TUTSAK

By Estellaes

1M 31.9K 17.9K

"Benden seni özgür bırakıp gitmeni isteyeceksin ama bu mümkün değil" "Neden? Polise ihbar etmeyeceğim benden... More

1-✴Siyah Gökyüzü✴
2-✴KARANLIK SOKAK✴
3-✴TUTSAK✴
4-✴HAYAL✴
5-✴Mavi ve Gri✴
6-✴MAVİ GÖKYÜZÜ✴
7- ✴HUZUR✴
8-✴ACI✴
9-✴KORKU✴
10-✴OYUN✴
11-✴SOĞUK✴
12-✴KURTAR BENİ✴
13-✴İYİ GÜN✴
14-✴KALP KIRIKLIĞI✴
15-✴TANIŞMA✴
16-✴KAPALI KAPI✴
17-✴ÖLÜM✴
18-✴RÜYA✴
19-✴Yeni Ev✴
20-✴KISKANÇLIK✴
21-✴ÖPÜCÜK✴
22-✴YENİ ARKADAŞ✴
23-✴AŞK✴
24-✴Beklenmedik Soru✴
25-✴Seni Seviyorum✴
26-✴KİLİTLİ KAPI✴
27✴AVCI✴
28-✴GURUR✴
29-✴ÖZLEM✴
30-✴BİR UMUT✴
31-✴OKUL ÖZLEMİ✴
32-✴BASKIN✴
33-✴Okul Alışverişi✴
34-✴ENDİŞE✴
35-✴OKUL✴
36-✴ŞÜPHE✴
37-✴Kulak Misafiri✴
38-✴GEÇMİŞ✴
39-✴İHANET✴
40-✴HATA✴
41-✴YOKLUK✴
42-✴UYANIŞ✴
43-✴Efsun'lu Gece✴
44-✴SÜRPRİZ TEKLİF✴
45-✴KARAR✴
46-✴YÜZLEŞME✴
47-✴Mutlu bir gün✴
48-✴DÖVMECİ✴
49-✴Yeni Başlangıç✴
50-✴Final✴
51-Özel Bölüm Part-1 🦋Kaybetmek🦋
52-Özel Bölüm Part- 2 🦋-Özgürlük-🦋
54-Özel Bölüm Part-4 🦋Solan Çiçek🦋
55-Özel Bölüm Part-5 🦋 Belirliliğin belirsizliği 🦋
💮Yeni kitap duyurusu💮

53-Özel Bölüm Part-3🦋Masumiyet🦋

2.1K 87 20
By Estellaes

4 Ay sonra
*___________*

"Hayır Ali. Bunu yiyemem."

"Efsun inat etmeyi bırak. Ye şu elmayı."

Ali'nin çatalı ile uzatmış olduğu elmayı yemek istemeyip başka tarafa dönerek, ağzımı sıkıca kapattım. Yaz havasının tadını çıkarmak için evin bahçesinde oturup kafa dinlemeye gelmiştim. Ama ne yazık ki Ali elinde getirdiği meyve tabağıyla huzurumu bozmuştu. Aslında elindeki tabağı görünce mutlu olmuştum. Biraz meyve yemek bebeğime iyi gelir diye düşündüm. Ne yazık ki Ali koca tabaktaki tüm meyveleri ısrarla bana yedirtmeye çalışması midemin sınırını zorlamıştı.

Küçük bir midesi olan bana, yiyebileceğimden fazlasını yemek, yarar sağlamaz aksine zararlı olurdu. Çünkü fazla yememden dolayı hepsini kusma ihtiyacı ile dolmuştum ve buna rağmen Ali yemem için beni zorlamaya devam ediyordu.

"Çok bile yedim. Bunu da yersem her an kusabilirim. Eminim bunu istemezsin. Ali!"

Ali sonunda elindeki meyve tabağını üstüne oturduğu masaya bırakıp kalktı. Koltukta yanı başıma oturunca hafifçe kaşlarımı çatıp başımı biraz geriye doğru uzaklaştırdım. Aniden böyle yapması kafamı karıştırırken, elini sırtımı verdiğim koltuk kenarına yaslayıp vücudunu bana doğru yaklaştırdı.

"Ne yapıyorsun?"

Anlamaz bakışlarla ona bakarken o aramızdaki mesafeyi kapatıp dudaklarımı öptüğünde şaşkınlıkla öyle kalakalırken, dudaklarımı emmeye devam etmesiyle onu elimle geriye doğru iteledim. Dudaklarımdan ayrılan Ali, çatık kaşlarının altındaki, keskin mavilikleri beni buldu.

