PAYEDÂR(TÖRE) /TAMAMLANDI\

By Maysa_58

5.7M 314K 55.3K

🌹 Genç adam, karşısında melekleri kıskandıracak derece güzel olan karısına doğru adım attı. Tam önünde durdu... More

~Tanıtım~
~1.Bölüm~
~2.Bölüm~
~3.Bölüm~
~4.Bölüm~
~Gelecek bölüm Alıntısı~
~5.Bölüm~
~6.Bölüm~
~7.Bölüm~
~8.Bölüm~
~9.Bölüm~
~10.Bölüm~
~11.Bölüm~
~12.Bölüm~
~13.Bölüm~
~ Şahan & Yağmur ~
~14.Bölüm~
~15.Bölüm~
~16.Bölüm~
~Şahan & Yağmur 2~
~17.Bölüm~
~18.Bölüm~
~19.Bölüm~
~Senem & Barut Karadağlı~
~20.Bölüm~
~21.Böüm~
~22.Bölüm~
~23. Bölüm ~
~24.Bölüm~
~25.Bölüm~
~26.Bölüm~
~27.Bölüm~
~28.Bölüm~
~29. Bölüm ~
~30.Bölüm~
~31.Bölüm~
~32.Bölüm~
✨Kesit✨
~33. Bölüm~
~34.Bölüm~
~35.Bölüm~
~36.Bölüm~
🍬 Bayrama özel bölüm 🍬
~37.Bölüm~
~39.Bölüm~
~40. Bölüm~
~41. Bölüm ~
~42. Bölüm ~
~43.Bölüm~
~44.Bölüm~
~45. Bölüm~
~46.Bölüm~
~47. Bölüm~
~FİNAL BÖLÜMÜ~

~38. Bölüm~

76.8K 5.3K 1.1K
By Maysa_58

  Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.🤍

Ortalarında yatmak isteyen oğluna göz devirdi Yusuf Mirza, zaten haftanın dört günü Mehran Efe onlarla birlikte yatıyordu ve Yusuf Mirza bu durumdan hiç hoşlanmıyordu. Hayır boşuna mı ona özel oda yapmışlardı? Gitsin odasında uyusundu! Derken Mehran Efe sanki onu daha çok gıcık etmek ister gibi karısına sıkı sıkı sarılmıştı. Derin bir nefes aldı ve kendisinde yattı kolunun birini karısına doğru uzattı ve Mehran Efe hemen huzursuzlandı.

- Baba! Baba! Kolunu çekey misin? Gece teyliyoyum." Demişti kelimelerle arası çok iyidi. Kendi derdini anlatacak kadar cümlede kurabiliyordu. Tek sorun r harfini söyleyemiyordu. Tabiki zamanında doktora gitmişlerdi ve doktor ilerde düzeleceğini söylemişti.

- Karıma sarılmadan uyuymam." Demişti Yusuf Mirza, Gülhanım kocasına göz devirmiş bir yandan da gülmüştü.. Hemen hemen her gece aynı şeyi yaşıyorlardı. Mehran Efe ve kocası kavga ediyor daha sonra barışıyorlardı. Yada Gülhanım oğlunu  ikna edip odasına götürüyordu..

Mehran Efe yatakta otururuz pozisyona geldi ve babasına öfke ile baktı. Sürekli annesine sarılması onu sinir ediyordu!

- Baba! biz hepimiz bu yatağa sığmıyoyuz!" Demişti bilmiş  bilmiş, Yusuf Mirza da hemen kalkmış ve sırtını yatak başlığına dayamıştı.

- Çok haklısın oğlum, o yüzden bende diyo-

- Bence, kendine başka oda bulmalısın baba." Dedi Mehran Efe, babası kocaman olduğu için yatağa sığmıyorlardı.

- Bence sen, kendi odanda uyumalısın." Diye hemen cevabını verdi Yusuf Mirza, oğlu anında başını olumsuz anlamda sallamıştı. O annesi ile uymak istiyordu.

