GİRİFT

By Asmtass

175K 9.5K 2.1K

Hayatınızın 5 yılını vatan haini olarak bir uyuşturucu çeteside geçirebilir miydiniz? Kardeşim dediğiniz ins... More

1.Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm Kesit
5. Bölüm:
6.Bölüm:
7.Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
65K!
Gelecekten Kesit
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13.Bölüm:
14. Bölüm
Boksör
15. Bölüm
16. Bölüm
Duyuruuu
18.Bölüm

17. Bölüm

1.4K 107 4
By Asmtass

17.Bölüm:

Multi Medya: Yüzbaşı İzgi  Adar temsili

İyi okumalar canlarım🤍

********

İzgi'nin Anlatımıyla:

Evin içi kapkaranlıkken gözlerimi sıkıca yummuş, başımı kendime doğru çektiğim dizlerime yaslamıştım.

Her zamanki gibi zorlu bir regl dönemi geçiriyordum. Sabahtan beri karnıma giren kramplara rağmen askeriye rutinlerinden şaşmamıştım. Ama eve gelince işler değişmişti, askeriyedeki tüm direncim bir anda yıkılmıştı sanki.

Mutfağın ışığının kapandığını işittiğimde bana doğru gelen Kaan'ın adım seslerini işittim.

"İzgi, Uyudun mu güzelim?" Başımı iki yana sallarken derin bir nefes aldım.

"Uyumam mümkün değil. Kurşun yarası bile bu kadar acıtmıyor Kaan." Ağlamaklı bir tonda mırıldandıklarım üzerine Kaan yanıma oturdu. "Bak sana papatya çayı yaptım. Ağrını hafifletir biraz." Bana uzattığı kupayı zoraki bir tebessümle aldığımda Kaan elini sırtıma atarak hafifçe ovalamaya başlamıştı. Bu dönemde bana en çok yardım eden kişi Kaan olurdu. Gece boyu uyumayıp başımda beklediğini bilirdim.

"Nasılsın son zamanlarda? Pek konuşamadık." Elimdeki çaydan bir yudum aldım.

"Fena değil. Karmaşık hissediyorum biraz. Peki ya sen?" Omuz silktiğinde gülümsüyordu.

"Ben her zaman iyiyim bebeğim. Şu an seni soruyorum ben karmaşık hissetmenin sebebini merak ediyorum." İmalı bir gülümsemeyle söyledikleri ile gözlerimi devirdim.

"Açık konuş."

"Ya acaba siz Savaş ile birbirinize karşı bir şeyler hissediyor olabilir misiniz? Yan yana gelince arkadaş gibisiniz ama bir garip bakıyorsunuz. E şimdi bir garip hissediyorum deyince." Hissettiğim şaşkınlık ile ona bakarken başımı hızla iki yana salladım.

"Saçmalama! Ben onu değil Hakan'ı düşünüyorum bir kere." Gözlerindeki parlamayı gördüğümde öfkelendim. "Hakan kim?"

"Elinin körü Kaan. Bir kere de fesat düşünme Kaan. Askeriyedeki çocuktan bahsediyorum Kaan!" Ona çıkışmam üzerine ellerini teslim olurcasına havaya kaldırdı. "Tamam, tamam  kızma."

"Sinirlendirme sende. Zaten gerginim." Dolan gözlerimi sıkıca tekrar yumduğumda Kaan'ın durgun sesini duydum.

"Olayı bir soruşturdum da gencecik kıza yaşatılanlar korkunç ötesi." Derin bir nefes verdim. "Çocuğun o hâline hak vermeden edemedim." Kaan elini omzuma atıp ona yaslanmamı sağladığında gözlerimi yumdum.

"Bir de," gözlerimi açıp ters ters baktıktan sonra derin bir nefes aldım. "Bu konu hakkında sakın bir şey söyleme ama Savaş konusunda belki haklı olabilirsin." Konuşacağını hissettiğimde ellerimi karnıma bastırdım.

