Taş yürek

By Kacarmisil1

331K 31K 5.7K

Usta bir dövüşçünün kızı olan Bilge 24 yaşında genç bir kızdır. Karmaşık bir aklı ve babadan miras mükemmel b... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 49
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Bölüm 53
Bölüm 54
Bölüm 55
Bölüm 56
Bölüm 57
Bölüm 58
Bölüm 59
Bölüm 60
Bölüm 61
Bölüm 62
Bölüm 63
Bölüm 64
Bölüm 65
Bölüm 66
Bölüm 67
Bölüm 68
Bölüm 69
Bölüm 70
Bölüm 71
Bölüm 72
Bölüm 73
Bölüm 74
Bölüm 75
Bölüm 76
Bölüm 77
Bölüm 78
Bölüm 80
Bölüm 81
Bölüm 82
Bölüm 83
Bölüm 84
Bölüm 85
Bölüm 86
Bölüm 87
Bölüm 88
Bölüm 89
Bölüm 90
Bölüm 91
Bölüm 92
Bölüm 93
Bölüm 94
Bölüm 95
Bölüm 96
Bölüm 97
Bölüm 98
Bölüm 99
Bölüm 100
Bölüm 101
Bölüm 102
Bölüm 103
Bölüm 104
Bölüm 105
Bölüm 106
Bölüm 107
Bölüm 108
Bölüm 109
Bölüm 110
Bölüm 111
Bölüm 112
Bölüm 113
Bölüm 114
Bölüm 115
Bölüm 116
Bölüm 117
Bölüm 118
Bölüm 119
Bölüm 120
Bölüm 121
Bölüm 122
Bölüm 123
Bölüm 124
Bölüm 125
Bölüm 126
Bölüm 127
Bölüm 128
Bölüm 129
Bölüm 130
Bölüm 131
Bölüm 132
Bölüm 133
Bölüm 134
Bölüm 135
Bölüm 136
Bölüm 137
Bölüm 138
Bölüm 139
Bölüm 140
Bölüm 141
Bölüm 142
Bölüm 143
Bölüm 144
Bölüm 145
Bölüm 146
Bölüm 147
FİNAL
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
ÖZEL BÖLÜM
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Çok Özel Bölüm
ÇOK ÖZEL BÖLÜM 2
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
ÖZEL Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
Özel Bölüm
YENİ Özel Bölüm
Yeni Özel Bölüm
Yeni Özel Bölüm
Yeni Özel Bölüm
Yeni Özel Bölüm
Yeni Bölüm
Yeni Bölüm
Yeni Bölüm
Yeni Bölüm

Bölüm 79

1K 124 12
By Kacarmisil1


Uykulu uykulu sabahlığını giymiş karısı yürürken düşmesin diye koluna girdirten Andrew onun tepkisini çok merak ediyordu.

Beraber büyük koridorları geçtiler ve ana salona inen merdivenlerin başına geldiler.

Yavaşça indirdi merdivenlerden Andrew, Bilge'yi.

Bilge esnedi. "Saat kaç Andrew?"

Andrew kızın yanağını öpüp,"Sabaha doğru beş sevgilim."

Bilge aklına, Andrew'in Diana'yı koruduğu gelince,"Sana hâlâ sinirliyim!"diye tısladı.

Andrew kızın beline elini atıp,"Sinirlenme, bebeğe yansıyacak,"dedi ve karnına doğru elini kaydırıp okşadı.
Bilge gözlerini ovuşturup büyük salona indiklerinde birbirine sarılmış anne babasını gördüğü gibi onu tutan kocasını heyecanla itip,"Baba!"diye bağırdı. "Anne, baba! Anneciğim, babacığım!"

Birbirine sarılan çift kızlarının sesiyle ayrıldılar ve koşarak onlara sarılan kızlarına karşılık verdiler.

Hepsi gülümsüyordu, kahkahalarla birbirlerine sarılıyordu.

Andrew bu tabloyu hayranlıkla izledi.

Bilge gülümseyerek göz yaşlarını sildi ve,"Rüyada gibiyim."diye konuştu.

Burnunu çekti ve babası ile annesinin tutuşmuş ellerine baktı. "Sizi çok seviyorum."

Andrew keyifle,"Süleyman Bey, merhabalar, gelmenize çok sevindim."dedi ve birbirine yakın duran ailenin yanına gitti. Süleyman'a sıkması için elini uzattıktan sonra Süleyman karısının elini bırakmak zorunda kalmasın diye solak olmasına rağmen sağı uzatması Bilge'nin dikkatinden kaçmamıştı.

