Balca

By pembikhayallerr

5.2M 263K 91.3K

Öz ailesi sandığı için bütün acıları kabullenen bir kız çocuğu. "Ailemi bulmadan önce etrafa güçlü taklidi y... More

BÖLÜM 1
Bölüm 2
BÖLÜM 3
BÖLÜM 4
BÖLÜM 5
BÖLÜM 6
BÖLÜM 7
BÖLÜM 8
BÖLÜM 9
İnstagram Bölümü
BÖLÜM 10
BÖLÜM 11
BÖLÜM 12
BÖLÜM 13
İnstagram Bölümü
BÖLÜM 14
BÖLÜM 15
BÖLÜM 16
BÖLÜM 17
BÖLÜM 18
Bölüm 19
BÖLÜM 20
ÖZEL BÖLÜM
BÖLÜM 21
BÖLÜM 22
BÖLÜM 23
BÖLÜM 24
BÖLÜM 25
İNSTAGRAM BÖLÜMÜ
BÖLÜM 26
BÖLÜM 27
BÖLÜM 28
BÖLÜM 29
BÖLÜM 30
BÖLÜM 32
BÖLÜM 33
BÖLÜM 34
BÖLÜM 35
BÖLÜM 36
Bölüm 37
ÖZEL BÖLÜM / HAYAT IŞIĞI
Bölüm 38
İNSTAGRAM BÖLÜMÜ
BÖLÜM 39
BÖLÜM 40
BÖLÜM 41
BÖLÜM 42
BÖLÜM 43
BÖLÜM 44
BÖLÜM 45
BÖLÜM 46
BÖLÜM 47
BÖLÜM 48
BÖLÜM 49
BÖLÜM 50 FİNAL

BÖLÜM 31

85.8K 4.5K 1.8K
By pembikhayallerr

Selaamlar ♥️

Sağlık sorunlarım sebebi ile bölüm geç yüklendi. Kusura bakmayın canlarım ♥️

Bu bölüm soru cevap kazananı değerli okuyucum @TuvanaBuglembykstc kullanıcı isimli Hatice'ye ithafen yazılmıştır.

Medya:Barın

İyi okumalar dilerim güzelliklerim 🥰

✨✨

BALCA'DAN

Dudağımın üzerinde hareket eden sıcak dudaklar beni şoka sokarken sanki bu yangının fitilini ben ateşlememişim gibi hissettiriyordu.

Şaşkınlıktan ve ne yapacağımı bilmediğimden öylece dururken Demir alt dudağımı kavramıştı. Uğultu şeklinde duyduğum havai fişek sesleri tam olarak midemde ki hareketlenmeyi yansıtıyordu.

Biz şu an öpüşüyorduk!! Demir şu an resmen ağzımı yiyordu! Hemde ailemin hemen aşağıda olduğu bir evde! Aklım başıma gelirken hafifçe geri çekilmemle Demir sesli bir şekilde dudaklarımdan ayrıldı.

Alt dudağımı kopartacaktı vicdansız.

Bir adım ötemde duran sevgilimle göz göze geldiğimde istemsizce koyulaşmış gözlerini ve ıslak dudaklarını izledim. O da aynı şeyi bana yapıyordu. Tedirgin olarak geri çekildim.

Elimizi verip kolumuzu kaptırmayalım şimdi.

Suratım yanıyordu. Allahım! Utançtan ölmek üzereydim!!

Adam beni öpmeden ben onu öpmüştüm!

Demir'in konuşmasına izin vermeden "Ben... ben.." diyerek elimle ağzımı kapattım.

Ne diyecektim ki adamın dudaklarına yapışan benim!

Demir'i orada bırakıp benim için ayrılan odaya kaçtım. Evet arkama bakmadan yanından topukladım. Kapının arkasına yaslandığımda gözlerim kapanırken elim istemsizce dudağıma gitti.

Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Gözümün önüne gelen biraz önceki terbiyesiz görüntüleri düşündükçe karnıma ağrılar giriyordu.

Kendimi banyoya attığımda aynadaki yansımamla göz göze geldim. Saçlarım dağılmış, yüzüm boynuma kadar kıp kırmızıydı. Ayrıca dudaklarım kızarmış ve hafiften şiş duruyordu.

Elimi yüzümü yıkadıktan sonra makyajımı çıkarttım. Hiç bir güç beni bu odadan çıkartamazdı. Hatta Demir'e görünmemek için yarın erkenden kaçmanın yollarını bulmam gerekiyordu.

Anneme mesaj atıp uyuyacağımı söyledim. Muhtemelen herkes üç sarhoşla uğraşıyordu.

Birde gelmeden abimler önce evde kavga çıkarmışlardı 'Balca ile ben yatacağım.' diye. Ama hayalleri suya düştü.

Kimsenin gelemeyeceğinden emin olduğum için üzerimi değiştirip göğüs bölgemdeki kapatıcıyı da sildim. Yanımda getirdiğim eşofman ve crobu üzerime giyip yatağa uzandım.

Yüzümdeki gülümseme ile hayal alemine dalarken telefonumun titremesiyle gerçek dünyaya döndüm.

Şapşik Mafya: Uyudun mu?

"Ben uyumadım da." yazısı eksikti. Gülerek cevap yazdım.

Ben: Henüz değil.

Mesajım görüldü olduktan sonra çıkmasıyla kaşlarım çatıldı. Romantik öküz işte.

