GİRİFT

By Asmtass

175K 9.5K 2.1K

Hayatınızın 5 yılını vatan haini olarak bir uyuşturucu çeteside geçirebilir miydiniz? Kardeşim dediğiniz ins... More

1.Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm Kesit
5. Bölüm:
6.Bölüm:
7.Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
65K!
Gelecekten Kesit
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13.Bölüm:
14. Bölüm
Boksör
15. Bölüm
17. Bölüm
Duyuruuu
18.Bölüm

16. Bölüm

2.2K 180 24
By Asmtass

16.Bölüm:

Bölüm Müziği: O Yar gelir

İyi okumalar...

**********

İzgi'nin Anlatımıyla:

Babamlarda geçen o tatsız olayın üzerinden 2 hafta geçmişti. Bu süreçte askerlere doğru düzgün bir eğitim yapılmadığını fark ettiğim için. Bu sabah tüm askeriyeyi sabahın beşinde ayağa kaldırmış, onların deyimiyle ağızlarına sıçmıştım.

Erlere yaptırdığım eğitim sadece 3 saat sürerken timdekilere 4 saatten fazla yaptırmıştım. Yapılan hareketlerin zorluğu hepsinin pert olmasına sebep olduğunda en sonunda hallerine acıyarak duş almaları için göndermiştim.

Şu an ise kantinde oturuyorduk. Bize  çayları dağıtan Er selam verip arkadaşlarının yanına geri oturduğunda kantine elinde saz ile giden askeri gören arkadaşları ufak bir tezahürat yapmış, benim  bakışlarımı gördükleri anda susmuşlardı. Elinde saz olan asker bana selam verdiğinde elimdeki çaydan bir yudum aldım.

"Çalmayı biliyor musun Yalçın?" Ona soy ismi ile seslendiğimde başını olumlu anlamda salladı.

"Biliyorum komutanım. Konservatuvar mezunuyum ben." Başımı olumlu anlamda salladığımda gülümsedim.

"İyi, çal bakalım bir şeyler."

"Komutanım siz de bir türkü patlatırsınız değil mi?" Diyen Arslan ile kantindeki tüm askerlerin bakışları bana dönmüştü. 

"Evet komutanım, Kaan komutanım sesinizin çok güzel olduğunu söylemişti." Onu destekleyen Gizem ile derin bir nefes alırken cevap vermedim. Sesimin güzel oluşu benim pek inandığım bir mevzu olmasa da çevremdeki çoğu kişi bunu söylerdi.

"Ne bakıyorsunuz lan bana! Önünüze dönün." Herkes tekrar önüne döndüğünde Yalçın bir sandalye çekip oturmuştu.

"Komutanım sizin istediğiniz bir şey var mı?"

"Yok, sen çal bir şeyler." o Arkadaşlarının istediği parçaları çalarken Kaan belimden dürtmüştü.

"Türkü söyleyecek misin kız? Lütfen söyle." gözlerimi kısarak ona baktığımda bu sefer sinsi bir sırıtmayla elini belime, tam tikimin olduğu noktaya doğru yaklaştırmıştı. Bu ufak tehditleri sadece sivilde işlerdi.

"Karşında komutanın var senin. Dikkat et, almayayım ayağımın altına." eline bir tane yapıştırdığımda geri çekilmişti. "Pardon komutanım."

İlk türkü bittiği anda büyük bir alkış koparken derin bir nefes aldım. Birkaç parçayı üst üste çalarken güzel bir ortam olduğu söylenebilirdi. Sanırım ben de 5 yıldır hiçbir şey söylememiş olmamın hatırına bir türkü söyleyebilirdim.

"O yar gelir çalabilir misin?" Bir anda konuştuğumda şaşkın bakışları bana dönse de hemen başını sallamıştı. Kantindeki herkes bakışlarını bana dikmişti.

"Tabii komutanım."

"Tamamdır. Sen şarkıya gir, belki ben de eşlik ederim."

"Emredersiniz." Birkaç ayarlamanın ardından çalmaya başladığında derin bir nefes aldım.

O yâr gelir yazı da yaban gül olur yâr, yâr
Gül olur yâr yâr, gül olur

Yüzün görsem tutulur dilim lal olur yâr, yâr
Lal olur yâr yâr, lal olur

Aşka düşen divane gezer deli olur yâr, yâr
Deli olur yâr yâr, deli olur    

Tam bu kısmında şarkıya girdiğimde Yalçın susarak çalmaya devam etti. Herkesin bakışları bana dönmüştü.

