Afrâ

By AuthorSparklingMoon

121K 1.3K 176

(+18) Bir anlık zevk, sonrası pişmanlık... Babamla yaptığım basit bir anlaşma var. Üniversite diplomamı alab... More

Tanıtım
Babasının Prensesi
Kara Şövalye
Cevapsız Sorular
Çakma Shrek
Kaderin Oyunu
Sugar Daddy
En Uzun Gece - I
En Uzun Gece - II (+18)
En Uzun Gece - III (+18)
En Uzun Gece - IV (+18)
Onu Bulmalıyım
Tenimde İzin Var
İşkence
Seni Yanlışlıkla S*ktim
Yasak İlişki (+18)
Koz
Davetsiz Misafir
Sinirli ve Seksi
Seni İstiyorum (+18)
Hayal Kırıklığı
Bikini İzi
Tehlikeli Oyun
Yakınlaşma
Yine Yeni Yeniden (+18)
Günahlar (+18)
Hesaplaşma
Bize Ne Olacak?
Özgürlük
Özlem
Kavuşma - I (+18)
Kavuşma - II (+18)
Kavuşma - III (+18)
Kavuşma - IV (+18)
Sessiz Çığlık
Kucak Dansı
Yolun Sonu
Her Şey Bitti (mi?)
Yeni Başlangıçlar
Aşkın Peşinde
Sensiz Nefes Alamıyorum
İnandığım Yalanlar
Kırmızı Bir İz
Bloody Mary
Bir İyilik
Son Kez...
Yanılsama
Her Şeyden Uzak
Onsuz Geçen Zaman
365 Gün
Düğün Töreni
Yalnızca Sen ve Ben (+18)
Affedilmesi Zor Hatalar
Gelecekte Bir Gün
Yeni Fırsatlar
Geçmişten Bir His
13,454 KM
Sonun Başlangıcı
Bunun Adı Aşk
Karşı Konulmaz Çekim (+18)
Baş Belası
Komşu Komşunun
Ceza (+18)
Büyük Sürpriz
Dilek Feneri
Soğuk Duş (+18)
Mucize

İnce Çizgi

455 12 0
By AuthorSparklingMoon

Onur'un gelmesiyle ada yaşantım olduğu gibi değişikliğe uğramıştı. Artık maaşıyla ayın sonunu getirmeye çalışan biri olmaktansa, zengin erkek arkadaşıyla lüks restaurant ve otellere giden birine geçiş yapmıştım. Aylardır adada olmama rağmen kapısından bile geçemediğim resort'larda konaklıyor, mesaiye kalmadığım gecelerde Michelin yıldızlı restaurantlarda yemek yiyorduk. Mesai'ye kalmadığım diyorum çünkü hafta içi çoğu gün geç saatlere kadar çalışıyordum. Bundan en çok şikayetçi olan kişi de tabi ki Onur'du.

"Bu iş neden senin için bu kadar önemli?" Cumartesi günü karşımızdaki okyanus manzarasına bakarak gün batımını izlerken purosunu önündeki küllüğü bırakıp bakışlarını bana çevirdi. Kokteylimden bir yudum alıp sorusunu cevaplamaya koyuldum.

"Çünkü bu işte iyi olduğumu düşünmeye başladım. Ayrıca Sophia ve Cem de bana inanıyorlar."

"Döndüğümüzde okulun başlayacak zaten çalışabilecek misin?" İşi bırakmamı istediğini bilsem de açıkça dile getirmeyip bana saygı duyması beni içten içe sevindiriyordu.

"Aslında part-time olarak devam edeceğim." Gözlerini devirip eline purosunu geri aldı. Derin bir nefes çektikten sonra büyük bir duman bulutunu havaya bıraktı.

"Seni rahatsız eden ne?"

"Cem'in sana olan bakışlarından hoşlanmıyorum. Ayrıca onunla saatlerce yalnız vakit geçiriyorsun." Kafasının kenarındaki damarlar konuşurken şişmişti. Bu sayede sinirli olduğunu anlıyordum. Ona yaklaşıp orasından öptüm. Sonra da kulağına fısıldamaya başladım.

"Bu sadece bir iş. Onunla sandığın kadar da yalnız vakit geçirmiyorum. 10 kişilik bir ekiple çalışıyoruz." Açıkçası son zamanlarda Cem ile fazla vakit geçirmekten kaçınıyordum. İlk iş günümde bana Onur ile ilgili gereksiz ve saçma sorular sormuştu.

Geri çekilip sandalyeme yaslandım. "Öyle iyiydi. Yani yakınımda durman."

