Ölüm Meleği...#wattys2016

By dmteks

6M 272K 34.7K

Hayatım boyunca öldürmek için yetiştirildim... Bunun normal olduğu öğretildi bana.... Ama şimdi bir ölü yeri... More

Başlangıç...
Yeni İş...
Karşılıksız...
İçeri Giriş...
Korkuyorumm...
Geçmişin Sözü...
Yardım...
Koruma...
Pişman Olacağım...
Ölemezsin...
Fatma'nın Karanlığı...
Senden Nefret Ediyorum...
Bırakamam...
Kendimden Nefret Ediyorum...
Hissediyorum...
Yeni Kız...
Ölümden Korkuyorum...
Hatıralar...
Hoşçakal...
Darren...
Ölüme Geleceğim...
Bu Son...
Son Kez...
Yeni Hayat...
Yine, Yeniden...
Eskiden Bir Parça...
Seni Özledim...
Senden Vazgeçmek...
Kimi Seçerdin...
Seni İstiyorum...
Seni Seviyorum...
Geri Dönüş...
Kimsin Sen...
Duyuru...!!!
Benimsin...
Noyan...
Hisset...
Bebeğim...
Artık Son...
Ya Bebeğim, Ya Kardeşim...
Elveda...
İlk Aşk...
Tanıdık...
İkizim...
Üzgünüm...
Kayıp...
Asrın'ın Karanlığı
Ateş'in Öfkesi...
Geri Gel...
Gerçek Aşk Fedakarlık İster...
Bizim Için...
Duru ve Rüzgar...
Son Bir Şey...
Final...
DUYURU !!!
Özel Bölüm 1...
Özel Bölüm 2
Özel Bölüm 3
Özel Bölüm 4
Özel Bölüm 5
Son Duyuru !!!

Ona Gideceğim...

100K 4.9K 490
By dmteks

Beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin... İyi okumalar...

Medyadakiler Büşra ve Fatma...


Azra'dan (Büşra)


Ölüm meleğiyle karşılaşalı bir hafta olmuştu... Hala söylediklerinin doğruluğunu araştırıyorum... Ne kadar istemesem de içimde bir kısım ona inanıyordu... Ama kanıta ihtiyacım vardı...


Babamın dosyasıyla ilgili gizli tutulan kısımlar olup olmadığını öğrenmek için başkomiser ve emniyet müdürümüzden yardım istedim... Amirim yani başkomiserim önce şaşırsa da yardım edeceğini söyledi... Durumu şimdilik onlara anlatamazdım... Operasyon için gerekli olduğunu söyleyip beklemeye başladım...


Koray hala Asrın ve Ateş'in annesi meselesi ile uğraştığı için günlerdir yüzünü görmüyorum... Sanki azıcık özledim ama azıcık... Evdeyken atışmalarımız bile eğlenceli olmaya başlamıştı... Ona ve bu eve alışıyor gibiyim... Aslında yaptığım ve hissettiğim şeylerin yanlış olduğunu biliyorum ama Koray sandığım kadar kötü değil... Hem Ölüm meleğinin dedikleri doğruyla o ve Ateş suçsuz olabilirdi... Tabi sadece benim nazarımda... Onlar hala yeraltının en kötü adamları ama yaptıkları yasa dışı işler için onlara hak ettikleri cezayı veremem gerek... Ben kanun adamıyım... Babamdan ve annemden bunu öğrendim...


"Karşındaki ben bile olsam, asla affetme kızım... Adalet her zaman yerini bulmalı..." babamın bu mesleği yapmak istediğimi söylediğim ilk gün bana söylediği sözlerdi bunlar... Adalet yerini bulmalı... Bulacak da...


