Taş yürek

By Kacarmisil1

331K 31K 5.7K

Usta bir dövüşçünün kızı olan Bilge 24 yaşında genç bir kızdır. Karmaşık bir aklı ve babadan miras mükemmel b... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 49
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Bölüm 53
Bölüm 54
Bölüm 55
Bölüm 56
Bölüm 57
Bölüm 58
Bölüm 59
Bölüm 60
Bölüm 61
Bölüm 62
Bölüm 63
Bölüm 64
Bölüm 65
Bölüm 66
Bölüm 67
Bölüm 68
Bölüm 69
Bölüm 70
Bölüm 71
Bölüm 72
Bölüm 73
Bölüm 74
Bölüm 75
Bölüm 76
Bölüm 77
Bölüm 78
Bölüm 79
Bölüm 80
Bölüm 81
Bölüm 82
Bölüm 83
Bölüm 84
Bölüm 85
Bölüm 86
Bölüm 87
Bölüm 88
Bölüm 89
Bölüm 90
Bölüm 91
Bölüm 92
Bölüm 93
Bölüm 94
Bölüm 95
Bölüm 96
Bölüm 97
Bölüm 98
Bölüm 99
Bölüm 100
Bölüm 101
Bölüm 102
Bölüm 103
Bölüm 104
Bölüm 105
Bölüm 106
Bölüm 107
Bölüm 108
Bölüm 109
Bölüm 111
Bölüm 112
Bölüm 113
Bölüm 114
Bölüm 115
Bölüm 116
Bölüm 117
Bölüm 118
Bölüm 119
Bölüm 120
Bölüm 121
Bölüm 122
Bölüm 123
Bölüm 124
Bölüm 125
Bölüm 126
Bölüm 127
Bölüm 128
Bölüm 129
Bölüm 130
Bölüm 131
Bölüm 132
Bölüm 133
Bölüm 134
Bölüm 135
Bölüm 136
Bölüm 137
Bölüm 138
Bölüm 139
Bölüm 140
Bölüm 141
Bölüm 142
Bölüm 143
Bölüm 144
Bölüm 145
Bölüm 146
Bölüm 147
FİNAL
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
ÖZEL BÖLÜM
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Çok Özel Bölüm
ÇOK ÖZEL BÖLÜM 2
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
ÖZEL Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
YENİ Özel Bölüm
Yeni Özel Bölüm
Yeni Özel Bölüm
Yeni Özel Bölüm
Yeni Özel Bölüm
Yeni Bölüm
Yeni Bölüm
Yeni Bölüm
Yeni Bölüm

Bölüm 110

1K 158 34
By Kacarmisil1

Edward,"Ben gidiyorum."dedi ve eşyalarını topladı.

Andrew sertçe,"Sebep?"dedi. "Otur oturduğun yerde, işimiz var."

Edward,"Kusura bakma Lord Andrew, Edward yeterince çalıştı."diyerek ayağa kalktı,"Sana kolay gelsin."

Andrew tam küfür edecekti ki Edward kapıyı ardından kapattı.

Direkt malikâneye gitti. Güneş 'i her zamanki gibi bahçede salıncakta usul usul sallanırken gözlerini kapatmış vaziyette buldu.

Sessizce yanına vardı ve neredeyse duracak kadar az sallanan salıncağı yavaşça durdurdu.

Sonra birden kızı kucağına aldı ve Güneş korkuyla çığlık attı.

Edward'ın, Edward olduğunu anladığı an,"Lordum!"dedi telaşla. "Ödümü kopardınız!!"

Edward güldü,"Sana da merhaba leydim."

Güneş somurttu. "Neden beni kucağınıza aldınız?"

Edward omuz silkti. Giriş kattaki uzun koridora geçip kendisine yedek oda diye dizdirdiği yatak odasına ilerledi.

Kapısını oradan geçen hizmetliye açtırdı ve en az yatak odası kadar büyük odaya girdi.
Kızı yatağa oturttu. "Sıcak bedenini sarmalamak istedim."

