Kalacakları yere geldiklerinden Pars sandalın halatını bağlarken Sara'da eve girerek mutfağa doğru yürümeye başladı. Akşam yemeği için Pars'ın aldıklarını incelerken Pars yanına gelerek;
"Sana enfes bir balık ızgarası yapacağım." dediğinde Sara ellerini göğsünde birleştirerek;
"Sen yemek yapacaksın öylemi?" dediğinde Pars Sara'ya yandan bakış atarak tebessüm etti.
"Hemde daha önce böyle bir lezzet tatmadım diyeceksin." diye meydan okuyunca Sara istemsizce kıkırdadı.
"Bende salata yapayım. Aç kalırsak en azından salata yemiş oluruz." dediğinde Pars gülerek;
"Belkide tam tersi olur ha ne dersin." diyince Sara bozularak oturduğu masadan kalktı.
"Salatayı da yapamayacağımı düşünmezsin Pars." diyerek sebzeleri yıkamaya başladı.
Kahkaların yükseldiği mutfakta ilerleyen saatlerde yemeğin hazır olmasıyla masayı kurdular.
Yemeğe başladıklarında Sara bardağına kırmızı şarap doldururken Pars'a bakarak;
"Seni daha yakından kimsenin tanımadığı kadar yakından tanımak istiyorum." dedi.
Pars,"Beni zaten tanıyorsun güzelim." diyerek gülümsedi.
"Buna tanımak mı diyorsun. Daha senin hakkında temel bilgileri bile bilmiyorum." dediğinde Pars çatal ve bıçağını tabağının yanına bırakarak;
"Mesela?" diye sorduğunda dirseklerini masaya koyarak ellerini birleştirdi.
"En sevdiğin yemek, renk, Film, dizi, hobilerin. Yapmaktan hoşlandığın seni sen yapan şeyler."
Pars daha önce hiç bir kadından hatta çevresinden böyle bir soru almadığı için tuhafına gitti. Sara'nın sadece sormak için değil öğrenmek ve benimsemek istediği için sorduğunu gözlerinin içine bakınca anladı.
"Et sote, Siyah." diyerek kısaca geçiştirmek istesede Sara buna izin vermemekte kararlıydı.
"Dizi ve film?" diye eklendiğinde Pars bıraktığı çatalını ve bıçağını alarak balığı keserken;
"Film ve dizi izleyecek çok vaktimde yok. Bu yüzden seçim yapamıyorum." dedikten sonra ağzındaki lokmasını çiğnemeye başladı.
"Tamam. Bu saatten sonra bolca vaktimiz olduğuna göre ben sana en sevdiğim dizi ve filmi izleteceğim." dediğinde Pars tebessüm ederek;
"Ondan hiç şüphem yok zaten." diye karşılık verdi.
"Peki. Imm... Neler yapmaktan hoşlanırsın. Hobilerin neler?"
"Santraç, tavla, beyzbol."
"Tamam şimdilik aklıma gelenler bu kadar. Ben söyleyeyim şimdi." dediğinde Pars Sara'ya müsade etmeyerek;
"Patates kızartması, Gri, Avatar, dizi yok çünkü pek sevmezsin. Jumping yapmak istiyorsun ama daha cesaret edemedin. Dövüş sanatlarına vakit ayırmaktan hoşlanıyorsun. Dalış yapmak en büyük hobin." dediğinde Sara dudak büzerek;
"Benden hep bir adım önde olamazsınız Pars bey. Hakkımdakileri Gökçe'den öğrendiğin kadar biliyorsun ya daha derin kimsenin tanımadığı kadar derin tanımak istersen bilmediklerin ne olacak?"
Pars tek kaşını kaldırarak Sara'yı süzdüğünde Sara kahkaha atana kadar dediğinin doğru olduğunu sanıp tuhafsamıştı.
"Ya cidden inandın varya şu halini görmen gerekiyor." diyerek gülmekten karnına ağrılar girmeye başlamıştı.
Pars Sara'ya keskin bakış attıktan sonra masadan kalkarak yanına gitti. Yavaşça ellerinden tutarak ayağa kaldırdı.
"Kocanla dalga geçmeye utanmıyor musun?" dediğinde Sara'nın kahkaları dahada yükselmişti.
"Koca. Kocam. Bu kelimeye alışmalıyım." dediğinde Pars'ın tek hamlede kucağına almasıyla gülmesi kesilerek;
"Napıyorsun?" diye sordu.
