PAYEDÂR(TÖRE) /TAMAMLANDI\

By Maysa_58

5.5M 308K 54.7K

🌹 Genç adam, karşısında melekleri kıskandıracak derece güzel olan karısına doğru adım attı. Tam önünde durdu... More

~Tanıtım~
~1.Bölüm~
~2.Bölüm~
~3.Bölüm~
~4.Bölüm~
~Gelecek bölüm Alıntısı~
~5.Bölüm~
~6.Bölüm~
~7.Bölüm~
~8.Bölüm~
~9.Bölüm~
~10.Bölüm~
~11.Bölüm~
~12.Bölüm~
~13.Bölüm~
~ Şahan & Yağmur ~
~14.Bölüm~
~15.Bölüm~
~16.Bölüm~
~Şahan & Yağmur 2~
~17.Bölüm~
~18.Bölüm~
~19.Bölüm~
~Senem & Barut Karadağlı~
~20.Bölüm~
~21.Böüm~
~22.Bölüm~
~23. Bölüm ~
~24.Bölüm~
~25.Bölüm~
~26.Bölüm~
~27.Bölüm~
~28.Bölüm~
~29. Bölüm ~
~30.Bölüm~
~31.Bölüm~
~32.Bölüm~
✨Kesit✨
~33. Bölüm~
~34.Bölüm~
~35.Bölüm~
~36.Bölüm~
🍬 Bayrama özel bölüm 🍬
~37.Bölüm~
~38. Bölüm~
~40. Bölüm~
~41. Bölüm ~
~42. Bölüm ~
~43.Bölüm~
~44.Bölüm~
~45. Bölüm~
~46.Bölüm~
~47. Bölüm~
~FİNAL BÖLÜMÜ~

~39.Bölüm~

69.6K 5K 921
By Maysa_58

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. 🤍

Babasının göğüsünden başını kaldırdı ve yanında gördüğü amcaları ile önce şok olmuş. Daha sonra "Annem nerede?" Diye ağlamaya başlamıştı Mehran Efe. Ve amcaları uyanmıştı. Yusuf Mirza, oğlunu sakinleştirmiş ve annesinin, nerede olduğunu hatırlatmıştı. Mehran Efe'de hatırlayınca göz yaşlarını silmiş ve annesini çok özlediğini belirmişti... Daha sonra Şahan ve Şahin birbirlerine sarılıp uyumaya devam ederken, sabah ezanı okunmuştu ve Mehran Efe yataktan hemen kalkmış amcalarını ezerek odadan çıkmıştı.

- Yemin ederim, erkek çocuğu evde beslenmez ya!" Dedi Şahin, huzursuz bir sesle, resmen sabah uyukuları Mehran Efe, yüzünden bölünmüştü. Oysa onun biricik, güzeller güzeli, kızları öyle miydi? Bebek gibi uyanıyorlardı.

Derken Yusuf Mirza koşan oğlunun arkasından gülerek bakmış ve yataktan kalkmıştı.

- Kalkın! hadi kalkın! sabah ezanını duyupta  geri yatmak olmaz. Abdest alın yukarıda bir namaz kılalım." Demiş ve oğlunun peşinden odadan çıkmıştı... Mehran Efe merdivenlerin ortasına gelmeden onu yakalaması lazımdı. Tek başına çıkmaya çalıştığı zaman  düşüyordu. Adımlarını hızlandırdı ve oğlunu merdiven başında yakalayıp omuzlarına aldı. Mehran Efe kahka atmış ve babasının saçlarını tutmuştu.

- Bende, büyüyünce seni omuzlayıma alacağım baba!"  Demişti enerjik bir sesle, ne kadar erken kalkarsa kalksın asla enerjisi bitmiyordu. Yusuf Mirza, oğlunun cümlesi ile tebessüm etti... Daha sonra yatak odasına girdiler ve karısının kokusunu ciğerlerini çekti. Dün gece o yokken odada yatmak asla içinden gelmemişti.

Oğlunu omuzlarından  indirdi ve yatağın üzerine koydu. Daha sonra karısının onlar için gitmeden önce hazırladığı kıyafetleri dolaptan çıkarmaya başladı. Bugün akşama doğru gideceklerdi kınaya..

-  Annem'i çok özledim baba."

- Bende çok özledim oğlum."

