Takıntılı Zorbam

By azralaj

203K 7.6K 3.7K

Bu kurgu tamamen hayal ürünüdür!. Kurgu cringe gelebilir çünkü, bu kurguyu ciddi olarak yazmıyorum. Sadece k... More

[1]*Zorba*
[2]*Sıkıştırılma*
[3]*Saç*
[4]*Şımarık erkek*
[5]*Kaybolmak*
[6]*Havuz*
[7]*Düşman topluluk*
[8]*Yeni kural*
[9]*Kıskançlık*
[10]*Zebani*
[11]*Balo*
[12]*En güzel hediye*
[13]*Gariplik*
[14]*Aşk mı? takıntı mı?*
[15]*Özür ve güven"
[16]*En baştan*
[17]*İntikam*
[18]*Sarhoş"
[19]*Hastalık"
[20]*Bu nasıl güzel kafa?"
[21]*Sensizlik*
[22]*Kavga*
[23]*Sevgili*
[24]*İddia*
[25]*güven sorunu*
[26]*Fotoğraf*
[27]*Eski sevgili*
[28]*Ayrılık*
[29]*dinmeyen öfkenin iki ateşi*
[31]*Takıntılı*
[32]*Özlem*
[33]*Kaza?*
[34]*Yeniden*
[35]*Abla*

[30]*Çıkma teklifi*

2.4K 142 25
By azralaj


Aynada son kez kendime bakıp, kravatımı düzelttim. Ardından nefesimi verdim. Bugün pazartesiydi. Okul günüydü ve ben okula gidecektim. Güçlü olmalıydım. Bana değer vermeyen biri için bir damla gözyaşı akıtmam bile aptallık. Acıdan gebersem bile belli etmeyecektim.
Omzuma gelen saçlarımı düzelttim. Ardından yerdeki çantamı aldım ve odadan çıktım. Mutfağa doğru ilerledim. Birşeyler atıştırdım. Saate baktığımda adeta dehşete düştüm. Dersin başlamasına son 4,5 dakika kalmıştı. Ve ben hala oyalanıyordum!
Hemen koşarak kapıya ilerledim. Ayakkabılarımı giydim ve evden çıktım. Kapıyı kilitledim ve hemen asansöre ilerledim. Asansör geldiğinde hemen bindim ve 1-ci katın düğmesine bastım.
1-ci kata geldiğimde hemen asansörden indim ve apartmandan çıktım.
Okula doğru koşmaya başladım.

Sonunda okulun önüne geldiğimde nefesim tükenmişti. Soluklanmaya başladım. Sizi inandırayım 10 dakikalık yolu 5 dakikaya gelmiştim. Koşu yarışına falan mı katılsam?
Azıcık kendime geldiğimde hemen sınıfa doğru koşmaya başladım.
Sınıfın önüne geldiğimde, ilk önce üstüme başıma çeki düzen verdim. Ardından kapıyı çaldım. "Gel" komutunu aldığımda hemen içeriye girdim. Dersimiz fizik di.

"Hocam geç kaldığım çok özür dilerim" dedim. Nedense gerilmiştim. Çünkü bu sınıfta Alisa ve Çağanda vardı. Neyse. Sakin ol Tuana..

"Tamam. Birdaha olmasın. Geç yerine" hoca dediğinde kafa salladım. Ardından sınıfa doğru döndüm. Çağanla göz göze geldim.
Çağan gözlerini bana dikmişdi. Çok derin bakıyordu. Gözlerimi ondan çektim. Ve arka sıraya doğru ilerledim. O kadar şeyden sonra onunla aynı sıraya tabiki oturmayacaktım. Boş sıraya geçtim. Aslında burada bir kişi oturuyordu ama çok şanslıyım ki gelmemişti. Şimdilik.

