı. Lal ise kendinden emin bir şekilde "Bana Öykü'yü anlattın, hatırlamıyor musun?" Dedi. Atlas kafasını olumsuz anlamda salladı. "Ben seni çağırmadım. Sen geldin ben kovdum Lal." Lal Atlas'ı alkışlamaya başladığında benim içimdeki sinir büyümeye devam ediyordu. 

"Sen onu unutmak için benimle seviştin!" 

Lal'in dediği üzerine Atlas sinirden bir kahkaha attı. "Sen şizofrensin. Senin getirdiğin içkilerden içmedim bile, sarhoş olup unutmam gibi bir durum söz konusu dahi olamaz." Lal'in gözleri dolmaya başladı. Kısık sesle "Zaten sarhoş değildin." Dedi.

Atlas sesi bir şekilde sabır dilerken yaslandığım duvardan ayrılıp öne doğru adım attım. "Bu kadar yeterli." Diye konuşmaya başladım. Atlas konuşmak için ağzını açtı ki ona fırsat vermeden devam ettim: "İkinizin konuşup bu sorunu çözmesi lazım ama artık benim daha fazla sizi dinleyecek mecalim yok. Size ilişkinizde başarılar diliyorum."

Atlas'a son defa bakıp odadan çıktım. Ayaklarım durmak istese de ben adım atmaya devam ediyordum. Dış kapıya geldiğimde Atlas'ın arkamdan "Öykü!" Diye bağrışmalarını duydum. Bağırışını göz ardı edip evden çıktım. 

Gökyüzüne bakıp temiz havayı içime çektim. İnsana temiz hava iyi gelir diye biliyordum ama neden bu temiz hava beni boğuyordu? Neden gözlerim doluyor ve acı çekiyordum?

Elimi kalbime götürdüm. Kalbim sıkışıyordu. Ruhum darlaşıyor ve ayakta kalacak halim kalmamıştı.

Bir adım attım eve gitmek için. Yavaş ve sakin bir adım atmıştım ama nedense çok koşmuşum gibi yorulmuştum. Karnımdaki ağırı büyüdü. Elimi kalbimden indirip karnıma götürdüm. Yavaş hareketler ile ovalamaya yapmaya başladım.

Karnıma acıdan kramplar girmiş gibiydi. Hareket dahi edemeyecek halde hissediyordum kendimi. 

"Öykü!" Arkamdan Atlas'ın sesi gelmişti. Elimle dolu olan gözlerimi sildim. Atlas'ın ismimi bağırma sesi yakınlaşıyordu. Önüme gelince ona baktım. 

"Ben seni aldatmadım."

Kafamı onaylarcasına salladım. Atlas'ın gözleri dolmaya başladı. "Ben odama çekildim, hiçbir şey yapmadım." Karnımda ki elimi yavaşça aşağıya indirdim. Atlas stresten alt dudağını ısırıp etini koparıyordu. Dudaklarını serbest bırakıp titrek bir nefes verdi. Ellerimi tutup baş parmağı ile okşamaya başladı.

"Lütfen." Dedi kısık sesle. "Ne lütfen?" Diye sordum.  

"Bana öyle bakma." Dedi.

"Baktırma." 

Atlas kafasını eğdi. İçten nefes veriyordu. Kafasın yerden kaldırıp bana baktığında yanağındaki gözyaşını fark ettim. Ellerimi kendime doğru çektim. Gözünden tekrardan bir yaş geldi. 

"Neden Lal'i hayatımıza soktun ki?" 

Sustu.

Bana cevap veremeden dolu gözlerle bana baktı. Bana her baktığında canım yanıyordu ama bunu ona belli etmemeye çalıştım. "Başa çıkarım sandım." Dedi ve devam etti. "Geldiğinden beri her fırsatta annemle konuşuyor, annem üzerinden tehdit etmeye devam ediyor. Sen olsan annenin seni silmesini mi yoksa sevmediğin bir insana katlanmayı mı seçersin?"

Ben de annemin benden nefret etmemesi için o Musavaf isimli o şerefsize katlanmak zorunda kalmıştım ama ben katlanıyorum diye başka kimse katlanmak zorunda kalmadı. Benden başka kimseye musallat olmadı. 