- Akşam çabuk oluy mu? Hemen annemi göymek istiyoyum." dedi

-Olur oğlum."

- Baba, güneş ve gece kaydeş mi?"

- Bilmem kardeş mi?" diye sordu Yusuf Mirza, çıkardıkları kıyafetleri yatağın üzerine koydu ve oğlunu tekrar kucağına alıp banyoya doğru yöneldi. Mehran Efe çok meraklı bir çocuktu ve birazda gevezeydi. Yetişkin bir insanın aklına gelmeyecek her soruyu sorabiliyordu.

- Şahin amcam, ketçap ve meyanoz ikiz demişti. Bence güneş ve gece de kaydeş baba."

Yusuf Mirza, yine bilmem derecesinde omuzlarını kaldırdı indirdi. Oğluna bu tür konularda yanlış bilgi vermek istemiyordu. Birde oğlunun huyunu çok iyi  biliyordu. Kardeş değil dese, üç yaş sendoromunu kullancak ve hayır baba! onlar kardeş! diyip ağlayacaktı. Sabah sabah, açıkcası o topa hiç girmek istemiyordu. Oğlunu lavabonun üzerine oturdu. Sakaları uzamıştı kesmesi lazımdı, tıraş malzemelerini çıkardı ve köpüğü yüzüne sürdü. Oğlu ona meraklı gözlerle bakıyordu, eline bulaşan köpüğü oğlunun buruna sürdü. Mehran Efe huylanmış ve yüzünü buruşturmuştu.

Tıraş işi bittikten sonra, oğlu ile güzelce abdest almıştı... Daha sonra secadelerini aldılar ve ikizlerin olduğu yan odaya geçip namaz kılmışlardı. Büyükler ne yaparsa, küçükler aynısını yapar. Sözüne kesinlikle Yusuf Mirza, katılıyordu. Çünkü Mehran Efe, onlar iyi veya kötü ne yaparsa taklit ediyordu. O yüzden oğluna iyi bir örnek olmaya çalışıyordu Yusuf Mirza. 

