Ölüm Meleği...#wattys2016

By dmteks

6M 272K 34.7K

Hayatım boyunca öldürmek için yetiştirildim... Bunun normal olduğu öğretildi bana.... Ama şimdi bir ölü yeri... More

Başlangıç...
Yeni İş...
Karşılıksız...
İçeri Giriş...
Korkuyorumm...
Geçmişin Sözü...
Yardım...
Koruma...
Pişman Olacağım...
Ölemezsin...
Fatma'nın Karanlığı...
Senden Nefret Ediyorum...
Bırakamam...
Kendimden Nefret Ediyorum...
Hissediyorum...
Yeni Kız...
Ölümden Korkuyorum...
Hatıralar...
Hoşçakal...
Darren...
Ona Gideceğim...
Bu Son...
Son Kez...
Yeni Hayat...
Yine, Yeniden...
Eskiden Bir Parça...
Seni Özledim...
Senden Vazgeçmek...
Kimi Seçerdin...
Seni İstiyorum...
Seni Seviyorum...
Geri Dönüş...
Kimsin Sen...
Duyuru...!!!
Benimsin...
Noyan...
Hisset...
Bebeğim...
Artık Son...
Ya Bebeğim, Ya Kardeşim...
Elveda...
İlk Aşk...
Tanıdık...
İkizim...
Üzgünüm...
Kayıp...
Asrın'ın Karanlığı
Ateş'in Öfkesi...
Geri Gel...
Gerçek Aşk Fedakarlık İster...
Bizim Için...
Duru ve Rüzgar...
Son Bir Şey...
Final...
DUYURU !!!
Özel Bölüm 1...
Özel Bölüm 2
Özel Bölüm 3
Özel Bölüm 4
Özel Bölüm 5
Son Duyuru !!!

Ölüme Geleceğim...

97.5K 5K 367
By dmteks

İyi okumalar...

Medyadaki Ateş'imiz...


"Büyük gücün büyük sorumlulukları olur... Bazen o gücün seni ezdiğini hissedersin, bazende aslında bir hiç olduğunu... Ama unutma oğlum o güç senin sayende var... Sen istediğin sürece... Onun iyi mi kötü mü olması gerektiği sen seçeceksin... ve bir de annen... O hayatımdaki en doğru şey... Benim iyi tarafım, insanlığım, herşeyim... Onu sana emanet ediyorum paşam... Onu koru... " Babamın bana son sözleri bunlar olmuştu... Büyük güç... Evet onu başardım... Peki ya annem...


Daha Asrın'ın olayının şokunu atlatamamışken bir de annem... Babamın bana emaneti... Canım, kanım... Bunu ona ben yaptım... Onu koruyamadım... Yıllardır hayalet gibi yaşarken Asrın'ın hayatımıza girmesiyle her şey allak bullak oldu... Onu tekrar bulmanın sevinci ona olan bütün kızgınlığımı, kırgınlığımı alıp götürürken, onun gerçek yüzünü şimdi görebiliyordum... Tek amacı bana yaklaşıp annemin yerini bulmakmış...


Bu iş için en iyi kişiyi seçmişler... Bana yaklaşabilen, kalbime dokunabilen tek kişi... Böylesi bir planı asla tahmin edemezdim... Buna düşünemeyecek kadar aptal olduğumu da... Benim küçüğüm buna nasıl alet olur... Bunu bana nasıl yapar... Ona olan sevgimin öfkemi bastırmasını istemiyorum... Ne zaman duvarlarımı indirsem saldıracak biri her zaman olur... Ama bu sefer yıktılar... Hemde en derinden...


Çocuklara Duru'nun kim olduğunu anlatırken hepsi önce kafayı yediğimi düşünür gibi baktılar... Sonra inançları geri gelince dört bir koldan onu aramaya başladık ama çok geçmeden annemin haberini aldım... Yıllardır kimsenin ulaşamadığı bir yerde saklanan annemi bulmuş ve kaçırmışlar... Ve buna neden olan benim sol yanım, Asrın'ım...


