DİLVAN

By helin_q

3.9M 189K 197K

Tek davası okumak olan Avin Mirşad. Bin derdin dermanı olan Maran Mirşad. "Mardin şahidim Maran yüreğimin g... More

Tanıtım
B-1 GELİN
B-2 İSTANBUL
B-3 AVİN MİRŞAD
B-4 MECBUR OLAN SENSİN
B-5 ÖFKE
B-6 DEĞİŞMEYEN ŞEYLER
B-7 SEVİLMEMİŞSİN
B-8 SON İKAZ
B-9 OKUL
B-10 OKUYAMAZ
B-11 KISKANÇLIK
B-12 SENİ İSTİYORUM
B-13 HESAP
B-14 BEN KÖTÜ BİRİ DEĞİLİM
B-15 BENİM KARIM
B-16 MEM ARARAT
B-17 BEKLENMEYEN MİSAFİR
B-18 LEVLA
B-19 HAYAL KIRIKLIĞI
B-20 SİLAH
B-21 HASTANE
B-22 MİSAFİR
B-23 PİŞMANLIK
B-24 ÖZGÜRSÜN AVİN
B-25 KARAKOL
B- 26 BERAV
B-27 Düğün
B-28 KARGAŞA
B-29 SANA İNANIYORUM
B-30 MEZUNİYET
B-31 GERÇEK
B-32 KAYBETME
B-33 ÖLÜMÜN KIYISI
B-34 GEÇMİŞ OLSUN
B-35 SİYABEND & ZANA
B-36 HATA
B-37 YÜZLEŞME
B-38 KUSURLU
B-39 VAZGEÇMEM
B-40 GÜVERCİN
B-41 YENİ HAYATLAR
B-42 ÖLÜM GİBİ
B- 43 YILLAR SONRA
B-44 RONAV MİRŞAD
B-45 DAVET
B-46 GEÇMİŞ
B-47 HÜKÜM
B-48 İLK ADIM
B-50 BEKLENEN MUTLULUK
B- 51 DÜĞÜN
B-52 YENİDEN
B-53 BERDEL VE KARAR
B-54 MUCİZE
B- 55 FİNAL

B- 49 YENİ BAŞLANGIÇ

57.8K 3K 4.2K
By helin_q

Bölümdeki dengbej medyada açıp dinleyebilirsiniz:)

Hello aşklar🌸

Umarım iyisinizdir.

Hesaplarım
Wattpad- @Helin_q
İnstagram - Diyartöre6
TikTok- Helin_q6

Satır arası yorum yapmayı unutmayın.

Sınır- 1.8K oy = 4K yorum

Konağı saran adamın haykırışı ile herkes bozguna uğrarken Nadir ağa tepeden tırnağa öfkeyle dolup taştı. Ezmira utanç içinde başını çevirirken yaşlı adam şaşkınlık için Nadir ağaya döndü.

"Bu ne demektir Nadir ağa!" Öfkeyle adamın yüzüne bağırırken karşısındaki kişinin bir aşiret ağası olduğunu unutmuştu adam...

Buraya kızını ve kendisini rezil etmek için gelmemişti şu karşılaştığı manzara rezilliğin başka bir adıydı. Güya Maran istiyordu ama karşısında gördüğü adam ilk karısına aşkını itiraf ediyordu..

"Hani Maran ağa istiyordu?" Nadir ağa kitlenmiş gibi öylece kalırken Maran araya girerek söz hakkını eline aldı..

"Benim sevdiğim tek kadın Avin ve bu aşiretin gelini de Hanım ağası da Avindir bu böyle biline." Küçümsercesine döndü yaşlı adama kızını alıp buraya gelmek nasıl bir kafaydı?

Ezmira peki oda halinden gayet memnun gibi görünüyordu. Bir kadın kendisini istemeyen bir adamın peşinden neden bunca zaman koşardı ki Ezmira sevdası için gururunu bir köşeye bırakmıştı.

Yıllardır içinde büyüttüğü sevdasına kavuşamayacağının farkındaydı fakat bir umut kırıntısı bile her şeyi tepe taklak ediyordu..

"Gidiyoruz." Ezmira babasının peşinden merdivenlere yönelirken Nadir ağa anca kendine gelebilmiş durumu idrak etmeye çalışıyordu.

Kendine gelip durumu idrak ettiği anda kalın sesi sardı bütün çardağı. "Bu ne demektir!" Sesi konağı yerinden oynatırken Maran ve Avin korkusuzca ve medyadan okurcasına yaşlı adamın karşısında durdular..

Artık bu saatten sonra ne olursa olsun hep yan yana el ele olacaklardı. Ve kim olursa olsun karşı duracaklardı..

"Olması gereken bu Nadir ağa ben sana dedim ki gelinini getireceğim." Sözünü tutmuştu baştan beri planı buydu babasını oyalayıp en sonunda sevdiği kadını getirmekti ve planı güzel işlemişti. Yanında duran kadına dönüp aşkla baktı dudaklarına konan gülümsemeyi silerek babasına döndü.

"Gelinini getirdim Nadir ağa!" Öyle bir gururla dile getirdiki geride duranlar bu duruma sevinirken, Nadir ağanın ise hiç hoşuna gitmemişti.

Elindeki bastonu sertçe yere vururken sert bakışları sesine eşlik ediyordu.. "Gelinim değildir." Sesi hiçbir zaman kabul etmeyeceğinin kanıtıydı.

Gözlerindeki öfke alevlenirken öfkesi konağı yakacak kadar güçlüydü. Bu aileden birini reddettiyse bir daha asla kabul etmezdi Avini de kabul etmeyecekti..

Nefretle işlenen bakışları Avin'nin üzerinde fink atıyor öfkeyle göğüs kafası kalkıp iniyordu. Bugün her şeye son verecekti sonda yine oğlu her şeyi mahvetmişti...

"Sen kabul et etme gerçek bu ve bu hiçbir zaman değişmeyecek." Babasına karşı dik durup sevdasını savunurken yanında duran kadının elini sımsıkı tutuyordu.

Hem ona hemde kendine güç vermek istercesine bugün göğsünü gere gere sevdasını savunuyordu..

"Bu konakta yeri yok." Sesi bu sefer olabildiğince korkunç çıkmıştı Nadir ağanın bakışları gram yumuşamıyor öfkesi dinmiyordu.

Avin daha fazla kendisini istemeyen bir adamın evinde durmak istemediği için gitmeye yeltendiğinde Maran elini avucunun içinde sıkarak engel oldu gitmesine..

Bu konakta zaten kalmayacaktı babası istese de kalmayacaktı. Artık ayrı eve çıkmanın zamanı gelmişte geçmişti.. Bu konakta ikisine de huzur olmadığını çok iyi biliyordu.

