PAYEDÂR(TÖRE) /TAMAMLANDI\

By Maysa_58

5.5M 309K 54.7K

🌹 Genç adam, karşısında melekleri kıskandıracak derece güzel olan karısına doğru adım attı. Tam önünde durdu... More

~Tanıtım~
~1.Bölüm~
~2.Bölüm~
~3.Bölüm~
~4.Bölüm~
~Gelecek bölüm Alıntısı~
~5.Bölüm~
~6.Bölüm~
~7.Bölüm~
~8.Bölüm~
~9.Bölüm~
~10.Bölüm~
~11.Bölüm~
~12.Bölüm~
~13.Bölüm~
~ Şahan & Yağmur ~
~14.Bölüm~
~15.Bölüm~
~16.Bölüm~
~Şahan & Yağmur 2~
~17.Bölüm~
~18.Bölüm~
~19.Bölüm~
~Senem & Barut Karadağlı~
~20.Bölüm~
~21.Böüm~
~22.Bölüm~
~23. Bölüm ~
~24.Bölüm~
~25.Bölüm~
~26.Bölüm~
~27.Bölüm~
~28.Bölüm~
~29. Bölüm ~
~30.Bölüm~
~31.Bölüm~
~32.Bölüm~
✨Kesit✨
~33. Bölüm~
~34.Bölüm~
~35.Bölüm~
~36.Bölüm~
🍬 Bayrama özel bölüm 🍬
~37.Bölüm~
~38. Bölüm~
~39.Bölüm~
~40. Bölüm~
~41. Bölüm ~
~42. Bölüm ~
~44.Bölüm~
~45. Bölüm~
~46.Bölüm~
~47. Bölüm~
~FİNAL BÖLÜMÜ~

~43.Bölüm~

65.7K 4.8K 886
By Maysa_58

                  Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. 🤍

Birkaç hafta sonra...

- Baba! Tavuk ve hoyoz kaydeş mi?"

- Değil oğlum." Demişti Yusuf Mirza bıkkınlıkla, dikiz aynasından oğluna baktı daha sonra sabahtan beri, yan koltukta elinden telefonu düşürmeyen karısına baktı. Yola çıktıklarından beri Yağmur ile yazışıyordu. Hayır bu kadar çok ne konuşuyorlardı merak etmiyor değildi açıkçası.

- Baba, ağaç ve çiçekley kaydeş mi?"

Sessizlik Yusuf Mirza cevap vermedi.

- Kaz, öydeğin annesi mi?"

Yine sessizlik

- Beni leylekley  mi getiydi?

Yusuf Mirza yine cevap vermedi, o kadar değişik sorular soruyordu ki, Mehran Efe nasıl cevap vereceğini bilmiyordu o yüzden, cevapsız bırakıyordu oğlunu ama Mehran Efe, hiç bıkmadan sorularına devam ediyordu. Sanki biraz geveze oğlu vardı.

-Baba, benim kaydeşim olacak mı?" Diye sordu bu sefer ve Yusuf Mirza, kara gözlerini oğluna birkaç saniyeline döndü.

- Kardeşi mi istiyorsun oğlum?" Diye sormuştu ve Gülhanım kocasına göz devirdi. Yağmur'a son kez mesaj atmış ve telefonunu arabanın önüne koymuştu. Sabah erkenden ailecek çiftlik evine gitme karar almışlardı.

- Çocuk sana o kadar soru sordu, hepsinde sustun bu sorusuna anında cevap verdin ya aşk olsun." Demişti Gülhanım, şakayla karışık.

- İçlerinden birtek bu ilgilimi çekti çünkü, Gülhanım." Göz kırparak karısına cevap vermiş ve tekrardan dikiz aynasından oğluna  dönmüştü. .

-Hayıy baba İstemiyoyum!" Diye anında sert çıkıştı, Yusuf Mirza ise kaşlarını çattı

- Neden oğlum, bir kız kardeşin olsa kötü mü olur?" Demişti Mehran Efe başını olumlu anlamda sallamıştı.

- Bebek annem! Tavuk yemeği yapay mısın?" Diye bu sefer tüm ilgisini annesine yönlendirmişti. Az önce babası onun sorusunu nasıl cevapsız bırakmışsa oda babasının sorusunu cevapsız bırakmıştı. Gülhanım arkaya doğru döndü oğluna elini uzattı ve anında başını olumlu anlamda salladı. Oğlu istiyorsa yapardı, tavuk yemeğini.