Güneş göz devirdi. "Normal bir şekilde de yapılabilirdi isteğiniz, neyse Lordum, burası, bu oda,"odaya şöyle bir baktı. "Yeni mi dizdirdiniz?"

Edward kapıyı kapatıp kitledikten sonra,"Hayır sevgili leydim,"dedi. "Sen leydilik yaptığın malikâneyi," kıza iyice yaklaştı ve "Hiç mi gezmedin?"diye sordu.

Güneş ayağa kalktı. "Vakit olmadı diyelim," adamın kapıyı kitlemesini anlamadı. "Hemen şimdi gezmeye başlayacağım."

Edward çapkınca sırıttı ve yanından geçip gidecek kızın koluna yapışarak,"Nereye gidiyorsun bakalım?"diye sordu.

Güneş,"Lord Edward."dedi ve elini adamın göğsüne koyarak çok hafifçe itti. "Ne yapmaya çalıştığınızı görüyorum ancak yapmayacağım."

Edward kızın onu iten eline kafasını eğip baktı ve,"yerimden kımıldatmıyorsun bile Güneş."dedi.

Güneş gözlerini kaçırdı. "Siz bana Güneş diyip duruyorsunuz ben lordum. Kendimi bazen seks kölesi gibi hissediyorum."

Edward bu konuda kıza yüklenmeyecekti. Andrew ile konuşmuş görüşünü almıştı.

Kızın göğsündeki elini tuttu ve dudaklarına götürüp omzuna yerleştirdi. Yavaşça Güneş'e yaklaştı ve dudaklarını dudaklarına tuttu. "Bana,"dedi. "Sadece soyluların yanında lord ve siz diye hitap etsen yeterli sevgilim." Belindeki eliyle kızı aniden kendisine bastırdı. "Lord Andrew ile konuştum, bu konuda yanında olduğumuzda taviz uygulayacak. Yani sevgilim, belki seni geleceğe, kendi zamanına, yollayamıyorum ancak geçmiş vakitlerde Bilge'nin anlattığı o samimi evliliği sana yaşatacağım."

Güneş kaşlarını kaldırdı.

Edward ve Andrew o gün iki kızı dans ederken izlemiş dediklerini duymuşlardı.

Dudağını dudağına sürttü."şimdi söyle bana, sizin zamanınızda sodomi yasak mı?"

Güneş ilk defa duyduğu bu kelimeyle,"O da ne?"dedi.

Edward ağabeyinin bugün dediği,"Aslında oral yolla yapılan sekste herhangi bir sorun olduğunu düşünmüyorum."lafının altında neyin yattığını biliyordu.

Andrew piçi denemişti.

Edward da deneyecekti.

"Ağızla partneri tatmin etmek"

Güneş güldü,"Niye yasak olsun ki?"

Edward şaşırdı ve kızın boynuna indi. "Peki ya arkadan yapılan?" Boynunu usul usul öpmeye başladı.

Edward her zaman kadınlara farklı dokunurdu, en azından öyle düşünüyordu.

Güneş,"O benim dinimde yasak, uygun değil yapamam."dedi ve adamın öpüşleriyle gözlerini yumdu.

Edward boynuna nefesini verince Güneş huylandı ve gülümseyerek kafasını geri attı.

**

Genç adam karısının gövdesine dudaklarını sürterek kadınlığına varmış ve ilk defa yaşayacağı bu deneyimden dolayı tedirgin bir şekilde dudaklarını bastırmıştı.

Bastırması ile inleyen Güneş ile kaşlarını şaşkınlıkla kaldırdı.

Vay
Canına.

Edward cinsellikte doyuma zor ulaşan bir adamdı.

Güneş'ten resmen utana sıkıla istediği şey ise onu şaşırtan cinstendi.

**

Andrew, Duke amca ile salonda oturduğunda,"leydi Daisy nerede?"diye sordu Olivia'ya."Söyle ona, aşağı insin,"

Olivia kafasını sallayıp,"Emredersiniz Lordum."dedi ve koşar adım mutfağa gitti.