"Sakın konuşma Kaan."

"Tamam, hiçbir şey demiyorum ben." Söyledikleri ile gözlerim artık yorgunluktan kapanırken, ağrım uyumama engel oluyordu.

"Ağrı kesici ister misin?" Bu ağrıya dayanamayacağımı fark ettiğimde başımı olumlu anlamda salladım. "Hangisi olsun?"

"1000 mg olanı." Kaan salondan çıktığında bir süre sessizlik olmuştu. İki dakika içerisinde Kaan elindeki ilaç kutusuyla yanıma geldiğinde ağrı kesiciyi hızlıca içtim. Yarım saate etkisini gösterirdi.

"Ben odama geçiyorum canım." Kaan'ın yanağına bir öpücük kondurup ayaklandığımda başını olumlu anlamda salladı. "Tamamdır, bir şey istersen seslen."

"Çok geçe kalma." Beni onaylar bir mırıltı çıkarttığında odama girip kapıyı kapattım. İlk iş telefonumun sesini açıp şarja taktım. Yatağa girdiğimde üzerime örtü örtüp cenin pozisyonu aldığımda bu ağrının bir an önce geçmesinden başka bir isteğim yoktu...

------------

Uyku ile uyanıklık arasındaki o ince çizgide olduğumu hissederken duyduğum rahatsız edici ses ile kaşlarım çatıldı. Sesin dışarıdan geldiğini düşünerek tekrardan o derin uykuya dalmak için başımı yastığa gömsem de en sonunda gelen sesin çalan telefonuma ait olduğunu anlayarak yattığım yerden fırladım. Bir gözüm açık, diğer kapalı haldeyken şarja takılı olan telefonumu alıp arayan kişiyi görür görmez telefonu açtım.

"Yüzbaşı İzgi Adar Ankara. Emret Komutanım!" Esnememek için kendimi sıkarken sesimi gür çıkartmak için büyük bir savaş vermiştim.

"Yüzbaşı timini toparla görev var! Hakkari'ye gidiyorsunuz ve uzun süreli hazırlık yapın. Anlaşıldı mı?"

"Anlaşıldı Komutanım!" Derken bir yandan da odamdan çıkmış Kaan'ın odasının önüne gelmiştim.

"1 Saat içerisinde hepinizi toplantı salonunda göreceğim."

"Emredersiniz K-" Telefon yüzüme kapandığı anda Kaan'ın kapısını yumruklamaya başlamıştım. "Kaan kalk hemen!" odasının kapısını açan Kaan'ın uykusu açılmış gibi görünüyordu.

"Ne oluyor?"

"Görev var. Hakkari'ye gidiyoruz ve uzun zamanlı olacak yarım saate askeriyede olmamız gerek." Kaan beni onaylayıp koşar adımlarla mutfağa giderken ben de timi konferans aramasına almıştım.

Herkes telefonu açtığında onlara görev olduğunu ve yarım saatleri olduğunu söyleyip telefonu kapattıktan sonra koşar adımlarla odama gittim. Ne olur ne olmaz aniden gelen görevler için hazırladığım çantayı açıp içerisine kısa bir göz gezdirdim. İçerisinde uzun sürede bana lazım olabilecek kıyafet ve benzeri çoğu şey varken yatağımın yanındaki komodinin alt çekmecesinden aldığım ped paketini ve ağrı kesici kutusunu çantama attım. Üzerime hızlıca askeri üniformamı giyindikten sonra saçımı sıkı bir topuz yapıp spreyle sabitledim. Çantama gerekli olan birkaç şeyi daha koyup odadan çıktığımda Kaan'ın seslenişini duydum.

