Bir Hayli

By __K-A-O__

1.2M 86.6K 13.9K

Klişe ama orjinal karışan bebekler klasiği... İlk yayımlanma tarihi: 19.11.2022 Final yayımlanma tarihi: 29.0... More

1.bölüm
2.bölüm
3.bölüm
4.bölüm
5.bölüm
6.bölüm
7.bölüm
8.bölüm
9.bölüm
10.bölüm
11.bölüm
12.bölüm
13.bölüm
14.bölüm
15.bölüm
16.bölüm
17.bölüm
18.bölüm
19.bölüm
20.bölüm
21.bölüm
22.bölüm
23.bölüm
24.bölüm
25.bölüm
26.bölüm
Yılbaşı Özel Bölüm
27.bölüm
ÖZEL BÖLÜM
28.bölüm
29.bölüm
30.bölüm
31.bölüm
32. bölüm
33.bölüm
34.bölüm
35.bölüm
36.bölüm
37.bölüm
Karakterlerle Soru-Cevap
38.bölüm
39.bölüm
40.Bölüm
41.bölüm
42.bölüm
43.bölüm
44.bölüm
45.bölüm
47.bölüm
48.bölüm
49.bölüm
50.bölüm
51.bölüm
52.bölüm
53.bölüm
54.bölüm
55.bölüm
56.bölüm
57.bölüm
58.Bölüm
59.bölüm
60.Bölüm:Final
Düş Kapanı

46.Bölüm

11.9K 1.1K 138
By __K-A-O__

Öncelikle herkese iyi bayramlar...

Bayramda zaten herkes uyanmıştır, benim de vaktim vardı diye bölümü erken atayım dedim.

Hepiniz bayramı kutlu olsun, umarım hepiniz için güzel bir bayram olur.

Biraz önce stokta yalnızca 2 bölüm kaldığını fark ettim.

Yoksa bayram için fazladan bir bölüm daha atıcaktım. Ne ara stoklarım bitti hiç anlamadım.

Umarım bölümü beğenirsiniz.

Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın.

İyi okumalar...

*

Atakan abinin gözlerini üzerimde hissettiğimde rahatsızca yerimde kıpırdandım.

Niye öyle bakıyordu ki bana? Bir şey de yapmamıştım aslında.

Tamam, kitap okuma saati olmamasına rağmen dersi dinlemeyip kitap okuyor olabilirdim ama bu bana böyle bakmasını mı gerektiriyordu?

Kitabı yavaşça kapatarak arkada açık olan sayfada göz gezdirerek Ömer'in şu an nereyi okuduğunu bulmaya çalıştım.

Bulduğumda "Eren sen devam et!" demişti Atakan abi.

Eren bana döndüğünde biraz önce bulduğum yeri işaret ettim.

Eren bana göz kırpıp Ömer'in kaldığı yerden metni okurken sınıfın kapısı çalındı ve Meltem hoca girdi içeri. Resimciydi.

Atakan abiye gülümsedi.

"Hocam dersi böldüğüm için kusura bakmayın ama Lara'yı bir kaç dakika alabilir miyim?"

Beni mi? Neden ki?

Atakan abiye mecburen baktığımda beni başıyla onayladı.

"Tabii, hocam. Umarım bir sorun yoktur?"

"Yok, hocam. Bir sorun yok."

Eren benim için kenara çekildiğinde sıradan çıktım ve tüm sınıfın bakışlarının üzerimde olmasının rahatsızlığıyla birlikte Meltem hocayla birlikte dışarı çıktım.

Kapıyı ardımızda kapatırken koridorda bir kaç adım ilerleyerek sınıftan uzaklaştık.

"Resim atölyelerinin olduğu katı özelleştirme kararı aldık. Duvarlara boyamalar yapacağız. Çoktan projelerini bitiren ve resmi iyi olan bir kaç arkadaşın onayladı. Sen de bizimle boyamaya katılır mısın? Ona göre bir çalışmaya karar vereceğiz."