Bana verdiği yüzük aklıma geldiğinde komodinin üzerindeki kutuyu açtım. Yüzüğü alıp parmağıma taktım. O kadar zarifti ki bayılmıştım. Kutuyu ilk gördüğümde evlilik teklifi ettiğini sanıp şoka girmek üzereyken Demir beni rahatlatmıştı.

Yatağa kendimi sırt üstü atıp elimi havaya kaldırdım. Acaba evlilik teklifi ettiği günler de gelir miydi? Bu kadar abi varken biraz zor gerçi.

Anneme kızmak lazım bir ara, ne vardı bu kadar erkek çocuk doğuracak bilmiyorum! Kapım tıkladığında kaşlarım çatıldı. Aynadaki yansımamla göz göze geldiğimde göğüs bölgemdeki izler belli oluyordu.

Muhtelemen annem olduğu için önemsemedim. Başka kimse gelmezdi. Sadece üzerime hırkamı geçirdim.

Kapıyı açtığımda siyah eşofman, siyah tişörtlü bir adet şapşirik mafya görmeyi beklemediğim için öylece suratına baktım. Eliyle ensesi ovalarken tuhaf bir gülümseme ile bana bakıyordu.

"İyi geceler demek için geldim."

Telefonda da diyebilirdi sanki.

"Hmm." diyebildim sadece gözlerim dudaklarına inerken. Sonra hemen gözlerimi kaçırdım.

İstersen yine yapış adamın dudaklarına!

Ses seda gelmeyince göz ucuyla Demir'e baktığımda bakışları göğsümdeydi. Hayır... Göğsümdeki izlerdeydi.

Kararmış gözleri beni korkuturken hırkam ile hemen önümü kapattım. Demir'in gözlerinin dolduğunu gördüğümde öylece kalakaldım.. Dişlerini sıktığı gergin çenesinden belli oluyordu ve alnının sağ tarafındaki damarı belirginleşmişti.

Bu haliyle her şeyi yapabilecek o Demir'e dönüşüyordu.

"Az dövdü-" diye sesi yükselen Demir'le gözlerim büyürken ayak ucumda yükseldim ve elimle ağzını kapattım. Kolundan tuttuğum gibi odaya soktum.

"Demir, ne yapıyorsun?"

Yüzünü sertçe sıvazlayan Demir bana döndüğünde gözleri acı çeker gibi bakıyordu. Elini sadece izi kalan yaralarıma uzattığında dokunamadan geri çekti.

"Balca. Balca'm.."

"Demir, lütfen." dedim sesim titrerken. Sesindeki şefkat beni ağlatacak hale getirmişti.

"Benim güzelim.. Güzel bebeğim."

Kolunu etrafıma sarıp beni kendine çektiğinde kafamı göğsüne yasladım. Saçlarımdan titrek bir nefes çektiğini duydum içine.

"O kadar zor tutuyorum ki kendimi."

Sessiz kalarak konuşmasına izin verdim.

"Çok yandı canın değil mi?"

"Cık." diyebildim sadece. Yalan olduğunun ikimizde farkındaydık.

Demir, iç çekerek kollarını sıkılaştırdı.

"Bütün kemiklerini kırmalıydım o orospu çocuğunun."

Şaşkınlıkla geri çekildim.
"Ne?"

"Ne oldu?"

"Ne yaptın ona Demir?"

"Bir şey yapmadım."

"O pislik yüzünden başın belaya girsin istemiyorum. Lütfen bir şey yapma."

"Merak etme bebeğim. Hem o bana bir şey yapamaz."

Kafamı salladıktan sonra hareketlendi. Köşedeki tekli koltuğa ilerlerken beni de sürükledi. Sanırım beni koltuğa oturtacak derken kendisi oturdu ve beni de sol bacağına yan bir şekilde oturttu.

Beni! Kucağına!

Ağzım açık yüzüne bakarken onun gözü hala yakamdan görünen izlerdeydi. Sanki beni devamlı kucağına oturtuyor gibi rahattı. Sinirli olduğu yüzünden okunuyordu.

Baktıkça acı çekiyor gibi yüzünü buruşturuyordu. Ben ise şaşkınlıktan öylece kalmıştım.

Şu an popom Demir'in bacağının üzerindeydi!

Elini yakama uzattığında anlık refleks ile eline vurdum.

"Höst lan!"

Şaşkın şaşkın bakma sırası sevgilime geçti.
"Ne dedin sen?"

Elimle ağzımı kapattım.
"Höst dedim." diye mırıldandım.

"Ondan sonra?"

Bacağında kıpırdanıp gözlerimi kaçırınca kahkaha atmaya başladı.
"Az önce lan mı dedin sen bana?"

"Ya Demirr!"

Daha sesli gülmeye başladığında elimle ağzını kapattım.

Kahkahası tebessüme dönüşürken ağzındaki elimi tutup bırakmadan göğsünün üzerine indirdi.
"İyi alıştın sen bu ağzımı kapatmalara.."

İmalı sesi ile elimle kapatmamdan bahsetmediğini anlamıştım. Öpücüğü kastediyordu.

"Offf!" derken göğsüne vurdum.

Pis mafya anca benimle uğraşıyordu!

"Niye vurdun hem sen benim elime?" dedi.

Kollarımı birbirine bağladım.