- Ama baba... Ben bebek annem ile uyumak istiyoyum." Sesi öyle cılız çıkmıştı ki, Gülhanım oğlunu hemen bağırına bastı saçlarına öpücük kondurdu. Mehran Efe ona sürekli bebek annem diyordu. Ve asla oğluna kıyamıyordu.  Yusuf Mirza içinden sabır çekti. Acaba en son karısı onu ne zaman bağrına basmıştı? Ve saçlarına öpücük kondurmuştu? 

- Ne kadar çok ortak noktamız var. Bende annen ile uyumak istiyorum biliyor musun?" Demişti Yusuf Mirza, kaşları çattık  şekilde.

- Anne! Babama biyşey söyley misin? "

- Asıl oğluna birşey söyle de! Odasında gitsin uyusun!" Demişti sinirle Yusuf Mirza ciddi bir tavırla,

- İkinizde sessizce yatıp uyuyorsunuz! Yoksa ikinizi birden yataktan kovar tek başıma yatarım." Demişti Gülhanım sert sesle, normalde Mehran Efe'yi ikna eder odasına götürürdü. Ama kocası aç bir kurt olduğu için her fırsatı değerlendirip onunla birlikte oluyordu. Tamam bu durumdan oldukça memnundu Gülhanım, ama açıkçası eltisinin düğün arifesinde  yorgun olmak istemiyordu... O yüzden kocası biraz daha özlesindi onu!

Mehran Efe, başını olumlu anlamda sallamış ve uslu çocuk mooduna geçip ortaya yatmıştı. Daha sonra poposunu annesine dönmüş ve babasına yavru kedi misali  bakmıştı. Ama babası biraz sinirli gibiydi?

- Baba, bana masal anlatıy mısın?" Kara gözleri öyle masum bakıyordu ki, Yusuf Mirza kıyamadı ve oğlunun tombul yanaklarına öpücük kondurdu. Daha sonra yatağa yattı ve sağ eliyle karısının ellerini tuttu. Mehran Efe ortalarında yatarken onlar el ele tutuşmuşlardı.

- Bugün hangi masalı anlatacaksın Yusuf'um?" Diye merakla sordu Gülhanım, Yusuf Mirza Mehran Efe'ye her gece masal anlatıyordu. Öyle bilindik masallar değildi. Eski masallardan anlatıyordu Berzan ağanın zamanında oğluna anlattığı masalları şimdi Yusuf Mirza oğluna anlatıyordu. Ve Gülhanım'da o masalları dinlemeyi çok seviyordu. Yusuf Mirza öyle güzel anlatıyordu ki, tane tane konuşuyordu. Tıpkı küçük bir kız çocuğu gibi dikkatlice dinliyordu kocasını.