"Nasıl böyle mi?" Elimin birini ensesine diğerini koluna koyup tekrar kulağına eğilip fısıldadım. Bu flört eden romantik hallerimizi öyle çok beklemiştim ki...

"İrem neden benden nefret ediyor?"

"İrem senden nefret etmiyor. Sana alışması için zamana ihtiyacı var. Bana karşı çok korumacı. Ben de ona karşı. Birbirimizin iyiliğini istiyoruz." Ellerimi saçlarında gezdirip ona en yakın arkadaşımla ilgili iç rahatlatıcı şeyler söylemeye başladım.

"Afra ayrı kaldığımız sürece hiç kimse oldu mu? Hoşlandığın falan." Tekrar purosunu dudaklarına götürüp içine büyük bir nefes aldı.

"Hmm bir düşüneyim. İlk geldiğimizde evimizi ayarlayan bir çocuk vardı. Emlakçı gibi bir şey. Sonra çalıştığım sağlıklı yiyecek barındaki şu sürekli gelen çocuk. Partide tanıştığım..." Bir yandan parmaklarımı sanki sayıyor gibi tek tek kapatıyordum. Puroyu kül tablasına koyduktan sonra yüzünde sinirli bir ifade ile bana dönüp baktı.

"Sen benimle kafa mı buluyorsun?"

Kafamı evet anlamında sallayıp yüzüme muzip bir gülümseme yerleştirdim. Ama Onur hala oldukça sinirli gözüküyordu.

"Kimse olmadı. Benim için sadece sen varsın. Ne burada ne de başka yerde. Özcan ile olanı sana açıklayamamıştım. O öpücük sadece Özcan'ın hayatı boyunca özgüvensizlik yaşamaması içindi."

Açıklamamdan sonra yumuşamış görünüyordu. Tekrar arkasına yaslandıktan sonra konuşmaya başladı. "Biliyorum. Özcan hepsini açıkladı."

Gözlerim irice açıldı. "Nasıl yani? Madem biliyordun, neden peşimden gelmedin?"

"Peşinden gelmemi mi istedin?" Şaşkınlıkla bana bakıyordu.

"Evet. Gelmeni istedim." Sonunda itirafta bulundum.

"Neden bir şey söylemedin?"

"Nasıl söyleyebilirdim ki? Sana benim peşimden gel mi demeliydim?"

"Hayır ama belli edebilirdin. Ben gerçekten benden uzaklaşmak istiyorsun sanmıştım. O yüzden de seni kendinle baş başa bıraktım, yani bir bakıma."

"Ne demek bir bakıma?"

"Bak söyleyeceğim ama kızma. Adada adamım var. Ne yaptığını, kiminle görüştüğünü ya da görüşmediğini başından beri biliyordum."

"Ne? Başından beri biliyordun ve bana bu anlamsız soruyu mu sordun? Ayrıca sen buna kendinle baş başa bırakmak mı diyorsun? Bu düpedüz haberim olmadan beni kontrol altında tutmak."

"Kontrol altında tutmak falan değil. Hiç bir şeye karışmadım ki. Sadece sen benden km'lerce uzaktayken güvende olduğunu bilmeseydim yastığa nasıl başımı koyabilirdim bilmiyorum."

"Onur..." Alnımı yanağına yaslayıp ellerimi ensesine doladım. Ayrı kalarak belki ruhen büyük işkenceler çekmiştik ama şimdi hiç olmadığım kadar mutlu hissediyordum kendimi. Hatta yanaklarımdan çok küçük 2 mutluluk göz yaşı dahi dökülmüştü. Bu an hiç bozulmasın istiyordum. Onur ile mutluluğumuz sonsuza kadar hiç bozulmasın istiyordum.

"Afra. Purom söndü bir dakika beni bırakabilir misin?" Ellerimi ensesinden çekip onu serbest bıraktım. Purosunu tekrar yaktıktan sonra telefonu çalmaya başladı.

"Bir dakika buna cevap verip geliyorum." Telefonunu alıp alelacele yanımdan uzaklaştı. Konuşması bittiğinde tekrar yanıma geri döndüğünde merakımı dindirmek için kimin aradığını sordum.

"Arayan kimdi?"

"Beni mi? Hiç işle ilgili." Sanki bir şey gizlemeye çalışıyor gibi gelmişti ama kıskanç sevgili ruhuna bürünüp tadımızı kaçırtmak da istemiyordum.