"Atlas." Sesimin net çıkmasını ummuştum ama kısık çıkmıştı. Sanki ona yenilmişim gibi çıkan ses tonumdan rahatsız olmuştum. "Ben hayatımda Lal sorunu olsun istemiyorum." Atlas kafasını onaylarcasına sallayıp arka cebinden telefonu çıkardı. Telefonundan bir şeylere tıklayıp aradığı kişiyi hoparlöre aldı. 

Telefon birkaç defa çaldı. En sonunda telefon açılınca bir kadın sesi duydum. "Atlas?" Atlas bana bakınca kafamı hafifçe kaldırıp telefonda duyduğum sesin sahibine baktım. 'Annem' yazıyordu. Annesini aramıştı. 

Telefona bakıp "Anne müsait misin?" Diye sordu. Telefondan "Evet, bir şey mi oldu?" Diye bir ses geldi. Atlas tekrardan alt dudağını ısırdı. "Lal hakkında bir şey diyeceğim." Atlas'ın dediği üzerine telefondan gülme sesi geldi. 

"Lal ile demin konuştuk oğlum. Sana misafirliğe geldiğinden beri harika zaman geçiriyormuş. Lal'i sevmediğin halde misafirine bu kadar iyi davranmana çok mutlu oldum. Gurur duyuyorum seninle." 

Atlas bir şey diyemedi. Kadının sesi o kadar içten ve mutlu geliyordu ki ben de 'Konuşmaya devam et.' diyemedim. Atlas'a baktığımda benim gibi susmuştu. Konuşmak için ağzını açtı ki ben araya girdim. "Biz de size ne kadar çok eğlendiğimizi anlatmak için aradık." 

Atlas bana baktığında telefonu elinden aldım. "Öykü? Sen misin?" Diye sordu Atlas'ın annesi. Şaşkınca Atlas'a baktım. "Evet." Telefondan gülme sesi geldi. "Atlas senden bahsetmişti ama tanışma fırsatımız olmadı güzel kızım." Dedi. "Hem telefondan olmaz, tatilde bize gel. Gelin kaynana bir muhabbet edelim, değil mi şekerim?" 

Yalandan güldüm. "Tabi ki de gelirim, şimdi kapatmam lazım yine de tanıştığımıza mutlu oldum." Atlas'ın annesi ile vedalaştıktan sonra telefonu kapattık. Atlas'a telefonu verip derin bir nefes alıp verdim. 

Beni annesine anlatan biri neden beni aldatsın ki?

Kafamda oluşan kara bulutlar nedense birden beyazlamaya başlıyordu. Ona ve en önemlisi kendi kafamda kurduğum senaryoya inanmaya başlıyordum. 

"Tatilde bize geleceksin dimi?" Atlas'ın sorusu üzerine kafamı olumsuz anlamda salladım. "Beni aldattığını düşünüyorum." Atlas tekrardan neşesini kaybetti. Bir sağa bir sola bakınmaya başladı. 

Bana baktığında gözlerinin içine baktım. Dolu gözleri bana o kadar masum geliyor ki, şuan ona sarılasım var.

"Ben." Alt dudağını yaladı. Karşımda güçlü durmaya çalışıyordu.

"Babam gibi değilim Öykü."

Sesi titremişti. Vücudumda bir soğukluk hissettim. Titreme hissiyatı geldi. Kafamı sağa çevirdim. Artık Atlas ile göz teması kurmaya devam edersem ağlayacağımı fark ettim.

Atlas elimi tutunca mecburen tekrardan göz teması kurdum. Dudakları titriyordu. Koskoca adam gözlerimin önünde acı çekiyordu. "Bunu sen de çok iyi biliyorsun, bu oyunlara gelme." Ellerimi tekrardan çektim. Kafamı onaylarcasına salladım. "Bunu düşüneceğim Atlas Akın." 

Atlas'ın konuşmasına izin vermeden yanından geçip uzaklaştım. Arkamdan bana baktığına eminim ama bunu kontrol etmek yerine yürümeyi tercih ettim.

Sahi, beni aldattıysa nasıl bu olayı sadece Lal hatırlıyor? Ya Atlas yalan söylüyorsa? Ama yalan söylese fotoğrafı gösterdiğimde benimle aynı seviyede şaşırmazdı. Belki de hepsi Lal'in bir oyundur. Bizi ayırmak için yaptığı o çirkin oyundur.