"Evlerine vara da gele usandım yâr, yâr
Usandım yâr yâr, usandım  

El oğlunu ben kendime yâr sandım yâr, yâr
Yâr sandım yâr yâr, yâr sandım"  gözlerim kendiliğinden kapandığında Yalçın da arkadan kısık sesle mırıldanıyordu.

Yüreğime hançer de soktu gül sandım yâr, yâr                                                                                              Gül sandım yâr yâr, gül sandım

Mezarımı derinde kazın dar olsun yâr, yâr
Dar olsun yâr yâr, dar olsun

Altı lale üstü de sümbül bağ olsun yâr, yâr
Bağ olsun yâr yâr, bağ olsun" Şarkının son kısmında Yalçın yine bana bırakıp sustuğunda derin bir nefes verdim.

"Ben ölürsem sevdiceğim sağ olsun yâr, yâr
Sağ olsun yâr yâr, sağ olsun..." Saz sesi de durduğunda önce büyük bir sessizlik, ardından büyük bir alkış koptu.

"Komutanım siz neymişsiniz be!" Cenk konuştuğunda diğerleri de sesimin çok güzel olduğuna dair bir şeyler söylemişlerdi. Onlara kısaca gülümsedikten sonra bardakta kalan çayı kafama dikip ayaklandım. 

"Hiç ayağa kalkmayın." gür bir sesle konuştuktan sonra timdekilere döndüm.

"Ben Albayın yanına gidiyorum. 2 saate toplantı odasında göreceğim hepinizi." Kantinden çıkıp ana binaya doğru ilerlemeye başladığımda türküyü söylerken aklıma gelen  isim garip bir şekilde zihnimi çoktan işgal etmişti...

***********
Saat akşam sekiz buçuğu gösterirken bugün nöbetçi subay ben olduğum için odamda oturmuş sosyal medyada geziniyordum.

Telefona bakmaktan sıkıldığımda ayağa kalktım. Biraz etrafta tur atsam iyi olurdu. Başta askeriyenin içerisinde biraz dolaşmış, bir hareketlilik olmadığını gördüğümde bahçeye çıkmıştım. 

Akşam içtimasını bir saat önce yaptırdıktan sonra askerlere istirahat izni vermiştim. O yüzden çoğu yemekhanedeydi. Kalanlar ise ya uyuyordu, yada arkadaşları ile kantinde oturuyorlardı. Bahçede dolaşırken bana selam veren askerlere başımı sallamakla yetinip devam ediyordum. Ön bahçeye oranla daha sakin olan arka bahçeye geçtiğimde orada sadece 1 kişinin olduğunu görmüştüm. Banklardan birisinde oturan genç adamın yanına doğru ilerledim. Subay veya astsubay değildi. Elindeki eskiz defterine çizim yapıyordu. Arkasında durduğum için beni görmüyordu.

"Güzel çiziyorsun." dediğimde elindeki resme bakarak dalgınca 'teşekkürler' diye mırıldanmıştı. O anın üzerinden birkaç saniye geçmeden ne olduğunu algılamış olacak ki ayağa fırladığında içimdeki gülme isteğini bastırmak pek kolay olmamıştı.

"Gökhan Yıldırım, Ankara. Emredin komutanım." Banka oturdum.

"Rahat. Geç otur." Oturmadığında kaşlarım havalanmıştı.

"Emrimi ikilettirecek misin asker?" Bu dediğimin üzerine bankın diğer ucuna oturdu.

"Güzel kadınmış." çizdiği resme yönelik konuştuğumda yüzünde bir gülümseme oluşmuştu. O sırada cebimden çıkarttığım sigarayı dudaklarımın arasına koyarak ucunu tutuşturmuştum. Çok sık içmesem de bazen canım istiyordu.

"Öyle komutanım."

"Nişanlın mı?" Kadından bahsedince bile gözleri parladığına göre muhtemelen öyleydi.

"Eşim."

"Anladım. Yaşın biraz daha büyük duruyor, var mı çoluk çocuk?" Yüzündeki gülümseme solduğunda yanlış bir şey söyleyip söylemediğimi sorgulamıştım bir an.

"Yok komutanım."  Sadece başımı olumlu anlamda sallamakla yetindiğimde asker eskiz defterini kapatıp ayaklandı. "Müsaadenizle komutanım." 

"Müsaade senin." Selam verip ön bahçeye doğru ilerlemeye başladığında sigara dumanını içime çekip telefonumu çıkarttım. Kaan fotoğraf atmıştı.