Çiftlik evine geldikleri zaman, Mehran Efe hemen hayvanların başına koşmuştu. Yeni çıkan ördek yavrularıdan birini kucağına almıştı, Horozları, tavukları, hindileri, bir eline aldığı değnek ile kovalamıştı. Yusuf Mirza, bunu görür görmez hemen oğlunun elinden değeni almış ve hiç kibar olmayacak şekilde hayvanları rahat bırakması konusunda uyarmıştı. Mehran Efe, tabiki de bu uyarıyı dinlememiş babasının görmediği yerde kovalamaya devam etmişti. Daha sonra ise, babası ile Karayelle binmiş çiftliğin etrafında gezmişlerdi.

Gülhanım, ise yolda aldıklarını yerleştirmiş ve oğlunun isteği üzerine tavukları suya koymuştu pişmesi için. Daha sonra Yağmur'un görüntülü araması ile hem işine devam etmiş hemde, Yağmur'a kıyafet seçmişlerdi.

- Yağmur, yeşil olan çok güzel onu giyebilirsin." Demişti başındaki yazmasını çıkarmış ve pencerenin önüne koymuştu. Çiftlik evinde çalışanlar onlar geldiği zaman kendi evlerine gidiyorlardı. O yüzden rahat rahat yazmasını çıkarıyor ve istediği gibi dolaşıyordu Gülhanım.

Yağmur ise, derin bir nefes aldı ve emin misin derecesinde Gülhanım'a baktı. Elindeki telefonu yatağın üzerine sabitleti ve yeşil elbiseyi üzerine tuttu. Dizlerinde bittiyordu, akşam Barut ve Ayşe ile bir restoranda akşam yemeği yiyeceklerdi. Biraz heyecanlıydı,

- Çok kısa değil mi?"

- Hayır değil. Gayet güzel oldu, saçlarını da yukarıdan toparladın mı çok güzel olursun." Demişti övgü dolu sesle Gülhanım, Yağmur peki derecesinde başını olumlu anlamda salladı ve elbiseyi yatağın üzerine koyup telefonunu aldı.

- Sen nasılsın Gül? Çok özledim sizi." Diye dert yandı, Gülhanım kocaman gülümsedi ve elindeki işi bırakıp oda telefona yaklaştı. Oda çok özlemişti eltisini Yusuf Mirza, İstanbul'a gideceği zaman peşine takılacaktı ve Yağmur ile hasret giderecekti.

- Aynı bildiğin gibi, Mehran Efe'nin yaramazlıkları ile uğraşıyoruz sen nasılsın? Alıştın mi evlilik hayatına."

Yağmur yatakta yan yattı ve alt dudağını dişlerinin arasına alıp başını olumlu anlamda salladı. Şahan ile aynı yatakta yatmaya almıştı, kokusuna, ve  bazen sarılıyordu.  Şahan, ise onu ara sıra onu köşelerde sıkıştırıp utandırıyordu. Ama yüz bulamayınca icraata geçmiyordu... Buda Yağmur'un çok hoşuma gidiyordu, özellikle gece mini gecelikleri giydiği zaman Şahan'ın ona aç kurt gibi bakmasını çok seviyordu sadece bakıyordu. Asla giymem dediği gecelikleri imkanı olsa hiç çıkarmazdı Yağmur, o kadar rahattı ki, 

- Alıştım, alıştım Şahan'la aramız çok iyi, birlikte yemek yapıyor, filim izliyoruz." Dedi

- Başka birşey yapmıyorsunuz yani?" Diye imalı bir şekilde sordu Gülhanım, Yağmur'un yanakları anında alev alev yanarken, eltisine göz devirdi.

- Ne yapacağız Gül? Aaaa sende! işte normal evlilik hayatı." Demişti aceleci bir tavırla

Telefonun diğer ucunda kıkırdayan eltisine tam çemkirecekti ki, Şahan'ın aşağıdan bağırma  sesini duymasıyla kalktı yataktan, tam o esnada Mehran Efe'nin de ağlama sesi duyuldu. Gülhanım hemen pencereden baktı,  oğlu kendini çamura atmış ağlıyordu.

- Mehran Efe, kendini çamura atmış ben ona bakayım bir sonra yine konuşuruz." Demişti Yağmur başıyla onaylamış ve telefonu kapatmışlardı. Yağmur yataktan kalktı ve aşağı inmeye başladı. Gördüğü görüntü ile gülmemek için zor tuttu kendini, önünde birsürü dosya ile çebeleşiyordu Şahan, sinirle elindeki kalemi yere fırlattı. Daha sonra derin bir nefes aldı, başını ellerinin arasına aldı.

Şahan asla şirket işlerini sevmiyordu!

- Bir sorun mu var?"