Aradan geçen 45 dakika sonra zil çalmıştı. 3 cü dersde bitmişti. Tam 3 ders boyunca Çağandan ve Alisadan uzak durmaya çalışmıştım. Şuan öğlen arasıydı ve bundan sonraki ders boştu.
Kitabımı çantama koydum ve ayağa kalktım. Herkes sınıftan çıkıyordu. Son beş kişi kalmıştı. Hemen sınıftan çıktım.
Hızlı hızlı kolidorda ilerlemeye başladım.
Ama adımın seslenmesiyle olduğum yerde durdum.
Alisa..

"Tuana!" Diye yeniden seslendi ve hemen yanıma geldi. Açıkçası onunla konuşmak istemiyordum. Bu yüzden yanıma geldiğinde hemen yürümeye başlamışdım ki, Alisa kolumdan tutup beni durdurdu. Bana yalvaran gözlerle bakmaya başladı.

"Tuana.. Lütfen konuşalım. Lütfen şu kadarcık bile değerim varsa konuşalım" dedi. Sesi sonlara doğru titremişti. Yutkundum. Ve kafamı salladım.
Kimsenin olmadığı bir köşeye çekildik.

"Hadi anlat. Çok vaktim yok" dedim soğuk ses tonuyla. Çağan bir yana.
Sevgili dostumun bana yalan söylemesi üzücü bir durumdu.

"Tuana ben gerçekten suçum herneyse çok özür dilerim!" Dediğinde tek kaşımı kaldırdım.

"Bu kadarmıydı?" Dedim.

"Bak Tuana, evet, haklısın, seni Çağandan uzak tutmalıydı-"

"Sorun Çağan değil Alisa" diye sözünü kestim. Alisa sorgularcasına kaşlarını çattı.

"Sorun senin bana yalan söylemen" dedim yalandan gülümseyerek. Gözleri şaşkınlıkla açıldı. Kaşları havalandı.

"Çağan her neyse de.." dedim ve durdum.

"Sevgili dostumun yalan söylemesi bana çok koydu" dedim gülümsemeye devam ederken.

"N-ne?" Diyebilmişti Alisa. Sorgulayıcı bakışlar atıyordu. Olayı hala anlayamamıştı.
Nefesimi dışarı verdim.

"Sana *Melis ve Çağan arasında ne var?* Diye sorduğumda bana ciddi birşey olmadığını söyledin.." dedim ve durdum. Kafamı yere eğdim ve derin bir nefes alıp verdim. Hala bu olayı atlatamıyordum. Bunu kendime yediremiyordum. Hala "neden?" Diye sorguluyordum.
Bu çok aptalcaydı.

"Halbuki.." dedim ve kafamı kaldırdım. Alisanın mavi gözlerinin en derinine baktım.

"Çağan ve Melis ayrılmak zorunda olmasalar hala ciddi bir ilişki yaşıyor olacaklardı" dedim en sonunda. Alisanın gözleri fal taşı gibi açıldı. Şuan çok büyük şaşkınlık içerisindeydi.

"Tuana ben gerçekten seni üzmemek için-"

"Ama şimdi daha çok üzüldüm" dedim sözünü keserek. Bıçak gibi kesildi. Yutkundu.

"Biliyorsun Alisa, Çağan bana çok çektirdi. Ama ben buna rağmen onu kabul edip sevmeyi denedim ve sevdimde. Ama meğersem Çağan beni eski, hala vazgeçemediği sevgilisi için kullanmış.." dediğimde gözlerim dolmuştu. Aynı zamanda onunda gözleri dolmuştu. Gözlerimi kaçırdım.
Derin bir nefes alıp verdim. Ardından dudaklarımı birbirine bastırdım ve ona döndüm.

"Bütün bunlara değdi mi Alisa? Söylediğin yalandan geriye kalan tek şey hayal kırıklığı.." dedim. Bu sırada gözümden bir damla yaş süzülmeye başladı.
Göz yaşımı sildim ve tekrar ona döndüm.

"Belki o gün yalan söylemeseydin, herşey farklı olabilirdi. Bu kadar üzülmezdim. Aynı zamanda biz hala en iyi arkadaştık. Ama herşey geride kaldı. Bundan sonra söylenilen doğruların anlamı yok.." Dedim ve arkama bakmadan oradan uzaklaşmaya başladım.