"İkimizin de bu konakta yeri yok Nadir ağa." Avin şaşkın gözlerle adama bakarken diğer herkeste aynı ifadeye büründü. Maran ağa ne dediğini biliyor muydu?

Doğup büyüdüğü konağı terk edeceğini söylüyordu. Bugüne kadar kimsenin cesaret etmediği şeyi yapıyordu. Bu durum Nadir ağayı kalpten götürmezse iyiydi.

Şaşkınlığın hüküm sürüdüğü bakışları oğlunun kahve rengi gözlerine eşlik ederken gür sesiyle bağırdı.

"Bu kadını bize tercih mi ediyor-" Yeri inleten sesiyle böldü babasının lafını Maran. Eğer konu tercih meselesiyse evet artık bir tercih yapmanın zamanıydı..

"Evet!" Diyerek bir kaç adımda babasının yanına vardı. "Bu kadını sana tercih ediyorum." Dedi üzerine basarak, soğuk bakışları babasının çatık kaşlarına eşlik ederken demir kadar sert sesiyle babasına ilk uyarısını yaptı..

"Sevdiklerimin canına zarar gelirse senden bilirim." Öfke bir zehir gibi kanına karışırken burnundan soluyarak dişleri arasında tıslarcasına devam etti. "Tek birinin canına zarar gelirse gözümü kırpmadan canını alırım baba!" Tehdit dolu sesi defalarca yankılandı adamın beyninde.

Maran geri adım atarak tekrar Avin'nin elini tuttu..

Nadir ağa dehşet içinde kalırken kelimeleri bir bir tıkıldı ağzına boğazına oturan yumru ile yutkunamazken oğlunun sözleri beyninde deprem etkisi yarattı.

İlk kez oğlu tarafından tehdit ediliyordu olacak iş değildi. Hayal kırıklığı gözlerine sinirken yaşlı adam öylece kalakaldı diyecek bir kelime bulamadı yüreği sıkıştı oğlu bir kadın için babasını eziyordu..

Maran bakışlarıyla herkesi yokladı ardından devam etti yüksek sesiyle... "Kendime yeni bir sayfa açtım iyi olan herkese kapım açık." Bakışları döndü babasını buldu açık açık imada bulundu. "Kötü olanlar yanıma yaklaşmasın!"

Bu sefer Avine döndü hafif tebessüm ederek çıkışı işaret etti. Daha fazla burda durmalarına gerek yoktu şimdi olması gereken ve yaşanması gereken her şey yaşanacaktı..

Nadir ağa sadece giden oğlunun ve tercih ettiği kadının gidişini izlemekle kaldı. Elini yavaşça kalbine götürürken Şahnaz Hanım kocasına koştu Hejar babasının koluna girip oturturken Xane elinde bir bardak su ile yanlarına geldi.

"İyi misin bey?" Şahnaz Hanım endişe ile kocasına bakarken Nadir ağa gözlerini kapatmış kendine gelmeye çalışıyordu..

Az önce gördükleri kabus olacak kadar kötüydü.

"Baba hastaneye gidelim mi?" Usulca kafasını sallayarak oğlunu geri çevirdi. Şu an ihtiyacı olan tek şey yalnız kalmaktı yalnız kalıp olanları sorgulaması gerekiyordu..

Sorgulayacak ve bu sefer gerçekten gerekeni yapacaktı..

"Gerek yok." Şahnaz hanımın elinde duran sudan bir yudum alarak yerinden kalktı ağır adımlarla odasına ilerledi. Geride kalanlar ise giden adamın arkasından baktılar..

Bu adam hatalı olduğu halde hala kendini haklı çıkarmanın peşindeydi. Yaptığı tek şey çocuklarının hayatını mahvetmekti dursa bir köşe de karışmasa kimseye her şey çok daha güzel olacaktı. Ama Nadir ağa her şeyin kendi istediği gibi olmasını istiyordu..

Odasına girip yatağın üzerine oturdu ve düşünmeye başladı. Yaşanan her şeyi oğlunun sözlerini hepsini doğruyu ve yanlışı ayırt etmeye çalıştı...

Yaptığı kendisine göre doğruydu fakat dışarı da bakanlara göre yanlıştı ve Nadir ağa kendi doğrusuyla çocuklarının sonunu getirmeye çalışıyordu..

Maran artık son raddeye gelmiş sonunda isyan bayraklarını indirip babasının karşısında durmuş, bu sefer kesin bir karar vermişti. Geri dönülmez bir karar ve bu karar herkes için hayırlı olacaktı..

Ronavı aldıktan sonra ikisi konaktan hızla uzaklaşmışlardı. Maran Mirşad artık olması gereken yerdeydi. Bir yanında sevdiği kadın diğer yanında oğlu artık sonsuza kadar onlarla kalacaktı..

Yol boyunca ikisi de sessizliğini korudu Ronav arada soru soruyor ona cevap verip tekrar susuyorlardı..

Avin az önce olanlar hakkında konuşmak istemiyor Maran'nında canını sıkmak istemiyordu. Az az tam olarak Maran Nadir ağaya rest çekmişti.

Dakikalar sonra, genç adam arabayı sakince park ettiğinde Avin oğlunu alıp arabadan indi. Üçü yan yana eve girdi. Maran kapıyı kaparak çardağa çıktığında oturma yerini alıp oturdu başını geriye atarak gözlerini kapattı.

Avin sessizce adamın halini izledi dünden bu yana tuhaftı Maran bu sefer sanırım gerçekten yorulmuştu..

"Siz oturun ben bi çay koyup geleyim." Maran gözlerini aralayıp tamam dercesine başını salladığında Avin hızlı adımlarla mutfağa geçti. Maran cebindeki telefonu çıkarıp Hewara kısa bir mesaj attı dakikalar içinde fotoğraflar eline ulaştı..

Elinde üç tane konak vardı. Fiyatı gözden çıkaran genç adamın içine hangisi sinerse yarın gidip alacak en kısa zaman da oraya taşınacaktı ailesiyle büyük bir aile kurmamın zamanı gelip geçiyordu..

Ağalığına devam edecek ve kendi adaletini kendisi sağlayacaktı. Bu topraklarda artık eski zihniyete yer vermeyecekti..

Elinde çaylarla yukarı çıkan kadına bakarken istemsizce dudakları iki yana kıvrıldı sevdiğin insanın yanında olması dünyanın en güzel şeyiymiş şu an anlamıştı bunu..

"Ellerine sağlık."

"Afiyet olsun." Diyip Maran'nın karşısına oturduğunda çayından bir yudum alarak bakışlarını genç adama dikti Avin.. "Konak almaktan emin misin yani biz küçük bir evde de yaşarız hiç sorun değil." Maran kadının sözleriyle affaladı bu konun kapandığını düşünmüştü..