Koray bu gece de eve gelmez diyerek kendi evime geçmeye karar verdim... Hem araştırmalarımı daha rahat yürütebilirdim... Gecenin karanlığında 7. kattaki daireme girerken evimi özlediğimi fark ettim... Uzun zamandır uğramadığım için her yer toz kaplı... Odama eşyalarımı atarken sıcak bir duşun iyi geleceğini düşünerek kendimi sıcak suyun altına bıraktım... Öyle küveti doldurup yayılmayı seven biri değilim... Akan suyun altında saatlerce kalacak biriyim... Üzerimdeki kiri alıp götürmesini seviyorum...


Gerçekten sınırları zorlayarak 2 saatte yakın duş aldıktan sonra üzerime aldığım kısa havlumla koltuğa kuruldum... Koray'la yaşadığımdan beri bunu yapamıyordum...


"Özlemişim..." diye iç çekerek uzanırken içimde bir huzursuzluk vardı... Gözlerimi açmamla üzerimde gezinen kırmızı lazer ışığını görmem bir oldu... Hızla kendimi koltuğun arkasına atmadan önce ateşlenen kurşun kulağımın hemen yanından geçmişti... Lanet olsun... Sesi ayrı, acısı ayrı canımı yakıyordu... Silahım odamda kalmıştı, yedeği ise karşımdaki etejerde... Ama oraya ulaşmam için arada ki büyük boşluktan kurşun yemeden geçmem gerekiyordu... Evin karanlık olmasından yararlanarak adım atacakken tam önüme gelen kurşunla geri çekildim... Gece görüşü olan uzun menzil kullanıyor olmalıydı şerefsiz...


Buradan çıkmam gerek ama nasıl... Etrafta kullanabileceğim bir şeyler ararken aklıma gelen ilk şeyi yapıp havlumu çıkardım... Lanet olsun bu çok utanç verici ama başka çarem yok... Havlumu yerden aldığım yastığa sarıp koltuğun diğer tarafına atarken adam onu nişan almıştı... Bende fırsattan istifade ters yöne koşup etejeri devirerek yere kapaklandım... Buraya koyduğuma emin oldum silah yerinde yoktu... Bu da neyin nesi... Neler oluyor burada... Resmen kapana kısıldım...


Odama gitmem gerek ama buraya gelmemden daha zor... Mutfak daha yakın olduğu için oraya ilerlerken kapımın açılma sesini duydum... Yavaşça içeri kafamı uzattığımda iri yapılı ve maskeli 3 adam gördüm... Etrafta silah olabilecek en büyük bıçağı aldım... Adamlardan mutfağa yaklaştığında yere eğilerek saklandım... Tam girmek üzereyken bacağından yaralayıp yere düşmesini sağladım... O düşer düşmez de kafasını arkadan tutup kırdım... Adam yere yığılırken silahını alıp, içeri yöneldim... Dışarıda tetikçi içeride iki suikastçı... Başım büyük dertte...


Tam adım atacakken kafama dayanan silahla kala kaldım... Arkamda ki adam "onu buldum..." diyerek beni içeri sürüklerken hala çıplak olduğumu fark ettim... Bari giyinik öldürseler... Karanlık salonda biri arkamda biri önümde iki adamla ölümü beklerken arkamdaki adamın yere yığıldı... Dışarıda ki tetikçi yapmıştı... Ama neden... Benim malımı benden başkası öldüremez mantığımı??? Ahhh beni öldürmek için kapıştıklarına inanamıyorum... Yoksa üzerime ödül mü var?


Karşımdaki adamın bir anlık dalgınlığıyla elindeki silahı tutup tekme attım... Silah bizden uzak bir yere düşerken adam üstüme geliyordu... Atmaya çalıştığı her yumruktan kolaylıkla kaçabiliyordum ama benim attıklarım da pek işe yarıyor gibi değildi... Bir ara karnıma aldığım tekmeyle nefesim kesilirken yere yığıldım.. Kendimi toplamama fırsat kalmadan üstüme çıkıp boğazımı sıkmaya başladı... Ne kadar çırpınsam da fayda etmiyordu... Çırpınmaya gücümde kalmamıştı zaten... Tam artık bitti, buraya kadarmış dediğim anda adam üstüme yığıldı... Adamı hızla itip beni kurtaran kişiye baktım...