Hemen lavoboya geldim. Musluğu açtım ve soğuk suyu yüzüme çarptım.
Dediğim gibi herşey farklı olabilirdi. Alisa bana doğruları söyleseydi, herşey farklı olabilirdi. Mesela bu okuldan ayrılmicaktım. Bu kadar çok ağlamayacaktım. Ve en önemlisi Alisayla hala en iyi arkadaşlardık..
Nefesimi verdim. Yüzümü duruladım ve ardından lavabodan çıktım.
Temiz hava almak için bahçeye çıktım. Derin bir nefes alıp verdim. Ardından bir banka doğru ilerledim ve oturdum.

"Selam! Oturabilir miyim?" Diye ses geldiğinde kafamı sola çevirdim. Bu bizim sınıfta ki Ferhatdı.
Kafamla onayladım. Hiç vakit kaybetmeden yanıma oturdu.

"Nasılsın? Üzgün gördüm seni. Yoksa.. şu Çağan meselesi mi?" Diye sorduğunda kafamı öne çevirdim. Hafif şekilde kafamı aşağı yukarı salladım.

"Anladım.." dedi ve durdu. Öne doğru döndüğümde tedirgin ve heyecanlı olduğunu fark ettim. Elleriyle oynaması stres yaptığının kanıtıydı.

"İyimisin? Bir sorunun mu var?" Diye sorduğumda kafasını bana çevirdi. Sertçe yutkundu.

"Seninle özel birşey konuşmak istiyorum. Ama zamanı mı bilmiyorum" dediğinde ona güven verircesine bakış attım.

"Zaman asla gelmiyecek birşey. O yüzden şimdi anlat" dedim. Gözlerime baktı. Nefesini verdi ve ardından ayağa kalktı. Okulun arka tarafına doğru yürümeye başladı.
Bende ayağa kalktım ve peşine takıldım.
Geldiğimizde yalnızdık. Hiç kimse yoktu.

"Ee ne konuşucaz?" Diye sorduğumda bana döndü ve bir adım yaklaştı. Nedense hiç iyi şeyler düşünmüyordum.

"Tuana ben sana hiç bir zaman arkadaş gözüyle bakmadım. Benim için diğer kız arkadaşlarımdan çok farklıydın. Seni gördüğüm an çok farklı şeyler hissetmişdim. Hatta bu hislerime anlam veremiyordum. Çağanın seni sahiplenmesi içimde öfke hissi yaratmışdı. Neden böyleydim bilmiyordum. Sonra senin Çağanla sevgili olduğunu duyduğumda çökmüştüm. Geceleri uyuyamıyordum. Cidden neden böyleydim bilmiyorum. Ama..
Sonunda anladım ki, ben sana aşığım!"

Duyduklarım karşısında gerçekten şok içindeydim. Ferhatın bana böyle duygular beslediğini hiç anlamamıştım..
Ama yeni bir ilişkiye girmeyi de düşünüyordum. Çünkü artık güvenim sarsılmıştı.
Sadece sorun bu değildi. Evet Ferhat Çağandan bile iyiydi. Nihayetinde takıntı olmak yerine gelip açılmış, hep yerini de bilmişti.
Sorun şu ki ben ona karşı birşey hissetmiyordum. O benim için sadece arkadaştı. Ben asla ona o gözle bakmadım..

Şaşkınca ona bakarken, nefesini verdi.

"Fazla uzatmak istemiyorum.
Tuana benimle çıkarmısın?" Dediğinde şok üstüne ikinci şoku yaşamıştım. Tamam aşık falanda, bu kadar hızlı beklemiyordum.
Ve asıl önemli olan ben ne diyeceğim?. Kalbini kırmak istemiyordum. Ama ona birşey hissetmiyordum.
Hadi Tuana yaparsın!

"Ferhat sen bak çok iyi birisin. Çağan gibi değilsin. Çok özür dilerim ama.. ben sana karşı birşey hissetmiyorum. Ben seni hep arkadaş olarak gördüm.
Kısaca hislerine karşılık vermediğim için gerçekten çok üzgünüm. Ben hala unutamıyorum.." dedim sesim sonlara doğru kısılırken. Böyle olmakdan nefret ediyordum.
Ferhat birşey demiyordu. Sessiz kalmıştı. Yüzü düşmüştü de.

