Taş yürek

Oleh Kacarmisil1

331K 31K 5.7K

Usta bir dövüşçünün kızı olan Bilge 24 yaşında genç bir kızdır. Karmaşık bir aklı ve babadan miras mükemmel b... Lebih Banyak

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 49
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Bölüm 53
Bölüm 54
Bölüm 55
Bölüm 56
Bölüm 57
Bölüm 58
Bölüm 59
Bölüm 60
Bölüm 61
Bölüm 62
Bölüm 63
Bölüm 64
Bölüm 65
Bölüm 66
Bölüm 67
Bölüm 68
Bölüm 69
Bölüm 70
Bölüm 71
Bölüm 72
Bölüm 73
Bölüm 74
Bölüm 75
Bölüm 76
Bölüm 77
Bölüm 78
Bölüm 79
Bölüm 80
Bölüm 81
Bölüm 82
Bölüm 83
Bölüm 84
Bölüm 85
Bölüm 86
Bölüm 87
Bölüm 88
Bölüm 89
Bölüm 90
Bölüm 91
Bölüm 92
Bölüm 93
Bölüm 94
Bölüm 95
Bölüm 96
Bölüm 97
Bölüm 98
Bölüm 99
Bölüm 100
Bölüm 101
Bölüm 102
Bölüm 103
Bölüm 104
Bölüm 105
Bölüm 106
Bölüm 107
Bölüm 108
Bölüm 109
Bölüm 110
Bölüm 111
Bölüm 112
Bölüm 114
Bölüm 115
Bölüm 116
Bölüm 117
Bölüm 118
Bölüm 119
Bölüm 120
Bölüm 121
Bölüm 122
Bölüm 123
Bölüm 124
Bölüm 125
Bölüm 126
Bölüm 127
Bölüm 128
Bölüm 129
Bölüm 130
Bölüm 131
Bölüm 132
Bölüm 133
Bölüm 134
Bölüm 135
Bölüm 136
Bölüm 137
Bölüm 138
Bölüm 139
Bölüm 140
Bölüm 141
Bölüm 142
Bölüm 143
Bölüm 144
Bölüm 145
Bölüm 146
Bölüm 147
FİNAL
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
ÖZEL BÖLÜM
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Çok Özel Bölüm
ÇOK ÖZEL BÖLÜM 2
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
ÖZEL Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
YENİ Özel Bölüm
Yeni Özel Bölüm
Yeni Özel Bölüm
Yeni Özel Bölüm
Yeni Özel Bölüm
Yeni Bölüm
Yeni Bölüm
Yeni Bölüm
Yeni Bölüm

Bölüm 113

1K 156 54
Oleh Kacarmisil1

Andrew,"Bilge,"dedi. "Yeter."

Bilge dişlerini sıktı ve kafasını başka tarafa çevirdi.
Yanaklarını sertçe sildi. Sonra adama döndü,"Git, bunca ay ne yaptıysan onu yap. Yemin olsun Andrew, hayatımda ilk kez seni bu kadar çok severken bırakıp gitmeyi istiyorum. Damarıma çok basıyorsun ve farkında değilsin ama tehlikeli sularda yüzüyorsun."

Arkasını döndü. Tam ileri adım atacaktı ki Andrew kolundan tutup kendisine çevirdi. "Öyle lafları söyleyip çekip gidemezsiniz Leydi Daisy."

Bilge kaşlarını çattı. "Öyle mi?"dedi. "Nasıl gideceğimi izlemek ister misiniz LORDUM!"

Andrew kızın iki kolunu da hızla tutup onu ileri itti ve sırtını karşı duvara sertçe yapıştırdı.

"Birincisi,"dedi. "ben hiçbir zaman seni aldatmadım." Bilge adamı ittirmeye çalışıp,"Bırak beni."dedi.