"Abi plan ne? Nereden başlayacağız... Bir şey söyle..." Koray'a ne diyecektim... Nereden başlayacağımı bile bilmiyorum...


"Buna Dur- yani Asrın'ın nasıl alet olduğunu anlamadım... Neden bunu yaptı... Senin Ateş olduğunu biliyor muydu..." Emir'in hala Asrın'ı düşünmesi öfkemi daha da arttırırken tepki veremeyecek kadar bitmiş hissediyordum... Kalkmam gerek... Annemi bulmam gerek ama yapamıyorum... Tüm gücüm tükenmiş gibi... Sonra sağ omzumda hissettiğim bir elle kafamı kaldırma gücü buldum...


"Dostum biz yanındayız... Sadece ne istediğini söyle..." işte görmek istediğim gözler duymak istediğim sözler... Bana güç veren bakışlar... Uras'a hafif tebessüm ederken kendimi daha bilinçli hissediyordum... Uras da karşımdaki koltukta yerini alındı... Üçünün de gözlerinde ki cesaret, umut ve fedakarlığı görebiliyordum...


"Öncelikle bunu yapan şerefsizi bulacağız... Nereden başlayacağımızı bulmak için Koray annemin saklandığı evin uydu görüntülerini bak... Küçük bir ipucu bile çok işimize yarar..." Koray tamam anlamında kafasını sallarken, Emir döndüm...


"Emir sende Asrın'ı araştır... Ölüm meleğiyle iş birliği yaptığına eminim... İkisi de karşına aynı gece çıktı... Hepsi planlıydı... Ölüm meleği hayalet gibi onunla ilgili bir şey bulamayız ama Asrın çok yere iz bıraktı... Onunla ilgili her şeyi bul... Bir de Darren Chris adında bir herif... Asrın'ın telefonunda resmi vardı... Bağlantıları var... Resmini almıştım sana yollayacağım... Onu bul ve bana getir..." Bu işi en iyi Emir'in yapacağına emindim...


"Peki ama adamımız kim Ateş..." Uras uzun zamandır içimde tutuğum şeylerin cevabını istiyordu... Hatta hepsi duymak ister gibi bakıyordu...


"Sinan Dinçer..."


"D-Dinçer mi?..." Koray olayı kavramak ister gibi sayıklıyordu...


"Şimdi değil beyler... Önce annemi bulup o şerefsizi öldüreceğim sonra size anlatabilirim..." hepsi tamam anlamında kafalarını sallarken ayaklanıp araştırma için yola koyuldular... Fatma'yı arayıp güvenli bir yere geçmesini söyledikten sonra Uras'la bizde evdeki korumaların ifadesi almak için mahzene indik...


Adamlarımın benden önce hırpaladığı adamlar kanlar içinde tavandan zincirlerle asılmıştı... Bana olup biten herşeyi anlatmalarını istedim ama hiç birşey görmedikleri konusunda inat ediyorlardı... Nasıl görmezler lan... Nasıl... Ne Asrın'ın evden çıkışını ne de annemin kaçırılmasını görmüşler... Ne bok yemeye oradalardı o zaman... Uras'ın belinde ki silahı çıkarıp, hepsinin kafasına sıktıktan sonra küfrederek dışarı çıktım... Soğuk havanın yüzüme vurmasıyla derin derin soluklandım... Annemin o adamın yanında olduğunu düşündükçe çıldırıyorum...


Çalan telefonla Koray'ın aradığını görünce hızla açtım...


"Bana bir şey bulduğunu söyle Koray..." lütfen...


"Sanırım evet... Öncelikle annenin kaldığı eve bizden önce biri daha girmiş... Garip tarafı saklanmak yerine açık açık kameralara inat bunu yapabilmesi..."


"Kim lan kim... Uzatma..."


"Ölüm meleği abi..." siktir onun ne işi var orada... İstediğini aldı daha ne istiyor...


"Diğer şeye gelince abi sana mesaj atacağım adrese git... Adamlardan birinin izini bulduk..." sonunda...


