Bir Hayli

By __K-A-O__

1.3M 90.9K 15K

Klişe ama orjinal karışan bebekler klasiği... İlk yayımlanma tarihi: 19.11.2022 Final yayımlanma tarihi: 29.0... More

1.bölüm
2.bölüm
3.bölüm
4.bölüm
5.bölüm
6.bölüm
7.bölüm
8.bölüm
9.bölüm
10.bölüm
11.bölüm
12.bölüm
13.bölüm
14.bölüm
15.bölüm
16.bölüm
17.bölüm
18.bölüm
19.bölüm
20.bölüm
21.bölüm
22.bölüm
23.bölüm
24.bölüm
25.bölüm
26.bölüm
Yılbaşı Özel Bölüm
27.bölüm
ÖZEL BÖLÜM
28.bölüm
29.bölüm
30.bölüm
31.bölüm
32. bölüm
33.bölüm
34.bölüm
35.bölüm
36.bölüm
37.bölüm
Karakterlerle Soru-Cevap
38.bölüm
39.bölüm
40.Bölüm
41.bölüm
42.bölüm
43.bölüm
44.bölüm
45.bölüm
46.Bölüm
47.bölüm
48.bölüm
49.bölüm
51.bölüm
52.bölüm
53.bölüm
54.bölüm
55.bölüm
56.bölüm
57.bölüm
58.Bölüm
59.bölüm
60.Bölüm:Final
Düş Kapanı

50.bölüm

12.9K 1.1K 155
By __K-A-O__

Stokta kalan son bölüm, artık mecburen taze taze yazıyorum.

Oy ve yorum yapmayı unutmayın.

Hatta geriye dönük bir oylama yapabilirseniz de çok mutlu olurum.

İyi okumalar...

Batı abiyle dans eden insanların arasındaydık. Ben en köşeye geçmek istesem de Batı abi inatla bizi ortalarda tutuyordu.

Eren sayesinde birine bu kadar yakın durmaya alışmıştım ve Batı abiyle bu kadar yakın olmayı garipsemiyordum ama kalabalık beni geriyordu.

Hemen yanımızda Edis ve Eliz de iki ellerini de birbirlerine kenetlemiş bir şekilde saçma saçma dönüp paytak adımlarla dans ediyorlardı ve bu görüntü aşırı tatlıydı.

Büyüdüklerinde nasıl bir ilişkileri olacaktı acaba? Aşırı merak ediyordum.

"Nasıl?" dedi Batı abi sesten ve boy farkımızdan dolayı biraz eğilerek.

"Güzel dans ediyorum değil mi?"

İster istemez gülerken onu başımla da onayladım.

Batı abi yüzünü buruşturdu ve iyice eğilerek "Cüce!" dedi.

"1.77'yim!" dedim sitemle. Beden dersinde boyumuzu ölçmüşlerdi. Gerçekten hâlâ uzuyordum...

"Yani?" dedi Batı abi omuzlarını indirip kaldırarak.

"Kısasın işte!"

"İnşallah, 1.50 bir sevgilin olur!" dedim ona göz devirerek. Görsündü cüceyi.

Batı abi sesten duyulmasa da gür bir kahkaha attı.

"Sonra kıskanma da..."

Batı abiyi mi kıskanacaktım?

Bu sırada "Eş değiştirelim!" dedi Zeynep hanım, Metin beyle hemen yanımıza geldiklerinde.

Tamam biriyle bu kadar yakın olmaya alışmıştım ama Metin beydi yani bu.

Batı abi beni bir tur etrafımda dönderdiğinde ve elimi bıraktığında Zeynep hanımla yer değiştirmiş bir şekilde buldum kendimi.

Zeynep hanım bize gülümseyerek baktı ve ardından da Batı abiyle biraz uzaklaştılar.

Utanmıştım ve kıpkırmızı olduğuma da emindim.

Metin bey elini neredeyse belime değmeyecek şekilde tutuyordu ve bu çok garipti.

"Çok güzel olmuşsun, bebeğim..." dedi ve ardından da nedendir bilinmez etrafta şöyle bir göz gezdirdi.

İyice utanırken kısık bir sesle teşekkür ettim ancak müzik sesinden duyulmadığının pekâlâ farkındaydım.

Şarkı ne zaman bitecekti acaba?

"Sanırım annen dışında ilk kez bir kadınla dans ediyorum ve hâlâ hayattayım. Çok garip..!"

Buna ister istemez güldüğümde Metin bey de bana yüzündeki tebessümle bakıyordu.

"Gülme!" dedi ardından yarı sitemle.

