[21]*Sensizlik*

3.5K 152 126
                                    

Şerefsizçocuk:
Sensizlik beni böyle yensin mi?
Tek başıma yollarda,
Beni böyle bulsun mu?
Hayır olamaz!
:)
Az kaldı
Bu hasretin bitmesine az kaldı.

Gömleğimin düğmelerini iliklerken kulağımı ard arda gelen bildirim sesleri doldurdu.

Şarjda ki telefonumu elime aldım. WhatsApp dan gelmişti. Bildirime tıkladım. Çağan yazmıştı.

Yazdıkları şeye bakıp hafif güldüm. Ardından telefonu yerine bırakıp, okul ceketimi giydim.

Telefonumu ve çantamı alıp odamdan çıktım. Kahvaltıda annem ve babamı görünce yüzüme tebessüm ekledim ve "günaydın!" Dedim neşeli bir sesle.

"Günaydın" diye karşılık verdi ikiside. Kahvaltıya oturdum. Annem ve babam sohbet ediyor ve bende onları hem onları dinliyor, hem de kahvaltımı ediyordum.

Sabahları pek birşey yiyemediğim için bir kaç şey atıştırıp masadan kalktım.

"Ben gidiyorum. Sonra görüşürüz!" Dedim. Ve yerdeki çantamı alıp salondan çıktım ve kapıya ilerledim. Ayakkabılarımı giydim.

Alisaya ben beklememesini, erkenden okula gittiğim hakda mesaj çektim. Ve daireden çıkıp asansöre ilerledim.

Asansörden inip, apartmandan çıktım ve okula doğru ilerlemeye başladım.

15 dakikanın ardından okula varmıştım. Hemen okula girdim ve sınıfa doğru adımladım.

Sınıfa önüne geldiğimde hiç düşünmeden sınıfa daldım.
Anında bakışlarım ela gözlerle kesişti.

Ne zaman yanıma geldiğini anlamadığım Çağan kollarını bana sarmış sıkıca sarılıyordu.
Ve bir sorun vardı.

Beni resmen boğuyordu ve ölmek üzereyim!

"Ç-çağan" dedim boğuk sesimle. Ama yok duymuyor.

"Ç-çağan beni boğuyorsun!" Dedim zorla. Ama yine bırakmamıştı.

Son çare yerimde tepinmiştim. Bir süre sonra beni bırakmıştı. Şükür!

Hemen geri adımlayıp derin bir nefes aldım. Bir-iki kere öksürdükten sonra kendime gelmiştim. Çağana döndüm.

"Öldürmeye mi niyet ettin Çağan!?" Dedim sinirle. Kıpkırmızı olduğumu biliyordum. Bir adım yaklaştı.

"Çok özlemişim. Napayım? Dayanamadım" dedi masum çıkan sesiyle. Ona kısa bir bakış attım.

"Ölürsem dayanırsın artık" dedim sırada ilerlerken. Çantamı yerine koyup bende oturdum. Bu sırada Çağan da yanıma gelmiş, oturmuşdu.

"Aman Allah korusun deme öyle!" Dedi karşılık olarak. Teyze gibi konuşmasına hafif güldüm. Ardından çantamdan kitabımı çıkarmaya başladım.
Sınıf yavaş dan dolmaya başlıyordu.

Elimde boş boş kalemle hokkabazlık yapıyordum.

"Tuana biz ne zaman sevgili olucaz?" Aniden Çağan dediğinde olduğum yerde kalmıştım ve kalem elimden düşmüştü.

Şaşkınca Çağana baktım belki şaka yapıyor dur diye. Ama Çağan çok ciddi bir ifadeyle bana bakıyordu.

Bu çocuk cidden salaktı! Bu nasıl amk!?

Öylece Çağana bakıyordum. Çünkü ne diyeceğimi bilmiyordum. Seninle sevgili olmam desem yine üzülür bu sefer bırak soğuk suyun altına girmeyi, kendini okyanusa atardı.
Cidden dalga geçmiyorum.

"Ş-şey" dedim ve yutkundum. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Çağan aynı ciddi ifadeyle gözünü kırpmadan bakıyordu.

"Çağan! Yeniden hoşgeldin!" İkimizde ne zaman yanımıza geldiğini bilmediğimiz Gizeme döndük. Cilveli bir ses tonuyla konuşuyordu. Tek kaşımı havaya kaldırdım.

Takıntılı ZorbamWhere stories live. Discover now