"Ferhat-"

"Önemli değil. Gerçekten" dedi ve arkasına bakmadan hızla yanımdan ayrıldı.
Şuan vicdam azabı çekiyordum. Ama benim bir durum yoktu.
Ona boşuna umut verip, hayal kırıklığına uğratmak istemem..

***

Çağandan
3 cü dersde bitmişti. Bu zamana kadar Tuanayla konuşma fırsatım olmamıştı. Ne yapıp edip benden uzak durmuştu. Bu durum acı vericiydi..
Herkes artık sınıftan çıkmış sayılırdı. Tuana hemen ayağa kalktı ve sınıftan çıktı.
Peşinden çıkmak için ayaklanıp çıktığım sırada birisi beni kolumdan tutup durdurmuştu. Melis..
Kaşlarıml çatmış sorgularcasına bakıyordum.

"Çağan konuşmak istiyorum" dediğinde kolumu çektim.

"Şuan olmaz işim var" diyip giderken önüme geçti.

"O işin benden, bizden önemli mi?" Dedi.

" Evet önemli!" Dedim bu sefer.

"Çağan bak-"

"Çekil önümden Melis! Daha neyi konuşucaz!? Ayrıldık biz, ilişkimizi sen bitirdin!. Şimdide karşıma geçmiş konuşmak istediğini söylüyorsun!. Ama şunu bil artık sana karşı hissettiğim tek şey bir boşluk!, Yani hiç birşey!" Diye sesimi yükselttim ve ardında sınıftan çıktım.
Ona karşı hiçbir şey hissetmiyordum artık.

Hemen etrafıma bakındım. Ama Tuana etrafta görünmüyordu. Ofladım.
Koskoca okulda onu nerede bulacaktım? Kim bilir nereye gitmiştir.
Somurta somurta yürümeye başladım. Melis olmasaydı ona yetişebilirdim.. Off Melis!

Kolidorda gezinirken kenarda, kimsenin olmadığı anda Tuana ve Alisayı. Gördüm. Tam yanlarına gidecektim ki, duyduğum şeyler yüzünden olduğum yerde kaldım.

"Biliyorsun Alisa, Çağan bana çok çektirdi. Ama ben buna rağmen onu kabul edip sevmeyi denedim ve sevdimde. Ama meğersem Çağan beni eski, hala unutmadığı sevgilisi için kullanmış.."

Oradan hemen uzaklaştım. Gelip bir duvara yaslandım. "Kullanmış" hayır hayır!. Ben onu kullanmadım! Belki bundan sonra kimse bana inanmaz ama ben onu gerçekten sevdim..
Ve şuan o olmadığı için boşlukta gibiyim. İçimde ki özlem duygusu her an kabarıyor. Ama..
Şuan kendimi çok aciz ve zavallı hissediyordum. Aynı zamanda kendimden iğreniyorum. Tuana haklıydı. Ben ona o kadar zorbalık yapmama rağmen beni sevmişti..

***
Çağandan:
4 cü dersde bitmişti.
Öğlen arasında Tuanayla konuşma gibi bir fırsatım olmamıştı. Benden kaçıyordu. Ona fazlasıyla hak veriyordum. Ama bir yandanda onunla konuşmak istiyordum. Kafam çok karıştı. Ne yapacağım bilmiyordum.
Ben böyle düşünürken Tuana sınıftan çıktı. Yine ve yine..
Gözlerim kısa bir anlık Alisaya kaydığında mutsuz olduğunu farkettim. Normaldir..
Bu sırada sınıfa bir çocuk girdi. Benden 1,2 yaş küçük görünüyordu. Beni gördüğünde hemen heyecanla yanıma geldi.