Süleyman ile el sıkışan Andrew karısına uzanıp,"Sen şöyle gel ,"diyerek onu kendisine çekti.

Bilge keyifle kocasına sarıldı. Kokusunu içine çekti ve boynuna kafasını gömüp öptü,"Andrew ben çok mutluyum!"hüngür hüngür ağlamaya başladı.

Andrew kızın saçlarını öptü ve,"Ağlarsan kızacağım."dedi.

Süleyman karısının gözlerine bakmaktan hiçbir yere odaklanamıyordu. Gracia,"Bir torunumuz olmuş Süleyman,"dedi sevinçle. "Erkek."

Süleyman,"Biliyorum sevgilim,"dedi. Aklına Atilla ve büyümüş olduğu gelince,"Bilge, Atilla saat kaç gibi uyanıyor güzel kızım?"diye sordu.

**

Edward şaşkındı. Yanında duran Andrew 'e,"Vay canına."dedi. "Leydi Gracia, çok güzel bir kadın."

Andrew göz devirdi,"leydi Gracia, sarışın mavi gözlüyken Bilge'nin kara kaş kara göz olması,"Edward konuşmaya devam etti. "Bilge annesine renk olarak hiç benzemiyor."
Andrew karısı ve annesinin bu denli detaylı incelenmesinden rahatsız olduğundan birden kardeşine dönerek onun şömineye yönelmesini işaret etti.

Edward yeşil gözlerini kısarak abisinin keyifli ifadesini izledi. "Hayır,"dedi sinirle.

Andrew güldü,"Anlat, anlat." Otuz iki diş sırıttı belki de ilk defa,"Gelin hanım ile ne zaman tanışacağız?"

Edward ofladı,"Bilmiyorum. Evlenmek istemiyor. Kendisini manastıra kapatmayı teklif etti. Gerzek ablası Alchemilla, daha önceden ona evlenme teklifi ettiğimi ve darladığımı söylemiş. Sırf sikeyim diye peşinde koştuğum ne kadar belli olsa da salak kız iftiralarıyla taçlandırmış."

Andrew güldü,"Alchemilla tehlikeli bir kadındır."

Edward ağabeyini sinir etti. "Diana'nın eline su dökemez."

Andrew kızdı,"Diana ne alaka?"

"Kocasını yarı felçli bırakmadı mı verdiği zehirlerle?"Edward yeşil gözlerini kocaman açtı,"Öyle değil mi?"

Andrew göz devirdi,"Diana ile ilgilenmiyorum."

"Evet, tabi,"
Andrew sinirle Edward 'ın omzuna sertçe yumruk attı. Edward acıyla geriye doğru savrulup gözlerini yumdu. "Konu sensin orospu çocuğu,"dedi Andrew. "Ben evliyim ve üç çocuğum var."

Edward şaşkındı,"Ne?" Ağrıyan omzunu eliyle ovaladı. "Üçüncü kimden? Bir de piç mi peydahladın?"

Andrew mimiksiz bir yüzle Edward 'a bakınca genç adam anlamıştı,"Bilge hamile mi?"

Andrew kafasını salladı.

Edward sessizce alkışlamaya başladı. Ellerini birbirine vuruyor gibi yapıyordu. "Sen gerçekten Bilge'yi seviyorsun. Jennifer her hamile kaldığında çocuğu düşürmeye zorlamıştın. Hatta hatırlıyorum, Natalie doğduktan iki ay sonra 'Sikseler bu kadından ikinciyi yapmam' demiştin."

Andrew derin bir nefes aldı,"Bebeğe işkence yapıyordu hatırlamıyor musun?"

Edward kafasını salladı."Jennifer, Lucifer'ın karısı niteliğinde bir kadın. Nasıl yaptın o ilk hatayı hâlâ aklım almıyor diyecektim ki!" Abisinin değişen bakışları ve yapmadığı'Ulan sende aynı boku yedin' bağırışını duyunca,"Paçayı iyi yırttın diye kapatmak istiyorum konuyu şu an."