"Seni odamıza götürüyorum. Kahkalarına orda devam edersin." dediğinde Sara ellerini boynuna dolayarak;
"Sen beni ansızın kucağına almaya iyice alıştın." dedi. Pars merdivenlerden çıkarken;
"Hiç rahatsız gibi durmuyorsun." derken Sara başını Pars'ın omzuna koyarak;
"Çünkü rahatsız değilim."dedi.
"Öylemi Avukat hanım."
"Gerçekten mi?
"Ne gerçekten mi?"
"Avukat demekten vazgeçmeyecek misin?"
"Neden vazgeçeceğim avukatım değil misin?"
"Değilim artık."
"Şittt. Sus öyle deme. Avukatım olmadan ben ne yaparım."
"Karanlık işlere bulaşmazsanız çokta avukata ihtiyacınız olmaz Pars bey."
"Ne olursa olsun sen benim avukatımsın." dediğinde kucağından Sara'yı indirdi.
Tşörtünü çıkartırken Sara'ya doğru bir adım attı. Geriye doğru adım atan Sara Pars'ın pantolunu çıkartıp tekrar kendisine bir adım atmasıyla yatağa oturunca karşısında sadece boxer'la kalan Pars'a baktı.
Pars usulca üstüne doğru gelirken Sara yatakta geriye doğru giderken elbisesi basenlerinden yukarıya doğru kayıyordu.
Pars'ın bakışları Sara'nın kadınlığından başlarak gözlerine kayınca Sara istemsizce dudağını ısırdı. Birbirlerinden aldıkları etkileşimden ikiside tekrar tekrar birbirinin olmak için yanıp tutuşuyorlardı.
Pars Sara'nın elbisesinin eteklerinden tutup çıkarırken Sara'nın dağılarak yanlara savrulan saçlarını elleriyle geriye doğru ittirdi. Sara'nın kokusu ve dişil enerjisi başını döndürüyor kontrolü kaybetmesine neden oluyordu.
Burnunu Sara'nın yanağında gezdirerek kokusunu daha derinden içine çekerken Sara Pars'ın tenine değen nefesiyle her defasında ürperiyor şehvetten gözleri buğlanıyordu.
Sara'nın kokusuyla sarhoş olan Pars elini Sara'nın boğazına götürdü ve hafifçe kavradı.
Pars Sara'nın dudağını ısırarak bundan zevk aldığını görünce hafifçe kavradığı boynunu dahada sıkarak dudaklarına yapıştı.
Susuzluğunu giderircesine öptüğü alt dudağını, dişleri arasına alarak çekiştirip ısırınca acı ve zevkle inleyen Sara tırnaklarını Pars'ın omuzlarına geçirerek boynunu hafiften geriye doğru itti.
Pars Sara'nın boynunu okşayarak dudaklarıyla boynundan göğüslerine kadar yol izledi. Gıdıklanma hissi acı ve zevke dönüşmüştü.
Zevten Pars'ın altında kıvranan Sara nefesini düzene sokamıyordu. Ağzından çıkan iniltiler odada yankılanırken Pars kıvırdığı belinden iki eliyle tutatak destek aldı.
İçini tamamen dolduran Pars gel gitlerini hızlandırınca nefes nefese kalarak yatağa uzandıklarında aşağıdan gelen sesle Pars hızla yataktan doğruldu.
Boxer'ını giyerek çekmecedeki silahını alınca Sara korkmaya başladı. Pars'ın ardından çarşafa sarılarak merdivenleri indiğinde ikiside oturma odasında küçük yaramaz kediyi gördüler.
Birbirlerine bakarak güldüklerinde Sara Pars'ın aldığı mamayı bir kaba koyarak kedinin önüne koydu. Birlikte kediyle biraz vakit geçirdikten sonra birlikte girdikleri duştan çıktıklarında Pars özenle Sara'nın saçlarını kurulurken Sara Pars'ın nasıl bu hale geldiğini düşünüryordu.
Yatağa geçtiklerinde birbirlerine sarılarak uykuya daldıklarında yanlarına gelen kedi ayak uçlarına kıvrılarak onlara eşlik etti.
Sabahın ilk saatlerinde kalkan Pars Sara'yı yanında görünce tebessüm etti. Güne onu görerek başlamanın verdiği huzura yoğunlaştı. Usulca parmağını yanağında gezdirdikten sonra kokusunu içine çekti.