Yağmur'un sesiyle başını kaldırdı ve baktı. Yağmur çok güzeldi!  Ona alışmıştı, şu kısacık sürede nasıl oldu bilmiyordu ama Yağmur'a fena halde alışmıştı. Onunla uyumaya, birlikte kahvaltı yapmaya, yemek yemeği ve sohbet etmeye çok fazla almıştı. Meğer üç yıl boyunca bu evde ot gibi yaşamış, Yağmur gelince can bulmuştu.

- Yok, normal şirket işleri işte, ona bağırıyordum. Sen hazır değil misin? Yarım saate çıkacağız." Demişti Yağmur başını olumlu anlamda salladı ve tekrardan yukarı çıktı. Çok acil on beş dakika içinde duş alması lazımdı. Yatak odasına girer girmez hemen üzerindeki t-shirtu çıkardı ve yatağın üzerine attıp banyoya girdi... Saçlarını güzelce portakalı şampuanı ile yıkadı. Beş dakika daha sıcak suyun altında kaldıktan sonra çıkmak için hazırlandı. Askıda ki havluyu aldı ve üzerine gelişi güzel geçirmişti ki, kapının açılmasıyla çığlığı basmış ve arkasını dönmüştü ama havlunun bir parçası elinden kaymıştı ve arkası tamamen çıplak kalmıştı.

Gözleri korkuyla kapandı, kalbi korkuyla atarken utançtan ağlamak istedi! Daha sonra adım sesleri duydu, ona doğru yaklaşıyordu. Şahan'ın burada ne işi vardı? Kalbi hala korku ile atarken, Şahan'ın nefesini ensesinde hissetti, çok çok fazla yakınlardı yine! Bu iş aynı yatakta uyumaya benzemiyordu, şu pozisyon çok farklıydı çok fazla hemde. Göğüs kafesi korku ve heyecanla inip kalkıyordu, derken Şahan'ın işaret parmağını çıplak kalçasının üzerinde hissetti. Nefesini tuttu? Nefes nasıl alınıyordu? Çünkü Yağmur nefes almayı unutmuştu! Şahan'ın işaret parmağı yukarı doğru çıkmıştı. Daha sonra bir adım daha hissetti ve duvar ile Şahan arasında sıkışıp kalmıştı resmen. Parmağı çıplak omzunda hissetti oraya dairler çizerken, Şahan'ın sıcak nefesini kulaklarında hissetti.

- Sınırları aşmayı nasıl beceriyorsun kızıl tilki?"

Şahan, havlunun iki ucunu tuttu ve Yağmur'un çıplak bedenini örttü. Tekrardan kulağına doğru eğildi, portakal kokusu ciğerlerime dolarken, arzu dolu bir sesle fısıldadı. .

- Çık. Yağmur yoksa hiç iyi şeyler olmayacak."