- Yusuf Mirza'nın, çilesini anlatacağım bu sefer." Demişti gülerek ve karısına göz kırpmıştı.. Gülhanım'da anladığı ima ile kıkırdamıştı ama Mehran Efe anlamadığı için küçük kaşlarını çatmıştı... Annesi ve babası neye gülmüştü öyle? Derken babası en sevdiği horoz masalını anlatmaya başlamıştı.. Kısa süre içinde de hepsi birbirine sarılı vaziyette uykuya dalmıştı...

~~~~~

Ayşe sertçe yutkundu ve yatağa girdi. Ağabeyinin sözü güzel ve eğlenceli geçmişti. Çok fazla eğlenmişti kendiside, kendini tam olarak o eski günlerde aile olduğu günlerde hissetmişti. Ela ile dans etmişlerdi, çok seviyordu Ela'yı o kadar tatlı ve güzel kızdı ki, resmen tutup bazen ısırası geliyordu. Büyüdükçe annesine benziyordu... Kaderi benzemesin diye geçirdi içinden.

Banyo kapısının açılma sesini duymasıyla, gözlerini sımsıkı kapattı. Barut çıkmıştı ve ailesini  evliliklerinin normal bir evlilik olduğunu düşündüğü için onlara bir oda vermişlerdi. İstanbul'daki evlerinde ikiside ayrı odalarda kalıyorlardı. Barut ile aynı yatakta yatmak korkutmuyor tam aksine, güvende hissediyordu. Ama yinede çekiniyordu,  Barut onun en yakın arkadaşıydı, ona karşı içinde sadece çok ok büyük bir hayranlık vardı.

- Uyumadığını biliyorum Ayşe." Barut'un tok sesini duymasıyla derin bir nefes aldı Ayşe. Hayır, karşsındaki eski bordo bereli bir askerdi kimi kandırmaya çalışıyordu.?

- Uyumaya çalışıyorum." diye cevap verdi Ayşe yorgana daha sıkı sarıldı.

Derin bir iç çekti Barut, dolaptan çıkardığı beyaz kazağını üzerine geçirdi ve

- Eğer, benden rahatsız oluyorsan koltukta yatarım ben." demişti sakin bir tonla ve Ayşe gözlerini açmış hemen yatakta oturur pozisyona gelmişti ve bir çocuk gibi başını olumsuz anlamda hızlıca sallamıştı. Yanlış mı anlaşılmıştı acaba?

-Hayır ! Hayır! aksine seninle yatmak hoşuma gidiyor." demişti hızlıca ve daha sonra yanaklarına doğru yayılan utanç duygusu ile ölmek istedi. Seninle yatmak mı? Oha! Ayşe oha! demişti içinden görende senelerce yatıyoruz sanacak. Kendini toparlamaya çalışmak istedi ama utançtan resmen konuşamıyordu.

Barut hafifçe güldü, genç kızın kendini açıklamayaması hoşuna gitmişti. Heyecanlandığı zaman ve utandığı zaman konuşmayordu Ayşe. Sessizce yatağa geçti ve sırt üstü uzandı. Daha sonra Ayşe'de uzandı.. Uzun süre sadece ikiside tavanı izledi... Konuşmadı Barut, sadece yanında yatan genç kızın nefes alışverişini dinledi. Daha sonra Ayşe'nin ona karşı döndüğünü  ve daha sonra göğsüne yattığını.hissetti.. Gözlerini sımsıkı kapattı ve Ayşe'nin ona sarılmasına izin verdi... Ayşe ise Barut'un kalp atışını sayarak, güven dolu bir uykuya daldı....

~~~~~

Oğlunun elinden sıkça tuttu ve odadan çıktı Gülhanım. Yarın gece Yağmur'un kına gecesi vardı ve Yağmur  sabah arayıp "lütfen sen bu gece  gel"  diyince dayanamamıştı. Ve sabah kocası ile konuşmuştu. Tabiki Yusuf Mirza gitmesine karşı gelmişti. Ama Gülhanım yine cilvesiyle kocasını ikna etmişti, birkaçta birşeyler vaad etmişti. Daha sonra eltisi Melek ile konuşmuştu ve Melek'te gelmek istemişti... Eee o zaman kına gecesinden önce şöyle bir kız kıza gece geçirsinlerdi.  Yusuf Mirza sabah Barut ile şirkete gidince, Mehran Efe'yide mecbur amcalarına emanet edecekti. Oğlundan ilk defa ayrı kalacağı için biraz huzursuzluk içinde idi. Ama biliyordu ki, amcaları ona gözü gibi bakardı. Hem zaten sürekli kocasından resmini isterdi... Derken Mehran Efe amcalarını görmesiyle annesinin elini bırakmış ve koşmaya başlamıştı. Gülhanım kocaman gülümsedi, bir zamanlar acaba büyücek mi diye düşündüğü oğlu şimdi yerinde duramıyordu. Çok şükür! Çok şükür!

- Amcalayım!"

Şahan, kucağındaki Lale'yi sağ dizine oturdu ve Mehran Efe'ye kolunu açtı. Anında amcasının kolları arasına girmişti Mehran Efe. Daha sonra  Şahan onuda sol dizine oturdu yanağını öptü.