"Tamam yoldayım..." hızla arabama atlarken Koray'ın gönderdiği adrese baktım... Bu mekanı biliyordum... Ama adamı tanımıyorum... Uras'a durumu anlatıp gelmemesini söyledim... Kalabalık olursak dikkat çekebilirdik... O şerefsizi kendi ellerimle yakalayacağım...


Çokta uzak olmayan yere geldiğimde buranın tam bir harabeye döndüğünü fark ettim... Ben gelmeyeli uzun zaman olmuş... Ama hala işlek olduğunu girip çıkan adamlardan anlayabiliyordum... Burası kapsamlı bir uyuşturucu yapım yeriydi... Bu adamlarla yıllar önce iş yapmıştık ama kısa bir süre... Koray'ın attığı mesajdaki adamı tanımıyorum ama tanışmak için sabırsızlanıyorum...


Arka tarafa dolanıp girebilecek gizli bir yer aradım... Ormanın ortasında ki boş bina görünümlü laboratuvar oldukça genişti... Tam bir giriş kapısı bulmuşken, hiç beklemedim birini orada görünce kan beynime sıçradı... Silahımı kafasına dayadığım da tek isteğim onu burada gebertmekti...



Asrın'dan


Kafamdaki soğuk silahla içimden lanetler okurken duyduğum sesle içimdeki bütün kasların gevşediğini hissettim...


"Seni gökte ararken yerde buldum..." Ateş...


"İlk karşılaştığımızda ve sonrasında beni bu yüzden öldürmedin değil mi... Annemin yerini öğrenmek için... Ama ben sana acımayacağım sürtük... Ölümün benim için zevk olacak..." benden nefret etmekte sonuna kadar haklıydı ama ben yapmadım Ateş...


"O tetiği çektiğin an yerini belli edersin... Sakın yapma..." anneni bulmak istiyorsan bunu yapma Ateş... Tek gelmişsin birde salak... Adamlar sesi duyarsa annene kavuşamadan seni öldürürler...


Söylediklerim mantıklı gelmiş olacak ki silahını kafamdan uzaklaştırdı ama hemen sonra cebinden çıkardığı bıçakla bana saldırdı... Son anda kendime gelip ondan uzaklaştım ama koluma darbe almadan kaçamamıştım... Kolumu tutup karşısındaki yerimi alırken bana öfkeyle bakan gözler kolumdaki acıdan daha çok canımı yakıyordu...


"Bizde sessizce hallederiz bu işi..." diyerek bana saldırdı... Hızla sola kaçarken ikinci bir darbe almaktan son anda kurtulmuştum... Bu kadar yeter aptal yerimizi belli edecek... Benim kaçmamla tekrar üstüme gelince bıçak tutan kolundan tutup, karnına sıkı bir yumruk attım... Sert kaslarını yumruğumun altında hissederken bunun onu sadece incittiğini biliyordum... Çünkü ona gerçekten dokunmaya kıyamıyordum...


Kolunu benden kurtarmak istersek, eline attığım tekmeyle elindeki bıçağı yere düşürdü... Sağ yumruğunu bana sallarken kafamı eğip ondan uzaklaştım... Tekrar üstüme gelirken hızla zıplayarak omzuna dokundum ve havada takla atarak arkasına geçtim... o daha bana dönemeden koşup sırtına atladım... Kolumla boğazını sıkarken yere düşmesini sağladım... Ben altta o ise üstümde boynu kollarımın arasında bacaklarım beline sarılı hapsetmiştim kendime... Boğazını sıktıkça çırpınmaları yavaşlarken kulağına eğilip,


"Buna devam edersen yerimizi belli edeceksin... Kes şunu... Benden intikamını sonra al..." çırpınması tamamen durduğunda yavaşça kollarımı gevşettim... Ama beklemediğim bir anda kafasının arkasıyla bana kafa atıp üstümden kalktı... Bu sefer o üstüme çıkıp bana yumruk atmaya başladı... Kaçmak için bana şans tanımazken karşılık vermezsem ciddi ciddi beni öldüreceğini anladım... Tam başka bir yumruk atacakken yerden aldığım toprağı yüzüne attım... Bir anlık dikkat dağınıklığından yararlanıp altından çıktım... O da ayağa kalktığı an ikimizde saldırmaya hazır savaşçılar gibi birbirimize bakıyorduk... Tam bana bir adım atacağı sırada birilerinin bize yaklaştığını duyduk... İkimizde o tarafa bakarken ben hızla kolundan tutup, binanın içine sürükledim... Önce benden kurtulmak isterken onu saklamaya çalıştığımı anlayınca takip etti...