Ben düşünmeye devam ederken telefonumun çalması üzerine telefonuma baktım. Annem beni arıyordu. Doğru mu okudum? Annem beni mi arıyordu? Telefonu açıp kulağıma götürdüm.

"Efendim?" 

Annem bir süre ses vermedi, sonrasında bir ağlama sesi duydum. "İyi misin anne?" Annem yine ses vermedi ve bu sefer korkmaya başlıyorum. Olduğum yerde durup merakla tekrar anneme seslendim. "Öykü." Sesinden belliydi uzun süredir ağladığı. 

"Ne oluyor?" Diye sordum. Annem tekrardan sustu. Anne Acun Ilıcalı Survivor da elenecek kişiyi söylerken bu kadar beklememişti ya. Sabırla derin bir nefes alıp verdim. "Kardeşin beni bıraktı." Kardeşim mi? Kim bilir annem yine neyden bahsediyor? Eskiden de çok benimsediği dizi karakteri ölünce yakını ölmüş gibi 'Bihter öldü' diyerek ağlamıştı. 

Yürümeye devam ederken "Kardeşim kim anne?" Diye sordum. Annemden bir süre yine ses gelmedi. En sonunda kurduğu cümle üzerine tekrardan yolun ortasında durdum: "Düşük yaptım Öykü."

Başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. Şu an ne desem bilemedim. Öyle bir adamdan çocuğu olmadığı için sevinsem mi yoksa annem acı çekiyor diye üzülsem mi bilemedim.

Zaten benim cevap vermemi beklemeden "Sana ihtiyacım var, lütfen yanıma gel." Diye söyledi.

--

Selam bebeklerim, nasılsınız?

İleride sizce nasıl olmalı?

Mini açıklama: Suriyeli'lileri kötülediğime dair bir mesaj aldım. Evet, kötülüyorum. Ülkemde yaşayan bütün Suriyeli, Afkanlı vs. hepsine ırkçıyım. Bu yüzden ülkemden gidene kadar kötülemeye devam edeceğim.

Mini açıklama2: Aile konusunda fazla dram var diye yorum gördüm. Türkiye on kadından dördü şiddete maruz kalıyor. Şiddet uygulanıyor, ölüyor, tacize ve tecavüze maruz kalıyor. Bunu her fırsatta hatırlamalı ve hatırlatmalısınız. Yarın bir gün sizin de başınıza gelirse sadece tweet atmak ile tt olmakla sorun çözülmüyor.

Ülke ve kadınların sorunlarından kitap okuyarak, uyuyarak kaçamazsınız. 

Her kitabımda bu sorunlardan bahsetmeye devam edeceğim çünkü sadece tweet atmak ile ortada kalmak istemiyorum. 

Kulağa saçma gelebilir, hatta 'Git dava et, daha yararlı olur.' diyebilirsiniz ama hangi adalete güvenip, hangilerini dava edeceğiz ki?

Umarım bu dediklerimi derinden anlamak zorunda kalmazsınız. 

Sizi kendimden bile çok seviyorum.

Bir sonraki bölümde tekrar kavuşalım, olur mu? <3

İnsta: ecemziyagl


Continue Reading

You'll Also Like

217K 2.4K 17
''Sen benim kocam değilsin.'' diye bağırmıştım. Alphan ise dibime kadar girmiş gözlerimin içine bakarak'' Ben senin kocanım gerçek bu artık kabullen...
501K 23.4K 19
Yasmîn, annesiyle birlikte Zemheroğlu konağında çalışmaktadır. Zemheroğlu Mardin'in en köklü aşiretidir. Yasmîn'in babası bir gece ansızın annesini...
2.6K 85 15
yine oradaydı..bağdaş kurmuş bir şekilde denizi seyrediyordu, rüzgar saçlarını uçuyordu fakat bu durumdan rahatsız değildi. her zaman tek başına gitt...
21.9K 949 28
kim bilebilirdi Karanlık bir adamın intikam için küçük bir kız çocuğunu hayatını mahvedip sonra aşık olacağını İşte Bu Kitaptada Bunu. Çağtu yani İM...