- Amcaların kurban olsun sana!" Demişti coşkuyla, geldiğinden beri sürekli yeğenleri oynuyordu ve favori yeğeni Lale idi! Tabiki yeğenlerini ayırmıyor eşit seviyordu ama, Lale nedensizce onu daha çok çekmişti. Tombul yanakları, ela gözleri ve siyah saçları ile çok tatlıydı. Ee Leyla'da onun kopyası olduğuna göre oda çok  tatlıydı. Ama Leyla, Lale'ye suratsız bir kızdı. Mesela Şahan sabahtan beri şebeklik yapmış ve asla gülmemişti. Ama ağabeyi Yusuf'u görünce resmen kendini mutluluktan yerler atmıştı Leyla... Şahin'de " Leyla, ağabeyimi çok seviyor. Ama ağabeyim, Mehran Efe'nin korkusundan kıyıda köşede seviyor Leyla'yı. Yoksa kıskançlıktan benim kızımın saçlarını yolluyor o minik ağa." Demişti.

Mehran Efe,  asla babasını başka bir çocukla paylaşmıyordu...

Yusuf Mirza, her ne kadar Leyla senin kardeşin sayılır desede Mehran Efe, kabul etmemişti hatta Yâdesinin, Şahin amcasına  kullandığı bazı cümlelerden. Aklında kalanlarla şunu söylemişti.

- Allah koyusun baba! Allah koyusun öyle kaydeş mi oluy? Düşman başına!"

O tepkisi öyle komikti ki, Yusuf Mirza gür bir kahka atmış ve oğlunu öpücüklere boğmuştu. Ama daha sonra saç  çekmemesi konusunda ciddi bir şekilde uyarmıştı oğlunu.

- Ben gidiyorum, Mehran Efe size emanet." Demişti Gülhanım, Şahan başını olumlu anlamda salladı ve

- Gözüm gibi bakacağım yengem, sen hiç merak etme!" Demişti. Şahin'de ona katılan cümleler söylemiş ve ikiz kızlarına öpücüklere boğmuştu.  Kızlarından bir gecede olsa ayrı kalmak onun için çok zordu. Çok seviyordu kızlarını çok! 

Melek'in gelmesiyle, Gülhanım oğluna çaktırmadan Lale'yi kucağına almıştı. Ve Melek ile birlikte arabasına binip, Demir konağına doğru yola çıkmıştı.

Şahan ise, Mehran Efe'nin odasına gelmiş ve oyun oynamaya başlamıştı. Bu hafta onun için çok yorucu geçmişti. Yağmur ile birlikte düğün alışverişi yapmışlardı..Ve alışveriş esnasında tek kelime doğru düzgün konuşmamışlardı. Oysa yengesi onlar rahat olsun diye kimseyi göndermemişti yanlarında. İkiniz işlerinizi hal edin demişti. Ama ne Yağmur konuşmuş nede Şahan konuşmuştu. Yağmur çok güzelleşmişti. Kızıl saçları beline kadar uzamış, yüzü daha canlı olmuştu, kilo almış ve vücud hatları acayip belirgin olmuştu... Bir insan üç yılda bu kadar değişebilir miydi? Yağmur değişmişti..

- Şahan oğlum, Mehran Efe'nin yemeği yedirir misin ? Ben düğün için gelecek olan misafirlerin odasını hazırlayım." Esma hanımın sesini duymasıyla düşüncelerinden sıyrıldı ve başını olumlu anlamda salladı ve Esma hanımın elinden tabağını aldı... Daha sonra boyama yapan yeğenine baktı.

- Efe'm gel yemeğini yedireyim." Demişti ama Mehran Efe, başını olumsuz anlamda sallamıştı. Şahan kaşlarını çattı ve yeğenin yanına gitti. Elindeki yemeğin ne olduğuna dair tek bir bilgisi yoktu. Ama yengesinin Mehran Efe'ye özel yemek yaptığını biliyordu. Ve yemek acayip güzel kokuyordu.

- Bak yemsen ben yerim ha!" Dedi korkutmak amaçlı ama Mehran Efe, elindeki sarı boyayı bıraktı ve yeşil boyayı alıp amcasına baktı.