"Annenin diğer yüzünü görmedin daha. İstediği zaman öyle böyle değil çirkefleşiyor..."

Tekrar gülerken bir yandan anneme de şöyle bir bakmıştım.

Hiç öyle kibarlığı elden bırakabilecekmiş gibi durmuyordu.

"Hiç öyle durmuyor, değil mi?" dedi bakışlarımı takip ederek o da Zeynep hanıma bakmıştı.

Onu başımla onaylarken şarkı da bitmişti.

Metin bey belimdeki ellerini çekerek benden bir adım kadar uzaklaştı ve koluna girmem için kolunu büktü.

Kısa bir tereddütün ardından koluna girdim ve masaya ilerledik.

Masaya geldiğimizde kulağıma eğildi.

"Ama inan bana öyle. Şu zamana kadar çok çektim..."

Gülerek sandalyemi çektim ve dönmüş olan Kartal abinin yanındaki yerimi aldım.

Kucağındali Eliz hunharca masadaki ikramlık kurabiyelerden yiyordu.

Biraz önce dans eden tatlı kızdan asla eser yoktu. Nikah memurunu gördüğümde eş zamanlı Fatih beyin bu tarafa doğru 'Kurtarın beni!' dercesine baktığını yakalamıştım.

"Hain!" dedi Eren birden.

Bugün çok fazla suçlanıyordum.

"İnsan hiç dans partnerini satar mı? Benim ilk ve tek dans ettiğim kişi sensin, aldattın resmen beni!"

Gülerek "Sarhoştum!" dediğimde Eren de güldü.

"Peki o zaman affediyorum ama bir daha olursa affetmem."

"Teşekkür ederim..." dedim ve başımı onu onaylamayarak iki yana salladım.

Bu sırada nikah memuru konuşmasına başlamıştı.

Gelinden ilk evet geldiğinde büyük bir alkış koptu. Ardından da soru Fatih beye yöneltildi. Ondan da mecburi bir evet geldiğinde bu sefer araların da Melih beyin de bulunduğu şahitlere sorulmuş ve ardından da imzalar atılmıştı.

Gelin, Fatih beyin aksine gayet mutlu görünüyordu. Hatta gereğinden neşeli bir şekilde evlilik cüzdanını sallaması beklenmedikti.

Genel olarak soğuk bir yapısı vardı.

Düğünün kalanı oldukça sıkıcı geçmişti. Yalnızca bir ara Eren'in ısrarı üzerine onunla da dans etmiş ve geri oturmuştuk.

Beni mutlu eden tek şey pastanın güzel olmasıydı.

Artık yavaş yavaş misafirler dağılıyordu. Fatih beyin bu acele düğününe katılan sayılı ve yakın akrabaları olduğumuz için biz sonuna kadar kalacakmışız.

Biraz önce Kartal abi, Eliz ve Edis'i yukarıdaki bir odaya yatırmak için çıkartmıştı.

Ben de mi yanlarına gidip uyusaydım?

Biraz ilerde bir garsonla konuşan Zeynep hanımın yanına ilerledim.

"Annecim?" dedi beni fark ettiğinde sorgulayarak.

"Kartal abilerin yanına gidip uyusam olur mu?"

Genişçe gülümsedi ve önüme düşen bir tutamı kulağımın arkasına attı.

"Git tabii, damat odasını hatırlıyorsun değil mi?"

Başımla Zeynep hanımı onayladığımda yanağıma bir öpücük bırakmış ve garsona sanırsam Eliz için mama tarifi vermeye devam etmişti.

Yukarı çıktım ve zaten kilit olmayan damat odasına girdim.

Bu sırada Kartal abi telefonla konuşuyordu. Görüntülü. Ablamla.

"Bu davada geçici velayeti aldığımız gibi bir sonraki davada da işi bitiricez!" diyordu ablam ancak sesinde herkesin anlayamayacağı bir şey vardı.

Normalde kendinden oldukça emin konuşan ablam şimdi o kadar da emin konuşmuyordu.

Kartal abi iki kişilik yatakta bir kenera sığışmış bir birlerine sarılarak uyuyan Edis ve Eliz'e bakarak iç çekti.

"Umarım ama içim de kötü bir his var... Yani... Düşününce haklısın. Aylin neden kaybedeceğini bile bile dava açsın ki?"

"Aptal cesareti diyoruz biz buna halk arasında." dedi ablam şakayla karışırık gülerek ancak kadının aptal cesareti olsa bile avukatı hiç mi uyarmamıştı?