O an adama öğrettiği tüm numaralara lanet okudu.
"İkincisi,"diyerek kızın dediğini görmezden geldi. "İki ay boyunca sen dışında, sana göre, her yerdeydim ancak her bir dakikanı rapor olarak çalışanlardan istiyordum ve sadece aklıma senin başına gelecek korkunç düşünceler yüzünden uzak duruyordum."

Bilge,"Yemin ederim ki tüküreceğim."dedi. "Ya bırak ya da tüküreceğim."

"Üçüncüsü,"diyerek çapkınca sırıttı Andrew,"Prenses Kendall'ın güzelliği ile Avrupa'da nam salmış bir kadın olduğu doğru-"
Bilge yüzüne tükürdü ve Andrew refleksle gözlerini yumdu. Dişlerini sıktı ve devam etti. "Doğru ancak benim aklım sende, kalbim sende, ruhum sende. O kadını güzel bulsam da iğreniyorum çünkü bedenim sana ait."

Bilge adama kafa atmak için hazırlanıyordu.

Andrew,"Dördüncü ve son olanı, seni hayatımın sonuna kadar daha önce birinin bir diğerine hissetmemiş yoğun bir aşkla seviyorum. Ödlekliğim aptallığımın sebebidir ancak ne yaparsan yap sana olan sevgimi yok edemeyeceksin. Atar yapsan da, beni dövsen de umurunda olmayaca-"

Bilge adamın burnuna sertçe kafa attı ve Andrew acıyla geriye doğru kaçtı.
Burnundan akan kan ile"HAY SİKEYİM APTALLIĞIMIN IZDIRABINI!"diye bağırdı.

Bilge,"Aynen."dedi ve çenesini havaya kaldırdı. "Yarın yanıma gel, çocuklara koyacağımız isimleri düşüneceğiz."

**

Bilge, gecesinde üç çocuğu ve Atilla için kocaman bir oda yaptırmıştı. Kendi odalarının hemen yan tarafındaki kütüphaneyi boşalttırmıştı.

Ancak değmişti.

Oda çok güzel olmuştu.

Neredeyse bir artı bir büyüklüğünde bir evle eşdeğer olan odada her şey vardı. Oyun köşesi, yataklar, dolaplar, tahta at ve tahta tahtlar bile yaptırdı Bilge.

Kendisi için de bir köşe yaptırdı. Yatak, koltuk, dolap ve komidini vardı.

On beş usta tuttu ve onlara oyuncakları bitirmeleri için beş saat verdi.

Yirmi dokuz hizmetçiye kütüphaneyi üç saatte boşalttırdı.

Sekiz hizmetçiye eşyaları iki buçuk saatte dizdirdi.

Andrew o bunları yaparken uzaktan izledi.

Kız yüzüne bakmıyordu.

Derken artık yorgun olan Bilge ona yardımcı olan Olivia ve Hawkins ile minik bebişleri uyutmuş, uyanık tek oğluyla hazırlattığı odada öylece duruyordu.

Atilla çok tatlı bir bebekti.

Tombikti ama obez değildi.

Mavi gözleri insanın içini ısıtan cinstendi.

Bakışları ve hal hareketleri yumuşacıktı.

Kaş çatarken hariç, o zaman çok sert bakıyordu.

Annesine baktı ve yerdeki yumuşak ayı oyuncağına emekledi.

Bilge gülümsedi. Oğlu sonra birden yine acıkmış olacak ki durup dudak büktü.

Bilge sütü var mı diye kontrol etti. On bir aylık çocuğu hâlâ süt anneden emiyordu.

"Atilla,"dedi yumuşak sesiyle. "Annem, gel," koltuktan yere eğildi. "Gel seni emzireyim."

Atilla ona uzatılan ellere baktı sonra kıkırdayarak,"Nenne,"dedi. Bilge güldü. "Nenne kurban olsun sana."

Atilla gelince kucağına aldı ve koltukta arkasına yaslandı. "Özledin mi Atilla,"dedi geceliğinden sol göğsünü gösterip.