- Yiyebiliysin amca, ben acıkmadım." Demişti bilmiş bilmiş, Şahan sen bilirsin dercesinde omzunu aşağı yukarı umursamazca sallamış ve kaşığı yemeğe batırıp yemeye başlamıştı. Acayip güzeldi! Bir kaşık, daha alıp bırakayım, derken tabaktaki yemeği bitirmiş ve tabağı kenara koymuştu. Yemeğin kokusu güzel olduğu kadar, tadı da güzeldi.

Mehrna Efe, amcasına şaşkınlık ile baka kalmıştı...

- Vallahi hiç öyle bakma yer misin dedim. Yemedin, ziyan mi olsaydı?" Dedi Şahan üste çıkarak, Şahin'in odaya gelmesiyle Mehran Efe hemen yerinden kalkmış ve bağırmıştı.

- Şiyinlerrr olalım! Şiyin olalım amca ne oluy?" Demişti yalvararak, annesi şiyin ( Şirin) olmasına çok fazla izin vermiyordu ama Şahin amcası hemen izin veriyordu. Şahin başını olumlu anlamda salladı ve odadan çıktı. Şahan şaşkın şaşkın baka kalmıştı? Nasıl şirin olacaklardı?

~~~~~

- Ben güçlü şiyin, sen sakay şiyin, sendeee şakacı şiyin oldun amcaaa!" Diye mutlulukla bağırdı.

Şahan, yeğenine göz devirdi, Mehran Efe onları maviye boyamıştı! Şahin kızlarından alışkın olduğu için asla gocunmamıştı ama Şahan alışkın değildi, üstelik Mehran Efe'ye ben olmasam şirin olur mu dediği zaman ağlamaya başlamıştı. Şahin'de ' Üç yaş sendromu, ağlayarak istediğini yaptırma özelliği var. Eğer yapmasan çatlayana kadar ağlar." Demişti. Eee el mecbur boyatmıştı elini yüzünü maviye ama Mehran Efe nasıl mutlu olmuştu. Onun mutlu olduğunu görünce kendisi daha çok mutlu olmuştu. Sadece ona sakar şirin demesini sevmemişti. Hayır  alt tarafı boya kutusuna ayağı girmişti. Hemen sakar şirin lakabını yaptıştırmıştı.

- Süslü şiyin geldiiii!" Diye bağırdı bu seferde

Süslü Şirin= Zelal kadındı.. koştu ve Yâdesine sarıldı.

- Bu herkese böyle şirin isimi mi taktı?" Diye sordu merakla Şahan, Şahin elindeki boyaları ıslak mendille silerken, başını olumlu anlamda salladı.

- Yâdem süslü Şirin, Melek gözlüklü şirin ara sıra gözlük taktığı için. Lale ve Leyla onun deyimi ile çirkin ikiz şirinler, yengellerin gülü şirine, " daha sonra kocaman güldü.

- Ağabeyimde huysuz şirin." Demiş ve aynı anda kahka atmışlardı. Zelal kadından öğrenmişti bunları hep, daha sonra aklına düşenle

- Yağmur ne şirini peki?"

- Örgülü şirin, diyor ona." Demişti

Şahan güldü, demek Yağmur örgülü şirindi...  Kızıl örgülü şirin.

- Huysuz şiyin babam gelmiş!" Diye bağırdı bu sefer Mehran Efe ve merdivenlere doğru koşuyordu ki, Şahin anında yerinden kalkmış ve yeğenini merdiven başında yakalamıştı. Daha önce birkaç kere merdivenlerden düşme tehlikesi atlatmıştı. O yüzden asla merdiven başında özellikle terasta tek başına koymuyorlardı.

- Oğlum bir dur! Baban yukarı geliyor zaten. " Demişti Şahin, Mehran Efe suratını aşmış ve amcasının kucağından inmeye çalışmıştı. Ama Şahin ağabeyi yukarı gelene kadar bırakmamıştı. Yukarı çıkan ağabeyini görünce hemen bıraktı, Yusuf Mirza, yere çömeldi ve oğlunu kucağına aldı. Barut gördüğü ikizlerle kahka attı. Masmavi olmuşlardı!

- Şirin Payedâr'lar, nasıl yakışmış mavi renk." Dedi Barut, tam o esnada Ela ve Ayşe'de akşam yemeğini hazırlıyor ve onlara gülüyorlardı...

- Biz şiyin olduk!" Diye bağırdı Mehran Efe,

- Bağırma oğlum, bağırma." Diye uyardı oğlunu ama Mehran Efe hiç oralı olmadı ve babasının kucağından inip şiyin ailesi olduk diye bağırarak oynamaya başlamıştı...