Duvar boyamak beni aşırı cezbetmişti şu an. Hızla başımla onayladım hocayı.

"Ne zaman başlıycaz?"

"Haftaya sınavlarınız var. Sınavlarınız biter bitmez başlarız. Bu sürede de nasıl bir çalışma yapacağımıza karar veririz."

Sınavlar haftaya mıydı? Sınav takvimini atmışlar mıydı ki?

Neyse ki Eren ilk sınavın genelde matematik olduğunu söylemişti. Çalışmama gerek yoktu.

"Tamam hocam katılırım."

Meltem hoca gülümsedi.

"Hadi geç sınıfına..!"

Onu başımla onaylarken bir kaç adımla sınıfa geri dönmüş ve kapıyı çalmıştım.

Atakan abi gel dediğinde içeri girmiştim.

Aynı aceleci ama küçük adımlarla yerime geçip oturdum.

"Neden çağırmış?" dedi Eren fısıldayarak.

Omuz silktim.

"Resim için."

"Vay, canına! Ben de Meltem hocanın seni Fizik projesi için çağırdığını sanmıştım."

Eren'e göz devirdim.

"Duvar boyuycaz..." dedim gülümsememe engel olamayarak.

Çok zevkli olacaktı.

Aklıma gelen şeyle gülümsemem silindi ve Eren'e döndüm.

"Haftaya sınavlar mı var?"

Eren bana inanamazcasına baktı.

"Ben kendime ilgisiz derdim, her ders hocalar sınavda nereye kadar olacağını söylüyor ya... Neredesin sen acaba?"

Ben ön bilgi gözüyle bakıyordum.

Bu beni biraz utandırırken Atakan abinin sesi böldü bizi.

"Eren öne gel!" dedi öndeki boş sırayı işaret ederek.

Çok da konuşmamıştık aslında.

Eren şirince sırıtırken yalnızca kalemini ve kitabını alarak en öne geçti.

Allah'tan bana dememişti.

*

Fizik çözüyordum.

Daha doğrusu çözemiyordum.

"Öff!" dedim ucum da kırıldığında sinirle. Sınavlar niye vardı ki?

Çok gereksizdi.

"Doğu abime sorsana..." dedi Eren de iki de bir de öflememden rahatsız olmuş olacak ki.

Eren beraber çalışmayı yoksa çalışamayacağını söylediğinde ben de kabul etmiştim. Hatta Azra da gelmiş ve üçümüz çalışıyorduk.

"Sonra da gel bize anlat!" dedi Azra çatık kaşlarıyla soruya bakarken.

Azra'yla aynı sayfayı çözüyorduk şu an.

Doğu abinin Luka'yla bahçede olduğunu biliyordum.

Batı abi neredeydi ki? O da mimardı sonuçta. Fiziği iyi olmalıydı.

Yerimden oflayarak kalktım.

Küçük ve çekingen adımlarla bahçeye ilerledim. Bacaklarım uyuşmuş.

Oturma guruplarının orada önlerinde bilgisiyar vardı ve yine hararetle bir şeyler konuşuyorlardı.

Luka hâlâ ne konuştuklarını söylememişti ve bu artık sinir bozucuydu.

Gerçi hep sinir bozucuydu.

Luka geldiğimi fark ettiğinde konuşmasını yarıda kesti ve gülümsedi.

İster istemez ben de gülümserken bir yandan da onlara yaklaşıyordum.

Doğu abi de beni fark ettiğinde bilgisayara eğdiği bedenini doğrultmuştu.

"Şey..." dedim en sonunda yanlarına ulaştığımda.

"Şu soruya-" durdum ve sayfaya baktım.

"Sorulara bakabilir misin?"

Doğu abi başta bana yer açmak için sağa doğru kayacak olsa da solundaki Luka'ya kısa bir bakış attı ve sola kayarak bana sağında yer açtı.

Ortanıza da oturabilirdim hiç sorun değildi.