"Etrafımız koruma dolu senin yaptığına bak."

"Ne olmuş yani? Karımı öpemez miyim?"

"Utanıyorum..." Gözlerimi kaçırırken etrafımızda bulunan korumalarda hızla göz gezdirdim. Bazıları bizi izlemiyormuş gibi davranıyordu. Yanaklarımın kızardığını hissedebiliyorum. Bilmiyorum bu ilk değildi. ama her defasında başkalarının bakışları altında bunu yapmak rahat hissettirmiyordu.

"Kerem!" Ali'nin sesini duymamla önüme dönerken ona baktım. Hemen ileride bulunan korumaya emir verirken onu izliyordum.

"Sen dahil tüm korumalar arkasını dönsün!" Korumalar onun dediğini yaparak arkalarını döndüğünde Ali'nin nefesini boynumda hissetim. Sessizce yutkunurken derin nefesler almaya başladım. Aklına ne eserse onu yapıyor istediğini almadan asla durmuyordu. İnatçı, uyuz herifin tekiydi. Birkaç saniyeliğine gözlerimi hızla kapatıp, açarken boynumda dudaklarını hissettiğimde gözlerim bu kez karnıma gitti.

Benim hissetiklerimi o da hissediyordu. Gözlerimi sıkıca kapatıp ona engel olamazken öylece durdum. Ta ki dudaklarını dudaklarımda hissedene kadar. Gözlerimi hızla açıp bir kaç kez onu öptüğümde aklıma düşen öpüşlerimizin sesinin korumaların da duyacağını farkettim. Hızla tekrar Ali'den çekilirken her defasında böyle yapmak benim de canımı sıkıyordu. Gerçekten rahat değildim.

"Efsun!" Ali'nin uyarı dolu sesiyle yutkundum. Tekrar öpmek için yaklaştığında bir kez daha geri çekildim. O an sinirlenip nefesini dışarıya verip benden uzaklaştı. Ellerini boynuna atıp sakinleşmek istercesine ovalarken, biraz doğruldum. Gözlerim şişkin karnımı buldu. Baş parmağı ağzıma koyup tırnağımı kemirmeye başladığımda, stresli olduğum zamanlarda bunu yaptığımı farketmiştim. Doğurmama aylar kala psikolojik olarak zaten kötü durumdaydım. İstemediğim şeyleri yapmak canımı sıkıyordu.

Ali'nin benim bu davranışlarıma ayak uydurması gerekiyordu. Ama beceremiyordu. Biliyorum onun içinde bu zordu. Eskiden rahatlıkla yaptığı şeyleri artık yapamamak sabrını zorluyor olmalıydı. Bu konuda onu da suçlayamıyordum. Sonuçta aylardır beni iyi hissetirebilmek adına, istediğim her şeyi elinden geldiğince yapmaya çalışmıştı. Bu bile onunla gurur duymama yetebilecek düzeydeydi. Ama bazı bel altı işlevlerini onunla yapamamak artık dayanılmaz ölçüde olmuş olmalı ki duygularını kontrol etmekte zorlanıyordu.

Masanın üzerindeki telefonunun bildirim sesiyle dikkati dağıldı ve ona uzandı. Ekrana bakmasının hemen ardından ayağı kalkıp telefonu arka cebine atarken yönünü bana çevirdi. Ürkekçe gözlerimi ona çevirdiğimde bana bakıyordu. Yüzünde herhangi bir mimik yoktu. İçten içe nasıl hissettiğini anlayabiliyordum. Sıkıntılı bir şekilde nefesini dışarıya verip arkasını döndü ve benden uzaklaştı. Bahçe kapısını açıp dışarı çıkana kadar onu izledim.

********

Akşamında yatak odasına girdiğimde yatakta uzanan Ali'yi bulmam beni şaşırtmamıştı. Çünkü her gece bunu yapıyordu. Makyajlarımın üzerinde bulunduğu, masaya yürüdüm. Geceleri yüzüme sürdüğüm kremimi alırken gözlerim hala arkamda uzanan Ali'deydi. Yüzüme bakmıyordu. Kremi yüzüme uygularken ona bakmaya devam ediyordum. O ise büyük pencereden dışarıya bakıyor, bir kez bile olsun bana bakmıyordu. Elimdekini yerine koyup arkamı döndüm. Ellerimi arkamda birbirine bağlayarak ona doğru ilerledim.