"A-ama s-sen... Nasıl yani..." karşımda yine silahların asiliğiyle ve muhteşem fiziğiyle ölüm meleği vardı... Hemde beni öldürmek yerine kurtarmıştı...


"Sana araştır dedim... Bütün alemi ayağa kaldırıp kendini öldür değil..." sonra beni süzdü... o an yine çıplak olmamın gerçeğiyle karşı karşıyaydım...


"Ne o adamları böyle mi etkilemek istedin... ki başarmışsın da... ben gelmesem adam üstünde --" orada dur bakalım...


"Saçmalama... Hem pek işe yaradı da denmez... Adamlar dönüp bakmadı bile... Kesin gayler..." oha bana birde buna alınmışım... maskesi olmasına rağmen bütün mimiklerini görebiliyor gibiyim... ve şuan gülüyor... Ölüm Meleği bana gülüyor...


"Üstünü giy gidiyoruz... Burayı ben temizleteceğim..."


"Nereye..."


"Cihan'a..." ama o nasıl...


"Sen Cihan'ı nereden tanıyorsun..."


"Sana demiştim seninle ilgili bilmediğim şey yok... Şimdi uzatmada gidelim... Devamı gelir..." hala inanamıyorum... bu olanlara inanamıyorum...


Hızla üstümü giyip yanına gelirken evdeki cephanelerimi kontrol ettim... Ama hiç biri yoktu... Kim neden yapıyor bunu...


"Boşuna arama... Her şey planlıydı... Evdeki bütün cephaneni önceden boşaltmış olmalılar... gidelim..." Soru sormama bile fırsat vermeden yangın merdivenlerine yöneldi... O önde ben arkasından ilerlerken hala evimde yaşadıklarımın şokundaydım... Aşağı indiğimde son model MTT Y2K görmemle gözlerim açıldı... Hayalimin motoru ama fiyatı da hayal gibi... Kendisi motora kurulurken;


"Atla..." demesiyle çekinerek arkasına oturdum... Hala inanamıyorum... Ölüm meleğiyle bırak karşılaşmayı onun varlığının bile efsane olduğuna inanırken şuan aramızda yok denecek kadar yakın mesafedeydik... Ona dokunmak bile ölüme dokunmak gibi... Soğuk ve ürkütücü... Bununda bir oyun ya da tuzak olma olasılığı vardı... Ama o bunlarla uğraşacak biri değil... Ya ölüm ya hiç türünden biri... Bunca şeyi yapma nedenini merak ediyorum... Onun için önemli olduğu belli ama ne... Onu görünür yapan şey ne???


Öyle hızlı kullanıyordu ki etraftaki cisimler bulanık olmaya başlamıştı... Rüzgarın bir ara beni havaya kaldırdığına yemin edebilirim... Sonunda Cihan'ın evine vardığımızda burayı nereden sormaya gerek dahi duymadım... Cevap belli... O herşeyi bilir... Ben motordan inerken;


"Burada olduğunu kimseye söyleme... Telefonu bana ver uzak bir yere atacağım... Beni bekle sakın evden çıkma... Cihan da kimseye burada olduğunu söylemesin en yakınına bile..."


"Peki sen nereye..." sanki söyleyecek de bende soruyorum...


"Görmem gereken biri daha var..." diyerek tekrar gaza bastığı gibi gitti... Şimdi düşüp bayılabilirdim...