"Merak etme kızından ayrılmayacaksın..." dedi ardından da gülümseyerek.

"İnşallah..." dedi Kartal abi iç çekerek.

"Şimdi kapatmalıyım, Lara'yı ve bücürleri öp benim için..."

Kartal abi gülümsedi.

"Öperim, iyi geceler avukat hanım..."

"İyi geceler, sayın savcım..."

Kartal abi telefonu kapattığında tereddütle içeri doğru bir adım daha attım.

Adımımla Kartal abi de arkasını dönmüş ve beni fark etmişti.

Bakışlarım başını Edis'in boynuna doğru gömmüş Eliz'i buldu.

Bazen gıcık kapsam da seviyordum cadıyı.

Kartal abi de bakışlarımı takip etti ve ardından göz göze geldik.

"Babam ve Kuzey dışında kimse bilmiyor. Aramızda tamam mı?" dedi Kartal abi burukça da gülümseyerek.

Kartal abiyi başımla onayladığımda bana gel işareti yaptı.

Bir kaç adımla yanına ulaştığımda bana sıkıca sarıldı ve başımın üzerinden öptü.

Bir süre öylece kalırken bakışlarım Eliz'deydi. Gözlerimin dolmaması için bir kaç kez kırpıştırmak zorunda kalmıştım.

Allah'ım lütfen Eliz hep bizimle kalsın...

"Sen niye geldin biricik?" dedi Kartal abi çenesini başımın üstüne yaslarken.

"Uykum gelmişti..." dedim başımı daha çok göğsüne yaslayarak.

"Hadi gel uyuyalım o zaman, amcam da kendine başka bir oda bulsun. Koskoca otel." dediğinde Kartal abi kıkırdadım ve ondan biraz ayrılarak başımla onayladım.

Üzerimdeki elbiseye kısa bir bakış attım.

Çok yorgundum. Hiç değiştiremezdim.

Yalnızca yarısını topladığım saçlarımı açtım ve Kartal abiyle birlikte Edis ve Eliz'in yanına yerleştik.

Başım Kartal abinin göğsündeyken yorgunluktan çok geçmeden uyuya kalmıştım.

Tüm gün topuklularla dolaşmak çok yorucuydu.

*
Geri dönüyorduk. Son ses açılmış nedenini bilmediğim bir şekilde Karadeniz türküsü dinliyorduk ve Eren yol boyu bıkmadan usanmadan şarkıyı tekrarlamıştı.

Çocuklar birlilkte çok şımarıyor ve yol uzun diye ikiye ayırmışlardı ama ben neyse ki ikisinden biriyle değildim.

Eren'in sesi fena sayılmazdı. En azından Eliz'in yalnızca yakaladığı kelimeleri yarım yamalak bağırarak söylemesinden ve de Edis'in yalnızca peltek bağırtılardan ibaret olan şarkı söyleme anlayışından iyiydi.

"Babani, babani mi eldurdum?"

Hiç mi boğazı kurumazdı bir insanın?

Başımı cama yasladım. Uzun yolculukları seviyordum ama bir dahakine Eren'le de aynı arabaya binmemeyi aklıma not etmeliydim.

Kara listemde şu an için Edis, Eliz ve Eren vardı.

Bu sırada yol kenarında gördüğüm beyazlıkla kaşlarım çatıldı.

Yavru bir köpek vardı.

Ortaya geçerek biraz öne kaydım.

"Durabilir miyiz?" dedim hızla Doğu abiye.

Doğu abi şaşkınlıkla aynadan bana baktı.

"Neden?"

Tam yanından geçmekte olduğumuz köpeği işaret ettim.

"Köpek var, iyi görünmüyor."

Doğu abi ve yanındaki Güney abi eş zamanlı olarak aynadan köpeğe baktılar ve Doğu abi arabayı sağa çekti.

Güney abi ve Doğu abi arabayı sırayla kullanıyorlardı.

Araba tamamen durduğunda hemen indim ve biraz gerimizde kalan köpeğe doğru ilerledim.

Köpek ıslaktı ve tir tir titriyordu. Üstelik daha yavruydu. Burada köpek ne arasındı ki?

Biri bırakıp gitmiş olmalıydı.

"Bizimle gelebilir mi?" dedim hemen arkamda dikilen Doğu abiye. Bir yandan da köpeği kucağıma almıştım bile.

Doğu abi gülümserken başıyla da onayladı.

"Teşekkür ederim..." dedim neşeyle ve köpeği daha sıkı sardım.

Arabaya geçer geçmez, Doğu abi hem ısıtıcıyı biraz daha açmıştı hem de ben hırkamla sarmıştım köpeği.