Yanı başında durduğumda bile yüzüme bakmamaya devam ediyordu. Buna sinirlenirken elimle çenesini tutarak kendime çevirdim. Mavilikleri bütün ciddiyetiyle bana bakarken ona tebessüm ettim. Ani bir hamle ile dudaklarına küçük bir öpücük bıraktım. Buna rağmen hala bana boş bakışlarla bakması kaşlarımı çatmama neden oldu. Onun bu tavırlarına gittikçe sinirleniyordum. Bana böyle davranamazdı. Kollarımı göğsümün üzerinde bağdaş yaparken gözlerimi ona diktim

"Neden böyle davranıyorsun?"

Soruma tepkisiz kalırken bana bakmaya devam ediyordu.

"Ali!" Yüksek çıkan sesime engel olamazken aniden kolumdan tutulup ona çekilmemle küçük bir çığlık atarken kendimi Ali'nin göğsünde uzanırken bulmuştum. Başımı omzundan kaldırıp, sinirle onun sinsice gülümseyen yüzüne baktım.

"Ne yapıyorsun? Hamileyim!"

"Size zarar verecek bir şey yapmam güzelim."

"Bu yüzden mi beni böyle çektin!?"

Sinirle ona bakıp tekrar konuşacakken dudaklarını dudaklarıma bastırmasıyla, sözlerim ağzımda tıkılı kalmıştı. Beni sırtüstü yatağa uzandırdığında onu itmeye gücüm yetmediği halde ellerimi göğsüne yaslayıp iteledim. Dudaklarımdan ayrılıp boynumu öperken, boynumda hissettiğim nefesinin ürpertisi ile duraksadım.

"Ali yapma!" İtirazlarım arasında boynumda hissettiğim acıyla inlerken elim hızla boynuma giderken, sinirle Ali'ye baktım. Sırıtarak gülümsediğini gördüğümde çatık kaşlarım düzelirken, onu bu şekilde görmek her zaman olan bir görüntü değildi. O an zamanın durmasını çok istedim. Zaman hiç akmasın, onun gülüşünde kalayım istedim.

Ali yavaşça boynuma gömülüp, bana sıkıca sarıldığında, ben hala anın etkisinden çıkamazken öylece kalakalmıştım. Başını boynuma gömüp hareketsiz kaldığında sadece uyumak için sarıldığını anlarken kollarımı ona sıkıca sardım. Ellerim saçlarını bulup hafifçe okşarken, huzurla uykunun beni bulmasını bekledim.

4 Ay sonra
*___________*

Elimdeki, kakaolu dondurma kasesini masaya bırakırken gözlerim etrafta dolandı. Birşah abla ile biraz hava almak adına kafeye gelmiştik. Gecenin karanlığında, gökyüzünde parlayan yıldızlara baktım. Işık saçmaktan başka bir şey yapmayan yıldızların görünüşü içimi rahatlatmaya yetiyordu. Yıldızlara bakmaktan kendimi alamazken aniden Birşah abla'nın yüksek sesle bağırmasıyla korkup, ona döndüğüm an masanın üzerinde olan elim, yanlışlıkla dondurma kasesine çarptı.

Kase yere düşüp parçalara ayrılırken şaşkın bakışlarla Birşah'a baktım. Elinde telefonu şaşkınca bana bakıyordu.

"Efsun iyi misin!?" Endişeyle sorarken gözlerim ellerimi buldu. Kase içerisindeki dondurma elime bulaşmıştı. Kenardaki peçetelikten peçete alıp silmeye çalıştım.

"Ne oldu Birşah abla aniden neden bağırdın?"

"Sana geçenlerde deli gibi aradığımız elbiseyi bulduğumu söyleyecektim. Ama anın heyecanıyla, biraz fazlaca bağırdım. Özür dilerim..."

"Sorun değil abla olur öyle şeyler."

"Hanımefendi iyi misiniz?" Garsonun sorusuyla ona baktım.

"Ben iyiyim. Özür dileriz size iş çıkardık."

"Sıkıntı değil efendim. Biz şimdi burayı temizleriz." Diyerek başka birine temizlemesi için emir verip gittiğinde ben elimdeki dondurmanın yapışkanlığını peçeteyle geçiremeyeceğimi anlayıp, oturduğum sandalyeden kalktım.