Andrew,"İyi edersin."dedi tehdit eder gibi. Sonra heyecanla ekledi. "Ayrıca evet, Bilge'ye aşığım ve ondan yedi sekiz tane çocuk yapmak istiyorum. Ben 36 o 26 yaşında. Her yıla bir çocuk sığdırsam 44 oluyor ki işime gelir açıkçası. Nitekim 60 yaşında çocuk yapan Osmanlı sultanlarını duyduk. "

Edward,"Yavaş."dedi. "Natalie iyice delirecek senin bu halin yüzünden."

Andrew göz devirdi. Bilge birden ikisinin yanında belirince irkilen iki izbandut gibi adamla kahkaha atmaya başladı.

Edward,"Ne kadar sinsi,"dedi sinirle.

Andrew,"Sevgilim,"diyerek gülümsedi. "Bu ne sürpriz, baban ve annen ile zaman geçirirken kocanı nasıl hatırladın sen?" Kıskançlığını daha fazla içinde tutamamıştı.

Bilge kocasının elini tuttu,"Sana inanamıyorum, anamı da babamı da kaç aydır görmüyorum bırak biraz hasret gidereyim."

Andrew iç çekti,"Yedi saat oldu sadece. Atilla bile beni değil dedesini istiyor. O şişkoya söyle, ben onun lorduyum. Bu yaptığı ağır ceza ister."

Bilge şaşkınlıkla,"Sen delirdin mi?"dedi.

Andrew aniden ciddiyeti bırakıp güldü ve karısının dudaklarına öpücük kondurma isteği ile savaşarak yanağını öptü.

Bu bile Edward 'a,"Vov, Vov, Vov! İyice terbiyesizliği ele alan bir çift var."dedirtmişti.

Bilge sinirle,"Lord Edward. Siz lordların koynuna almadığı bir ahırdaki inek ve kümesteki kazlar var ona rağmen evli bir çift birbirini herkesin yanında sevince siz terbiyeli onlar terbiyesiz mi oluyor ya?"dedi.

Andrew ofladı. Edward 'ın şaşkın bakışları ile göz göze gelince,"Sadece hamile."diye açıklama yaptı. "Gülümse ve hak ver."

Edward kafasını sallayarak kocaman gülümsedi, Bilge'ye baktı,"Kesinlikle haklısınız leydim."dedi.

Bilge öfkeyle Andrew 'e döndü. "Andrew!"

Andrew, kızın tuttuğu elini kaldırarak dudaklarına götürdü ve ufak bir öpücük ile,"Kesinlikle haklısınız leydim."dedi.

Bilge sinirle adamın omzuna bir tane patlattı.

Andrew ve Edward aynı anda,"Kesinlikle haklısınız leydim."diyince Bilge sinirle,"Of!"dedi. "OF!"

**

Edward, Flora'yı at binmeye davet etmişti.

Flora mutsuz görünüyordu,
Çok mutsuz.

"Neden böyle yapıyorsun?"diye sordu Edward. "Duydum Flora. Beni Madam Selena'ya sevdiğini söyledin. Buna rağmen neden benimle evlenmek yerine manastırı tercih ediyorsun?"

Flora ofladı. "Çünkü sizin ablamla adınız geçti ve bu hiç hoş değil."

"Bunu aşabiliriz."Edward beyaz atını biraz yavaşlatarak kıza döndü,"İstersen aşarız."

Flora acı ve alayla gülümseyerek,"Peki kırılan gururumu ne yapacaksınız Lordum?"dedi. "Bana yaşattıklarınızı hatırlıyor musunuz?"

**
Bilge, annesiyle Londra sokaklarında geziniyordu.

Andrew izin vermişti.
Süleyman ile oturmuş bu düello olayını ve tüm sıkıntıları anlatmaya başlamıştı.

Bilge annesine,"Anne,"dedi vitrindeki tüylü şapkaya bakarlarken. "Çok değişik değil mi?"dedi. "Şaka gibi."

Gracia,"Bu konuları konuşma kızım, burası Londra."dedi. "Yerin kulağı var, şapka nasıl?" Konuyu değiştirdi hemen. "Sana saks mavisi güzel olur."

Bilge yüzünü buruşturup,"Şapka güzel durmaz, renk durur da."dedi.

Gracia güldü,"Gel anneciğim, içeri girip bakalım," kapıyı yavaşça açıp kapının üstündeki zilin çalması ile içerideki çalışan kadınlar ve adamlar ayağa kalktılar.

Onları takip eden muhafızlar tam içeri girecekti ki Bilge,"Siz burada durun."diye uyarmış adamlar dükkanın dışında kalmıştı.