Atilla kadına baktı. Bilge göğsünü çıkartınca sevinçle el çırptı. Bilge tombul yanağını öptü ve oğlunu kucağında yatırıp göğsüne tuttu.

Atilla meme ucunu hemen tuttu. Ulan minik bebek çok mutluydu.

Sonunda altı aylık hasret bitmişti. Bilge güldü. Oğlunun şop şop içişi çok tatlıydı.

On dakika emzirdiği oğlu memede uyuyakaldı ve genç kadın gözlerini yumup onun kokusunu içine çekti.

Göğsünü kapattı. Atilla'yı yatağına koydu sonra komidine bırakılmış Alfonso'nun yaptığı şeylerden biraz yedi, ılık sütü içti.

Çocukları için fazlaca süte ihtiyacı vardı.

**

Ufak bir 'ınga!'sesine uyanan genç kadın heyecanla üç bebeğin beşiğinw gitti.

Acaba hangisi acıkmıştı?

Soft yeşil, sarı ve pembe rengindeki beşiklerde uyuyan bebeklere baktığında küçük kızının ağlamaya çalıştığını gördü ve eğilip onu kucağına aldı. Yanağını öptü yatağa giderken. Yatağa tam oturduğunda odaya koydurttuğu üçlü koltukta birinin olduğunu fark etti.

Bu,
Andrew'di?

Kaşlarını çattı ve minik bebeği emzirirken kocasını izledi.

Neden yatak odasında değildi?

Göğsünü açtı ve minik bebeği ilk kez emzirecek olmanın verdiği o heyecanla bebeğe baktı.

Minik kızı annesinin memesini hemen tutmuştu.

Bilge gülümsedi. Bir kızı olmuştu.
Onu emzirdi ve kalktı.
Uyanmasalar da diğer iki bebeği de emzirdi. Gazlarını çıkarttı ve hepsini uyutup yatağına geçti.

Yavaşça yorganın altına girdi ve karşı koltukta uzanan kocasının uyanık mı yoksa uyuyor mu olduğunu anlamaya çalıştı.

Ona sinirli olmasa, uyandırıp yatağa gelmesini isterdi. Ama sinirliydi.

Daha doğrusu kırgındı.

+++


Sabah olduğunda genç adam uyanmış öylece koltukta uzanıyordu.
Bilge her iki saatte bir uyanmıştı.

Yorgundu ve Andrew o uyanmadan aşağı inmeyecekti.

İki ay boyunca gece saat onda eve gelmiş olmaktan dolayı çok kötü hissetmişti.

Bilge altı aylıkken cinsel hayatları sonlanmıştı zaten, maksadı sadece sevişmek değildi adamın. Sadece ona dokunamaması bile durumunun ne kadar ciddi olduğunu gösteriyordu.

KORKMUŞTU!

Yedinci ayında kafasını dağıtması için sürekli çalışmıştı.

Ve,

Prenses Kendall.

Onu neden eve getirmişti ki sahi?

Prenses Kendall, küçükken Edward ile aşık oldukları ilk kızdı.

Onu gördüklerinde heyecanlanacaklarını düşünmüşlerdi, kapıdan girerken yutkunmuşlardı ancak iki adamda o kıza karşı hiçbir şey, basit bir etkilenme bile, hissetmemişlerdi.

Sonrasında adam eve getirmek istemişti çünkü anlarsınız ya, hiçbir şey hissetmemişti ve o tahtın varisiydi. Prensesi Edward değil o davet etmeliydi. Doğru olan buydu.

Ama şöyle bir şey de vardı ki, o da Andrew Prenses Kendall'a karşı bir şey hissetseydi, etkilenseydi de asla ama asla Bilge'yi aldatmazdı.

Ancak Bilge yatakları ayırmıştı.
Bu, bu çok kötüydü.

Bunu yapması çok ayıptı.

Derken, Bilge yavaşça uyandı ve Andrew kafasını ona çevirdi.

Bilge gözünü açtığında gördüğü adamla,"Günaydın."dedi.