Gün ışıyana dek oğlu ile oyun oynamış daha sonra hep birlikte kahvaltı yapmışlardı ve herkes düğün telaşına düşmüştü. Şahan, Şahin ile damat tıraşı olmak için çarşıya çıkmıştı. Ayşe, Ela'yı aldığı gibi odaya süslenmek için kapanmıştı. Zelal kadın eline kahvesini almış ve mutlu günün tadını çıkarıyor. Gelen gidene bakıyordu, Yusuf Mirza ise oğlunu almış ve üzerini değiştirip gelen misafirleri karşılamaya başlamıştı.

~~~~~

- Ayy Ela! Çok güzel oldun bebeğim." Dedi Ayşe beğeni bir dolu sesle, pembe bir elbise giydirmiştı Ela'ya saçlarını kıvır kıvır, yapmıştı... Ela gerçekten büyüyünce çok güzel bir kız olacaktı.

- Ayşe abla! Makyajda yapalım mı? Lütfen, lütfen." Dedi, Ayşe dudaklarını küskünce büzdü. Ela makyaj yapmaya çok meraklı bir kızdı. Onun için cilde zararsız birsürü makyaj ürünleri almıştı.  İstanbul'da Barut, iş seyahatlerine gittiği zaman. Kızlar gecesi yapıyorlardı ve o zaman birbirlerini süslüyorlardı. Ama o makyaj ürünlerini getirmeyi unutmuştu.

- Bebeğim, ben senin makyaj ürünlerini getirmeyi unuttum. Dudaklarına nemlendirici sürelim, gözlerinde hafif bir far sürelim olur mu?" Dedi anlayışla, Ela başını olumlu anlamda salladı.

Kapı ağzın da onları sessizce yüzünde buruk bir gülümseme ile izleyen Barut'tan habersizlerdi. Ayşe ve Ela'nın arasındaki bağı çok seviyordu. Özellikle kendisinin işi olduğu zaman, Ela'yla kendi kızı gibi ilgileniyordu ve asla bundan gocunmuyordu. Ayşe artık, yardıma ihtiyacı olan bir kız değil, kendini bilen bir kadın olmuştu. Hem psikologa gitmiş,hemde açık liseden okumuş ve  üniversite sınavlarına hazırlanmıştı. Kazanmıştı da! İstediği o hukuk bölümünü kazanmıştı! Barut, Ayşe'yle resmen gurur duyuyordu. Derken artık varlığını belli etmek istedi.

- O kadar yeterli, fazla abartmayalım." Demişti, Ela hemen koşarak gelmiş ve etrafında dönmeye başlamıştı.

- Babacığım! Nasıl olmuşum?"

- Çok güzel olmuşsun, dünyalar güzeli kızım." Ela, kıkırdamıştı gözleri Ayşe'ye döndü. Üzerindeki kırmızı elbisesi ile oda çok güzel gözüküyordu.

- Ayşe abla da çok güzel olmuş değil mi?" Diye sordu merakla, Barut, kehribar gözlerini karısına çevirdi ve başını olumlu anlamda salladı.

- Olmuş. Güzel olmuş." Dedi 

Ayşe'nin yanakları alev alev yanarken, oturduğu yerden kalktı. Ve nazikçe teşekür etti ve hep birlikte odadan çıktılar. Ela hem babasının, hemde Ayşe'nin elinden tutmuş ve terasa doğru gitmeye başlamışlardı. Birkaç saate Demir konağına kına yakmaya gideceklerdi. Derken Esma hanımın elinde koli kutuyu  görünce Barut hemen yardıma gitmiş ve elinden almıştı. Çok ağır kutu değildi,

- Bu kutu ne Esma abla?" Diye sordu Ayşe,

- Küçük ağamızın, yeni toz boyaları Yusuf ağam, sipariş etmiş yeni geldi. Sana zahmet Barut bey, şu merdiven başına koyu ver ben onları güzelce önce sileyim sonra odasına götürürüm." Dedi

Barut başını olumlu anlamda salladı ve merdivenin hemen yanı başındaki, odanın kenarına koymuştu.

- Çok meraklı boyalara." Dedi Ayşe, Esma hanım başını olumlu anlamda salladı.

- Mavi boya meraklısı, bir ara sürekli mavi şeker yiyordu. Eğer çok mavi şeker yerse belki şirin olmuş." Dedi gülerek, ah şu Mehran Efe'nin şirin merakı, nereden geliyordu bilmiyordu ama çok fazla meraklıydı. Biberonunu şirin desenli aldırmıştı, hatta Gülhanım oğlunun bu şirinler merakına karşılık, şirin örgü oyuncağı yapmıştı.

- Nerede şimdi? Boyaları görmedi mi?" Diye sordu Barut,

- Elinde biberonu ile babasının yanında misafir karışılıyor küçük ağa." Demiş ve daha sonra işinin başına tekrar dönmüştü.... Barut'ta aşağı Yusuf'un yanına inmiş ve Ayşe ve Ela yine baş başa kalmış  ve düğünde çekecekleri halayı konuşmaya başlamışlardı.

~~~~~

Derin bir nefes aldı ve aynadan makyajını yapan kuaföre göz devirmemek için zor tuttu kendini Yağmur. Konağa sabah erkenden kuaför gelmişti ve defalarca, Lütfen makyajı hafif yapın. Demişti ama kadın sanki inada yapar gibi yüzüne bolca makyaj yapmıştı. Birazdan Feriha mooduna bağlayıp.

Bu ben değilim ki!" Diye bağıracaktı.

Gülhanım ise, elindeki tarakla Lale'nin küçük siyah saçlarını tarıyordu. Sabah erkenden üzerini giyinmiş ve kendi makyajını kendi yapmıştı. Daha sonra eltisi Melek'in ikizlere zorlandığını görünce, hemen Lale'yi almış ve pembe gelinliğini giydirmişti. Saçına son tokayı da bağladı ve yanağını hafifçe sıktı. Dudaklarında ruj olduğu için öpmek istememişti. Ciltleri hassastı hemen alerji yapıyordu.

- Eline yakışıyor kız çocuğu." Azra'nın sesini  duymasıyla gülümsedi. Ve deniz gözlerini ona çevirdi, iki sene önce ağabeyi Özgür ile evlenmişti. Üniversiteye giderken sürpriz şekilde hamile kalmış ve okulunu dondurmuştu. Ama karalıydı Azra, bebeği doğduktan sonra, hemen okuluna devam edecek ve diplomasını alacaktı. Hem kaynanası ve eltisi sağolsun destek veriyordu bebek konusunda.