Gustavo kardeşinin evliliği ile ilgili damada bir zarf içinde yüklü miktarda parayı uzatmıştı ki dükkanın kapısı açıldı.

Kardeşi Leila koşarak müşterilerin yanına gitmiş, damat Jeffrey ise ,"Lordum ben de gidip yardım edeyim izninizle."demişti.

Gustavo kafasını salladı,"Bende gideceğim zaten. Sizi bir ziyaret edip, yardımımı vermek istedim." Yavaşça ayağa kalktı.

Tam içerideki odadan ana dükkana geçecekti ki tanıdık sesle kaşlarını çattı.

Leila, Bilge ve Gracia ile ilgileniyordu.

"Merhaba Leydim."dedi dükkana geçtiği gibi arkası dönük askıların üstündeki kıyafetleri izleyen Bilge'ye.

"Sizi kardeşimin eşinin dükkanında görmek ne güzel."

Bilge kaşlarını çatarak arkasından gelen sese döndü. "Lord Gustavo."dedi soğuk bir şekilde. "Biz de gidiyorduk."

Gustavo çapkınca sırıttı. "Neden Leydim? Yoksa, hizmeti mi beğenmediniz?"

Leila gözlerini açarak,"Bir kusur işlediysem affola."diyerek kafasını eğdi.

Gustavo kafasını eğerek Bilge'nin yanındaki kısa boylu kardeşine baktı. "Sen, Jeffrey 'in yanına geç Leila."

Gracia gözlerini kıstı,"Kardeşinizin adı Leyla mı lordum?"

Gustavo,"Sizinle tanışma şerefine erişemedik leydim, bendeniz Erk topraklarının Dükü Gustavo Anais. Kardeşimin adı da evet Leila. Ancak sizin kurduğunuz gibi yumuşak söylenmiyor. L. E. İ. L. A. Leila."

Bilge annesine baktı,"Lütfen, gidelim."

Gracia anlamadı,"Neden? Seni bilmem Bilge ama ben şapkayı beğendim." Leila'ya döndü,"Lütfen bana uyumlu eldivenlerinizi de gösterebilir misin hayatım?"

Leila heyecanla kafasını salladı,"Evet, evet efendim. Tabii, lütfen şöyle göstereyim, gelin."dedi.
Gracia, Bilge'nin yanından geçip öylece dükkanın sonundaki rafa ilerledi.

Bilge şaşkınlıkla annesinin arkasından baktı. "İnanamıyorum sana."dedi.

Gustavo güldü,"Ablanız mı leydim?"

Bilge sinirle,"Lord Gustavo, benimle rica ediyorum konuşmayın."dedi. Kafasını vitrin camına çevirip dışarıya baktı.

Gustavo kaşlarını kaldırdı,"Sebep leydim?"

"Yaptıklarınızı unutmuş olamazsınız."dedi Bilge sinirle.

Gustavo,"Balo gününden bahsediyorsanız, kesinlikle beni yanlış anladınız."dedi. "Size karşı herhangi bir kötü niyette değildim. Aksine sizin sohbetinizi o kadar çok sevdim ki zaman su gibi akıp gitti. Hatta belki de, Lord Andrew 'i bir an çok kıskandım ve olanlar oldu."

Bilge çatık kaşlarla adama döndü,"Neyi kıskanıyorsunuz siz Lord Gustavo? Bu ne had böyle?"

Gustavo gülümsedi. "Sizin gibi bir leydisinin olması başlı başına bir sebep değil mi leydim," Bilge'nin elini tutup dudaklarına götürdü. Yavaşça öpecekti ki Bilge öfkeyle elini çekti. "Gustavo!"dedi sinirle. "Hadsizce davranıyorsun!"

Gustavo çapkınca sırıtıp,"Lord unvanını sonunda bıraktınız."dedi. "O zaman bende size sen diyebilirim. Evet Bilge, yüzünüzde farklı bir güzellik var, görmeyeli güzelleşmiş olman kalbimi kanatlandırıyor. Kıskançlığıma kırbaç vuruyor sanki."

Bilge'nin kaşları hâlâ çatıktı. "Anne!"diye bağırdı Gustavo'da gözlerini alamadan. "Hızlı ol!"

Türkçe konuşmuştu.

Gustavo,"Ne güzel bir dil, böyle."dedi,"ne dedin?"