"Ben senin bildiğin kızlara benzemem."

"Nasılmış benim bildiğim kızlar?"

O sırıtan ağzına bir tane şaplatacağım şimdi!

"Ben bilmem, sen söyle?!"

"Ben senden başka birisini bilmiyorum. Önüm, arkam, sağım, solum, her yanım sen oldun."

"Yaaaa gerçekten mi?"

Lan bu cilveli ses benden mi çıkıyor?

"Gerçekten güzelim."

Elleriyle belimin iki yanını tutup bacağına sabitledi.

"Çok kıpırdanma."

Ağzım açılıp kapanırken gerçek dünyaya döndüm. Hala adamın kucağında oturuyordum. Hemen ayağa kalktım.

"Sen.. Sen!"

"Evet, ben?" dedi gülerken.

"Terbiyesiz bir sevgilisin!" dedim parmağımı sallarken.

Ayağa kalkıp parmağımı tuttu ve ucuna öpücük kondurdu.

"Hatırladığım kadarıyla o güzel dudaklarınla sen öptün beni sevgilim. Bombanın pimini çektin.."

İlk kez sevgilim dedi. İçim bir hoş olmuştu.
Ay niye böyle seksi bir tonda konuştu ki şimdi?

Hem napayım yani pimi çektiysem? Açık açık nasıl duracağız bu saatten sonra diyor. 

Annem göster ama elletmedi mi desem? Yok bu olmaz. En iyisi konuyu değiştirmekti.

"Sen iyi geceler demeye gelmemiş miydin?"

Üzerime doğru yürümesiyle geri geri gitmeye başladım.

"Beni kovuyor musun?"

Adamı öperek içindeki Johnny Sins'i uyandırdık sanırım!

Yatağın önüne kendini sırt üstü yatağa bıraktı.

"Demir, ne yapıyorsun sen?"

"Uyuyacağız işte."

Kaşlarım çatılırken kolundan tutarak kaldırmaya çalıştım.

"Kalksana ya, git kendi odana uyu!"

Gözleri kapalı gülüyor bide şu uyuza bak. Hayvan gibi zaten, kıpırdamıyor bile!

"Demirrr kalksa-" dememe kalmadan kolumdan tutup yanına çekti.

Kollarıyla ahtapot gibi sardığı için debelenmem işe yaramıyordu.

"Bak birisi görecek, odana git!"

"Güneş doğmadan gideceğim. Bu gece ayrı uyumak istemiyorum. Sus ve uyu güzelim."

"Miyavlayım birde istersen?"

"Kedi kız diyorsun?"

Kafamı kaldırıp sırıtan yüzüne baktım.
"Senin içinde çok arsız bir adam varmış. Sevgilimi yeni tanıyorum resmen."

"Bir daha desene sevgilim diye?"

"Sanki hiç demiyorum."

"Demiyorsun tabi."

Doğru. O hep söylüyor ama ben utanıyorum.

"Hadi uyu güzelim. İyi uykular."

Omuz silkerek iyice yerleştim kollarının arasına.

"İyi uykular."

Saçımdan öptükten sonra okşamaya başlamasıyla iyice mayışmıştım.

Kendimi huzurlu bir uykunun kollarına bırakırken yüzümde olan gülümsemeden de, Demir'in gün doğana kadar beni izlediğinden de haberim yoktu..


✨✨

Yılbaşı gününden sonra iki gün geçmişti. O sabah uyandığımda Demir yanımda yoktu. Kokusu yastığıma sinmemiş olsaydı güzel bir rüya görmüş olduğumu sanabilirdim.

Ne zaman güzel bir şey yaşasam arkasından kötü bir olay yaşadığım için diken üzerindeydim. Demirle o günden sonra görüşmemiştik. Evde durumlar aynıydı. Azat abimin ruh gibi evde dolaşması ciddi anlamda beni çok üzüyordu.

Herkes onu kendi haline bırakmıştı. Benimle konuşur barışmak ister zannediyordum fakat bir kere bile konuşmaya çalışmamıştı. Yılbaşına kendi başına ağlayarak girdiğini unutamıyordum.

Akşam yemeğinden sonra bir köşeye çekilmişti. Arda abimin odasında olduğunu bildiğim için yukarı çıkıp kapısını tıklattım. İçeri girdiğimde gülümsemişti.

"Gel fıstığım."

"Abi.."

"Abim bir şey mi oldu?"

"Azat abimle neden ilgilenmiyorsunuz?"

Arda abim rahatlayarak bana sarıldı.

"Bir şey oldu sandım.. İlgilenmemize izin vermiyor. Böyle zamanlarda kendini kapatıyor dışarı karşı. Bu hali yine iyi. Işık öldüğü zaman günlerce kayıptı."

"Ama çok mutsuz. Ben dayanamıyorum ki."

"Senin güzel kalbini severim bitanem. O kadar şey oldu yine de kıyamıyor musun?"

Omuz silktim.
"Konuşmaya da çalışmıyor benimle. Hala kızgın galiba. Ben gidip konuşsam tersler mi?"

Abim geri çekilip alnıma öpücük kondurdu.
"Kendisine kızgın o. Seninle konuşmaya yüzü olmadığı için öyle bitanem. Terslemez seni."

"O zaman ben gideyim?"

Şefkatli gülümsemesiyle kafa salladı.
"Git bakalım. Ama önce abiye öpücük ver."