Fatma'dan


Uras'la olanlardan sonra ilk defa aynı terk edilişi hisseder gibiyim... Duru'nun yanı Asrın'ın gidişi en çok Ateş ile beni etkilemişti... Ben ona güvenip her şeyimi anlattım, kız kardeşim gibi gördüm... Ama hepimizi kandırmış... Hala buna inanmakta zorlanıyorum... Benim tanıdığım Duru bunu yapmaz... Ama Asrın yapabilir... Neden bana hiç bir açıklama yapmadan gitti ki... Birde üstüne Zerrin teyzemin kaçırılma olayı işleri daha da çıkmaza soktu... Ateş'in aklının başında olması bile mucize gibi... Annemlerin hala olanlardan haberi yoktu... Ateş onları telaşlandırmamak için söylemememi istemişti... Zaten sık konuşmadıkları için yokluğunu anlamazdı bile...


Gecenin karalığında yine bir sağa bir sola dönerken uyku bir türlü beni bulmuyordu... Tekrar gözlerimi kapatıp uyumayı deneyecekken ağzımın kapatılmasıyla yerimden sıçradım... Ağzım kapalı olmasa çığlığı basıp bütün evi ayağa kaldırmıştım... Ama karşımda gördüğüm kişiyle kızsam mı, korksam mı bilemedim...


"D-Duru..."


"Benim korkma... Sana zarar vermeyeceğim... Lütfen sesini çıkarma..." birde bana zarar vermeyecekmiş... Çok sağol ya... Sinirle yerimden kalkıp, yastığımı kaptığım gibi ona vurmaya başladım... Önce şaşkınlıktan donmuşken şimdi kaçmaya başlamıştı... Ama kurtuluş yok...


"Birde korkma he... korkma... Asıl sen benden kork... Gel buraya kaçma... Bana ve Ateş'e nasıl yalan söylersin sen... Gel buraya Duru..." ona hala Duru dediğimin farkındayım ama Asrın içimden gelmiyorum... O benim Durum...


Fazla kaçmayıp durunca elimdeki yastığı hızla tuttu...


"Yeter bu kadar Fatma... Sana yalan söylediğim için özür dilerim... Ama başka çarem yoktu... Lütfen izi ver konuşalım..." kollarımı göğsümde birleştirip, trip moduna girerken onu deli gibi dinlemek istiyordum ama gururum izin vermiyordu...


"Sen bana hayatının sırrını verecek kadar güvendin... Şimdi de ben sana güvenmek istiyorum... Senden başka kimsem yok Fatma... Lütfen..." sıçmışım gururuma... Hızla boynuna atlarken onu ne kadar çok özlediğimi söyleyip duruyordum... Salya sümük ağlamam da cabası... Sonunda birazda olsa rahatlayarak ondan ayrılırken yatağa geçip oturduk... Onu da karşıma alırken;


"Başla bakalım... Asrın neden Duru..."


"Bunların hepsini anlatacağım ama şimdi değil..."


"Ne demek şimdi değil... se--"


"Fatma lütfen... Beni dinle... Öncelikle Zerrin teyzeyi bulmamız gerek... Bunun içinde sana ihtiyacım var... Sonra tekrar seninle uzun uzun konuşacağız... Söz veriyorum..."


"Peki ama söz verdin unutma... Neye ihtiyacın var..."


"Sinan Dinçer kim?"


"S-sen bunu nereden duydun..."


"Biliyorum işte... zerrin teyzeyi de o adam kaçırdı... Peki ama kim... Hakkında hiç bir kayıt yok... Ateş'in nesi..." ona güveniyorum... ve inanıyorum...


"Ateş'in amcası... ve Kenan amcanın katili..." Söylediklerimle şaşkınlığını belli diyordu... Derin bir nefes alıp devam ettim...