"Gel..!" dedi ardından da Doğu abi biraz çekingen bir tonlamayla.

Keşke Batı abiyi arasaydım.

Kitabı ona uzattığımda önce şöyle bir sayfaya baktı. Ardından bana döndü ve gözlerini kırpıştırdı.

12 sorudan 4'ünü çözmüştüm. İyiydim bence.

Başka bir tepki vermeden ilk soruya baktı.

"Böyle sorularda kuvvetleri belirle önce..." dediğinde soruya baktım.

Belirlemiştim zaten.

"Belirledim zaten!" dedim nerede hata yaptığımı anlamayarak.

Doğu abi de gösterdiğim çözümüme baktı.

"Eylemsizlik nerede? Önce göster, sonra silersin. Yoksa unutursun."

Ağzım şaşkınlıkla açılırken soruya baktım bir kez daha.

Tamam, anlamıştım ama 5 dakika sonra anlamayacaktım.

"Tamam anladım ama bu!" dedim bir altındaki soruya.

İki kutu üst üsteydi ve yalnızca birine kuvvet uygulanıyordu. Üstelik sürtünme de vardı ve de makara.

"Her cismi tek başına birbirinden bağımsız değerlendir." dedi ve çözmeye başladı.

"Ama neden bağımsız değerlendiriyoruz? Bağlılar işte!" dedim sitemle. Asla bu soruyu bağımsız değerlendiremezdim.

"Çünkü uygulanan kuvvetler farklı..." dedi Doğu abi ve fi tarihinden anlatmaya başladı.

"Ama üst üsteler..!" dedim hâlâ mantığıma sığmazken.

Yeterince büyük bir sürtünme var olsaydı aralarında ikisi bir hareket edecekti. Gerçi makarayla birbirlerine bağlıydılar ve bu imkansızdı.

Doğu abi derin bir nefes aldı.

"Bu soruya en son dönelim mi? Uzun uzun anlatırım."

"Olur..." dedim. Biraz daha soruya bakarsam kitabı yakabilecek potansiyele sahiptim.

Kalan 6 soruyu da anlattı ve ara ara Luka da katılmış ve bana soruyu beraber anlatmışlardı.

"Bunlar yatayda değil de küçük bir alanda dikey bir şekilde birbirlerine temas halinde kaldıklarını düşün." dedi Luka.

"O zaman ayrı ayrı hesaplardın değil mi?"

"Aynı hesap..." diyerek de onu Doğu abi tamamladı.

"Tamam, anladım sanırım."

"Emin misin?" dedi Luka gözlerini kısarak.

"İlk 5 dakika için evet." dedim dürüstçe.

Doğu abi gülerken başını yavaşça iki yana salladı.

"Çok düşünme." dedi ardından da.

"Yalnızca ayrı ayrı hesapla."

"Tamam, şimdi unutmadan gidip Azra ve Eren'e aktarmalıyım." dedim yanlarından kalkarak.

"Takıldığınız bir yer olursa buradayız." dedi Doğu abi.

Onu başımla onayladım.

"Teşekkür ederim." dedim ardından da ve sonra Luka'ya döndüm.

"İkinize de..."

"Ben bunu borç olarak alıyorum." dediğinde gülecektim ki Doğu abinin varlığıyla hafifçe öksürdüm.

"Ne borcu?" dedi Doğu abi de, kaşları hafifçe çatılmıştı.

Luka bana baktığında başımı yavaşça iki yana salladım. Söyleme potansiyeli pekâlâ vardı.

"Lafın gidişi..."dediğinde Luka, bütün gülmeme çabam çöp olmuştu.

Neyse ki bununla Doğu abinin de dikkati dağılmış ve o da gülmüştü.

"Gelişi olmasın o..."

Luka durdu ve bir şey düşündüğünde yaptığı gibi kaşlarını çatarak bakışlarını bir yerde sabitledi.

Ardından da başıyla onayladı.