Öperek uyandırdığında Sara yataktan bir türlü çıkmak istemeyince uyanmasını sağlamak için zorla yataktan kaldırdı.
Kendisine zar zor gelen Sara hazırlanınca kahvaltı yapmak için Pars'ın süprizini gerçekleştireceği yere doğru yola çıktılar.
Geldikleri yer bir tepeydi. Muazzam manzaranın karşısında kahvaltılarını yaptıklarında sıra sürprize gelmişti.
Tepede biraz yürüdükten sonra Pars durarak;
"Gözlerini bağlamamız gerekiyor."
diyince Sara'nın merakı iyice artmıştı.
"Peki." diyerek Pars'ın gözlerini bağlamasına müsade etti.
Pars Sara'nın gözlerini bağlandığında yürümesine yardım etmek için ellerini tutarak yol boyu rehberlik etti. Kısa bir yol yürüdükten sonra Sara yorulunca durdu.
"Daha gelmedik mi Pars? Bu şekilde yürümek çok zor." dediğinde Pars Sara'yı omzuna alarak;
"Sakın göz bandını çıkarma az kaldı." dedi. Sara Pars'ın omzunda savrulurken;
"Sabah sabah ne süprizi bu ya?" diye sordu.
"Sabret avukat sırtımda taşıyorum seni işte daha ne istiyorsun?" dediğinde Sara gülerek;
"Kırk yıl düşünsem bu halimiz aklıma gelmezdi." dediğinde Pars yavaşça Sara'yı yere bırakarak;
"Aklına gelmeyecek daha nice şeyler başına gelecek avukat." dediğinde Sara biraz olsun irkilmişti. Elbisesini düzelterek;
"Hadi artık açayım şu bandı." dedi ve ellerini gözüne götürdüğünde Pars ellerini tutarak;
"Birazdan açacağız. Bekle." dediğinde Sara'ya hafif sert kaplamalı bir yelek giydirdiğinde Sara üstündekine dokunarak;
"Bu ne ?" diye sordu. Pars'tan cevap alamayınca göz bandını çıkarttı.
Gözlerini açtığı gibide anlık nefesi kesildi. Üstündeki koruma ipini sıkıca kavradığında yutkundu. Gözlerini kocaman açarak Pars'a baktığında rüzgar saçlarını savuruyordu.
"Pars! Bu yaptığına inanamıyorum." diyerek kahkaha atmaya başladı.
Her ne kadar korksada iliklerine kadar hissettiği adrenalin hoşuna gitmişti. Görevli ipi bırakmak için saymaya başladığında. Tuttuğu ipi dahada sıkı kavradı. Heyecandan kuruyan dudaklarını diliyle ıslattığında avuçlarının içleri terlemeye başladı.
Görevlinin geriye doğru sayarak kendilerini tutmayı bırakmasıyla havada süzülürken adrenalinden bayılacakmış gibi hissetti. Taki karşılarında ardı ardına atılan havai fişekleri görene kadar. Havai fişeklerin eşliğinde havada süzülmeleriyle gördüğü manzara gözlerini kamaştırmıştı.
Sara Pars'a bakınca gözlerinin dolduğunu hissetti. Pars'ın kendisi için tüm bu yaptıkları Sara'yı inanılmaz mutlu etmişti.
Sara yeleği çıkarırken ellerinin titrediğini fark etti. Adrenali hala geçmemişti. Pars'a baktığında onun bu denli rahat olmasına şaşırmıştı.
Arabaya doğru yürürlerken Sara başının döndüğünü hissetti. Ardından hissettiği miğde bulantısını jumpinge bağlıyordu.
Arabaya bindiklerinde ara ara gelen miğde bulantısından artık şüphelenmeye başlamıştı. Adet döneminin bir hafta gecikmesiyle şüphesinin artması içinde endişe uyandırdı. Pars'a dönerek;
"Biraz başım ağrıyorda. Eczaneye uğrayalım. Bir tane ağrı kesici alalım." dediğinde emin olmadan Pars'a bir şey demek istemiyordu.
Kaldıkları yere yaklaştıklarında ileride yerli kalkın kutlama yaptığını gördüler. Sara Pars'ın elinden tutarak kalabalığın içine doğru çekiştirirken Pars endişelenmişti.