Yağmur anında Şahan'ın yüzüne bakmadan, kapıyı bulduğu gibi çıkmış ve derin nefesler almaya başlamıştı. Az önce ne yaşamışlardı?? Kalbi heyecanla atarken, gözleri az önce aşağıda Şahan'ın üzerinde olan  gömleğine takıldı yaklaştı ve eline aldı. Kahve dökülmüş meğer o yüzden, banyoya girmişti. Az önce yaşadıklarını hatırlayınca yüzünde aptal bir gülümseme olmuştu.

~~~~~~

Gülhanım ise, kaşları çattık şekilde oturan kocasına gülmemek için zor tutuyordu kendini. Mehran Efe bu sefer baya sınırları aşmış ve babasını ciddi şekilde sinirlendirmeyi başarmıştı. Yavaşça kocasına yaklaştı ve başını göğüsüne koydu. Kocası anında saçlarına öpücük kondurmuştu. Eliyle kocasının göğüsünu hafifçe okşamaya başlamıştı.

- Yusuf'um o daha çocuk," demişti oğlunu savunmak istercesine,

- Gülüm, hangi çocuk at bizimle akşam yemeği yiyemez diye kendini çamura atar? Veya elindeki yavru ördeği büyüdüğü zaman kesip yeme planları kurar?" Diye dehşetle sordu,

Gülhanım, ufak bir sessizliğe kapıldı, Mehran Efe babasına, 'Karayel bizimle çiftlik evinde yemek yesin' demiş ve Yusuf Mirza kabul etmeyince kendini bir anda çamura atıp ağlamaya başlamış. Yusuf Mirza oğlunu oradan çıkarana kadar küçük tekmelerine maruz kalmış ve kendi üzeride çamur olmuştu. Üç yaş sendromu denilen şey neyse en kısa zamanda bitmesi lazımdı! Daha sonra elindeki yavru ördeği anne ve babasına gösterip..

- Buna çok yem veyelim büyüsün sonra kesip yiyelim.' Demişti, ikinci bir şoku orada yaşamıştı Yusuf Mirza, çünkü daha önce oğlunu koyun hariç hiçbir hayvanın kesilip yenildiğinde dair bilgi vermemişti. Kurban bayramlarında bile çocuklara travma olur diye gözleri önünde kesmiyorlardı üstelik. Anlamıyordu oğlu bunları nereden öğreniyor anlamıyordu! Ama Yusuf Mirza'yı en sinirlendiren onun isteklerini yapmadığı zaman . " Huysuz baba! Huysuzun!" Demesiydi. Hep Yâdesinden öğreniyordu bunları, derin bir nefes aldı. Tekrardan karısının saçlarına öpücük kondurdu. Onu birtek karısının mis kokulu saçları sakinleştiriyordu.

- Baba! Annemi öpme, o benim annem!" Duyduğu sesle tekrardan gözlerini sıkıca kapattı. Yok yok, Mehran Efe onun sınavıydı?! Karısını öpmesine bile karışıyordu, Daha sonra Mehran Efe gelmiş ve kucağına oturmuştu, tıpkı az önce onun yaptığı gibi Gülhanım'ın saçlarına öpücük kondurmuştu. Kara gözleri babasına dönmüştü, babası kaşlarını çatmış ve hiç gülmüyordu.

- Baba sen kızgın mısın?"

Babasından ses gelmeyince annesine dönmüştü bu sefer.

- Bebek annem, babam kime kızdı?" Diye sordu Gülhanım, kocasının göğüsünden başını kaldırdı ve oğluna ve daha sonra bir çocuk gibi oğluna küsen kocasına baktı..

- Sana kızmış annem."

Mehran Efe'nin kara gözleri anında şok içinde büyümüştü ve babasının kucağına daha çok yerleşmişti. Küçük elleriyle babasının yüzünü avuçları içine almış ve yüz yüze gelmelerini sağlamıştı. Alt dudağı anında titremeye başlamıştı. Ne demek babası ona küsmüştü?

- Babacığım, bana çok mu kızdın az mı?" Diye sormuştu alt dudağı titriyor ve her an ağlayacak gibi duruyordu. Gülhanım baba oğul,  yalnız konuşsunlar diye sessizce mutfağa gitmişti.

- Çok kızdım." Demişti ciddi bir tavırla, Mehran Efe babasının yüzünden ellerini çekmiş ve iki yana açmıştı.

- Bu kaday çok mu?" Diye sordu masum masum, Yusuf Mirza başını olumlu anlamda salladı... Mehran Efe derin bir iç çekti, Kara gözleri de dolmuştu, Kıyamadı Yusuf Mirza oğluna, bir anda çekti ve göğüsüne yasladı. Ne yaparsa yapsın, evladıydı kıyamıyordu.

- Ölürüm sana!" Dedi hiç düşünmeden, saçlarına öpücük kondurdu. Mehran Efe'de anında babasına sarılmıştı. " Ben sana çok kızabilir miyim? Ha! Sen benim canımsın, Canımın canısın, kurban olurum sana!"

- Babacığım, sen bana hiç küsme sen küsünce benim kalbim çok acıdı." Demişti burunu çekerek, minik kalbi babası ona küstüğü için çok acımıştı.

- Küsmem asla Küsmem! Ama sende lütfen, sakın birdaha herşeye  ağlama olur mu? Ve babaya karşı söylediğin cümlelere dikkat et." Demişti Mehran Efe başını olumlu anlamda salladı, babasının kucağından indi ve bağırarak annesinin yanına koştu. .

- Bebek annem! Babamla bayıştık, hadi yemek yiyelim ve sonya şiyinler pastası yapalım."

~~~~~~

Kahkahaların eksik olmadığı bir akşam yemeği olmuştu. Ayşe ve Yağmur uzun uzun okul hakkında konuşmuşlardı. Şahan, Barut iş hakkında konuşurken, Ela ise bu anlara mutlulukla şahitlik etmişti. Kalabalık aileye hasret olduğu için, bu anları çok seviyordu.. Daha sonra Ela'nın uykusunun gelmesiyle Ayşe, kalkmak istemiş ve kalkmışlardı. Şahan ise tatlı yemek istemişti,

-Sen emin misin sütlaç yemek istemediğine?" Diye sordu Şahan, Yağmur başını olumlu anlamda salladı. Geç saatlerde tatlı yemek gibi huyu yoktu, ama Şahan bunu kabul etmemiş gibi, kaşığı Yağmur'a uzatmıştı yemesi için. Yağmur şaşkınlıkla bakarken,

- Eğer tiksinirsen, diğer kaşıkla verebilirim." Demişti ama Yağmur başını olumsuz anlamda sallamış ve uzanıp kaşıkta ki sütlacı yemişti, sonuç olarak kaşığı geri çevirmek olmazdı. Şahan kocaman gülümsemiş ve kaşığı daha sonra kendi ağızına götürüp kalanları yemişti.