"Evet, gelişi."

Gülerek onlara ardımı döndüm ve tekrar Azra ve Eren'in yanına gittim.

Büyük bir çabayla onlara da soruları anlattım.

Diğer ikisi matematiğe geçerken ben fizik testi çözmeye devam ediyordum. Kartal abi girdi içeri.

"Gözlerim yaşardı..." dedi abartılı bir tavırla.

"Sizi böyle görmek de varmış."

Kartal abiye teessüfle döndüm.

Ödevlerimi yapıyordum en azından.

"Ne çalışıyorsunuz bakalım?"

"Matematik..."dedi Azra göz devirerek.

"Analitik kadar başlarına taş düşsün. Kim buldu bu Allah'ın cezası konuyu?" dedi Eren. Full konsantre odaklandığı sorudan Kartal abinin geldiğini bile fark etmemişti.

Çözdüğü soruda iki nokta arası uzaklıktı. Kolay desem beni gömerdi sanırım.

Oysaki bildiğimiz pisagor yapacaktı.

Kartal abi bir süre daha bize bakmış ve ardından da çıkıp gitmişti.

Soruyla uğraşmaya geri dönmüştüm ki elimin üzerinde bir el hissettim.

Başımı şaşkınlıkla kaldırırken Luka'yla göz göze geldim.

O bana hiç bakmadan kalemi elimden aldı. Soruyu çözmeye başlarken tuttuğum nefesimi bırakarak ben de soruya döndüm.

"Matematik değil bu." dedi gülerek.

"Çıkarmıycaksın, toplayacaksın..."

Soruya baktım.

On saattir uğraştığım soruda hatam bu muydu gerçekten?

Ayrıca cos teoreminde neden fizikde topluyorduk da matematikde çıkartıyorduk ki?

"Bu?" dedim başımı biraz kaldırıp gözlerine bakarak ve altındaki soruyu işaret ettim.

Gelerek kendi başını yakmıştı. Benim sorularım bitmezdi.

Kalemi elinde çevirdiğinde şaşkınlıkla ona baktım.

"Kalem çevirebiliyor musun? Bana da öğret!"

Fizik'ten daha yararlıydı.

Luka elindeki kaleme baktıktan sonra tekrar bana döndü.

"Şimdi sorularını çözelim, sonra öğretirim."

"Boş ver soruları, kalem çevirmeyi öğret sen!"

Kesinlikle çok havalı ve aşırı iyiydi.

Luka onaylamazcasına başını iki yana sallarken gülümsüyordu da.

"Peki..." dedi yanımdaki sandalyeyi çekip otururken.

Kalemi işaret parmağı ve orta parmağı arasına aldı ve kalemliğimden bir kalem alarak bana uzattı.

Onun gibi ben de işaret ve orta parmağım arasına aldım.

"Çok sıkı tutma, kalemin dönmesine izin ver." dedi ve çok yavaş bir şekilde kalemi parmaklarını alt üst ederek iki parmağı arasında döndürmeye başladı.

Bir kaç kez onu izledikten sonra ben de yapmayı denedim. Onunki kadar olmasa da olmuş gibiydi.

Olup olmadığını anlamak için ona döndüğümde beni başıyla onayladı.

"Bunu hızlandırana kadar devam et böyle. Devamı da sonra. Şimdi izninle sorulara dönelim."

İki dakika unuttuğum sorulara baktım.

Başımı da kısa bir süreliğine kaldırdığımda imalı imalı bakan Azra ve Eren'le karşılaşmıştım.

Yanaklarımın kızardığını hissederken Luka'ya yandan baktım.

Pekâlâ farkındaydı.

"Eniştecim şu soruya da bir baksan?" diyen Azra'yla mümkünmüş gibi daha da kızarmıştım.

Azra'ya sitemle bakarken o pek umursamış gibi değildi.

"Enişte?" dediğinde ise Luka sorarcasına gülmemek için direnmem gerekmişti.