"İzgi Makinedeki kahveyi termoslara doldursana." Dumanı tüten kahveleri çıkarttığım termoslara doldurduktan sonra buzdolabında duran hazır sandviç paketlerini aldım. Kaan da birkaç dakika içerisinde hazır bir şekilde odadan çıktığında komodinin üzerinde duran silahımı belime takıp kapının önüne geldiğimde Kaan'a yönelik konuştum.

"Kaan çantanı bana ver. Anahtarı alıp arabaya iniyorum ben. Sen de termosları alıp gelirsin. Mutfak dışındaki tüm şartelleri indir. Albay uzun süreli olacak dedi."

"Kaan elindeki sırt çantasını bana uzatırken derin bir nefes aldı. "Tamamdır geliyorum ben 5 dakikaya." Arabanın anahtarını alıp evden çıktığımda asansöre bindim. Normalde asansöre pek binmediğim için garip hissetsem de umursamadım. Asansör otopa1rkın olduğu kata indiğinde Kaan'ın arabasına doğru ilerlerken biraz ötede farları açık olan arabayı gördüğümde yüzümde oluşan gülümsemeyle elimdeki çantaları bagaja koyduktan sonra arabanın kaputuna yaslandım.

O sırada arabanın farları kapanmış ve arabadan Savaş inmişti. Yüzündeki tebessümle bana doğru yürürken yerimde dikleştim.

"Yüzbaşım, hayırdır bu saatte."

"Görev beklemez savcım. Asıl size sormalı." Gözlerini ovuştururken hafifçe esnedi.

"Bizde de olay yeri beklemez diyelim. Nasılsın peki, iyi misin?" Derin bir nefes alırken omuz silktim.

"Fena değilim gibi. Ben de tam anlayamadım. Ya sen, çok yorgun görünüyorsun." Başını bana hak verircesine salladı.

"Son zamanlarda işler oldukça yoğun. Suç oranları o kadar artmış durumda ki olay yerlerine çoğunlukla gidemiyorum. Aslında buna çok önem veririm ama," omuz silktikten sonra derin bir nefes aldı. "Öyle işte."

"Bu kadar şeyin üst üste binmesi çok yorucu gibi görünüyor ki bu ifadenden belli zaten. Hadi daha fazla bekleme de git uyu. Sabah yine işbaşı." Elimi omzuna atıp konuştuğumda kısa bir an zihnimden bundan rahatsız olup olmayacağı geçmiş, elimi geri çekmiştim.

"Haklısın. İyi geceler o zaman."

"İyi geceler."

"Savaş," gideceğimiz görevin nasıl olacağını az çok tahmin ettiğimden tekrar konuştuğumda arkasını dönmek üzereyken durdu.

"Efendim?"

"Hakkını helâl et." Kısa bir an kalakaldığında gülümsedim. "Görevde neler olacağı bilinmez." Başını olumlu anlamda salladığında duyabileceğim bir şekilde "helâl olsun" diye mırıldandı. "Sen de helâl et."

"Eğer hakkım varsa, helâl olsun."

"İzgi söylemeyi unutmuşum ama, görevden geri döndüğünde konuşabilir miyiz? Sana anlatmak istediğim şeyler var." İçimi kaplayan meraka rağmen başımı olumlu anlamda salladım.

"Tabii konuşuruz. Hatta hazır ol görevden döndüğüm ilk gün sendeyim." Bana gülümsedikten sonra tekrar esnediğinde gülüşümü tutamamıştım.

"Haydi savcı haydi, sabah olacak birazdan." İşaret parmağımla saati gösterdiğimde sırıtarak arkasını döndü.

"İyi geceler o zaman. Dikkat edin kendinize."

"İyi geceler. Sen de dikkat et." Bu sözlerimin ardından Savaş otoparktan çıktığında arabanın şoför koltuğuna oturup başımı geriye yasladım. Bir süre daha öylece beklediğimde Kaan'ın hâlâ gelmemiş olması meraklanmama sebep olmuştu.