Bilge tezgahta oturttuğu oğluyla Berliner yiyordu.

Çikolatalı olanlar, aman Allahım favorisi onlardı.

Olivia,"Bilge,"dedi. Atilla ve Bilge aynı anda kafasını ona çevirdi.
Olivia bu hareketle gülümsedi ve Atilla'ya yaklaşarak yanağından bir makas aldı. "Lord Duke ve Lord Andrew Seni bekliyorlar."

Bilge kafasını salladı. Ağzındaki lokmayı yuttu ve ayağa kalkıp Atilla'yı kucağına aldı.

Alfonso'nun yaptığı berlineri gösterip,"Muhakkak ye Olivia."dedi. "Alfonso gerçek bir büyücü."

Alfonso sebze keserken,"Ninemin sağır kulakları,leydim!"dedi ve kadına döndü. "Siz beni engizisyon mahkemelerinde yaktırmak mı istiyorsunuz?"

Bilge güldü,"Korkma. Ben yaşarken kimse sana dokunamaz, hepsini pataklarım."

Olivia kıkırdadı. Alfonso,"Teşekkür ederim leydim."diyerek derin bir oh çekti.

Bilge bebeğiyle salona girdi. "Merhaba Lord'um."diyerek önce Duke'a sonra Andrew 'e selam verdi.

Duke, Bilge'ye hâlâ dün geceki tavrından kızgındı. Sadece kafasını salladı.

Bilge imayla Andrew'e gülümsedi. Yanına geçti ve Atilla kıkırdayarak babasının kucağına atladı.
Andrew bebeği kucağına alarak kıza mırıldandı,"Ne yap et, al gönlünü."

Bilge güldü,"O iş bende sen rahat ol."

Andrew alayla,"Keşke o kadar kolay olsa Bilge."dedi. Atilla'yı oynattı,"Değil mi oğlum?"

Atilla alkış çaldı ve güldü. Andrew karısına baktı,"Bak o da benimle aynı fikirde."

Bilge göz devirdi ve boğazını temizleyerek,"Duke amca!"dedi sevgiyle.

Duke aniden bağıran kızla neye uğradığını şaşırdı.
Andrew kaşlarını çatarak olayı anlamaya çalıştı.

"Sana bir şey göstermek istiyorum."dedi ve Andrew'in Atilla'yı tutan kolundan destek alarak ayağa kalktı.
Hızla adama yaklaştı ve,"Lütfen bana elini ver."diyip adamın elini ondan izinsiz aldı.

Duke,"Sen ne yaptığını sanıyorsun?"dedi şaşkın siniriyle.

Bu kız gözleri önünde Rosa'yı havaya uçurmuştu.

Korkuyordu.

Bilge,"Sakin ol."diyerek tebessüm etti ve elini yavaşça sürekli tekme atan bebeği hissetmesi için karnına götürdü.

Duke elini tam çekip,"Bu ne cüret-"diyecekti ki birden durup hissettiği ile şaşkındı.

Hiç evlenmemiş çocuk yapmamış bu adam böyle bir durumun varlığından bi haberdi.

Bilge kafasını kaldırıp ona inanamaz gibi bakan yaşlı adama,"Görüyor musun seninle konuşuyor,"dedi. "Dün annemin Rosa'yı gördüğü için huysuzluğunu mağdur gör diyor. Annemi affet diyor."

Duke direkt yumuşayarak,"Gerçekten öyle mi diyor?"dedi.

Adam şaşkındı, ne bilsin.

Bilge kafasını salladı,"Özür diliyoruz senden Duke amca da diyor."

Andrew şaşkınlıkla,"Duke amca mı?"diye fısıldadı.

Atilla şaşkın babasının göğsüne bir tane vurdu.

Duke kocaman gülümsedi,"Ne demek kızım, hamilesin. Rosa yerdeki karıncanın bile sinirini bozuyor, sorun değil."

4 ay sonra...