Yanında anlamlandıramadığım bir şekilde Savaş, amcam ve o gün beni tutuklarken Savaş'a yardım eden iki polis arkadaşı vardı. Rakı masası kurmuşlardı. Fotoğrafın ardından bir mesaj attığında sinirim tepeme çıkmıştı.

"Gelecekteki eniştemle senden iyi anlaşıyorum ikiz." gözlerimi devirerek sigaradan son bir nefes çekip yandaki çöp kutusundaki küllük kısmına attım.

Siz: "Sakın adamın yanında böyle saçma sapan konuşma. Gebertirim seni!"

 Siz: "Hem ne alaka gelecekteki eniştem falan? Nereden çıkartıyorsun bunları?" 

Yazdığım mesajlara görüldü attığında gözlerimi kıstım.

Siz: "Ergen."

Siz: "Bu gecenin bir de sabahı var unutma bunu."

Kaan: "Heyecanla bekliyorum bebeğim:)" Sohbetten çıktığımda yüzümde sinsi bir gülümseme vardı. Ben ona yapacağımı bilirdim.

Bazen Kaan ile konuşurken zeka seviyemizin aptallık sınırına düştüğünü hissediyordum. Bir süre daha orada öylece oturdum. Bana gelen mesajla sırada bana doğru gelen hızlı adım sesleri ve bağırış ile ayağa fırladım.

"Komutanım!" Yanıma gelen genç adam nefes bile alamazken kaşlarım çatılmıştı.

"Ne oldu? Sakinleş bir önce."

"K-komutanım, Hakan kendisini öldürecek!" Ağzımdan kaçan küfür ile birlikte konuşmaya başladım.

"Nerede?"

"B blok 2. yatakhane." Koşarak B bloğa doğru ilerlerken o asker de peşimden geliyordu.

"Sebebini biliyor musun Ne oldu!"

"Bilmiyoruz komutanım."

Binaya girdiğimde merdivenleri üçer üçer çıkıyordum.

"Hemen bana askerler arasından sağlıkçı ve varsa psikolog bul. 3 Dakikan var!" 2. yatakhanenin olduğu koridora girdiğimde karşılaştığım kargaşa ile derin bir nefes aldım. 

"Asker!" Bağırışım ile herkes durdu. "Bir işe yarayacaklar hariç herkes dışarı!" Yatakhaneye girdiğimde bu bloktaki nöbetçi olan Çavuşu ve karşısındaki genç adamı görmüştüm. Daha bu sabah kantinde arkadaşlarıyla eğlenen çocuk şu an şah damarına yasladığı jilet ile oldukça dağılmış görünüyordu.

"Benim yüzümden, hepsi benim yüzümden." Transa girmiş gibi kendi kendine mırıldanırken çavuş bana döndü.

"Konuşmaya çalışıyorum ama beni dinlemiyor komutanım."

"İsmi Hakandı değil mi?"

"Evet."

"Hakan!" Hiçbir tepki vermediğinde çavuşa yönelik konuştum.

"Gelen sağlıkçıya söyle sakinleştirici getirsin."

"Hakan bana bak dedim sana!" Bağırışım odada yankılandığında bakışları sonunda bana dönen asker ile derin bir nefes aldım.

"Duyuyor musun beni? Elindekini bırak konuşalım."

"Yaklaşma!" ona doğru attığım adım öylece durduğunda odaya giren iki beden hissettim.

"Komutanım?" Elinde şırıngayı tutan askere baktım. "Sen hazır ol. Elindekini indirdiği anda sakinleştiriciyi yapacaksın." diğer askere döndüm. "Sen psikolog musun?" Başını olumlu anlamda salladı.

"Dikkatini dağıtıp kendisine bir zarar vermesini engelle."

"Çavuş sen de hazır ol." Başını olumlu anlamda salladığında Hakan'ın nefes alış verişleri hızlanmıştı. Şoktaydı ama buna ne sebep olmuştu?

"Hakan, elindekini yere at konuşalım aslanım. Ne olduğunu bana anlat, söz veriyorum bir çözümü varsa bulacağım." Boşta olan elini üzerindeki tişörtün yakasına yaslayıp çekiştirdi. 

"Çözümü yok! Bu dakikadan sonra hiçbir çözümü yok. Kardeşim öldü lan benim! Kardeşimi öldürdüler."  Bu söylediğiyle herkes ne olduğunu anlarken çavuş bana tam sol tarafı işaret ederken o da sağ tarafa doğru ilerliyordu. Hakan'ı ortamıza almıştık.