- Rabbim, İnşallah tez zamanda nasip eder." dedi Melek, Gülhanım nasip derecesinde başını salladı ve Yağmur'a baktı. Çok güzel olmuştu. Üzerindeki yeşil bindallı ve makyajı o kadar güzel duruyordu ki,

- Çok güzel oldun." diye sesli dille getirdi hemen, Yağmur gülümsedi ve elini uzattı anında tuttu Gülhanım,

- Çok heyecanlıyım, sanki kalbim duracak." dedi resmen heyecandan sesi titriyordu. En son ne zaman bu kadar heyecanlanmıştı hatırlamıyordu.

- Sakin ol, herşey çok güzel olacak." diye tesselli verdi.

Arabalar peş peşe, durmuştu Demir konağına daha sonra, arabadan inerler, hemen silah sıkmaya başlamış ve kına yakmaya geldiklerini duyurmuştu. Şahan omuzlarını dikleştirdi ve kalabalığa baktı. Hepsine aceleci bir şekilde  kafa sallayarak hoşgeldiniz yapmış ve içeri geçmişti Yağmur'u görmek istiyordu. Derken onlara doğru gelen yengesini görmesiyle gülümsedi. Ama yengesi onu hiç tınlamadan geçmiş ve oğlunu kucağına almıştı.

- Bebek annem! Çok özledim seni ne oluy , biy daha bizi bıyakıp gitme, sensiz çok zoy şeyley yaşadım." demişti resmen sesi titremiş ve annesinin boynuna sıkıca sarılmıştı. Gülhanım'ın anında yüreği sızlamış ve oğlunu bıraktığına resmen pişmanlık yaşamıştı. Gözleri kocasını ararken onun en başta aşiret büyükleri ile selamlaşırken gördü. Bu ara ciddi anlamda k
Kocasını ihmal ediyordu.

- Lan! ne zaman zor şeyler yaşadın?" diye hayret içinde sordu Şahan,

- Yaşadım işte amca." diye üstelemeye devam etti Mehran Efe, çattık kaşları ile.

- Özür dilerim annecim, söz birdaha bırakmayacağım." Demişti Gülhanım, oğluna daha sıkı sarılarak, Şahan boğazını temizledi.

- Yengem, Yağmur nerede?" Diye sordu merakla Gülhanım, oğlunu yere bıraktı ve  hafif bir tebessüm etti. Demek merak etmeler başlamıştı.

- Sağdan ilk odada, seni bekliyordu oda."

Şahan, derin bir nefes aldı.

- Bekliyorsa gideyim o zaman." Dedi, başını hızlı hızlı sallayarak ve adımlarını yengesinin dediği odaya çevirmişti. Kapıyı birkaç kere tıklatmış ve içerden  gir sesini duymasıyla hemen girmişti.

Yağmur, tüm güzelliği ile yatakta oturuyordu. Onu görünce ayağa kalkmıştı, Şahan'a nefes almak yetmiyordu. Kalbi göğüs kafesini delip geçmek istercesine atıyordu. Yağmur gerçekten çok güzeldi... Ela gözleri utançla kaçırdı, birkaç büyük adımla Yağmur'un yanına yaklaştı.  Elini ensesine attı ve ovaladı.

- Güzel olmuşsun.. Çok Güzel olmuşsun." Dedi heyecanla, Yağmur güldü.

- Teşekür ederim, sende çok yakışıklı gözüküyorsun." Demişti, siyah takımı tüm kaslarını sarmıştı. Sakalarını kesmiş ve Yağmur'a resmen görsel şölen sunmuştu.

Daha sonra birlikte odadan çıktılar. Konağın ortasında halay çekenler, ortada oyun oynayan çocuklar. Çok şen geçiyordu düğün. Tüm Mardin burdaydı resmen. Gülhanım'ın elinde kına testisi ile gelmesiyle tüm genç kızlar Yağmur'un başına toplanmış ve türkü söylemeye başlamışlardı.