Abimin yanağından öptüm kocaman.
"Teşekkür ederim abi."

Odadan ayrılıp çalışma odasının önüne geldiğimde derin bir nefes aldım.

"Yapabilirsin kızım. Hadi!"

Kapıyı tıklattığımda ses gelmedi. Tekrar tıklattım.

Yine ses gelmeyince omuzlarım aşağı düştü. Arkamı dönüp gideceğim sırada kapının açılma sesini duydum.

Arkamı döndüğümde Azat abimin ruhsuz gözleri yerini şaşkınlığa bırakmıştı.

"Konuşabilir miyiz?" dedim.

Hızla kafasını sallarken kapıyı sonuna kadar açtı. Masanın önündeki koltuğa oturduğumda oda kendi koltuğuna oturdu.

"Nasılsın?" dedim.

Aferin Balca. Gerçekten bunu mu soracaksın.

"İyiyim, sen nasılsın?" derken üzgün yüzü tam tersini söylüyordu.

" İyi değilim."

Telaşlanan yüz ifadesi içimi rahatlattı. Hala bana değer veriyor demekki.

"Ne oldu?"

"Konuşmuyorsun benimle."

Yüzü kasılan abim bir şey diyemedi. Bakışlarını yumruk yaptığı ellerine indirdi.

"Böyle yabancı gibi mi olacağız?" dedim tekrar.

Birkaç saniye sonra kafasını kaldırıp dikkatli yüzümü inceledi.

"Nasıl böyle temiz, güzel kalabildin? Kızgın değil misin bana?"

"Kızgınım."

"Bak işte.. Ben mutlu olmayı hak etmiyorum zaten. Hep üzüyorum seni. Özür dileyecek yüzüm bile yok."

"Kızgınım çünkü günlerdir yüzüme bakmıyorsun. Kendini affettirmeye çalışacağını zannedip senden isteyeceğim şeyleri aklıma not etmiştim. Ölü gibi dolaşıyorsun evde. Kendine bunu yaptığın için kızgınım."

"Sen bizim ablamız olmalıydın.." dediğinde günler sonra burukta olsa bir tebessüm görmüştüm yüzünde.

"Neden kendini böyle yalnızlaştırıyorsun? Ben seni böyle görmek istemiyorum abi. Hayatımda ilk kez birisiyle mutluyum. Böyle duyguları ilk kez yaşıyorum. Yakın arkadaşın biliyorum ama seviyorum onu. Bizi kabul edemez misin?"

Buruk tebessümü silinirken ayağa kalktı ve hızla yanıma geldi. Ne yapıyor diye bakarken yere dizlerinin üzerinde oturup başını dizlerime yasladı.

Ben kasılıp kalırken kollarını iki bacağıma doladı.

"Sen yeter ki mutlu ol.. Nasıl istersen öyle olsun ama beni affetmeni isteyemiyorum. Kaç kere yaptım aynı hatayı ama sen hala bana abi diyorsun.."

Ağlıyor muydu o?

Ayağa kalkmaya çalıştığımda daha sıkı sarıldığı için kalkamadım.

"Kalk lütfen yerden." dedim gözlerim dolarken.

"Balca.. Affetme olur mu? Benim ailemden başka, senden ve Işık'ımdan başka kimsem yok. Işık öldü. Sana ise yıllar sonra kavuştum.. Bir tek senin yanında nefes alabiliyorken kendi nefesimi kendim kesiyorum. Affetme beni."

"Affettim." dedim sesim titrerken.

"Affettim abi, kalk lütfen. Benimde ailemden başka kimsem yok. Ben böyle olmak istemiyorum. Hep mutlu olmak istiyorum. Ne zaman ne olacağını, gitme vaktimizin ne zaman geleceğini bilmiyoruz. Günlerimi dolu dolu sevdiklerimle geçirmek istiyorum."

Çünkü bu zamana kadar yaşadığım yer cehennemdi..

"Böyle konuşma sakın! İzin vermem seninde gitmene." dedi kafasını kaldırıp.

Dolu gözlerimle gülümsedim. Kafasını tekrar bacağıma koyduğunda saçlarını okşamaya başladım.

"Seni böyle görmek istemiyorum abi. Ama geldim diye barıştım sanma. Kendini toparlamak ve affettirmek zorundasın. Uzun bir liste yaptım senin için. Odadan çıkınca trip atmaya başlayacağım."

Abim ayağa kalkarken beni de kaldırdı. Sıkıca sarılmadan hemen önce gülümsediğini gördüğümde içim rahatladı. Bende güldükten sonra ciddi bir ifadeye büründüm ve "Tamam bırak ben trip atıyorum sana." deyip geri çekildim.

"Yerim senin tribini güzel kızım benim.."

Düşme sakın Balca.. Kızım dedi diye hemen düşecek değilsin ya..

"Güzel kızın mıyım gerçekten?" dedim gözlerimi büyüterek.

Abim gülerken "Of yaa! Manipüle ediyorsun şu an beni! Gidiyorum ben." deyip saçlarımı savurdum ve odadan çıktım. Kapıyı kapattığımda gülümsüyordum. İçimde bir taraf hâlâ abime kırgın olsa bile artık üzülmek istemiyordum..