Girdiğimiz binanın üst kısmının yarısı yıkılmıştı... Yarısı ayakta duran bir duvarın arkasına çekip, duvara yaslandım... Onuda kendime çekerken aramızdaki mesafeyi sıfıra indirdim... Bana yaklaşmak istemezken ona daha çok sarılıp;


"Biraz sabret... Onlar gidene kadar..." dedim... Şaşkınlıkla bana bakarken bunu neden yaptığımı anlamaya çalışıyor gibi baktı... Onu o kadar özlemişim ki kokusu nefesimi doldururken bu anın daha uzun sürmesini istedim... Kollarım beline dolanı olabildiğince onu kendime çekerken, adamların gittiğini benden hızla ayrılmasından anlamıştım... Etrafa bakındıktan sonra bana yaklaşarak kollarıyla duvara hapsetti...


"Bunu neden yapıyorsun... Benden daha ne istiyorsun..." sadece yaşamanı Ateş... Sana zarar gelmemesi... diyemedim...


"Düşmanımız aynı Ateş... Senden bir şey istemiyorum... Ama yoluma çıkmaya devam edersen canını isteyebilirim..." hızla bende ayrılıp tekrar silahına davranacakken kolunu tutup büktüm... Dizinin arkasına attığım tekmeyle dizlerinin üstüne düşerken arkasına geçip, saçlarından tutarak geriye çektim...


"İyisin Ateş... Ama öfkenin seni kontrol etmesine izin veriyorsun... Bu yüzden yeniliyorsun... Eğer benimle aşağı geleceksen öfkeni burada bırak... Herkes benim gibi acımaz sana..." silahını ondan alıp kafasına doğrulturken yavaşça ayağa kalkıp bana döndü...


"Ne diyorsun Ateş Dinçer..." bir süre bana baktıktan sonra elini yavaşça uzatarak;


"Silahımı ver ve yolu göster..." dedi... Ona güvenmek istiyordum ama öfkesinin herşeyi mahvetmesinden de korkuyordum... Silahını ona uzatırken;


"Annen için şimdilik öfkeni bastır... Söz veriyorum ölümün birinin elinden olacaksa bu sen olacaksın Ateş Dinçer..." dedim... Öfkesinin yerini şaşkınlığı alırken arkamı dönüp bir şey sormasına izin vermeden devam ettim...


Giriş kısmı yıkık dökük bir harabe olan yerin aşağı kısmı son teknolojiyle döşenmiş bir laboratuvardı... İlerlediğimiz her kısımda çıkan adamları sessizce öldürüyorduk... İçerisi labirent gibiydi ve gelirken taslağını almamıştım... Darren da olmadığından bu konuda sıkıntı yaşıyordum ama sanki Ateş'in yanımda olması güvende hissettiriyordu... Benden nefret etmesine rağmen...


Adamlar bizim öldürdüğümüz adamları bulunca içeride birileri olduğunu anlayıp kırmızı kod verdiler... Sireni duyar duymaz havalandırmaya girdik... Ateş arkamda ben önde ilerlerken istediğimiz yere varmıştık... Aradığımız adam birkaç adamla telaşlı bir sohbet içindeydi... Alarm onları fena korkutmuş gibi... Ateş atlamak için hamle yapacakken onu durdurup yapmamasını söyledim...


"Birazdan burası karışır... Adamı alıp buradan çıkmamız lazım..." ama Ateş beni dinlemek yerine içeri atlamıştı bile... Onu gören herifler silahlarını çekerken, çalışanlar kaçmaya başlamıştı... Hemen gidemezdim... Önce çıkışı hesaplamam lazım...