"Avin itiraz etmeyecektin ne değişti?" Sert bir ifade ile kadına bakarken Avin omuz silkti. Artık öyle büyük şeyler istemiyordu küçük ama huzurlu ve mutlu olmak istiyordu..

"Aman be ben seni düşündüm." Çayından bir yudum daha aldığında bakışları oğluna kaydı. Uslu uslu oturup oynuyordu bu çocuğun bu hallerini çok seviyordu.

"Bana bırak tamam her şeyi bana bırak." Avin olur dercesine kafasını sallayıp çayını içmeye devam etti. Az önce yaşananlar aklına gelince dudağının kenarını ısırdı Maran babasına resmen rest çekmişti..

Bunu aslında yıllar önce yapsaydı belki bugün bu duruma gelmezlerdi. Gidelim dediğin kalmıştı Maran. O gün gitselerdi bugün bambaşka olurdu..

Gelmediği için hala kızıyordu adam.

"Yarın konağa bakalım." Diyen adamla düşüncelerinden sıyrılıp gözlerini kapatıp açtı. Yeni başlangıçları güzel olacaktı kalpten inanıyordu kadın hatta inanmak istiyordu.

Maran çayını bitirdikten sonra bardağı bırakıp ayaklandı. "Benim bir kaç işim var geç kalırsam yemeğini ye beni bekleme olur mu?"

Avin çatık kaşları altında adama baktı ne demek beni bekleme geç gelirim? Nereye gidiyordu ve neden geç geliyordu?

"Neden ne yapacaksın ki akşam akşam dışarda?" Sorgulayan bakışları adamın üzerinde fink atarken sesi aksi çıkmıştı. Maran şaşkınlık içinde genç kadına baktı. Neden bu sorgulama?

"İşlerim Avin Hewarla olacağım bir sorun yok değil mi?" Sesini olabildiğince yumuşak çıkarıyordu adam. Yapmacık bir şekilde güldü kadın hemen ardında adamı tembihledi.

"Telefonun açık olsun Maran."

Maran dengesizce güldü. "Tamam." Diyerek hafif eğilip kadının anlını öptü ardında biraz daha eğilip oğlunu öptükten sonra konaktan ayrıldı. Avin ise laptopunu alıp yarım kalan işlerine odaklandı..

Okul şu an gayet güzel ilerliyordu kadınlar saatinde geliyor ellerinden geldiğince öğrenmeye çalışıyorlardı. Her gün yeni bir şey öğrendiklerinde mutluluklarını Avinle paylaşıyorlardı..

Avin ise kadınların her ihtiyacını karşılıyor her daim yanında olduğunu her fırsatta dile getiriyordu..

Elindeki bardağı bırakıp davalarına bakarken aklına gelen adamla telefonunu alıp rehbere girip aramasını yaparak telefonu kulağına koydu. Bir kaç saniye sonra açıldı telefon.

"Behran." Telefondaki adamın söylediklerini dikkatlice dinlerken bakışları laptopun ekranından ayrılmıyordu..

"Düğüne karar verdik yani." Konuşmasını tamamlayan adamla Avin çekinmeden sözlerini dile getirdi..

"İrem'le birbirinizi seviyorsunuz abisinin ne dediği önemli değil bence hem diyorsun ki ailemiz arkamızda. Bırak o ne yaparsa yapsın sen kendi doğrunu yap Behran bende her koşulda yanınızdayım." Avin'nin sözleri bir nebze olsun adamın içini rahatlatmıştı.

İremin abisi sebepsiz yere sorun çıkarıp duruyor herkesin canını sıkıyordu. İki ailede artık bu durumdan sıkılmıştı..

"Sadece İremin üzülmesini istemiyorum." Sesi hafif hüzün barındırıyordu genç adamın. Avin adamın ses tonuyla elini burun kemerine koyup gözlerini kapatarak derin nefes verdi..

"Ben İremle konuşurum sen sıkma canını." Behranla uzun uzun konuştuktan sonra bir şeyler hazırlamak için mutfağa indi. Maran geç geleceğim demişti bu yüzden tek kişilik yemek yapacaktı..

İlk olarak oğluna süt ısıtıp verdikten sonra kendine bir şeyler hazırlamaya koyuldu..

"Hayır yani akşamın ne anlamı var Hewarı gündüzde görürsün beraber akşam yemeği yiyelim ne olurdu." Farkında değildi ama Marana kızıyordu gitmesini istememiş ama dile de getirmemişti..

Kendine hafif bir şeyler hazırlayıp küçük bir tepsinin içine alarak yukarı çıktı. Çardağa çıktığında uyuyan oğlunu görünce dudaklarını büzdü biberonu bir yana düşmüş kendisi de uzandığı yerde uyuya kalmıştı.

Elindeki tepsiyi sehpanın üzerine koyup oğlunu yatırıp tekrar çardağa geldi yerine oturup telefonda dizi açıp yemek yiyerek dizisini izlemeye başladı..

"Kaynanalar hep kötü olmak zorunda mı biriniz iyi olsanız dişimi kırarım." Ekrandan gözünü almadan kızgınlığını dile geriyordu. Diziler de bile iyi kaynana yoktu ve kendince siteminde haklıydı.

"Allahım ben kaynana olursam gelinimin saçlarını tarayacağım valla hiç üzmeyeceğim kızım gibi bakacağım." Bunu gerçekten yapacaktı bir gün oğlu büyüyüp evlendiğinde Avin oğlunun sevdiğine kızı gibi davranacaktı kalbini kırmayacak sesini yükseltmeyecekti..

Aniden aklına gelen adamla ekranı kapatıp aramalara girdi. Maranı arayıp telefonu hoparlöre aldı ve beklemeye başladı.

Elindeki kaşığı tabağın kenarına koyup parmaklarıyla sehpanın üzerinde ritim tuttu. Telefonun açılmadığı her saniye yüzündeki ifade kızgın hale dönüştü.

"Açmıyor şaka gibi!" Derin bir nefes alıp sakin olmaya çalıştı. Parmağıyla ekrana basıp aramayı sonlandırdı. Zihnini ele geçiren düşüneceleri bir tarafa atıp ayaklandı. Şu an oturup neden açmıyor diye kendiyle kavgaya girerse iyi şeyler olacağını düşünmüyordu..

Tepsiyi eline alıp aşağı indi inerken de söylenmeyi ihmal etmedi. "Telefon açılmak için kullanılıyor yoksa ben mi yanlışım, dedim aç telefonu benamus açmıyor sonra diyorlar Avin deli." Aldığı sert soluklarla göğsü sinirden kalkıp iniyordu. Burun kıvırtıp ayaklarını yer vura vura mutfağa girdi.

Tepsiyi tezgaha koyup mutfaktan çıktığı anda dış kapının açılmasıyla duraksayıp yönünü oraya çevirdi. Kaşlarını çatıp kapıdan girenlere baktı.