Odama çıktığımda Demir'le konuştuk uzun uzun. Özlemiştim.. Yarın görüşmeyi aklıma yazarken aşağı indim. Herkese iyi geceler öpücüğü kondurduktan sonra salondan ayrılırken bağırdım.

"İyi geceler sevgili ailem."

Geri geldiğimde sabah erkenden hastaneye gideceğim için geç olmadan huzurlu bir uykuya daldım..

✨✨

Sabah gözlerimi zar zor açtıktan sonra hazırlanıp Arda abimle evden ayrıldık. Arabadayken dün Azat abimle olan konuşmalarımızı anlatınca çok mutlu oldu ve hastaneye gelene kadar elime öpücük kondurup durdu. Bugünde düştük çok şükür.

İşimin başına geçtikten sonra zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Eğer başhemşire söylemeseydi öğle arasının geldiğini bile bilmeyecektim.

Ellerimi yıkadıktan sonra  benim gibi stajyer olan Asuman'la yemekhane giderken sohbet ediyorduk. Asumanla çok samimi olmasakta arada konuşuyorduk. İyi birisine benziyordu fakat kimseye güvenim kalmadığı için yeni insanlara karşı hep tedirgin yaklaşıyordum.

Yemekhaneye girecekken kapıdan çıkan kişi ile adımlarım duraksadı. Yağız uzun zaman sonra karşımda duruyordu. En az benim kadar şaşkındı oda. Bir ara izne ayrıldığını duyduktan sonra haber almamıştım. Aklıma da gelmemişti.

"Canım, iyi misin?" diye koluma dokunan Asuman'a zorlukla gülümsedim.

"Evet, gel girelim."

Tam yanından geçerken kolumu tutmasıyla duraksarken hızla kolumu çektim.

"Balca, nasılsın?"

Asuman'a dönerek "Sen geç ben geliyorum hemen." dedim gülerek.

Daha sonra gözleriyle yüzümü turlayan Yağız'a döndüm.

"İyiyim, sen?"

"İyiyim bende. Uzun zamandır görüşemedik."

"Neden görüşecektik?" dedim kollarımı göğsümde bağlarken.

Bu rahat tavrıma karşı olan şaşkınlığı yüzünden okunuyordu. Sinirli olmamı bekliyordu sanırım fakat hiçbir şey hissetmiyordum.

"Ben özür dilerim tekrar. Ne yapsam haklısın."

Bu neyin kafasını yaşıyordu ya. Cevap vereceğim sırada özlediğim o sesi duydum.

"Balca?"

Beklemediğim için şaşırarak Demir'e döndüğümde bir Yağız'a bir bana baktığını gördüm.

Benden önce Yağız davranarak heyecanlı sesi ile elini uzattı.

"Demir Koralp değil mi? Yağız ben, çok memnun oldum."

Demir düz bir ifade ile el sıkışıp cevap vermediğinde Yağız'ın suratı bozuldu.

"Bir sıkıntı mı var?" diye sorduğunda kendime geldim. Yanına gidip yanağına ufak bir öpücük kondurdum.

"Hoş geldin. Beklemiyordum seni."

"Sürpriz yapmak istedim." deyip Yağız'a döndü.

Bende baktığımda suratında bariz belli olan şaşkınlıkla bize baktığını gördüm. Baktığımızı gördüğünde kendini toparladı.

"Neyse Balca seni gördüğüme sevindim. İşlerim vardı benim.. Görüşürüz."

Kaçar gibi giden Yağız'ın arkasından bakan sevgilimin koluna girdim.

"Ne güzel bir sürpriz bu böyle."

"Kim bu lavuk? Sana mı yürüyor?"

"Yok öyle bir şey."

"Beni öpünce şekilden şekile girmeseydi inanabilirdim bu dediğine."

"Önemsiz birisi gerçekten. Hem seni gördü işte sevgilim."

"Sen.. beni delirteceksin." dedi dudaklarıma bakarken.

Gözlerim büyürken geri çekildim.
"Hastanedeyiz."

"Doğru dedin. Öğle aran bitmeden gel kahve içelim."

Asuman'a haber verdikten sonra yakındaki bir kafeye gidip aperatif şeyler atıştırdık.

Demir'in sevgilim olması haricinde onunla iki insan gibi sohbet etmeyi çok seviyordum. Otururken yılbaşı gecesinden, birlikte uyumaktan bahsedip yine utandırdı beni.

Bu arada bana aldığı yüzüğü parmağıma taktığımı görünce çok sevinmişti. Tam kalkacakken telefonu çaldığında Alican'ın aradığını söyleyerek açmadı. Arabaya binip hastanenin önüne geldiğimizde sevgilime döndüm.

"Ama ben doyamadım sana."

"Ama her ayrılışımızda aynı şeyi diyorsun." dedim gülerken.

"Doyamıyorum çünkü." dedi hafif yaklaşırken. Önüme gelen saçı kulağımın arkasına koyarken bakışları dudaklarıma inip çıkıyordu.

"Evlenmemiz gereken konular var."

Ufak bir kahkaha attıktan sonra hayran olmuş bakışlarını görünce uyanmıştım.

"Şöyle en ufacık bir şeyde yanakların kızarıyor ya.." dedi işaret parmağının tersi ile yanağımı okşarken.

Ayy bana bir şeyler oluyor!

"Ee?"

"Aklımdan neler geçiyor bir bilsen." dedi dibime girip burnunu yanağıma sürterken.