Andrew iç çekti,"Günaydın."

Bilge ayağa kalkıp bebeklere baktı. Sonra adama döndü ve sordu. "Bana kendini mi acındırıyorsun?"

Andrew küfür ederek ayağa kalktı,"Bilge," derin bir nefes aldı. "Benim yanım sizin yanınız."dedi.

Bilge güldü."ya git işine ya. Siktiğimin prensesini becermek zevk mi vermedi?"

Andrew sertçe,"Seni.aldatmadım."diye homurdandı. "Ben.seni.hiçbir.zaman.aldatmadım."

Bilge kaşlarını çattı ve bakışlarını kaçırdı.

Andrew artık çok sinirliydi,"Sen"dedi karısına. "Sürekli bana bunu söyleyerek beni deli etmek istiyorsan başarıyorsun."

Ayağa kalktı,"Gidiyorum Leydi Daisy." Nefesini sertçe dışarı verdi,"mutlu olabilirsiniz." Arkasını döndü ve odanın kapısına ilerledi.

Elini kulpuna attığında Bilge adama döndü. "Ne kadar kırıldığımı niye görmüyorsun?"

Andrew arkasını döndü,"Bu tartışmayı bu odada yapamayız. Bebekler uyuyor."

Bilge iç çekti. Ayağa kalktı ve,"Olivia'ya söylersen burada durur."dedi.

Andrew kafasını salladı.

Karısına baktı.

Geceliği çok inceydi.

Böyle aşağı inmesine izin vereceğine kafasına sıkardı daha iyi.

Andrew aşağı indi ve Olivia'ya başıyla işaret yaptı.

Sonra tekrar yukarı çıktığında ilk çocukların odasına baktı.

Bilge'ye,"Geliyor. Gel sen."dedi.

Bilge yanaklarını şişirdi. Arkasından giderken yutkundu.

Odaya girdiğinde Andrew ona lacivert gözleriyle baktı.

Bilge iç çekti. "Kırıldım."dedi. "Çok kırıldım,"gözleri doldu. "Farklı bir hamilelik geçirdim ve her saniye ölecek gibi hissederken kocamın sabah gidip akşam gelmesine kırıldım, yoruldum. Kendimi çok yalnız hissettim."

Andrew kafasını salladı.

Bilge,"Seninle sevişemedim, başkasına mı gidiyor diye her gün düşünmekten kafayı yiyecektim."derken gözlerinden yaşlar aktı. "Sana ne kadar güvenmek istesem de güvenemedim. Daha önce yaşadığım şeyleri biliyordum. Ben kırıldım. Sen yokken ölseydim. Tek ölecektim. Ben çok kırıldım."
Burnunu çekti. "Ve eve bir kadınla geldin. Aşığın ile mi geldin bilmiyorum bile."

Andrew ağlayan karısını sarmalamak istedi. "Bilge yemin ederim ki seni aldatmadım. Prenses Kendall benim aşığım değil, onunla aramda hiçbir şey geçmedi. Küçükken bir kere yanağını öpmüştüm o kadar. Yemin ederim sana."

Bilge kafasını iki yana salladı. "Olay o kadın değil." Eliyle adamı gösterdi ve yatağa oturdu. "Olay sensin. Sen çok çapkınsın, centilmen olacağım derken sürekli mavi boncuk dağıtıyorsun. Sevgini hissediyorum ama sevgine güvenemiyorum."

Ağlıyordu. "Ben çok mutsuzum görmüyor musun?"dedi. "Ben çok mutsuzum Andrew. Sadece senin beni becerebildiğin vakitler sana güvenmek istemiyorum. Ben sana her zaman güvenmek istiyorum ancak olmuyor," kafasını iki yana salladı.

Andrew kaşlarını kaldırarak,"Ben,"dedi ancak sonrasında hemen sustu. Bir şey diyemredi.