Bilge karnının bu kadar büyük olmasına hâlâ şaşkındı.

Artık geceleri uyuyamıyordu.

Nefes alırken bile çok zorlanıyordu. Cinsel hayatları diye bir şey kalmamıştı.

Göğüsleri ağrıyordu, başı ağrıyordu, midesi sürekli bulanıyordu.

Bilge hiç iyi değildi.

Atilla da bir türlü yürümemişti, Bilge DELİRECEKTİ.

Annesinin kısıtlı hareketleri yüzünden çok ilgilenilmiyordu.

Atilla annesini çok seviyordu. İlgi istiyordu.

Andrew ise, o karısının nasıl zorlandığını biliyordu. Hiçbir şey yapmıyor ona yardımcı olmaya çalışıyordu.

Ve özlüyordu.

O kadar özlüyordu ki onun yanında durup dokunamamak canını sıkıyordu.

Bu yüzden gece yarısı boyunca çalışıyordu.

Kimi zaman fabrikada, kimi zaman ofiste, kimi zaman malikanede ki çalışma odasında çalışıyordu.

O gün fabrikadaydı.

Jack,"Efendim,"diyerek odasına girdi. "İspanya'dan misafiriniz geldi."

Andrew kaşlarını çattı,"Kim?"

Kimseyi beklemiyordu çünkü.

"Prenses Kendall."

Andrew kaşlarını kaldırarak,"İspanya prensesi Kendall beni görmeye fabrikaya mı geldi?"diye sordu.

Jack kafasını salladı,"Ne demeliyim?"

Andrew yerinden kalktı,"Gelsin, içeri gelsin." Üstünü düzeltti. "Sende git aparatifler hazırlat."

Jack kafasını sallayarak dışarı çıktı ve Andrew şaşkındı.

Elini saçlarından geçirip düzeltti.

O sırada ofisin kapısı açıldı ve merakla kapıya döndü. Ancak giren Edward'dı.

Abisine bakıp,"Hayırdır?"dedi. "Ne bu telaş?"

Andrew,"Prenses Kendall burada. Fabrikada."dedi. Edward şaşırdı,"Güzelliği Avrupa'ya nam salmış prenses sadece erkek dolu bir fabrikaya mı geldi?"elini abisi gibi saçlarına atıp eliyle şekil verdi.

Andrew kafasını salladı,"Neden geldiğini anlamadım."

Kapı çaldı ve ikisi de aynı anda dik durup boğazlarını temizledi.

"Gir."diyişleri bile aynı andaydı.

Prenses kapıdan girdi ve iki adamda yutkundu.

**

Akşam olduğunda kendi malikanesinde Prensesi misafir etmek isteyen Andrew herkese hızlı olması gerektiklerine dair sert komutlar vermiş ve hazırlıkları başlatmıştı.

Prenses Kendall, en iyisine layıktı.

Akşam saat onu beş geçiyordu ve yatak odasında bekliyordu. Andrew her gün böyle mi yapacaktı gerçekten?

Karnı çok ağrıyordu.

Ufak ufak sancısı bile vardı.

Sinirlenmişti ve birden odanın kapısı açıldı.

Lord Andrew Albert Windsor tüm ihtişamıyla odaya girdi.

Ve artık Bilge'nin sabrı taştı.

Genç adam karısına,"Nasılsın Bilge?"diye sordu üstünü değiştirmeye başlarken.

Bilge tek kaşını kaldırıp,"Seni ilgilendiriyor mu?"dedi sertçe.

Andrew şaşkınlıkla karısına baktı. Eli gömleğinin düğmesinde öylece durmuştu. "Bu da ne demek?"

Bilge koca karnıyla ve ufak sancıların verdiği öfkeyle yataktan kalkıp,"Saat kaç?"dedi önce sakince. Sonra,"Bu saat oldu neredesin?" Kafasını iki yana salladı ve birden bire geçebilir"Bu saate kadar neredesin sen!"diye hiddetle bağırdı. "Seni ilgilendirseydi, umursasaydın iki ay boyunca her gün gecenin köründe eve mi gelirdin sanki!" Boğazı parçalanacak gibi oldu.