Tüylerim diken diken olmuştu. Böyle hislere yabancı olduğum için ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Akışa bırakarak elimi koluna koydum ve hafifçe okşadım.

Yüzünü kaldırıp dudaklarıma yaklaşırken Demir'in arkasında cama yapışmış bedeni gördüğümde çığlık attım!

"Ne oldu?" diyerek arkasına baktığında filmli camdan içeriyi görmeye çalışan Alican'ı gördü. Birkaç saniye gözlerini kapatıp camı indirdi.

"Abi aradım açmadın, yemek yemiyor muyuz? Aaaa yenge nasılsın?"

Zorlukla gülümsedim. Az kalsın görecekti.
"İyiyim, sen nasılsın?"

"İyiyim bende yengem. Yemiyor muyuz abi?"

"Zıkkımın kökünü ye Alican. Yapacağın işe sokayım senin ben."

"Ne oldu ki şimdi? Yine birine kızmış bu yenge."

"Lan senden başka kızdıran mı var beni?!"

"Böyle diyorsun ama sende bana boş değilsin abi." dedi sırıtarak.

Ben gülerken Demir "Ulan!" deyip kapıyı açmaya çalışınca kokundan tuttum.

"Gidiyorum ben sevgilim. Görüşürüz.."

Öpememiş olmanın suratsızlığı ile "Görüşürüz güzelim." dedi.

Alican'la da vedalaşıp yanlarından ayrıldım. Annemi arayıp akşam geç geleceğimi söyledim. Çok görüşemediğimiz için yakınız durmuştu gidene kadar. Bende sevgilime sürpriz yapmaya karar verdim.

Zamanın geçmesini beklediğim için bir türlü bitmek bilmeyen iş saatim sonunda dolduğunda üzerimi değiştirip hastaneden ayrıldım.

İçim kıpır kıpırdı. Sürpriz yapacağımın heyecanı vardı içimde. Taksiye binip şirketin adresini verdim. Yaklaşık yarım saat sonra büyük binanın önündeydim.

Elim ayağıma dolanırken içeri girdim. Danışmada gördüğüm kızıl saçlı kıza doğru ilerlediğimde gülümsüyordum.

"Merhaba.."

"Merhaba. Nasıl yardımcı olabilirim?"

"Demir Koralp ile görüşecektim."

"Randevunuz var mıydı?"

"Hayır.. İsmimi söylerseniz çağıracaktır kendisi."

Kadının suratı alaylı bir ifadeye bürünmüştü.
"Randevu olmadan almıyoruz. Kendisi önemli bir toplantıya girmek üzere üzgünüm."

Daha aramadan beni geri çevirdiği için kaşlarım çatıldı. İyi ki sürpriz yapalım dedik. İş başa düştü.. Mecbur arayıp burada olduğumu ben söyleyecektim. Telefonumu çantamdan çıkartmaya uğraşırken Alican'ı gördüm.

"Oooo yenge, hoş geldin."

Dost gibi sarılmasıyla gülümsedim.
"Hoş bulduk."

"Niye buradasın, neyi bekliyorsun yenge?"

Danışmadaki kız ayağa kalkmış anlamaz gözlerle bize bakıyordu.
"Alican bey.. Hanımefendi Demir bey ile görüşmek istedi ama randevusu olması gerektiğini söyledim."

Alican'ın kaşları çatıldı. İlk kez çatık kaşlı görüyordum kendisini.
"Niye aramadan kendi başına karar veriyorsun sen?"

"Alican bey tanımadığım bir kişi o yüzden.. Randevusı da olmayınca.." diye mırıldandı.

Daha demin gülüyordu bana alttan alttan kenafir gözlü kız.

"Tanımadığın bu kadın patronunun gelecekteki
eşi. Senin tanıman gerekmiyor zaten. Sadece işini yap.."

"Gel gidelim yenge."

Kadının kırmızıdan mora dönen suratını gördüğümde üzülmüştüm hafiften.

"Abartmadın mı biraz?"

"Az bile söyledim. Abim duysa kafasına göre iş yaptığını direk çıkışını verir. Başka bir durumda yine aynısı yapacak belki de."

Asansöre bindiğimizde ona döndüm.

"Seni ciddi görmek tuhaf." dediğimde suratını değiştirip eski haline geri döndü.

"Yok be yengem. Ben hep böyleyim.. Hem söyle bakalım daha öğlen görüşmediniz mi siz? Özledin mi hemen abimi?"

Neden bu gülen yüzünün takmaya alıştığın masken olduğunu düşünüyorum Alican?

"Çok görüşemedik bende belki bir kahve içeriz dedim."

"İçersiniz tabi. Sen istersen kahve dükkanı bile alır sana."

"Abartma Alican." dedim gülerken.

"İnanmıyor musun?"

"Her neyse.." dedim.

"Şu sarı kafalar ne yapıyor? Beraber pes atacaktık ses soluk yok."

Burak ve Barın'ı sorması ile irkildim. Bu üçlüyü bir daha bir araya getirmememiz gerektiğine emin olmuştum o gün.

"Gittiler."

"Nereye?" dedi şaşkınlıkla.

"Barın Kıbrıs'ta. Burak'ta Erzurum'da."

"Ne ara gittiler?"

"Sorma sorma.. Uzun zaman da gelmezler."