Xane,Deran ve hemen peşlerinde Maran girdi içeri. Merakı iyice artarken bir adım attı öne doğru ardında merakla tek kaşını kaldırdı.

"Bir şey mi oldu?" Endişeyle sorduğu soruya Xane başını sallayarak karşılık verdi. Maran öne geçerek açıklamayı yapmaya başladı.

"Xane,Deranla burda kalacak Ronavın yanında sende benimle geliyorsun." İtiraz istemeyen bir tonda açıklamasını yaparken Avin ne oluyor dercesine bakmaya başladı şu an gerçekten ne olduğunu anlayamıyordu..

"Tamam da neden biz nereye gidiyoruz?" Maran konunun uzayacağını anladığında sevdiği kadının elini tutarak yanına çekti.

"Ronav size emanet." Avin'i çekiştirerek evden çıkarttı beklemeden arabaya bindirip kapayı kapattı. Olanları şaşkınlık içinde izliyordu kadın..

"Maran ne yapıyorsun Allah aşkına." Maran direksiyon başında geçtiğinde Avin konuşmasına devam etti. "Sen niye telefonu açmadın hani açacaktın?" Yüz ifadesinden tut sesine kadar kızgınlığını belli etti.

"İşim vardı." Genç kadın iyice arkaya yaslanıp ellerini göğsünün altında birleştirip başını hafif adama çevirdi gözlerini kıstı şüpheyle baktı.

"Benim telefonumu açmayacak kadar önemli miydi?" Maran sessiz bir şekilde başını salladı. Evet önemliydi şimdi ise o önemli yere götürecekti sevdiği kadını tabi Avin her şeyi mahvetmezse...

Sessiz kalan adamla gözlerini devirdi Avin, nereye gidiyordu onu bile söylememişti. İnsanı meraktan öldürürdü bu adam..

Öfkeyle soludu sakin olmak istiyordu ama adamın tavırları sinir ediyordu kadını. "Nereye gittiğimizi söylemedin?" Dedi merakla.

Maran artık dayanmayarak çemkirdi. "Avin kurbanın olurum sus gidince göreceksin." Avin ters bir bakış atarak önüne döndü ve sessizliğini korudu. Devam ederse olacakları biliyordu en iyisi susmaktı..

On beş dakika sonra gelecekleri yere vardıklarında Maran, yavaşça arabayı durdurdu. Avin, şaşkın gözlerle etrafı incelerken ikisi de arabadan indi. Maran zamana yetişmek ister gibi hızlı adımlarla Avin'nin yanına geçti.

Büyülü gözlerle etrafına baktı kadın şaşkınlığını gizleyemedi. Simsiyah geceye eşlik eden yıldızların aksine gözlerinin takıldığı bir diğer güzelliğe gözleri titrek elleri telaşeyle arkasında kalan adamın buz gibi olan ellerine sarıldı. Kendi ellerine nazaran sevdiği adamın elleri buz gibiydi.

"Şaka mı?" Maran, mutluluk saçan gülümsemesiyle başını iki yana salladı. "Acık hava sineması mı?" Dedi kadın büyük bir şaşkınlıkla gözleri hafif sulanırken ağlamamak için dudaklarını ısırdı.. "Sen ciddi olamazsın." Hala inanamıyordu. Kollarını iki yana açıp sıkıca Maran'nın boynuna sarıldı. Heyecandan kalbi göğsüne sığamazken efsunlu sesiyle devam etti. "Sen hayatımda gördüğüm en mükemmel adamsın." Usulca geri çekildi.

Sık nefesleri adamın boynuna usulca ilişirken Maran gözlerini uzun zaman sonra rahatlıkla kapattı. Hayatının 3 yılı urgan gibiyken kadının gelişi bir hediyeyle taçlanmış ipten kurtarmıştı.

İkili merdivenlerden inerken Avin ellerini dudaklarına kapatarak yürümeye başladı. Dev ekranda Şakiro'nun olması gözlerinden kaçmadı evet genç bir kızdı ama en sevdiği sanatçılar Şakiro ve Mem Ararat'tı.

Hayatında dinlemekten vazgeçmeyeceği iki insandı... Her bir müziklerinde kendini özgür ve yaşadıklarının yükleri o bestelere emanet ediyordu. Hani derler ya müzik ruhun gıdasıdır diye kadın içinde o acı dizeler kadın için vazgeçilmeziydi.

Yüzündeki mutluluk paha biçilemez hale gelirken içi kıpır kıpır ağzı kulaklarına varıyordu.

Bu güzel manzara karşısında göz yaşlarına yenik düştü, aktı fakat süzülen yaşlar mutluluğunun temsiliydi... Gittiği yol izlediği yol kadının kalbi, yaşadıklarıydı.

Maran saatlerdir bunun için uğraşmıştı telefonlarının açmama sebebi bu sürprizdi. Sevdiği kadın bu defa mutluluktan ağlıyordu.

Etrafta gençler varken yukarıdaki sahnenin tepesinde ışıklar vardı. Yıldızlar sanki bu mutluluğa şahitlik etmek için o kadar parlak o kadar göz alıcıydı ki, sanki yeni görmeye başlayan zihni pusu içinde kalan ama ışığını yolunu bulan kalbi saliseyle yarışır gibiydi. Dev olan sahneye eğer Avin'in kalbi yansıtılsaydı tüm Mardin kadının kalbine sürgün olurdu.

Saniyeler sonra Şakiro'nun o eşsiz sesi doldu kulaklarına... Tüyleri ürperdi o an sanki dünyalar ayaklarının altına serildi yüzündeki mutluluk başka bir boyuta geçerken adam kadının gülüşünde kayboldu... Yolu da yordamı da sevdiği oldu. Bir dilber için kaybolurken yine onun merkezinde buldu kendini.

Avin gülsün diye kendi gülüşünden veren adamdı Maran Mirşad...

Diline pelesenk olan kalbine mühürlü kelimeleri bu büyüleyici gecede bir yemin gibi dillendi adamın kalbinden 'Bu kadın sadece gülsün çünkü en çok yakışan aksesuar gülmekti.' Ve yemini ant içildi, kadın güldü adam ömrüne ömür kattı. Bir dua bir şükür bu kadar güzel olur muydu? Oluyordu işte. Maran için duası da, yemini de şükrü de bu kadındı.

Lo lo Mîro bejina bavê Mîrbegê min zirave pepuk ezim ji taka rihana li dev beyara hey were hey were...
Mîro ne mij' tera digo neke bi gura alaybegê sozê Şêxê wara.
Pepûk ezim berê bavê Mîrbegê min dan bajarê Stembola şewitî dûrê dera be
Destê min nagê jî Mîrbegê min derbaskirin ji sindaqê bîstûçar duwale ecnebî li nav neyara hoy were hoy were...
Eman were eman were...
Mîro ne mi ji tera digo bi gora min bike
Ne ji berê da Rom xayîn e me dixapîne
Ax ez dimirim dimrim lo wez nemînim
Ez ditirsim bimirim lê bavê Mîrbegê xwe nebînim.