"Neden kalktın Efsun?" Ellerimi yıkayıp geleceğim. Birşah başını onaylar anlamda sakladığında arkamı dönüp tuvalete doğru yöneldim. Temiz olan elim ile kapıyı açıp içeri girdim. İceride benden başka kimse yoktu. Lavaboya yaklaşıp, suyu açtım. Elimi sıvı sabunla iyice ovalayıp yıkadım. Kağıt peçete ile elimi kuruturken gözlerim aynadaki yansımama kaydı. Karnı burnunda bir hamile gibiydim. Son ayıma girmeye günler kala karnım şişkinliğini daha fazla artırmıştı.

Önceki zayıf halime kıyasla kilo almıştım. Hamilelik boyunca birçok şey yediğimden daima zayıf kalan ben ilk defa bu kadar kilolu olduğumu görmüştüm. Bunun için canımı sıkmıyordum çünkü her şey bebeğimin sağlığı içindi. Zorlu günleri geride bırakmış şunun şurasında az bir zaman kalmışken biraz daha dayanmaya çalışıyordum. Derin bir nefes alıp bırakırken, elimdeki kağıt peçeteyi çöpe atıp dışarı çıktım.

Dışarı çıkmam ile aniden birinin bana çarpmasıyla sertçe duvara doğru savruldum. Acı bir inilti dudağımdan kaçarken hızla bana çarpan kişiye baktım. Ayakta bile durmakta zorluk çeken, iri cüsseli, sarhoş olduğu halinden belli olan bir adamdı. Kayık gözleri ile bana bakıyordu.

"Önüne baksana lan!" Yüksek sesle bana bağırırken, bana doğru savurduğu eli yüzünden az kalsın düşüyordu.

"Bana çarpan sensin pislik herif!"

Son söylediğim sözlerim yüzünden kaşlarını çatarak bana baktı. Birkaç savruk adımlarıyla bana doğru ilerlemeye çalıştı. Ama başaramayınca bundan vazgeçerek, duvara elini yaslayıp ilerledi.

"Defol git!" Diye bağırmasının ardından ona bir şey söyleyememiştim. Çünkü hamileydim ona karşı taşkınlık yapsam bile zararlı çıkan ben olurdum. Sessiz olmayı tercih edip bir iki adım atıp ilerlemiştim ki bacağımdan aşağı doğru süzülen bir şey hissettim. tedirginlikle gözlerim bacaklarımı buldu. Kırmızı bir kan bacağımdan aşağı doğru süzülüyordu. O an belime giren ani bir sancıyla olduğum yerde kalakaldım. Belim iki büklüm olurken, ayakta durmaya çaba sarfettim. Elim hızla duvarı bulurken sakin olmaya çalıştım.

Belimdeki acı gittikçe kendini daha fazla hissettirdiğinde dudaklarımdan usulca çıkan iniltiler, bir anda acı çığlıklara dönüşünce olduğum yerde dizlerimin üstünde yere yığıldım.

"Yardım edin!" Acıyla bağırmaya başladım. Gözlerim yaşlarla dolarken çığlıklarımın arasında ağlamaya da başlamıştım. Onu kaybedemezdim. Hayır!

"Birşah!" Acıyla bağırırken belimdeki sancının giderek artması beni mahvediyordu. Etrafımda birilerinin olduğunu görebiliyordum. Ama bu acımı dindirmiyordu. Yüzüm yaşlarla dolarken Birşah'ın yüzünü bulanıkta olsa ayırt edebilmiştim.

"Bebeğim abla bebeğim!" Hıçkırıklarla ağlarken, Birşah'ın bağırışlarını duyabiliyordum.

"Ambulans çağırın hemen! Efsun sakin ol bir şey olmayacak lütfen sakin ol!"

Birşah elindeki telefonu açıp, birini arayarak kulağına yaslamıştı.

"Hemen Ali'ye Efsun'u hastaneye götüreceğimizin haberini ver! Yanımızda korumalar yok birkaç adam da gönderin!"

"Ambulans geldi!"

Bilincimi kaybetmeden önce bunlar duyduğum son sözlerdi...

Yaşamak bu kadar boktansa sonu güzel olması gerekmiyor mu
en azından?

Ben Estella°

Continue Reading

You'll Also Like

335K 21.8K 23
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
730 102 12
Kurgu bana aittir alınamaz ❗ Kitap kan,dehşet ve korku içermektedir. Rahatsız olanlar okumasın ❗
1.9M 69.9K 59
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
18.2K 752 13
"Gelmeyeceğini bile bile beklemek saflık değil, aşktır." 🔆🔅🔆 Derler ki; aşk ömür tüketir. Bazıları da der ki, eğer se...