Gözleri kızarmış sinirden eli ayağı titriyordu.
Andrew kaşlarını çattı,"Bilge, sesinin tonuna dikkat et."

"Etmiyorum lan,"dedi Bilge çenesini havaya kaldırıp. Makyaj masasının üstündeki parfüm şişesini alıp adamın üstüne attı. Andrew kafasının yanından geçen parfüm şişesiyle buz kesti. "Etmiyorum! Ne yapacaksın dövecek misin beni!" Sancısı arttı ama titreyen ayaklarının üstünde durdu. Canı çok acıyordu ama kalbi paramparçaydı.

Andrew,"İşlerim vardı."dedi ciddiyetle.

Bilge sinirle güldü ve adamın göğsüne ellerini koyarak sertçe ittirdi. "Kimle düşüp kalkıyorsun?" Andrew,"Bilge,"dedi ve ellerini tutmaya çalışıp,"Dur."dedi.

"Niye?"dedi ve tekrar itti Bilge adamı. "Niye duruyorum? Zoruna mı gitti," tekrar öfkeyle bağırdı ,"BEN NİYE DURUYORUM!!"

"BİLGE!"diye kükredi Andrew.

Bilge,"Senin o bana bağıran sesini soluğunu keserim."diyerek diklendi adama. "Bana karşı attığın her adıma seni pişman ederim!"

Andrew bu tehditlere öfkelendi. "Hiçbir şey yapamazsın." Sesinde kibir vardı,"Haddini bil. Karşında kim olduğunun farkında bile değilsin."

"Sende değilsin! SENDE DEĞİLSİN ANDREW SENDE FARKINDA DEĞİLSİN! Göstersene bana haddimi."dedi Bilge. Karnındaki ağrı çekilir cinsten değildi. "Göster, hadi bana haddimi göster!"

Andrew gözlerini yumdu ve sabır çekti. Karısı ona doğru yürüdükçe geriye adımlıyordu,"Bilge, ileri değil geri yürü."

Bilge,"Sen bu saatte kadar iki ay boyunca ne yapıyorsun her gün?"dedi. "Söyle şunu!"

Andrew,"İşteyim! Kamaradayım! Ofisteyim!"diye gürledi. "İşteyim kadın işteyim!"

Bilge kafasını iki yana salladı. "Senin beni her saat görür halinde bile etrafın orospu kaynarken, şimdi," yüzündeki ifade hem kalbinin acısını hem karnındaki sancıyı yansıtıyordu. "Sana yazıklar olsun."

Andrew öfkelendi.

Bunlar nasıl ithamlardı!!!

"Ne diyorsun sen kadın!"
Sinirle Bilge'yi omzundan ittirdi.
Bilge onu ittiren adamın elini ustalıkla kendisinden uzaklaştırıp yüzüne sertçe bir tokat attı ve birden sancısı maksimum seviyeye çıktı.

O acıyla adama öyle bir vurmuştu ki yana düşen yanağını kaldırmadan kanayan dudağını fark eden Andrew acıdan sesi bile çıkmadan yere iki büklüm düşmüş karısının doğumunun başladığını fark edememişti.

Kafasını kaldırdı ve Bilge'ye öfkeyle bağıracaktı ki karısının yüzünün olduğu yerde kimse yoktu.
"Bilge?"diyerek etrafa baktığı an yerde acılar içinde kıvranan sevdiğini gördü.

"Bilge!"dedi korkuyla yanına oturup. "Bilge, iyi misin?"

Bilge adamı ittirmeye çalışıp hüngür hüngür ağlamaya başladı,"Git."dedi hıçkırarak. "İki aydır kimin yanındaysan," acı çok fazlaydı. "Onun yanına git."

Andrew karısının acıyla buruşturduğu ve rengi kaçmış yüzünü avuçlarının içine aldı. "Bilge iyi misin?"