"Yıllar önce... Kenan amca ve Zerrin teyzenin aşkı üniversite okurken başlamış... O kadar çok seviyorlarmış ki birbirlerini Zerrin teyzenin babasının bütün olumsuz düşüncelerine rağmen kaçarak evlenmişler... Ama bu evliliğe tek karşı çıkan Zerrin teyzenin babası değil birde Sinan amcaymış... O da Zerrin teyzeyi ilk Kenan amcanın kaçırıp ailesinin yanına getirdiği gün görmüş ve aşık olmuş... Ne yaptıysa Zerrin teyzenin ilgisini çekememiş... Onun gözü Kenan amcadan başkasını görmüyormuş... Düğün günü onu kaçırmaya bile kalkmış ama o olay Kenan amcayla Sinan amcanın bütün bağlarını koparmış... Sinan amca sadece aralarındaki kardeşlik bağını değil iş bağını da koparmış ve kendi koltuğunu kurmuş... Ateş doğduğunda belki araları düzelir diye aile büyük bir eğlence düzenlemiş... Sinan amcada gelmiş ama değişen tek şey Ateş'i görmesiyle daha da büyüyen öfkesiymiş... O öfke yıllar sonra Kenan amcanın ölümüne neden oldu... Şimdi de Zerrin teyze... Aşkı için mi kaçırdı, intikam için mi bilmiyoruz ama o öz kardeşini öldüren bir manyak... Ondan her şey beklenir... İşte Sinan Dinçer bu..."


"Lanet olsun... Nasıl bir manyakla karşı karşıyayız..."



Asrın'dan


"Lanet olsun... Nasıl bir manyakla karşı karşıyayız..." Darren'ı öldüren manyakta o... Umarım zerrin teyze iyidir...


"Teşekkür ederim Fatma... Buraya geldiğimi kimseye söyleme olur mu..." hızla kalkıp gidecekken arkamdan koşup belime sarılması tam bir ironiydi... Ben bu kızla ne yapacağım... Bende onu çok özledim ama henüz geri dönmeye hazır değilim...


"Gitme lütfen... sen yokken kendimi yalnız hissediyorum..." geri dönüp bende ona sıkı sıkı sarılırken;


"Söz veriyorum geri döneceğim... Söz veriyorum ama şimdi gitmem gerek... Sana güveniyorum Fatma..." ona güveniyorum....


Motoruma atlayıp tekrar Büşra'nın yanına giderken Sinan Dinçer'e yaklaşmanın yolunu bulmam gerekti... Bu gece Büşra'yı tesadüfen kurtarmıştım... Onunla konuşmak için evine giderken çatıdaki nişancıyı gördüm... Anlaşılan kızımız araştırmaya başlamış ama yanlış kişilerden yardım alarak... Önce Nişancıyı öldürürken, içerideki kargaşaya el atıp adamlardan birini nişancının tüfeğiyle vurdum... İkinci Büşra'yla dövüşmeye başlayıp görüş alnımdan çıkınca eve girdim ve son anda müdahale edebildim...


Ona neden yardım ettiğime gelirsek, dün babasıyla ilgili ufak bir araştırma daha yaptım... ve adam babamın eski ortağı çıktı... Hayal meyal hatırlıyorum... Babam ve babası çok iyi arkadaşlardı... Sık sık bize gelirdi... Babamla şakalaşırken attığı kahkahalarını hala hatırlıyorum... Babamın ölümünden sonra neler oldu bilmiyorum ama Büşra'nın babasının da benim babam gibi kurban olduğuna eminim... Bu küçük bağ o kızı kurtarmama neden oldu... Şimdi bu işi beraber çözeceğiz...


Büşra'yı araştırırken Cihan denen çocuğu buldum... Büşra'nın etrafında ki en güvenilir insan o gibi... Cihan'ın hayatını kurtaran ve onu polis akademisine sokan da Büşra... Ona olan minnet borcundan yardım edeceğine emindim... Hem içeride güvenli bir adama ihtiyacımız var...


Ölüm meleği halindeyken hiçbir eve kapıdan girmemiştim... Şuan hariç... bu garip hissettiriyor... Ben eve girerken kapı çalmak... Açan kişi hoşgeldin derse yarılırdım herhalde...