Hinê bînin li teştê kin
Şîr û şerbetê çêkin
Kevçî bi kevçî hûn lêkin
Bînin li destê zavê kin
Bînin li serê bûkê kin

Şarkının her kısmında Yağmur daha çok ağlamıştı... Hıçkıra hıçkıra ağlamıştı, gönül isterdi ki, anası ve babası yanı başında olsun. Kendi konağından gelin çıksın, Şahan ile çok farklı şekilde tanışsındı. Ama kader ona bunu layık görmüştü,

Şarika bûkê heftreng e
Dayê rabe dereng e
Dawet hate ber derî
Dawet hate ber malê
Bêhna zavê pir teng e
Bêhna bûkê pir teng e

Anasız gelin oluşuna ağladı....

Babasız gelin  oluşuna ağladı...

Yağmur, ağladı Şahan'ın yüreği sızladı... Elini uzattı ve genç kızın elini destek amaçlı sıktı. Ben varım dercesin de sıktı.

Kayanansı Ezma hanım, avcuna altın koymuştu. Eltisi Gülhanım, dualar eşliğinde kınasını yakmıştı... Şahan kaldırdı kırmızı örtüyü, Dudaklarını Yağmur'un alnına yasladı. Daha sonra Şahin, ikizinin ve ağabeyinin elinden tutup halay başına geçti.  Davullar çaldı, Payedâr'lar oynadı....

Kınanın sonuna doğru Şahan, Yağmur'un elini yıkmıştı, kırmızı değildi kınası turuncu olmuştu... Yağmur'un morali bozulmuştu biraz, ama belli etmemeye çalıştı. Herkes evine dağılmıştı, Gülhanım'da gidecekti, çünkü gidip Şahan ve Yağmur'un odasını hazırlayacaktı...  Gitmeden önce Yağmur'a Kına'nın tarihi geçmiştir belki, üzülme bende olan kınalardan süreriz." Demişti... Yağmur'da onaylamıştı.

~~~~~

Üzerindeki kırmızı elbisesinin kemerini bağladı ve sandalye oturup, makyajını yapmaya başladı.. Birazdan Yağmur'u almaya gideceklerdi..Konağın içi insan kaynıyordu, neyseki düğün için evdeki çalışanlar çoğalmıştı da Gülhanım biraz rahatı. Dün kınadan geldikten sonra hemen güvey odasını hazırlamıştı. Daha sonra oğlu ve kocası ile hasret gidermişti derken, kapı açıldı ve kocası tüm yakışıklılığı ile içeri girdi. Üzerinde tüm vücudunu saran siyah takım elbisesi vardı. Yüzünde gülümseme oldu ve ayağa kalktı.

- Çok güzelsiniz hanım ağam." Dedi Yusuf Mirza karısının yanına varmış ve çoktan ellerini karısının beline atmıştı. Ellerini kocasının boyuna doladı ve mis kokusunu ciğerlerine çekti.

- İltifatınız için teşekür ederim ağam. Sizde fena değilsiniz." Demişti Yusuf Mirza güldü ve karısının dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu.

- Fena değilsiniz.." dedi emin olmak istercesine, yine öptü,

- Hı hı..." Diye onayladı. Gülhanım aldığı öpücükler resmen aklını bulandırıyordu... Derken kocası kendine daha çok bastırdı. Ve dudaklarına uzun bir öpücük kondurdu.

- Birgün ayrı kaldık ama bana o birgün bir asır gibi geldi." Diye bir itirafta bulundu... Deniz gözleri kocasının, kara gözlerine bakarken sertçe yutkundu. Yusuf Mirza çok güzel seviyordu... O kadar güzel seviyordu ki, Gülhanım bazen onun sevgisinin boyutuna şaşırıyordu. Birbirlerinin gözlerinde kayıp olmaya başlamışlardı.

Yusuf Mirza, sevgisi diye bir gerçek vardı.

- Bende çok özledim. Alışmışım koynunda uyumaya, kokuna-

Ve tüm romantik anı bozan bir ses duyuldu.

- Baba! Kapıyı çaldım, çaldım duymadınız bende giydim!" Daha sonra koşarak gelmiş ve anne ve babasını ayırmış ortalarına girmişti çattık kaşları ile babasına bakarken,

- Yâdem seni çağıyıyoy, " demişti.

- Yemin ediyorum evlat değil, bildiğin bu çocuk bana kuma! Karıma hasret kaldım bunun yüzünden." Demişti ciddi bir tavırla, Gülhanım gülerken, Mehran Efe,  annesinin elinden çoktan tutmuştu bile.

Babası yine birşeylere kızmıştı ama Mehran Efe anlamamıştı...