" Seni bulduğum iyi oldu! Sana çok önemli haberlerim var!" Dedi heyecanla. Bu okulda ki öğrencileri bilirim. Birşey oldumu hemen bana söylerlerdi. Ama bu aralar fazla takmıyordum.
Peki bir hevesim falanda yoktu. Arkama yaslandım.

"Nedir?" Dedim ifadesizce. Çocuk o kadar heyecanlıydı merak etmedim değildi.
Hemen anlatmaya başladı

"Öğlen arasıydı. Tuana bahçede bir bankta oturmuştu. Sonra yanına Ferhat geldi ve oturdu. Onları izlemeye başladım. Ferhat birşeyler dedi ve ayağa kalktı. Okulun arka tarafına doğru ilerlemeye başladı. Tuanada peşinden.." anlatdığında kaşlarım çatılmıştı. Nedense aklıma iyi şeyler gelmiyordu..

"Ferhat Tuanaya birşey anlatmaya başladı. Pek fazla duymuyordum biraz daha yaklaştım. Ve duyduğum şeylerle çok şaşırdım. Çünkü.." devam ederken içime bir kurt düşmüştü. Yoksa..

"Ferhat Tuanaya çıkma teklifi etmişti"

......

Beynime kan sıçramıştı. İçimde kabaran öfkeyi parmaklarımın uçlarına kadar hissediyordum. İçimdeki öfke ateşi bütün vücudumu artık ele geçirmişti. O an beynimde o cümle yankılanmaya başlamıştı.

"Ferhat Tuanaya çıkma teklifi etmişti"

Nasıl bu kadar yüzsüz olabilirdi!? Ayrılığımızı duyduğu gibi adeta yanına koşmuştu demek!.

Gürültüyle yerimden kalktım ve hızla sınıftan çıktım.
Kolidorda hızla ilerlediğim esnada onu gördüm.
İlerde arkadaşlarıyla sohbet ediyordu.
Yemin ederim o an hiç birşey düşünmedim.
Hızlıca üzerine yürüdüğüm gibi yumruk atmıştım. Boşluğuna geldiği için dengesini kaybetmişti.
Ardından bir yumruk daha. Sonra bir daha..
Artık yere yığıldığında üzerine çıkıp yüzüne ard arda darbeler indirmeye başlamıştım. Gözüm hiçbir şeyi görmüyordu o an.
Herkes bizi izliyordu. Yaklaşmaya cesaretleri yoktu..
Ferhatı yakasından tutup kaldırdım ve sertçe duvara yasladım. Yüzünün her tarafı kandı.
Sadece iki kelime söyledim.

"Seni öldürürüm!" Dedim ve bacak ortasına dizimle vurdum. Acıyla inledi.
Ardından dizimle karnına ard arda vurmaya başladım.

Birden geri çekilmemle ve duyduğum sesle durmak zorunda kalmıştım.
Beni çeken Poyraz ve Akındı.

"YETER!"
Bu annemin sesiydi. Sen naneyi yemedin mi Çağan efe..

Kestik!

Uzun bir aradan sonra merhaba!

Başsağlığı için hepinize teşekkür ederim.

Arayı çok açmak istemedim.

Yazım yanlışları için özür dilerim.

Yeni bölüm 80 oyda.

Kalın sağlıcakla!

Continue Reading

You'll Also Like

23.1K 2.2K 47
Eğlenmek için yazıyorum, eğlenmek isteyenleri hikâyeme bekliyorum🖤
94.2K 5K 61
"Komşum ünlü bir futbolcu. Fazla yakışıklı ve bunun da fazlasıyla farkında. Üstelik inatçı keçinin teki, tam anlamıyla gıcık ve çekilmez biri. Başta...
24.6K 1.6K 24
"Beşiktaşlı mısın?" dedi gülerek. Bu sefer samimi bir gülümseme vermiştim ben de. "Nereden anladın?" dedim. "Bir gözlerin parladı gibi oldu." dedi. "...
25.6K 1.8K 61
-TAMAMLANDI- Rusça bir kelime olan "Odnoliub". Hayatı boyunca tek bir kişiyi sevmiş olan, aşkı bir kere tatmış, kalbini sevdiğine açmış olan kişiye d...