Ateş'ten


Onun burada olmasından çok bana yardım etmesi daha çok şaşırtmıştı... Annemi anlamalarına rağmen hala ne istiyor benden... Daha neyim kaldı...


Onu dinlemeyip içeri atladığımda peşimden geleceğini düşündüm ama gelmek yerine ortadan kaybolmuştu... Ne sanıyordum ki ciddi ciddi bana yardım edeceğini mi? İçerdekilerle silahlı çatışmaya girmeden önce kendimi sağlama alacak bir yere geçtim... Şimdi konsantre olmam gerekti... Ateş eden altı adam vardı... Gerisi silahsız... Yerlerini karşımdaki aynadan tespit ettikten sonra yanımdaki çalışan adamlarda birini ensesinden tutup kendime siper ettim... Adamı önüme alarak oradan çıkarken onların bütün kurşunları önümdeki adamı siper alıyordu... Altısını birden kısa zamanda öldürdükten sonra istediğim adama ulaştım... Yakasından tutup, kaldırırken pis pis sırıtmaya başladı...


"Ecelin geldi ve sen gülüyor musun..." dedim...


"Beni öldürsen bile buradan çıkabileceğini mi sanıyorsun... İkimizde burada öleceğiz Ateş Dinçer..." lanet olsun ki haklıydı... ben buradan nasıl çıkacağım... Dışarısı adam dolu... Tam ellerimi yakasından çekecekken kapıdaki patlama sesiyle ortalığı toz duman kapladı... İçeri giren siyahlar içindeki kişi oydu...


"Gitme vakti... Kapı temizlendi..." demişti... Gitmemiş... Yani bana yalan söylememiş... Adamı ensesinden köpek gibi tutarak önümden süreklerken, o ise "ö-ölüm m-m-meleği.." diye sayıklıyordu... O da herkes gibi ondan ölesiye korkuyordu anlaşılan... Ölüm meleği önde biz arkasında ilerlerken yolu biliyormuş gibiydi...


"Yolu biliyor musun?..."


"Sen içeride bensiz eğlenirken ben kroki çıkarıyordum..." demek bu yüzden peşimden gelmemiş... Ondan ölesiye nefret etmeme rağmen içimden bir ses ona güvenmem gerektiğini söylüyordu...


Onun sayesinde oradan çıkabilmiştik... Araba doğru hızla giderken ölüm meleği önümü kesti...


"Zamanımız yok Ateş... Onu bana ver..." bu da ne demek... kimi kime verecekmişim... O benim adamım...


"Ne saçmalıyorsun sen... Asla onu sana veremem... O beni ann--"


"Sen annene ulaşamadan onu yok ederler... Burada olduğumuzu kısa sürede anlayacaklardır... Şimdi burada bitirelim bu işi..." haklıydı ve zaman kaybedemezdik...


"Soruları biliyorsun... Uzatma ve ne biliyorsan anlat..." dedi...


"Ben hiçbir şey bil--" demesine kalmadan melek arka cebinden çıkardığı küçük bıçağı adamın testislerine soktu...


"Kim olduğumu biliyorsun... Beni görenin yaşayamadığını da... Acısız bir ölüm istiyorsan tekrar ettirme ve anlat... Son uyarım..." ben hariç... Onu defalarca görmeme rağmen hala hayattayım... Bu şans mı lanet mi bilmiyorum... Ama adamın testislerinde ki bıçağın acısını ben içimde yaşadım resmen... Bu kadarını beklemiyordum...


"Tamam tamam acı bana... lütfen... Ateş Dinçer'in annesi en son yurt dışına çıkarılmak üzere hazırlanıyordu... Patron benden sahte kimlik hazırlamamı istedi o kadar... Birde kaçırma olayında yardım ettik... Şuan neredeler yemin ederim bilmiyorum..." tam adamı öldürecekken melek elimi tuttu...


"Son bir şey daha... Sonra onu bana ver..." dedi... O neyin peşindeydi... Derdinin annem olmadığına eminim ama o ne istiyor...


"Patronun adı ne..."