"Hakan! Kardeşini öldürenleri mutlu mu etmek istiyorsun? Ona bunu yapanlar cezasını çekmeyi hak etmiyor mu?" Hakan'ın bakışları ona döndüğünde istediğini kısmen elde edebilmişti. "Bana bak lan! Bana bak!" Hakan'ın dikkati saniyelik çavuşun olduğu tarafa kaydığında öne atıldım.

Genç adamın jileti tutan elini ters çevirdiğimde hissettiği acı yüzünden jilet yere düşmüştü. Büktüğüm eli ile vücudunu duvara yasladım. Yere düşen jileti çavuş almıştı bile.

Hakan anlı duvara yaslıyken küçük bir çocuk gibi ağlamaya başladığında rahat bir nefes aldım. Kolundaki elimi biraz gevşettiğimde yere çökmüştü. Ben de dizlerimin üstüne çökerken elinde iğneyi tutan askere baktım. O gelip hızlıca askere sakinleştiriciyi yaptığında genç adamın omzunu sıvazladım.

"Tamam aslanım sakinleş, iyi olacaksın tamam mı?" Gözlerinden yaşlar akarken yeşil gözlerini gözlerime dikip başını iki yana salladı. "Ben iyi olamam komutanım. Bu saatten sonra hiçbir şey iyi olmayacak." son sözleri bunlar olurken kapanmak üzere olan bilinciyle 'Elif' ismini sayıklayarak bayılmıştı. 

Getirilen sedyeye yerleştirdikleri Hakan'a kısa bir bakış attım. Başıma ağrı atmıştı.

"Burada ilk kontrolleri yapın bir yarası var mı diye. Sonra A bloktaki revire getirin. Bu askerin yakın olduğu kim var burada?" Odanın içerisindeki asker bir adım öne çıktı. "Ben varım komutanım." 

"Tamam siz ikiniz onun başında revirde bekleyeceksiniz. Revirde ortalıkta kesici delici ne varsa kaldırın. Kendisine gelmeye başladığı anda da bana haber verin."

"Emredersiniz komutanım." Odadan çıktıklarında Çavuş'a döndüm.

"Çavuşum siz de bana bu askerin dosyasını gönderip dışarıdaki kargaşayı hallederseniz sevinirim. Ben olayın raporunu yazacağım." Dedikten sonra odadan çıktım. Odama doğru ilerlerken koridordaki bir askerden bana sert bir kahve getirmesini istemiştim. Ağrımaya başlayan başım bu gecenin korkunç geçeceğini işaret ederken kendimi odamdaki koltuğa atıp gözlerimi yumdum.

Daha nöbetimin ilk saatlerinden bu kadar olay olduysa kim bilir ilerleyen saatlerde neler olurdu...

********

Evet selamlarrr

Çok kısa bir bölüm oldu ama daha da uzatmak istemedim açıkçası. Bu bölüm full askeriyede geçiyordu zaten.

Bundan sonra gelecek 3 bölümden biri muhtemelen Savaş'ın anlatımıyla olacak ve artık bir şeyleri adlandırabileceğiz bence.

Neyse

Bölümü nasıl buldunuz?

Sizce Kaan'ın İzgi'ye atığı o mesajlar nasıldı? Ve o fotoğraftaki grup, birbirinden alakasız insanlar...

Fikirlerinizi aldıysam kaçıyorum.

🖤🖤




Continue Reading

You'll Also Like

37.2K 1.8K 20
Askeri ve Doktor kurgusudur. Umay neşeli deli dolu bir kızdı. Umayın hayatı tam olarak on yedi yaşındayken uğradığı iftirayla başladı. Umayın uğradı...
343K 14.1K 37
Kocam, bin adamın bir kurşunuyla öldürüldü. Ben ise, bin kurşunla tek bir kişiyi öldüreceğim. "AKSİYONUN EN ÇARPICI SERİSİ" Kocası, bir suikastte öl...
403K 16.7K 34
Bir komutana anonim olarak mesaj atarsak en fazla nolur? ‹ ·_· › Başlangıç: 04.03.2024
2.9M 159K 107
Hayat, fırtınanın dinmesini beklemekle ilgili değildir... Yağmurda dans etmeyi öğrenmekle ilgilidir. "Umay?" "Operasyondayız." "Benimle evlenir misin...