Konuşacağı sırada asansörün durmasını fırsat bilerek hemen çıktım. Odanın önüne geldiğimizde bize bakan asistana hafifçe gülümsedim.

"Hoş geldiniz. Demir beyin içerde misafiri var Alican bey."

"Bizim daha ağır misafirimiz var. Önemli değil." diyen Alican'a kocaman gülümsedim. Kapıyı açan Alican'ın arkasından ilerlerken hiç susmadan konuşmasına gülüyordum.

"Gel yenge.. Abim şimdi varya sevinçten havalara uça- Hassiktir!"

Demir'i masasında oturuyor olarak beklerken gördüğüm manzara beni dehşete düşürmüştü.

Sarışın, 1.80 boylarında bir kadın Demir'e sarılıyordu!

Demir'in elleri yanlarındaydı.

Sesi duyar duymaz bize dönen şaşkın yüzler beni daha da sinirlendirirken ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.

"Yenge açıklayabilirim!" diye saçmalayan Alican şu an hiç umurumda değildi.

Kadın baştan aşağı beni süzerken bakışları yüzümde sabit kaldığında sinsi bir şekilde gülümsedi.

"Sevgilim." dedim dudaklarımı zorlukla kıvırırken.

Odadaki üçlünün bu tavrıma çok şaşırdığımın farkındaydım ama bende bu sinsi kadına malzeme verecek göz yoktu.

Sonunda kadını kendinden uzaklaştırmayı düşünebilen sevgilim kadını kollarını tutarak itekledi.

Bu manzara bile beni kudurtmaya yeterdi. Kadının kollarına dokunmuştu!

"Hemen defol buradan!"

"Demir bak-"

"Defol dedim!"

Kadın hepimize ters bir bakış atıp topuk sesleri ile odadan ayrılırken öylece Demir'e bakıyordum.

"Güzeli-"

"Sakın ağzını açma! Sinirim geçene kadar görüşmeyelim!"

Hızla odadan ayrılırken arkamdan seslendiğini duymama rağmen durmadım.

Demir'in suçu olmadığını biliyorum. Beni aldatacak bir insan değil.. Ama neden bu kadar yakınlaşmasına izin veriyorsun? Hayır o kim oluyorda sarılıyor benim sevgilime?

Ben adama sürpriz yapmaya geliyorum, asıl sürpriz bana yapılıyor..

Gözlerim sulanırken asansörden iner inmez koşturarak caddeye çıktım ve gelen ilk taksiye bindim.

Telefonum arka arkaya çalarken kimin aradığını bildiğim için ekrana bile bakmadım. Bu akşamı bitirmeyi böyle hayal etmemiştim..

Hayal kırıklıklarımla eve döndüğümde bütün aile salondaydı.

"Annem, geç döneceğim demiştin?"

"İşlerim bitti anne."

"Sen iyi misin güzelim?" diyen azat abimdi.

Kafamı salladım.

"Yorgunum ben uyuyacağım.. İyi geceler herkese.."

Biraz daha yanlarında dursam halimden bir şey olduğunu anlayacakları için direk odama çıktım. Devamlı çalan telefonumu tamamen kapattım.

Kendimi yatağa attığımda hala sinirim geçmemişti. Resmen sarılmıştı o kadın sevgilime! Belki Demir'i dinlemem gerekiyordu ama anlık sinirle ağzıma geleni sayabilirdim.

Bu yüzden en iyisi sakinleştikten sonra konuşmaktı. Sinirden sabaha kadar bir o tarafa bir bu tarafa dönerken en sonunda gözlerim kapandı..

✨✨

Kapımdan gelen gürültülü sesle birden gözlerim açıldı.

"Ne oluyor ya?!"

"Balca kalk çabuk! Aşağıda ortalık karıştı senin götünde pireler uçuşuyor!" diyen Barın'ı takmadan yastığı kafama bastırdım.

"Uykum var, git."

"Kızım kaksana! Senin hayvan sevgilin evi başımıza yıkacak."

Uykum açılırken yanlış mı duydum diye sorguluyordum.

"Ne? Ne alaka ya Demir?"

"Sabahın 9'unda evimizi bastı annemlerin evde olmadığını öğrenince. Kavga mı ettiniz siz? Azat abime aşağıda 'Balca ile konuşacağım.' deyip duruyor. Oda göndermiyor tabi."

"Offf.."

"Dur Balca, böyle mi iniyorsun?"

"Ne varmış?" dedim aynaya bakarken.

Gayet normaldi.

"Giy şu hırkanı." deyip sandalyemin üzerindeki hırkayı atınca hızla giydim. Acele işim olmasa tartışırdım ama neyse.

Asansörü beklemeden merdivenlerden aşağı indim. Ben indikçe aşağıdaki sesler yükseliyordum.

"Lan bırak bir konuşacağım diyorum!"

"Uyuyor diyorum oğlum anlamıyor musun sen?! Ne bu ev basmalar?"

"Azat yanlış anladı beni. Konuşmam lazım bak bırak."

"Hani üzmeyecektin kardeşimi? Ne oldu, ne yaptın?"

"Demir?" dememle bütün gözler bana döndü.

Acar abim ve Azat abim Demir'i tutuyorlardı.

"Balca.. 5 dakika konuşalım sadece. Lütfen."

İyi de ben bugün zaten konuşacaktım..