Bilge hıçkırdı. "Ve ben senin gibi bir adama dört çocuk verdim," sinirle güldü,"Şaka gibi."

Andrew bu cümleye çok ama çok kırıldı.

"Bu-bu da ne demek Bilge? Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin?"

Bilge elini boşver der gibi salladı.

Andrew,"Benim sana olan aşkımı ne kadar küçük görüyormuşsun meğer."dedi sinirli bir hüzünle.

Bilge sinirlendi. "Belki de sen, bana küçük göstermişsindir!" Yanaklarını sildi.

Andrew bağırdı,"Ben senin için her gün neler çekiyorum biliyor musun kadın sen!"dedi. Dökecekti tüm taşlarını.

"Senin bir Türk olman, müslüman olman ne kadar işleri zorlaştırıyor biliyor musun!"

Bilge gözlerini kısarak kocasını izledi.

"Her gün bir lordun, bir leydinin senin hakkında yaptığı dedikodusu kulağıma gelirken onlara hayatı zindan ederken neler çektiğimi sen biliyor musun?"

Bilge sinirle ayağa kalktı,"Ne çekiyorsun anlatsana bana!"

Andrew dişlerini sıktı. "Senin o ucube zamanında,"dedi. "İşler nasıl ilerliyor bilmiyorum ancak bu zamanda!"derken birden bağırdı. "Basit bir dedikodu bile onura, gurura ve namusa yapılmış en ufak bir laf bile ÇOK ÖNEMLİDİR!"

Bilge kaşlarını çattı. Andrew devam etti,"Senden ve Atilla'dan ne kadar emin olursam olayım benim adımı SİKTİĞİMİN GAVATINA ÇIKARTTILAR ÇÜNKÜ ATİLLA'YA PİÇ SANA DA OROSPU DEDİLER!!"

Bilge'nin gözlerinden yaşlar hiç eksilmedi.

Andrew,"ÇÜNKÜ SEN! SİKTİR OLUP OSMANLI'YA GİTMİŞTİN!"diye gürledi ve arkasını dönerek dolaba sertçe vurdu. "ÇÜNKÜ SEN GİTTİN! ÇOCUĞUMU BAŞKA BİR YERDE DOĞURDUN VE ŞİMDİ DE KRAL DAHİL KİMSE ONUN BENİM ÇOCUĞUM OLDUĞUNA İNANMIYOR!!!"

Bilge sinirle,"SENİN O HALİNLE BİR DE KALACAK MIYDIM?!"Dedi. "Kibrinden burnunun ucunu göremeyen, ukala, çapkın, gerzek herifin tekiydin!"

Andrew,"BİLGE!!!"diye bağırdı.

Tüm bu bağırışları duyan Olivia uyanan Atilla ile oynarken gözleri doldu.
Bu evliliğin bitmesini istemiyordu.

Özellikle bu kadar güzel çocuklar olduktan sonra, bu soğuk malikane sıcacık, güzel bir yuva olduktan sonra asla.

"Ne!"dedi Bilge.

"BEN SENİN İÇİN TAHTTAN VAZ GEÇECEĞİM!"dedi Andrew. "VE EMİN OL BU HER SOYLUNUN YAPACAĞI BİR CESUR YÜREKLİLİK BİLE DEĞİL!"

Bilge anlamadı,"Ne alaka ben ya?"

Andrew sinirle,"Ben gidiyorum sevgili karım."dedi. "Sen de ne bok yersen ye."




Lanjutkan Membaca

Kamu Akan Menyukai Ini

610K 25.5K 44
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
4.4M 264K 83
Her şey; aslında bütün aile fertlerinin yapmak isteyip de yapamadığı, ailenin küçük oğlu Murat ve eşi Nalan'ın isyanıyla aile apartmanını terkedip, o...
27.4M 1.3M 81
"Aklım almıyor," diye söylendi kendi kendine, beni aniden kavradığı elimden yeniden kendine çekti ve dudaklarını saçlarıma bastırdı. "Ben sana böyle...