Gözlerinden boşalan yaşlarla arkasında duran adama gözü yaşlı döndü. "Maran." Titreyen sesi Maran'ın yüreğini sızlatırken Avin tekrar sevdiği adama sarıldı. Her bir nefesi adama can oldu. Tek bir böbrekle yaşayan hasta gibiydi ikisi de bunca sene. Ne zaman bir araya geldiler işte o an tek bir beden tek bir ruh oldular.

Avin, bu anı ölse de unutmazdı.

Ağlamaklı sesiyle dudaklarını yavaşça araladı. "Dünyanın en güzel şeyini verdin bana." Maran sevdiği kadını kendinden usulca çekti. Islak yanaklarını silerek yüzünü avuçlarına aldı...

Avin'in burnu ağladığı için kızarırken kirpik diplerine canını alan yaşlar birikmiş tuzuyla yakar olmuştu.

"Ağlamak yok." Diyerek kadını göğsüne çekip sarıldı. Saçlarına masum bir öpücük kondurup geri ayrıldığında Avin, tamam dercesine başını hareket ettirdi...

"Öyle güzel ez dımırım diyor ki insanın ölesi geliyor Maran." Kadının dudaklarında dökülen sözlere adam tebessümle karşılık verdi.

Şakiro'nun haykırışı insanların acısıydı. Bazen yüreğin söyleyemediğini dengbejler dile getirirdi.

Acık hava sinemasında bir ilk yapmıştı Maran ağa. Müziğin sesini biraz daha kaldırıp Mardin'in semalarına akışını izledi...

Değil Maran ve Avin bütün Mardin Dengbejden nasibini almıştı...

Şakiro dinlemeyen çok şey kaybetmiştir dinleyen zaten kaybetmiştir...

Bu haykırışı acıyı yüreklerine işleyen yarım kalan insanlar anlardı. Şakiro bir derde deva olmak için değil derdin dermanını kesmek için dengbej söylerdi. Bu hikâyede de dert yarım kalan bir hikayeyken devasıysa hikayeyi baştan yazmak oldu.

Ve şöyle bir gerçek vardı ki Şakiro bu coğrafyayı en güzel anlatandı.

İkisi ayakta durmuş dev ekrana bakıp dengbeji dinlerken Maran, sevdiği kadının arkasına geçip ellerini karnına sararak çenesini omzuna yasladı..

Avin, ellerini adamın ellerinin üzerine kapatarak kendini huzurun kollarına bıraktı. "Söylemediklerimizi şakiro haykırıyor yerimize acıyı da en güzel o tarif ediyor."

İkisinin gözleri dolmuştu ama bu sefer ikisi de mutluydu. Maran'nın yaptığı bu sürpriz hayatında alabileceği en güzel hediyeydi...

Dakikalarca öylece sarılı kalan ikili sonunda ayrılmıştı birbirinden. Maran, geride duran masayı gösterdiğinde Avin'nin ışıldayan gözleri sevdiği adamı buldu..

Gerçekten bu gece sandığından daha mükemmel ilerliyordu.. Maran avuçlarını açtığında Avin ellerini adamın avuçlarına bıraktı genç adam sevdiği kadına yaklaşarak dudaklarını anlına bastırdı.


Daha sonra kadının elinden tutarak masanın yanına ilerledi ikisi yan yana oturdu Avin usulca başını adamın göğsüne koydu..

Maran'nın parmakları Avin'nin saçları arasında yerini alırken dudaklarını usluca saçlarına bastırdı saçlarından gelen kokuyu içine çekti ciğerleri bayram etti.

"Maran her şey o kadar güzel ki." Sessizce fısıldarken kulaklarını eseri alan adamın sesiyle kendini tamamen müziğe bırakmıştı..

Kadının söyledikleriyle güldü adam tam da istediği buydu zaten her şeyin güzel olması. "Her şey güzel olsun artık." Kollarını sıkıca Avin'e sardı sanki kuş olup uçacak gibi korkuyordu. Eğer bu kadın bir kez daha giderse adam ölur hikaye ise yarım kalırdı..

Dakikalarca sustu ikisi ve kendilerini huzurun kollarına bıraktılar. Maran, kapattığı gözlerini usulca açarken dudaklarını yavaşça araladı.

"Evlen benimle tekrar." Duyduğu kelimelerle başını adamın göğsünden kaldırarak yüzüne baktı şaşkınlığını belli etmedi.

Bu teklifi beklemişti ama bu kadar erken değil. Mutluluğunu da heyecanını da içine gömdü kadın. Sanki belli etse bir şey olacakmış gibi..

"Beni istemeye gelirsen evlenirim?" Maran yüzünü buruşturarak kadının ciddiyetini yokladı isteme işine gireceğini hiç düşünmemişti hatta direkt olarak kabul eder ertesi gün gidip yıldırım nikâhını yaparım diye düşünmüştü.

Avin, başını tekrar Maran'ın göğsüne koydu parmakları ise gömleğin düğmeleriyle uğraşıyordu..

"Seni kimden isteyeceğim Avin, abinden mi?" Avin adamın gömleğinin düğmeleriyle uğraşırken bir yandan da dinliyordu.

Bulundukları yer o kadar güzeldi ki konuşma akıp gidiyordu..

"Tabi abimden ve oğlumdan." Dedi emin şekilde. Eğer isteme olayı olmazsa asla evlenmezdi. Zira ilk evlendiği zamanlardaki gibi olsun istemiyordu bu sefer her şey kendi isteğine göre olacaktı.

"Düğünümüz olmazsa olmaz." Diye ekledi adam memnun bir şekilde.

Avin, sinsice gülerek bir isteğini daha ekledi listeye. "Ama altın yapmazsan da olmaz."

Öyle tatlıydı ki halleri. İnsanın içini ısıtıyor sıcacık yapıyordu. Hani böyle canınız sıkıldığınızda önünüze o birbirini seven aşıklar çıkardı ya gözlerinden anlardınız aşklarını. İşte bu iki insanda öyleydi. Birbirine öyle güzel öyle tutukluydu ikisi...

Maran, hafif oturduğu yerden doğruldu çatık kaşları altında baktı kadına. Ya oyun oynuyordu karısı ya da gerçekten ciddiydi. Evlendiklerinde zaten kilolarca altın yapmıştı. "Senin bir sürü altının var Avin hepsi evde duruyor."

Avin küçük çocuklar gibi dudaklarını büzüp omuz silkti. Yeni bir düğün demek yeni altınlar demekti.