~~~~~

Mardin'in sokakları Payedâr aşiretinin arabalarının konvoy sesleri ile dolmuş taşmıştı. Cengiz ağa, tıpkı yıllar evvel kız kardeşini gelin ettiği gibi şimdi Yağmur'u gelin ediyordu. Kırmız kuşağı üç kere belinden geçirmiş ve bağlamış daha sonra Şahan ağaya, göz dağı vererek teslim etmişti. Şahan, Yağmur'u görünce nutku  tutulmuştu resmen. Yağmur'a herşey çok yakışıyordu... Tekrar arabalara binmişler ve Payedâr konağına gelmişlerdi. Resmi nikahları kıyılmıştı. Yine halaylar çekmişti, hatta Gülhanım ve Yağmur ortaya geçmişler ve birlikte oynamışlardı. Tüm Mardin, onları büyük bir hayranlık ile izlemişti.

Akşama doğru Gülhanım, eltisini yatak odasında götürmüştü. Düğün bitmişti, misafiler dağılmıştı. Yağmur'un gözü kapıdaydı, herkes gitmişti konak sessizliğe bürünmüştü ama Şahan, odaya gelmemişti...

Bekledi Yağmur üzerinde gelinliği ile güvey odasında Şahan'ı bekledi... Ama gelmedi, ellerindeki kınaya baktı, yüzünde buruk bir gülümseme oldu kınası da tutmamıştı.

Şahan'da gelmemişti...

Gözünden akan bir damla yaşa engel olmadı ve.

- Gelmedi" dedi hıçkırarak"Gelmeyecek" dün gece onunla ilgili hayaller kurarken, Şahan onun kalbini birkez daha kırmıştı... Büyük bir öfke ile yataktan kalktı ve başındaki kırmızı örtüyü çıkarıp attı. Gözünden yaşlar akarken, dolaba doğru yöneldi.

- Eşek herif! Gelmesen gelmese! Hayır gelmeyeceksin ne diye umut veriyorsun?" Demişti sinirle ve gördüğü gecelikle sinirleri daha çok zıplamıştı? Şaka mıydı bu gecelik? Asla! Ölse giymezdi bu geceliği hem bu gecelik değil, bildiğin iç çamaşırı idi!

Ulan! Gülhanım yaptın yine yapacağını!

Geçirdi içinden ve o gecelik bile denmeyen bez parçasını en arkaya saklayıp içinden en usturuplu olanı seçti ve giyindi. Bugünü unutmayacaktı! Şahan'ın odaya gelmeyişini, Üzerindeki gelinliği kendinin çıkardığını unutmayacaktı ki, kapıdan gelen sesle olduğu yerde sıçradı? O ses neydi? Aklına gelenle kahverengi gözleri, büyümüş ve  hemen kapıya doğru koştu, aklına ilk gelen  Mehran Efe olmuştu, ya tek başına merdivenler gitti ise? Kapıya çıkana kadar aklından on tane senaryo geçirmişti Yağmur ve odadan çıkıp gördüğü manzara ile kahka atmıştı.

Az önce sinirden ağlarken, şimdi gülüyordu.

Temiz sıyırdıkDiye geçirdi içinden. Şahan'ın üzeri masmavi olmuştu.

- Bu boyanın burada ne işi var lan?" Diye kızıyordu ve düştüğü yerden kalkıyordu ki,  kıkırdama sesi ile başını kaldırıp baktı ve ela gözleri şokla büyüdü.

Yağmur gecelik ile kapıda ne arıyordu? Yutkundu, üzerindeki beyaz gecelikten gözüken gerdanı ve beyaz bacakları ile yine yutkundu... Üzerinin boya olmasına aldırış etmedi.

- Yağmur içeri gir çabuk! Senin bu vaziyet dışarda ne işin var?" Diye soludu, Yağmur'un yüzündeki gülümseme soldu ve bakışlarını Şahan'a çevirdi tekrardan, siyah damatlığın pantolonu ve yüzü mavi olmuştu.

- Ses gelince bakayım-

- Bu vaziyet mi bakmaya çıktın? Kızım beni dellendirme gir içeri bende geliyorum birazdan." Demişti içinden gelen kıskançlığa engel olamayarak.