Ama kapıyı açan Büşra şaşkınlığıyla benden böyle bir hareket beklemediğini belli etti... İçeri girerken etrafa göz gezdirdim tam bir erkek evi pis ve dağınık... Beni gören Cihan neye uğradığını şaşırarak panikledi... Bu korkudan çok heyecan gibi... ama gören biri neden heyecanlansın ki...


"Aman Tanrım... Aman Tanrım... Gerçekten sensin... Efsanevi ölüm meleği... Benim evimde hemde..."


"Derdi ne bunun..." Büşra'ya sorduğum soruya o atlayarak cevap verdi...


"Ben uzun zamandır sizinle ilgili araştırma yapıyorum... ve size sormak istediğim çok şey var..." omuzlarımı dikleştirmemle ciddiyetimi anlamıştı...


"Ya da sormam..." şimdi oldu ufaklık...


"Hakkımda neler öğrendin peki..." cidden bunu merak etmiştim...


"Sadece kadın olduğunuzu... Aslında onu şimdi öğreniyorum... yani hiç..." salak... ama komik çocuk... ve yakışıklı...


Büşra bu gece olanlardan sonra bana inanıyordu artık... Ona ve Cihan'a Sinan Dinçer hakkında her şeyi bulmaları gerektiğini söylemiştim... Büşra dışarıdan Cihan da içeriden araştıracaktı... Bende Darren'ın hazırladığı araştırma sitemini kontrol edeceğim... Büşra'ya verdiğim telefonu sadece beni aramasını söyleyerek bıraktım... Kendi mekanıma gelip sadece bir süre dinlenecekken telefonumun çalmasıyla yerimden doğruldum... Numarayı görmemle heyecanla telefonu açtım...


"Baba..."


"Benim kızım benim... Neredesin... İyi misin?..."


"Ben iyiyim baba... evimdeyim... Asıl sen neredesin... Günlerdir sana ulaşamıyorum... Üstelik Darre--"


"Biliyorum kızım biliyorum... Onun için üzgünüm... Ama tuzağa düşürüldük... Sana ulaşırsam yakalanmandan korktum... Şimdi güvendeyim... Sende hemen buraya gel... Pasaport ve kimliğini sana yollayacağım ilk uçakla yanıma gel..."


"Baba... Ben gelemem... Burada halletmem gereken şeyler var..."


"Ne demek gelemem... Sen yapacağını yapmışsın... Adamlar istedikleri neyse onu almışlar... Bak bunlar diğerleri gibi değil... Yanıma gel... Seni kaybetmek istemiyorum..."


"Üzgünüm baba ama bunu yapamam... Gelemem... İşim bittiğinde ona gideceğime söz verdim..."


"Kendi ayağınla ölümüne mi gideceksin..."


"Bunları sana söylemek istemezdim... Senin gözünde her zaman güçlü ve yıkılmaz olmak istiyordum ama ilk defa aklımı değil de kalbimi dinliyorum... ve o beni ölüme dahi götürse peşinden gideceğim baba... Benim için yaptıklarını asla unutmayacağım... Seni seviyorum..."







Continue Reading

You'll Also Like

283 57 14
Masallarla gerçeklerin karıştığı bir yer vardır. Gerçeklerin masal, masalların ise gerçek olduğu anda kimse gerçeği görmez. İnsan sadece görmesi gere...
694K 57.5K 6
❝Burası Karadeniz, burada hiçbir aşk mücadelesiz olmaz.❞ "Karadeniz'e eskiden konuk sevmez deniz derlermiş," dedi. Sesi buz gibiydi. Konuşmasıyla dur...
1M 34.3K 57
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
2.5M 57.1K 35
O sokağa tekrar girerdim. Tekin görünmeyen o çocuğu tekrar kurtarırdım ve ona aşık olma hatasını tekrar yapardım. Ve hiçbir şey değişmezdi. Öyleyse b...