"Ben yeni altın istiyorum ayrıca sen bir ağasın ya bu ne cimrilik." Ayıplayan bakışlar atmaktan geri durmazken Maran hayretle bakıyordu kadına.

Maran, yanlış anlaşılmak istemediğinden açıklama yapmaya gereği duydu. "Cimri değilim sana kuyumcu açarım da yani gerek yok diye düşündüm." Avin, elini sertçe adamın açıkta duran göğsüne vurdu. Tenine temas eden saliselik zamanla parmak uçları anında buz kesmişti. Çok özlemişti ama yeri miydi orası muammaydı fakat içindeki özlem gözlerini bu adama mühürlemek istiyordu. Her bir kıvrımı her bir detayıyla yalnızca ona, bir tek sevdiğine...

Mara'ın iki dudağı arasında bir inilti koptu zalimin kızı sertte vuruyordu... O canının acısını teyit ederken kadının derin bakışlarını fark etmeyecek kadar sarhoştu.

"Yavaş yavaş bağrımı değildin."

Avin, umursamayarak diklendi içindeki özlemi gizlemek ister gibi, "Gerek var Maran!" Kısa bir es verdi hemen ardından derin bir nefes verdi bakışları etrafı yoklarken endişesine engel olamadı. "Her şey çok güzel gidiyor hani korkmuyor değilim herkes sessiz." Bu dikkatini çekmişti. Nadir ağa bile sessizdi her şey o kadar mükemmel ilerliyordu ki bu kadar kısa süre de Avin, düşünmeden edemiyordu..

Maran, sıkıntıyla kabarttı göğsünü. Güzel şeyler istedikçe zaten hep kötü şeyler oluyor du. "Yemin ederim bağıracağım artık bir şey olmasın." Aniden yükselen sesiyle Avin gülerek dudaklarını birbirine bastırdı başını hafif adamın yüzüne doğru kaldırdı.

"Tamam bence de yeter yani ağzımıza sıçtılar." Maran, yüzünde iğrenir bir ifade açılırken Avin hemen konuyu değiştirdi. "Neyse ne diyordum ha altın diyordum alacan demi şöyle hint seti 20g burmalı bilezik kelepçe altın kemer falan."

Maran rahatını bozmadan kendini kasmadan yanıtladı kadını. "Sana kuyumcu açayım adını da Avin kuyumculuk yaparız."

Avin heyecanla yerinden doğruldu. " De kuranıma de namusuma?" Maran'ın gözleri dehşetle aralanırken hevesli olan kadına baktı. Sadece şaka yapmıştı bu saatten sonra kuyumcu mu açacaktı.

"Ha sen ciddisin?" Avin'in yüzü düşerken adama ters bir bakış attı. Bunun şakası mı olurdu ne güzel işte kendisine ait bir kuyumcu dükkanı olacaktı..

"Yok şaka yaptım sen bana dediğim alıntıları al sadece yatırım yapacağım yarının ne olacağı belli değil." Diliyle alt dudağını ıslatırken Maran'ın bakışları kadının dudaklarına kaydı uyarı niteliğinde bir bakış attı.

"Yapma." Yapmacık şekilde sırttı bir şey belli etmemeye çalıştı. Şu an saçma bir şekilde arzulama isteği gelmişti. Lanet olsun ki bu kadının her şeyine aşıktı..

"Tamam konumuza dönelim nerden başlıyoruz?" Maran bir kaç saniye düşünür gibi yapıp hemen konuya girdi.. Artık gerçekten bir yerden başlayacaklardı.

"Yarın ilk işimiz konağa bakmak ondan sonra düğün hazırlıklara başlamak." Avin yüzünü tatlı bir hale getirdi. Heyecanını belli eden bir tonda yanıtladı adamı.

"Şimdiden heyecana yaptım." İşaret parmağını kaldırıp Maran'ın iki kaşı arasında salladı. Şimdiden bu uyarıyı yapması lazımdı zira sonradan kabul edilmeyeceğini biliyordu. "Düğünümde halay başı olmazsam olmaz sakın karşı çıkmaya kalkma Mirşad yoksa kalpten giderim." Maran itiraz edeceği anda Avin başını hiddetle salladı.

Halay konusunda itiraz etme lüksüne sahip değildi Maran ağa...

"Tamam." Demekle yetindi adam. İtiraz edemezdi Avin'in halay sevdasını biliyordu vazgeçmeyeceğini de biliyordu. O yüzden karşı çıkmadan kabul etti..

İkisi tekrar birbirine sarıldı dev ekran da bakıp müziklerini dinlemeye devam ettiler.

Gecenin koynunda iki sevdalı artık geçmiş değil gelecek için çabalamaya yemin ettiler. Geç oldu fakat güç olmadı bu hikayenin hak ettiği sonu değilde ikisinin sevdasının hak ettiği bir dua ile sonlandı...

-

Xane ve Deran Ronava dadılık yapmak için Avin'nin evine gelirken, geldiklerinde beri Ronavın uyuyor olması ikisini de şaşırtmıştı.

"Uyanmayacak bence." Xane başını usulca yanında oturan adama çevirdi. Bir yandan telefonuna bakıyor bir yandan çayını içiyordu kaçıncı çayıydı sayamamıştı bile..

"Saatler oldu hala uyuyor birazdan uyanırsa ne zaman uyuyacak?" Deran başını telefondan kaldırıp anlık bakışlarını karısına çevirdi.

"Orasını düşünme yengem halleder." Çayından bir yudum alıp bardağı indirdiğinde telefonu kapatıp sehpanın üzerine koydu değişen bakışları kadının üzerinde gezinirken hafif yaklaştı.

"Xane." Sesini olabildiğince yumuşak ve tatlı çıkarmaya çalıştı. Xane zümrüt yeşillerini kocasına dikti merakla kara gözlerine baktı ne dercesine.. "Başka yerde yaşayalım mı?" Genç kadın duyduklarını anlamaya çalıştı. Kocası ne dediğini biliyor muydu?

"Başka yer derken?" Bakışları anlamsızlığa boğulurken yüzünü tamamen Derana yana döndürdü.. Tam olarak neyden bahsettiğini anlamıyordu.

"Uzaklara kendimize ait bir hayat kuralım." Sesi haddinden fazla ciddiydi keza bakışları da ilk defa bir şeyi gönülden istiyordu. "Baksana abimlere ne yaptılar yarın bir gün bize yapmayacakları ne malum annemin sana yapmayacağı ne malum." Kuruyan dudaklarını ıslatarak konuşmasına devam ettirirken Xane duyduğu her kelime ile hem şaşırıp hemde kocasına hak veriyordu..

"İstanbul'a gidelim zaten eskiden oradaydım şirkette var orda ben oradaki işleri üstlenirim orda kendimize ait bir yuva kurarız törelerden ailelerden baskılardan uzak."