~~~~~

Elindeki saç kurutma makinası ile oğlunun saçlarını güzelce kuruttu. Yüzüne ve ellerine sürdüğü boya zararsızdı. Ve suya değer değmez hemen çıkıyordu, karısı çok fazla izin vermiyordu yüzüne sürmesine ama Şahin ile ne zaman yanlız kalsa hemen sürüyordu. Şahin hem kızlarına hemde yeğenine kıyamıyor ne derlerse hemen yapıyordu..

- Baba tamam kuyudu!" Dedi huzursuz bir sesle, asla sevmiyordu saçlarını kurtulmasını çünkü kıvır kıvır oluyordu saçları.

- Tamam aslanım, bitti." Dedi makinayı fişten çekti ve daha telefonunu aldı  oğlunun resmini çekip karısına gönderdi... Daha sonra oğlunu kucağına aldı ve yer yatağının üzerine bıraktı. Karısı olmayınca odasında yatmak istememişti o yüzden oturma odasına yer yatağı serdirmiş ve oğlu ile birlikte çizgi film gecesi yapmak istemişlerdi. Masanın üzerinden de patlamış mısır ve ev yapımı olan meyve suyunu aldı ve kendisi de yatağa yattı.

Mehran Efe'nin en sevdiği çizgi film; Şirinleri açtılar.

- Keşke bebek annemde olsaydı." Dedi Mehran Efe üzgün bir sesle, annesini çok özlemişti.

- Annen bizi ekti oğlum, bugün başbaşayız." Demişti ve arkadan ses gelmişti.

- Karısı tarafından sadece siz ekilmediniz,  Bizde gelelim mi?" Şahin'in sesini duymasıyla kapının oraya bakmıştı. Hemen arkasından Şahan'ı görmüştü. Gülmüş ve başıyla onaylamıştı.

- Ortaya ben yatacağım." Diye hemen çıkıştı Şahan ve yorganı kaldırıp içine girdi. Daha sonra tviye bakmış ve izledikleri çizgi filimi görünce, göz devirdi.

- Yeter be! Yeter ne şirinlermiş arkadaş!" Dedi Şahin'de çoktan Şahan'ın yanına yatmıştı.

- Mehran Efe'nin en sevdiği çizgi film. Mecbur izleyeceğiz." Demişti Şahin, Mehran Efe ciddi anlamda şirinler  çizgi filmine  hastaydı hatta birgün hiç yaramazlık yapmamış ve tüm gün sessiz sessiz, oturmuştu merak edip sormuştu. Ve aldığı cevap

-Amca eğey, uslu biy çocuk oluysam şiyinleri göyebiliymişim." Demişti  çocuk sırf şirinleri görmek için tüm gün uslu durmuştu.

- Off lütfen susay mısınız? Şiyinleyyyy başladı." Babasının göğüsüne daha çok  yatmış ve mısırını yemeye başlamıştı. Derken Şahan amcasınında mısırından yediğini gördü. Ofladı.

- Senin adın aytık, Obuy şiyin amca." Sürekli birşeyler yiyordu amcası.

Yusuf Mirza gülmüş ve oğlunun saçlarını öpmüştü. Şahan ise mısırı yemeye devam etmişti... Üç kardeş Mehran Efe uyuyna kadar şirinleri izlemişlerdi. İleriyen saatlarde kardeşleri daha rahat uyusun diye oğlunu göğüsüne yatırmış ve ayaklarını beline dolmasını sağlamıştı. Daha sonra bu hallerinin resmini çekip karısına atmıştı.