"Sinan Dinçer..." benim verdiğim cevapla ilgisini bana dönerken anlamaya çalışır gibi bakıyordu... Bakışlarını göremesem de hissedebiliyordum... Demek o şerefsizleymiş derdi... Onu arıyormuş... ellerimin altındaki adam da evet der gibi kafasını korkuyla sallarken;


"Dinçer mi?... Bana anlatman gereken şeyler var Ateş..." dedi...


"Sana anlatacak hiçbir şeyim yok..." dedim... O kimdi ki benim hayatım hakkında şeyler öğrenecek... Sonra biranda ellerimin arasındaki adama nerden geldiğini anlamadığımız kurşunla yere yığıldı... Adam yere düşünce kurşunlar ardı ardına gelmeye başladı... Meleği belinden tuttuğum gibi arabanın arkasına götürürken kafasını kucağıma sokup, onu saklamak ister gibi sardım... Kimdi bunlar... Sinan Dinçer bu kadar çabuk mu buldu bizi... Kurşunların kesilmeye niyeti yok gibiydi...


Ölüm meleği kafasını kaldırıp bana bakarken;


"Harekete geçelim yoksa çıkamayacağız..." dedi... Haklıydı... ya şimdi ya da hiç... Arabanın arka kapısını açıp, koltuğun altındaki cephanelerden silahları aldık... Ben uzun menzilli silahlı alırken bana bakıyordu...


"Tahmini peş peşe ateş et... Onları oyala ki nereden ateş ettiklerini görebileyim..." dedim... Tamam anlamında başını salladıktan sonra arabanın kaputuna kollarını çıkararak ardı arkasına ateş etmeye başladı... Ağaçların arkasında üç kişi olduklarını fark ettim... Birini melek ustalıkla vururken diğerini ben vurmuştum... Ateş sesleri kesilince etrafta başka kimsenin kalmadığını anlamıştık...


"Gidelim... Devamı birazdan gelir..." dedi... Çalılıklara doğru yüyürürken öğrenmek istediğim şeyler vardı... Tekrar karşılaşacaktık buna eminim ama nedense gitmesini istemiyordum...


"Sinan Dinçer..." durmuştu... İlgisini çekmeyi başarmıştım...


"Onu neden arıyorsun... Ya da ondan ne istiyorsun..."


"Sana anlatacak birşeyim yok..." demişti... Benim cevabımı bana geri vermişti... Arkasını dönüp gidecekken tekrar durdu bana dönmeden;


"Annenin kaçırılmasına vesile oldum ama ben yapmadım Ateş..." dedi...


"Peki Asrın..." bunu bilmeye ihtiyacım vardı... Ona ihtiyacım vardı...


"Asrın'ın hiç birşeyden haberi yoktu... O ona yaşatılmaya mecbur olay hayatı yaşıyor..." ona yaşatılmaya mecbur olan mı? Küçüğümün başına neler gelmişti... Düşmanım olabilecek neler olmuştu... Hepsini bilmek istiyorum...


"Ona söyle... Bu iş bittiğinde onu bulacağım... ve söz verdiğin gibi senin canını kendi ellerimle alacağım..."


"Bu iş bittiğinde kendi ayağımla ölüme geleceğim Ateş Dinçer..."



Continue Reading

You'll Also Like

TAKINTI By 🌙

Teen Fiction

1.8M 32.8K 36
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
3.7K 331 4
Ocak 2021 yazma günü kazananı! Yıl 2140, teknolojinin oldukça geliştiği bir zaman diliminde bilim insanlarının icat ettiği bir makine tüm dünyaya yay...
3.7M 145K 60
Bizim aşkımız sarılmayla başlamıştı, sarılmayla devam edecekti ve sonumuz, ikimiz sarılıyorken bitecekti. Bizimki aşk hikayesi değil, bizimki bir...
813 118 17
İki genç aşık. İki yaralı kalp lakin biri katil biri maktül. Kayla, ilk aşkı için yapamayacağı hiç bir şey yokken ihanet ile sarsılır. Geçmişin kapıs...