Karısının yüzüne düşen saçları geriye atıp gözlerinin içine baktı tekrar. "Aileni özlediğin an geliriz." Xane uzun uzun bilinmezlik içinde adama baktı. Bir yanı evet git derken bir yanı bunu reddediyordu doğup büyüdüğü yeri terk etmek söylendiği kadar kolay değildi..

Evet giderse en azından mutlu huzurlu bir yuvaları olurdu. Kalırsa Avine yapılanın yarın kendisine yapılmayacağı ne malum işte bunu bilmiyordu evet deli gibi bu adamla mutlu olmak istiyordu gitme yanı ağır bastığında başını yavaşça aşağı yukarı salladı.

"Tamam ama hemen değil bir kaç ay geçsin öyle." Deran keyfiyle güldükten sonra karısının çenesini işaret ve baş parmağı arasına alıp kendine doğru çekti. Göz göze geldiklerinde Xane hızlanan kalp atışlarıyla seslice yutkundu.

Yanakları hafif al al olurken dudakları Deranın dudaklarına dediği anda sanki vücudunda bir elektrik akımı gerçekleşti gözlerini tam kapattığı anda Ronavın ağlama sesi ikilinin hızla birbirinden ayrılmasına neden oldu.

"Şerefsiz uyanacağı zamanı buldu!" Genç adam sinirle söylenirken Xane koşarak odaya ilerledi. Deran ise kızgın bir nefes verip çayına uzandı. Dudaklarına götürdüğü çayın soğuduğunu görünce küfür ederek bardağı yerine bıraktı.

"Bütün güzel anlarımın katilleri akrabalarım." Telefonunu eline alıp oyununa girdi başka şekilde iki saniye içinde aldığı stresi atamazdı.

Xane kucağında Ronavla oturma yerine geldiğinde Deran başını kaldırıp yeğenine ters bir bakış attı anında karısının uyarısı ile bakışlarını çekti.

"Deran!"

"Tamam bir şey demedim." Arkasına yaslayıp oynuna devam ederken Xane de küçük çocukla yerine oturdu. Ronav ise huzursuz olmuş gibi üzgün bir şekilde oturuyordu yengesinin kucağında..

"Anne gelene kadar ağlama olur m-" Cümlesi bitmeden Ronavın ağlaması sesi çardağı kapladı Deran Xaneyle göz göze geldi. Bismillah dememişti daha ne çabuk ağlamıştı bu çocuk?

"Lan yengen ağlama dedi." Ronavın ağlaması biraz daha şiddetlendi. Xane kocasına ters bir bakış attı ayaklanıp kucağındaki çocuğu susturmaya çalıştı.

"Ya aşkım benim ağlama şimdi anne gelecek."

Deran'nın kaşları şaşkınlıkla havalandı karısı daha kendisine bile aşkım dememişti. Şaka gibi ama alınmıştı.

Alıngan bir ses tonuyla sitemini dile getirdi konudan bağımsız. "Xane bana bir kere aşkım demedin." Genç kadın aniden kocasına dönüp şakınca baktı ciddi olamazdı değil mi?

Bir kaç saniye adamın suratına baktı ciddiyetini ölçmek ister gibi. Adamın ciddiyeti karşısında biraz daha şaşırdı.

"Ay sen ciddisin?" Deran tavrını bozmadan evet dercesine başını salladı. Gayette ciddiydi. "Ben daha dün konuşmaya başladım farkındaysan? Konuştuğuma dua et Derancım." Sonuna doğru sesi alay içeriyordu.

Deran kötüsün bakışları attı. Ama karısı haklıydı daha dün konuşmuştu buna da şükür etmesi gerekiyordu...

"Doğru buna da şükretmem lazım." Susup önüne döndü. Yine başaramamıştı..

Dakikalarca kucağındaki çocuğu susturmaya çalıştı kadın ama Ronav susmak bilmedi. Ağlamasına devam etti. "Anne." Ağlamasının arasında annesini çağırıyordu etrafına bakıp duruyordu.

"Ronav lütfen ağlama." Avuç içiyle çocuğun ıslak yanaklarını sildi. Yalvardı yakardı ama Ronav susmak bilmedi. "Niye ağlıyor ya." Artık ağlayacak raddeye geldi Xane çocuğun içli içli ağlaması buna en büyük etkendi.

Deran ayaklanıp yeğenini kucağına aldı. "Yeğenim niye ağlıyorsun erkek adam ağlar mı?"

"Anne." Diyen çocukla Deran gözlerini devirdi. Kolundaki saate göz atıp içinden abisine söylendi. Saat kaç olmuştu ama hala ikisi de gelmemişti.

"Lan nasıl içli içli ağlıyor bende ağlayacağım." Deran artık ne diyeceğini bilememişti. Yeğeni susmak bilmiyordu.

Xane köşeye koyulan oyuncakları alıp çocuğa uzattı ama onlarda bir işe yaramıyordu Ronav inat etmiş gibi ağlamaya devam ediyordu.

"Bak yavrum sen böyle yapınca yengen de üzülüyor ağlama yahu gelecek anan ve baba-"Sözünü yarıda kesen Maran'ın gür sesi oldu.

"Lan oğluma ne yapıyorsunuz?" İkisi yan yana sessizce eve girmiş Deran ve Xane gelen ikiliyi fark etmemişti.

"Dövdük ağabey." Alaycı sesiyle abisine takıldı Deran. Ronav annesinin kucağına atlarken Maran keyifle kardeşinin yanına geçip ensesini sıktı.

"Siz böyle mi çocuk bakıyorsunuz te malamıne daha böyle kendi çocuğunuzu da büyütürsünüz."umutsuzca karı kocaya baktığında iki gençte birbirine şüpheci bakışlar attı.

Şu an ikisinin anne babalığı ne alakaydı?

Deran dik duruşunu sergileyip karısının yanını alarak savunmasın yaptı. "Mükemmel anne baba oluruz biz bize kurban olsunlar." Xane son anda kahkahasını içine attı. Böyle bir cevap beklemediği aşikardı.

Bakışlarını yere çevirdiğinde Maran'ın alaylı sesi yükseldi. "Mükemmel baba Deran Mirşad." Bile isteye kardeşiyle ve küçük yengesiyle dalga geçiyordu ama keyifliydi.

"Tabi."Çardakta bir kahkaha sesi yükseldi. Deran kahkahasına ara verip abisine ve yengesine döndü. "Biz artık gidelim geçte oldu zaten." Maran ve Avin teşekkürlerini sunup genç çifti yolcu etti.

Maran ceketini çıkarıp köşeye atarken Avin kucağındaki oğluyla odalarına geldi ikisi yatağın ucuna oturduğunda Avin oğluna döndü. "Sen niye ağladın bakayım amcanın yanında insan ağlar mı?" Ronav omuz silkti dudaklarını büzdü. Uyandığında odada kimse yoktu annesini göremeyince korkmuştu çocuk.