"Nerede kaldı bu çocuk? Albay bizi kesecek geç kalırsak." Tam o anda otoparka giren Kaan koşarak gelip ön yolcu koltuğuna yerleşmişti.

"Tak kemerini hemen. Nerede kaldın?"

"Savaş ile karşılaştık asansörde. Evin anahtarını ona verip bir iki şey söyledim."

"Anahtar bizde kalsa da bir şey olmazdı ki." Otoparkın kapısının açılması için kumandasını aldığımda Kaan konuştu.

"Normalde evet ama ne olur ne olmaz. Bir de jeneratör bozulmuş galiba. Elektrik giderse buz dolabını kontrol etmesini rica ettim." Başımı olumlu anlamda salladığımda kapının açıldığını görerek gaza bastım.

Anlaşılan yetişebilmek için hız sınırlarını aşmamız gerekiyordu. Ceza yemesek iyiydi.

□□□□□□□□
Albay oturduğu sandalyeden kalktığı anda hepimiz ayaklanıp hazır ola geçtik.

"15 dakika içerisinde sizi helikopter pistinde göreceğim. Gerekli hazırlıkları tamamlayın."

"Emredersiniz komutanım!" Sesimiz odanın içerisinde yankılandığında tekrardan Albayın sert sesi duyuldu.

"Yolun açık olsun asker."

"Sağ ol!" Albay odadan çıktığı anda timdekilere döndüm. Hazır olda bekliyorlardı.

"Tim, hemen silahhaneye inip gerekli tehçizatı ediniyorsunuz. Silahları ne olur ne olmaz tekrar kontrol edin."

"Emredersiniz komutanım." Cevabını aldığım anda ellerimi birbirine vurdum.

"Haydi o zaman. 15 dakikamız var acele!" Hepimiz koşar adımlarla silahhaneye giderken saate bakmıştım.

Saat 5.15 olmuştu bile.

Uçağımız 6 da kalkacağına göre saat 8 gibi ancak Hakkari'ye iniş yapardık.

Hakkari'ye sadece biz değil, başka bir şehirden bir tane daha tim ve sadece İstanbul'dan 5 doktor, 5 hemşire olmak üzere 10 sağlık çalışanı da geliyordu. Sınır yakınlarında bir köye oldukça büyük bir silahlı saldırı olmuştu. Siviller ve askerler de dahil olmak üzere elliden fazla yaralı vardı. Şehit sayısı ise tam olarak belli değildi.

Yaklaşık 4 yıl boyunca tim olarak o bölgede görev yaptığımız için bizim tim gidiyordu. Ben de uyuşturucu operasyonundan önce 1 yıl kadar tim ile orada bulunmuştum.  Albaydan öğrendiğim kadarıyla diğer timin komutanı da zamanında 6 yıldan fazla süre boyunca o bölgede kalmıştı.

12. Dakikada tüm hazırlığım bittiğinde derin bir nefes aldım.

Bakalım bizi neler bekliyordu...

□□□□□□□□□

Binbaşının odasından çıktığımızda derin bir nefes aldım. Saat sabah 9.00' u gösterirken önce helikopter olmak üzere uçak ve araba yolculuğu yapmıştık.

Şimdi ise askeriyedeydik. Geleli yarım saat olmuştu ve bu yarım saatin tamamını binbaşıyla buranın durumu ve yapacaklarımız hakkında konuşarak geçirmiştik. Ayrıca öğrendiğim kadarıyla buraya gelen diğer tim Gölge timiydi. Gölge timi, her biri farklı yaşantılardan  olan istihbaratçılardan oluşan bir timdi. Sadece gerektiği zamanlarda birleştikleri için birbirlerini dışarıda görseler bile çoğunlukla tanıdıklarını belli edemezlerdi. Aynı şekilde biz de onlardan herhangi birisini tanıyorsak asla belli etmemeliydik. Binbaşı bu konuda özellikle hepimizi uyarmıştı. Birazdan ise Gölge timi ile tanışıp plan yapmak için muhtemelen saatler sürecek bir toplantı yapacaktık.