"Brother-in-law!"  Azra sayesinde direnmeme gerek kalmamıştı.

Tam kalkıp ortamı terk etmeyi planlarken Doğu abi girdi içeri ve yanında Batı abi de vardı.

Batı abinin hali hazırda çatık olan kaşları Luka'yla beni yan yana görmesiyle iyice çatılmıştı.

Sahte bir gülümsemeyle yanımıza gelirken sandalyemi biraz geriye çekerek bizi uzaklaştırdı.

"N'aber güzelim? Ne yapıyorsunuz?"

"Fizik!" dedim zaruri bir gülümsemeyle.

Kaçıp gitmek için çok geç kalmıştım.

"En sevdiğim ders!" dedi abartılı bir tavırla ve başıyla Luka'ya kalkmasını işaret etti.

Ancak Luka kalkmak yerine daha da yayılmıştı.

"Batı!" diye uyardı onu Doğu abi. Elini de Batı abinin omzuna koymuştu.

Batı abi derin bir nefes bırakıken sağlam kolumdan tutup çekti beni.

"Hadi biraz mola ver. Sonra ben sana anlatırım. En son sana Pes oynamayı öğretiyordum."

Olay çıkmaması için onu başımla onayladım.

"Öyle mi?" dedi Luka da kaşınarak.

"Ben de size katılabilir miyim?"  Doğrudan bana bakarak sormasıyla gerilmiştim. Hayır, diyemezdim ama şimdi evet de diyemezdim.

"Ya!" dedi Azra sesini yükselterek.

"Veletler gelmeden çalışıcaz biz. Teyzem parka götürdü onları. Siz kendi aranızda oynayın. Hem Lara bana daha konu anlatacak."

Şu an Azra'yı çok seviyordum.

"Haklı, sonra piyano çalıyorlar..." dedim kaçar yol bulmanın sevinciyle.

"Abim de evdeydi." dedi Doğu abi ve başıyla Batı abiye yukarıyı işaretti.

"Git çağır gel, Batı. Sınavları bittikten sonra tekrar oynarız."

Batı abi sinirle solusa da bir şey dememiş ve sinirle yukarı ilerlemişti.

"Gel, hadi!" dedi Doğu abi de Luka'ya.

Luka artık Doğu abiye itiraz etmezken ayaklandı.

"İyi çalışmalar..." dedi bize gülümseyerek ve bana göz kırptı ve evet bir tık düştüm.

*

"Biricik?" dedi Kartal abi yanıma otururken ve kolunu omzuma attı.

İnsanlar masada yemek yerken tatlı yiyeceğim için yemek yememiş ve salıncağa gelmiştim.

Ayaklarım yerle temas ettiği müddetçe salıncakta ileri geri yapmayı seviyordum.

"Efendim?" dedim telefonumu kenara bırakarak.

"Hani seninle bir şey konuşmuştuk?"

Kartal abiyle birçok şey konuşmuştuk, daha doğrusu o konuşmuştu.

Ne olduğunu sorarcasına başımı salladım iki yana.

"Hani hayatına özel bir arkadaş girerse bana söyleyip söylemeyeceğin konusu..." dediğinde kaşlarımı çatmamak için zor durdum ama bakışlarımın masaya dönmesine engel olamadım.

Atakan abinin bakışlarını üzerimde hissettiğimde jeton düşmüştü. Bugün ki bakışları... Azra ve Arda'nın ilişkisini de biliyordu.

Kartal abiyi başımla onayladım.

"Şimdi fikrin değişti mi?" dedi yerinde rahatsızca kıpırdanarak.

Bundan memnun olmadığının farkındaydım ancak belli ki biliyordu ve beni ürkütüp ondan bir şey saklamamı istemiyordu. 

"Sanırım." dedim yalnızca.

"Yani şimdi özel bir arkadaşın olsa..." dedi ve yüzünü buruşturdu.

"Belki o kadar da özel olmayan bir arkadaş... Bana söyler misin?"