"Süt ister mi benim bebeğim?" Ronav tatlı tatlı kafasını salladı ifadesiz olan suratında sıcak ve tatlı bir gülümseme belirdi. Avin oğlunun yanağını öperek ayaklandı. "Hemen yapıyorum." Diyerek odadan çıktı.

Maran oğluyla odada kaldığında Ronav usulca başını ayakta durup kedisine bakan babasına çevirdi. "Babam." Öyle içten babam diyordu ki Maran canını bile verirdi bu kelimeye..

Maran oğlunun yanını alıp oturdu saçlarını öpüp güzel yüzüne baktı. İnkar edilmeyecek kadar çok benziyordu babasına.. Maran'ın göğsü kabardı bir an kendini beğenmiş bir ifade belirdi yüzünde..

"Babam." Diyerek karşılık verdi oğluna. "Niye bu kadar çok ağladın?" Ronav bakışlarını kapıya çevirdi.

"Annem yok."

Maran tek kaşını havalandırdı sahte bir kızgınlıkla cevapladı oğlunu. "Annen yok diye mi ağladın?" Ronav evet dercesine başını salladığında Maran kaşlarını hafif çattı. "Ananı kaçırdım bir kaç saatliğine." Ronav anlamamış gibi babasına dik dik bakıyordu..

"Anlamadın demi?"

"Hayııı."

"Hayır oğlum hayır hayııı değil." Oğlunun burnunu iki parmağı arasına alıp severek sıktı. "Lüften değil lütfen."

"Ama babam lüften."

"He lüften oğlum." Ani bir hareketle oğlunu yatağa yatırıp kıdıklamaya başladı küçük çocuğu kahkahası odanın içini doldurmuş kulaklara melodi gibi gelmişti.

"Babam yapma." Kesintisiz dakikalarca kahkaha attı çocuk çatlayacak duruma geldiğinde Maran geri çekildi.

"Bir daha ağlamak yok tamam mı?"

"Tamam babam söz." Maran ha şöyle dercesine bir bakış attığında Avin elinde sütle odaya girdi. Yatağın üzerinde uzanan baba oğula aşkla baktı. Onları böyle gördükçe mutlu oluyordu..

"Geldi sütünüz Ronav bey." Yastığı düzelttiğinde Ronav başını yastığa yatırıp annesinin elindeki biberonu aldı.

Maran boynunu iki yana kütletirken Avin dolaptan pijamalarını alıp banyoya geçti kapıyı kapattığı anda Maran ayaklanıp Avin'in peşinden banyoya girdi.

"Maran ne yapıyorsun?" Demeye kalmadan Maran sevdiği kadının bileğinden tutup sırtını duvara yasladı.

"Özledim." Dedi tek nefeste. Bakışları kadının dudaklarına indi susuz kalmış gibi kana kana içmek istiyordu.. Gözlerindeki arzu ve istek büyürken elini kaldırıp parmaklarını kadının açıkta duran göğsüne değirdi tenine değen parmaklarla nefesi kesilirken seslice yutkundu kadın.

"Maran." Sessizce fısıldarken Maran umursamamış gibi dudaklarını kulak hizasına getirdi.

"Özlemek çok boktan bir şey." Kışkırtıcı sesi kadının kulaklarına çarparken adamın parmakları gömleğin düğmelerine gitti ilk iki düğmeyi açtığında Avin'in hızla kalkıp inen göğsüne şahit oldu.

Dudakları keyfiyle iki yana kıvrıldı. Parmaklarını biraz daha aşağı indirdi kot pantolonun içinde sıkışan gömleği çıkarttığında Avin gözlerini usulca kapattı.

Ronavı yine unutmuşlardı..

İkisi de şu an birbirini deli gibi istiyordu fakat Ronav uyumadan ikisi anca birbirini izlerdi.. Yani böyle bir şey mümkün değildi.

"Maran yapma." Kısık olan sesini kendisi zor duyuyordu kaldı ki Maran duysun...

Maran'ın parmakları göbeğinin üzerinde yukarı doğru ilerledi göğsünde duraksadığında Avin kesik kesik nefesler alıp vermeye başladı.

Lanet olsun ki bu adamın dokunuşları kadını darma duman ediyordu. Bedenleri birbirine temas ederken Maran kadının öne doğru gelen saçlarını geriye savurup parmaklarını boynunda gezdirdi.

Avin'in teni alev alev yanmaya başladı nefesi düzene sokmak isterken adamın dokunuşları buna izin vermiyordu..

"Ma-" Dudaklarının üzerinde hissettiği sıcaklıkla sözleri yarıda kaldı. Dudaklarına asılan adamla özlemle karşılık verdi elini adamın ensesine götürdüğünde yavaşça başlayan öpüşme saniyeler içinde derinleşti.

Adam dudaklarıyla kadının dudaklarını talan ediyor bütün gücünü tüketircesine emiyordu.

Avin kendini nefessiz hissetmiş gibi ellerini adamın yapılı göğsüne bastırdı. Maran dudaklarında hüküm sürmeye devam etti.

Özlemek çok boktan bir şey derken haklıydı..

Maran kendini usulca geri çekerek Avin'in gözlerinin en derinine baktı ardında alnını kadının alnına yasladı sessizce dudaklarına fısıldadı.

"Hazırlan avukat hanım tuzlu kahvene talibim."

-

Bölüm nasıldı?

En beğendiğiniz sahne?

Açık hava sineması sahnesi nasıldı?

Kaldı son 6 bölüm..

İnstagram hesabım Diyartöre6 takip etmeyi unutmayın bölümden sonra alıntı atıyorum.

Son olarak ilk bölümlere oy vermeyenler dönüp oy verebilir mi?

Diğer bölümde görüşmek üzere.

Continue Reading

You'll Also Like

3M 153K 64
Hayatı boyunca kimseyi sevmemiş, tek derdi vatan, bayrak ve ülkesi olan asker ile hiç sevildiğini hissetmemiş, kalabalık içinde yalnızlığı hisseden b...
776K 43.8K 36
Evin ise yediği tokatın şiddetiyle yere düşmüştü. Dudağının kenarı yeni bir darbe alırkende Kazım Ağa saçlarından koparırcasına tutup Evin'i kaldırmı...
7.4K 459 4
Arin Mirya Adakan ❦ Berzan Miroğlu Mardin Midyat bir berdele daha şahit olacaktı. Bu topraklarda zorâki evlilik çok olurdu. Evlenmek istemeyen...
6K 446 9
KİTAPTA ARGO VE +16 YAŞ ÜSTÜ IÇERIKLİDİR Abisinin hatası yüzünden küçük yaşta töreye kurban edilen Ezo Leyla Eroğlu. Kardeşinin yaptığı hata yüzün...