Korumalara işaret yaptıktan sonra kalabalığın içine girdiler. Sara'nın bir saniye olsun yanında ayrılmayarak etrafı gözlüyordu. Bu kadar kalabalığın içine girmeleri içini oldukça huzursuz hissettirmişti.
Sara'nın kulağına eğilerek;
"Güzelim. Çok yorulduk. Hadi eve gidelim." dediğinde Sara alaycı bir tavır sergilerek;
"Tamam. Birazdan gideriz. Biraz rahat olsana." dediğinde Pars'ın cebindeki telefona ardı ardına mesajlar gelmeye başladı.
Mesajların ardından cebindeki telefonun titremesinden çaldığını anlayarak elini cebine attığında arayanın Ateş olduğunu gördü. Açmaya yeltendiği sırada yanındaki kadın bilerek hızla koluna çarptı ve telefonun yere düşmesine neden oldu. Pars telefonu almak için yere eğildiğinde
Sara'nın yanındaki diğer kadın sertçe Sara'yı ittirerek Sara'nın geriye doğru savrulmasına neden olurken diğer kadınlar Pars'ın etrafını sararak hareket etmesini engelliyorlardı.
Pars telefonunu yerden alıp doğrultunca Sara'yı kendinden uzakta görünce etrafındakileri ittirerek Sara'ya seslendi.
Sara itiş kakış eşliğinde kalabalığın içinde savrulurken Pars görüş açısından kaybolmuştu.
Sara panik içinde etrafına bakınırken arkasında ansızın beliren bir adamın bir elini ağzında diğerini belinde hissedince dehşete kapılarak çırpınmaya başladı.
Pars Sara'nın görüş alanından kaybolmasıyla deliye dönmüştü. Hızla sağına soluna bakınırken titreyen eliyle belindeki silahı çıkararak havaya defalarca ateş etti.
Çevresindeki kalabalık duydukları silah sesiyle hızla dağılmaya başladığında Sara'yı arabaya binmesi için sürükleyen adam dahada hızlı davranarak Sara'yı Hilton ailesinin işareti olan arabaya doğru ittirirken Sara adamın elini ısırarak erkekliğine tekme atarak kurtulduğunda Ates Sara'yı gördü.
Pars'ın adamları silahın sesini duyunca etrafa dağılıp neler olduğunu anlamaya çalışırken, Ateş canını hiçe sayarak Sara'ya doğru koşarken son mermisine kadar onu rehin alan adama ateş etti.
kalabalığın dağılmasıyla Pars, Ateş ve Sara'yı gördü. Sara Pars'a doğru koşarken vurulan adamın korumaları Ateşi kurşun yağmurana tuttular.
Pars bakışlarını yerde kanlar içinde yatan Ateş'ten hızla ayırırken kendisine doğru koşan Sara'yı kurşunlardan korumak için yaptığı hamleyle göğsünün altında keskin bir acı hissetti acıya rağmen bir adam daha attığında bu sefer aynı acıyı karnında hissetti.
Sara Pars'ın vurulduğunu görünce koşmayı bırakarak olduğu yerde sendeledi.
Pars yanından hızla geçen arabanın camındaki amblemi görünce elinde tuttuğu silahı bıraktı. Silahı yere düşerken.
Elini göğsünün altına götürdü. Elindeki kana bakınca ayakta duramayacağını anlayarak dizlerinin üstüne düştü.
Sara korkudan titreyen vücuduyla Pars'ın yanına gelince yüzünde bir tane bile mimik oynamazken ardı ardına akan göz yaşları yüzünde süzülmeye başlamıştı. Titreyen sesiyle;
"Paarsss. Hayırr. Hayır. Sakın." dediğinde dizlerinin üstüne düşerek Pars'ın kanayan yerine baskı yaptı. Lakin Pars'ın adamlarından birisi Sara'nın arkasından ona iki el ateş ettiğinde acıdan nefesi kesilen Pars'ın üstüne doğru düşence Pars'ın içindeki çaresizlik tüm vücudunun titremesine neden olmuştu. İlk defa kalbinin üşüdüğünü hissetti.
Daha fazla dayanamayacağını anlayınca kendisini yere doğru bıraktı. Göğsünde kanlar içinde yatan Sara'ya sarıldığında
İçine çekildiği karanlıkta bulanıklaşan bilincinin ardında, gördüğü tek şey Sara'nın kendise gülümseyen çehresiydi.