Bilge öfkeyle Gustavo'nun yakasını tek eliyle kavrayarak ceketini yumruğunun arasına almış, uzun boylu adamı kendi boy seviyesine eğdirmişti.

Gustavo gözlerini bir an istemsiz belerterek ellerini iki yana açtı,"Tamam, sakin."

Bilge dişlerini sıktı,"Bak Lord Gustavo," tane tane konuştu. "Seni öyle bir döverim ki, ağlayarak annenin eteklerine saklanmak zorunda kalırsın."

Burnunun ucundaki kızın dudaklarına baktı Gustavo, çapkınca sırıtıp tekrar kızın kahverengi gözlerine baktı. "Görmek isterim doğrusu."

"Ben şaka yapmıyorum."dedi Bilge sertçe. "Ben sizin o bildiğiniz leydilere benzemem."

Gustavo dudaklarını yaladı.
"Kokun çok güzel."

Bu lafla Bilge, kafasını hafif geriye çekip birden Gustavo 'nun burnuna kafa attı.
Eş vakitli olarak elini yakasından çektiğinde burnuma gelen sert darbeyle yere düşen Gustavo acıyla elini yüzüne götürdü ve kanıyor mu diye kontrol etti.

Evet kanıyordu.

Nasıl vurmuştu böyle.

Bilge, yerde oturup ekşitmiş yüzüyle burnunu tutan adamın alnına eteklerini kaldırıp sertçe tekme attı ve Gustavo gürültü ile yere çakıldı.

Gracia ve Leila seslerle onlara döndüler.

Gracia, kızını tanıdığı için gözlerini belerterek,"Bilge!"dedi ve telaşla onlara koştu.

Leila yüzünü tutmuş yerde iki seksen uzanan abisine,"Lordum!"diye bağırarak yetişti.

Gracia kızına,"Ne yapıyorsun Bilge sen?"diye kızdı.

Bilge annesinin koluna yapışıp,"Gidiyoruz."diye sinirle soludu.

**

Andrew, Bilge'nin yanından gelen baş muhafızdan duyduklarını büyük bir ciddiyetle dinledi.

Muhafız,"Efendim, leydimizi o denli sinirli görünce dükkana girip baktım. Düşük seviyeli dük Gustavo yerde acı içinde yatıyordu. Burnu kırılmış olmalıydı."

Andrew istemsiz gülümsedi. Baş muhafız hafif bir tebessüm ile,"Affedin lordum,"dedi. "Leydi Bilge gerçekten de çok ilginç bir kadın."

Andrew kafasını salladı,"Hic sorma, Church." Güldü," Gustavo'nun burnunu mu kırdı şimdi?"

Church kafasını salladı. "Sağlam vuruyor olmalı."

Andrew elini burnuna attı. İşaret parmağını burnundaki hafif çıkıntıyı okşadı,"Bunu görüyor musun kumandan?" İç çekti. "Bu da onun eseri."

Church şaşkınlıkla,"İsa aşkına lordum,"dedi. "Tüm Osmanlı kadınları mı böyle?"

Andrew,"Emin ol ki değil,"dedi bildiği şeyler yüzünden. Nefes alarak ayağa kalktı,"Hadi, git kumandan."

Church hazır ola geçip selam verdi,"Emredersiniz Lordum."dedi ve arkasını dönerek dışarı çıktı.

Andrew kafasını iki yana sallayarak güldü. "Bilge, benim zaman ötesi manyak sevgilim." Keyifliydi. "Sen benim prensesim, kraliçem, karımsın."

Odadan çıkıp karısının yanına, yatak odasına, geçti.
Kapıyı açtığı gibi çıkmak için kapıyı açan karısı ile çarpıştılar.

Bilge güldü,"Selam olsun size lordum."

Andrew iç çekti,"Teşekkür ederim leydim." Karısının elini tuttu. "Size eşlik etmek isterim doğrusu."

Bilge kafasını salladı,"Kütüphaneye geçecektim. Kitap okumak istedim."
**

Bilge adam aniden onu belinden tutup kitap raflarına sırtını yapıştırınca ufak bir çığlıkla korktu.

Andrew kafasını eğerek Bilge'nin dudaklarına fısıldadı,"Sen bugün Gustavo'nun burnunu mu kırdın?"

Bilge adamın kızdığını düşündü. "Dükkanın sahibi olduğunu bilmiyorduk."

Andrew burunlarını birbirine sürttü. "Bu evet mi demek?"