Yusuf Mirza; Yanımda senin olman lazımdı. Bu öküzler değil."

Gülüm; Yaaa Mehran Efe'mmm üzerini sıkı ört Yusuf Mirza, gece oturma odası soğuk oluyor."

Yusuf Mirza; Yemin ederim, Mehran Efe doğduktan sonra benim papucumu dama attın. Artık benimle eskisi kadar ilgilenmiyorsun."

Gülüm; Aşk olsun Yusuf'um, ve lütfen  Mehran Efe'yi kıskanmaktan vazgeç. Hem şu düğün telaşı bir bittsin söz seninle çok güzel ilgileneceğim. :)" 

Tam karısının mesajına cevap verecekti ki, Şahin'in sesini duymasıyla kaşlarını çattı.

-Vallahi Şahan, mutlu bir evlilik istiyorsan karının sözünü dinleyeceksin. Bak bana dünyanın en mutlu insanıyım neden? İki tane pırlanta gibi kızım var. Karımın sözünü dinliyorum."

- Herşeyde karının sözünü dinlemen saçma yalnız." Demişti Şahan, tamam Yağmur'un bazı konularda sözünü dinlerdi ama hepsini değil.

- Sensin saçma salak! Karımın sözü benim için emirdir onun sözünü dinlemeyip kimin sözünü dinleyeceğim? Canım karım, Allah başımdan eksik etmsin." Demişti Şahin, özlemle karısını özlemişti... Bir gece bile ayrı kalmak çok koymuştu Şahin'e