Bilge kafasını iki yana salladı, sonra aniden acıyla çığlık attı ve,"Suyum geldi!"diye bağırdı.

Andrew,"DOKTORU ÇAĞIRIN!!!"Diye gürledi. "ACİL DOKTORU ÇAĞIRIN!"

**

BİR BUÇUK SAAT OLMUŞTU.

DOKTOR ONU İÇERİ ALMIYORDU!

ANDREW DELİRECEKTİ!

Edward, odanın içinden gelen Bilge'nin çığlıklarının ne kadar kan dondurucu olduğunu bizzat yaşamanın verdiği o ağırlık ile ağabeyini izledi.

Kendi kanı bile donmuştu bu çığlıklarla.

Andrew 'i düşünemiyordu. Ağabeyinin dudaklarında sürekli bir kıpırdanma vardı.

Nedenini bilmediği, okusa da anlayamadığı.

Derken Andrew öfkeyle kafasına vurdu. Sonda bir kere daha ve bir kere daha.

Edward hızla yanına varıp kafasına vuran ellerini tutup,"SAKİN OL!"diye kızdı.

Andrew,"ONU İTTİRDİM!"dedi kendisine olan öfkesiyle. Dudağında Bilge'den aldığı darbenin yarası vardı ve o bağırdıkça yara patlayıp kanıyordu. "Ben onu İTTİRDİM!!!" Resmen çığlık attı ve Edward 'ı itip duvara yumruk attı.
O kadar çok yumruk attı ki eklem boğumları kanadı.

Bilge,"Yardım et Allahım!"diye bağırdı. Bunu duyan Andrew kahroldu. Güneş yanındaydı Bilge'nin ve kızın kan ter içinde kalışı nefesini kesmişti.
Bilge ağlayarak,"Ben yap-yapa-yapamıyorum!"dedi. "Ben öleceğim sanırım, o-olmuyor."

Doktor,"Ikın Bilge ıkın!"dedi heyecanla. Gördüğü manzara, tahmin edildiğinden de farklıydı.

Bilge bağırarak,"Acıyor!"dedi. Ve sonra tüm gücüyle ıkındı.

Andrew titreyen elleriyle yüzünü kapatıp sessizce ağlamaya başladı.

Edward kızın ağlamasını duyuyordu. Çığlıkları,
Bilge her öleceğim sanırım dediğinde adam taş kesiyordu.

Prenses Kendall şaşkındı.

İki adamın da mermerden beyaz yüzü daha da şaşırttı onu.

Doktor gülümsedi,"Son, son bir ıkın Bilge, lütfen güven bana."

Bilge hıçkırarak bağırdı ve kalan gücüyle ıkındı.

Derken birden,
Odayı bir bebek sesi doldurdu.

Bilge nefes nefese kafasını kalan son gücüyle kaldırdı ve ağlayan bebeğine baktı.
Doktor,"Erkek."dedi mutlulukla. "Erkek."

Bilge nefes nefese kalmıştı. Kafasını geriye yasladı ve Güneş alnındaki terleri mutlulukla sildi.

Derken,

Doktorun tahmin ettiği şey gerçekleşti.

Ve Bilge,
Tekrar,
Sancı hissetti.

Continue Reading

You'll Also Like

3.3M 121K 67
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum. İkiz erkek kardeşim yerine ben hayatta kalmıştım, ben yaşamıştım...
1.1M 45.6K 42
0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨ #Siyah kategorisinde 1.Sıra✨ #Esir kategorisinde 1.S...
6.3M 271K 54
Nüket Kozcu, kendi halinde üvey annesinin yaptıklarından hoşnutsuz bir üniversite öğrencisidir. Bir gece bara gider ve tanımadığı bir adamla beraber...
Haz By 🍀

Romance

244K 3K 17
Çocukluktan beri Karan Avcıoğlu'na karşı hisleri olan Efsun Alakurt'un hikayesidir. Sevdiği adamla birlikte olduklarından sonra her şeyin farklı ola...