Bilge adamın mavi gözlerini inceledi. Ne düşünüyor eskisi gibi gözlemleyemiyordu!

"Kızmayacaksan evet."

Andrew sırıttı,"Peki ya kızarsam?"

"O zaman hayır?"dedi Bilge gülümsemeye çalışarak. Korku dolu bir tebessüm vardı yüzünde.

Andrew kızın dudaklarını biraz daha yaklaştı ve birbirlerine hafifçe dokundurttu.
"Sana,"dedi önce.

Bilge o konuştukça dudaklarına değen dudakların etkisiyle büyülendi sanki.
"Aşığım."

Bilge şaşkınlıkla duydukları ile adama baktı ancak Andrew gözlerini yummuştu.

Gülümsedi kız.
Adam bunu dudakları birbirine değdiğinden hissetmişti.
Bilge aralarındaki milimetrelik mesafeyi de kapatıp Andrew 'in dudaklarına dudaklarını bastırdı.
Genç adam kızı direkt kucaklayarak onu kütüphanedeki çalışma masasına götürdü ve işine orada devam ettirdi.

**

Bilge, Atilla'yı öperken çocuk gülüyordu.

Süleyman,"Eşek kadar olmuş,"dedi. "Oyuna da doymuyor."

Gracia,"Bilge, baban yeni haberi biliyor mu?"diye sordu keyifle.

Süleyman kaşlarını çattı,"Ne oldu?" Karısının elini tutup kokusunu içine çekti. "Senden başka nasıl bir sürpriz olabilir ki?"

Andrew onların oturduğu odaya geçmesiyle,"Karım hamile Süleyman Bey."dedi. Bilge'nin yanına oturup Atilla'ya baktı. "Babacığım?"

Süleyman,"Ne?"dedi şaşkınlıkla. "Aman Allahım, Andrew, rabbim sana yardım etsin."

Bilge şaşkınlıkla,"Bu da ne demek?"diye babasına baktı.

Süleyman ona anlamadan bakan karısına,"Hamileliği o kadar zor ki, Gracia."dedi. "İnsanı mahvediyor."

Andrew keyifle güldü,"Biraz alıngan ve vahşileşti sadece."

Bilge,"İnanamıyorum size."dedi. Andrew ona gülümseyerek şirinlikler yapan oğluna bakmaktan karısını duyamadı.

Atilla babasına gitmek için kendisini öne atınca Bilge kafasını ona indirdi "al."dedi şaşkınlıkla adama.

Natalie merdivenleri Madam Hawkins ile birlikte inerken salonda tanımadığı kişilere baktı,"Bunlar da kim Hawkins?"dedi.
Madam Hawkins,"Leydimizin ailesi,"dedi.

Bilge sinirle babasına Türkçe bir şekilde kızmaya başladı. "Sen benim babamsın onun değil, Andrew ve onun gibi olanlar iğrenç bir egoda yüzüyorlar. Yaptığın ekmeklerini yağ sürmekten başka bir şey değil!"

Natalie,"Baba."dedi. "Ben geldim."

Atilla sesin geldiği yere kafasını çevirip tekrar babasına baktı ve aniden kafasını adamın göğsüne koydu.

Andrew,"Sen çok fenasın şişko."diye fısıldadı kulağına.

Natalie,"Merhaba Leydi Bilge,"diye selam verdi.

Sonra Süleyman ve Gracia 'a dönerek eteklerini tutup kafasını eğdi,"Sizlere de merhabalar."

Bilge,"Dilersen Atilla'yı babama ver."diye fısıldadı.

Andrew,"Hayır."dedi. "Teşekkür ederim."

Continue Reading

You'll Also Like

25.4K 1.1K 10
Resmini gördüğü ve hoşlandığı adamla evlenmek üzere evine götürülen genç kız çok geçmeden evleneceği adamın resimdeki genç olmadığını anlar. Evlenece...
Haz By 🍀

Romance

242K 3K 17
Çocukluktan beri Karan Avcıoğlu'na karşı hisleri olan Efsun Alakurt'un hikayesidir. Sevdiği adamla birlikte olduklarından sonra her şeyin farklı ola...
4.2M 265K 45
Aylardır izlediği yayıncıya olan hislerinin arttığını düşünen İzem, artık onun dikkatini çekmek ister. Dağhan'a ilk mesajı değildi ama bu sefer onun...
300K 5.1K 20
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...