Yusuf Mirza, tebessüm etmiş ve tekrar karısına mesaj atmaya başlamıştı bir yandanda Şahin'in, Şahan'a verdiği evlilik için fikirleri dinleyip gülmüştü. Ama Şahin haklıydı, evlilikte en çok hanımın sözünü dinlemek lazımdı. 

~~~~~~

Bir odada toparlanıp, eğlencenin dibine vurmuştu kızlar. Kendi aralarinda bekarlığa veda partisi yapmışlardı. Hazırladıkları yiyeceklerden, çatlayana kadar yemişler ve kendi aralarında halaylar çekmişlerdi. Yağmur öyle mutluydu ki, sanki birşey olacakta mutluluğu kursağında kalacak diye korkuyordu. Demir konağındakiler ona resmen öz kızları gibi davranmışlardı hatta, Gülhanım'ın annesi ona çeyiz bile hazırlamıştı. Mutluluktan ağlamıştı, şu sıralar sadece mutluluktan ağlıyordu ve bu durumdan oldukça memnundu. Yarın kına gecesi vardı! Duvarda asılı olan bindallı ve gelinliğine baktı... Şahan ile birlikte almışlardı ama Şahan, doğru düzgün görmemişti. Denememişti gerçi, beğendi modelin  bedenini söylemiş ve almıştı. Alışveriş esnasında çok konuşmak istemişti ama ilk adımı ondan beklemişti, ama Şahan sadece aldıkları ile ilgili birkaç soru sormuştu. Ama yinede Kalbinde öyle büyük bir heyecan vardı ki, kalp krizi geçirebilirdi. Gözlerini kapattı ve herşey çok güzel olacak diye geçirdi içinden, daha sonra gelen kıkırdama sesi ile gözlerini açtı ve telefona gülerek bakan eltisine baktı.  Melek ve ikizler uyumuştu. Yasemen hanım ve Azra'da kocalarının yanına gitmişlerdi. Gülhanım'da büyük ihtimalle kocası ile mesajlaşıyordu...

- Yusuf ağabey senden ayrı kaldığı için tripe girmiş mi?" Diye sordu, Gülhanım elindeki telefonu yere bıraktı ve gülümsedi.

- Girmiş, girmiş gidince çıkarım onu tripinden. Mehran Efe amcalarını maviye boyamıştı onu anlatıyordu."

Yağmur'da istemsizce kıkırdamıştı. Şahan'ın yüzünün maviye boyandığını hayal ettikçe gülüyordu, küçük çocuk hepsini parmağında oynatıyordu... Derin bir nefes aldı ve aklına gelenle Gülhanım'a baktı.

- Yarın parmaklarıma, kına mı sen yakar mısın?" Diye sordu hevesle, yakacak kimsesi yoktu kınasını. Hem Gülhanım, onun hem dostu hemde kız kardeşiydi. Üç sene içinde onunla öyle güzel ilgilenmişti ki, onun sayesinde ehliyet almıştı. Yemek yapmayı, araba sürmeyi, örgü örmeyi ve daha nice şeyi ondan öğrenmişti. Bir anne edasıyla onunla ilgilenmişti. Melek'ide çok seviyordu, ama Melek ile o kadar çok vakit geçirmemişlerdi. Çünkü,  Melek genellikle kocası ve çocukları ile vakit geçirmeyi seviyordu. Hatta buraya geldiğine şaşırmıştı bile! O Şahin'den bir dakika ayrı kalmazdı.

Gülhanım, uzandı ve Yağmur'un ellerini avuçlarının içine aldı.

- Yakarım tabi, sen yeter ki mutlu ol." Demişti sevecen bir tavırla.

- Şahan... Yüzüme bir gülse ben zaten mutlu oluyorum ki, benim ona olan aşkımı en iyi sen biliyorsun Gülhanım. Öyle çok seviyorum ki, karışıklıksız bu kadar çok seviyorsam, birde karşılık alsam ölürüm herhalde."  Dedi iç çekerek, on altı yaşında aşık olmuştu. Şahan'ın yokluğunda odasına gizli gizli girdiğinde anlamıştı ona aşık olduğunu... Resimlerine baktığı zaman, gizli gizli gömleğini kokladığı zaman..

- Herşey, herşey çok güzel olacak Yağmur. Ama bunun için sabır gerekiyor."

- Ederim ki ben sabır, üç sene onu bekledim, şimdide beni sevmesini beklerim. Ama ya sevmese? O zaman ne yapacağım ben?"  Öyle ya o Şahan'ı seviyor diye Şahan onu sevmek zorunda değildi. Ama sevgisinin hep böyle karışıklıksız kalacak diye korkuyordu.

- Gönlüne aşkı düşüren Rabbim, elbet bunuda düşünmüştür Yağmur. Bak gör Şahan ağabey de seni çok sevecek... Belki zaman alacak bu ama sevecek," demişti kendinden emin bir sesle, İsteme günü Yağmur'a nasıl baktığını görmüştü.

Yusuf'un kendisine baktığıı gibi bakıyordu...

- O benim kahramanım, ben şuan üniversiteye gideceksem onun sayesinde gideceğim... O gün benimle evlenmek istemeseydi benim halim şuan ne olurdu bilmiyorum. Ama iyiki Şahan'la evlenmişim..." Dedi daha sonra, biraz daha konuştular ve yatağına yattı yine her gece yaptığı gibi  Şahan ile ilgili hayaller kurmaya başlamıştı.

Ama Yağmur'un nereden bilebilirdi? O kahramanı tarafından birkez daha kalbinin,  kırılacağını?






Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. 🤍

Umarım beğendiniz bir bölüm olmuştur.

Siz bu bölümü okurken ben yeni bölümü yazmaya gidiyorum.🌺

Instagram; Maysa_58_ takip eder misiniz? 🌺

Continue Reading

You'll Also Like

1.2K 144 13
Ortak şarkı zevkleri sayesinde başlayan aşklar
1.1K 110 10
!Timeskip Haikyuu au¡ "Belki gösteremiyordum sevgimi, belki imkansızdı anlaması ama ona beslediğim sevginin çeyreğini görseydi ağlardı. Her gece sevg...
SARKAÇ By Maral Atmaca

General Fiction

992K 69.2K 6
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...
3.4M 102K 53
Uğur ve Masal'ın hayatında olanları hâlâ merak ediyor muyuz? :)