Yağmur'un gözleri parladı.

- Gelecek misin odaya?" Diye sordu şaşkınlık içinde. Şahan derin bir nefes aldı, başını olumlu anlamda salladı... Uzun uzun terasta odaya gidip, gitmemek konusunda kararsız kalmış ve sonunda Yağmur'un gururunu düşünerek gitmeye karar vermişti ama Mehran Efe beyin! Boya kutularına takılıp düşmüştü! Sabah ilk işi Mehran Efe'yi rengarenk boyamak olacaktı.

- Geleceğim tabi!" Demişti Şahan keskin bir sesle, Yağmur başını olumlu anlamda sallamış ve içeri geçmişti. Şahan'da ayağı ile boyaları bir araya toplamaya çalışmış ama becermeyince ceketini çıkardı ve odaya girdi. Yağmur yatağın üzerinde oturmuştu. Bakışlarını kaçırdı ve odaya göz gezdirdi konakta kullanılmayan bir odayı onlara yatak odası yapmışlardı. Geçti ve yatağın üzerine Yağmur'un yanına oturdu.

Eee şimdi ne olacaktı?

- Saçında boya olmuş, " demişti Yağmur ve küçük ellerini uzatıp kocasının siyah saçlarına dokunmuştu. Şahan anında gözlerini kapatmıştı. Nefesleri birbirine karışıyordu, çok fazla yakınlardı ve Yağmur elini çekince gözlerini açtı Şahan,

Göz göze geldiler... Çok çok fazla yakınlardı, ela gözleri Yağmur'un dudaklarına kaymıştı, elini kaldırdı ve Yağmur'un yanağına koydu, kafasını hafifçe eğmiş ve gözlerini kapatıp dudaklarına doğru eğilmişti ki, duyduğu cümle ile gözleri geri fal taşı gibi açılmıştı.

- Yatağın, sağ tarafında mi yatarsın yoksa sol tarafında mı?"

Şahan anlamayarak baktı, Yağmur kendine gelip oturduğu yerden ayağa kalktı. Ve geceliğini eteklerini tutup aşağı doğru çekiştirdi.

- Şey... Benim uykum geldi de, uyumak istiyorum." Demişti çabucak kalbi az önce ki yaşananlardan heyecan ile atıyordu ve eğer uyumasa hiç iyi şeyler olmayacaktı.

- Fark etmez, Yağmur." Demişti Şahan bozulmuş bir sesle, baya bozulmuştu, daha sonra Yağmur başını olumlu anlamda sallamış ve yatağa yatmıştı, aradan geçen on dakikanın sonunda Şahan'da üzerini değiştirmiş ve  gelmişti. İkiside birbirlerine sırtlarını dönerek ilk defa aynı yatakta uyumuşlardı.

Sabah ise küçük ağanın  bağırması ile  uyanmışlardı...


- Boyalayımı kim döktü?!"




Bölüm sonu...

Umarım beğendiniz bir bölüm olmuştur...🌺

Instagram:Maysa_58_ 
Wattpad: Maysa_58 hesaplarımı takip ederseniz çok sevinirim.🤍


( Gülhanım'ın seçtiği gecelik🙌)

( Yağmur'un giydiği gecelik)


( Bu da bizden Şahan ağaya gelsin)

Continue Reading

You'll Also Like

3.4K 202 13
Ruhumuz bile bir gibi gelirdi bana hep çünkü ben onu bilirdim o beni. Ben onun hissederdim o beni. Konuşmamıza gerek yoktu anlıyorduk birbirimizi. Te...
9.3K 156 26
İlk Aşk'ı 1. Bölümünden itibaren okumak istiyorsan Instagram hesabıma bakabilirsin Instagram hesanbım: sak_neftah_hikaye
5.4K 515 6
"O kadar soğuk kanlı olmam hâlâ canımı sıkıyor Yaman. Bir insan, ailesi ayaklarının dibinde ölü yatıyorken oturup ağlamalı. Buna sebep olan kendisiys...
2.2M 67.4K 63
Serseri#1 Sen ki; maviliğinden arınıp siyaha bulanmışsın. Tüm bekleyişlerin arkasındaki bir tükeniş. Ve sen ki; haramına bulaşıp kaybolmak istediğim...