Başımla onu onayladığımda beklentiyle bana baktı.

"Var..." dedim bilmesinin rahatlığıyla ve bir an önce Atakan abinin kaynağını da öğrenmeliydim.

Kartal abi şu ana kadar aksi bir cevap bekliyor olacak ki yüzü asıldı.

"Kim?" dedi ardından da kaşlarını çatarak.

Kaşlarını düzeltmeyi denedi ama başarılı olamayınca dirseğini dizine dayadı ve eliyle kaşlarının üstünü kapadı.

"Bilmem..."dedim dudaklarımı da bunu desteklercesine büzerek.

"Alt tarafı siciline bakıcam, dövecek, kenara çekip münasip bir dille uyaracak halim yok ya..!" derken ki verdiği güven göz yaşartıcıydı.

Yüzüne öylece bakmaya devam ettiğimde kendini gülümsemeye zorladı.

"En azındam bir ipucu?" dediğinde bakışlarımın masaya kaymaması için zor durmuştum.

Biraz önce yanından kalkıp buraya geldiğini bilse ne olurdu acaba?

"Anladım..." dedi Kartal abi alt dudağını ısırırken ve bakışlarını yere sabitledi.

Ardından birden bana döndü.

"Ne yani? Bu evde 9 erkek yaşıyor. Bu evdeki 9 erkekte olmayıp onda olan ne?" diye birden çıkıştığında kendimi geri çekilirken bulmuştum.

Ardından tekrar kendini gülümsemeye zorladı.

"Eren biliyor mu?" dediğinde gözündeki tehlikeli parıltı hoşuma gitmemişti.

"Senden fazlasını değil..." dedim Eren'i sıkıştırmamasını umarak.

"Ama aramızda değil mi?" dedim biraz da tedirginlikle. Batı abinin Kartal abi gibi karşılayacağını pek sanmıyordum. Diğerlerinin tepkisini ise tahmin bile edemiyordum.

"Aramızda..." dedi Kartal abi derin bir nefes alarak.

"İsmi de aramızda kalır..!" dediğinde gülmeme engel olamadım.

"İsmi bende kalsın..." dediğimde çocuk gibi suratını asarken beni kendine çekti ve kolları arasına aldı.

Kısa bir süre sonra başını bana eğdiğinde şaşkınlıkla başımı kaldırıp baktım.

"Emin misin?" dediğinde ise ister istemez güldüm bir kez daha.

"Eminim..." diyerek onu başımla onayladığımda bana alenen burun kıvırmış ve başımı göğsüne yaslamıştı.

*
"Su içip geliyorum." dedim Ege'ye ve odasından çıktım.

Beraber odasında Edis'in ona doğum gününde aldığı legoya başlamıştık.

Ama biraz abartmış ve saat oldukça geç olmuştu. Ege'nin odasında da beraber uyuyacaktık.

Aşağı indiğimde mutfaktaki ışık beni duraksatmıştı.

Doğu abiyi salonda görmeye alışkındım ama mutfakta ilkti.

"Su mu?" dedi Doğu abi beni gördüğünde.

Biraz utanırken onu başımla onayladım.

Benim için bir bardak su doldururken makarna haşladığını görmüştüm.

Suyu bana verirken bir makarnaya bir bana baktı.

"Peynirli makarna yiyip benimle Wanda Vision izlemek ister misin?" dedi arkasını dönüp ensesini kaşırken.

Başımla onaylayacakken arkasının dönük olmasından mütevellit sözlü onayladım.

"Olur..." dedim. Wanda Vision güzeldi.

"Peynirli sevmiyorsan başka bir sos hazırlayabilirim..!" dedi hızla bana dönüp biraz panikle. Soruları bana anlatırken böyle bir panik içinde değildi. Sanırım benimle yalnız kalmak onu tedirgin ediyordu.