- Güzelmiş," dedi Yağmur,

Şimdi aynı kaşıktan yediniz ya Yağmur, öpüşmüş oldunuz!

Diyen iç sesine kocaman bir küfür savurdu Yağmur, Daha sonra gözleri yan masada ona bakan adamı görünce, sertçe yutkundu. Adam yaklaşık otuzlu yaşlarda ve resmen bacaklarına bakıyordu! Sanki Şahan'da hissetmiş gibi o tarafa bakmıştı. Sonra tekrar önüne dönmüş ve sütlacından bir kaşık daha almıştı. Yağmur sanki kendini korumak istercesine bacaklarını kendine çekmişti.. Ve adama bakmamaya çalıştı ama adamın gözlerimi  üzerinde hissettiği için imkansızdı.

-Kalkalım mı?" Diye sordu, Şahan başını olumlu anlamda ayağa kalktı.

- Kalkalım ama benim ufak bir işim var." Demişti yüzünde çok tuhaf bir gülümseme vardı. Yağmur'un kalbi korkuyla atarken, Şahan yan masanın üzerinde duran şampanya şişesini almış ve az önceki adamın yanına gitmişti. Yağmur sandalyeden korkuyla kalkarken Şahan, şişeyi açmış ve adamın bardağını doldurmuştu. Daha sonra birşey sormuştu, adamın cevap vermesiyle kafasında şişeyi kırması bir olmuştu. Yağmur olduğu yerde çığlık atarken, Şahan yere düşen adama bakmıştı,

- Kimse benim kızıl tilkime bakamaz! Kimse bir kadına o denli rahatsız edici bakamaz! Sizin gibi itler yüzünden kadınlar rahat rahat, istediklerini giyip, dışarı çıkamıyor!" Demiş ve sinirini alamayıp karnına sertçe tekme atmıştı. Restorantaki diğer kişiler onlara şokla bakarken, Şahan, rahat bir tavırla Yağmura doğru adımlaya başlamıştı. Restaurantın sahibi tanıdık olduğu için, Şahan için hiç bir problem yoktu.

- Otur yerine kızıl tilki!" Demişti daha sonra garsona el edip
"Bana bir tabak daha sütlaç getirir misiniz?"

Yağmur şok içinde oturmuştu yerine, Şahan'da oturup yarım kalan sütlacı yemeye başlamıştı. Ama Yağmur içindeki korkuyla,

- Adam ölmüş-

- Gebersin! Kimse benim karıma bakamaz! Dua etsin gözlerini oyup eline vermedim o itin," daha sonra garsonun  bir tabak daha sütlacı getirmesiyle, Yağmur'a göz kırpmıştı " Polisi beklerken güzel gider kızıl tilki, yemek ister misin?" Demişti sütlaç dolu kaşığı tekrardan, Yağmur'a  uzatırken, Yağmur gülmeye başlamış ve kocasının ona uzattığı sütlacı yemişti.








Bölüm sonu...

Umarım beğendiniz bir bölüm olmuştur.🙏🏻

Garson bey bende lütfen, bir adet Yusuf Mirza ve Şahan Payedâr alabilir miyim? İstek değil, ihtiyaç.🥺🤍

Yarın akşam yeni bölümde kaldığımız yerden devam edelim.🤍

Instagram; Maysa_58_

Beni wattpadan takip etmeyi unutmayın.
Maysa_58

Continue Reading

You'll Also Like

46.2K 5.1K 57
"O gün büyük bir tokat yemiştim, ardından annemi kaybettim ve ben o gün büyümüştüm. En azından öyle sanıyordum. Ta ki seni görene dek... Sen, yanağım...
1.3M 101K 27
Onların kaderi yıllar önce yaşanmış tek bir gece sayesinde birleşti. Bir anda karşısına çıkan ve peşini bırakmayan Atmanlı aşireti genç kızın bütün s...
18.5M 1M 52
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle...
836K 41.2K 46
"Kimsin sen?" titreyen sadece sesim değildi artık bedenimde aynı şekilde titriyordu. Karşımda ki adam gözlerimin içine bakarken ben korkuyla ona adım...