Islak ıslak bırakmışlardı bir de bu soğukta.

"Niye durdunuz?" diyordu bu sırada hoparlördeki Kartal abinin sesi.

"Bir köpek bulduk..." dedi Güney abi arkaya dönüp bir yandan da köpeğin başını okşarken.

Titremeleri yavaş yavaş azalıyordu ama hâlâ gözlerini açmamıştı.

"Ankara'ya girdiğimizde hem bir yerde mola verelim, hem de bir veterinere bakıtalım." dedi Doğu abi de.

"İyi görünmüyor..." diye de devam etti.

"Annem köpekten korkuyor, eve almaz biliyorsunuz değil mi?"

Ağzım şaşkınlıkla açıldı ve bakışlarım kucağımdaki masuma kaydı.

Bu zararsız, masumane şeyden kim korkardı ki?

"Bence ikna edilebilir..." dedi Doğu abi hiç de kendinden emin değildi.

En kötü ihtimalle ablama bırakırdım ama artık bir şekilde hayatımda olacaktı bu köpek.

"İsmini ben koyucam!" diye bu sefer de Eren atıldı öne doğru ve gür sesiyle köpeğin sıçramasına neden oldu.

"Sessiz ol!" diye uyardım onu kaşlarımı da çatarak.

"Korkutuyorsun!"

Eren ağzına fermuar çeker gibi yaparken köpeğe bakmaya devam ediyordu bir yandan da.

"Hayalet olsun adı. Tüyleri gözlerini kapatmış, tam böyle çarşaflı hayalet gibi duruyor."

Köpeğe döndüm. Hakkı vardı. Andırıyordu şu haliyle.

"Lara buldu." dedi bu sırada da Doğu abi.

"Lara koysun adını."

Bunun üzerine ben şaşkınlıkla Doğu abiye bakarken Eren omzuyla beni dürttü.

"İsimsiz mi olacak bunun ismi de?"

Eren'e göz devirdim.

"Hayır, Hayalet'i sevdim. Hayalet olabilir. Hem şu haliyle çok da sessiz."

Ankara'ya girdiğimizde diğerleri Orman Çiftliği'ne giderken biz Doğu abiyle Hayalet'i önce bulduğumuz bir veterinere götürmüştük.

Veteriner kontrol ettikten ve bir kaç aşı yaptıktan sonra da almış ve biz de Orman Çiftliği'ne gitmiştik.

Hepimiz kokoreç yiyorduk. Hayalet hâlâ hırkamın üzerinde kucağımdaydı ve kokoreçime ortaktı.

"Bizimle kalabiliy diy mi annecim?" dedi Edis ellerini Zeynep hanımın dizlerine yaslayarak.

Zeynep hanım benden, daha doğrusu Hayalet'ten en uzak yer olan diğer başa oturmuştu.

Tereddütle bana ve Hayalet'e baktı.

"Eminim ki ona çok iyi bakacak bir sahip bulabiliriz?"

Tereddütlü teklifi masadaki herkeste bir homurtu yaratmıştı.

"Kalsın anne ya!" dedi Batı abi sitemle.

"Hem korkunu yenersin belki bu sayede." dedi Eren de Batı abiye destek çıkarak.

Zeynep hanım ağlamaklı bir ses çıkarırken ben de onları başımla onayladım.

"Lütfen, kalabilir mi?"

Zeynep hanım bana baktı ve derin sıkıntılı bir nefes aldı.

"Peki, kalsın ama en azından bir süre evde siz yokken odanda kalsın olur mu?"

Hızla başımla onayladım.

"Hayalet'e tasma da yaptıyalım. Kayboluysa bulalım hemen. Sonya ona yatak da alalım."

Bu sırada benim bakışlarım Hayalet'e her an saldıracakmış gibi bakan Eliz'i buldu.

Pür dikkat bir şekilde Hayalet'i inceliyordu şu an. Onun için bir tehlike arz etmediğine kanaat getirdiğinde atağa geçecekti.

Tam tahmin ettiğim gibi Kuzey abinin kucağından Hayalet'e doğru atıldığında Hayalet'i biraz daha Batı abiye doğru yaklaştırarak Eliz'den uzaklaştırdım.

Bu sırada Kuzey abi de Eliz'i biraz olsun geri çekmişti.

"Ve mümkünse Eliz'den uzak tutalım..!" dedi Kuzey abi benimle hem fikir bir şekilde diğer yanındaki Kartal abiye Eliz'i vererek.