"Olur." dedim kafamı sallarken.

Rahatlamış yüz ifadesi kendimi suçlu hissettirmişti. Bu kadar mı endişendi konuşmayacağım diye?

"Salaksın kızım sen.. Biraz naz yapar insan."

"Kes sesini Barın." dedim.

"Gel bahçede konuşalım."

Abimler ses çıkartmayınca bahçeye doğru çıktım. Ayak seslerinden peşimden geldiğini duyuyordum.

Sallanan koltuğa oturduğumda yanıma oturdu. Üzerindeki kısa kollu ve eşofmana bakılırsa evden bir anda çıkmıştı. Dışarda hiç böyle giyinmiyordu çünkü.

"Telefonunu neden kapattın?"

"Sinirim geçince konuşmak istedim."

"Ne kadar merak ettim haberin var mı Balca?"

Cevap veremedim. Şimdi düşündüğüm zaman biraz saçma olmuştu evet. Ama o kadında ona sarılmasaymış.

Eliyle yüzünü sıvazladıktan sonra bana döndü.

"Anlaşmaya çalıştığımız bir firma sahibinin kızıydı dün gördüğün. Uzun zamandır isteklerine karşı hep tersliyordum kendisini. O günde neden onu istemediğimi sorup birden sarıldı. İteceğim anda sen girince şaşkınlıktan bir şey yapamadım."

Demir'in suçu olmadığını tahmin etmiştim zaten. Sadece kıskanmıştım işte. Kafamı salladığımda derin bir nefes aldığını duydum.

"İnanmıyor musun bana?"

"İnanıyorum. Senin yanlış bir şey yapmayacağını biliyordum zaten."

"O zaman neden konuşmak yerine kaçtın benden Balca? Dünden beri gözüme uyku girmedi acaba ne düşündü diye."

Kızgın görüntüsüne karşı yine de ses tonunu ayarlamaya çalışıyordu haşin sevgilim.

"Kıskandım."

"Anlamadım?" dedi. Gerçekten duymamıştı adam. Fısıldadım resmen.

"Kıskandım diyorum. Neden sarılıyormuş o sana? O kadar dibine girene kadar ne yaptın sen?!"

"Güzelim kapıya çıkartıyordum zorla. Birden sarıldı diyorum."

Omuz silktim.
"Banane."

"Gel buraya." deyip beni kendine çekti.

"Korkuttun beni.." derken daha sıkı sarıldı.

"Bana bir adam sarılsa.. Sen ne yaparsın?"

"Öldürürüm o şerefsizi. Bana böyle şeyler hayal ettirme."

"Bak gördün mü? Neyse." dedim bende kollarımı sıkıca sararken. Uzatmanın alemi yoktu.

"Barıştık mı?"

"Hıhı.."

Gülümseyerek daha sıkı sarıldığımda vücudu kasıldı.

"Balca?"

Sesi niye böyle tuhaf çıkmıştı ki?

"Efendim?"

"Sen..."

Geri çekilip-
Bir dakika nereme bakıyor lan o benim?

"Böyle mi indin aşağı?"

Üzerime baktığımda hırkamın bir kolu aşağı düşmüştü sadece.

Ne var bunda derken bir şey farkettim. Çok önemli bir şey.. Demir'in sarıldığımızda fark ettiği bir şey.. İçimde sütyen yoktu..

Göz göze geldiğimizde arsız bakışlarından bir şeyler söyleyeceğini anlayıp ayağa fırladım.

"Hadi sen git artık. Yolcu yolunda gerek. Sonra konuşuruz çok uykum var, uyucam ben. Görüşürüz."

Arkamdan gelen gülme seslerini umursamadan topukladım yanından. Salona girip direk merdivenlere koştuğumda ev ahalisi şaşkınca bana bakıyordu. Bu kırmızı suratla bir saniye yanlarında duramazdım.

Barışmıştık ve adamı çok güzel karşılamıştım gerçekten.

Lanet olsun sütyenle yatamayanlar derneği!

✨✨

Bir bölümün daha sonuna geldik. Bölümle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Hep olaylı bitecek değil ya 🙊
Bu sefer tatlıya bağladım adjdjsksk

İnstagram:pembikhayallerr

Sonraki bölüm için of diyorum bu arada. Olaylar olaylar. 😱😂

Bir sonraki bölümde görüşmek üzeree, hepinizi kocaman seviyorum 😘

Continue Reading

You'll Also Like

665K 42K 33
TAMAMLANDI Yzb. Yiğit: bordodan gelen yzb. Ela? Yzb. Yiğit: ne +9054372: derdinizi alay komutanına anlatırsınız +9054372: size iyi yürüyüşler
2.9M 194K 43
Runelya, geriye tek kişi kaldığı ailesinin büyük bir yalan üzerine kurulu olduğunu öğrenir. Dış dünyayla ilişkisini koparan ailesi öldüğünde, onları...
1M 64K 40
"Bana cehennemi yaşatmana rağmen, sen benim cennetimsin Meira." Fantastik değildir. DİKKAT! Bu kitapta cinayet, psikolojik ve fiziksel şiddet gibi r...
9.3K 7K 29
Miray Demir,kalbi gibi temiz hayalleri olan genç bir kız. Furkan Kılıç, Türkiye'ye oyunculuğuyla nam salmış bir playboy. İkisi bir araya nasıl mı gel...