Bu beni huzursuz ederken teklifini kabul ettiğim için pişman olmuştum. Neyse bir bölüm izler ve uykumun geldiğini söyleyerek onu yalnız bırakırdım.

"Severim..." dedim yalnızca ve kalan suyumu içtim.

"Peki..." dedi ve önüne döndü.

Çekip sandalyeye otururken yardım teklif edip etmemem gerektiği konusunda kararsızdım.

Kolum kırık olduğu için dememe gerek yoktu bence. Umarım yoktur.

"Salata da yer miyiz?" dedi Doğu abi bana dönerek.

Eğer benim için yapacaksa yapmasına gerek yoktu.

"Fark etmez..." dedim o yüzden.

Yalnızca bir bölüm izleyecek, yemeğimi yiyecek ve odaya çıkacaktım.

Doğu abi dolaptan domates, peynir ve bir kaç salata malzemesi daha çıkardı.

O hazırlarken bir ara dayanamayarak yardım teklif etmiştim ama reddetmişti.

Tencerenin altını kapatırken bana döndü.

"Hadi sen aç, geliyorum ben de."

Onu başımla onaylarken oturduğum yerden zıplayarak indim ve salona geçtim.

Işığı açıp açmama konusunda kararsız kaldım.

Ben şimdi açayım diziye başlarken kapatırdık en iyisi.

Televizyondan ben Wanda Vision'ı açana kadar Doğu abi elinde büyük bir tepsiyle gelmişti bile.

Tepsiyi sehpanın üzerine bıraktı ve sehpayı koltuğun dibine kadar çekti.

"Işığı kapatalım mı?"

Herhangi bir şey demek yerine kalktım ve ışığı kapattım.

Doğu abinin yanındaki yerimi aldığımda üzerimize ince bir battaniye örttü. Bölümü başlatırken ben de kucağıma Doğu abinin makarna koyduğu kaselerden birini almıştım.

Bölüm başlarken hiç izlememiş gibi bir heyecanla yerimde dikleştim.

Wanda Vision en sevdiğim dizi olabilirdi.

"Bu böyle sitcom şeklinde mi?" dedi Doğu abi anlam veremeyerek ilk bölümün sonunda.

Başımı iki yana salladım.

"Şu an Wan-" Spoiler vereceğimi fark ederek duraksadım.

"Spoiler olur." dedim devam etmemi istercesine bana baktığında.

"Spoiler yemeyi severim." dediğinde şaşkınlıkla ona döndüm.

"Nasıl? Ben en yenilmeyecek filmden iki büyük spoiler yediğimden beri hiç bir marvel sayfasını takip etmiyorum." dediğimde Doğu abi sehpaya uzattığı ayağını indirerek tamamen bana döndü.

"Ben de neden bu kadar severken marvel sayfasını takip etmediğini merak ediyordum."

Takip ettiklerime mi bakmıştı? Bir şey paylaşmadığım için hesabımın herkese açık olmasında herhangi bir beyis görmemiştim.

"Hangisinde yedin?" dediğinde duraksadım. Wanda Vision izliyorsa Endgame'i izlemiş olmalıydı.

"Endgame..!" dedim sitemle.

"Natasha'nın da Tony'nin de öldüğünü öğrenip öyle girdim filme..."

Doğu abi güldü.

"Gerçekten de en yenilmeyecek spoilerı yemişsin."

Continue Reading

You'll Also Like

1.9M 67.7K 59
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
1K 129 15
Hümeyra'yı savaşta tek bırakmayıp evlat edinen iki oğlundan ayırmayan Kaan Karahanlı , küçük kızı pamuklar içinde, üstünde titriyerek büyütür doktor...
AHU By Yağmur

ChickLit

1.5M 77.9K 59
Yaşadığı travmalar sonrası hayata tutunmaya çalışan bir kız, bir gün hiç beklemediği bir anda aldığı haber ile tekrar umutlarının yeşerdiği bir kız...
799K 36.4K 29
Karışan hayatlar ve abiler klişesidir.