"Ba! Hav hav! Menim!" diye ciyakladığında ellerim dolu olmasa kulaklarımı kapatırdım.

Eliz bas bas bağırırken bir kaç kişi dönüp masaya bakmıştı.

Bunun üzerine Kartal abi ayaklanarak Eliz'i sakinleştirmek için dışarı ilerledi. Bir yandan da kucağından atlamaya çalışan Eliz'i zaptetmeye çalışıyordu.

Yine cadılığı tutmuştu.

"Şimdi sen buldun ya?" dedi Edis yanıma gelerek ve biraz çekinerek Hayalet'in başını okşadı.

"Sen annesi oluyoysun di mi?"

Bu açıdan düşünmemiştim. Bilmem dercesine dudaklarımı büzdüm.

"Bilmem, sanırım..."

Edis'in gülümsemesi genişledi.

"O zaman ben nesi oluyoyum?" dediğinde Batı abi Edis'i kendi kucağına aldı.

"Biz böyle topluca dayısı oluyoruz, annem anneannesi, babam dedesi, Eliz kuzeni..."

Bu beni güldürürken onaylamazcasına da başımı iki yana salladım.

"İyi bakalım o zaman buna..." dedi yanımdaki Kuzey abi kolunu omzuma atarak ve Hayalet'in başını okşadı.

"Dayısı olabileceğimiz tek şey."

Allah'tan şu an Kartal abi yoktu ve Eren'in ima dolu bakışlarını görmezden gelebiliyordum.

"Ay, yine başlamayın!" dedi Zeynep hanım benim yerime.

"Ne demişler?" dedi Güney abi kollarını şişirerek arkasına yaslanırken.

"Bir şeyi 40 kere söylersen gerçek olurmuş. Vicdansız ve kalpsiz olabilir ama bir tanecik kız kardeşimiz var." dedi ardından da bana kısık gözlerinin altından tersçe bakarak.

Sanırım hâlâ eski sevgilimden nasıl ayrıldığımda kalmıştı.

"Ama..." dedi Doğu abi ondan beklemeyeceğim bir şekilde. Kaşları çatılmış ve düşünceli duruyordu.

"İstenmeyen ot burnunun dibinde bitermiş de derler..."

"O nereden çıktı be?" dedi Kuzey abi, uzanıp Doğu abinin kafasına vurarak.

Ben sanırım nereden çıktığını biliyordum ve bu kıpkırmızı kesilmeme neden olmuştu.

Doğu abiyle göz göze geldiğimizde bundan emin olmuştum. Keşke Luka'yı dinleyip daha önce söyleseydim ya da biraz daha dikkatli olsaydık.

"Şştt!" dedi Metin bey bu sırada Kuzey abiye uyarıcı da bir bakış atarak.

"Kapatın konuyu, Batı git abine bak!" dedi ardından da Doğu abiye tersçe bakmakta olan Batı abiyi dürterek.

Batı abi bunun üzerine sinirli bir soluk almış ve Metin beye kısa bir bakış atarak dışarı ilerlemişti.

Bu geceyi, Ankara'da bir otelde geçirmeye ve yarın Anıtkabir'le, Ankara Kale'sine gittikten sonra tekrar yola çıkmaya karar vermişlerdi bu sırada da.

Daha önce bir kez okulla Anıtkabir'e gelmiştim ama öyle uzun uzadıya bir vaktimiz olmamıştı ve tekrar gidecek olmak beni mutlu ederdi.

Bir daha hiç bir zaman Atatürk gibi bir lider gelmeyecekti.

Bir çok yabancı bile Atatürk'ü takdir ederken, kendi milletinden, Atatürk'ün bu ülkeyi armağan ettiği bazı kişilerin takdir etmemesi, takdir etmeyi bırak kötülemesi hatta hakaret etmesi içler acısıydı.

Türk milletinin belki de en büyük şansıydı Atatürk.

Continue Reading

You'll Also Like

3.5K 164 27
Anne ve babasının ayrılması üzerine Asena annesi ile beraber Kore'ye gider.Arkasında babası, abisi ve çocukluk arkadaşını bırakır.Tıp okuyup başarılı...
456K 27.3K 31
ablasına yazacakken yanlışlıkla dünyaca ünlü boksöre yazan Ahu 💋💋
4.5K 415 16
Yetimhane duvarlarının birleştirdiği bir aile ... Askerliğin tekrar buluşturduğu tim... Geçmişi unutup hatırlayanlara, anıları gömüp yıllar sonra tek...
TAKINTI By ❦

Teen Fiction

2.4M 44.5K 44
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...