Gölge timi şu an saldırı olan köyden geliyorlardı. Bizden birkaç saat önce buraya geldikleri için arazi araştırması yapmak istemişlerdi. 5 dakikaya burada olacaklarını öğrenmiştim.

"Kartal timi, bildiğiniz üzere Gölge timi birazdan burada olacak.  Fazla vaktimiz olmadığı için onları karşılayıp tanışma işini en kısa sürede halletmemiz gerekiyor. Anlaşılmıştır umarım."

"Anlaşıldı komutanım!" Hep bir ağızdan konuşmalarının ardından Gölge timinin gelmesini beklemeye başladık. Bu bekleyişimiz çok uzun sürmezken askeriye sınırlarından içeriye giren zırhlı araç bizim bulunduğumuz yerin biraz ilerisinde durduğumda araca doğru birkaç adım attık.

Aracın kapısı açıldı.

Araçtan ilk olarak inen yüzbaşı ile timdekiler hazır ola geçti. Yüzlerindeki maskelerle araçtan inen 5'i erkek, 1'i kadın olduğunu tahmin ettiğim Gölge timinin üyelerine bakarken fark ettiğim şey ile içimi büyük bir şaşkınlık hissi kapladı. Zira ben bu timdeki 2 kişiyi yakinen tanıyordum...

--------

Çook Çok uzun bir aranın ardından selamlarr.

Girift'e neredeyse 2 aydır doğru dürüst bir cümle bile yazamamış olduğum aklıma gelince başıma bir ağrılar girdi anlatamam. Dedim ki ben ne yapıyorum.

"Kendim gibi ikizler burcu olan kararlarım da ışık hızında değişmeye devam ediyor. Kitabı bu şekilde yazmaya devam etmeye karar verdim. Gidebildiği kadar gidecek. Tabii bu sırada ben arka plandan Girift'in yeni kurguladığım diğer versiyonunu yazacağım. Yeni yazdığım versiyon ile bu versiyonun bölümleri eşleştiği anda da bu yazdıklarımı silip arka planda yazdığımı yükleyeceğim. Bu şekilde daha iyi olur diye düşünüyorum.

Bundan sonrasına bakacağız artık. Ayrıca çok yakın bir zaman olmasa da birkaç ay içerisinde size güzel bir süprizim olacakk. Ocak veya şubat aylarında onu da açıklayacağım.

Bu bölüm biraz kısaydı ama daha fazla devam ettiremeyeceğim için burada bırakmaya karar verdim. İleri bölümler daha uzun olacak İnşallah.

Ve size sorularımı sorup kaçıyorum.

*Sizce Savaş İzgi'ye ne anlatmayı planlıyor?

*Gölge timinden İzgi'nin tanıdığı o 2 kişi kimler olabilir?

Görüşmek üzereee

🖤🖤

05.09.2023 / 1700 Kelime

Continue Reading

You'll Also Like

41.6K 3.4K 19
Acar, gözü pek demekti. Daha öğrenciyken bu lakabı uygun gören komutanı bu zamanlara geleceğini bilerek ona böyle seslenmişti. Bade Demir. Askeriyen...
53.3K 2.8K 15
28 yıl önce karıştırılmış bir binbaşının hikayesi.Ben Asena Doğu namı değer Kızıl Dağların Kızılı ismini duyanların korkudan titrediği kadın Bu ben...
845K 75.3K 39
❝Savaşı durduramam ama elime mikrofon alarak insanların sesini duyurabilirim.❞ Savaş kaybolmaktır. Ben bu savaşta kayboldum. Beni babam bile bulamadı...
584K 4.7K 4
Olaylar ve kişilerin hepsi kurgudur. Bir kız var doğduğu topraklara aşık, Bir kız var milletine aşık, Bir kız var bayrağına aşık, Ve yine bir kız va...