Güneş neredeyse batmış sörfçüler sörf tahtalarını alarak denizden çıkmaya başlamıştı. Lavaboya gitmek için Onur'un yanından ayrılıp birkaç dakikada işimi hallettikten sonra geri döndüğümde Onur'u mayolu ıslak bir adamla konuşurken buldum. Biraz yanlarına yaklaştığımda konuştuğu kişinin Cem olduğunu fark etmiştim. Ben yanlarına gittiğimde Cem sıcak bir gülümseme ile beni karşıladı. Onur onu bıraktığımın tersine sanki bir şeylerden rahatsız olmuşa benziyordu.

"Selam Afra, ben de Onur'a sana verdiğim sörf dersinden bahsediyordum. Bence derslere devam etmeliyiz."

"Cem sana söylemiştim sörf pek bana göre." Yüzüme mesafeli bir gülümseme yerleştirip Cem'in yanımızdan gitmesi için dua etmeye başladım.

"Bunu da diline dolamışsın hep aynı şeyi söylüyorsun. Gayet güçlüsün. Kolların da kalçalarında..." Sanki kalçaların kısmına fazla mı vurgu yapmıştı. O vurgudan sonra Onur sinirle atılıp daha fazla bir şey söylemesine engel oldu.

"Afra hoşlanmadığını söyledi işte neyi uzatıyorsun?" Hafifçe Onur'un koluna dokunarak sakinleştirmeye çalıştım. Sohbet istemediğim bir noktaya, hatta bir kavgaya doğru gidiyor gibiydi.

"O gün hoşlanmıyor gibi görünmüyordu. Belki sadece kendine inanmaya ve kendiyle ilgili gerçekleri görmeye ihtiyacı vardır."

"Gerçekleri benim sana göstermemi ister misin?"

"Onur lütfen. Cem, biz biraz fazla içtik. Müsadenle artık gidelim. Pazartesi görüşürüz."

Onur açıklamamdan rahatsız bir şekilde bana bakış attıktan sonra neyseki daha fazla uzatmayarak yönlendirmeme uydu ve birlikte oradan çıktık. İkimiz de tek kelime etmeden scooter'ımın başına geldik.

"Sence bununla dönebilir miyiz?"

"Afra ne saçmalıyorsun. Daha ilk içkimi bile bitirmemiştim."

"Tamam niye kızıyorsun?" Kollarımı göğsümün önünde bağlayıp mutsuz bir yüz ifadesi takınmıştım.

"Adam senin kalçalarından bahsederken ne tepki vermemi bekliyordun. Sen bu adamdan sörf dersi mi aldın? Bunu bana ne zaman söyleyecektin?"

"Bilmem belki peşime taktığın adam sana çoktan söylemiştir diye düşünmüştüm."

"Afra konuyu saptırma. Ders verirken sana dokundu o adam değil mi? Elleri senin vücudunda dolaştı." Ellerini başının üzerine koyup kendini sakinleştirmeye çalıştı.

"Hayır öyle bir şey olmadı. Sadece sörf tahtasını tutu."

"Başka?" Dişlerini sıkarak sinirli bir şekilde sormuştu.

"Başka ne?"

"Başka ne yaptınız? Yarın öbür gün gelip bana Afra ile şunu da yaptık demesin."

"Başka ne yapmış olabiliriz Onur? Ne demeye çalışıyorsun?"

"Ne dediğim açık değil mi?"

"Değil."

"O adamla yatmadın değil mi Afra? Adamımın kapalı kapılar ardında ne olduğunu bilmesi mümkün değil."

"Sen ne dediğinin farkında mısın? Bana zaten başka biri oldu mu demiştin. Ben de sana olmadı dedim. Bunu bana tekrar sorduğuna göre bana güvenmiyorsun." Tek solukta konuşmuştum çünkü artık ben de oldukça sinirliydim.

"Evet güvenmiyorum." Sözlerini bitirdiğimde gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Ben onun güvenini sarsacak ne yapmış olabilirdim ki? Arkamı dönüp yürümeye ve ikimiz de daha fazla kırıcı bir şey söylemeden ondan uzaklaşmaya başladım. 

Continue Reading

You'll Also Like

729K 27.9K 90
Genç kızın arkadaşının verdiği yeni numarayı yanlış yazan kızın gelecekteki kocasına tesadüfen yazması. İlk başta kız engel yesede engel bir şekilde...
796K 15.7K 21
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
95.3K 434 5
mesleğini eline alamayınca kendini barlarda escort ilan etmiş bir kızın aşk hikayesi...
1M 43.8K 34
AGIRÉ DIL Serisi Arjin Nihraşan ❤️‍🔥 ...